Let's use video to reinvent education | Salman Khan

Salman Khan: Eğitimi yeniden icat etmek için videoyu kullanalım.

Çeviri: Taner Tarlakazan Gözden geçirme: osman oguz ahsen

Khan Akademi en çok içerdiği

Khan Academy is most known for its collection of videos,

videolarla tanınıyor,

so before I go any further,

o yüzden başlamadan önce,

let me show you a little bit of a montage.

birazcık montajı göstereyim sizlere.

(Video) Salman Khan: So the hypotenuse is now going to be five.

(Video)Salman Khna: Yani hipotenüs beş olacak.

This animal's fossils are only found in this area of South America --

Bu hayvanın fosilleri sadece Güney Amerikanın bu bölgesinde bulundu --

ve de güzel temiz bir bantta --

a nice clean band here --

and this part of Africa.

ve Afrikanın bu kısmında.

We can integrate over the surface,

Yüzey üzerinden integral alabiliriz;

ve kullanılan simge genelde büyük sigmadır.

and the notation usually is a capital sigma.

National Assembly: They create the Committee of Public Safety,

Ulus Birleşmesi: Onlar Halk Güvenliği komitesini oluşturdular,

ki bu da güzel bir komite gibi duruyor.

which sounds like a very nice committee.

Dikkat, bu bir aldehit,

Notice, this is an aldehyde, and it's an alcohol.

ve bu da bir alkol.

Start differentiating into effector and memory cells.

Efektör ve hafıza hücrelerine diferansiyel etmeye başla.

Bir galaksi.Hey, işte başka bir galaksi.

A galaxy. Hey! There's another galaxy. Oh, look! There's another galaxy.

Oh bak, başka bir galaksi daha.

And for dollars, is their 30 million,

Ve dolar için, onların 30 milyon doları,

plus the 20 million dollars from the American manufacturer.

artı Amerikalı üreticilerin 20 milyon doları.

If this does not blow your mind,

Eğer bu da sizin aklınızı başınızdan almıyorsa,

then you have no emotion.

o zaman duygularınız yok demektir.

(Laughter)

(Kahkahalar)

(Applause)

(Alkışlar)

(Live) SK: We now have on the order of 2,200 videos,

SK:Şu an da basit aritmetikten

tutun da vektör kalkülüse kadar

covering everything from basic arithmetic, all the way to vector calculus,

giden konuların hepsini ve burada

gördüğünüz konuları kapsayan

2,200 adet videomuz var.

and some of the stuff that you saw up there.

We have a million students a month using the site,

Ayda bir milyon öğrencinin kullandığı bir siteye sahibiz,

watching on the order of 100 to 200,000 videos a day.

günlük 100den 200,000e kadar giden bir sırada izlenme değerimiz var.

But what we're going to talk about in this is how we're going to the next level.

Ama burada konuşacağımız şey

bunu bir sonraki adıma nasıl taşıyacağımız.

But before I do that,

Ama bunu yapmadan önce,

I want to talk a little bit about really just how I got started.

Bu işe nasıl başladığımı anlatmak istiyorum.

And some of you all might know,

Ve bazılarınız bunu zaten biliyor olabilir,

about five years ago, I was an analyst at a hedge fund,

yaklaşık beş sene önce bir yatırım fonunda analisttim.

and I was in Boston,

Ve Boston'daydım,

ve New Orleans'taki kuzenlerime uzaktan ders anlatıyordum.

and I was tutoring my cousins in New Orleans, remotely.

Ve ilk Youtube videolarını gerçekten

And I started putting the first YouTube videos up,

really just as a kind of nice-to-have,

olsa iyi olur tarzında,

just kind of a supplement for my cousins,

kuzenlerim için bir destek olsun diye,

something that might give them a refresher or something.

onlara taze bir başlangıç yapmaları için, ekledim.

And as soon as I put those first YouTube videos up,

İlk videoları yükler yüklemez,

ilginç bir şey oldu.

something interesting happened.

Actually, a bunch of interesting things happened.

aslında bir çok ilginç şey oldu.

Bunlardan ilki kuzenlerimin geri dönüşüydü.

The first was the feedback from my cousins.

They told me that they preferred me on YouTube than in person.

Youtube'daki beni

birey olan bene tercih ettiklerini söylediler.

(Laughter)

(Kahkahalar)

And once you get over the backhanded nature of that,

Ve bunun doğasını sinsi bir biçimde anlayınca,

burada gerçekten derin bir şey var aslında.

there was actually something very profound there.

Onlar diyorlardı ki

They were saying that they preferred the automated version of their cousin

kuzenlerinin otomatik versiyonunu

kuzenlerine tercih ediyorlardı.

to their cousin.

At first it's very unintuitive,

İlk başta, bu çok sezgisel olmayan bir şeydi,

but when you think about it from their point of view, it makes a ton of sense.

ama onların bakış açısından, bir çok anlamı var.

Bu durumda onlar

You have this situation where now they can pause and repeat their cousin,

kuzenlerini durdurup tekrar ediyorlar,

without feeling like they're wasting my time.

benim vaktimi harcadıklarını düşünmeden.

Bir iki hafta önce öğrenmeleri gereken,

If they have to review something

that they should have learned a couple of weeks ago,

ya da belki bir iki sene önce, birşeyleri tekrar

etmeleri gerekince,

or maybe a couple of years ago,

they don't have to be embarrassed and ask their cousin.

kuzenlerine sormaktan çekinmemeliler.

