How to escape education's death valley | Sir Ken Robinson | TED

Ken Robinson: Eğitimin ölüm vadisinden nasıl kurtulunur

6,730,654 views

2013-05-10 ・ TED


New videos

How to escape education's death valley | Sir Ken Robinson | TED

Ken Robinson: Eğitimin ölüm vadisinden nasıl kurtulunur

6,730,654 views ・ 2013-05-10

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Translator: Joseph Geni Reviewer: Morton Bast
0
0
7000
Çeviri: Hatice Melek Yıldız Gözden geçirme: Mehmet Emin Yildiz
Çok teşekkür ederim.
00:14
Thank you very much.
1
14183
1619
00:17
I moved to America 12 years ago with my wife Terry and our two kids.
2
17105
4401
Amerika'ya 12 yıl önce taşındım,
eşim Terry ve iki çocuğumuzla.
00:21
Actually, truthfully, we moved to Los Angeles --
3
21530
2786
Doğrusu, aslına bakarsanız, Los Angeles'a taşındık--(kahkaha)--
00:24
(Laughter)
4
24340
3424
00:27
thinking we were moving to America, but anyway --
5
27788
2334
Amerika'ya geleceğiz sanmıştık.
her neyse, Los Angeles'dan kısa bir uçak yolculuğuyla ulaşıyorsunuz
00:30
(Laughter)
6
30146
1935
00:32
It's a short plane ride from Los Angeles to America.
7
32827
4258
Amerika'ya.
00:37
(Laughter)
8
37109
1642
Buraya 12 yıl önce geldim
00:39
I got here 12 years ago,
9
39304
1731
00:41
and when I got here, I was told various things,
10
41059
3786
ve buraya gelince insanlar bir sürü şey söylediler,
00:44
like, "Americans don't get irony."
11
44869
3047
mesela, "Amerikalılar hicivden anlamazlar."
00:48
(Laughter)
12
48628
2140
00:50
Have you come across this idea?
13
50792
2222
Hiç bu fikirle karşılaştınız mı?
00:53
It's not true.
14
53038
1159
Bu doğru değil. Bu ülkeyi baştan uca dolaştım.
00:54
I've traveled the whole length and breadth of this country.
15
54221
2762
Amerikalıların hicivden anlamadıklarına dair bir kanıt bulamadım.
00:57
I have found no evidence that Americans don't get irony.
16
57007
2626
00:59
It's one of those cultural myths,
17
59657
2577
Bu da o kültürel efsanelerden biri,
01:02
like, "The British are reserved."
18
62258
1888
mesela "İngilizler mesafelidir." gibi.
01:04
(Laughter)
19
64480
1889
01:06
I don't know why people think this.
20
66393
1706
İnsanlar neden böyle düşünüyorlar bilmiyorum.
01:08
We've invaded every country we've encountered.
21
68455
2487
Karşımıza çıkan her ülkeyi istila ettik.
01:10
(Laughter)
22
70966
2284
(Kahkaha)
01:14
But it's not true Americans don't get irony,
23
74818
2284
Ama Amerikalılar'ın hicivden anlamadıkları doğru değil.
01:17
but I just want you to know that that's what people
24
77126
2472
Ama bilmenizi isterim ki insanlar arkanızdan
01:19
are saying about you behind your back.
25
79622
1810
böyle konuşuyorlar.
01:21
You know, so when you leave living rooms in Europe,
26
81456
2936
Bilirsiniz, Avrupa'da oturma odasından çıkınca,
01:24
people say, thankfully, nobody was ironic in your presence.
27
84416
3207
insanlar konuşurlar, neyse ki siz oradayken alaylık hale düşmediniz.
01:27
(Laughter)
28
87647
1387
Amerikalılar'ın hicivden anladığını
01:29
But I knew that Americans get irony
29
89058
2537
01:31
when I came across that legislation, "No Child Left Behind."
30
91619
3725
"Hiçbir Çocuk Geri Kalmasın" yasasını duyduğumda anlamıştım.
01:35
(Laughter)
31
95368
1782
01:37
Because whoever thought of that title gets irony.
32
97174
3601
Çünkü bu başlığı kim düşünse buradaki hicivden anlıyor,
01:40
(Laughter)
33
100799
1738
01:42
Don't they?
34
102561
1458
değil mi, çünkü--
01:44
(Applause)
35
104043
5799
(Kahkaha) (Alkış)
01:49
Because it's leaving millions of children behind.
36
109866
2972
çünkü bu yasa milyonlarca çocuğu geride bırakıyor.
01:53
Now I can see that's not a very attractive name for legislation:
37
113413
3312
Şimdi anlayabiliyorum, şu bir yasa için pek de cazip bir isim olmazdı:
01:56
"Millions of Children Left Behind."
38
116749
1722
Milyonlarca Çocuk Geride Kalsın. Anlıyorum.
01:58
I can see that.
39
118495
1745
02:00
What's the plan?
40
120264
1197
Plan nedir? Evet, milyonlarca çocuğu
02:01
We propose to leave millions of children behind,
41
121485
2764
geride bırakmayı düşünüyoruz,
yasa bu şekilde işleyecek
02:04
and here's how it's going to work.
42
124273
1738
ve çok güzel işe yarıyor.
02:06
And it's working beautifully.
43
126035
1386
02:07
(Laughter)
44
127445
1007
02:08
In some parts of the country,
45
128476
1381
Ülkenin bazı kesimlerinde,
02:09
60 percent of kids drop out of high school.
46
129881
2957
öğrencilerin %60'ı okulu bırakıyor.
02:13
In the Native American communities,
47
133677
1667
Yerli Amerikan toplumlarında
02:15
it's 80 percent of kids.
48
135368
2385
bu oran %80.
