The puzzle of motivation | Dan Pink | TED

Dan Pink ile şaşırtıcı motivasyon bilimi üzerine

11,410,346 views ・ 2009-08-25

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Emre Sevinc Gözden geçirme: Cagla Taskin
Size bir şey itiraf etmeliyim.
00:13
I need to make a confession at the outset here.
0
13302
2516
00:15
A little over 20 years ago, I did something that I regret,
1
15842
4753
Yaklaşık 20 sene önce
pişman olduğum bir şey yaptım,
00:21
something that I'm not particularly proud of.
2
21671
2671
pek de gurur duymadığım bir şey,
00:25
Something that, in many ways, I wish no one would ever know,
3
25041
3375
bazı bakımlardan kimsenin öğrenmesini istemediğim bir şey,
00:28
but here I feel kind of obliged to reveal.
4
28440
3259
ama şimdi burada bunu açıklamaya kendimi mecbur hissediyorum.
00:31
(Laughter)
5
31723
1020
(Gülüşmeler)
00:34
In the late 1980s,
6
34000
2024
1980lerin sonunda,
00:36
in a moment of youthful indiscretion,
7
36048
3395
aklım bir karış havada iken
00:39
I went to law school.
8
39467
1501
hukuk fakültesine gittim.
00:40
(Laughter)
9
40992
1938
(Gülüşmeler)
00:45
In America, law is a professional degree:
10
45666
2437
Şimdi, ABD'de hukuk profesyonel bir derecedir.
00:48
after your university degree, you go on to law school.
11
48127
2705
Önce üniversite derecenizi alır sonra da hukuk fakültesine gidersiniz.
00:50
When I got to law school,
12
50856
1440
Ve ben hukuk fakültesine gittiğimde,
00:53
I didn't do very well.
13
53133
1297
pek de başarılı değildim.
00:55
To put it mildly, I didn't do very well.
14
55743
1921
Nazikçe söylemek gerekirse, pek başarılı olmadım.
00:57
I, in fact, graduated in the part of my law school class
15
57688
3007
Daha açık konuşmak gerekirse, mezun olduğum not aralığı
01:00
that made the top 90% possible.
16
60719
3417
benim üzerimdeki %90'lık aralığı mümkün kılmıştı.
01:04
(Laughter)
17
64160
2222
(Gülüşmeler)
01:08
Thank you.
18
68160
1048
Teşekkürler.
01:10
I never practiced law a day in my life;
19
70985
3555
Hayatım boyunca pratik olarak hukuk mesleğini hiç icra etmedim.
01:14
I pretty much wasn't allowed to.
20
74564
1984
Buna izin verilmemişti zaten.
01:16
(Laughter)
21
76572
1597
(Gülüşmeler)
01:19
But today, against my better judgment,
22
79310
3481
Ancak bugün, her şeye rağmen,
01:22
against the advice of my own wife,
23
82815
2321
karımın tavsiyesine rağmen,
01:25
I want to try to dust off some of those legal skills --
24
85160
3976
sahip olduğum hukuk yeteneğimin biraz tozunu almak istiyorum,
01:29
what's left of those legal skills.
25
89160
2359
o yeteneklerden geriye her ne kaldıysa.
01:31
I don't want to tell you a story.
26
91543
1746
Size bir hikaye anlatmak istemiyorum.
01:34
I want to make a case.
27
94160
2364
Size bir vaka sunmak istiyorum.
01:36
I want to make a hard-headed,
28
96548
2366
Size gerçekçi, delillere dayanan,
01:38
evidence-based,
29
98938
1198
01:40
dare I say lawyerly case,
30
100160
3174
ve hatta avukatça bir vaka sunmak istiyorum,
01:43
for rethinking how we run our businesses.
31
103358
2749
işimizi nasıl yönettiğimizi yeniden düşünmek için.
01:47
So, ladies and gentlemen of the jury,
32
107953
1985
O halde, sayın jüri, baylar ve bayanlar, şuna bir bakın.
01:49
take a look at this.
33
109962
1443
01:51
This is called the candle problem.
34
111429
2307
Buna mum problemi denir.
01:53
Some of you might know it.
35
113760
1674
Bazılarınız bunu daha önce görmüş olabilir.
01:55
It's created in 1945
36
115458
1678
1945 yılında yaratıldı.
01:57
by a psychologist named Karl Duncker.
37
117160
1976
Karl Duncker isimli bir psikolog tarafından.
01:59
He created this experiment
38
119160
1976
Karl Duncker davranış bilimlerinde pek çok farklı şekilde kullanılan
02:01
that is used in many other experiments in behavioral science.
39
121160
3131
bu deneyi yarattı.
02:04
And here's how it works. Suppose I'm the experimenter.
40
124315
2821
Gelelim nasıl bir şey olduğuna. Diyelim ki ben deneyi yapan kişiyim.
02:07
I bring you into a room.
41
127160
1620
Sizi bir odaya sokuyorum. Size bir mum,
02:08
I give you a candle, some thumbtacks and some matches.
42
128804
4224
birkaç raptiye ve birkaç kibrit veriyorum.
02:13
And I say to you,
43
133052
1071
Ve size diyorum ki, "göreviniz
02:14
"Your job is to attach the candle to the wall
44
134147
2989
mumu duvara
02:17
so the wax doesn't drip onto the table."
45
137160
3126
masaya damlatmayacak şekilde tutturmak." Bu durumda ne yapardınız?
02:20
Now what would you do?
46
140310
1535
02:21
Many people begin trying to thumbtack the candle to the wall.
47
141869
3595
Pek çok insan mumu duvara raptiye ile tutturmaya çalışır.
02:25
Doesn't work.
48
145488
1338
Bu işe yaramaz.
02:26
I saw somebody kind of make the motion over here --
49
146850
4730
Kimisi, bazı insanlar ve ben öyle birini gördüm,
şuna benzer bir hareket yapar.
02:31
some people have a great idea where they light the match,
50
151604
3104
Bazı insanların parlak bir fikri vardır,
kibriti çakar, mumun bir tarafına tutup eritir ve o şekilde duvara yapıştırmaya çalışırlar.