They can just watch those videos; if they're bored, they can go ahead.

Onlar bu videoları izleyebilirler.Eğer sıkılırlarsa ilerlerler.

Kendi zamanları içinde, kendi adımları ile izlerler.

They can watch at their own time and pace.

Ve büyük ihtimalle bunun en az takdir edilen kısmı

Probably the least-appreciated aspect of this

bir kavramdır, o kavramda

is the notion that the very first time

beyninizi yeni bir konsepte alıştırmaya çalışırken

that you're trying to get your brain around a new concept,

ilk başta, en başında,

the very last thing you need

ihtiyacınız olan son şeyin,

is another human being saying, "Do you understand this?"

başka birinin gelip, ''Bunu anladın mı?'' demesidir.

And that's what was happening

Ve bu kuzenlerimle daha önceki iletişimlerimizde oluyordu.

with the interaction with my cousins before,

and now they can just do it in the intimacy of their own room.

Ve şimdi kendi odalarında

bunu yapabilirler.

The other thing that happened is --

Olan başka bir şey ise --

I put them on YouTube just --

Onların Youtube'a koyarken

I saw no reason to make it private,

gizli yapmak için bir neden görmedim,

so I let other people watch it,

diğer insanların da izlemesini istedim.

and then people started stumbling on it,

Ve ardından insanlar buna rastladılar.

and I started getting some comments and some letters

Ve bazı yorumlar ve mektuplar almaya başladım

and all sorts of feedback

ve de dünyanın her tarafından her çeşir

geri bildirim aldım.

from random people around the world.

These are just a few.

Birkaçı burada.

This is actually from one of the original calculus videos.

Bu kalkülüs derslerinden birine ait.

Ve birisi Youtube'a yazdı --

Someone wrote it on YouTube, it was a YouTube comment:

bu bir Youtube yorumuydu:

"First time I smiled doing a derivative."

''İlk defa türev alırken gülümsedim.''

(Laughter)

(Kahkahalar)

Ve burada duralım.

Let's pause here.

Bu kişi bir türev aldı

This person did a derivative,

and then they smiled.

ve sonra güldüler.

(Laughter)

In response to that same comment --

Ve sonra aynı yoruma bir cevap -- bu başlıkta var.

this is on the thread, you can go on YouTube and look at the comments --

Youtube'a girip bu yorumlara bakabilirsiniz --

başka birisi yazmış: ''Burada da aynısı oldu.

someone else wrote: "Same thing here.

I actually got a natural high and a good mood for the entire day,

Yüksek bir not aldım ve gün boyunca havamdaydım.

Sınıfta bu matris yazılarını

since I remember seeing all of this matrix text in class,

görüşümü hatırlıyorum,

and here I'm all like, 'I know kung fu.'"

ve burada tamamen, ''Kung fu biliyorum'' der gibiydim.

(Laughter)

(Kahkahalar)

We get a lot of feedback along those lines.

Ve bunun gibi bir çok geri bildirim alıyoruz.

This clearly was helping people.

Bu gerçekten insanlara yardımcı oluyordu.

But then, as the viewership kept growing and kept growing,

Ama sonra, izlenme sayısı artıkça,

insanlardan mektuplar almaya başladım,

I started getting letters from people,

and it was starting to become clear

ve artık anlaşılıyordu ki bu

that it was more than just a nice-to-have.

olsa iyi olurdan daha fazlasıydı.

This is just an excerpt from one of those letters:

Bu o mektupların

bir tanesinden alıntı.

"My 12 year-old son has autism,

''12 yaşındaki oğlumda otizm var

and has had a terrible time with math.

ve matematikle ilgili çok zor zamanları oldu.

Herşeyi denedik.

We have tried everything,

viewed everything, bought everything.

her şeye baktık, her şeyi satın aldık.

We stumbled on your video on decimals, and it got through.

Ondalık sayılar ile ilgili videonuza denk geldik ve o bunu anladı.

Then we went on to the dreaded fractions.

Sonra korkutucu kesirli sayılar konusuna geldik.Yine, anladı.

Again, he got it.

İnanamadık.

We could not believe it.

He is so excited."

Çok heyecanlıydı.

And so you can imagine,

Ve anlayabileceğiniz üzere,

here I was, an analyst at a hedge fund --

burada ben bir yatırım fonu için analisttim.

it was very strange for me to do something of social value.

Sosyal değeri olan bir iş yapmak benim için çok garipti.

(Kahkahalar)

(Laughter)

(Applause)

(Alkışlar)

But I was excited, so I kept going.

Ama çok heyecanlandım, ve devam ettim.

And then a few other things started to dawn on me;

Ve başka bir kaç bir şey daha kafama dank etti.

that not only would it help my cousins right now,

Bu, sadece şu anda kuzenlerime,

or these people who were sending letters,

ya da mektupları gönderenlere değil,

but that this content will never grow old,

ama bu konsept hiç eskimeyeceğine göre,

çocuklarına da

that it could help their kids or their grandkids.

ya da torunlarına da yardım edebilir.

If Isaac Newton had done YouTube videos on calculus,

Eğer Isaac Newton

kalkülüs ile ilgili Youtube'da videolar yapsaydı

benim yapmama gerek kalmazdı.

I wouldn't have to.

(Laughter)

(Kahkahalar)

Assuming he was good. We don't know.

İyi olduğunu varsayarsak tabi.Bilemeyiz.