02:17
If we halved that number,
49
137777
2567
Eğer bu oranı yarıya indirirsek, bir düşünceye göre
02:20
one estimate is it would create a net gain to the U.S. economy
50
140368
5658
Amerika ekonomisine 10 yıldan fazla sürede
02:26
over 10 years, of nearly a trillion dollars.
51
146050
4037
yaklaşık bir trilyon dolar net kazanç sağlayacak.
Ekonomik açıdan bir yaklaşıma göre,
02:31
From an economic point of view,
52
151280
1553
02:32
this is good math, isn't it, that we should do this?
53
152857
2908
bu yapmamız gereken önemli bir işlem, değil mi?
02:35
It actually costs an enormous amount
54
155789
2325
Aslında okulu bırakma krizinin zararlarını
02:38
to mop up the damage from the dropout crisis.
55
158138
3683
temizlemek çok büyük paralara mal oluyor.
02:42
But the dropout crisis is just the tip of an iceberg.
56
162300
3705
Ama okul bırakma krizi buz dağının sadece görünen kısmı.
02:46
What it doesn't count are all the kids who are in school
57
166029
2667
Görünmeyen kısmıysa okulda olan
02:48
but being disengaged from it, who don't enjoy it,
58
168720
3538
ama okulu önemsemeyen, okuldan zevk almayan
02:52
who don't get any real benefit from it.
59
172282
2544
ve okuldan gerçek anlamda hiçbir fayda elde etmeyen öğrenciler.
02:55
And the reason is not that we're not spending enough money.
60
175622
2968
Sebep ise
yeterli para harcamamamız değil.
02:58
America spends more money on education than most other countries.
61
178614
3465
Amerika eğitime diğer birçok ülkeden daha
fazla para harcıyor.
03:02
Class sizes are smaller than in many countries.
62
182103
3242
Sınıf mevcutları diğer bir çok ülkedekinden daha az
03:05
And there are hundreds of initiatives every year
63
185681
2262
ve her yıl eğitimi iyileştirmek için yüzlerce
03:07
to try and improve education.
64
187967
1636
girişim gerçekleşiyor.
03:10
The trouble is, it's all going in the wrong direction.
65
190244
3351
Mesele, bütün bunların yanlış yönde ilerlemesi.
03:14
There are three principles on which human life flourishes,
66
194765
4575
İnsan hayatının gelişiminin bağlı
olduğu üç temel prensip vardır
03:19
and they are contradicted by the culture of education
67
199364
3987
ve bu prensipler bir çok öğretmenin altında ezildiği
03:23
under which most teachers have to labor
68
203375
2253
ve birçok öğrencinin dayanmak zorunda olduğu
03:25
and most students have to endure.
69
205652
2552
eğitim kültürüyle çelişiyor.
Birincisi, insanlar doğaları gereği
03:29
The first is this, that human beings are naturally different and diverse.
70
209207
6272
farklı ve çeşitlidirler.
03:36
Can I ask you, how many of you have got children of your own?
71
216387
3115
Size sorsam, kaçınız
çocuk sahibisiniz?
03:40
Okay. Or grandchildren.
72
220892
1943
Pekala. Yahut torun sahipleri?
03:43
How about two children or more? Right.
73
223905
2902
Peki, iki veya daha fazla çocuğu olan? Evet.
03:47
And the rest of you have seen such children.
74
227645
2096
Geri kalanınız da böyle çocuklar görmüşsünüzdür.
03:49
(Laughter)
75
229765
2736
(Kahkaha)
03:52
Small people wandering about.
76
232525
1490
Etrafta dolaşan küçük insanlar.
03:54
(Laughter)
77
234039
1722
03:55
I will make you a bet,
78
235785
1827
Sizinle iddiaya girerim
03:57
and I am confident that I will win the bet.
79
237636
2048
ve eminin ki iddiayı kazanacağım.
03:59
If you've got two children or more,
80
239708
1819
Eğer iki ya da daha fazla çocuğunuz varsa,
04:01
I bet you they are completely different from each other.
81
241551
3805
bahse girerim ki çocuklarınız birbirlerinden tamamen farklılar.
04:05
Aren't they?
82
245380
2421
Öyle değil mi? Değiller mi? (Alkış)
04:07
(Applause)
83
247825
1902
04:09
You would never confuse them, would you?
84
249751
2579
Çocuklarınızı birbiriyle karıştırmazsınız, değil mi?
04:12
Like, "Which one are you? Remind me."
85
252354
2040
"Sen hangisiydin? Söyle bakalım.
04:14
(Laughter)
86
254418
1778
Annenle size bir renk kodlama sistemi
04:17
"Your mother and I need some color-coding system
87
257252
2413
uygulayacağız, böylece sizleri karıştırmayacağız." gibi.
04:19
so we don't get confused."
88
259689
1380
Hiçbir Çocuk Geri Kalmasın eğitim sistemi
04:22
Education under "No Child Left Behind"
89
262052
2919
04:24
is based on not diversity but conformity.
90
264995
3579
çeşitliliğe değil, benzerliğe dayanıyor.
04:29
What schools are encouraged to do is to find out
91
269818
2534
Okullar, öğrencilerin çok dar bir başarı spektrumunda
04:32
what kids can do across a very narrow spectrum of achievement.
92
272376
3948
neler yapabileceklerini bulmaları için teşvik ediliyorlar.
04:36
One of the effects of "No Child Left Behind"
93
276736
2668
Hiçbir Çocuk Geri Kalmasın'ın etkilerinden biri
04:39
has been to narrow the focus onto the so-called STEM disciplines.
94
279428
3749
odak noktasını STEM olarak adlandırılan (fen-teknoloji-mühendislik-matematik)
derslerle küçültmeleri. Bunlar çok önemli.
04:43
They're very important.
95
283201
1610
04:44
I'm not here to argue against science and math.
96
284835
2239
Fen ve matematiğe karşı çıkmak için burada değilim.