02:34
melt the side of the candle, try to adhere it to the wall.
51
154732
2929
02:37
It's an awesome idea. Doesn't work.
52
157685
2095
Harika bir fikir. İşe yaramaz.
02:40
And eventually, after five or ten minutes,
53
160827
2309
Ve nihayet, beş ya da 10 dakika sonra,
02:43
most people figure out the solution,
54
163160
1976
pek çok insan çözümü bulur,
02:45
which you can see here.
55
165160
1745
sizin burada görebileceğiniz gibi.
02:46
The key is to overcome what's called functional fixedness.
56
166929
3790
Çözümün anahtarı işlevsel sabitlik denen şeyin üstesinden gelmektir.
02:50
You look at that box and you see it only as a receptacle for the tacks.
57
170743
3964
Kutuya baktığınızda sadece raptiyeleri tutacak bir araç görürsünüz.
02:54
But it can also have this other function,
58
174731
2006
Ancak kutunun başka bir işlevi de olabilir,
02:56
as a platform for the candle.
59
176761
2262
mumu tutacak bir platform. Mum problemi.
02:59
The candle problem.
60
179047
1089
03:00
I want to tell you about an experiment using the candle problem,
61
180160
3971
Şimdi size
mum problemini kullanan bir problemden bahsetmek istiyorum.
03:04
done by a scientist named Sam Glucksberg,
62
184155
2459
Sam Glucksberg isimli bir bilimadamı tarafından yapıldı
03:06
who is now at Princeton University, US,
63
186638
2121
ve kendisi şu anda ABD'deki Princeton Üniversitesinde çalışmaktadır.
03:08
This shows the power of incentives.
64
188783
3353
Bu deney, teşviklerin gücünü gösteriyor.
03:12
He gathered his participants and said:
65
192160
1976
Ne yaptığına bakalım. Denekleri aldı.
03:14
"I'm going to time you, how quickly you can solve this problem."
66
194160
3825
Ve onlara dedi ki, "Sürenizi ölçeceğim. Bu problemi ne kadar hızlı çözebilirsiniz?"
Bir denek grubuna dedi ki,
03:18
To one group he said,
67
198009
1476
03:19
"I'm going to time you to establish norms,
68
199509
2627
Normları belirlemek için sürenizi ölçeceğim
03:22
averages for how long it typically takes someone to solve this sort of problem."
69
202160
4541
ve ortalama olarak
birinin böyle bir problemi ne kadar sürede çözdüğünü hesaplayacağım.
03:26
To the second group he offered rewards.
70
206725
2411
İkinci gruba ise ödüller sundu.
03:29
He said, "If you're in the top 25% of the fastest times,
71
209160
4723
Dedi ki, "Eğer süre olarak ilk %25 içinde olursanız
03:33
you get five dollars.
72
213907
1008
beş dolar alırsınız.
03:35
If you're the fastest of everyone we're testing here today,
73
215874
3753
Eğer bugün buradaki herkesten daha hızlı olursanız
03:39
you get 20 dollars."
74
219651
1485
20 dolar alırsınız."
03:41
Now this is several years ago, adjusted for inflation,
75
221160
2883
Bu deney yıllar önce idi, enflasyonu hesaba kattık.
03:44
it's a decent sum of money for a few minutes of work.
76
224067
2545
Birkaç dakikalık bir iş için epey iyi para.
03:46
It's a nice motivator.
77
226636
1500
Harika bir motive edici.
03:48
Question:
78
228160
1143
Soru: Bu grup
03:49
How much faster did this group solve the problem?
79
229327
3317
problemi ne kadar daha hızlı çözdü?
03:53
Answer:
80
233537
1246
Cevap: Yaklaşık olarak, ortalama,
03:54
It took them, on average, three and a half minutes longer.
81
234807
5642
üç buçuk dakika daha yavaş.
04:00
3.5 min longer.
82
240473
1215
Üç buçuk dakika daha yavaş. İyi ama bu pek anlamlı gelmiyor, değil mi?
04:01
This makes no sense, right?
83
241712
1822
04:03
I mean, I'm an American. I believe in free markets.
84
243558
3103
Yani, ben bir Amerikalıyım. Serbest piyasaya inanırım.
04:06
That's not how it's supposed to work, right?
85
246685
2451
Böyle olmaması gerekiyordu. Değil mi?
04:09
(Laughter)
86
249160
1184
(Gülüşmeler)
04:10
If you want people to perform better, you reward them. Right?
87
250368
3915
Eğer insanların daha iyi çalışmasını isterseniz,
onları ödüllendirirsiniz. Değil mi?
04:14
Bonuses, commissions, their own reality show.
88
254307
2829
Primler, komisyonlar, kendi reality şovları.
04:17
Incentivize them.
89
257160
2018
Teşvik edersiniz. İşler böyle yürür.
04:20
That's how business works.
90
260022
1383
04:21
But that's not happening here.
91
261429
2013
Ama burada olan şey bu değil.
04:23
You've got an incentive designed
92
263466
1670
Bir teşviğiniz var
04:25
to sharpen thinking and accelerate creativity,
93
265160
3796
düşünmeyi keskinleştirmek ve yaratıcılığı hızlandırmak için.
04:28
and it does just the opposite.
94
268980
2156
Ve yapması gereken şeyin tam tersini yapıyor.
04:31
It dulls thinking and blocks creativity.
95
271160
2976
Düşünceyi köreltiyor ve yaratıcılığı engelliyor.
04:34
What's interesting about this experiment
96
274160
1931
Ve bu deneyin ilginç yanı bunun anormal bir durum olmaması.
04:36
is that it's not an aberration.
97
276115
1570
04:37
This has been replicated over and over again
98
277709
3085
Bu deney defalarca tekralandı
04:40
for nearly 40 years.
99
280818
3018
yaklaşık 40 sene boyunca.