(Laughter)

(Kahkahalar)

The other thing that happened -- and even at this point, I said,

Ve olan başka bir şeyde--

ve bu noktada dahi, dedim ki, ''Tamam, belki bu iyi bir destek.

"OK, maybe it's a good supplement. It's good for motivated students.

Motive öğrenciler için iyi.

Belki evden dersleri takip edenler için iyi.''

It's good for maybe home-schoolers."

Ama bunun bir şekilde sınıfa girebileceğini

But I didn't think it would somehow penetrate the classroom.

düşünmedim.

Then I started getting letters from teachers,

Ama sonra öğretmenlerden mektuplar almaya başladım.

and the teachers would write, saying,

Ve öğretmenler,

"We've used your videos to flip the classroom.

''Sınıfı harekete geçirmek için videolarınızı kullanıyoruz.

You've given the lectures, so now what we do --"

Dersleri siz vermişsiniz, biz şimdi ne yapalım...''

And this could happen in every classroom in America tomorrow --

ve bu ileride Amerika'daki her sınıfta olabilir,

"what I do is I assign the lectures for homework,

''...yaptığım şey dersleri ödev olarak veriyorum.

Ve ödev olarak verdiklerimi ise,

and what used to be homework,

şimdi öğrencilerim sınıfta yapabiliyorlar.''

I now have the students doing in the classroom."

Ve burada durmak --

And I want to pause here --

(Applause)

(Alkışlar)

Burada bir saniye durmak istiyorum,

I want to pause here, because there's a couple of interesting things.

çünkü burada ilginç olan şeyler var.

One, when those teachers are doing that,

Bir, bu öğretmenler bunu yaptıkları zaman,

there's the obvious benefit --

açık olarak görülen bir fayda var --

the benefit that now their students

o fayda onların öğrencilerinin de

can enjoy the videos in the way that my cousins did,

benim kuzenlerimin yaptığı gibi videolardan zevk alabilmesi.

Durdurabilirler, kendi hızlarında tekrar edebilirler,

they can pause, repeat at their own pace, at their own time.

kendi zamanlarında.

But the more interesting thing -- and this is the unintuitive thing

Ama daha ilginç olan şey ise --

ve sınıfta teknoloji ile ilgili konuşunca sezgisel olmayan bir şekilde

when you talk about technology in the classroom --

bir seviye hepsine uyar tarzı bir eğitimi sınıftan çıkarıp

by removing the one-size-fits-all lecture from the classroom,

öğrencilerin evlerinde kendi hızlarına göre gidebilecekleri,

and letting students have a self-paced lecture at home,

ve sonra sınıfa gelince, iş yapabilecekleri,

then when you go to the classroom,

letting them do work, having the teacher walk around,

öğretmenlerin etrafında dolanacakları,

having the peers actually be able to interact with each other,

birbiri ile iletişimde olan çiftler halinde çalışacakları,

these teachers have used technology to humanize the classroom.

bir durumda öğretmenler sınıfı insancıl

hale getirmek adına bu teknolojiyi kullanıyor.

Temel olarak insancıl olmayan bir deneyimi alıyorlar --

They took a fundamentally dehumanizing experience --

30 kids with their fingers on their lips,

30 tane çocuk parmakları dudaklarında,

birbirleri ile iletişimde değiller.

not allowed to interact with each other.

Bir öğretmen, ne kadar iyi olursa olsun,

A teacher, no matter how good,

has to give this one-size-fits-all lecture to 30 students --

bu bir seviye hepsine uyar tarzı eğitimi

30 öğrenciye veriyor --

blank faces, slightly antagonistic --

boş suratlar, birazcık muhalefet --

and now it's a human experience,

ve şimdi bu bir insan deneyi.

now they're actually interacting with each other.

Şimdi onlar birbiri ile iletişimde olabiliyorlar.

So once the Khan Academy --

Yani Khan Akademi --

İşimi bıraktım

I quit my job,

and we turned into a real organization --

ve gerçek bir organizasyon haline geldik --

we're a not-for-profit --

biz kar amacı gütmüyoruz --

the question is, how do we take this to the next level?

soru, bunu nasıl bir adım öteye taşırız?

How do we take what those teachers were doing to its natural conclusion?

Öğretmenlerin kendi doğal çıkarımları ile yaptığı

şeyleri nasıl alacağız?

And so, what I'm showing over here,

Ve size burada göstereceğim şey,

these are actual exercises

bunlar gerçek örnekler

that I started writing for my cousins.

kuzenlerime yazmaya başladığım şeyler.

The ones I started were much more primitive.

Daha başlarda yazmaya başladığım şeyler.

This is a more competent version of it.

Bu onun biraz daha rekabetçi bir versiyonu.

But the paradigm here is, we'll generate as many questions as you need,

Ama buradaki paradigma, ihtiyacınız ne kadarsa o kadar soru üretiyoruz

o konsepti anlayana kadar,

until you get that concept, until you get 10 in a row.

10 da 10 yapana kadar.

And the Khan Academy videos are there.

Ve de Khan Akademi videoları orada.

You get hints, the actual steps for that problem,

İpuçlarını alırsınız, o problem için gereken adımları izlersiniz,

if you don't know how to do it.

Nasıl yapılacağını bilmiyorsanız.

The paradigm here seems like a very simple thing:

Ama buradaki paradigma, çok basit bir şey gibi gözüküyor:

10 in a row, you move on.

10 da 10, sonra ilerlersin.

But it's fundamentally different

Ama bu şu anda sınıflarda olanlardan temel olarak farklı.

than what's happening in classrooms right now.