Aksine, bu dersler gerekliler ama yeterli değiller.
04:47
On the contrary, they're necessary but they're not sufficient.
97
287098
3715
04:51
A real education has to give equal weight
98
291178
2175
Gerçek bir eğitim sanata, beşeri bilimlere
04:53
to the arts, the humanities, to physical education.
99
293377
3713
beden eğitimine eşit derecede önem vermeli.
04:57
An awful lot of kids, sorry, thank you --
100
297114
2424
Çocuklar için çok kötü, özür dilerim, teşekkürler -(Alkış)-
04:59
(Applause)
101
299562
5102
05:04
One estimate in America currently is that something like 10 percent of kids,
102
304688
3863
Bir tahmine göre Amerika'da halihazırda
yine bu bakış açısıyla, çocukların yaklaşık %10'una
05:08
getting on that way,
103
308575
1491
çeşitli belirtiler nedeniyle dikkat eksikliği bozukluğunun
05:10
are being diagnosed with various conditions
104
310090
4066
05:14
under the broad title of attention deficit disorder.
105
314180
3977
geniş başlığı altında tanı konuluyor.
05:18
ADHD.
106
318502
1200
DEHB. Böyle bir şey yoktur demiyorum.
05:20
I'm not saying there's no such thing.
107
320234
1783
05:22
I just don't believe it's an epidemic like this.
108
322699
2431
Sadece bu kadar salgın bir hastalık olduğuna inanmıyorum.
05:25
If you sit kids down, hour after hour,
109
325154
2792
Eğer çocukları saatlerce oturtup onlara
05:27
doing low-grade clerical work,
110
327970
1955
düşük nitelikli masa başı işler yaptırırsanız
05:31
don't be surprised if they start to fidget, you know?
111
331306
3105
kıpır kıpır etmeye başlarlarsa şaşırmayın, değil mi?
05:34
(Laughter)
112
334435
1428
(Kahkaha) (Alkış)
05:35
(Applause)
113
335887
6178
Çoğu durumda, çocuklar
05:42
Children are not, for the most part, suffering from a psychological condition.
114
342089
4135
psikolojik bir durumdan rahatsızlık çekmiyorlar.
05:46
They're suffering from childhood.
115
346248
1989
"Çocukluk"tan muzdaripler. (Kahkaha)
05:48
(Laughter)
116
348261
4094
05:52
And I know this because I spent my early life as a child.
117
352379
2908
Biliyorum çünkü hayatımın ilk dönemlerini
çocuk olarak geçirdim. Bütün o aşamalardan geçtim.
05:55
I went through the whole thing.
118
355311
2095
05:58
Kids prosper best with a broad curriculum that celebrates their various talents,
119
358705
4994
Çocuklar en iyi çeşitli yeteneklerinin
teşvik edildiği geniş bir müfredatla gelişirler,
06:03
not just a small range of them.
120
363723
1613
dar bir müfredatla değil.
06:05
And by the way, the arts aren't just important
121
365360
2199
Bu arada, sanat sadece matematik notunu
06:07
because they improve math scores.
122
367583
1610
artırdığı için önemli değil.
Sanat dalları önemli çünkü çocukların aksi halde
06:09
They're important because they speak to parts of children's being
123
369217
3117
erişilemeyecek noktalarına hitap ederler.
06:12
which are otherwise untouched.
124
372358
1429
06:14
The second, thank you --
125
374312
1808
İkinci olarak, teşekkürler- (Alkış)
06:16
(Applause)
126
376144
4061
06:20
The second principle that drives human life flourishing
127
380562
4139
İnsan yaşamını güzelleştiren ikinci prensip de
06:24
is curiosity.
128
384725
1484
meraktır.
06:26
If you can light the spark of curiosity in a child,
129
386512
3364
Eğer bir çocukta merak kıvılcımını ateşleyebilirseniz,
06:29
they will learn without any further assistance, very often.
130
389900
3168
çoğu kere, daha fazla yardım olmadan öğreneceklerdir.
06:33
Children are natural learners.
131
393563
1961
Çocuklar doğal öğrenicilerdir.
06:35
It's a real achievement to put that particular ability out,
132
395548
4292
Bu çok özel yeteneği ortaya çıkarmak büyük bir başarıdır
06:39
or to stifle it.
133
399864
1377
veya bastırmak.
06:42
Curiosity is the engine of achievement.
134
402155
3713
Merak başarının motorudur.
06:46
Now the reason I say this
135
406392
1353
Bunu söylememin nedeni;
06:47
is because one of the effects of the current culture here,
136
407769
4175
buradaki mevcut kültürün etkilerinden biri -doğrusunu söylemek gerekirse-
06:51
if I can say so,
137
411968
1202
öğretmenlerin uzmanlıklarının yok edilmesidir.
06:53
has been to de-professionalize teachers.
138
413194
2883
06:56
There is no system in the world or any school in the country
139
416876
5312
Dünyada hiçbir sistem
ya da ülkede hiçbir okul yoktur ki
bünyesindeki öğretmenlerinden daha iyi olsun.
07:02
that is better than its teachers.
140
422212
2264
07:05
Teachers are the lifeblood of the success of schools.
141
425028
4306
Öğretmenler okul başarısının can suyudur.
07:09
But teaching is a creative profession.
142
429723
2627
Fakat öğretmenlik yaratıcı bir meslek.
07:12
Teaching, properly conceived, is not a delivery system.
143
432814
2887
Öğretmenlik, iyice düşünüldüğünde, bir teslim sistemi değildir.
07:16
You know, you're not there just to pass on received information.
144
436174
3048
Bilirsiniz, sadece edinilmiş bilgiyi aktarmak için orada bulunmazsınız.
Mükemmel öğretmenler böyle yaparlar.
