How great leaders inspire action | Simon Sinek | TED

Simon Sinek: Mükemmel liderler bir harekete nasıl ilham verirler

19,009,568 views

2010-05-04 ・ TED


New videos

How great leaders inspire action | Simon Sinek | TED

Simon Sinek: Mükemmel liderler bir harekete nasıl ilham verirler

19,009,568 views ・ 2010-05-04

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Alim Baytekin Gözden geçirme: yasin alp aluç
00:16
How do you explain when things don't go as we assume?
0
16260
3976
Eğer işler düşündüğümüz gibi gitmezse,
bunu sizler nasıl açıklarsınız?
00:20
Or better, how do you explain
1
20260
2976
Veya daha iyisi, diğerlerinin her şeye baş kaldırarak...
00:23
when others are able to achieve things that seem to defy all of the assumptions?
2
23260
3976
...başardığı şeyleri...
...nasıl açıklarsınız?
00:27
For example:
3
27260
1976
Örneğin:
00:29
Why is Apple so innovative?
4
29260
1976
Neden 'Apple' çok yenilikçi?
00:31
Year after year, after year,
5
31260
1976
Seneler seneleri kovalarken, seneler geçtikçe
00:33
they're more innovative than all their competition.
6
33260
2976
kendi rekabetlerinden daha çok yenilikçiler.
00:36
And yet, they're just a computer company.
7
36260
1976
Ve yine de, onlar sadece bir bilgisayar firması.
00:38
They're just like everyone else.
8
38260
1976
Onlar sadece herkes gibiler.
00:40
They have the same access to the same talent,
9
40260
2190
Onlar aynı yeteneklere aynı şekilde ulaşım şansına,
00:42
the same agencies,
10
42474
1001
aynı ajanslara, aynı danışmanlara, aynı medyaya sahipler.
00:43
the same consultants, the same media.
11
43499
1856
00:45
Then why is it that they seem to have something different?
12
45379
3460
O halde onlarda niçin...
...bir şeyler faklı gibi gözüküyor?
00:50
Why is it that Martin Luther King led the Civil Rights Movement?
13
50260
3976
Niçin 'Martin Luther King' ...
Vatandaş Hakları Akımnı ilerletti?
00:54
He wasn't the only man who suffered in pre-civil rights America,
14
54260
3976
O Amerika'da önceki vatandaş haklarından...
...acı çeken tek insan değildi.
00:58
and he certainly wasn't the only great orator of the day.
15
58260
2745
Ve kesinlikle o dönemin mükemmel nutkunu atan
sadece o değildi. Niçin o?
01:01
Why him?
16
61029
1207
01:02
And why is it that the Wright brothers
17
62260
2976
Ve niçin ki 'Wright' kardeşlerin güç kontrollü,
01:05
were able to figure out controlled, powered man flight
18
65260
2976
insanlı uçuşu becerebildiler de
01:08
when there were certainly other teams
19
68260
2150
aynı zaman içerisinde, kesinlikle daha yetenekli,
01:10
who were better qualified, better funded --
20
70434
2873
daha iyi finanse edilmiş diğer takımlar
01:13
and they didn't achieve powered man flight,
21
73331
2905
bu uçuşu beceremediler
01:16
and the Wright brothers beat them to it.
22
76260
1975
ve 'Wright' kardeşler onları alt etti.
01:18
There's something else at play here.
23
78259
1888
Burada başka bir şeyin rol oynadığını görüyoruz.
01:21
About three and a half years ago, I made a discovery.
24
81385
3851
Ortalama üç buçuk sene içerisinde...
... bir keşifte bulundum,
01:25
And this discovery profoundly changed my view on how I thought the world worked,
25
85260
5976
ve bu keşif benim dünyanın nasıl işlediği
görüşümü kökünden değiştirdi.
01:31
and it even profoundly changed the way in which I operate in it.
26
91260
4000
Ve hatta benim onun içinde idare edişimi de
kökünden değiştirdi.
01:37
As it turns out, there's a pattern.
27
97260
2976
ortaya çıkan -- burada bir yol var --...
01:40
As it turns out, all the great inspiring leaders and organizations in the world,
28
100260
3976
...ortaya çıkan, tüm dünyadaki mükemmel ve
ilham verici liderler ve kuruluşlar,
01:44
whether it's Apple or Martin Luther King or the Wright brothers,
29
104260
3015
ister 'Apple', veya ' Martin Luther King' veya 'Wright' kardeşler olsun,
01:47
they all think, act and communicate the exact same way.
30
107299
3937
hepsi aynı şekilde düşünür,
haraket eder ve haberleşirler.
01:51
And it's the complete opposite to everyone else.
31
111260
3976
Ve bu diğer tüm kişilerde
tamamen tersidir.
01:55
All I did was codify it,
32
115260
1976
tüm yaptığım olayı kodlamaktı.
01:57
and it's probably the world's simplest idea.
33
117260
3976
Ve muhtemelen dünyanın
en basit fikridir.
02:01
I call it the golden circle.
34
121260
2000
Ben buna altın çember diyorum.
02:11
Why? How? What?
35
131556
2680
Niçin? Nasıl? Neden?
02:14
This little idea explains
36
134260
1976
Bu fikir neden bazı kuruluşlar
02:16
why some organizations and some leaders are able to inspire where others aren't.
37
136260
3976
ve bazı liderler ilham verebilirken
diğer insanların veremediğini açıklıyor.
02:20
Let me define the terms really quickly.
38
140260
1976
Çabucak terimleri sizlere açıklamama müsade edin.
02:22
Every single person, every single organization on the planet
39
142260
2976
Gezegen üzerinde her kişi, her tek kuruluş...
02:25
knows what they do, 100 percent.
40
145260
2722
...ne yaptıklarını biliyorlar,
yüzde 100.
02:29
Some know how they do it,
41
149260
1976
Bazıları nasıl yapıldığını biliyorlar, ister onu
02:31
whether you call it your differentiated value proposition
42
151260
2684
değeri farklılaşmış teklif olarak veya kişiye özel
02:33
or your proprietary process or your USP.
43
153968
2268
bir işlem veya sizin USP'niz olarak adlandırın.
02:36
But very, very few people or organizations know why they do what they do.
44
156260
4747
Fakat çok, çok az insan veya kuruluş...