04:43
These contingent motivators --
100
283860
2276
Bu keyfi motive ediciler,
04:46
if you do this, then you get that --
101
286160
2374
eğer bunu yapar isen şunu alırsın tarzı şeyler,
04:48
work in some circumstances.
102
288558
1578
bazı durumlarda işe yarıyor.
04:50
But for a lot of tasks, they actually either don't work
103
290160
3812
Ama pek çok görevde işe yaramıyor
04:53
or, often, they do harm.
104
293996
1896
veya zararlı oluyor.
04:56
This is one of the most robust findings in social science,
105
296848
4889
Bu sonuç
sosyal bilimlerdeki en sağlam bulgulardan biri.
05:02
and also one of the most ignored.
106
302945
2349
Aynı zamanda en çok göz ardı edileni.
05:05
I spent the last couple of years
107
305318
1590
Son birkaç yılımı
05:06
looking at the science of human motivation,
108
306932
2071
insan motivasyonu bilimini incelemeye ayırdım.
05:09
particularly the dynamics of extrinsic motivators
109
309027
2362
Özellikle de dışsal ve içsel motive edicileri
05:11
and intrinsic motivators.
110
311413
1723
incelemeye.
05:13
And I'm telling you, it's not even close.
111
313160
2412
Ve size şunu diyorum, birbirleri ile alakaları yok.
05:15
If you look at the science, there is a mismatch
112
315596
2338
Eğer bilime bakarsanız,
05:17
between what science knows
113
317958
1853
bilim dünyasının bildiği ile iş dünyasının yaptığı arasında uyumsuzluk var.
05:19
and what business does.
114
319835
1411
05:21
What's alarming here is that our business operating system --
115
321270
3246
Ve burada vahim olan şu ki iş işletim sistemimiz --
05:24
think of the set of assumptions and protocols beneath our businesses,
116
324540
3308
iş yaparken kullandığımız varsayımları ve protokolleri düşünün,
05:27
how we motivate people, how we apply our human resources--
117
327872
3709
insanları nasıl motive ettiğimizi, insan kaynaklarını nasıl uyguladığımızı --
05:32
it's built entirely around these extrinsic motivators,
118
332630
3230
tamamen dışsal motive ediciler üzerine kurulu,
05:35
around carrots and sticks.
119
335884
1571
havuçlar ve sopalar üstüne.
05:37
That's actually fine for many kinds of 20th century tasks.
120
337479
4189
20. yüzyıl görevleri için iyi olabilir.
05:41
But for 21st century tasks,
121
341692
2111
Ama 21. yüzyıl görevleri için,
05:43
that mechanistic, reward-and-punishment approach
122
343827
3531
bu mekanik, ödül-ve-ceza yaklaşımı
05:47
doesn't work,
123
347382
1668
işe yaramıyor, genellikle işe yaramıyor ve genellikle zarar veriyor.
05:49
often doesn't work,
124
349074
1482
05:50
and often does harm.
125
350580
1171
05:51
Let me show you.
126
351775
1183
Ne demek istediğimi göstereyim.
05:52
Glucksberg did another similar experiment,
127
352982
3077
Glucksberg az önce anlattığıma benzer başka bir deney yaptı
05:56
he presented the problem in a slightly different way,
128
356083
2613
ve bu deneyde problemi biraz farklı şekilde sundu,
05:58
like this up here.
129
358720
1020
burada görüldüğü gibi. Tamam mı?
06:00
Attach the candle to the wall so the wax doesn't drip onto the table.
130
360662
3277
Mumu duvara masaya damlatmayacak şekilde yerleştir.
06:03
Same deal. You: we're timing for norms.
131
363963
2476
Aynı şey. Siz: ortalamayı ölçüyoruz.
06:06
You: we're incentivizing.
132
366463
2442
Siz: ödül veriyoruz.
06:08
What happened this time?
133
368929
1451
Bu sefer ne oldu?
06:11
This time, the incentivized group kicked the other group's butt.
134
371360
6204
Bu sefer, ödüllendirilen grup
diğer grubun canına okudu.
06:17
Why?
135
377588
1015
Neden? Çünkü raptiyeler kutunun dışında iken
06:19
Because when the tacks are out of the box,
136
379414
2507
06:21
it's pretty easy isn't it?
137
381945
1632
çözümü görmek çok kolay, değil mi?
06:25
(Laughter)
138
385421
2450
(Gülüşmeler)
06:27
If-then rewards work really well for those sorts of tasks,
139
387895
4978
Eğer-ise ödülleri çok işe yarar
bu tür görevler için,
06:32
where there is a simple set of rules
140
392897
1716
yani basit kurallar ve gidilecek
06:34
and a clear destination to go to.
141
394637
2499
açık seçik bir hedef olduğunda.
06:37
Rewards, by their very nature,
142
397160
1976
Ödüller, tam da doğaları gereği,
06:39
narrow our focus, concentrate the mind;
143
399160
1976
dikkatimizi odaklamamızı ve zihnimizi yoğunlaştırmamızı sağlar.
06:41
that's why they work in so many cases.
144
401160
2335
Bu yüzden pek çok durumda işe yararlar.
06:43
So, for tasks like this,
145
403519
2079
Ve dolayısı ile, bu tür görevler için,
06:45
a narrow focus, where you just see the goal right there,
146
405622
3353
tam orada olan hedefi gördüğünüz,
06:48
zoom straight ahead to it,
147
408999
1380
doğrudan ona yöneldiğiniz dar bir odak,
06:50
they work really well.
148
410403
1629
gerçekten işe yarar.
06:52
But for the real candle problem,
149
412056
2720
Fakat gerçek mum probleminde
06:54
you don't want to be looking like this.
150
414800
1992
böyle bakmak istemezsiniz.
06:56
The solution is on the periphery. You want to be looking around.
151
416816
3130
Çözüm tam orada değildir. Çözüm biraz daha kenardadır.
Etrafa bakıyor olmak istersiniz.
06:59
That reward actually narrows our focus
152
419970
2627
Bu ödül odağımızı daraltır
07:02
and restricts our possibility.
153
422621
1515
ve olasılıklarımızı kısıtlar.
