Andy Hobsbawm: Do the green thing

Andy Hobsbawm diyor ki: Yeşil Davran

Çeviri: Selcuk Askin Gözden geçirme: Sancak Gülgen

Great creativity. In times of need, we need great creativity.

Büyük yaratıcılık. Yoksun zamanlarda büyük yaratıcılık gereksiniriz,

Discuss. Great creativity is astonishingly, absurdly, rationally, irrationally powerful.

Tartışın. Büyük yaratıcılık, saçmaca, şaşırtıcı, anlamlı ve anlamsızca güçlüdür.

Great creativity can spread tolerance, champion freedom,

Hoşgörü yayar, özgürlük şampiyonudur,

make education seem like a bright idea.

eğitimi parlak bir fikir gibi gösterir.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Great creativity can turn a spotlight on deprivation,

Yoksunluğa bir ışık tutabilir

or show that deprivation ain't necessarily so.

veya aslında olmadığını gösterir,

Great creativity can make politicians electable,

Büyük yaratıcılık politikacıları seçtirir

or parties unelectable.

veya partileri düşürür.

It can make war seem like tragedy or farce.

Savaşı trajedi veya aptalca oyun yapabilir.

Creativity is the meme-maker that puts slogans on our t-shirts

Yaratıcılık ezilmişin tişörtümüzde sloganı

and phrases on our lips.

dudaklarımızdaki deyiştir.

It's the pathfinder that shows us a simple road

Aşılmaz ahlak megaronlarından

through an impenetrable moral maze.

en kolay yolu gösterendir.

Science is clever, but great creativity is something less knowable,

Bilim akıllıdır, ancak büyük yaratıcılık daha sihirlidir, az bilinir.

more magical. And now we need that magic.

Ve şimdi o sihire gereksinmemiz var.

This is a time of need.

Şimdi ona gereksinim zamanı.

Our climate is changing quickly, too quickly.

İklimimiz hızla, çok hızla değişiyor.

And great creativity is needed to do what it does so well:

Ve büyük yaratıcılık şu çok iyi yaptığıyla gereksinilir:

to provoke us to think differently with dramatic creative statements.

çarpıcı yaratıcı açıklamalarla bizi değişik düşünmeye yönlendirmek.

To tempt us to act differently

Yaratıcı hoş ayrıntılarla

with delightful creative scraps.

bizi değişik davranmaya zorlar.

Here is one such scrap from an initiative I'm involved in

İşte size yaratıcılığı kullanarak içinde olduğum, halkı daha çevreci düşünmeye

using creativity to inspire people to be greener.

esinleyen bir parça.

(Video) Man: You know, rather than drive today, I'm going to walk.

Video; Adam; Görüyorsunuz, araba kullanmaktansa yürüyorum bugün.

Narrator: And so he walked, and as he walked he saw things.

Anlatıcı: Ve öylece yürüdü ve yürüdükçe şeyler gördü.

Strange and wonderful things he would not otherwise have seen.

Yürümeseydi göremeyeceği garip ve şahane şeyler.

A deer with an itchy leg. A flying motorcycle.

Ayağını kaşıyan geyik. Uçan motorsiklet.

A father and daughter separated from a bicycle by a mysterious wall.

Bir baba ve kızını bir bisikletten ayıran gizemli bir duvar.

And then he stopped. Walking in front of him was her.

Ve sonra durdu. Önünde yürüyen o kadındı.

The woman who as a child had skipped with him through fields

Çocukluğunda kırlarda onunla ip atlayan

and broken his heart.

kalbini çalan kadın.

Sure, she had aged a little.

Doğallıkla, yaşlanmıştı biraz.

In fact, she had aged a lot.

Hatta, çok fazla.

But he felt all his old passion for her return.

Ancak eski tutkusunun döndüğünü hissetti.

"Ford," he called softly. For that was her name.

Yumuşakca, ''Ford" dedi. Kadının adını.

"Don't say another word, Gusty," she said,

"Başka şey söyleme. Gusty" dedi kadın,

for that was his name.

adını söyleyerek.

"I know a tent next to a caravan, exactly 300 yards from here.

"100 metre ilerde karavan yanında bir çadır var,

Let's go there and make love. In the tent."

gidip sevişelim orada".

Ford undressed. She spread one leg, and then the other.

Ford soyundu, bacaklarını ayırdı sırayla.

Gusty entered her boldly and made love to her rhythmically

Gusty atıldı, kadın onu filme çekerken ritmikli aşk yaptı

while she filmed him, because she was a keen amateur pornographer.

kadın usta bir porno yıldızıydı.

The earth moved for both of them.

Herşey değişti ikisi içinde.

And they lived together happily ever after.

Muratlarına erip mutlu yaşadılar.

And all because he decided to walk that day.

Herşey o gün yürümek istediği için başlamıştı.

(Applause)

(Alkışlar)

Andy Hobsbawm: We've got the science, we've had the debate.

Andy Hobsbawm: Bilim var ve tartışma ortamı da.

The moral imperative is on the table.

Davranma şekli ortada.

Great creativity is needed to take it all,

Büyük yaratıcılık kazanmalı,

make it simple and sharp.

basit ve kesin.

To make it connect. To make it make people want to act.

Bağlantı sağlamalı. Kitleyi davranmaya itmeli.

So this is a call, a plea,

İşte, bir çağri, bir yanıt bu,

to the incredibly talented TED community.

inanılmaz yetenekli TED toplumuna.

Let's get creative against climate change.

İklim değişikliğine karşı yaratıcı olalım.

And let's do it soon. Thank you.

Ve bunu hemen yapalım. Teşekkürler.

(Applause)

(Alkışlar)