...neyi niçin yaptıklarını biliyor.
02:41
And by "why" I don't mean "to make a profit."
45
161031
2205
Ve "niçin" ile demek istediğim "kâr yapmak değil."
02:43
That's a result. It's always a result.
46
163260
1976
Bu bir sonuçtur. Bu her zaman bir sonuçtur.
02:45
By "why," I mean: What's your purpose?
47
165260
1976
"Niçin" ile benim demek istediğim: senin amacın nedir?
02:47
What's your cause? What's your belief?
48
167260
2439
Senin sebebin nedir? Senin inâncın nedir?
02:49
Why does your organization exist?
49
169723
3513
Neden senin kuruluşun mevcut olmakta?
02:53
Why do you get out of bed in the morning?
50
173260
2368
Niçin sabahları yatağından kalkarsın?
02:55
And why should anyone care?
51
175652
2584
Ve neden kimsenin umrunda olsun ki?
02:58
As a result, the way we think, we act,
52
178260
1905
Sonuç olarak, bizim düşünce, hareket yöntemimiz,
03:00
the way we communicate is from the outside in, it's obvious.
53
180189
2816
haberleşme yötemimiz her zaman içeriden dışarıya doğru.
Aşikârdır ki, biz en şeffaflıktan en karmaşıklığa doğru gidiyoruz.
03:03
We go from the clearest thing to the fuzziest thing.
54
183029
2691
03:05
But the inspired leaders and the inspired organizations --
55
185744
3492
Fakat ilham verici liderler...
...ve ilham verici kuruluşlar,
03:09
regardless of their size, regardless of their industry --
56
189260
3595
boyutları ne olursa olsun, hangi endüstride olurlarsa olsunlar,
03:12
all think, act and communicate from the inside out.
57
192879
3126
hepsi içeriden dışarıya düşünür,
hareket eder ve haberleşirler.
03:17
Let me give you an example.
58
197807
1429
Sizlere bir örnek vermeme izin verin.
03:19
I use Apple because they're easy to understand and everybody gets it.
59
199260
3388
Ben 'Apple'ı ' örnek olarak kullandım, çünkü onları anlamak kolay.
03:22
If Apple were like everyone else,
60
202672
2571
Eğer 'Apple' herkes gibi olsaydı,
03:25
a marketing message from them might sound like this:
61
205267
3480
onların pazarlama mesajı şöyle olurdu.
03:28
"We make great computers.
62
208771
1485
"Biz mükemmel bilgisayar yaparız.
03:31
They're beautifully designed, simple to use and user friendly.
63
211260
3976
Onlar güzel olarak tasarlanmış, kullanışı basit...
... kullanıcı dostu.
03:35
Want to buy one?"
64
215260
1289
Bir tane satın almak ister misin?" Neh.
03:37
"Meh."
65
217454
1001
03:38
That's how most of us communicate.
66
218479
1757
Ve bu, genellikle bizim haberleşme tarzımız.
03:40
That's how most marketing and sales are done,
67
220260
2488
Bu çoğu pazarlamanın, satışın nasıl yapıldığıdır.
03:42
that's how we communicate interpersonally.
68
222772
2095
Ve bu bir çoğumuzun kişiler arası haberleşme şeklimiz.
03:44
We say what we do,
69
224891
1771
Ne yaptığımızı, nasıl farklı ve daha iyi yaptığımızı söyleriz
03:46
we say how we're different or better
70
226686
1769
ve biz çeşitli davranışlar bekleriz,
03:48
and we expect some sort of a behavior,
71
228479
1857
bir satın alış, bir oy ve bunun gibi şeyler.
03:50
a purchase, a vote, something like that.
72
230360
1976
İşte bizim yeni hukuk firmamız.
03:52
Here's our new law firm:
73
232360
1276
03:53
We have the best lawyers with the biggest clients,
74
233660
2422
Biz en büyük müvekkillerle, en iyi avukatlara sahibiz.
Her zaman bizimle iş yapan müşterilerimiz için çalışırız.
03:56
we always perform for our clients.
75
236106
1622
03:57
Here's our new car:
76
237752
1484
İşte bizim yeni otomobilimiz.
03:59
It gets great gas mileage, it has leather seats.
77
239260
2632
Mükemmel benzin tüketimi. Deri koltukları var. Bizim otomobili satın alınız.
04:01
Buy our car.
78
241916
1189
Fakat bu ilham verici değil.
04:03
But it's uninspiring.
79
243129
1107
04:04
Here's how Apple actually communicates.
80
244260
2647
İşte bu da 'Apple'ın' gerçekte iletişim şekli.
04:08
"Everything we do, we believe in challenging the status quo.
81
248260
4976
"Bizim tüm yaptıklarımız,
bizim inanışımız süre gelen olgulara meydan okumaktır.
04:13
We believe in thinking differently.
82
253260
2976
Biz farklı düşünmeye inanırız.
04:16
The way we challenge the status quo
83
256930
1761
Bizim süre gelen olgulara meydan okumamız...
04:18
is by making our products beautifully designed,
84
258715
2521
... ürettiğimiz ürünleri güzel dizaynlı, kullanışı basit
04:21
simple to use and user friendly.
85
261260
1976
ve kullanıcı dostu olarak tasarlamamızdır.
04:23
We just happen to make great computers.
86
263260
2639
Biz sadece mükemmel bigisayar üretiriz.
04:25
Want to buy one?"
87
265923
1054
Bir tane almak ister misin?"
04:28
Totally different, right?
88
268152
1303
Tamamen farkı, değil mi? Benden bir bilgisayar almaya hazırsınız.
04:29
You're ready to buy a computer from me.
89
269479
1957
04:31
I just reversed the order of the information.
90
271460
2198
Tek yaptığım bilgilerin sırasını tersten aktarmak.
04:33
What it proves to us is that people don't buy what you do;
91
273682
3872
Bu bize kanıtlıyor ki, insanlar yaptıklarını satın almıyor;
neden yaptığın için satın alıyor.
04:37
people buy why you do it.
92
277578
2405
İnsanlar yaptıklarını satın almıyor; yapma nedenin için satın alıyorlar.
04:40
This explains why every single person in this room
93
280007
4229
Bu açıklıyor ki neden
bu odadaki her bir kişi tamamen
04:44
is perfectly comfortable buying a computer from Apple.
