Chimamanda Ngozi Adichie: The danger of a single story | TED

Chimamanda Adichie: Tek hikayenin tehlikesi

13,922,998 views

2009-10-07 ・ TED


New videos

Chimamanda Ngozi Adichie: The danger of a single story | TED

Chimamanda Adichie: Tek hikayenin tehlikesi

13,922,998 views ・ 2009-10-07

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Ersun Kutlu Gözden geçirme: Ayşe Demirel
00:12
I'm a storyteller.
0
12160
1976
Ben bir hikaye anlatıcısıyım.
00:14
And I would like to tell you a few personal stories
1
14160
2976
Ve, benim tanımımca, "tek hikayenin tehlikesi" hakkında
00:17
about what I like to call "the danger of the single story."
2
17160
4976
size birkaç kişisel hikaye anlatmak istiyorum.
00:22
I grew up on a university campus in eastern Nigeria.
3
22906
3230
Doğu Nijerya'da bir üniversite kampüsünde büyüdüm.
00:26
My mother says that I started reading at the age of two,
4
26318
3309
Annem iki yaşında okumaya başladığımı söylüyor,
00:29
although I think four is probably close to the truth.
5
29651
3016
ama herhalde dört yaşında başlamış olmam daha gerçeğe yakın.
00:33
So I was an early reader,
6
33913
1811
Yani, erken okumaya başladım. Ve okuduklarım
00:35
and what I read were British and American children's books.
7
35748
3388
İngiliz ve Amerikan çocuk kitaplarıydı.
00:39
I was also an early writer,
8
39866
2270
Aynı zamanda erken yazmaya başladım.
00:42
and when I began to write, at about the age of seven,
9
42160
3976
Yaklaşık yedi yaşında,
00:46
stories in pencil with crayon illustrations
10
46160
2048
zavallı annemin okumak zorunda kaldığı,
00:48
that my poor mother was obligated to read,
11
48232
3532
kurşun ve boya kalemleriyle çizilmiş desenlerle bezeli hikayeleri yazmaya başladığımda,
00:51
I wrote exactly the kinds of stories I was reading:
12
51788
3568
okuduğum hikayelerin aynılarını yazıyordum.
00:55
All my characters were white and blue-eyed,
13
55380
4756
Bütün karakterlerim, beyaz tenli ve mavi gözlüydü.
01:00
they played in the snow,
14
60160
2307
Karda oynuyorlardı.
01:02
they ate apples,
15
62491
2087
Elma yiyorlardı.
01:04
(Laughter)
16
64602
1397
(Gülme sesleri)
01:06
and they talked a lot about the weather,
17
66173
2011
Ve hava durumu hakkında çok konuşuyor,
01:08
how lovely it was that the sun had come out.
18
68208
2128
güneşin çıkmış olması ne kadar hoş, diyorlardı.
01:10
(Laughter)
19
70569
1964
(Gülme sesleri)
01:12
Now, this despite the fact that I lived in Nigeria.
20
72557
3134
Halbuki, Nijerya'da yaşıyor olmama rağmen,
01:15
I had never been outside Nigeria.
21
75715
1778
hiç Nijerya'dan dışarı çıkmamıştım.
01:19
We didn't have snow, we ate mangoes,
22
79303
3261
Bizde kar yağmazdı. Biz mango yerdik.
01:22
and we never talked about the weather,
23
82588
1848
Ve hava hakkında hiç konuşmazdık,
01:24
because there was no need to.
24
84460
1676
çünkü gerek yoktu.
01:26
My characters also drank a lot of ginger beer,
25
86429
2707
Karakterlerim fazlasıyla zencefilli bira içerdi,
01:29
because the characters in the British books I read
26
89160
2381
çünkü okuduğum İngiliz kitaplarındaki karakterler de
01:31
drank ginger beer.
27
91565
1571
zencefilli bira içerdi.
01:33
Never mind that I had no idea what ginger beer was.
28
93461
2675
Zencefilli biranın ne olduğu hakkında hiçbir fikrim olmadığı halde.
01:36
(Laughter)
29
96160
1531
(Gülme sesleri)
01:37
And for many years afterwards,
30
97715
1450
Ve sonra yıllarca, zencefilli biranın tadına bakmak için
01:39
I would have a desperate desire to taste ginger beer.
31
99189
2947
içimde dayanılmaz bir arzu besledim.
01:42
But that is another story.
32
102636
1500
Ama bu başka bir hikayedir.
01:44
What this demonstrates, I think,
33
104160
2483
Bence bu, özellikle çocuk iken
01:46
is how impressionable and vulnerable we are
34
106667
2854
bir hikayeden ne kadar etkilenebileceğimizi
01:49
in the face of a story,
35
109545
1591
ve ne kadar zayıf
01:51
particularly as children.
36
111160
1385
kalabilecegimizi gösteriyor.
01:53
Because all I had read were books in which characters were foreign,
37
113799
3770
Okuduğum tüm kitapların
kahramaları yabancı olduğu için,
01:57
I had become convinced that books
38
117593
2119
kitapların hepsinde,
01:59
by their very nature had to have foreigners in them
39
119736
3170
doğal olarak, yabancı kahramanlar olması gerektiğine,
02:02
and had to be about things with which I could not personally identify.
40
122930
3719
ve kendimi kişisel olarak ilişkilendiremeyeceğim
konular hakkında olması gerektiklerine inanmıştım.
02:07
Now, things changed when I discovered African books.
41
127760
2619
Sonra, Afrika kitaplarını keşfedince herşey değişti.
02:11
There weren't many of them available,
42
131160
1976
Onlardan fazla yoktu. Ve, onları bulmak
02:13
and they weren't quite as easy to find as the foreign books.
43
133160
2869
yabancı kitapları bulmak kadar kolay değildi.
