An Interview with ESTHER about Teaching English

Welcome to another edition of Speak English fluently.

İngilizceyi akıcı bir şekilde konuşun'un başka bir sürümüne hoş geldiniz.

I'm your host, Steve Hatherly.

Ben sunucunuzum, Steve Hatherly.

My guest today is quite the celebrity in the English education field.

Bugünkü konuğum, İngilizce eğitimi alanında oldukça ünlü.

She started teaching English in Korea way back in 2008 after studying psychology for

Lisans derecesi için psikoloji okuduktan sonra 2008 yılında Kore'de İngilizce öğretmeye başladı

her undergraduate degree.

.

And now she's actually studying to be a therapist.

Ve şimdi aslında terapist olmak için çalışıyor.

We will talk about that a little bit today.

Bugün biraz bundan bahsedeceğiz.

She is the top English teacher for Shaw Education.

Shaw Education'ın en iyi İngilizce öğretmenidir.

She has over, I think if we count correctly, 160 videos on the website now.

Sanırım şu anda web sitesinde 160'tan fazla videosu var.

Although that number might be a little bit higher, we'd have to count more accurately.

Bu sayı biraz daha yüksek olsa da, daha doğru saymamız gerekir.

Those videos are there for your viewing pleasure and your education pleasure, of course.

O videolar tabii ki sizin izleme zevkiniz ve eğitim keyfiniz için var.

She covers grammar, vocabulary, listening and conversation in her videos.

Videolarında gramer, kelime bilgisi, dinleme ve konuşma konularını ele alıyor.

And we will have a conversation today.

Ve bugün konuşacağız.

Welcome Esther, should I say Ester sonsangnim, Esther teacher, Miss Esther?

Hoş geldiniz Esther, Ester sonsangnim demeli miyim, Esther öğretmeni, Bayan Esther?

Welcome regardless to Speak English Fluently.

Ne olursa olsun Akıcı İngilizce Konuş'a hoş geldiniz.

Thank you so much for having me, Steve.

Beni kabul ettiğin için çok teşekkür ederim, Steve.

And you can call me Esther.

Ve bana Esther diyebilirsin.

That's totally fine.

Bu kesinlikle iyi.

Very good.

Çok iyi.

Well, thank you once again for joining today.

Pekala, bugün katıldığınız için bir kez daha teşekkür ederim.

OK, so let's talk about your career then.

Tamam, o zaman kariyerin hakkında konuşalım.

You are from the United States, and you are currently residing in the United States.

Amerika Birleşik Devletleri'ndensiniz ve şu anda Amerika Birleşik Devletleri'nde ikamet ediyorsunuz.

You studied psychology in school.

Okulda psikoloji okudun.

Did you move to Korea after university in America or was there a time period between?

Amerika'da üniversiteden sonra Kore'ye mi taşındınız yoksa arada bir süre var mıydı?

Actually, I moved to Korea right after I graduated from university.

Aslında üniversiteden mezun olduktan hemen sonra Kore'ye taşındım.

It’s a funny story.

Bu komik bir hikaye.

I was supposed to go there for a 15-day graduation trip and ended up staying for 9 years.

Oraya 15 günlük bir mezuniyet gezisi için gitmem gerekiyordu ve sonunda 9 yıl kaldım.

So pretty much right after I graduated.

Mezun olduktan hemen sonra yani.

Let's… yeah, I mean everybody was surprised and yeah, it's… it was a wonderful time

Hadi… evet, yani herkes şaşırdı ve evet, bu…

there.

orada harika bir zamandı.

That's such a common story though, isn't it?

Bu çok yaygın bir hikaye ama değil mi?

You know, people move to Korea and then the plan is to stay for a short time.

Biliyorsunuz, insanlar Kore'ye taşınıyor ve plan kısa bir süre kalmak.

But they end up staying for a long time.

Ama sonunda uzun süre kalırlar.

People fall in love with Korea, don't they?

İnsanlar Kore'ye aşık oluyor, değil mi?

Yes, and I miss it so much.

Evet ve onu çok özlüyorum.