Geleneksel bir sınıfta,

In a traditional classroom,

you have homework, lecture, homework, lecture,

ödevleriniz vardır,

ödev, ders, ödev, ders,

and then you have a snapshot exam.

ve sonrada sınav.

And that exam, whether you get a 70 percent, an 80 percent,

Ve bu sınav, yüzde 70 te yapsanız, 80 de

90 da ya da belki 95,

a 90 percent or a 95 percent,

the class moves on to the next topic.

sınıf bir sonraki konuya geçer.

And even that 95 percent student --

Ve o 95lik öğrenci bile,

what was the five percent they didn't know?

bilmediği yüzde 5 lik kısım neydi?

Maybe they didn't know what happens when you raise something to the zeroth power.

Belki de bir şeyi sıfırdan yükseltirken gereken bir şeyi öğrenemediler.

Ve o şeyi bir sonraki konseptte inşa edersin.

Then you build on that in the next concept.

Bu bisiklete binmeyi

That's analogous to -- imagine learning to ride a bicycle.

öğrenmeye başlamak gibidir,

ve belki de size zamanın ardında bir ders veriyorum şimdi,

Maybe I give you a lecture ahead of time,

and I give you a bicycle for two weeks, then I come back after two weeks,

bir bisikleti size iki haftalığına veriyorum.

Ve iki hafta sonra dönüp

and say, "Well, let's see. You're having trouble taking left turns.

''Evet ne yapmışsın görelim.Sola dönüşlerinde sorun var.

düzgünce duramıyorsun.

You can't quite stop. You're an 80 percent bicyclist."

yüzde 80 lik bir bisiklet sürücüsüsün.

Alnına kocaman bir C notu yapıştırıyorun

So I put a big "C" stamp on your forehead --

(Laughter)

and then I say, "Here's a unicycle."

ve diyorum ki, ''İşte tek tekerlekli bisiklet.''

(Laughter)

But as ridiculous as that sounds,

Ama kulağa saçma geldiği kadar,

that's exactly what's happening in our classrooms right now.

şu an da sınıflarımızda olan şey de

bu.

And the idea is you fast forward

Ve fikir şu, ilerledikçe

and good students start failing algebra all of the sudden,

ve iyi öğrenciler birden cebirde hatalara başlıyor

and start failing calculus all of the sudden,

ve kalkülüste birden hatlara başlıyor,

despite being smart, despite having good teachers,

zeki olmanın dışında, iyi öğretmenlere sahip olmanın dışında.

and it's usually because they have these Swiss cheese gaps

Ve bu İsviçre peyniri deliklerine sahip oldukları için oluyor.

Temelden itibaren bu olmaya devam ediyor.

that kept building throughout their foundation.

Yani bizim modelimiz

So our model is: learn math the way you'd learn anything,

matematiği geri kalan her şeyi nasıl öğreniyorsanız öyle öğrenmenizi sağlamak,

tıpkı bisiklete binmeyi öğrenmeniz gibi.

like riding a bicycle.

Stay on that bicycle. Fall off that bicycle.

Bisikletin üstünde kalın.Düşün.

Do it as long as necessary, until you have mastery.

Ustalaşana kadar vaktinizi harcayın.

The traditional model,

Geleneksel model,deneyip

it penalizes you for experimentation and failure,

yanılmanızı cezalandırıyor,

but it does not expect mastery.

ama ustalığı da beklemiyor.

We encourage you to experiment. We encourage you to fail.

Biz denemenizi istiyoruz.Hata yapmanızı istiyoruz.

But we do expect mastery.

Ama usta olmanızı da bekliyoruz.

Bu da modüllerden bir diğeri.

This is just another one of the modules.

Bu trigonometri.

This is trigonometry.

This is shifting and reflecting functions.

Bu ötelenen ve yansıyan fonksiyonlar.

And they all fit together.

Ve hepsi birbiri ile uyumlu.

We have about 90 of these right now.

Bunlardan şu anda 90 tane var.

You can go to the site right now,

Ve şu anda siteye girebilirsiniz.Hepsi bedava.Birşey satmaya çalışmıyorum.

it's all free, not trying to sell anything.

But the general idea is that they all fit into this knowledge map.

Ama genel fikir şu ki hepsi bu bilgi haritasına uyumlu.

En tepedeki nokta, bu gerçek anlamda tek haneli toplama.

That top node right there, that's literally single-digit addition,

Bir artı bir eşittir iki gibi birşey.

it's like one plus one is equal to two.

The paradigm is, once you get 10 in a row on that,

Ve paradigma şu şekilde devam ediyor, o konuda 10 da 10 yapınca,

it keeps forwarding you to more and more advanced modules.

daha fazla ve daha ileri konulara geçişe izin veriyor.

Eğer bilgi haritasında gitmeye devam ederseniz,

Further down the knowledge map,

daha ileri aritmetiğe geçiyoruz.

we're getting into more advanced arithmetic.

Further down, you start getting into pre-algebra and early algebra.

Daha da ilerde, cebir öncesi ve başlangıç seviyesi cebir var.

Further down, you start getting into algebra one, algebra two,

Daha da sonra, cebir bir , cebir iki konuları,

a little bit of precalculus.

birazcık kalkülüs öncesi.

And the idea is, from this we can actually teach everything --

Ve fikir şu ki, bu yöntemle aslında herşeyi öğretebiliriz --

well, everything that can be taught in this type of a framework.

yani bu çerçeve içerisinde anlatabileceğimiz

herşeyi.