Ama, Chinua Achebe ve Camara Laye gibi yazarlar sayesinde
02:16
But because of writers like Chinua Achebe and Camara Laye,
44
136053
3083
02:19
I went through a mental shift in my perception of literature.
45
139160
3976
edebiyatı algılamamda, keskin bir
zihinsel dönüşüm yaşadım.
02:23
I realized that people like me,
46
143160
2214
Benim gibi insanların da;
02:25
girls with skin the color of chocolate,
47
145398
2007
kıvırcık saçlarına at topuzu yapılamayan,
02:27
whose kinky hair could not form ponytails,
48
147429
3262
çikolata renkli deriye sahip kızların da,
02:30
could also exist in literature.
49
150715
1810
edebiyatta yer alabileceğinin farkına vardım.
02:32
I started to write about things I recognized.
50
152842
3294
Aşina olduğum şeyler hakkında yazmaya başladım.
02:36
Now, I loved those American and British books I read.
51
156897
3239
Şimdi, okuduğum o Amerikan ve İngiliz kitaplarını seviyorum.
02:40
They stirred my imagination. They opened up new worlds for me.
52
160160
3976
Hayal gücümü canlandırdılar. Bana yeni dünyaların kapılarını açtılar.
02:44
But the unintended consequence
53
164160
1976
Ama istenmeyen etkileri,
02:46
was that I did not know that people like me
54
166160
2048
benim gibi insanların da edebiyatta yer alabileceğini
02:48
could exist in literature.
55
168232
1426
bilmememe yol açmalarıydı.
02:50
So what the discovery of African writers did for me was this:
56
170611
3525
Yani Afrikalı yazarları keşfetmem bana şunu sağladı:
02:54
It saved me from having a single story of what books are.
57
174160
3877
Kitapların ne olduğu hakkında
tek bir hikayeye sahip olmamı engelledi.
02:59
I come from a conventional, middle-class Nigerian family.
58
179160
2976
Geleneksel, orta sınıf bir Nijeryalı aileden geliyorum.
03:02
My father was a professor.
59
182160
1976
Babam bir profesördü.
03:04
My mother was an administrator.
60
184545
1683
Annem bir idareciydi.
03:07
And so we had, as was the norm,
61
187529
2802
Ve, alışıldık olduğu üzere,
03:10
live-in domestic help, who would often come from nearby rural villages.
62
190355
4349
çoğunlukla yakın çevre köylerden gelen, yardımcılarımız vardı.
03:15
So, the year I turned eight, we got a new house boy.
63
195342
3286
Sekiz yaşıma girdiğimde, yeni bir yardımcı çocuk geldi.
03:19
His name was Fide.
64
199262
1254
Adı Fide idi.
03:21
The only thing my mother told us about him was that his family was very poor.
65
201818
4301
Annemin onun hakkında tek söylediği şey
ailesinin çok fakir olduğuydu.
03:27
My mother sent yams and rice, and our old clothes, to his family.
66
207160
4976
Annem onun ailesine patates, pirinç
ve eski kıyafetlerimizi gönderirdi.
03:32
And when I didn't finish my dinner, my mother would say,
67
212160
2620
Ve annem, akşam yemeğimi bitirmediğim zaman
03:34
"Finish your food! Don't you know? People like Fide's family have nothing."
68
214804
4332
"Yemeğini bitir! Bilmiyor musun? Fide'nin ailesi gibilerin hiçbir şeyleri yok." diyordu.
03:39
So I felt enormous pity for Fide's family.
69
219160
3976
Ben de Fide'nin ailesi için çok acıyordum.
03:43
Then one Saturday, we went to his village to visit,
70
223736
2897
Derken, bir cumartesi, onun köyüne ziyarete gittik.
03:46
and his mother showed us a beautifully patterned basket
71
226657
3479
Ve annesi bize, kardeşinin boyalı palmiye lifinden yaptığı,
03:50
made of dyed raffia that his brother had made.
72
230160
2976
çok güzel desenli bir sepet gösterdi.
03:53
I was startled.
73
233160
1976
İrkilmiştim.
03:55
It had not occurred to me that anybody in his family
74
235160
2976
Onun ailesinden birinin, gerçekten birşey yapmış
03:58
could actually make something.
75
238160
2976
olabileceğini hiç tahmin edemezdim.
04:01
All I had heard about them was how poor they were,
76
241160
2976
Onlar hakkında tüm duyduğum ne kadar fakir olduklarıydı,
04:04
so that it had become impossible for me to see them as anything else but poor.
77
244160
4467
bu yüzden onları fakirlik dışında, başka bir şekilde görmem
imkansız hale gelmişti.
04:09
Their poverty was my single story of them.
78
249303
2371
Fakirlik, onlar hakkındaki tek hikayemdi.
04:13
Years later, I thought about this when I left Nigeria
79
253160
2524
Yıllar sonra, Nijerya'dan ayrılıp, ABD'de üniversiteye gittiğimde
04:15
to go to university in the United States.
80
255708
2682
bunu tekrar düşündüm.
04:18
I was 19.
81
258501
1333
19 yaşındaydım.
04:20
My American roommate was shocked by me.
82
260581
2777
Amerikalı oda arkadaşımı şok etmiştim.
04:24
She asked where I had learned to speak English so well,
83
264160
3586
Bana nerede bu kadar iyi İngilizce öğrendiğimi sorduğunda,
04:27
and was confused when I said that Nigeria
84
267770
2088
Nijerya'nın bir zamanlar resmi dilinin İngilizce olduğunu
04:29
happened to have English as its official language.
85
269882
2714
söylediğimde kafası karışmıştı.
04:33
She asked if she could listen to what she called my "tribal music,"
86
273913
4223
Kabile müziği olarak adlandırdığı şarkılarımızı dinlemek istediğinde ise,
04:38
and was consequently very disappointed
87
278160
1976
ona Mariah Carey kasedimi çaldığımda
04:40
when I produced my tape of Mariah Carey.