07:19
Great teachers do that,
145
439246
2228
07:21
but what great teachers also do is mentor,
146
441498
3045
Ama mükemmel öğretmenler ayrıca yol gösterir,
07:24
stimulate, provoke, engage.
147
444567
3028
teşvik eder, ateşler ve ilgi uyandırırlar.
07:27
You see, in the end, education is about learning.
148
447936
2294
Görüyorsunuz, neticede eğitim öğrenmeyle alakalı.
07:30
If there's no learning going on, there's no education going on.
149
450881
3090
Eğer ortada öğrenme yoksa,
eğitim de yok demektir.
07:33
And people can spend an awful lot of time
150
453995
1973
İnsanlar öğrenmeden hiç bahsetmeden
07:35
discussing education without ever discussing learning.
151
455992
2573
eğitimi tartışarak müthiş zaman harcıyorlar.
07:38
The whole point of education is to get people to learn.
152
458589
2573
Eğitimin tek amacı, insanlara bir şeyler öğretmek.
07:41
An old friend of mine -- actually very old, he's dead.
153
461186
3766
Bir arkadaşım, eski bir arkadaşım --gerçekten çok eski,
kendisi öldü. (Kahkaha)
07:44
(Laughter)
154
464976
2672
07:47
That's as old as it gets, I'm afraid.
155
467672
2477
Korkarım ancak bu kadar eski olabilir.
07:50
(Laughter)
156
470173
1956
07:53
But a wonderful guy he was, wonderful philosopher.
157
473960
4753
Ama mükemmel bir insandı, mükemmel bir filozof.
07:58
He used to talk about the difference
158
478737
2275
Yapılan iş ve başarma hissinin
08:01
between the task and achievement senses of verbs.
159
481036
3891
farkından bahsederdi.
08:05
You can be engaged in the activity of something,
160
485818
2323
Bilirsiniz, bir aktiviteyle ilgilenirsiniz,
ama gerçekten başarılı olmazsınız.
08:08
but not really be achieving it, like dieting.
161
488165
2415
Diyet yapmak gibi. Bu çok iyi bir örnek oldu.
08:11
(Laughter)
162
491086
1001
08:12
It's a very good example.
163
492111
1730
08:13
There he is. He's dieting.
164
493865
1347
İşte arkadaşım. Diyet yapıyor. Kilo veriyor mu? Pek sayılmaz.
08:15
Is he losing any weight? Not really.
165
495236
1869
08:17
(Laughter)
166
497129
1592
08:18
Teaching is a word like that.
167
498745
1467
"Öğretmek" de böyle bir kelimedir.
"İşte Deborah, 34 numaralı sınıfta, öğretiyor." diyebilirsiniz.
08:20
You can say, "There's Deborah, she's in room 34, she's teaching."
168
500236
3188
08:23
But if nobody's learning anything,
169
503902
1849
Ama eğer kimse bir şey öğrenmiyorsa
08:25
she may be engaged in the task of teaching but not actually fulfilling it.
170
505775
3815
öğretme göreviyle meşgul olabilir,
ama gerçekte onu yerine getirmiyordur.
08:30
The role of a teacher is to facilitate learning.
171
510419
2965
Bir öğretmenin rolü öğrenmeye olanak sağlamaktır. Bu kadar.
08:33
That's it.
172
513408
1247
08:34
And part of the problem is, I think,
173
514679
1876
Bence, problemin bir kısmı şu ki
08:36
that the dominant culture of education has come to focus
174
516579
3432
baskın eğitim kültürü öğretme ve öğrenmeye odaklanmalı
08:40
on not teaching and learning, but testing.
175
520035
3089
ama ölçmeye değil.
08:43
Now, testing is important.
176
523884
1577
Tabi, ölçme önemlidir. Standartlaştırılmış testlerin önemli bir yeri var.
08:45
Standardized tests have a place.
177
525485
1715
08:47
But they should not be the dominant culture of education.
178
527798
2893
Ama eğitim kültüründe baskın olmamalı.
08:50
They should be diagnostic. They should help.
179
530715
2096
Tanılayıcı olmalı. Yardımcı olmalı.
08:52
(Applause)
180
532835
7000
(Alkış)
09:00
If I go for a medical examination, I want some standardized tests.
181
540247
4522
Eğer tıbbi muayeneye gidersem,
standartlaştırılmış test isterim. Gerçekten.
09:05
I do.
182
545162
1201
09:06
I want to know what my cholesterol level is
183
546387
2087
Bilirsiniz, kolesterol seviyemin standart ölçekteki insanlarla
karşılaştırıldığında ne seviyede olduğunu öğrenmek isterim.
09:08
compared to everybody else's on a standard scale.
184
548498
2357
09:10
I don't want to be told on some scale my doctor invented in the car.
185
550879
3242
Doktorumun arabasında uydurduğu
bir ölçekle değerlendirilmek istemem.
09:14
(Laughter)
186
554145
1388
"Kolesterol seviyeniz "Portakal Seviyesi" diye adlandırdığım seviyede."
09:16
"Your cholesterol is what I call Level Orange."
187
556246
2223
09:18
"Really?"
188
558493
1183
"Gerçekten mi? Bu iyi mi?" "Bilmiyoruz."
09:19
(Laughter)
189
559700
1777
09:21
"Is that good?" "We don't know."
190
561501
1643
09:23
(Laughter)
191
563168
1554
09:24
But all that should support learning.
192
564746
2566
Ama bütün bunlar eğitimi desteklemeli. Eğitimi engellememeli.
09:27
It shouldn't obstruct it, which of course it often does.
193
567336
3508
Ama tabii bu çok oluyor.
09:31
So in place of curiosity, what we have is a culture of compliance.
194
571275
4087
Yani merakın yerine elimizde
kültürel boyun eğme var.
09:35
Our children and teachers are encouraged to follow routine algorithms
195
575975
5500
Çocuklarımız ve öğretmenlerimiz hayal gücünün
ve merakın gücünü uyandırmaktansa
09:41
rather than to excite that power of imagination and curiosity.