So you can imagine -- and this is what we are working on --

Düşünün bir -- ve bu bizim üzerinde çalıştığımız şey --

bu bilgi haritasından

from this knowledge map, you have logic, you have computer programming,

mantığınız var, bilgisayar programlamanız var,

you have grammar, you have genetics,

grameriniz var, genetik biliminiz var,

all based off of that core of, if you know this and that,

hepsi o çekirdekten geliyor,

eğer bunu ve şunu bilirseniz,

now you're ready for this next concept.

şimdi bir sonraki konsept için hazırsınız demektir.

Now that can work well for an individual learner,

Bu her bireysel öğrenici için geçerlidir,

and I encourage you to do it with your kids,

ve sizin bunu çocuklarınıza göstermenizi istiyorum,

but I also encourage everyone in the audience to do it yourself.

ama aynı zamanda bu topluluktaki herkesin kendileri içinde denemelerini istiyorum.

Yemek masasında olan şeyleri değiştirecek bir şey bu.

It'll change what happens at the dinner table.

But what we want to do

Ama yapmak istediğimiz şey

is use the natural conclusion of the flipping of the classroom

daha önceden öğretmenlerin bana mail attıkları

that those early teachers had emailed me about.

sınıfı değiştirmek olayı için bu doğal çıkarımı kullanmak.

And so what I'm showing you here,

Ve sizi gösterdiğim şey,

this is data from a pilot in the Los Altos school district,

Los Altos okul bölgesinden (pilot bölge) gerçek veriler,

where they took two fifth-grade classes and two seventh-grade classes,

iki tane beşinci sınıf iki tane yedinci sınıfı alıyorlar

ve eski matematik müfredatını tamamen alıyorlar.

and completely gutted their old math curriculum.

Bu çocuklar ders kitabı kullanmıyor,

These kids aren't using textbooks, or getting one-size-fits-all lectures.

bir seviye hepsine uyar tarzı bir eğitim almıyorlar.

They're doing Khan Academy, that software, for roughly half of their math class.

Onlar Khan Akademi'yi kullanıyorlar, o yazılımı kullanıyorlar,

matematik derslerinin kabaca yarısında.

I want to be clear: we don't view this as a complete math education.

Ve bunu netleştirmek istiyorum, biz bunu tam bir matematik eğitimi olarak görmüyoruz.

Bunun yaptığı şey --Los Altos'da olan da bu--

What it does is -- this is what's happening in Los Altos --

zaman kazandırmak.

it frees up time -- it's the blocking and tackling,

Blok haline getirip müdahele etmek,

making sure you know how to move through a system of equations,

denklemlerden oluşan bir sistem boyunca nasıl hareket edeceğinizden emin olmak,

ve simulasyonlar için, oyunlar için,

and it frees up time for the simulations, for the games,

mekanik için, robot inşası için zaman kazanmak demek,

for the mechanics, for the robot-building,

tepenin ne kadar yüksek olduğunu anlamak için gölgesine bakılır.

for the estimating how high that hill is based on its shadow.

Ve paradigma şu, öğretmen her gün sınıfa gelir,

And so the paradigm is the teacher walks in every day,

every kid works at their own pace --

her çocuk kendisine göre çalışır --

this is actually a live dashboard from the Los Altos school district --

ve Los Altos okul bölgesinden gerçek bir panel --

ve bu panele bakarlar.

and they look at this dashboard.

Every row is a student.

Her sıra bir öğrenci.

Every column is one of those concepts.

Her sütün ise konulardan bir tanesi.

Green means the student's already proficient.

Yeşil öğrencinin zaten o konuda iyi olduğunu gösteriyor.

Blue means they're working on it -- no need to worry.

Mavi onların çalıştıklarını gösteriyor -- endişeye gerek yok.

Red means they're stuck.

Kırmızı ise onların takılıp kaldığını gösteriyor.

And what the teacher does is literally just say,

Ve öğretmenin yaptığı şey ise gerçek anlamda gelip,

"Let me intervene on the red kids."

''Bu kırmızı çocuklara gidip yardımcı olayım.''

Or even better, "Let me get one of the green kids,

Daha da iyisi, ''Konuyu zaten iyi anlamış olan

yeşillerden bir tanesini ilk yöntem olarak

who are already proficient in that concept,

arkadaşına konuyu

to be the first line of attack, and actually tutor their peer."

anlatması için teşvik edeyim.''

(Applause)

(Alkışlar)

Now, I come from a very data-centric reality,

Çok veri merkezli bir gerçeklikten geldim buraya,

so we don't want that teacher to even go and intervene

yani öğretmenin çocuğa gidip

de rahatsız edici sorular sormasını istemeyiz:

and have to ask the kid awkward questions:

''Oh, anlamadığın şey ne?'' ya da ''Anladığın şey ne?''

"What don't you understand? What do you understand?" and all the rest.

ve geri kalanı.

So our paradigm is to arm teachers with as much data as possible --

Yani bizim paradigmamız öğretmenleri olabildiği kadar çok veri ile desteklemek --

data that, in any other field, is expected,

neredeyse başka herhangi konular içinde beklenebilecek

in finance, marketing, manufacturing --

gerçek bir veri, eğer finanstaysanız, ya da pazarlamadaysanız ya da üretimdeyseniz.

so the teachers can diagnose what's wrong with the students

Ve bu sayede öğretmenler öğrencilerin nerede hata yaptığını görebilir

so they can make their interaction as productive as possible.

olabildiğince üretken bir biçimde etkileşime girebilirler.