88
280160
1976
çok hayal kırıklığına uğramıştı.
04:42
(Laughter)
89
282160
2976
(Gülme sesleri)
04:45
She assumed that I did not know how to use a stove.
90
285160
3693
Fırını nasıl kullanacağımı bimediğimi
zannediyordu.
04:49
What struck me was this:
91
289942
1256
Asıl beni şaşkına çeviren ise, beni daha görmeden önce
04:51
She had felt sorry for me even before she saw me.
92
291222
3075
bana acıma duygusu beslemeseydi.
04:54
Her default position toward me, as an African,
93
294688
3448
Bir Afrikalı olduğumdan, bana karşı ilk tutumu
04:58
was a kind of patronizing, well-meaning pity.
94
298160
3036
hor görme ve küçümsemeydi.
05:02
My roommate had a single story of Africa:
95
302160
3496
Oda arkadaşımın Afrika hakkında tek hikayesi vardı.
05:05
a single story of catastrophe.
96
305783
2354
Tek bir felaket hikayesi.
05:08
In this single story,
97
308572
1286
Bu hikayede, Afrikalıların ona bir şekilde benzer
05:09
there was no possibility of Africans being similar to her in any way,
98
309882
4254
olabileceğine yer yoktu.
05:14
no possibility of feelings more complex than pity,
99
314160
2976
Küçümsemeden daha karmaşık bir duyguya da.
05:17
no possibility of a connection as human equals.
100
317160
3976
Eşit insanlar olarak iletişim kurulabileceğine de.
05:21
I must say that before I went to the U.S.,
101
321160
2123
Söylemeliyim ki, ABD'ye gitmeden önce,
05:23
I didn't consciously identify as African.
102
323307
2281
kendimi bilinçli olarak Afrikalı olarak nitelendirmiyordum.
05:26
But in the U.S., whenever Africa came up, people turned to me.
103
326160
2976
Ama ABD'de, ne zaman Afrika konuşulsa insanlar bana döndüler.
05:29
Never mind that I knew nothing about places like Namibia.
104
329160
2746
Namibya gibi yerler hakkında hiçbir şey bilmesem bile.
05:33
But I did come to embrace this new identity,
105
333160
2096
Ama bu yeni kimliğimi benimsedim.
05:35
and in many ways I think of myself now as African.
106
335280
2856
Birçok yönden kendimi artık Afrikalı olarak görüyorum.
05:38
Although I still get quite irritable when Africa is referred to as a country,
107
338160
3976
Ama, Afrika'dan bir ülke olarak bahsedildiği zaman
hala çok rahatsız oluyorum.
05:42
the most recent example being my otherwise wonderful flight
108
342160
3976
En son örnek, iki gün önce Lagos'tan dönerken,
05:46
from Lagos two days ago,
109
346160
1285
aslında herşeyin çok iyi olduğu,
05:47
in which there was an announcement on the Virgin flight
110
347469
2882
Virgin havayollarına ait uçakta, anons edilen
05:50
about the charity work in "India, Africa and other countries."
111
350375
4761
"Hindistan, Afrika ve diğer ülkelerdeki" yardım kampanyası çağrısıydı.
05:55
(Laughter)
112
355160
1317
(Gülme sesleri)
05:56
So, after I had spent some years in the U.S. as an African,
113
356636
3500
ABD'de bir Afrikalı olarak yıllar geçirdikten sonra,
06:00
I began to understand my roommate's response to me.
114
360160
3174
oda arkadaşımın bana olan tepkisini anlamaya başladım.
06:04
If I had not grown up in Nigeria,
115
364160
2025
Eğer Nijerya'da büyümemiş olsaydım, ve Afrika hakkında tek bildiklerim,
06:06
and if all I knew about Africa were from popular images,
116
366209
3141
popüler resimlerden ibaret olsaydı,
06:09
I too would think that Africa was a place of beautiful landscapes,
117
369374
5172
ben de, Afrika'nın
güzel manzaralar, güzel hayvanlar
06:14
beautiful animals,
118
374570
1566
06:16
and incomprehensible people,
119
376160
1976
ve yıllardır anlamsızca savaşan, fakirlik ve AIDS'den ölen,
06:18
fighting senseless wars, dying of poverty and AIDS,
120
378160
3631
kendileri için konuşmaktan aciz,
06:21
unable to speak for themselves
121
381815
2321
ve nazik beyaz yabancı tarafından
06:24
and waiting to be saved by a kind, white foreigner.
122
384160
4155
kurtarılmayı bekleyen
anlaşılmaz insanların yaşadığı bir yer olduğunu düşünürdüm.
06:29
I would see Africans in the same way that I,
123
389088
2169
Afrikalıları, çocukken Fide'nin ailesini nasıl gördüysem,
06:31
as a child, had seen Fide's family.
124
391281
2703
aynı şekilde görürdüm.
06:35
This single story of Africa ultimately comes, I think, from Western literature.
125
395160
3976
Afrika'nın bu tek hikayesinin, batı edebiyatından geldiğini düşünüyorum.
06:39
Now, here is a quote from the writing of a London merchant called John Lok,
126
399160
4976
Şimdi, 1561 yılında batı Afrika'ya yelken açan,
ve seyahatinin detaylı hikayesini yazan,
06:44
who sailed to west Africa in 1561
127
404160
2976
Londra'lı tüccar John Locke'un yazdıklarından
06:47
and kept a fascinating account of his voyage.
128
407160
3663
bir bölüm aktarmak istiyorum.
06:52
After referring to the black Africans as "beasts who have no houses,"
129
412363
3773
Siyah Afrika'lılardan, "evleri olmayan yaratıklar"
olarak bahsettikten sonra,
06:56
he writes, "They are also people without heads,
130
416160
3976
"Onlar kafaları olmayan,
07:00
having their mouth and eyes in their breasts."