196
581499
4537
rutin düzeni takip etmek için teşvik ediliyorlar.
Ve üçüncü prensip:
09:46
And the third principle is this: that human life is inherently creative.
197
586060
3632
insanoğlu doğuştan yaratıcıdır.
Bu yüzden hepimizin farklı özgeçmişi var.
09:50
It's why we all have different résumés.
198
590065
2364
09:52
We create our lives,
199
592453
1617
Yaşamımızı biz belirleriz,
09:54
and we can recreate them as we go through them.
200
594094
2579
ve onun üzerinden geçerken tekrar yaratabiliriz..
09:56
It's the common currency of being a human being.
201
596697
2581
İnsan olmanın ortak değeri budur.
09:59
It's why human culture is so interesting and diverse and dynamic.
202
599302
4143
Bu yüzden insan kültürü çok ilginç ve çeşitli
ve dinamik.
10:03
I mean, other animals may well have imaginations and creativity,
203
603469
3837
Yani, diğer hayvanların da hayal gücü ve yaratıcılığı
olabilir, ama bizimkinde olduğu kadar kanıt yok,
10:07
but it's not so much in evidence, is it, as ours?
204
607330
2708
değil mi?
10:10
I mean, you may have a dog.
205
610062
1504
Mesela bir köpeğiniz var.
10:12
And your dog may get depressed.
206
612780
2394
Köpeğiniz depresyonda olabilir.
10:15
You know, but it doesn't listen to Radiohead, does it?
207
615644
2572
Bilirsiniz, ama tutup da Radiohead dinlemez, değil mi?
10:18
(Laughter)
208
618240
3755
(Kahkaha)
10:22
And sit staring out the window with a bottle of Jack Daniels.
209
622019
2905
Ya da bir şişe Jack Daniels ile oturup pencereden dışarı bakmaz.
10:24
(Laughter)
210
624948
4173
(Kahkaha)
Sonra siz, "Yürüyüşe çıkmak ister misin?" dersiniz.
10:29
"Would you like to come for a walk?"
211
629145
1802
10:30
"No, I'm fine."
212
630971
1201
O da "Yok, sağ ol.
10:32
(Laughter)
213
632196
1734
10:33
"You go. I'll wait. But take pictures."
214
633954
3817
Sen git. Ben beklerim. Ama birkaç fotoğraf çek."
10:37
(Laughter)
215
637795
1841
10:39
We all create our own lives through this restless process
216
639660
2749
Hepimiz hayatlarımızı bu hareketli alternatifler ve olanaklar
10:42
of imagining alternatives and possibilities,
217
642433
2096
hayal etme sürecinde yaratıyoruz
10:44
and one of the roles of education
218
644553
2442
ve eğitimin rollerinden biri
yaratıcılığın bu gücünü uyandırmak ve geliştirmektir.
10:47
is to awaken and develop these powers of creativity.
219
647019
3674
10:50
Instead, what we have is a culture of standardization.
220
650717
3038
Bunun yerine, bizde standartlaştırma kültürü var.
10:54
Now, it doesn't have to be that way.
221
654417
2222
Şimdi, bu böyle olmak zorunda değil. Gerçekten değil.
10:56
It really doesn't.
222
656663
1585
10:58
Finland regularly comes out on top in math, science and reading.
223
658637
4680
Finlandiya matematik, fen ve okumada
düzenli olarak birinci oluyor.
11:03
Now, we only know that's what they do well at,
224
663341
2270
Şimdi, sadece bu alanlarda iyi olduklarını biliyoruz
11:05
because that's all that's being tested.
225
665635
2132
çünkü halihazırda bu konularda değerlendiriliyorlar.
11:07
That's one of the problems of the test.
226
667791
1858
Bu, değerlendirmenin sorunlarından biri.
11:09
They don't look for other things that matter just as much.
227
669673
2738
Aynı derecede önemli olan diğer alanlara bakmıyorlar.
11:12
The thing about work in Finland is this:
228
672752
3326
Finlandiya'da durum şöyle:
Bu tip disiplinlere takılıp kalmıyorlar.
11:16
they don't obsess about those disciplines.
229
676102
2348
11:18
They have a very broad approach to education,
230
678474
2096
Eğitime karşı beşeri ilimleri, beden eğitimini,
11:20
which includes humanities, physical education, the arts.
231
680594
3370
sanat dallarını da kapsayan geniş bir yaklaşımları var.
İkinci olarak, Finlandiya'da standartlaştırılmış sınav sistemi yok.
11:25
Second, there is no standardized testing in Finland.
232
685064
4753
11:30
I mean, there's a bit,
233
690511
1617
Demek istediğim, bir miktar var
11:32
but it's not what gets people up in the morning,
234
692152
2286
ama bu insanların yaşama sebebi değil.
Bu onları masaları başında tutan şey değil.
11:34
what keeps them at their desks.
235
694462
1547
11:36
The third thing -- and I was at a meeting recently
236
696342
2356
Üçüncü olarak, son zamanlarda gerçekten Finli olan,
Finlandiya'lı bazı insanlarla görüşüyordum
11:38
with some people from Finland, actual Finnish people,
237
698722
2541
11:41
and somebody from the American system was saying to the people in Finland,
238
701287
4872
ve Amerika sisteminden gelen biri
Finlandiyalı insanlara soruyordu:
"Finlandiya'da okuldan ayrılma oranları hakkında neler yapıyorsunuz?"
11:46
"What do you do about the drop-out rate in Finland?"
239
706183
2949
11:49
And they all looked a bit bemused, and said,
240
709782
2406
Biraz şaşırdılar ve dediler ki,
"Şey, bizde okuldan ayrılma yok.
11:52
"Well, we don't have one.