Now teachers know exactly what the students have been up to,

Yani şimdi öğretmenler öğrencinin ne ile alakadar olduğunu tam olarak biliyor,

how long they've spent each day, what videos they've watched,

her gün ne kadar vakit harcıyorlar, hangi videoları izliyorlar,

videoları ne zaman durduruyorlar, durmalarını sağlayan şey ne,

when did they pause the videos, what did they stop watching,

hangi alıştırmaları kullanıyorlar,

what exercises are they using, what have they focused on?

nelere odaklanmışlar?

The outer circle shows what exercises they were focused on.

Dışarıdaki çember hangi alıştırmalara odaklanmışlar onu gösteriyor.

The inner circle shows the videos they're focused on.

İçerideki ise hangi videolara odaklandıkları.

Ve veri gayet anlaşılır bir biçimde

The data gets pretty granular,

so you can see the exact problems the student got right or wrong.

yani öğrencinin bildiği ya da yanıldığı yeri tam olarak bilirsiniz.

Red is wrong, blue is right.

Kırmızı yanlış, mavi doğru.

The leftmost question is the first one the student attempted.

En soldaki soru öğrencinin denediği ilk soru.

Videoyu şurada izlemişler.

They watched the video over there.

Ve görüyorsunuz ki, eninde sonunda, 10 da 10 yapabilmişler.

And you can see, eventually they were able to get 10 in a row.

Bu neredeyse onların en son 10 soruda öğrenişlerini görmek gibi.

It's almost like you can see them learning over those last 10 problems.

Aynı zamanda hızlanıyorlar.

They also got faster -- the height is how long it took them.

Yükseklik ne kadar zaman aldığını gösteriyor.

When you talk about self-paced learning, it makes sense for everyone --

Yani kendi zamanına göre çalışmaktan konuştuğunuz zaman,

herkes için mantıklı hale geliyor -- eğitim dili ile, ayrıştırmalı öğrenme --

in education-speak, "differentiated learning" --

but it's kind of crazy, what happens when you see it in a classroom.

ama bunu sınıfta görmek biraz delice.

Çünkü bunu her yaptığımızda,

Because every time we've done this, in every classroom we've done,

her sınıfta,

over and over again, if you go five days into it,

defalarca, eğer beş gün verirseniz,

there's a group of kids who've raced ahead

bazı çocuklar öne geçiyor

bazıları da biraz geride kalıyor.

and a group who are a little bit slower.

In a traditional model, in a snapshot assessment,

Ve geleneksel modelde, anlık bir ödev yaparsanız,

dersiniz ki, ''Şu çocuklar yetenekli, şunlar ise o kadar iyi bilmiyor.

you say, "These are the gifted kids, these are the slow kids.

belki de farklı bir biçimde izlenmeliler.

Maybe they should be tracked differently.

Belki de onların sınıflarını ayırmalıyız.''

Maybe we should put them in different classes."

Ama her öğrencinin kendi seviyesinde çalışmasına izin verdiğinizde --

But when you let students work at their own pace --

yine defalarca ve defalarca gördük ki --

we see it over and over again --

you see students who took a little bit extra time

bir konuda veya diğerinde biraz daha fazla

vakit harcayan öğrenciler,

on one concept or the other,

but once they get through that concept,

bir kere konuyu anlayınca,

yarışta öne geçiyorlar.

they just race ahead.

And so the same kids that you thought were slow six weeks ago,

Ve altı hafta önce yeteneksiz dediğiniz bazı öğrenciler,

you now would think are gifted.

şimdi baksanız yetenekli oluyorlar.

And we're seeing it over and over again.

Ve bunu her seferinde, defalarca ve defalarca tekrardan sonra gördük.

It makes you really wonder

Ve bu düşündürücü

how much all of the labels maybe a lot of us have benefited from

bir çoğumuzun yararlandığı o kadar çok etiketten ne kadarı

were really just due to a coincidence of time.

sadece zamanın getirdiği bir tesadüftü.

Now as valuable as something like this is in a district like Los Altos,

Şimdi Los Altos gibi bir bölgede

bunun gibi değerli bir şey ile,

our goal is to use technology

amacımız teknolojiyi beşeri etkileşimi artırmak

to humanize, not just in Los Altos, but on a global scale,

için kullanmak, sadece Los Altos'da değil, ama global bir ölçekte,

what's happening in education.

Eğitimde olan şey bu.

And that brings up an interesting point.

Ve gerçekte,bu önemli bir noktaya geliyor.

Sınıfı insanlaştırma adına yapılan bir çok şey

A lot of the effort in humanizing the classroom

is focused on student-to-teacher ratios.

öğrencinin öğretmene bölündüğü orana odaklanıyor.

In our mind, the relevant metric is:

Bizim aklımızda, ilgili ölçek ise

öğrenci bölü --değerli insan zamanı--

student-to-valuable-human-time- with-the-teacher ratio.

öğretmen oranı.

So in a traditional model, most of the teacher's time

Yani geleneksel modelde, öğretmenlerin zamanlarının çoğu

is spent doing lectures and grading and whatnot.

ders vererek, not vererek,ve neyin yapılmayacağını söyleyerek geçiyor.

Maybe five percent of their time is sitting next to students

Belki zamanlarının yüzde beşi gerçekten öğrencinin yanına

oturup gerçekten onlarla çalışmakla geçiyor.

and working with them.