94
284260
2976
bir 'Apple' bilgisayar almaya razı.
04:47
But we're also perfectly comfortable
95
287260
1976
Fakat biz aynı zamanda mükemmel bir şekilde huzurlu olarak
04:49
buying an MP3 player from Apple, or a phone from Apple,
96
289260
2976
'Apple'dan bir MP3 çalıcı veya bir telefon alabiliriz,
04:52
or a DVR from Apple.
97
292260
1977
veya 'Apple'dan' bir DVR.
04:54
As I said before, Apple's just a computer company.
98
294261
2527
Fakat, daha önce de söylediğim gibi, 'Apple' sadece bir bilgisayar firması.
04:56
Nothing distinguishes them structurally from any of their competitors.
99
296812
3424
Onu diğer rakiplerinden yapısal olarak
ayıran hiç bir farklılık yok.
05:00
Their competitors are equally qualified to make all of these products.
100
300260
3448
Rakipleri tüm bu ürünlerin aynılarını üretebilecek özelliklere sahipler.
05:03
In fact, they tried.
101
303732
1504
Aslına bakılırsa, onlar denediler.
05:05
A few years ago, Gateway came out with flat-screen TVs.
102
305260
2976
Birkaç yıl önce, 'Gateway' düz ekran TV'ler çıkardı.
05:08
They're eminently qualified to make flat-screen TVs.
103
308260
2429
Onlar fazlasıyla düz ekran TVler üretecek nitelikteler.
05:10
They've been making flat-screen monitors for years.
104
310713
2523
Onlar senelerden beri düz ekran monitörler üretiyorlar.
05:13
Nobody bought one.
105
313260
1573
Hiç kimse bir tane dâhi satın almadı.
05:17
Dell came out with MP3 players and PDAs,
106
317917
5319
Dell MP3 çalarlarla ve PDA'lerle piyasaya geldi.
05:23
and they make great quality products,
107
323260
1976
Ve onlar mükemmel kalitede ürünler üretti.
05:25
and they can make perfectly well-designed products --
108
325260
2976
Ve onlar mükemmelce iyi-tasarlanmış ürünler ürettiler.
05:28
and nobody bought one.
109
328260
1800
Ve kimse bir tane dâhi satın almadı.
05:30
In fact, talking about it now, we can't even imagine
110
330084
2452
Aslına bakılırsa, 'Dell'den' bir MP3 çalıcı satın almaktan
05:32
buying an MP3 player from Dell.
111
332560
1548
hayâl bile edilemeyecek bir şeyden bahsediyoruz.
05:34
Why would you buy one from a computer company?
112
334132
2204
Niçin bir bilgisayar firmasından bir MP3 çalar satın almak isteyesin ki?
05:36
But we do it every day.
113
336360
1597
Fakat biz her gün yapıyoruz.
05:37
People don't buy what you do; they buy why you do it.
114
337981
2491
İnsanlar yaptıklarını satın almıyor; yapma nedenin için satın alıyorlar.
05:40
The goal is not to do business with everybody who needs what you have.
115
340496
5525
Amaç sende olan bir şeye ihtiyacı olan
herkes ile ticaret yapmak değil.
05:46
The goal is to do business with people who believe what you believe.
116
346045
4063
Amaç senin inandığına inananlarla
ticaret yapmak.
05:51
Here's the best part:
117
351260
1627
İşte burada en iyi kısmı.
05:52
None of what I'm telling you is my opinion.
118
352911
2325
Söylediklerimin hiçbiri benim fikrim değildir.
05:55
It's all grounded in the tenets of biology.
119
355260
2976
Tümü biyolojinin prensiplerine dayanmaktadır.
05:58
Not psychology, biology.
120
358260
1976
Psikoloji değil, biyoloji.
06:00
If you look at a cross-section of the human brain,
121
360260
2739
Eğer insan oğlunun beyninin çapraz kademesine
06:03
from the top down, the human brain is actually broken
122
363023
2633
yukarıdan aşağıya bakarsak, aslında insan beynin
06:05
into three major components
123
365680
1556
üç ana kısma bölündüğünü görüyoruz.
06:07
that correlate perfectly with the golden circle.
124
367260
2976
Bu mükkemel bir şekilde altın çemberle bağlantı içinde.
06:10
Our newest brain, our Homo sapien brain,
125
370260
2976
Bizim en yeni beynimiz, bizim homosapien beynimiz,
06:13
our neocortex,
126
373260
1976
bizim yeni korteksimiz,
06:15
corresponds with the "what" level.
127
375260
1976
"ne" kademesine karşılık gelir.
06:17
The neocortex is responsible
128
377260
1976
Yeni korteksimiz tüm mantıklı,
06:19
for all of our rational and analytical thought and language.
129
379260
3976
analitik düşüncelere ve dilden
sorumludur.
06:23
The middle two sections make up our limbic brains,
130
383260
2976
Ortadaki iki bölüm bizim çevresel beyinlerimizi oluşturur.
06:26
and our limbic brains are responsible for all of our feelings,
131
386260
2976
Ve bizim çevresel beyinlerimiz
06:29
like trust and loyalty.
132
389260
2976
güven ve sadakat gibi tüm hislerimizden sorumludur.
06:32
It's also responsible for all human behavior,
133
392260
2143
Aynı zamanda tüm insani davranışlardan,
06:34
all decision-making,
134
394427
1809
tüm kararlarımızdan sorumludur,
06:36
and it has no capacity for language.
135
396260
2976
ve dil için hiç kapasitesi yoktur.
06:39
In other words, when we communicate from the outside in,
136
399260
2976
Diğer bir deyişle, içimizden dışarı olarak haberleştiğimiz zaman,
06:42
yes, people can understand vast amounts of complicated information
137
402260
3143
evet, insanlar özellikler ve yararlar ve hakikatlar
06:45
like features and benefits and facts and figures.
138
405427
2809
ve hesaplamalar gibi muazzam miktarda karmaşık bilgileri anlayabilirler.
06:48
It just doesn't drive behavior.
139
408260
1976
O sadece davranışı harekete geçirmiyor.
06:50
When we can communicate from the inside out,
140
410260
2096
İçimizden dışarı olarak haberleştiğimiz zaman,
06:52
we're talking directly to the part of the brain
141
412380
2239
bizler direk olarak beynin davranışı kontrol...