07:04
Let me tell you why this is so important.
154
424160
1970
Bunun neden bu kadar önemli olduğunu söyleyeyim.
07:07
In western Europe,
155
427336
3103
Batı Avrupa'da,
Asya'nın pek çok yerinde,
07:10
in many parts of Asia,
156
430463
1085
07:11
in North America, in Australia,
157
431572
2775
Kuzey Amerika'da ve Avustralya'da,
07:14
white-collar workers are doing less of this kind of work,
158
434371
3566
beyaz yakalı işçiler
daha az bu tür iş
07:17
and more of this kind of work.
159
437961
2380
ve daha çok bu tür iş yapıyorlar.
07:22
That routine, rule-based, left-brain work --
160
442025
2971
Bu rutin, kural tabanlı ve sol beyne yönelik iş,
07:25
certain kinds of accounting, financial analysis,
161
445020
2716
yani bazı muhasebe türleri, bazı finansal analiz türleri,
07:27
computer programming --
162
447760
1695
bazı bilgisayar programlama türleri,
07:29
has become fairly easy to outsource,
163
449479
2195
dış kaynak kullanımı açısından çok kolaylaştı,
07:31
fairly easy to automate.
164
451698
2031
kolayca otomatikleştirilebiliyor.
07:33
Software can do it faster.
165
453753
2176
Yazılım o tür işleri daha hızlı yapabiliyor.
07:35
Low-cost providers can do it cheaper.
166
455953
2325
Dünyanın değişik yerlerindeki ucuz taşeronlar daha ucuza yapabiliyor.
07:38
So what really matters
167
458302
2968
Bu yüzden artık önemli olan yetenekler sağ beyine yönelik olan,
07:41
are the more right-brained creative, conceptual kinds of abilities.
168
461294
4628
yaratıcı, kavramsal türde yetenekler.
07:45
Think about your own work.
169
465946
2381
Kendi işinizi düşünün.
07:48
Think about your own work.
170
468351
1745
Kendi işinizi düşünün.
07:51
Are the problems that you face,
171
471033
1582
Karşılaştığınız problemler, veya burada bahsettiğimiz
07:52
or even the problems we've been talking about here,
172
472639
2497
problemler,
07:55
do they have a clear set of rules,
173
475160
2888
bu tür problemler mi -- açık seçik kuralları
ve tek bir çözümleri mi var? Hayır.
07:58
and a single solution?
174
478072
1587
07:59
No. The rules are mystifying.
175
479683
2453
Kurallar gizemli.
08:02
The solution, if it exists at all,
176
482160
2246
Ve çözüm, eğer bir çözüm varsa gerçekten,
08:04
is surprising and not obvious.
177
484430
2706
şaşırtıcı ve hiç de aşikar değil.
08:07
Everybody in this room
178
487160
2754
Bu odadaki herkes
08:09
is dealing with their own version of the candle problem.
179
489938
4198
kendi alanlarına özgü
mum problemleri ile uğraşıyor.
08:14
And for candle problems of any kind,
180
494160
3137
Ve her türlü mum problemi için,
08:17
in any field,
181
497321
1670
her alandaki bu tür problemler için,
08:19
those if-then rewards,
182
499015
2993
bu türden eğer-ise ödülleri,
08:22
the things around which we've built so many of our businesses,
183
502032
4242
pek çok işimizi dayandırdığımız şeyler,
08:26
don't work!
184
506298
1833
işe yaramıyor.
08:28
It makes me crazy.
185
508155
2456
Bu beni çıldırtıyor.
08:30
And here's the thing.
186
510635
1936
Ve bu şu demek değil.
08:32
This is not a feeling.
187
512595
2056
Bu bir duygu değil.
08:35
Okay? I'm a lawyer; I don't believe in feelings.
188
515856
3094
Tamam mı? Ben bir avukatım. Duygulara inanmam.
08:38
This is not a philosophy.
189
518974
3643
Bu bir felsefe değil.
08:42
I'm an American; I don't believe in philosophy.
190
522641
2262
Ben bir Amerikalıyım. Felsefeye inanmam.
08:44
(Laughter)
191
524927
1687
(Gülüşmeler)
08:47
This is a fact --
192
527525
2968
Bu bir gerçek.
08:50
or, as we say in my hometown of Washington, D.C.,
193
530517
2444
Veya, yaşadığım yer olan Washington D.C.'de dediğimiz gibi,
08:52
a true fact.
194
532985
1590
hakiki bir gerçek.
08:54
(Laughter)
195
534599
2444
(Gülüşmeler)
(Alkış)
08:57
(Applause)
196
537067
3794
09:00
Let me give you an example.
197
540885
1642
Ne demek istediğime dair bir örnek vereyim.
09:02
Let me marshal the evidence here.
198
542551
1585
Delilleri göstereyim.
09:04
I'm not telling a story, I'm making a case.
199
544160
2113
Çünkü size bir hikaye anlatmıyorum. Bir vaka sunuyorum.
09:06
Ladies and gentlemen of the jury, some evidence:
200
546297
2271
Baylar ve bayanlar, sayın jüri, işte bazı deliller:
09:08
Dan Ariely, one of the great economists of our time,
201
548592
3375
Zamanımızın büyük ekonomistlerinden Dan Ariely
09:11
he and three colleagues did a study of some MIT students.
202
551991
3471
ve üç arkadaşı MIT öğrencileri ile bir çalışma gerçekleştirdi.
09:15
They gave these MIT students a bunch of games,
203
555486
2650
MIT öğrencilerine birkaç oyun verdiler.
09:18
games that involved creativity,
204
558160
1976
Yaratıcılık,
09:20
and motor skills, and concentration.
205
560160
2278
motor beceriler ve odaklanma gerektiren oyunlar.
09:22
And the offered them, for performance,
206
562462
2081
Ve onlara gösterecekleri performans için
09:24
three levels of rewards:
207
564567
2014
üç seviyede ödüller teklif ettiler.
09:26
small reward, medium reward, large reward.
