3 things I learned while my plane crashed | Ric Elias

Ric Elias: Uçağım düşerken öğrendiğim 3 şey.

Çeviri: Ebru Cavusoglu Gözden geçirme: osman oguz ahsen

3.000 ft.'e doğru yükselirken

Imagine a big explosion as you climb through 3,000 ft.

büyük bir patlama düşünün.

Dumana boğulmuş bir uçak düşünün.

Imagine a plane full of smoke.

Imagine an engine going clack, clack, clack.

Motordan da şöyle sesler geldiğini, tak, tak, tak...

...tak, tak, tak, tak.

It sounds scary.

Kulağa korkunç geliyor.

Well, I had a unique seat that day.

Mükemmel bir koltuğum vardı. 1D'de oturuyordum.

I was sitting in 1D.

Hosteslerle konuşabilen tek kişi bendim.

I was the only one who could talk to the flight attendants.

Yüzümü hemen onlara döndüm,

So I looked at them right away,

şöyle dediler. " Sorun yok. Muhtemelen kuşlara çarptık."

and they said, "No problem. We probably hit some birds."

Pilot uçağın yönünü çoktan değiştirmişti ve...

The pilot had already turned the plane around,

henüz o kadar da uzak değildik.

and we weren't that far.

You could see Manhattan.

Manhattan'i görebiliyordun.

2 dakika sonra...

Two minutes later,

three things happened at the same time.

...aynı anda 3 şey birden oldu.

Pilot Hudson nehrini takip etmeye başladı.

The pilot lines up the plane with the Hudson River.

Uçağın güzergahı genelde böyle degildir.

That's usually not the route.

(Kahkahalar)

(Laughter)

He turns off the engines.

Motoru kapattı.

Now, imagine being in a plane with no sound.

Şimdi de çıt çıkmayan bir uçakta olduğunuzu düşünün.

And then he says three words.

Sonra şu üç kelimeyi sarf etti.

Ömrümde duyduğum en duygusuz üç kelime.

The most unemotional three words I've ever heard.

"Çarpmaya karşı hazırlanın."

He says, "Brace for impact."

I didn't have to talk to the flight attendant anymore.

Artık hostesle konuşmama gerek kalmamıştı.

Kahkahalar.

(Laughter)

I could see in her eyes, it was terror.

Dehşet gözlerinden okunuyordu.

Hayatın sonuna gelmiştik.

Life was over.

Now I want to share with you three things I learned about myself that day.

O gün kendimle ilgili öğrendiğim üç şeyi sizinle paylaşmak istiyorum şimdi.

I learned that it all changes in an instant.

Öğrendim ki bir anda her şey degişebilir.

We have this bucket list,

Yapılması gerekenler listemiz var.

we have these things we want to do in life,

Hayattayken yapmak istediğimiz şeyler.

Yardım etmeyi isteyip de etmediğim herkesi düşündüm.

and I thought about all the people I wanted to reach out to that I didn't,

Tamir etmek istediğim çitleri,

all the fences I wanted to mend,

all the experiences I wanted to have and I never did.

hep isteyip de yaşamadığım tecrübeleri.

Sonra, tüm bunları düşünürken

As I thought about that later on,

I came up with a saying,

aklıma bir söz geldi.

which is, "I collect bad wines."

"Kötü şarapları biriktiriyorum.''

Because if the wine is ready and the person is there, I'm opening it.

Çünkü eğer şarap olmuşsa ve beklenen kişi ordaysa açıyorum şarabı.

I no longer want to postpone anything in life.

Bundan böyle hayatta hiçbir şeyi ertelemek istemiyorum.

And that urgency, that purpose, has really changed my life.

Bu acele, bu amaç,

hayatımı gerçekten değiştirdi.

The second thing I learned that day --

O gün öğrendiğim ikinci şey...

and this is as we clear the George Washington Bridge,

ve bu da George Washington köprüsünü

which was by not a lot --

gördüğümüz sırada oldu.

(Laughter)

Düşündüm de, vay be...

I thought about, wow, I really feel one real regret.

Gerçekten büyük bir pişmanlığım var.

I've lived a good life.

İyi bir hayatım oldu.

In my own humanity and mistakes,

Kendi benliğim ve hatalarımla,

I've tried to get better at everything I tried.

denediğim her şeyde daha iyisine çabaladım.

Fakat benim kişiliğim,

But in my humanity, I also allow my ego to get in.

egomun bulaşmasına müsaade ediyorum.