06:54
that controls behavior,
142
414643
1593
...eden kısmından konuşuyoruz,
06:56
and then we allow people to rationalize it with the tangible things we say and do.
143
416260
3976
ve sonradan biz insanlara somut cisimlerle
söylediklerini ve yaptıklarnı mantığa varmalarına izin veriyoruz.
07:00
This is where gut decisions come from.
144
420260
2550
Bu ise içgüdüsel kararlarının geldiği yer.
07:02
Sometimes you can give somebody all the facts and figures,
145
422834
3402
Bilıyorsunuz ki, bazen birilerine...
...tüm unsurları ve hesaplamaları verirsiniz,
07:06
and they say, "I know what all the facts and details say,
146
426260
2722
ve derler ki, "Tüm unsurların ve detayların ne anlama geldiğini biliyorum,
fakat hiç doğruymuş gibi hissetmiyorum."
07:09
but it just doesn't feel right."
147
429006
1530
07:10
Why would we use that verb, it doesn't "feel" right?
148
430560
2540
Niçin biz şu fiili kullanmaktayız, doğruymuş gibi "hissettirmiyor"?
07:13
Because the part of the brain that controls decision-making
149
433124
2775
Çünkü beynin bu kısmı karar vermeyi
07:15
doesn't control language.
150
435923
1313
kontrol ediyor, dili kontrol etmiyor.
07:17
The best we can muster up is,
151
437260
1461
Ve bizim en iyi şekilde ifademiz, "Bilmiyorum, sadece doğru gibi hissettirmiyor."
07:18
"I don't know. It just doesn't feel right."
152
438745
2053
07:20
Or sometimes you say you're leading with your heart or soul.
153
440822
3414
Veya bazen yüreğinizin sesi ile yönlendiğinizi söylüyorsunuz ,
veya ruhunuz ile yönleniyorsunuz.
07:24
I hate to break it to you, those aren't other body parts
154
444260
2672
Sizleri kırmaktan nefret ediyorum ama davranışımızı...
07:26
controlling your behavior.
155
446956
1280
...kontrol eden başka bir beden parçası yok.
07:28
It's all happening here in your limbic brain,
156
448260
2143
Bu olanların tümü sizin çevresel beyninizde,
07:30
the part of the brain that controls decision-making and not language.
157
450427
3286
karar vermeyi kontrol eden beynin parçası, dil değil.
07:33
But if you don't know why you do what you do,
158
453737
2499
Eğer ne yaptığını neden yaptığınız için bilmiyorsanız,
07:36
and people respond to why you do what you do,
159
456260
2976
ve insanlar senin ne yaptığını neden yaptığına karşılık veriyorsa,
07:39
then how will you ever get people
160
459260
2976
ondan sonra insanların nasıl sana
07:42
to vote for you, or buy something from you,
161
462260
2048
oy kullanmasını, veya senden birşey satın almasını,
07:44
or, more importantly, be loyal
162
464332
1904
veya, daha önemlisi, sadık olmasını...
07:46
and want to be a part of what it is that you do.
163
466260
2976
...yaptıklarının bir parçası olmalarını sağlayacaksın.
07:49
The goal is not just to sell to people who need what you have;
164
469260
3050
Yine, buradaki hedef sadece sahip olduklarını insanlara satmak değil;
07:52
the goal is to sell to people who believe what you believe.
165
472334
2902
buradaki hedef inanan insanlara senin inandığını satmaktır.
07:55
The goal is not just to hire people who need a job;
166
475260
3976
Hedef sadece iş arayan insanları...
işe almak değil;
07:59
it's to hire people who believe what you believe.
167
479260
2976
Senin inandığına inanları işe almaktır.
08:02
I always say that, you know,
168
482260
2120
Bildiğiniz gibi, her zaman söylemek isterim,
08:04
if you hire people just because they can do a job, they'll work for your money,
169
484404
5832
eğer insanları sadece işi yapabildikleri için işe alırsanız, sizin paranız için çalışırlar,
08:10
but if they believe what you believe,
170
490260
1791
ama eğer sizin inandığınıza inanıyorlarsa,
08:12
they'll work for you with blood and sweat and tears.
171
492075
2435
kan, ter ve göz yaşı içinde sizin için çalışacaklardır.
08:14
Nowhere else is there a better example than with the Wright brothers.
172
494534
3702
Ve hiç bir yerde bunun 'Wright' kardeşlerden
daha iyi bir örneği olamaz.
08:18
Most people don't know about Samuel Pierpont Langley.
173
498260
3614
Çoğu insan 'Samuel Pierpont Langley' hakkında bir şey bilmiyor.
08:21
And back in the early 20th century,
174
501898
2338
Ve yirminci yüzyılın başlarında,
08:24
the pursuit of powered man flight was like the dot com of the day.
175
504260
3143
insan gücü uçuş arayışları bügünün .com'ı gibiyidi.
08:27
Everybody was trying it.
176
507427
1809
Herkes onu deniyordu.
08:29
And Samuel Pierpont Langley had, what we assume,
177
509260
2976
Ve 'Samuel Pierpont Langley' bizim varsayımlarımza,
08:32
to be the recipe for success.
178
512260
2673
başarının tarifine sahipti.
08:34
Even now, you ask people,
179
514957
1699
Yani, şu anda bile, insanlara sorun,
08:36
"Why did your product or why did your company fail?"
180
516680
2619
"Niçin senin ürünün veya firman başarısız oldu?"
08:39
and people always give you the same permutation
181
519323
2261
ve insanlar aynı üç şeyi farklı şekillerde
08:41
of the same three things:
182
521608
1421
sizlere sıralar,
08:43
under-capitalized, the wrong people, bad market conditions.
183
523053
2977
yetersiz sermaye, yanlış insanlar, kötü piyasa koşulları.
08:46
It's always the same three things, so let's explore that.
184
526054
2811
Her zaman aynı üç şey, o zaman onları inceleyelim.
08:49
Samuel Pierpont Langley
185
529682
1554
Samuel Pierpont Langley'e...
08:51
was given 50,000 dollars by the War Department
186
531260
2976
...Savaş Bakanlığınca uçan makineleri...
08:54
to figure out this flying machine.
187
534260
1976
...anlaması için 50,000 dolar verildi.
08:56
Money was no problem.
188
536260
1571
Para hiç mesele değildi.