208
566605
4246
Küçük ödül, orta ödül ve büyük ödül.
09:30
If you do really well you get the large reward, on down.
209
570875
4137
Tamam mı? Eğer gerçekten iyi isen büyük ödülü alırsın ve daha kötü isen daha küçük ödül.
09:35
What happened?
210
575036
1334
Ne oldu? Söz konusu görev sadece mekanik becerileri içerdiği sürece
09:36
As long as the task involved only mechanical skill
211
576394
2742
09:39
bonuses worked as they would be expected:
212
579160
1976
ödüller beklenen etkiyi yarattı:
09:41
the higher the pay, the better the performance.
213
581160
3697
Daha çok paraya daha iyi performans.
09:44
Okay?
214
584881
1151
Tamam mı? Ama görevlerden biri
09:46
But once the task called for even rudimentary cognitive skill,
215
586056
5080
biraz bile daha çok bilişsel yetenek gerektirdiğinde
09:51
a larger reward led to poorer performance.
216
591160
6072
daha çok ödül daha kötü performansa yol açtı.
Onlar da şöyle dediler,
09:57
Then they said,
217
597256
1150
09:58
"Let's see if there's any cultural bias here.
218
598430
2135
"Pekala, bakalım burada kültüre yönelik bir fark var mı.
10:00
Let's go to Madurai, India and test it."
219
600589
1953
Madurai'ye, Hindistan'a gidelim ve aynı deneyi tekrarlayalım."
10:02
Standard of living is lower.
220
602566
1570
Orada yaşam standardı çok daha düşük.
10:04
In Madurai, a reward that is modest in North American standards,
221
604160
3477
Kuzey Amerika standartlarına göre vasat bir ödül
10:07
is more meaningful there.
222
607661
1341
Madurai'de çok daha anlamlıdır.
10:09
Same deal. A bunch of games, three levels of rewards.
223
609859
3402
Aynı düzenek. Bir avuç oyun ve üç farklı ödül.
10:13
What happens?
224
613285
1089
Ne olur?
10:15
People offered the medium level of rewards
225
615301
3000
Orta seviyede ödül teklif edilen kişiler
10:18
did no better than people offered the small rewards.
226
618325
2580
kendilerine daha küçük ödül teklif edilen kişilerden daha iyi yapamadı.
10:20
But this time, people offered the highest rewards,
227
620929
4479
Ancak bu sefer, en yüksek ödül teklif edilen kişiler
10:25
they did the worst of all.
228
625432
1496
en kötü performansı sergiledi.
10:28
In eight of the nine tasks we examined across three experiments,
229
628977
3373
Üç deneydeki dokuz görevin sekizinde,
10:32
higher incentives led to worse performance.
230
632374
3469
daha yüksek teşvikler daha kötü performansa yol açtı.
10:37
Is this some kind of touchy-feely socialist conspiracy going on here?
231
637634
5976
Bu bir tür dokunaklı
sosyalist komplosu filan mı?
10:43
No, these are economists from MIT,
232
643634
2776
Hayır. Bunlar MIT'den,
10:46
from Carnegie Mellon, from the University of Chicago.
233
646434
2702
Carnegie Mellon'dan ve Chicago Üniversitesi'nden ekonomistler.
10:49
Do you know who sponsored this research?
234
649160
2621
Peki bu çalışmanın sponsoru kimdi biliyor musunuz?
10:51
The Federal Reserve Bank of the United States.
235
651805
4120
Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası.
10:55
That's the American experience.
236
655949
1820
Bu Amerikan deneyimi.
10:57
Let's go across the pond to the London School of Economics,
237
657793
2775
Gidip bir de London School of Economics'e bakalım.
11:00
LSE, London School of Economics,
238
660592
2544
LSE, London School of Economics.
11:03
alma mater of eleven Nobel Laureates in economics.
239
663160
3444
Ekonomi dalında Nobel kazanmış 11 ekonomistin çıktığı okul.
11:06
Training ground for great economic thinkers
240
666628
2508
Büyük ekonomi düşünürlerini yetiştiren yer:
11:09
like George Soros, and Friedrich Hayek,
241
669160
2976
George Soros, Friedrich Hayek
11:12
and Mick Jagger.
242
672160
1287
ve Mick Jagger gibi. (Gülüşmeler)
11:13
(Laughter)
243
673471
1299
11:14
Last month,
244
674794
1770
Geçen ay, tam da geçen ay,
11:16
just last month,
245
676588
1499
11:18
economists at LSE looked at 51 studies
246
678111
3025
LSE'deki ekonomistler, şirketlerdeki performans üzerinden
11:21
of pay-for-performance plans, inside of companies.
247
681160
2976
ödeme yapılan tesislerle ilgili 51 araştırmaya baktılar.
11:24
Here's what they said:
248
684160
1451
Oradaki ekonomistler şöyle dedi, "Görüyoruz ki finansal teşvikler
11:25
"We find that financial incentives
249
685635
1796
11:27
can result in a negative impact on overall performance."
250
687455
4053
genel performans üzerinde olumsuz etkiye yol açabiliyor."
11:32
There is a mismatch between what science knows
251
692936
3699
Bilimin bildiği ile
11:36
and what business does.
252
696659
1477
iş dünyasının yaptığı arasında bir uyumsuzluk var.
11:38
And what worries me, as we stand here in the rubble
253
698160
3277
Ve beni üzen şey, bir ekonomik çöküşün
11:41
of the economic collapse,
254
701461
1675
enkazı üzerinde dururken,
11:43
is that too many organizations are making their decisions,
255
703160
3976
pek çok kurum
kararlarını verirken,
11:47
their policies about talent and people,
256
707160
2372
yetenekler ve insanlar hakkında politika belirlerken,
11:49
based on assumptions that are outdated,
257
709556
4127
modası geçmiş, test edilmemiş
11:53
unexamined,
258
713707
1190
11:54
and rooted more in folklore than in science.
259
714921
2762
ve bilimden çok geleneklere ait varsayımlara dayanarak hareket ediyor.