131
420160
3968
ağızları ve gözleri, göğüslerinde olan olan bir halk" diye yazıyor.
07:05
Now, I've laughed every time I've read this.
132
425160
2096
Ne zaman okusam buna çok gülüyorum.
07:07
And one must admire the imagination of John Lok.
133
427280
3380
Ve bence John Locke'un hayalgücü takdir edilmeli.
07:11
But what is important about his writing
134
431533
1866
Ama bu yazı hakkında asıl önemli olan,
07:13
is that it represents the beginning
135
433423
1713
Afrika hikayelerinin, batı dünyasında anlatılma tarzına
07:15
of a tradition of telling African stories in the West:
136
435160
2976
başlangıç oluşturmasıdır.
07:18
A tradition of Sub-Saharan Africa as a place of negatives,
137
438160
3367
Sahraaltı Afrika'nın olumsuzluklarla dolu,
07:21
of difference, of darkness,
138
441639
2155
farklı, karanlık,
07:23
of people who, in the words of the wonderful poet Rudyard Kipling,
139
443818
5318
ünlü şair Rudyard Kipling'in sözleriyle,
"yarı şeytan, yarı çocuk" insanların yaşadığı
07:29
are "half devil, half child."
140
449160
1941
bir yer olduğuna dair anlatım geleneği.
07:32
And so, I began to realize that my American roommate
141
452371
2765
Ve böylece, Amerikalı oda arkadaşımın, hayatı boyunca
07:35
must have throughout her life
142
455160
1976
bu tek hikayenin değişik türlerini
07:37
seen and heard different versions of this single story,
143
457160
3976
gördüğünü ve duyduğunu
anlamaya başladım.
07:41
as had a professor,
144
461160
1976
Bir zamanlar bir profesörün,
07:43
who once told me that my novel was not "authentically African."
145
463160
3766
romanımın "otantik Afrika"yı yansıtmadığını söylemesi gibi.
07:48
Now, I was quite willing to contend
146
468029
1691
Romanım hakkında, bazı şeylerin yerinde olmadığını,
07:49
that there were a number of things wrong with the novel,
147
469744
3095
rahatlıkla ileri sürebilirim,
07:52
that it had failed in a number of places,
148
472863
3273
bazı yerlerinin başarısız olduğunu da.
07:56
but I had not quite imagined that it had failed
149
476160
2239
Fakat, otantik Afrika denilen kavramı yansıtmakta
07:58
at achieving something called African authenticity.
150
478423
2713
başarısız olduğunu hiç düşünmemiştim.
08:01
In fact, I did not know what African authenticity was.
151
481160
3706
Aslında, otantik Afrika'nın ne olduğunu da
bilmiyordum.
08:06
The professor told me that my characters were too much like him,
152
486160
4396
Profesör, romandaki karakterlerin
fazlasıyla kendisi gibi,
08:10
an educated and middle-class man.
153
490580
1976
eğitimli ve orta sınıf insanlar olduğunu söylemişti.
08:12
My characters drove cars.
154
492580
2102
Karakterlerim araba kullanıyordu.
08:14
They were not starving.
155
494706
2430
Açlık çekmiyorlardı.
08:17
Therefore they were not authentically African.
156
497160
2927
Bu yüzden otantik Afrikalı olamazlardı.
08:21
But I must quickly add that I too am just as guilty
157
501160
2976
Ama hemen eklemeliyim ki, ben de tek hikaye konusunda
08:24
in the question of the single story.
158
504160
2070
en az o kadar suçluyum.
08:27
A few years ago, I visited Mexico from the U.S.
159
507160
2991
Birkaç yıl önce, ABD'den Meksika'ya gittim.
08:31
The political climate in the U.S. at the time was tense,
160
511160
2667
O zamanlar, ABD'de politik hava oldukça gergindi.
08:33
and there were debates going on about immigration.
161
513851
3285
Göçmenler hakkında tartışmalar devam ediyordu.
08:37
And, as often happens in America,
162
517160
1976
Ve, Amerika'da alışıldık olduğu üzere,
08:39
immigration became synonymous with Mexicans.
163
519160
2976
göçmenler, Meksikalılarla eş anlamlıydı.
08:42
There were endless stories of Mexicans
164
522858
1933
Meksikalılar hakkında,
08:44
as people who were fleecing the healthcare system,
165
524815
3321
sağlık sistemini sömüren,
sınırdan kaçak geçen,
08:48
sneaking across the border,
166
528160
1976
veya sınırda tutuklanan insanlar olarak
08:50
being arrested at the border, that sort of thing.
167
530160
2465
sonu gelmeyen hikayeler vardı.
08:54
I remember walking around on my first day in Guadalajara,
168
534323
3813
Guadalajara'daki ilk günümde, etrafta dolaşırken
08:58
watching the people going to work,
169
538160
1976
işlerine giden, pazar yerinde tortilla saran,
09:00
rolling up tortillas in the marketplace,
170
540160
1976
sigara içen, gülüşen,
09:02
smoking, laughing.
171
542160
1973
insanları gördüğümü hatırlıyorum.
09:05
I remember first feeling slight surprise.
172
545355
2781
Önce biraz şaşırdığımı hatırlıyorum.
09:08
And then, I was overwhelmed with shame.
173
548160
2976
Ve sonra, utanç içinde kaldığımı.
09:11
I realized that I had been so immersed in the media coverage of Mexicans
174
551501
4635
Meksikalılar hakkındaki medya haberlerine
o kadar dalıp gitmiştim ki,
09:16
that they had become one thing in my mind,
175
556160
2000
kafamda tek bir simge halini almışlardı;
09:18
the abject immigrant.
176
558184
1825
sefil göçmen.
09:20
I had bought into the single story of Mexicans
177
560929
2422
Meksikalılar hakkındaki bu tek hikayeye inanmıştım,
09:23
and I could not have been more ashamed of myself.