Now, 100 percent of their time is.

Şu an da ise zamanlarının yüzde yüzü bununla geçiyor.

So once again, using technology, not just flipping the classroom,

Yani bir kez daha, teknolojiyi kullanarak, sadece sınıfı değiştirerek değil,

you're humanizing the classroom, I'd argue,

sınıfı insanlaştırıyorsunuz,diyebilirim ki,

5 veya 10 kat daha fazla bir biçimde.

by a factor of five or 10.

As valuable as that is in Los Altos,

Ve Los Altos'da değerli olduğu kadar,

imagine what it does to the adult learner,

geri dönüp daha önce öğrenmeleri gereken şeylere

who's embarrassed to go back and learn stuff

bakmaya utanan insanlara ne kadar fayda sağlar

they should have known before going back to college.

hayal edin.

Hayal edin Kalküta'daki bir

Imagine what it does to a street kid in Calcutta,

sokak çocuğu ailesine

who has to help his family during the day,

gün boyunca yardım etmek zorunda,

and that's the reason he or she can't go to school.

ve bu yüzden okula gidemiyor.

ama şimdi günde iki saat harcayabilirler ve telafi edebilirler,

Now they can spend two hours a day and remediate,

or get up to speed and not feel embarrassed

ya da utanmaksızın hız kazanabilirler

bildikleri ya da bilmedikleri bir konuda.

about what they do or don't know.

Now imagine what happens where --

Hayal edin sınıfta birbirine

we talked about the peers teaching each other

yardım eden öğrencilerin olduğu

bir ortamda neler olur.

inside of a classroom.

Ama bu sadece bir sistem.

But this is all one system.

There's no reason why you can't have that peer-to-peer tutoring

Bu eşli sistemin sınıfın dışına

taşınmaması için

beyond that one classroom.

bir sebep yok.

Imagine what happens if that student in Calcutta

Hayal edin ki bir öğrenci Kalküta'dan

all of the sudden can tutor your son,

birden sizin oğlunuza bir şeyler öğretiyor olsun,

or your son can tutor that kid in Calcutta.

ya da sizin oğlunuz Kalküta'daki o çocuğa bir şeyler anlatabilir mi?

And I think what you'll see emerging

Ve gördüğünüz şey bu anlamda küresel bir

is this notion of a global one-world classroom.

sınıf olma yolunda ilerliyor.

And that's essentially what we're trying to build.

Ve bu temel olarak inşa etmeye çalıştığımız şey.

Thank you.

Teşekkürler.

(Applause)

(Alkışlar)

Bill Gates: I'll ask about two or three questions.

Salman Khan: Oh, OK.

(Applause continues)

(Applause ends)

BG: I've seen some things you're doing in the system,

Bill Gates:Motivasyon ve geri bildirim ile ilgili bir sistem

that have to do with motivation and feedback --

hakkında çalışmalar yaptığını gördüm --

energy points, merit badges.

enerji noktaları, hak edilince alınan rozetler.

Tell me what you're thinking there.

Neler düşündüğünü anlatır mısın?

SK: Oh yeah. No, we have an awesome team working on it.

SK:Evet.Bunun üzerinde çalışan harika bir takımımız var.

I have to be clear, it's not just me anymore.

Ve belirtmeliyim ki, artık sadece ben değilim.

Hala videoların hepsini ben yapıyorum,

I'm still doing all the videos,

but we have a rock-star team doing the software.

ama yazılımı yapan muhteşem bir ekibimiz var.

We've put a bunch of game mechanics in there, where you get badges,

Evet, oraya bir çok oyun mekaniği koyduk

rozetleri aldığınız yere,

we're going to start having leader boards by area, you get points.

alana göre lider tabloları yapmaya başlayacağız ve puanlar alabileceksiniz.

It's actually been pretty interesting.

Aslında çok ilginç.

Just the wording of the badging,

ne kadar puan aldığınıza ya da ne kadar çok şey yaptığınıza bağlı olarak rozet verme işlemi,

or how many points you get for doing something,

bunu sistem genişliği boyunca görüyoruz,

we see on a system-wide basis,

like tens of thousands of fifth-graders or sixth-graders

10binlerce beşinci sınıf ya da yedinci sınıf öğrencisi

onlara hangi rozeti verdiğinize göre

going one direction or another, depending what badge you give them.

bir yönden diğerine gidiyor.

(Laughter)

(Kahkahalar)

BG: And the collaboration you're doing with Los Altos,

BG:Ve Los Altos ile beraber yaptığınız çalışma,

how did that come about?

O nasıl ortaya çıktı?

SK: Los Altos, it was kind of crazy.

SK: Los Altos, biraz çılgıncaydı.

Bir kez daha söyleyeyim, bunun sınıflarda kullanılmasını beklemiyordum.

Once again, I didn't expect it to be used in classrooms.

Someone from their board came and said,

Yönetimlerinden birisi geldi ve dedi ki,

"What would you do if you had carte Blanche in a classroom?"

Sınıf içerisinde tam yetkin olsaydı ne yapardın?''

Ve dedim ki, ''Sadece her öğrencinin kendi seviyesinde çalışmasını saplardım

I said, "Well, every student would work at their own pace,

ve bunun gibi bir şey, ve size bir panel verirdim.''

on something like this, we'd give a dashboard."

Ve dediler ki, ''Bu biraz radikal.Bununla ilgili düşünmeliyiz.''

They said, "This is kind of radical. We have to think about it."