11:58
And if we really want to get out of this economic mess,
260
718564
2572
Ve eğer bu ekonomik karmaşadan kurtulmayı gerçekten istiyorsak,
12:01
if we really want high performance
261
721160
2093
ve eğer 21. yüzyıldaki bu belirleyici işlerde
12:03
on those definitional tasks of the 21st century,
262
723277
2447
gerçekten yüksek performans istiyorsak,
12:05
the solution is not to do more of the wrong things,
263
725748
5940
çözüm yanlış şeyleri daha fazla yapmak değildir.
12:11
to entice people with a sweeter carrot,
264
731712
2323
İnsanları daha tatlı havuçlarla baştan çıkarmak,
12:14
or threaten them with a sharper stick.
265
734059
2399
veya daha keskin bir çubukla tehdit etmek değildir.
12:16
We need a whole new approach.
266
736482
1654
Yepyeni bir yaklaşıma ihtiyacımız var.
12:18
The good news is that the scientists
267
738160
1976
Ve tüm bunlarla ilgili iyi haberler var, bunun üzerine çalışan bilimciler
12:20
who've been studying motivation have given us this new approach.
268
740160
3188
motivasyonla ilgili yeni bir yaklaşım sunuyorlar.
12:23
It's built much more around intrinsic motivation.
269
743372
3095
Bu yaklaşım içsel motivasyona dayanıyor daha çok.
12:26
Around the desire to do things because they matter,
270
746491
2455
Bir şeyleri önemli olduğu için yapmaya,
12:28
because we like it, they're interesting, or part of something important.
271
748970
3563
sevdiğimiz için, ilginç olduğu için yapmaya,
önemli bir şeyin parçası olduğu için yapmaya.
12:32
And to my mind, that new operating system for our businesses
272
752557
3579
Ve bana göre, yeni iş işletim sistemimiz
12:36
revolves around three elements:
273
756160
1701
üç öğe etrafında dönüyor:
12:37
autonomy, mastery and purpose.
274
757885
3251
özerklik, ustalık ve amaç.
12:41
Autonomy: the urge to direct our own lives.
275
761160
2976
Özerklik, kendi hayatımızı yönetme isteği.
12:44
Mastery: the desire to get better and better at something that matters.
276
764160
4245
Ustalık, gerçekten anlamlı olan bir şeyde gittikçe daha iyi seviyeye gelmek.
12:48
Purpose: the yearning to do what we do
277
768429
2707
Amaç, bizden daha büyük olan bir şeyin
12:51
in the service of something larger than ourselves.
278
771160
3193
hizmetinde bir şeyler gerçekleştirme ihtiyacı.
12:54
These are the building blocks of an entirely new operating system
279
774377
3294
Bunlar işimiz için yepyeni bir işletim sisteminin
12:57
for our businesses.
280
777695
1441
yapı taşları.
12:59
I want to talk today only about autonomy.
281
779160
2561
Bugün sadece özerklikten bahsetmek istiyorum.
13:03
In the 20th century, we came up with this idea of management.
282
783160
2976
20. yüzyılda yönetim denen bir fikir getirdi.
13:06
Management did not emanate from nature.
283
786160
2294
Yönetim denen şey doğadan çıkmadı.
13:08
Management is not a tree, it's a television set.
284
788478
3658
Yönetim bir tür ağaç değil.
O bir televizyon seti.
13:12
Somebody invented it.
285
792160
2224
Tamam mı? Biri bunu icat etti.
13:14
It doesn't mean it's going to work forever.
286
794408
2000
Ve bu sonsuza kadar çalışacağı anlamına gelmiyor.
13:16
Management is great.
287
796432
2007
Yönetim fikri çok iyi.
13:18
Traditional notions of management are great
288
798463
2054
Geleneksel yönetim kavramları harika
13:20
if you want compliance.
289
800541
1595
eğer uyum istiyorsanız.
13:22
But if you want engagement, self-direction works better.
290
802160
3183
Ama eğer kendini adama istiyorsanız kendi kendini yönetme daha iyi.
13:25
Some examples of some kind of radical notions of self-direction.
291
805367
4040
Kendini yönetme ile ilgili
bazı radikal kavramlara dair örnekler vereyim.
13:29
You don't see a lot of it,
292
809431
2936
Bunun anlamı -- bunu pek görmüyoruz
13:32
but you see the first stirrings of something really interesting going on,
293
812391
3476
ama etrafta gerçekten ilginç şeyler olmaya başladı.
13:35
what it means is paying people adequately and fairly, absolutely --
294
815891
3643
Çünkü bunun anlamı insanlara uygun şekilde,
adilane ve mutlak şekilde ödeme yapmak.
13:39
getting the issue of money off the table,
295
819558
2285
Para meselesini masadan kaldırmak.
13:41
and then giving people lots of autonomy.
296
821867
1975
Ve onlara epey özerklik vermek.
13:43
Some examples.
297
823866
1270
Birkaç örnek vereyim.
13:45
How many of you have heard of the company Atlassian?
298
825160
2945
Atlassian isimli şirketi kaçınız duydu?
13:49
It looks like less than half.
299
829628
1508
Yarınızdan azı gibi görünüyor.
13:51
(Laughter)
300
831160
1405
(Gülüşmeler)
13:52
Atlassian is an Australian software company.
301
832589
4547
Atlassian Avustralya'daki bir yazılım şirketi.
13:57
And they do something incredibly cool.
302
837160
1971
Ve çok heyecan verici bir şey yapıyorlar.
13:59
A few times a year they tell their engineers,
303
839155
2744
Yılda birkaç kez mühendislerine diyorlar ki,
14:01
"Go for the next 24 hours and work on anything you want,
304
841923
4006
"Git ve önümüzdeki 24 saat boyunca canın ne istiyorsa onun üzerinde çalış,
14:05
as long as it's not part of your regular job.
305
845953
2110
yeter ki işinle alakalı bir şey olmasın.
Ne istiyorsan onun üzerinde çalış."
14:08
Work on anything you want."