241
712212
1302
11:54
Why would you drop out?
242
714522
1363
Neden okulu bırakasın ki?
11:56
If people are in trouble, we get to them quite quickly
243
716591
2550
Eğer insanların sorunları varsa, onlara çabucak ulaşırız
ve onlara yardım edip destek oluruz."
11:59
and we help and support them."
244
719165
1468
12:00
Now people always say,
245
720657
1567
Şimdi insanlar hep "Evet, bilirsiniz,
12:02
"Well, you know, you can't compare Finland to America."
246
722248
2758
Finlandiya'yla Amerikayı karşılaştıramayız." diyecekler.
12:05
No. I think there's a population of around five million in Finland.
247
725463
3384
Hayır. Sanırım Finlandiya'da
nüfus beş milyon civarında.
Ama Finlandiya'yı Amerika'daki bir eyaletle karşılaştırabilirsiniz.
12:09
But you can compare it to a state in America.
248
729230
2955
12:12
Many states in America have fewer people in them than that.
249
732815
3410
Amerika'da bir çok eyalette bundan daha az insan var.
12:16
I mean, I've been to some states in America
250
736719
2048
Demek istediğim, Amerika'nın bazı eyaletlerinde bulundum
12:18
and I was the only person there.
251
738791
1557
ve oradaki tek insan bendim. (Kahkaha)
12:20
(Laughter)
252
740372
1803
12:22
Really. Really.
253
742199
2601
Gerçekten. Ciddiyim. Çıkarken kapıyı kilitlememi istediler.
12:24
I was asked to lock up when I left.
254
744824
1954
12:26
(Laughter)
255
746802
3246
(Kahkaha)
12:30
But what all the high-performing systems in the world do
256
750897
3909
Ama dünyadaki tüm yüksek başarılı sistemlerin yaptığını
12:34
is currently what is not evident, sadly,
257
754830
3864
ne yazık ki şu anda
12:38
across the systems in America --
258
758718
2241
Amerika'daki sistemlerde göremiyoruz--Yani bütün olarak.
12:40
I mean, as a whole.
259
760983
1267
12:42
One is this:
260
762703
1309
Birincisi: Onlar öğretme ve öğrenmeyi bireyselleştiriyorlar.
12:44
they individualize teaching and learning.
261
764036
3017
12:47
They recognize that it's students who are learning
262
767797
3633
Öğrenme işini yapanların öğrenciler olduğunu kabul ediyorlar
12:51
and the system has to engage them,
263
771454
2132
ve sistem onlara, onların merakına, bireyselliklerine
12:53
their curiosity, their individuality, and their creativity.
264
773610
3386
ve yaratıcılıklarına katkıda bulunmalı.
12:57
That's how you get them to learn.
265
777305
1626
Onlara bu şekilde eğitim verebilirsiniz.
12:59
The second is that they attribute a very high status
266
779570
4190
İkincisi de öğretmenlik mesleğine çok yüksek
13:03
to the teaching profession.
267
783784
1843
bir statü veriyorlar.
13:06
They recognize that you can't improve education
268
786353
2632
Kabul ediyorlar ki eğer öğretmek için mükemmel insanlar
13:09
if you don't pick great people to teach and keep giving them
269
789009
2969
seçmezsen ve onlara sürekli destek ve
mesleki gelişim sağlamazsan
13:12
constant support and professional development.
270
792002
2197
eğitimi geliştiremezsin.
13:14
Investing in professional development is not a cost.
271
794501
2694
Mesleki gelişime yatırım yapmak bir maliyet değildir..
13:17
It's an investment,
272
797219
1589
Bir yatırımdır
13:18
and every other country that's succeeding well knows that,
273
798832
2745
ve başarılı olan diğer bütün ülkeler bunu bilir.
13:21
whether it's Australia, Canada,
274
801601
2430
İster Avustralya, Kanada, Güney Kore, Singapur
13:24
South Korea, Singapore, Hong Kong or Shanghai.
275
804055
4427
Hong Kong ya da Şangay olsun. Durumun böyle olduğunu bilirler.
13:28
They know that to be the case.
276
808506
1665
Üçüncü olarak, işi yerine getirme sorumluluğunu
13:30
And the third is,
277
810195
1366
13:31
they devolve responsibility to the school level
278
811585
3730
okul seviyesine bırakıyorlar.
13:35
for getting the job done.
279
815339
1253
13:37
You see, there's a big difference here
280
817243
2105
Bilirsiniz, eğitimde komut vermek ve
13:39
between going into a mode of command and control in education --
281
819372
3989
kontrol altında tutmak arasında çok büyük bir fark vardır.--
13:43
That's what happens in some systems.
282
823385
1728
Bazı sistemlerde böyle oluyor.
Biliyorsunuz, merkezi hükümet ya da
13:45
Central or state governments decide,
283
825137
2599
eyalet yönetimleri en iyisini
13:47
they know best and they're going to tell you what to do.
284
827760
2658
kendilerinin bildiğini ve size ne yapacağanızı söyleyebildiklerini düşünüyorlar.
13:50
The trouble is that education doesn't go on
285
830799
3495
Sorun şu ki, kanunların konulduğu
13:54
in the committee rooms of our legislative buildings.
286
834318
2908
binaların komite odalarında eğitim olmaz.
13:57
It happens in classrooms and schools,
287
837250
3010
Eğitim sınıflarda ve okullarda gerçekleşiyor
14:00
and the people who do it are the teachers and the students,
288
840284
3049
ve bunu yapan insanlar öğretmenler ve öğrenciler.
14:03
and if you remove their discretion, it stops working.
289
843357
3249
Onların takdir yetkisini kaldırırsanız, eğitim gerçekleşmez.
Eğitimi tekrar bu insanların eline emanet etmelisiniz.
14:07
You have to put it back to the people.