08:57
He held a seat at Harvard
189
537855
2381
Hardvard'ta bir makam sahibiydi...
09:00
and worked at the Smithsonian and was extremely well-connected;
190
540260
3000
... ve Smithsonian'da çalıştı ve çok iyi bağlantıları vardı.
09:03
he knew all the big minds of the day.
191
543284
1952
Tüm büyük akla sahip kişileri tanıyordu.
09:05
He hired the best minds money could find
192
545260
3976
Paranın bulabileceği...
...en iyi beyinleri işe aldı.
09:09
and the market conditions were fantastic.
193
549260
1976
Ve piyasa koşulları mükemmeldi.
09:11
The New York Times followed him around everywhere,
194
551260
2976
The New York Times onu her yerde takip ediyordu.
09:14
and everyone was rooting for Langley.
195
554260
1976
Ve herkes Langley'in tarafını tutuyordu.
09:16
Then how come we've never heard of Samuel Pierpont Langley?
196
556260
2988
O halde nasıl olurda Samuel Pierpont Langley hakkında hiçbir şey duymadınız?
09:19
A few hundred miles away in Dayton, Ohio,
197
559745
2141
Dayton Ohio'dan birkaç yüz mil uzaklıkta,
09:22
Orville and Wilbur Wright,
198
562839
1397
Orville ve Wilbur Wright,
09:24
they had none of what we consider to be the recipe for success.
199
564260
3976
Bizim başarının tarifi için
değerlendirdiklerimizden hiç birine sahip değillerdi.
09:28
They had no money;
200
568260
1976
Paraları yoktu.
09:30
they paid for their dream with the proceeds from their bicycle shop.
201
570260
3239
Bisiklet dükkânından gelen hasılatıyla hayâllerini ödediler.
09:33
Not a single person on the Wright brothers' team
202
573523
2286
'Wright' kardeşlerinin takımında bir tek kişinin...
09:35
had a college education,
203
575833
1403
...bile kolej eğitimi yok idi,
09:37
not even Orville or Wilbur.
204
577260
1976
Orville'nin veya Wilbur'ün bile.
09:39
And The New York Times followed them around nowhere.
205
579260
2976
Ve The New York Times onları hiçbir yerde takip etmedi.
09:42
The difference was,
206
582260
1976
Farklılıkları,
09:44
Orville and Wilbur were driven by a cause, by a purpose, by a belief.
207
584260
3976
Orville ve Wilbur'ün sebebleri tarafından sürüklenmeleriydi,
bir amaçla, bir inanışla.
09:48
They believed that if they could figure out this flying machine,
208
588260
3976
İnandılar ki, eğer bu
uçan makineyi çözebilirlerse,
09:52
it'll change the course of the world.
209
592260
1797
dünyanın gidişini değiştireceklerdi.
09:55
Samuel Pierpont Langley was different.
210
595644
1949
Samuel Pierpont Langley farklıydı.
09:57
He wanted to be rich, and he wanted to be famous.
211
597617
2619
O zengin ve meşhur olmak istiyordu.
10:00
He was in pursuit of the result.
212
600260
1976
O sonucu elde etmeye çalışıyordu.
10:02
He was in pursuit of the riches.
213
602260
1976
O zenginliği yakalamaya çalışıyordu.
10:04
And lo and behold, look what happened.
214
604260
1954
Ve işte bakın ne oldu,
10:06
The people who believed in the Wright brothers' dream
215
606238
3546
'Wright' kardeşlerin hayâllerine inanan insanlar,
10:09
worked with them with blood and sweat and tears.
216
609808
2428
onlarla kan, ter ve göz yaşları içinde çalıştılar.
10:12
The others just worked for the paycheck.
217
612260
1976
Diğerleri sadece maaş bandrosu ile çalıştılar.
10:14
They tell stories of how every time the Wright brothers went out,
218
614260
3195
'Wright' kardeşlerin her zaman nasıl dışarı çıktıklarının hikâyesi anlatılır,
10:17
they would have to take five sets of parts,
219
617479
2007
beş set parçalarını almaları gerekiyordu,
10:19
because that's how many times they would crash before supper.
220
619510
3014
çünkü o miktar, akşam yemeğine oturmadan önce
ne kadar kaza yaptıklarının miktarı.
10:23
And, eventually, on December 17th, 1903,
221
623926
4017
Ve, nihâyetinde, 17 Aralık 1903'te,
10:27
the Wright brothers took flight,
222
627967
2269
'Wright' kardeşler uçtular,
10:30
and no one was there to even experience it.
223
630260
2048
ve orada o bunu gözlemleyecek kimse yoktu.
10:32
We found out about it a few days later.
224
632332
2079
Birkaç gün sonra neler olduğunu öğrendik.
10:36
And further proof that Langley was motivated by the wrong thing:
225
636014
4023
Langley'nin yanlış motivasyona
sahip olmasının bir başka kanıtı da
10:40
the day the Wright brothers took flight,
226
640061
2334
'Wright' kardeşlerin uçtuğu gün, o da işinden ayrıldı.
10:42
he quit.
227
642419
1001
10:43
He could have said,
228
643444
1792
Diyebilirdi ki,
10:45
"That's an amazing discovery, guys,
229
645260
1976
"Bu mükemmel bir buluş çocuklar,
10:47
and I will improve upon your technology," but he didn't.
230
647260
2976
ve sizin teknolojiniz üzerinden bunu geliştireceğim," fakat o bunu yapmadı.
10:50
He wasn't first, he didn't get rich, he didn't get famous, so he quit.
231
650260
3591
O ilk değildi, zengin olamadı,
meşhur olamadı, sonuçta da işten ayrıldı.
10:54
People don't buy what you do; they buy why you do it.
232
654970
2500
İnsanlar ne yaptığınızı satın almazlar; yapma nedenin için satın alırlar.
10:57
If you talk about what you believe,
233
657494
1742
Ve eğer ne inandığınız hakkında konuşursanız,
10:59
you will attract those who believe what you believe.
234
659260
2976
Sizin inandığınıza inananların ilgisini çekeceksiniz.
11:02
But why is it important to attract those who believe what you believe?
235
662260
3334
Fakat neden sizin inandığınıza inananların ilgisini çekmek önemlidir?