178
563375
2507
ve kendimden daha fazla utanç duyamazdım.
09:26
So that is how to create a single story,
179
566231
2547
İşte tek hikaye böyle yaratılır,
09:28
show a people as one thing,
180
568802
2334
insanlara bir şey,
09:31
as only one thing,
181
571160
1976
sadece tek bir şey gibi gösterilir,
09:33
over and over again,
182
573160
1976
tekrar ve tekrar,
09:35
and that is what they become.
183
575160
1515
ve sonunda o olur.
09:37
It is impossible to talk about the single story
184
577953
2446
Tek hikayeden söz ederken,
09:40
without talking about power.
185
580423
1689
güç hakkında konuşmamak mümkün değildir.
09:43
There is a word, an Igbo word,
186
583656
1748
Igbo dilinde bir kelime var,
09:45
that I think about whenever I think about the power structures of the world,
187
585428
3651
dünyadaki güç dengelerini düşündüğümde,
hep aklıma gelen bir kelime; "nkali".
09:49
and it is "nkali."
188
589103
1190
09:50
It's a noun that loosely translates to "to be greater than another."
189
590492
4644
Bu bir isim ve yaklaşık çevirisi,
"bir başkasından daha güçlü olmak".
09:55
Like our economic and political worlds,
190
595714
2928
Ekonomik ve politik dünyalarımız gibi,
09:58
stories too are defined by the principle of nkali:
191
598666
4470
öyküler de,
nkali prensibi üzerine kurulu.
10:03
How they are told, who tells them,
192
603160
1976
Nasıl anlatıldığı, kimin anlattığı,
10:05
when they're told, how many stories are told,
193
605160
3237
ne zaman anlatıldığı, kaç hikayenin anlatıldığı,
10:08
are really dependent on power.
194
608421
2207
gerçekten güç ile bağlantılı.
10:12
Power is the ability not just to tell the story of another person,
195
612160
3143
Güç, sadece başka birinin hikayesini anlatabilme değil,
10:15
but to make it the definitive story of that person.
196
615327
3809
aynı zamanda bu hikayeyi kişinin tek hikayesi haline getirme yetisi.
10:19
The Palestinian poet Mourid Barghouti writes
197
619160
2096
Filistinli şair Mourid Barghouti diyor ki,
10:21
that if you want to dispossess a people,
198
621280
2856
eğer birilerini kötülemek istiyorsanız,
10:24
the simplest way to do it is to tell their story
199
624160
2976
en kolay yöntem, onların hikayesini,
10:27
and to start with, "secondly."
200
627160
2230
"ikinci" aşamasından başlayarak anlatmak.
10:30
Start the story with the arrows of the Native Americans,
201
630644
3898
Hikayeye, İngilizlerin gelişiyle değil,
10:34
and not with the arrival of the British,
202
634566
2570
Amerikan yerlilerinin oklarıyla başlarsanız,
10:37
and you have an entirely different story.
203
637160
2977
tamamen farklı bir hikayeniz olur.
10:40
Start the story with the failure of the African state,
204
640161
4432
Hikayeye,
Afrika'daki devletlerin kolonilerden ortaya çıkışı ile değil,
10:44
and not with the colonial creation of the African state,
205
644617
3519
başarısız yönetimleriyle başlayın,
10:48
and you have an entirely different story.
206
648160
2742
ve tamamen farklı bir öykünüz olsun.
10:52
I recently spoke at a university
207
652160
1976
Geçenlerde, bir üniversitede konuşmamda,
10:54
where a student told me that it was such a shame
208
654160
3785
öğrencilerden biri,
Nijeryalı erkeklerin,
10:57
that Nigerian men were physical abusers
209
657969
3119
romanımdaki erkek karakteri gibi fiziksel şiddetten hoşlanmalarının
11:01
like the father character in my novel.
210
661112
1944
üzüntü verici olduğunu söylemişti.
11:04
I told him that I had just read a novel called "American Psycho" --
211
664160
3976
Ona, geçenlerde,
"Amerikan Sapığı" adlı bir roman okuduğumu söyledim.
11:08
(Laughter)
212
668160
1976
(Gülme sesleri)
11:10
-- and that it was such a shame
213
670160
1976
- genç Amerikalıların seri katiller oluşu
11:12
that young Americans were serial murderers.
214
672160
2976
ne kadar da üzüntü vericiydi.
11:15
(Laughter)
215
675160
3976
(Gülme sesleri)
11:19
(Applause)
216
679160
5976
(Alkış sesleri)
11:25
Now, obviously I said this in a fit of mild irritation.
217
685160
2976
Bunu, tabi ki, biraz rahatsız olduğumdan söylemiştim.
11:28
(Laughter)
218
688160
1976
(Gülme sesleri)
11:30
But it would never have occurred to me to think
219
690160
2191
İçindeki karakteri seri katil olan
11:32
that just because I had read a novel in which a character was a serial killer
220
692375
3761
bir roman okuduğumdan ötürü,
onun tüm Amerikalıları temsil eden
11:36
that he was somehow representative of all Americans.
221
696160
3976
birisi olduğunu
hiçbir zaman aklımdan geçirmemiştim.
11:40
This is not because I am a better person than that student,
222
700160
2976
Gerçek şu ki, o öğrenciden daha iyi bir insan olduğum için değil,
11:43
but because of America's cultural and economic power,
223
703160
2976
ama, Amerika'nın kültürel ve ekonomik gücünden dolayı,
11:46
I had many stories of America.
224
706160
1976
Amerika hakkında birçok hikaye okumuştum.
11:48
I had read Tyler and Updike and Steinbeck and Gaitskill.
225
708160
3976
Tyler, Updike, Steinbeck ve Gaitskill gibi yazarları okudum.
11:52
I did not have a single story of America.
226
712160
2560
Amerika hakkında tek bir hikayem olmadı.