306
848087
1390
14:09
Engineers use this time to come up with a cool patch for code,
307
849501
3763
Ve böylece mühendisler harika bir kod yaması,
çok şık bir çözüm ile çıkıp geliyorlar.
14:13
come up with an elegant hack.
308
853288
1442
14:14
Then they present all of the stuff that they've developed
309
854754
2966
Sonra da yaptıkları şeyi
14:17
to their teammates, to the rest of the company,
310
857744
2720
takım arkadaşlarına ve şirkete sunuyolar,
14:20
in this wild and woolly all-hands meeting at the end of the day.
311
860488
3952
gün sonuna dek süren
bu çılgın etkinlik boyunca.
14:24
Being Australians, everybody has a beer.
312
864464
2195
Ve sonra, Avustralyalı oldukları için tabii ki herkesin birası var.
14:26
They call them FedEx Days.
313
866683
2020
Buna FedEx Günleri diyorlar.
14:29
Why?
314
869612
1029
Neden mi? Çünkü bir gün içinde bir şey teslim etmek gerekiyor.
14:31
Because you have to deliver something overnight.
315
871675
2388
14:34
It's pretty; not bad.
316
874977
1567
Çok güzel. Fena değil. Korkunç bir tescilli marka ihlali.
14:36
It's a huge trademark violation, but it's pretty clever.
317
876568
2668
Ama çok zekice.
14:39
(Laughter)
318
879260
1337
(Gülüşler)
14:40
That one day of intense autonomy
319
880621
1678
Bu bir günlük özerklik
14:42
has produced a whole array of software fixes
320
882323
2052
çok güzel yazılım düzeltmeleri üretti
14:44
that might never have existed.
321
884399
1737
hiç ortaya çıkmayabilecek türden.
14:46
It's worked so well that Atlassian has taken it to the next level
322
886160
3068
Ve Atlassian için bu o kadar çok işe yaradı ki bir adım öteye geçtiler
ve %20 boş zaman sunmaya başladılar.
14:49
with 20% time --
323
889252
1058
14:50
done, famously, at Google --
324
890334
2168
Google'da meşhur şekilde yapıldığı gibi.
14:52
where engineers can spend 20% of their time
325
892526
2062
Oradaki mühendisler zamanlarının %20'sini
14:54
working on anything they want.
326
894612
1945
istedikleri şey üzerinde harcayabilir.
14:56
They have autonomy over their time,
327
896581
1667
Kendi zamanları, kendi görevleri,
14:58
their task, their team, their technique.
328
898272
2213
kendi takımları ve kendi teknikleri üzerinde özerkliğe sahiptirler.
15:00
Radical amounts of autonomy.
329
900509
1954
Tamam mı? Radikal miktarda özerklik,
15:02
And at Google, as many of you know,
330
902487
3926
Ve Google'da, bildiğiniz gibi,
15:06
about half of the new products in a typical year
331
906437
2333
her sene çıkan ürünlerin nerede ise yarısı
15:08
are birthed during that 20% time:
332
908794
2476
işte bu %20'lik boş zamanda doğmaktadır.
15:11
things like Gmail, Orkut, Google News.
333
911294
2842
Gmail, Orkut, Google News gibi şeyler.
15:14
Let me give you an even more radical example of it:
334
914160
2920
Daha da radikal bir örnek vereyim.
15:17
something called the Results Only Work Environment (the ROWE),
335
917104
3873
Sonuç Odaklı İş Ortamı denen bir şey.
SOİO.
15:21
created by two American consultants,
336
921001
2066
İki Amerikalı danışman tarafından geliştirildi ve
15:23
in place at a dozen companies around North America.
337
923091
2679
Kuzey Amerika'daki bir düzeni şirkette uygulanıyor.
15:25
In a ROWE people don't have schedules.
338
925794
2605
SOİO'da insanların belli bir vardiyası yoktur.
15:29
They show up when they want.
339
929728
1647
Ne zaman isterlerse o zaman gelirler.
15:31
They don't have to be in the office at a certain time, or any time.
340
931399
4054
Belli bir saatte ofiste olmaları gerekmez,
ya da hiç gelmeyebilirler.
15:35
They just have to get their work done.
341
935477
1945
Tek yapmaları gereken işi halletmektir.
15:37
How they do it, when they do it, where they do it, is totally up to them.
342
937446
4159
Nasıl yaptıkları, ne zaman yaptıkları,
nerede yaptıkları onlara kalmış bir şeydir.
15:42
Meetings in these kinds of environments are optional.
343
942644
3331
Bu ortamlarda toplantılar opsiyoneldir.
Peki ne olur?
15:47
What happens?
344
947039
1461
15:48
Almost across the board,
345
948524
1711
Hemen her yerde üretkenlik artar,
15:50
productivity goes up, worker engagement goes up,
346
950259
3210
çalışanın kendini adaması artar,
15:53
worker satisfaction goes up, turnover goes down.
347
953493
3643
çalışan tatmini artar ve iş değiştirenlerin sayısı azalır.
15:57
Autonomy, mastery and purpose,
348
957160
1976
Özerklik, ustalık ve amaç.
15:59
the building blocks of a new way of doing things.
349
959160
2612
Bunlar yeni iş yapma şeklinin yapı taşları.
16:01
Some of you might look at this and say,
350
961796
2340
Şimdi bazılarınız buna bakıp diyebilir ki,
16:04
"Hmm, that sounds nice, but it's Utopian."
351
964160
2460
"Bu kulağa hoş geliyor. Ama bir ütopya."
16:07
And I say, "Nope.
352
967518
1480
Ve ben de diyorum ki, "Hayır. İspatım var."
16:10
I have proof."
353
970525
1568
16:12
The mid-1990s, Microsoft started an encyclopedia called Encarta.
354
972638
3498
1990larda Microsoft,
Encarta diye bir ansiklopedi projesine başladı.
16:16
They had deployed all the right incentives,
355
976160
3317
Tüm doğru teşvikleri devreye sokmuşlardı.
Tüm doğru teşvikleri. Profesyonellere
16:19
They paid professionals to write and edit thousands of articles.