Ve benle takımın geri kalanı,

Me and the rest of the team were like, "They're never going to want to do this."

''Bunu asla yapmak istemeyecekler.'' diyorduk.

Ama tam olarak bir gün sonra onlar dedi ki, ''İki hafta içerisinde başlayabilir misiniz?''

But literally the next day they were like, "Can you start in two weeks?"

(Kahkahalar)

(Laughter)

BG: Beşinci sınıf matematiği, nasıl gidiyor şu anda?

BG: So fifth-grade math is where that's going on right now?

SK: İki tane beşinci sınıf ve iki tane de yedinci sınıf.

SK: It's two fifth-grade classes and two seventh-grade classes.

Ve onlar bunu bölgesel düzeyde yapıyorlar.

They're doing it at the district level.

Bence onları asıl heyecanlandıran artık çocukları takip edebilecek olmaları.

I think what they're excited about is they can follow these kids,

Bu sadece okul içi bir iş değil.

not only in school; on Christmas, we saw some of the kids were doing it.

Noel tatilinde dahi bazı çocukların çalıştığını izledik.

We can track everything, track them as they go through the entire district.

Ve herşeyi takip edebiliyoruz.

Yani bütün bölge boyunca çocukları takip edebiliyorlar.

Through the summers, as they go from one teacher to the next,

Yaz boyunca, bir öğretmenden diğerine geçtiklerinde,

verilerin devamlılığı sağlanıyor

you have this continuity of data that even at the district level, they can see.

bölgesel düzeyde dahi bunu görebiliyorlar.

BG: Gördüklerimizden bazıları

BG: So some of those views we saw were for the teacher

o çocuklar ile ilgili aslında neler

to go in and track actually what's going on with those kids.

olduğunu takip eden öğretmenler içindi.

So you're getting feedback on those teacher views

Yani onların aslında ne demek istediklerini

anlamak için öğretmenlerden geri bildirim alıyor musunuz?

to see what they think they need?

SK: Oh yeah. Most of those were specs by the teachers.

SK:Evet.Onların çoğu öğretmenler tarafından yapıldı.

öğrenciler kendi verilerini görebilsin diye bazılarını yaptık,

We made some of those for students so they could see their data,

ama öğretmenler ile çok sıkı bir tasarım döngümüz var.

but we have a very tight design loop with the teachers themselves.

Ve onlar tam anlamıyla, ''Bu güzel ama...'' diyebiliyorlar.

And they're saying, "Hey, this is nice, but --"

Like that focus graph, a lot of the teachers said,

Odaklanma grafiği gibi, birçok öğretmen dedi ki,

''Çocukların çoğunun bir konuya odaklanmayıp birçok konu üzerinde

"I have a feeling a lot of the kids are jumping around

dolandıklarına dair bir düşüncem var.''

and not focusing on one topic."

Bizde sonra odaklanma diyagramını yaptık.

So we made that focus diagram.

So it's all been teacher-driven. It's been pretty crazy.

Yani bunlar tamamen öğretmenler tarafından ilerletiliyor.

Bu baya çılgınca.

BG: Is this ready for prime time?

BG: Büyük çapta bir atılım için hazır mı bu proje?

Do you think a lot of classes next school year should try this thing out?

Önümüzdeki eğitim yılında birçok okulun bunu denemesi gerektiğini düşünüyor musun?

SK: Yeah, it's ready.

SK: Evet, proje hazır.

We've got a million people on the site already,

Sitede zaten bir milyon insan var,

so we can handle a few more.

bir kaç milyonla da başa çıkabiliriz.

(Kahkahalar)

(Laughter)

No, no reason why it really can't happen

Yarın Amerika'daki her sınıfta bunun

in every classroom in America tomorrow.

olmaması için bir sebep yok.

BG: And the vision of the tutoring thing.

BG: Ve de öğretme olayının vizyonu.

The idea there is, if I'm confused about a topic,

Fikir şurada, eğer konu ile ilgili bir kafa karışıklığım oluştuysa,

somehow right in the user interface,

bir şekilde arayüzü kullanarak

I'd find people who are volunteering,

gönüllü olan insanlara ulaşabilirim,

maybe see their reputation,

belki de onların başarılarına bakarak,

and I could schedule and connect up with those people?

ve o insanlarla kontağa geçip zaman ayarlayabilirim değil mi?

SK: Absolutely. And this is something I recommend everyone in this audience do.

SK: Kesinlikle.Ve bu, bu ortamdaki her

kişiye de tavsiye ettiğim birşey.

Those dashboards the teachers have, you can go log in right now

Öğretmenlerin sahip olduğu panele, şu anda girebilirsiniz

and you can essentially become a coach

ve çocuklarınız, yeğenleriniz, ya da kuzenleriniz

for your kids, your nephews, your cousins,

için koç olabilirsiniz

or maybe some kids at the Boys and Girls Club.

ya da ''Boys and Girls Club''taki çocuklara.

Ve evet, bir akıl hocası ya da öğretmen olmaya

And yeah, you can start becoming a mentor, a tutor,

really immediately.

hemen şimdi başlayabilirsiniz.

But yeah, it's all there.

Hepsi burada.

BG: Well, it's amazing.

BG: Gerçekten, bu muhteşem.

I think you just got a glimpse of the future of education.

Bence gelecekteki eğitimin nasıl olacağını bize gösteriyorsun.

BG: Thank you. SK: Thank you.

Teşekkürler.(SK:Teşekkürler.)

(Applause)

(Alkışlar)