11:07
Something called the law of diffusion of innovation,
236
667664
2553
Yenilik dağılım yasası adında bir şey var.
Ve eğer o yasayı bilmiyorsanız da, kesinlikle teknik terim hakkında bilginiz vardır.
11:10
if you don't know the law, you know the terminology.
237
670241
2510
11:12
The first 2.5% of our population are our innovators.
238
672775
4461
Bizim nüfusumuzun ilk yüzde iki buçuğu...
...bizim mucitlerimizdir.
11:17
The next 13.5% of our population are our early adopters.
239
677260
4213
Nüfusumuzun öteki yüzde 13,5'u...
...bizim erken kullanıcılarımızdır.
11:22
The next 34% are your early majority,
240
682512
1844
Öteki yüzde 34'ü de erken çoğunluk,
11:24
your late majority and your laggards.
241
684380
2333
sizin geç çoğunluk ve geri kalanlardır.
11:27
The only reason these people buy touch-tone phones
242
687705
2531
Sadece dokunmatik tonlu telefonları almamızın nedeni...
11:30
is because you can't buy rotary phones anymore.
243
690260
2239
... artık eski telefonları alamamız.
11:32
(Laughter)
244
692523
1713
(Kahkaha)
11:34
We all sit at various places at various times on this scale,
245
694260
2976
Biz bu ölçüde çeşitli yerlere, çeşitli zaman çerçevesinde oturuyoruz,
11:37
but what the law of diffusion of innovation tells us
246
697260
2976
fakat yenilik dağılım yasasının bize söylediği...
11:40
is that if you want mass-market success or mass-market acceptance of an idea,
247
700260
4976
...eğer piyasa kitlesinin başarılı olmasını istiyorsan...
...veya piyasa kitlesinin bir fikri kabul etmesini,
11:45
you cannot have it until you achieve this tipping point
248
705260
3976
...yüzde 15 ile yüzde 18 arasındaki
markete girmeyi gösteren bu devrilme noktasına
11:49
between 15 and 18 percent market penetration,
249
709260
2976
ulaşana kadar sahip olamazsın.
11:52
and then the system tips.
250
712260
2976
Ve sonradan sistem devam eder.
11:55
I love asking businesses, "What's your conversion on new business?"
251
715260
3245
Ve iş adamlarına şunu sormayı seviyorum, "Yeni işteki yeniliğiniz nedir?"
11:58
They love to tell you, "It's about 10 percent," proudly.
252
718529
2633
Ve sizlere mutlu bir şekilde,"Oh, ortalama yüzde 10," derler.
Tabi ki, müşteriler üzerinde yüzde 10 yapabilirsiniz.
12:01
Well, you can trip over 10% of the customers.
253
721186
2143
Hepimizin "anlayan" ortalama yüzde 10'u vardır.
12:03
We all have about 10% who just "get it."
254
723353
1946
Bu bizim onları nasıl tarif ettiğimizdir, değil mi.
12:05
That's how we describe them, right?
255
725323
1713
Bu içgüdüsel bir histir, "Oh, onlar anladılar."
12:07
That's like that gut feeling, "Oh, they just get it."
256
727060
2477
Sorun şu ki: Anlayan kişileri anlamayanlardan önce...
12:09
The problem is: How do you find the ones that get it
257
729561
2436
onlarla ticaret yapmadan önce nasıl bulursunuz?
12:12
before doing business versus the ones who don't get it?
258
732021
2644
12:14
So it's this here, this little gap that you have to close,
259
734689
3547
Öyle ki burada, kapatmak zorunda olduğun,
bu ufacık açıklık,
12:18
as Jeffrey Moore calls it, "Crossing the Chasm" --
260
738260
2381
Jeffrey Moore'un çağırdığı gibi, "uçurumdan karşıya geçmek."
12:20
because, you see, the early majority will not try something
261
740665
3571
Çünkü, gördüğünüz üzere, ...
... baştaki çoğunluk başka birisi...
12:24
until someone else has tried it first.
262
744260
3976
... ilk deneyene kadar...
bir şeyler denemeyecekler.
12:28
And these guys, the innovators and the early adopters,
263
748260
2976
Ve bu kişiler, mucitler ve erkan kullanıcılar,
12:31
they're comfortable making those gut decisions.
264
751260
2191
onlar içgüdüsel kararları vermekte rahattırlar.
12:33
They're more comfortable making those intuitive decisions
265
753475
2761
Onlar mevcut olan ürünlerle değil,
12:36
that are driven by what they believe about the world
266
756260
3976
dünyada inandıkları şeyler sayesinde rahatlıkla
12:40
and not just what product is available.
267
760260
1976
sezgisel kararlar verebiliyorlar.
12:42
These are the people who stood in line for six hours
268
762260
2647
Bu insanlar iPhone ilk çıktığında satın almak için...
12:44
to buy an iPhone when they first came out,
269
764931
2136
...kuyrukta 6 saat ayakta bekleyenler,
gelecek hafta sadece mağazaya gidip...
12:47
when you could have bought one off the shelf the next week.
270
767091
3145
...raftan bir tane alabilirdin.
12:50
These are the people who spent 40,000 dollars
271
770260
2143
Bu insanlar düz ekran TV'ye ilk çıktığında...
12:52
on flat-screen TVs when they first came out,
272
772427
2809
...40,000 dolar harcayanlar,
12:55
even though the technology was substandard.
273
775260
2309
teknoloji belli bir standardın altında olsa bile.
12:58
And, by the way, they didn't do it because the technology was so great;
274
778260
3976
Ve, bu arada, teknoloji çok iyi...
...olduğu için yapmadılar.
13:02
they did it for themselves.
275
782260
1976
Kendileri için yaptılar.
13:04
It's because they wanted to be first.
276
784260
1976
Çünkü kendileri ilk olmak istediler.
13:06
People don't buy what you do; they buy why you do it
277
786260
2477
İnsanlar ne yaptığınızı satın almazlar; yapma nedenin için satın alırlar.
13:08
and what you do simply proves what you believe.
278
788761
3475
Ve basitçe yaptığınız
neye inandığınızı ispatlıyor.
13:12
In fact, people will do the things that prove what they believe.
279
792260
3976
Aslına bakılırsa, insanlar...
...neye inandıklarını ispatlamak için yaparlar.