11:55
When I learned, some years ago,
227
715831
1706
Yıllar önce, yazarların başarılı olmak için
11:57
that writers were expected to have had really unhappy childhoods
228
717561
4341
mutsuz çocukluk dönemleri
12:01
to be successful,
229
721926
2210
geçirmiş olmaları beklendiğini öğrendiğimde,
12:04
I began to think about how I could invent horrible things my parents had done to me.
230
724160
4000
anne babamın bana yaptığı korkunç şeyleri
nasıl uydurabileceğimi düşünmeye başladım.
12:08
(Laughter)
231
728184
1952
(Gülme sesleri)
12:10
But the truth is that I had a very happy childhood,
232
730160
3976
Ama, asıl gerçek, mutluluk ve sevgi ile dolu,
12:14
full of laughter and love, in a very close-knit family.
233
734160
2976
birbirine yakından bağlı bir ailede, çok güzel bir çocukluk geçirdiğimdi.
12:17
But I also had grandfathers who died in refugee camps.
234
737160
3211
Ama, aynı zamanda, mülteci kamplarında ölen dedelerim vardı.
12:20
My cousin Polle died because he could not get adequate healthcare.
235
740910
4226
Kuzenim Polle, yeterli sağlık hizmeti alamadığı için öldü.
12:25
One of my closest friends, Okoloma, died in a plane crash
236
745160
2976
En yakın arkadaşlarımdan biri Okoloma, bir uçak kazasında öldü,
12:28
because our fire trucks did not have water.
237
748160
2976
çünkü itfaiye araçlarımızda su yoktu.
12:31
I grew up under repressive military governments
238
751160
2976
Eğitime önem vermeyen,
12:34
that devalued education,
239
754160
1976
baskıcı askeri yönetimler döneminde büyüdüm,
12:36
so that sometimes, my parents were not paid their salaries.
240
756160
2976
öyle ki, bazen anne ve babamın maaşları ödenmezdi.
12:39
And so, as a child, I saw jam disappear from the breakfast table,
241
759160
3977
Ve öyle ki, çocukken, reçelin kahvaltı soframızdan yok olduğunu gördüm,
12:43
then margarine disappeared,
242
763161
2497
sonra margarin yok oldu,
12:45
then bread became too expensive,
243
765682
2454
sonra ekmek çok pahalı oldu,
12:48
then milk became rationed.
244
768160
1871
sonra süt karneye bağlandı.
12:51
And most of all, a kind of normalized political fear
245
771160
3657
Ve herşeyden öte, bir şekilde alıştığımız politik korku,
12:54
invaded our lives.
246
774841
1682
hayatlarımızı sardı.
12:57
All of these stories make me who I am.
247
777983
2137
Bütün bu hikayeler, beni ben yapıyor.
13:00
But to insist on only these negative stories
248
780617
3519
Fakat sadece bu olumsuz hikayelere odaklanmak
13:04
is to flatten my experience
249
784160
2976
tecrübelerimi donuklaştırmak,
13:07
and to overlook the many other stories that formed me.
250
787160
3664
ve beni oluşturan bir çok başka hikayeyi,
gözardı etmek olur.
13:11
The single story creates stereotypes,
251
791554
2582
Tek hikaye kalıplaşmış kimlikler yaratır.
13:14
and the problem with stereotypes is not that they are untrue,
252
794160
4976
Kalıplaşmış kimlikler ile ilgili sorun ise,
doğru olmadıkları değil,
13:19
but that they are incomplete.
253
799160
1976
ama aslında eksik olduklarıdır.
13:21
They make one story become the only story.
254
801517
2603
Bir hikayeyi, tek hikaye haline getirirler.
13:25
Of course, Africa is a continent full of catastrophes:
255
805160
2572
Elbette, Afrika felaketlerle dolu bir kıtadır.
13:27
There are immense ones, such as the horrific rapes in Congo
256
807756
3380
Çok büyükleri yaşanmıştır, örneğin Kongo'da yaşanan korkunç tecavüzler.
13:31
and depressing ones,
257
811160
1626
Ve karartıcı olanlar, örneğin Nijerya'da
13:32
such as the fact that 5,000 people apply for one job vacancy in Nigeria.
258
812810
4500
bir iş pozisyonu için 5000 kişinin başvurması gerçeği gibi.
13:38
But there are other stories that are not about catastrophe,
259
818160
3563
Ama felaket ile ilgili olmayan hikayeler de var.
13:41
and it is very important, it is just as important, to talk about them.
260
821747
3389
Ve bunlar hakkında konuşmak, en az diğerlerini konuşmak kadar önemli.
13:45
I've always felt that it is impossible
261
825160
1976
Her zaman düşünmüşümdür ki,
13:47
to engage properly with a place or a person
262
827160
2976
bir kişi veya yer hakkında tüm hikayeleri incelemeden
13:50
without engaging with all of the stories of that place and that person.
263
830160
3976
o kişi veya yeri algılamak mümkün değildir.
13:54
The consequence of the single story is this:
264
834160
3580
Tek hikayenin sonucu şudur:
13:57
It robs people of dignity.
265
837764
1957
Kişilerin saygınlığını ve itibarını yok eder.
14:00
It makes our recognition of our equal humanity difficult.
266
840492
3644
Tüm insanların eşit olduğuna inanmamızı zorlaştırır.
14:04
It emphasizes how we are different rather than how we are similar.
267
844160
4164
Birbirimize ne kadar benzer olduğumuzdan ziyade,
ne kadar farklı olduğumuzu vurgular.
14:09
So what if before my Mexican trip,
268
849160
2489
Eğer Meksika seyahatimden önce,
14:11
I had followed the immigration debate from both sides,
269
851673
3463
ABD ve Meksika arasında süregelen,
14:15
the U.S. and the Mexican?
270
855160
1976
göç tartışmalarını iki taraftan da takip etmiş olsaydım ne olurdu?