I can't wait to go back and visit sometime in the near future, and I've heard countless

Yakın gelecekte geri dönüp ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum ve sayısız hikaye duydum

stories and have many friends who had similar experiences.

ve benzer deneyimler yaşayan birçok arkadaşım var.

When you moved to Korea, did you have plans of teaching English?

Kore'ye taşındığınızda, İngilizce öğretme planlarınız var mıydı?

I guess not, because you were only planning on being here for a couple of weeks.

Sanırım hayır, çünkü burada sadece birkaç hafta kalmayı planlıyordun.

That's correct.

Bu doğru.

I had a friend from college who lived in Korea and was studying abroad in the US when we

Tanıştığımızda Kore'de yaşayan ve ABD'de yurt dışında okuyan üniversiteden bir arkadaşım vardı ve

met, and she heard of a job opportunity, asked me if I'd be interested in interviewing, and

bir iş fırsatı duydu, röportaj yapmak isteyip istemediğimi sordu ve

I got the job.

ben de işi aldım.

And that's how I ended up staying for a lot longer than I had ever planned.

Ve böylece planladığımdan çok daha uzun süre kaldım.

Wow, so what made you interested in teaching English then?

Vay canına, o zaman seni İngilizce öğretmekle ne ilgilendirdi?

Because it came to you very suddenly, I guess in in your life, right?

Çünkü o sana çok ani geldi, sanırım hayatında, değil mi?

Yeah, I have always really enjoyed working with young people and children.

Evet, gençlerle ve çocuklarla çalışmaktan her zaman çok keyif almışımdır.

When I was young, I wanted to be a teacher or an artist, but I think my teaching abilities

Gençken öğretmen ya da sanatçı olmak istiyordum ama

out… outway… are stronger than my artistic abilities, although I am very creative.

çok yaratıcı olmama rağmen öğretme becerilerimin sanatsal becerilerimden daha güçlü olduğunu düşünüyorum.

So yeah, I…

Yani evet, ben…

I have always been interested in teaching and this opportunity did fall in my lap and

Öğretmenliğe her zaman ilgi duymuşumdur ve bu fırsat kucağıma düştü ve bu fırsatı

I took the opportunity.

değerlendirdim.

I guess I seized the opportunity and never looked back.

Sanırım fırsatı değerlendirdim ve bir daha arkama bakmadım.

Carpe Diem moment for you.

Sizin için Carpe Diem anı.

So how did you become involved with Shaw education?

Shaw eğitimine nasıl dahil oldunuz?

Um, so between teaching jobs, I had taken a little bit of a break to go back and visit

Yani, öğretmenlik işleri arasında, geri dönüp ailemi ziyaret etmek için biraz ara vermiştim

my family.

.

And when I came back to Korea, I didn't have another job lined up.

Ve Kore'ye döndüğümde başka bir işim yoktu.

And so I was looking.

Ve ben de bakıyordum.

I wanted to do some part time jobs or some tutoring jobs.

Bazı yarı zamanlı işler veya bazı özel işler yapmak istedim. Bana

I was looking for some jobs that would give me a little bit more freedom than working

tipik bir hagwon veya İngiliz kurumu veya Akademisi türünde

at the kind of typical hagwon or English institution or Academy.

çalışmaktan biraz daha fazla özgürlük verecek bazı işler arıyordum .

And so I was…

Ve böylece ben…

I was tutoring.

özel ders veriyordum.

I was doing part time work, doing some research and development for some hagwons, and then

Yarı zamanlı çalışıyordum, bazı hagwon'lar için araştırma ve geliştirme yapıyordum ve sonra

I came across an ad from Shaw English, looking for teachers to shoot some videos teaching

Shaw English'ten İngilizce öğreten videolar çekecek öğretmenler arayan bir ilanla karşılaştım

English.

.

And I thought I'd give it a shot.

Ve bir şans vereceğimi düşündüm.

So another opportunity that just fell on my lap.

Yani kucağıma düşen başka bir fırsat.

I'm curious to know where you saw the advertisement, because that's exactly how I came to Korea

Reklamı nerede gördüğünüzü merak ediyorum çünkü ben de Kore'ye tam olarak bu şekilde geldim

originally as well.

.