356
979501
3849
binlerce makale yazıp düzeltmeleri için para ödemişlerdi.
16:23
Well-compensated managers oversaw the whole thing
357
983374
2589
İyi olanaklarla çalışan yöneticiler işleri düzenliyordu
16:25
to make sure it came in on budget and on time.
358
985987
2258
proje zamanında ve belirlenen bütçe dahilinde bitsin diye.
16:30
A few years later, another encyclopedia got started.
359
990160
2504
Birkaç sene sonra bir başka ansiklopedi projesi başladı.
16:32
Different model, right?
360
992688
1397
Başka bir model, değil mi?
16:35
Do it for fun.
361
995506
1660
Zevk için yap. Kimse tek kuruş para almayacak, ya da Euro veya Yen.
16:37
No one gets paid a cent, or a euro or a yen.
362
997190
2567
Sevdiğin için yap.
16:41
Do it because you like to do it.
363
1001256
1924
10 sene önce
16:43
Just 10 years ago,
364
1003204
1932
16:45
if you had gone to an economist, anywhere,
365
1005160
2249
dünyanın herhangi bir yerindeki ekonomiste gidip
16:47
"Hey, I've got these two different models for creating an encyclopedia.
366
1007433
3575
deseydiniz ki, "Hey, bir ansiklopedi oluşturmak bu iki modelim var.
16:51
If they went head to head, who would win?"
367
1011032
2921
Kıyasıya rekabet etseler, kim kazanırdı?"
16:53
10 years ago you could not have found a single sober economist
368
1013977
3566
10 sene önce hiçbir yerde
16:57
anywhere on planet Earth
369
1017567
2220
Dünya gezegeninin hiçbir yerinde
16:59
who would have predicted the Wikipedia model.
370
1019811
2872
Wikipedia modelini tahmin edebilecek aklı başında bir ekonomist bulamazdınız.
17:02
This is the titanic battle between these two approaches.
371
1022707
2699
Bu iki yaklaşım arasındaki devasa mücadeledir.
17:05
This is the Ali-Frazier of motivation, right?
372
1025430
3068
Bu motivasyon dünyasının Muhammed Ali - Joe Frazier karşılaşmasıdır. Değil mi?
17:08
This is the Thrilla in Manila.
373
1028522
1839
Bu Thrilla' in Manila'dır.
17:10
Intrinsic motivators versus extrinsic motivators.
374
1030385
3169
Tamam mı? İçsel motive edicilere karşı dışsal motive ediciler.
17:13
Autonomy, mastery and purpose,
375
1033578
1558
Özerklik, ustalık ve amaç,
17:15
versus carrot and sticks, and who wins?
376
1035160
2557
havuç ve sopaya karşı. Peki kim kazanır?
17:17
Intrinsic motivation, autonomy, mastery and purpose, in a knockout.
377
1037741
3530
İçsel motivasyon, özerklik, ustalık ve amaç
rakibini nakavt etti. Özetleyeyim.
17:21
Let me wrap up.
378
1041295
1000
17:24
There is a mismatch between what science knows and what business does.
379
1044683
3303
Bilim dünyasının bildiği ile iş dünyasının yaptığı arasında bir uyumsuzluk var.
Ve işte bilim dünyasının bildiği.
17:28
Here is what science knows.
380
1048010
1587
17:29
One: Those 20th century rewards,
381
1049621
1683
Bir: Şu 20. yüzyıl ödülleri,
17:31
those motivators we think are a natural part of business,
382
1051328
2980
iş dünyasının doğal bir parçası olduğunu düşündüğümüz motive ediciler,
17:34
do work, but only in a surprisingly narrow band of circumstances.
383
1054332
3701
işe yarıyor ama şaşırtıcı derecede az alanda.
17:38
Two: Those if-then rewards often destroy creativity.
384
1058057
4793
İki: Şu eğer-ise ödülleri genellikle yaratıcılığı yok ediyor.
17:42
Three: The secret to high performance isn't rewards and punishments,
385
1062874
3800
Üç: Yüksek performansın sırrı
ödüllerde veya cezalarda değil,
17:46
but that unseen intrinsic drive--
386
1066698
1610
görünmeyen içsel güdülerde.
17:48
the drive to do things for their own sake.
387
1068332
2804
Bazı şeyleri yapmış olmak için yapma güdüsünde.
17:51
The drive to do things cause they matter.
388
1071160
1976
Bazı şeyleri önemli oldukları için yapma güdüsünde.
17:53
And here's the best part.
389
1073160
1976
Ve şimdi de en güzel bölüm. En güzel bölüm geliyor.
17:55
We already know this.
390
1075160
1220
Bunu zaten biliyoruz. Bilim zaten içten içe bildiğimiz şeyi doğruluyor.
17:56
The science confirms what we know in our hearts.
391
1076404
2550
17:58
So, if we repair this mismatch between science and business,
392
1078978
4830
Yani, eğer iş dünyasının yaptığı ile bilim dünyasının bildiği arasındaki
bu uyumsuzluğu düzeltirsek,
18:03
if we bring our motivation, notions of motivation
393
1083832
2933
Eğer motivasyonumuzu, motivasyonla ilgili kavramlarımızı
18:06
into the 21st century,
394
1086789
1727
21. yüzyıla taşırsak,
18:08
if we get past this lazy, dangerous, ideology
395
1088540
4014
bu tembel, tehlikeli havuç ve sopa
18:12
of carrots and sticks,
396
1092578
2032
ideolojisinden uzaklaşırsak,
18:14
we can strengthen our businesses,
397
1094634
2729
işlerimizi güçlendirebilir,
18:17
we can solve a lot of those candle problems,
398
1097387
2582
pek çok mum problemini çözebilir,
18:19
and maybe, maybe --
399
1099993
2732
ve belki, belki, belki de
18:24
we can change the world.
400
1104160
1753
dünyayı değiştirebiliriz.
18:25
I rest my case.
401
1105937
1305
Saygılarımla arz ederim.
18:27
(Applause)
402
1107266
3000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7