Değerli insanlarla,

And I regretted the time I wasted on things that did not matter

gereksiz şeyler uğruna

with people that matter.

boşuna harcadığım zaman için pişmanım.

Eşimle, arkadaslarımla, insanlarla

And I thought about my relationship with my wife,

with my friends, with people.

olan ilişkimi düşündüm.

Daha sonra bunun üzerine düşünürken,

And after, as I reflected on that,

negatif enerjiyi hayatımdan çıkarmaya karar verdim.

I decided to eliminate negative energy from my life.

It's not perfect, but it's a lot better.

Mükemmel değil ama çok daha iyi.

2 yıldır eşimle hiç kavga etmedim.

I've not had a fight with my wife in two years.

Bu harika bir duygu.

It feels great.

Artık haklı çıkmaya uğraşmıyorum.

I no longer try to be right;

Mutlu olmayı seçiyorum.

I choose to be happy.

Öğrendiğim üçüncü şey ise,

The third thing I learned --

and this is as your mental clock starts going, "15, 14, 13."

ve bu da akıl saatinizin

devreye girdiği sırada. ''15, 14, 13.''

İçeriye suların dolduğunu görebiliyordun.

You can see the water coming.

I'm saying, "Please blow up."

Ben ''Ne olur şiş.'' deyip duruyordum.

I don't want this thing to break in 20 pieces

Tıpkı belgesellerde gördüğünüz gibi

like you've seen in those documentaries.

bu şeyin 20 parçaya bölünmesini istemiyorum.

And as we're coming down,

İnişe geçerken

I had a sense of, wow, dying is not scary.

bir şey hissettim, vay canına,

ölüm korkunç degildi.

It's almost like we've been preparing for it our whole lives.

Sanki tüm hayatımız boyunca bunun için hazırlanıyor gibiyiz.

But it was very sad.

Fakat çok üzücüydü.

I didn't want to go; I love my life.

Gitmeyi istemedim. Hayatımı seviyorum.

And that sadness really framed in one thought,

Bu üzüntü,

gerçekten bir düşünceyi şekillendirdi.

which is, I only wish for one thing.

Sadece istediğim tek bir şey var.

Tek dileğim çocuklarımın büyüdüğünü görebilmek.

I only wish I could see my kids grow up.

About a month later, I was at a performance by my daughter --

Yaklaşık bir ay sonra, kızımın gösterisindeydim.

Birinci sınıf, henüz çok da sanatsal bir yetenek

first-grader, not much artistic talent --

(Laughter)

mevcut değil.

Yet!

(Kahkahalar)

(Laughter)

Küçük bir çocuk gibi,

And I'm bawling, I'm crying, like a little kid.

salya sümük ağlıyordum.

Tüm dünyam birden anlamlı hale geldi.

And it made all the sense in the world to me.

I realized at that point, by connecting those two dots,

Bu iki noktayı birleştirerek,

o an fark ettim ki,

that the only thing that matters in my life

hayatımda önemli olan tek şey,

is being a great dad.

harika bir baba olmak.

Hepsinden öte, hepsinden öte

Above all, above all,

the only goal I have in life is to be a good dad.

hayattaki tek amacım

iyi bir baba olmak.

I was given the gift of a miracle,

O gün ölmemekle,

bir mucizeyle ödüllendirildim.

of not dying that day.

I was given another gift,

Başka bir hediye daha verildi.

which was to be able to see into the future

Bu da geleceği görebilmek ve

geri dönmek

and come back

and live differently.

ve farklı yaşamak.

Bugün uçacak olanlara söylüyorum.

I challenge you guys that are flying today,

Aynı şeyin sizin uçağınızda olduğunu düşünün

imagine the same thing happens on your plane --

and please don't --

ve lütfen olmasın --

but imagine, and how would you change?

Fakat bir düşünün nasıl değişirdiniz?

What would you get done

Yapmayi beklediğiniz neleri yapardınız

that you're waiting to get done because you think you'll be here forever?

çünkü hep burada kalacağınızı düşünüyorsunuz?

How would you change your relationships

İlişkilerinizi nasıl değiştirirdiniz?

and the negative energy in them?

ve onlardaki negatif enerjiyi?

And more than anything, are you being the best parent you can?

Hepsinden önemlisi olabileceğiniz en iyi anne-baba olabiliyor musunuz?

Teşekkürler.

Thank you.

(Applause)

Alkis.