It was a really small advertisement in the bottom right corner of the newspaper that

Gazetenin sağ alt köşesinde

said teach English in Korea.

Kore'de İngilizce öğretin yazan gerçekten küçük bir ilandı.

So where was your Shaw Education advertisement?

Shaw Education reklamınız neredeydi?

I want to know.

Bilmek istiyorum.

That's a funny story.

Bu komik bir hikaye.

Well, my, uh, the ad that I saw was on Craigslist, I believe so, yeah, very funny 'cause I don't

Benim, uh, gördüğüm reklam Craigslist'teydi, inanıyorum ki çok, evet, çok komik çünkü

really know anybody who used Craigslist in Korea maybe.

belki de Kore'de Craigslist kullanan birini tanımıyorum.

So I just got very lucky I guess.

Yani sanırım çok şanslıydım.

Yeah, maybe to buy a sofa or something like that, but not to start this amazingly successful,

Evet, belki bir kanepe ya da onun gibi bir şey satın almak için, ama bu inanılmaz derecede başarılı,

you know, online English education career.

bilirsiniz, çevrimiçi İngilizce eğitim kariyerine başlamak için değil.

That's a very rare story.

Bu çok nadir bir hikaye.

Exactly.

Kesinlikle.

What year was that that you got started with Shaw?

Shaw ile çalışmaya hangi yıl başladınız?

I believe that was 2012.

Sanırım 2012 yılıydı.

OK, so it's been quite a long time, then, that you've been making videos for Shaw education.

Tamam, Shaw eğitimi için videolar çekmeyeli oldukça uzun zaman oldu.

You did that while you were here in Korea, but after moving back to the United States,

Bunu Kore'deyken yaptın ama Amerika Birleşik Devletleri'ne döndükten sonra

you continued working with Shaw.

Shaw ile çalışmaya devam ettin.

Was that in the plans or… because usually when people leave Korea, they kind of leave

Bu planlarda mıydı yoksa… çünkü genellikle insanlar Kore'den ayrıldıklarında,

perhaps, not always, but sometimes leave the English education part of their life behind.

belki her zaman değil ama bazen hayatlarının İngilizce eğitim kısmını geride bırakıyorlar.

But you took it with you.

Ama sen onu yanına aldın.

Yeah, that was actually never part of the plan.

Evet, aslında bu asla planın bir parçası değildi.

I didn't expect things to take off the way they did.

İşlerin olduğu gibi yürümesini beklemiyordum.

I worked for maybe two months, I think with Robin in 2012 and I thought that was the end

Belki iki ay çalıştım, sanırım 2012'de Robin ile ve bunun sonu olduğunu düşündüm

of it and I think we reconnected maybe around 2015.

ve sanırım 2015 civarında yeniden bağlantı

Team and started talking about let's make some more videos and even though I've moved

kurduk

to the states, Robin has come here and we've done some more content in the USA and I've…

. devletler, Robin buraya geldi ve ABD'de biraz daha içerik yaptık ve ben…

Wow.

Vay canına.

Yeah, and I've flown back to Korea as well to make more videos.

Evet, ben de daha fazla video çekmek için Kore'ye geri döndüm.

So was that, does that mean then that the videos that you made in the beginning were

Bu, başlangıçta yaptığınız videoların o kadar iyi karşılandığı veya o kadar popüler olduğu anlamına mı geliyordu

so well received or so popular that Robin thought, wait, we have a good opportunity

ki, Robin dur, burada biraz daha başarı elde etmek için

to make some more success here?

iyi bir fırsatımız var diye düşündü.

I definitely think so, yeah.

Kesinlikle öyle düşünüyorum, evet.

I didn't expect it, but they did take off.

Bunu beklemiyordum ama havalandılar.

Can you remember the very first video that you made, I wonder?

Acaba ilk çektiğin videoyu hatırlıyor musun?

I I'm not sure, but I if I were to take a guess.

Emin değilim, ama bir tahminde bulunmam gerekirse.

I would guess the ‘can and can’t’ and some of the very simple basic skills.

'Yapabilir ve yapamaz' ve çok basit temel becerilerden bazılarını tahmin ediyorum.