13:16
The reason that person bought the iPhone in the first six hours,
280
796260
4976
O kişinin iPhone'u ilk alt saat
içinde satın almasının, 6 saat
13:21
stood in line for six hours,
281
801260
1976
ayakta sırada beklemelerinin sebebi
13:23
was because of what they believed about the world,
282
803260
2381
dünya hakkında inandıklarından
13:25
and how they wanted everybody to see them:
283
805665
2000
ve herkesin kendilerini nasıl görmek
13:27
they were first.
284
807689
1032
istediklerinden kaynaklanıyordu. Onlar ilktiler.
13:28
People don't buy what you do; they buy why you do it.
285
808745
2491
İnsanlar ne yaptığınızı satın almazlar; yapma nedenin için satın alırlar.
13:31
So let me give you a famous example,
286
811260
1976
Sizlere meşhur bir örnek vereyim,
13:33
a famous failure and a famous success of the law of diffusion of innovation.
287
813260
4563
yenilik dağılım yasası'nın
meşhur bir başarısızlık ve de başarı örneği.
13:37
First, the famous failure.
288
817847
1389
Birinci, meşhur başarısızlık.
13:39
It's a commercial example.
289
819260
1976
Bu bir ticari örnek.
13:41
As we said before, the recipe for success
290
821260
2237
Az önce de söylediğimiz gibi,
13:43
is money and the right people and the right market conditions.
291
823521
3392
başarının tarifi para, doğru insanlar ve doğru piyasa koşulları.
13:46
You should have success then.
292
826937
1745
Değil mi. O zaman siz başarılısınız.
13:48
Look at TiVo.
293
828706
1530
TiVo'ya bakın.
13:50
From the time TiVo came out about eight or nine years ago
294
830260
2715
Tivo'nun geldiği zamandan, ortalama sekiz
13:52
to this current day,
295
832999
1238
veya dokuz sene önceden bugüne.
13:54
they are the single highest-quality product on the market,
296
834261
3650
Onlar piyasadaki en yüksek kaliteli tek ürün,
13:57
hands down, there is no dispute.
297
837935
1873
çekişmesiz bir şekilde doğru.
14:00
They were extremely well-funded.
298
840855
1807
Sermayeleri çok ama çok iyiydi.
14:02
Market conditions were fantastic.
299
842686
1699
Piyasa koşulları mükemmeldi.
14:04
I mean, we use TiVo as verb.
300
844409
1827
Demek istiyorum ki, TiVo'yu fiil olarak kullanıyoruz.
14:06
I TiVo stuff on my piece-of-junk Time Warner DVR all the time.
301
846260
3259
Ben bir hurda parçası olan Time Warner DVR her zaman TiVo'luyorum.
14:09
(Laughter)
302
849543
2043
14:12
But TiVo's a commercial failure.
303
852059
2177
Fakat TiVo bir ticari başarısızlıktır.
14:14
They've never made money.
304
854260
1976
Hiç bir zaman para kazanamadılar.
14:16
And when they went IPO,
305
856260
1976
Ve IPO olduklarında,
14:18
their stock was at about 30 or 40 dollars
306
858260
1976
borsa değerleri ortalama 30 veya 40 dolardı...
14:20
and then plummeted, and it's never traded above 10.
307
860260
2429
...ve sonrandan dikine düşüş ve 10 doların üzerine satılamadı.
14:22
In fact, I don't think it's even traded above six,
308
862713
2523
Aslında, ben 6 doların üzerine bile takas olabileceğini zannetmiyorum,
14:25
except for a couple of little spikes.
309
865260
1976
birkaç küçük anî yükseliş dışında.
14:27
Because you see, when TiVo launched their product,
310
867260
2334
Çünkü gördünüz ki, TiVo ürününü piyasaya sunduğu zaman,
14:29
they told us all what they had.
311
869618
2618
bizlere neye sahip olduklarını söylediler.
14:32
They said, "We have a product that pauses live TV,
312
872260
3454
Dediler ki, "Bizdeki ürün canlı TV'yi durdurur,
14:35
skips commercials, rewinds live TV and memorizes your viewing habits
313
875738
4498
reklamları atlar, canlı TV'yi geri sarar...
...ve izleme alışkanlıklarınızı hafızaya...
14:40
without you even asking."
314
880260
1789
...sizlere bile sormadan alır."
14:43
And the cynical majority said,
315
883435
1801
Ve alaycı çoğunluk dedi ki,
14:45
"We don't believe you.
316
885260
1976
"Biz sana inanmıyoruz.
14:47
We don't need it. We don't like it.
317
887260
2548
Bizim ihtiyacımız yok. Hoşlanmadık.
14:49
You're scaring us."
318
889832
1063
Bizi korkutuyorsun."
14:51
What if they had said,
319
891951
1285
Eğer şunu söylemiş olsalar idi,
14:53
"If you're the kind of person who likes to have total control
320
893260
4976
"Komple kontrol sahibi...
...olan birisi isen...
14:58
over every aspect of your life,
321
898260
2976
...her ufak bakış açısında,
15:01
boy, do we have a product for you.
322
901260
2976
dostum, senin için bir ürünümüz var.
15:04
It pauses live TV, skips commercials,
323
904260
1978
Canlı yayın TV'yi durdurur, reklamları atlar,
15:06
memorizes your viewing habits, etc., etc."
324
906262
2160
izleme alışkanlıklarınızı hafızaya alır, vb. vb."
15:09
People don't buy what you do; they buy why you do it,
325
909118
2514
İnsanlar ne yaptığınızı satın almazlar; yapma nedenin için satın alırlar.
15:11
and what you do simply serves as the proof of what you believe.
326
911656
3361
Ve yaptıklarınız en basitinden
inancınızın kanıtı olarak hizmet eder.
15:15
Now let me give you a successful example of the law of diffusion of innovation.
327
915819
4044
Şimdi sizlere yenilik dağılım yasasının
başarılı bir örneğini vereyim.
15:21
In the summer of 1963,
328
921260
2976
1963 yazının içinde,
15:24
250,000 people showed up on the mall in Washington
329
924260
3976
Washington'daki alışveriş merkezine...
...Dr.King'in konuşmasını duymak için...
15:28
to hear Dr. King speak.
330
928260
1652
... 250,000 kişi geldi.
15:31
They sent out no invitations,
331
931414
2822
Onlara hiç bir davetiye yollamadılar,
15:34
and there was no website to check the date.
