Marisa Fick-Jordan: The wonders of Zulu wire art

Marisa Fick-Jordan büyüleyici Zulu kablo sanatı anlatıyor

Çeviri: Abdülkadir İnel Gözden geçirme: Ramazan Gurer

The decorative use of wire in southern Africa

Güney Afrika'da, kabloların süsleme amaçlı olarak

dates back hundreds of years.

kullanımı yüzyıllar öncesine dayanır.

But modernization actually brought communication

Fakat aslında çağdaş yaşam, iletişimi ve telefon kablosu

and a whole new material, in the form of telephone wire.

şeklindeki tamamen yeni bir materyali beraberinde getirdi.

Rural to urban migration meant that newfound industrial materials

Kırsal kesimlerden şehirlere göç; yeni bulunan sanayi ürünlerinin,

started to replace hard-to-come-by natural grasses.

üretilmesi zor olan bitki ürünlerinin yerini almaya başlaması demekti.

So, here you can see the change

Burada bahsettiğim değişimi görebilirsiniz.

from use -- starting to use contemporary materials.

Artık modern malzemeler kullanılıyor.

These pieces date back from the '40s to the late '50s.

Bu ürünler 40 ile 50'li dönemlere ait.

In the '90s, my interest and passion for transitional art forms

Geleneksel sanat biçimlerine karşı olan ilgi ve tutkum, 90'lı yıllarda

led me to a new form,

beni Durban'ın dışındaki

which came from a squatter camp outside Durban.

bir işgalci kampına ait olan yeni bir biçimle tanıştırdı.

And I got the opportunity to start working with this community

Ve bu noktada o toplumla birlikte çalışma firsatını yakaladım,

at that point, and started developing, really,

ve o insanları, tasarım ve ölçüm konularında

and mentoring them in terms of scale, in terms of the design.

eğitmeye ve geliştirmeye başladım.

And the project soon grew from five to 50 weavers in about a year.

Ve proje yaklaşık bir yıl içinde 5 dokumacıdan 50 dokumacıya kadar büyüdü.

Soon we had outgrown the scrap yards, what they could provide,

Kısa bir süre sonra, bize sağlayabilecekleri hurda satış yerlerine sığmayınca

so we coerced a wire manufacturer to help us,

bir kablo imalatçısına, sadece malzame

and not only to supply the materials on bobbins,

sağlaması için değil isteğimiz renk kabloları

but to produce to our color specifications.

üretmesi için oldukça baskı yaptık.

At the same time, I was thinking, well,

Aynı zamanda, burada modern ürünleri

there's lots of possibility here to produce contemporary products,

üretmek için birçok imkanımızın olduğunu düşünüyordum,

away from the ethnic, a little bit more contemporary.

etnik olmayan, daha çok modern ürünler...

So I developed a whole range around -- mass-produced range --

Dolayısıyla, en modern dekor pazarlarında bile yerini alabilecek,

that obviously fitted into a much higher-end decor market

ihraç edilebilecek ve yerel pazarımıza da hizmet edecek

that could be exported and also service our local market.

toplu üretim boyutlarına yakın tamamen yeni bir saha geliştirdim.

We started experimenting, as you can see, in terms of shapes,

Burada görebileceğiniz gibi; şekil, biçim açısından bir deney başlattık,

forms. The scale became very important,

Ölçümler oldukça önemli olmaya başladı,

and it's become our pet project. It's successful,

ve bu da bizim projemiz haline geldi. 12 yıldır süren

it's been running for 12 years. And we supply the Conran shops,

başarılı bir proje oldu, öyle ki Conran ve Donna Karan ürünleri

and Donna Karan, and so it's kind of great.

üretiyoruz, çok güzel bir şey bu.

This is our group, our main group of weavers.

Bu bizim grubumuz, ana dokumacı grubumuz.

They come on a weekly basis to Durban.

Her hafta Durban' geliyorlar.

They all have bank accounts.

Hepsinin bir banka hesabı var.

They've all moved back to the rural area where they came from.

Hepsi de geldikleri kırsal bölgelere geri döndüler.

It's a weekly turnaround of production.

Bu haftalık bir üretim revizyonu.

This is the community that I originally showed you the slide of.

Bu size slaytlarını gösterdiğim toplum.

And that's also modernized today,

Ve bugün de hala modern bir yer

and it's supporting work for 300 weavers.

ve 300 kadar dokumacıya iş imkanı sağlıyor.

And the rest says it all.

Ve gerisi de söze gerek bırakmıyor.

Thank you very much.

Çok teşekkür ediyorum.

(Applause)

(Alkış)