Google's driverless car | Sebastian Thrun

Sebastian Thrun: Google'ın sürücüsüz aracı

Çeviri: osman oguz ahsen Gözden geçirme: YELDA ERISKEN

As a boy,

Çocukken arabaları

I loved cars.

çok severdim.

When I turned 18,

18 yaşıma geldiğimde en sevdiğim arkadaşımı

I lost my best friend to a car accident.

bir trafik kazasında kaybettim.

Like this.

Aynen bu şekilde.

And then I decided I'd dedicate my life

Ondan sonra da hayatımı

to saving one million people

yılda bir milyon kişiyi

every year.

kurtarmaya adadım.

Now I haven't succeeded, so this is just a progress report,

Şu an hala başarılı olamadım, o yüzden bu sadece bir ilerleme raporu,

but I'm here to tell you a little bit about self-driving cars.

fakat buraya size sürücüsüz araçlardan biraz bahsetmek için geldim.

I saw the concept first

Bu konsepti ilk önce

in the DARPA Grand Challenges

DARPA Grand Challenge yarışmasında gördüm.

where the U.S. government issued a prize

Amerikan hükümeti, çölde sürücüsüz

to build a self-driving car that could navigate a desert.

yol alabilen bir araç üretilmesi için ödül vaadinde bulunmuştu.

And even though a hundred teams were there,

Orada 100 takım olmasına rağmen

these cars went nowhere.

arabaların hiçbiri doğru düzgün ilerleyemiyordu.

So we decided at Stanford to build a different self-driving car.

Bu yüzden Stanford'ta farklı bir sürücüsüz araç yapmaya karar verdik.

We built the hardware and the software.

Donanımını ve yazılımını ürettik.

We made it learn from us,

İhtiyacı olan bilgileri yükleyip

and we set it free in the desert.

çöle bıraktık.

And the unimaginable happened:

Ve inanılmaz gerçekleşti:

it became the first car

o araba DARPA Grand Challenge'dan

to ever return from a DARPA Grand Challenge,

geri gelmeyi başaran ilk araba oldu.

winning Stanford 2 million dollars.

Aynı zamanda Stanford'a 2 milyon dolar kazandırdı.

Yet I still hadn't saved a single life.

Yine de hala bir tane bile hayat kurtaramamıştım.

Since, our work has focused

Çalışmamızın amacı

on building driving cars

kendi kendine her yerde gidebilen --

that can drive anywhere by themselves --

mesela Kaliforniya'daki herhangi bir caddede --

any street in California.

arabalar üretmeye yönelikti.

We've driven 140,000 miles.

140,000 mil yol kat ettik.

Our cars have sensors

Arabalarımızın, etraflarındaki her şeyi

by which they magically can see

inanılmaz bir şekilde

everything around them

görmelerine ve sürüşle ilgili

and make decisions

tüm kararları vermelerine

about every aspect of driving.

olanak sağlayan sensörleri var.

It's the perfect driving mechanism.

Mükemmel bir sürüş mekanizması.

We've driven in cities,

San Francisco gibi

like in San Francisco here.

şehirlerde sürdük.

We've driven from San Francisco to Los Angeles on Highway 1.

1 numaralı otoyol üzerinden San Francisco'dan Los Angeles'e kadar gittik.

We've encountered joggers,

Koşu yapanlarla karşılaştık,

busy highways, toll booths,

kalabalık otoyollarda sürdük, gişelerden geçtik,

and this is without a person in the loop;

ve bütün bunlar insan müdahelesi olmadan halledildi.

the car just drives itself.

Araç tamamen kendi kendine gitti.

In fact, while we drove 140,000 miles,

Esasen 140,000 mil yol katettik

people didn't even notice.

ve insanlar farkına bile varmadı.

Mountain roads,

Dağ yolları,

day and night,

gece ve gündüz,

and even crooked Lombard Street

hatta San Francisco'daki eğri

in San Francisco.

büğrü Lombard Caddesi dahil.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Sometimes our cars get so crazy,

Bazen arabalarımız o kadar çılgınlaşıyor ki

they even do little stunts.

bize gösteri bile yapıyorlar.

(Video) Man: Oh, my God.

(Video) Adam: Aman Allah'ım!

What?

Ne?

Second Man: It's driving itself.

Ikinci adam: Kendi kendine gidiyor.

Sebastian Thrun: Now I can't get my friend Harold back to life,

Sebastian Thrun: Kazada ölen arkadaşımı hayata geri getiremem,

but I can do something for all the people who died.

ama ölmüş bütün insanlar için bir şey yapabilirim.

Do you know that driving accidents

Araba kazalarının genç insanların ölümündeki

are the number one cause of death for young people?

bir numaralı etken olduğunu biliyor muydunuz?

And do you realize that almost all of those

Ve bütün bunların

are due to human error

hemen hemen hepsinin sebebinin

and not machine error,

araç hatası değil de insan hatası olduğunu

and can therefore be prevented by machines?

ve bu yüzden de araçlar tarafından önlenebileceğinin farkında mısınız?

Do you realize

Aynı zamanda şunun farkına varmanız

that we could change the capacity of highways

gerekir ki, eğer şeritteki konum konusunda

by a factor of two or three

insanı devre dışı bırakırsak

if we didn't rely on human precision

aracın duruşunu biraz geliştirir,

on staying in the lane --

daha dar yapılmış şeritler üzerinde

improve body position

diğer araçlara biraz daha yakın sürebilirsek,

and therefore drive a little bit closer together

otoyolların kapasitesini

on a little bit narrower lanes,

2 ya da 3 kat değiştirebiliriz

and do away with all traffic jams on highways?

ve bu şekilde bütün trafik sıkışmalarından kurtulabiliriz.

Do you realize that you, TED users,

Siz TED kullanıcıları

spend an average

günlük seyahatlerinizde,

of 52 minutes per day

her gün ortalama 52 dakikayı

in traffic,

trafikte

wasting your time

harcadığınızın

on your daily commute?

farkında mısınız?

You could regain this time.

Bu zamanı tekrar kazanabilirsiniz.

This is four billion hours

Bu, sadece bu ülkede

wasted in this country alone.

4 milyar saatin boşa gitmesi demek.

And it's 2.4 billion gallons of gasoline wasted.

Aynı zamanda 2.4 milyar galon petrolün de boşa gitmesi.

Now I think there's a vision here, a new technology,

İnanıyorum ki burada bir vizyon ve yeni bir teknoloji var,

and I'm really looking forward to a time

ve gelecek nesillerin geçmişe bakıp,

when generations after us look back at us

arabaların insanlar tarafından kullanılmış olmalarının

and say how ridiculous it was that humans were driving cars.

ne kadar komik olduğunu söyleyecekleri zamanı iple çekiyorum.

Thank you.

Teşekkür ederim.

(Applause)

(Alkışlar)