14:17
What if my mother had told us that Fide's family was poor
271
857160
3976
Annem bize Fide'nin ailesinin fakir olduğu kadar,
14:21
and hardworking?
272
861160
1976
çalışkan da olduğu söyleseydi ne olurdu?
14:23
What if we had an African television network
273
863160
2096
Afrika'ya ait farklı hikayeleri tüm dünyaya yayınlayan,
14:25
that broadcast diverse African stories all over the world?
274
865280
3856
bir Afrika televizyon kanalı olsaydı ne olurdu?
14:29
What the Nigerian writer Chinua Achebe calls "a balance of stories."
275
869160
4331
Nijerya'lı yazar Chinua Achebe'nin
"hikayelerin dengesi" diye tanımladığı gibi.
14:33
What if my roommate knew about my Nigerian publisher,
276
873515
3976
Eğer oda arkadaşım, Nijeryalı yayıncım,
14:37
Muhtar Bakare,
277
877515
1621
Mukta Bakaray hakkında fikir sahibi olsaydı,
14:39
a remarkable man who left his job in a bank
278
879160
2048
ve bankacılığı bırakıp, rüyasını gerçekleştirmek için,
14:41
to follow his dream and start a publishing house?
279
881232
2905
bir yayınevi kuran sıradışı bir adam olduğunu bilseydi ne olurdu?
14:44
Now, the conventional wisdom was that Nigerians don't read literature.
280
884161
3687
Genel kanı Nijeryalıların edebiyat okumadığı yönündedir.
14:47
He disagreed.
281
887872
1254
O buna katılmıyordu.
14:49
He felt that people who could read, would read,
282
889150
3086
Eğer edebiyatı onların ulaşabilecekleri konuma getirebilirse,
14:52
if you made literature affordable and available to them.
283
892260
3876
okumayı bilenlerin, okuyacaklarına inanıyordu.
14:56
Shortly after he published my first novel,
284
896826
2310
İlk romanımı yayınladıktan kısa bir süre sonra,
14:59
I went to a TV station in Lagos to do an interview,
285
899160
2976
röportaj için Lagos'ta bir TV kanalına konuk oldum.
15:02
and a woman who worked there as a messenger came up to me and said,
286
902160
3191
Orada bir hizmetli olarak çalışan bir kadın yanıma gelerek dedi ki,
15:05
"I really liked your novel. I didn't like the ending.
287
905375
2761
"Romanınızı gerçekten beğendim. Sonunu beğenmedim.
15:08
Now, you must write a sequel, and this is what will happen ..."
288
908160
3239
Şimdi bir devam yazmanız gerekiyor, ve işte olacaklar da bunlar..."
15:11
(Laughter)
289
911423
2714
(Gülme sesleri)
15:14
And she went on to tell me what to write in the sequel.
290
914161
2976
Ve, bana devam romanımda neler yazmamı anlatmaya başladı.
15:17
I was not only charmed, I was very moved.
291
917724
2412
Sadece büyülenmemiştim, aynı zamanda çok heyecanlanmıştım.
15:20
Here was a woman, part of the ordinary masses of Nigerians,
292
920160
2976
Orada, Nijeryalı sıradan çoğunluktan,
15:23
who were not supposed to be readers.
293
923160
2003
okuyucu olacağı düşünülmeyen bir kadın vardı.
15:26
She had not only read the book,
294
926061
1624
Kitabı sadece okumakla kalmamış, aynı zamanda onu sahiplenmişti
15:27
but she had taken ownership of it
295
927709
1809
ve bana devamında ne yazacağımı söylerken,
15:29
and felt justified in telling me what to write in the sequel.
296
929542
3103
kendini ispat etmiş hissediyordu.
15:33
Now, what if my roommate knew about my friend Funmi Iyanda,
297
933740
3396
Şimdi, eğer oda arkadaşım, Lagos'ta bir TV programı sunan,
15:37
a fearless woman who hosts a TV show in Lagos,
298
937160
2976
ve kendini unutmayı tercih ettiğimiz hikayeleri anlatmaya adamış,
15:40
and is determined to tell the stories that we prefer to forget?
299
940160
3000
korkusuz bir kadın olan arkadaşım Fumi Onda'yı tanısaydı ne olurdu?
15:43
What if my roommate knew about the heart procedure
300
943855
3281
Eğer oda arkadaşım, geçen hafta Lagos hastanesinde
15:47
that was performed in the Lagos hospital last week?
301
947160
2976
gerçekleştirilen kalp operasyonunu bilseydi ne olurdu?
15:50
What if my roommate knew about contemporary Nigerian music,
302
950160
3976
Eğer oda arkadaşım çağdaş Nijerya müziğini tanısaydı?
15:54
talented people singing in English and Pidgin,
303
954160
2976
İngilizce ve Pidgin dilinde,
15:57
and Igbo and Yoruba and Ijo,
304
957160
1976
Igbo ve Yoruba ve Ijo dilinde,
15:59
mixing influences from Jay-Z to Fela
305
959160
3976
Jay-Z den Fela'ya, Bob Marley'den kendi büyükbabalarına kadar,
16:03
to Bob Marley to their grandfathers.
306
963160
2182
farklı yorumları harmanlayan yetenekleri tanısaydı.
16:06
What if my roommate knew about the female lawyer
307
966160
2239
Ya eğer, oda arkadaşım, yakın zamanda Nijerya mahkemesine giderek,
16:08
who recently went to court in Nigeria to challenge a ridiculous law
308
968423
3713
pasaportlarını yenilemek isteyen kadınların
kocalarının onayını almasını gerektiren
16:12
that required women to get their husband's consent
309
972160
2976
gülünç bir kanunu
16:15
before renewing their passports?
310
975160
2976
kaldırmaya çalışan genç avukatı tanısaydı ne olurdu?