290
847117
2674
14:09
(Applause)
291
849815
5152
(Alkış)
14:14
There is wonderful work happening in this country.
292
854991
2341
Bu ülkede çok güzel işler oluyor.
14:17
But I have to say it's happening
293
857918
1557
Ama söylemek zorundayım ki güzel işler
14:19
in spite of the dominant culture of education,
294
859499
2542
baskın eğitim kültürüne rağmen oluyor,
14:22
not because of it.
295
862065
1377
onun sayesinde değil.
14:23
It's like people are sailing into a headwind all the time.
296
863466
3247
Bu, tekneyle sürekli rüzgara karşı hareket etmek gibi.
14:27
And the reason I think is this:
297
867070
2638
Bence sebebi de şu:
14:29
that many of the current policies
298
869732
2008
Yürürlükte olan birçok politika eğitimin
14:31
are based on mechanistic conceptions of education.
299
871764
4121
mekanik kavramlarına dayanıyor.
14:35
It's like education is an industrial process
300
875909
3744
Sanki eğitim sadece daha iyi verilerle
14:39
that can be improved just by having better data,
301
879677
2983
geliştirilebilen endüstriyel bir süreçmiş gibi.
14:42
and somewhere in the back of the mind of some policy makers
302
882684
2916
Bence bazı politikacıların akıllarının
bir köşesinde şu fikir var:
14:45
is this idea that if we fine-tune it well enough, if we just get it right,
303
885624
4110
Eğer güzelce ince ayar yaparsak, eğer düzeltirsek,
14:49
it will all hum along perfectly into the future.
304
889758
2261
geleceğe de mükemmel şekilde aktarılabilir.
14:52
It won't, and it never did.
305
892576
1715
Böyle olmaz ve hiçbir zaman da olmadı.
14:55
The point is that education is not a mechanical system.
306
895805
3927
Mesele şu ki eğitim mekanik bir sistem değildir.
14:59
It's a human system.
307
899756
1799
İnsani bir sistemdir. İnsanlarla alakalı,
15:01
It's about people,
308
901927
1929
15:03
people who either do want to learn or don't want to learn.
309
903880
2804
öğrenmeyi arzulayan ya da istemeyen insanlarla alakalı.
15:06
Every student who drops out of school has a reason for it
310
906708
4791
Okulu bırakan her öğrencinin hayat hikayesinin altında
15:11
which is rooted in their own biography.
311
911523
2297
yatan ilgili bir sebep vardır.
15:13
They may find it boring.
312
913844
1578
Belki sıkıcı geliyordur. Alakasız geliyordur.
15:15
They may find it irrelevant.
313
915446
1696
Okul dışında yaşadıkları hayatla
15:17
They may find that it's at odds with the life they're living outside of school.
314
917166
4814
okulda öğrendiklerinin çeliştiğini düşünüyor olabilirler.
Olaylar farklı ama hikayeler her zaman aynı.
15:22
There are trends, but the stories are always unique.
315
922286
3168
Yakınlarda Los Angeles'da bir toplantıdaydım.
15:26
I was at a meeting recently in Los Angeles of --
316
926087
2654
15:28
they're called alternative education programs.
317
928765
2435
İsmi alternatif eğitim programı.
15:31
These are programs designed to get kids back into education.
318
931224
3304
Bu eğitim programları çocukları tekrar okullara kazandırmak için düzenleniyor.
15:34
They have certain common features.
319
934552
1781
Bazı ortak özellikleri var.
15:36
They're very personalized.
320
936357
1532
Gayet bireyselleştirilmişler.
15:38
They have strong support for the teachers,
321
938548
3412
Öğretmenlere güçlü destek sağlıyorlar.
15:41
close links with the community and a broad and diverse curriculum,
322
941984
3543
Toplumla sıkı bağları ve
geniş çeşitli müfredatları ve
15:45
and often programs which involve students outside school as well as inside school.
323
945551
4896
öğrencilerle okul içinde olduğu kadar okul dışında
da ilgilenen programları var.
15:50
And they work.
324
950790
1214
Cidden işe yarıyor.
15:52
What's interesting to me is, these are called "alternative education."
325
952674
3673
Bana ilginç gelen şey
bütün bunlara "alternatif eğitim" denmesi.
15:56
(Laughter)
326
956371
1048
15:57
You know?
327
957443
1204
Yani?
15:59
And all the evidence from around the world is,
328
959714
2195
Bütün dünyadaki tüm bu kanıtlar gösteriyor ki
16:01
if we all did that, there'd be no need for the alternative.
329
961933
2932
eğer bunların hepsini yaparsak alternatife ihtiyaç olmayacak.
16:05
(Applause)
330
965406
2856
(Alkış)
16:13
(Applause ends)
331
973135
1001
Bu yüzden bence başka bir metaforu benimsemeliyiz.
16:14
So I think we have to embrace a different metaphor.
332
974160
2480
16:16
We have to recognize that it's a human system,
333
976664
2509
Kabul etmeliyiz ki bu insani bir sistem
16:19
and there are conditions under which people thrive,
334
979197
3856
ve insanların başarılı oldukları koşullar var,
olmadıkları koşullar var.
16:23
and conditions under which they don't.
335
983077
2597
16:25
We are after all organic creatures,
336
985698
3247
Neticede organik yaratıklarız
16:28
and the culture of the school is absolutely essential.
337
988969
4276
ve okul kültürü kesinlikle zorunlu.
16:33
Culture is an organic term, isn't it?
338
993269
2075
Kültür organik bir terim, değil mi?
16:35
Not far from where I live is a place called Death Valley.
339
995937
3035
Yaşadığım yerden pek de uzakta olmayan Ölüm Vadisi denen bir yer var.
16:39
Death Valley is the hottest, driest place in America,
340
999627
5640
Ölüm Vadisi Amerika'nın en sıcak, en kuru yeri.
16:45
and nothing grows there.
