The magic of truth and lies (and iPods) | Marco Tempest

Marco Tempest: Yalanların ve gerçeğin (ve de iPod'un) sihri

Çeviri: Meltem Aksu Gözden geçirme: Sancak Gülgen

So the type of magic I like, and I'm a magician,

Benim sevdiğim sihir tarzı, ki ben bir sihirbazım,

is magic that uses technology to create illusions.

teknolojiyi kullanarak

yanılsama yaratan sihirdir.

So I would like to show you something I've been working on.

Size üzerinde çalıştığım bir şeyi göstermek istiyorum.

Bu bir uygulama,

It's an application

that I think will be useful for artists -- multimedia artists in particular.

ve sanatçıların işine yarayacağını düşünüyorum,

özellikle de multimedya sanatçılarının.

Birkaç taşınabilir cihaz ekranındaki

It synchronizes videos across multiple screens of mobile devices.

videoları senkronize ediyor.

Buradaki dinleyicilerden,

I borrowed these three iPods from people here in the audience

bu üç iPod'u ödünç aldım,

to show you what I mean.

size ne demeye çalıştığımı göstermek için.

Ve bunları kullanarak,

And I'm going to use them to tell you a little bit about my favorite subject:

size en sevdiğim konudan bahsedeceğim:

deception.

yanlıtma.

(Music)

(Müzik)

En sevdiğim sihirbazlardan biri

One of my favorite magicians is Karl Germain.

Karl Germain'dir.

He had this wonderful trick where a rosebush would bloom

Çok güzel bir numarası vardır

bir gül ağacı çiçek açar

right in front of your eyes.

gözlerinizin önünde.

But it was his production of a butterfly that was the most beautiful.

Ama bir kelebek üretmesi

en güzel numarasıdır.

(Recording) Announcer: Ladies and gentlemen,

(Kayıt) Sunucu: Bayanlar ve baylar

the creation of life.

hayatın yaradılışı.

(Applause)

(Alkış)

(Music)

(Müzik)

Marco Tempest: When asked about deception,

Marco Tempest: Aldatmaca hakkında sorduklarında,

şöyle söyler:

he said this:

Sunucu: Sihir, tek dürüst meslektir.

Announcer: Magic is the only honest profession.

A magician promises to deceive you --

Sihirbaz sizi yanıltma sözünü verir,

ve yanıltır.

and he does.

MT: I like to think of myself as an honest magician.

MT: Ben kendimi dürüst bir sihirbaz olarak görüyorum.

Pek çok numara kullanıyorum,

I use a lot of tricks,

which means that sometimes I have to lie to you.

yani,

size bazen yalan söylüyorum.

Now I feel bad about that.

Bu konuda kendimi kötü hissediyorum.

But people lie every day.

Ama insanlar her gün yalan söylüyor.

(Ringing)

(Telefon çalar) Bir dakika.

Hold on.

Phone: Hey, where are you?

Telefondaki Kız: Neredesin?

MT: Stuck in traffic. I'll be there soon.

MT: Trafik sıkışık. Birazdan orada olurum.

Bunu hepiniz yaptınız.

You've all done it.

(Laughter)

(Kahkaha)

(Music)

Kadın: Bir dakikaya hazırım hayatım.

Right: I'll be ready in just a minute, darling.

Center: It's just what I've always wanted.

Adam: Bu her zaman istemiş olduğum şey.

Left: You were great.

Kadın: Çok güzel gözüküyorsun.

MT: Deception,

MT: Yanıltma,

it's a fundamental part of life.

hayatın temel bir kısmıdır.

Now polls show

Anketlere göre

that men tell twice as many lies as women --

erkekler kadınlardan iki kat daha fazla

yalan söylüyor,

assuming the women they asked told the truth.

tabii sorulan kadınların doğru söylediklerini var sayarsak.

(Kahkaha)

(Laughing)

We deceive to gain advantage

Avantaj kazanmak için yanıltırız,

and to hide our weaknesses.

ve zayıflıklarımızı saklamak için.

The Chinese general Sun Tzu said that all war was based on deception.

Çinli general Sun Tzu der ki,

tüm savaşlar

yanıltmaya dayanır.

Oscar Wilde da

Oscar Wilde said the same thing of romance.

aynı şeyi romantizm için söyler.

Some people deceive

Kimileri

for money.

para için yanıltır.

Let's play a game.

Haydi bir oyun oynayalım.

Three cards, three chances.

Üç kart, üç fırsat.

Announcer: One five will get you 10, 10 will get you 20.

Sunucu: Bir beşlik size 10 kazandırır, 10'luk ise 20.

Now, where's the lady?

Şimdi, bayan nerede?

Where is the queen?

Kız nerede?

MT: Bu mu?

MT: This one?

Sorry. You lose.

Üzgünüm. Kaybettiniz.

Well, I didn't deceive you.

Sizi yanıltmadım.

You deceived yourself.

Siz kendinizi yanılttınız.

Self-deception.

Kendini yanıltma.

That's when we convince ourselves that a lie is the truth.

Bir yalanın, gerçek olduğuna

kendimizi inandırmamızdır.

Sometimes it's hard to tell the two apart.

Bazen ikisini birbirinden ayırmak zordur.

Kompülsif kumarcılar

Compulsive gamblers are experts at self-deception.

kendini yanıltmanın ustalarıdır.

(Slot machine)

(Kumar makinesi sesi)

They believe they can win.

Kazanabileceklerine inanırlar.

They forget the times they lose.

Kaybettikleri zamanları unuturlar.

The brain is very good at forgetting.

Beyin unutmakta ustadır.

Bad experiences are quickly forgotten.

Kötü deneyimler hemen unutulur.

Kötü deneyimler

Bad experiences quickly disappear.

çabucak kaybolur.

Bu yüzden, bu uçsuz bucaksız ve yalnız evrende,

Which is why in this vast and lonely cosmos,

biz muhteşem bir şekilde iyimserizdir.

we are so wonderfully optimistic.

Kendimizi yanlıtmamız

Our self-deception becomes a positive illusion --

olumlu bir illüzyon halini alır,

niçin filmler,

why movies are able to take us onto extraordinary adventures;

bizi muhteşem maceralar yaşatabiliyor;

niçin Romeo'ya inanıyoruz

why we believe Romeo when he says he loves Juliet;

Juliet'i sevdiğini söylediğinde;

and why single notes of music,

ve niye basit notalar

when played together,

bir arada çalındıklarında,

become a sonata and conjure up meaning.

bir sonat oluşturup anlam yaratıyor.

Bu "Clair de Lune".

That's "Clair De lune."

Its composer, called Debussy,

Bestecisi Debussy der ki

sanat

said that art was the greatest deception of all.

en büyük yanıltmadır.

Art is a deception that creates real emotions --

Sanat, gerçek duygular yaratan

bir yanıltmadır,

a lie that creates a truth.

gerçeklik yaratan bir yalandır.

Ve kendinizi bu yanıltmaya bıraktığınızda,

And when you give yourself over to that deception,

sihre dönüşür.

it becomes magic.

[MAGIC]

(Music fades slowly)

(Applause)

(Alkış)

Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim.

Thank you. Thank you very much.

(Alkış)

(Applause)