16:18
What if my roommate knew about Nollywood,
311
978160
2976
Eğer oda arkadaşım, büyük teknik zorluklara rağmen,
16:21
full of innovative people making films despite great technical odds,
312
981160
4380
film çeken yaratıcı insanlarla dolu, Nollywood'u bilseydi ne olurdu?
16:25
films so popular
313
985564
1572
Öyle popüler filmler ki,
16:27
that they really are the best example of Nigerians consuming what they produce?
314
987160
4976
Nijeryalıların kendi ürettiklerini kendilerinin tüketmesinin
gerçekten en iyi örnekleri.
16:32
What if my roommate knew about my wonderfully ambitious hair braider,
315
992160
3286
Eğer oda arkadaşım, yakın zamanda kendine yapma saç satma işini kuran,
16:35
who has just started her own business selling hair extensions?
316
995470
3666
hırslı muhteşem saç örgücümü tanısaydı ne olurdu?
16:39
Or about the millions of other Nigerians who start businesses and sometimes fail,
317
999160
3976
Ya da, kendi işlerini kuran, bazen başarısız olan,
fakat hırslarından bir şey kaybetmeyen,
16:43
but continue to nurse ambition?
318
1003160
2938
milyonlarca Nijeryalıdan haberi olsaydı?
16:47
Every time I am home I am confronted
319
1007160
1976
Ne zaman vatanıma gelsem, çoğu Nijeryalının
16:49
with the usual sources of irritation for most Nigerians:
320
1009160
2976
rahatsızlık kaynağı olan sorunlarla yüzyüze gelirim:
16:52
our failed infrastructure, our failed government,
321
1012160
3444
bozuk altyapımız, başarısız hükümetimiz.
16:55
but also by the incredible resilience
322
1015628
2055
Ama aynı zamanda, hükümet yüzünden değil,
16:57
of people who thrive despite the government,
323
1017707
3429
fakat hükümete rağmen,
17:01
rather than because of it.
324
1021160
1261
çabalayan insanların inanılmaz esnekliği.
17:03
I teach writing workshops in Lagos every summer,
325
1023533
2603
Her yaz, Lagos'ta, yazarlık seminerleri veriyorum.
17:06
and it is amazing to me how many people apply,
326
1026160
2976
Ve, ne kadar çok insanın başvurduğu,
17:09
how many people are eager to write,
327
1029160
2976
ne kadar insanın yazmaya ve hikaye anlatmaya istekli olduğu,
17:12
to tell stories.
328
1032160
1386
bana hayret veriyor.
17:14
My Nigerian publisher and I have just started a non-profit
329
1034435
3023
Nijeryalı yayıncım ve ben, yakın zamanda, Farafina Trust adında
17:17
called Farafina Trust,
330
1037482
1654
kar amacı olmayan bir şirket kurduk.
17:19
and we have big dreams of building libraries
331
1039160
2976
Ve kütüphaneler kurmak,
17:22
and refurbishing libraries that already exist
332
1042160
2143
varolan kütüphaneleri yenilemek,
17:24
and providing books for state schools
333
1044327
2809
kütüphanelerinde hiç kitap olmayan
17:27
that don't have anything in their libraries,
334
1047160
2096
devlet okullarına kitaplar temin etmek,
17:29
and also of organizing lots and lots of workshops,
335
1049280
2381
ve okuma-yazma konusunda çok ama bir çok seminer
17:31
in reading and writing,
336
1051685
1451
düzenleme konusunda büyük hayallerimiz var.
17:33
for all the people who are eager to tell our many stories.
337
1053160
3199
Birçok hikayemizi anlatmaya gönüllü olan insanlar için.
17:36
Stories matter.
338
1056486
1650
Hikayeler önemlidir.
17:38
Many stories matter.
339
1058160
1976
Birçok hikaye önemlidir.
17:40
Stories have been used to dispossess and to malign,
340
1060160
3976
Hikayeler mahrum etmek ve kötülemek için kullanıldı,
17:44
but stories can also be used to empower and to humanize.
341
1064160
3976
Ama hikayeler güçlendirmek ve insancıllaştırmak için de kullanılabilir.
17:48
Stories can break the dignity of a people,
342
1068802
2334
Hikayeler insanların saygınlığını kırabilir,
17:51
but stories can also repair that broken dignity.
343
1071160
3703
Ama hikayeler aynı zamanda kırılan saygınlığı onarabilir.
17:56
The American writer Alice Walker wrote this
344
1076160
2048
Amerikalı yazar Alice Walker,
17:58
about her Southern relatives who had moved to the North.
345
1078232
3904
kuzeye göç etmiş olan,
güneyli akrabaları hakkında şunu yazmış.
18:02
She introduced them to a book about
346
1082160
1976
Onları, geride bıraktıkları güneyli hayatı konusunda,
18:04
the Southern life that they had left behind.
347
1084160
2068
bir kitapla tanıştırmış.
18:07
"They sat around, reading the book themselves,
348
1087752
3384
"Etrafımda oturdular, kitabı kendileri okuyorlar,
18:11
listening to me read the book, and a kind of paradise was regained."
349
1091160
5528
beni okurken dinliyorlardı, ve bir çeşit cennet geri gelmişti."
18:17
I would like to end with this thought:
350
1097739
2862
Şu düşünceyle bitirmek istiyorum:
18:20
That when we reject the single story,
351
1100625
2511
Tek hikayeyi reddettiğimiz zaman,
18:23
when we realize that there is never a single story
352
1103160
2976
bir yer hakkında, hiç bir zaman tek bir hikaye olmadığını,
18:26
about any place,
353
1106160
2441
farkettiğimiz zaman,
18:28
we regain a kind of paradise.
354
1108625
1511
bir çeşit cennet geri gelir.
18:30
Thank you.
355
1110855
1122
Teşekkür ederim.
18:32
(Applause)
356
1112001
3000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7