Weird, or just different? | Derek Sivers

Derek Sivers: Tuhaf mı yoksa sadece farklı mı?

Çeviri: Meric Aydonat Gözden geçirme: Sinan Ünlüsoy

So, imagine you're standing on a street anywhere in America

Amerika'da herhangi bir caddede durduğunuzu düşünün

and a Japanese man comes up to you and says,

ve bir Japon gelip size, ''Afedersiniz,

"Excuse me, what is the name of this block?"

bu bloğun ismi nedir?" diye sorarsa

And you say, "I'm sorry, well, this is Oak Street, that's Elm Street.

"Üzgünüm. Şey, bu Oak Caddesi, şu da Elm Caddesi.

This is 26th, that's 27th."

Bu 26. cadde, şu 27." dersiniz.

He says, "OK, but what is the name of that block?"

O "Peki ama bu bloğun ismi nedir?" diye ısrar ederse de

You say, "Well, blocks don't have names.

"Şey, blokların ismi olmaz. Caddelerin olur,

Streets have names; blocks are just the

bloklar sadece caddelerin arasındaki

unnamed spaces in between streets."

isimsiz yerlerdir." dersiniz.

He leaves, a little confused and disappointed.

Kafası karışmış ve hayalkırıklığına uğramış bir şekilde uzaklaşır.

So, now imagine you're standing on a street, anywhere in Japan,

Şimdi düşünün ki siz Japonya'da herhangi bir caddede duruyorsunuz,

you turn to a person next to you and say,

yanınızdaki kişiye dönüp

"Excuse me, what is the name of this street?"

"Afedersiniz, bu caddenin ismi nedir?" diye soruyorsunuz.

They say, "Oh, well that's Block 17 and this is Block 16."

Size "Hmm, şey bu 17. blok ve şu da 16." şeklinde cevap verir.

And you say, "OK, but what is the name of this street?"

Siz "Peki, ama bu caddenin ismi nedir?" diye ısrar edince

And they say, "Well, streets don't have names.

"Şey, caddelerin ismi olmaz.

Blocks have names.

Blokların ismi olur.

Just look at Google Maps here. There's Block 14, 15, 16, 17, 18, 19.

Google Maps'e bakın. Şunlar 14., 15., 16.,17., 18., 19. bloklar.

All of these blocks have names,

Bütün bu blokların ismi var.

and the streets are just the unnamed spaces in between the blocks.

Caddeler sadece blokların arasındaki isimsiz yerlerdir." der.

And you say then, "OK, then how do you know your home address?"

Siz bunun üzerine "Peki ama evinizin adresini nasıl biliyorsunuz?" dersiniz.

He said, "Well, easy, this is District Eight.

O da "Kolay, bu Sekizinci Bölge.

There's Block 17, house number one."

Şu 17. blok, evin cadde numarası Bir." der.

You say, "OK, but walking around the neighborhood,

Siz de "Peki. Ama mahallede yürürken

I noticed that the house numbers don't go in order."

bazı ev numaralarının sırayla gitmediğini fark ettim." diyince

He says, "Of course they do. They go in the order in which they were built.

"Tabi ki sırayla gidiyorlar. Binaların yapılma sırasıyla...

The first house ever built on a block is house number one.

Bu blokta ilk inşa edilen ev numarası bir.

The second house ever built is house number two.

İkinci inşa edilen ev iki numara.

Third is house number three. It's easy. It's obvious."

Üçüncü ev üç numara. Çok kolay ve gayet açık." der.

So, I love that sometimes we need to

Bazen farkında olmadığımız bazı

go to the opposite side of the world

varsayımlara sahip olduğumuzu

to realize assumptions we didn't even know we had,

ve bu varsayımların tam tersinin de doğru olabileceğini

and realize that the opposite of them may also be true.

görmek için dünyanın öteki ucuna gitmemiz gerekmesine bayılıyorum.

So, for example, there are doctors in China

Örneğin, Çin'de kendi işlerini

who believe that it's their job to keep you healthy.

sağlıklı tutma olarak tanımlayan doktorlar var.

So, any month you are healthy you pay them,

Bu yüzden, sağlıklı olduğunuz her ay onlara ücret ödüyorsunuz,

and when you're sick you don't have to pay them because they failed

hastalandığınızda da birşey ödemiyorsunuz çünkü o zaman işlerini

at their job. They get rich when you're healthy, not sick.

yapamamış oluyorlar. Yani siz sağlıklı olunca zengin oluyorlar, hastalanınca değil.

(Applause)

(Alkış)

In most music, we think of the "one"

Bir çok müzikte "bir"i

as the downbeat, the beginning of the musical phrase: one, two, three, four.

başlama vuruşu zannederiz. Bir, iki, üç, dört.

But in West African music, the "one"

Ama Batı Afrika müziğinde "bir"

is thought of as the end of the phrase,

müzik parçasının bitişi olarak algılanır,

like the period at the end of a sentence.

tıpkı bir cümlenin sonundaki nokta gibi.

So, you can hear it not just in the phrasing, but the way they count off their music:

Yani bunu sadece parçalara ayırmakta değil, saymalarında da görürüz.

two, three, four, one.

İki, üç, dört, bir.

And this map is also accurate.

Ve bu harita da gayet doğru.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

There's a saying that whatever true thing you can say about India,

Derler ki Hindistan hakkında söyleyebileceğiniz ne kadar

the opposite is also true.

doğru şey varsa tersi de doğrudur.

So, let's never forget, whether at TED, or anywhere else,

O yüzden unutmayalım, TED'de ya da başka bir yerde,

that whatever brilliant ideas you have or hear,

ne kadar harika fikriniz varsa ya da duymuşsanız,

that the opposite may also be true.

bunların tersi de doğru olabilir.

Domo arigato gozaimashita.

Domo arigato gozaimashita.