341
1005291
1819
Orada hiçbir şey yetişmez.
Hiçbir şey yetişmez çünkü yağmur yağmaz.
16:48
Nothing grows there because it doesn't rain.
342
1008219
2087
16:50
Hence, Death Valley.
343
1010664
1616
Bu yüzden Ölüm Vadisi.
16:52
In the winter of 2004, it rained in Death Valley.
344
1012917
6753
2004 yılının kışında Ölüm Vadisi'ne yağmur yağdı.
17:00
Seven inches of rain fell over a very short period.
345
1020064
3137
Çok kısa bir süre içinde 18 cm yağmur yağdı
ve 2005 baharında bir olay gerçekleşti.
17:04
And in the spring of 2005, there was a phenomenon.
346
1024010
4695
17:09
The whole floor of Death Valley was carpeted in flowers for a while.
347
1029038
5622
Ölüm Vadisi'nin tüm zemini çiçeklerle kaplandı
bir süreliğine.
17:15
What it proved is this:
348
1035664
1762
Bu şunu kanıtlıyor: Ölüm Vadisi ölü değil.
17:17
that Death Valley isn't dead.
349
1037450
2634
Uyku halinde.
17:21
It's dormant.
350
1041424
1269
17:23
Right beneath the surface are these seeds of possibility
351
1043569
3458
Yüzeyin hemen altında uygun koşulların oluşmasını bekleyen
ihtimal tohumları var.
17:27
waiting for the right conditions to come about,
352
1047051
3538
17:30
and with organic systems, if the conditions are right,
353
1050613
3462
Organik sistemlerde, eğer koşullar uygunsa
yaşam kaçınılmazdır. Her zaman meydana gelir.
17:34
life is inevitable.
354
1054099
1875
17:36
It happens all the time.
355
1056290
1371
17:37
You take an area, a school, a district,
356
1057685
2561
Bir yeri alın, bir okul, bir bölge,
17:40
you change the conditions, give people a different sense of possibility,
357
1060270
3404
koşulları değiştirin, insanlara farklı bir olasılık anlayışı,
17:43
a different set of expectations, a broader range of opportunities,
358
1063698
3118
farklı beklentiler
geniş olanaklar sağlayın,
17:46
you cherish and value the relationships between teachers and learners,
359
1066840
3286
öğretmenlerle öğrenciler arasındaki ilişkiyi besleyin ve ona değer verin,
insanlara yaratıcı ve yaptıkları işlerde yenilikçi
17:50
you offer people the discretion to be creative
360
1070150
2191
17:52
and to innovate in what they do,
361
1072365
1819
olma hoşgörüsünü sağlayın.
17:54
and schools that were once bereft spring to life.
362
1074208
3437
Bu sayede bir zamanlar verimsiz olan okullar hayat bulsun.
17:57
Great leaders know that.
363
1077669
1485
Büyük liderler bunu bilir.
17:59
The real role of leadership in education --
364
1079662
2101
Eğitimde liderliğin gerçek görevi--
18:01
and I think it's true at the national level,
365
1081787
2097
ve bence bu ulusal seviyede, eyalet seviyesinde,
18:03
the state level, at the school level --
366
1083908
1970
ve okul seviyesinde de geçerli--
18:05
is not and should not be command and control.
367
1085902
3474
emir vermek ve idare etmek değildir ve olmamalıdır.
18:10
The real role of leadership is climate control,
368
1090302
4223
Liderin gerçek görevi ihtimal iklimi meydana
18:14
creating a climate of possibility.
369
1094549
2279
getirecek bir iklim oluşturmaktır.
18:16
And if you do that, people will rise to it
370
1096852
2430
Eğer böyle yaparsanız, insanlar bunun
18:19
and achieve things that you completely did not anticipate
371
1099306
3209
üstesinden gelecekler ve hiç beklemediğiniz ve hayal edemeyeceğiniz
18:22
and couldn't have expected.
372
1102539
1943
şeylere ulaşacaklar.
18:24
There's a wonderful quote from Benjamin Franklin.
373
1104506
2353
Benjamin Franklin'in çok güzel bir sözü var:
18:26
"There are three sorts of people in the world:
374
1106883
2579
"Dünyada üç çeşit insan vardır:
18:29
Those who are immovable,
375
1109486
2516
Harekete geçmeyenler,
bir şey elde etmeyen, elde etmek istemeyen insanlar,
18:32
people who don't get it,
376
1112026
1223
18:33
or don't want to do anything about it;
377
1113273
1871
ulaşmak için hiçbir şey yapmayacak olanlar.
18:35
there are people who are movable,
378
1115168
1712
Harekete geçebilecek olanlar,
18:36
people who see the need for change
379
1116904
1620
değişime olan ihtiyacı görenler
18:38
and are prepared to listen to it;
380
1118548
2300
ve dinlemeye hazır olanlardır.
18:40
and there are people who move,
381
1120872
1827
Harekete geçen insanlar vardır,
18:42
people who make things happen."
382
1122723
1756
bir şeyleri gerçekleştiren insanlar."
18:44
And if we can encourage more people, that will be a movement.
383
1124796
3922
Eğer daha çok insanı yüreklendirebilirsek,
hareket meydana gelecektir
18:49
And if the movement is strong enough,
384
1129339
2163
ve eğer hareket yeterince güçlüyse,
18:51
that's, in the best sense of the word, a revolution.
385
1131526
2725
kelimenin tam anlamıyla, devrim olur.
18:54
And that's what we need.
386
1134866
1557
Ve bizim de buna ihtiyacımız var.
18:56
Thank you very much.
387
1136447
1209
Çok teşekkür ederim.
18:57
(Applause)
388
1137680
3865
(Alkış)
Çok teşekkürler. (Alkış)
19:01
Thank you very much.
389
1141569
1226
19:02
(Applause)
390
1142819
2577
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7