332
934260
2976
ve tarihi kontrol etmek için hiç bir websitesi yoktu.
15:37
How do you do that?
333
937260
1976
Bunu nasıl yaparsınız?
15:39
Well, Dr. King wasn't the only man in America
334
939260
2143
Elbette, Dr.King Amerika'daki tek...
15:41
who was a great orator.
335
941427
2403
...mükemmel konuşmacı değildi.
15:43
He wasn't the only man in America who suffered
336
943854
2166
Amerika'daki önceki insan haklarında...
...sadece acı çeken tek insan değildi.
15:46
in a pre-civil rights America.
337
946044
1778
15:47
In fact, some of his ideas were bad.
338
947846
2390
Aslında, bazı fikirleri çok kötüydü.
15:50
But he had a gift.
339
950260
1023
Fakat bir Tanrı vergisi vardı.
15:52
He didn't go around telling people what needed to change in America.
340
952220
3271
Amerika'da ortalarda dolaşıp insanlara neyin değişmesi gerektiğini söylemedi.
15:55
He went around and told people what he believed.
341
955515
2317
Ortalarda dolaştı ve insanlara ne inandığını söyledi.
15:57
"I believe, I believe, I believe," he told people.
342
957856
3380
"İnanıyorum. İnanıyorum. İnanıyorum,"
İnsanlara söyledi.
16:01
And people who believed what he believed
343
961260
2531
Ve ona inanan insanlar...
16:03
took his cause, and they made it their own, and they told people.
344
963815
3421
...onun hedefini aldılar, ve kendi hedefleri yaptılar,
ve insanlara söylediler.
16:07
And some of those people created structures
345
967260
2048
Ve bu insanlardan daha fazla insanlara
16:09
to get the word out to even more people.
346
969332
2495
ulaşabilmek için bazıları düzenekler kurdular.
16:11
And lo and behold, 250,000 people showed up
347
971851
3385
Ve işte bakın ne oldu,
250,000 kişi...
16:15
on the right day at the right time to hear him speak.
348
975260
4246
...doğru günde, doğru zamanda,
onun konuşmasını duymak için geldiler.
16:20
How many of them showed up for him?
349
980260
2502
Kaç kişi onun için geldi?
16:24
Zero.
350
984579
1032
Sıfır.
16:26
They showed up for themselves.
351
986260
1976
Kendileri için geldiler.
16:28
It's what they believed about America
352
988260
2702
O Amerika hakkında ne inandıklarıydı...
16:30
that got them to travel in a bus for eight hours
353
990986
2250
...otobüslerden sekiz saat yolculuk geçirdiler,
16:33
to stand in the sun in Washington in the middle of August.
354
993260
2976
...Ağustos'un ortasında Washington'da güneşin altında ayakta durdular.
16:36
It's what they believed, and it wasn't about black versus white:
355
996260
3048
Bu ne inandıklarıydı, ve bu siyaz beyaza karşı olay değildi.
16:39
25% of the audience was white.
356
999332
2313
Dinleyicilerin yüzde 25'i beyazdı.
16:42
Dr. King believed that there are two types of laws in this world:
357
1002657
3603
Dr.King'in inandığı...
...bu dünyada iki çeşit yasa vardır,
16:46
those that are made by a higher authority and those that are made by men.
358
1006284
3952
Biri yüksek merciler tarafından yapılanlar...
...ve diğeri insanlar tarafından yapılanlar.
16:50
And not until all the laws that are made by men
359
1010260
2976
Ve tüm yasalar insanlar tarafından yapılıncaya kadar...
16:53
are consistent with the laws made by the higher authority
360
1013260
2793
yüksek merciler tarafından yapılan yasalarla
muvafık mı kalacağız, sadece bir dünyada mı
16:56
will we live in a just world.
361
1016077
1936
yaşayacağız. Vatandaş Hakları Akımı
16:58
It just so happened that the Civil Rights Movement
362
1018037
2415
onun amaçlarını hayata geçirmesine yardım etmek için
17:00
was the perfect thing to help him bring his cause to life.
363
1020476
3760
en uygun şeydi.
17:04
We followed, not for him, but for ourselves.
364
1024260
2976
Biz onu örnek aldık, onun için değil, kedimiz için.
17:07
By the way, he gave the "I have a dream" speech,
365
1027260
2301
Ve sırası gelmişken,"Bir hayâlim var" konuşmasını yaptı,
17:09
not the "I have a plan" speech.
366
1029585
1985
"Bir planım var" konuşması değil.
17:11
(Laughter)
367
1031594
3642
(Kahkaha)
17:15
Listen to politicians now, with their comprehensive 12-point plans.
368
1035260
3191
Şimdiki politikacıları onların geniş kapsamlı 12 yönlü planlarıyla dinleyin.
17:18
They're not inspiring anybody.
369
1038475
1761
Kimseye ilham vermiyorlar.
17:20
Because there are leaders and there are those who lead.
370
1040260
2976
Çünkü liderler vardır ve öncülük yapanlar vardır.
17:23
Leaders hold a position of power or authority,
371
1043260
3976
Liderler güçlü pozisyona sahiptirler...
...veya yetki.
17:27
but those who lead inspire us.
372
1047260
3000
Fakat öncülük yapanlar bizlere ilham verirler.
17:31
Whether they're individuals or organizations,
373
1051793
2351
Hiç fark etmez onlar birey de olabilir,
kuruluş da, biz öncüleri takip ederiz,
17:34
we follow those who lead, not because we have to,
374
1054168
3068
zorunlu olduğumuz için değil,
17:37
but because we want to.
375
1057260
1837
ama istediğimiz için.
17:40
We follow those who lead, not for them, but for ourselves.
376
1060045
4438
Biz öncüleri örnek alırız, onlar için değil,
fakat kendimiz için.
17:45
And it's those who start with "why"
377
1065744
2492
Ve onlardan "niçin" ile başlayanlar,
17:48
that have the ability to inspire those around them
378
1068260
4740
aralarındakilere ilham verme...
...yeteneğine sahip olanlardır...
veya kendilerine ilham verenleri bulurlar.
17:53
or find others who inspire them.
379
1073024
2211
Çok teşekkür ederim.
17:56
Thank you very much.
380
1076476
1164
17:57
(Applause)
381
1077664
1596
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7