So in your videos, I talked about it in the opening a little bit conversation, you covered

Yani videolarınızda, biraz açılış konuşmasında bundan bahsetmiştim, onu ele aldınız

that.

.

You cover a lot of different things in your videos.

Videolarında çok farklı konulara değiniyorsun.

And some of your videos are quite long as well, although they're put together I think

Ve bazı videolarınız da oldukça uzun, her ne kadar bir araya getirilmiş olsalar da sanırım

3 hours, some 5 hours some.

3 saat, bazıları 5 saat.

But yeah, different topics, conversation, speaking, all these different types of things.

Ama evet, farklı konular, sohbet, konuşma, tüm bu farklı türden şeyler.

When you started making videos again, did you know that you wanted to cover many different

Tekrar video çekmeye başladığınızda, videonuzda birçok farklı konuyu ele almak istediğinizi biliyor muydunuz

topics in your video?

?

No, but I did always enjoy the storytelling videos, which were a little more casual, a

Hayır, ama biraz daha gündelik,

little less formal.

biraz daha az resmi olan hikaye anlatma videolarından her zaman keyif almışımdır.

We haven't done any kind of storytelling videos in a while, but I'm looking forward to picking

Bir süredir hikaye anlatımı videosu yapmıyoruz ama tekrardan bu videoları almak için sabırsızlanıyorum

up on those again.

.

And there was a video where Robin asked me really quick-fire 100 questions and that was

Ve Robin'in bana çok hızlı 100 soru sorduğu bir video vardı ve bu da

a lot of fun as well.

çok eğlenceliydi.

I…

Ben…

I did one of those videos too, for Robin.

Ben de o videolardan birini Robin için yaptım.

It was…

Bu...

It was a lot of fun.

Çok eğlenceliydi.

Yeah, I don't think I've ever been asked 100 questions in a row before in such quick-fire,

Evet, daha önce hiç bu kadar hızlı, hızlı bir şekilde art arda 100 soru sorulmadığını sanmıyorum

quick-fire fashion.

.

But yeah, those are fun to do.

Ama evet, bunları yapmak eğlenceli.

Right.

Doğru.

I saw one of your videos has 17,155,940 views and that number is probably higher as we are

Videolarınızdan birinin 17.155.940 kez izlendiğini gördüm ve şu an

speaking right now.

konuştuğumuza göre bu sayı muhtemelen daha yüksek.

So I wonder, in your opinion as a teacher, as a star teacher, what makes your videos

Peki merak ediyorum, sizce bir öğretmen olarak, yıldız bir öğretmen olarak videolarınızı

so popular, do you think?

bu kadar popüler yapan nedir sizce?

It's hard to say, um, when I read the comments, I just feel like people connect with me.

Söylemesi zor, um, yorumları okuduğumda, insanların benimle bağlantı kurduğunu hissediyorum.

Uhm, I have heard that I speak very clearly.

Uhm, çok açık konuştuğumu duydum.

And I think that is helpful for a lot of English learners.

Ve bunun birçok İngilizce öğrenen için yararlı olduğunu düşünüyorum.

Uhm, you know, I don't know.

Uhm, biliyorsun, bilmiyorum.

But I really, really just appreciate all the love and kind comments and questions people

Ama insanların bıraktığı tüm sevgi ve nazik yorumlara ve sorulara gerçekten ama gerçekten minnettarım

have left.

.

Yeah, those comments really make you feel great, don't they?

Evet, bu yorumlar gerçekten harika hissettiriyor, değil mi?

Because it makes you realize that you're making an impact.

Çünkü bir etki yarattığınızı fark etmenizi sağlar.

You're having a positive influence on someone’s life, and as someone who is studying to be

Birinin hayatını olumlu yönde etkiliyorsunuz ve daha önce psikoloji okumuş ve terapistlik eğitimi almış biri olarak

a therapist and studied psychology before, I'm guessing that that's really quite important

kişisel olarak bunun sizin için çok önemli olduğunu tahmin ediyorum

for you personally.

.

Yes, it's very rewarding just to know that I am helping people.

Evet, insanlara yardım ettiğimi bilmek bile çok tatmin edici.

And just that ---I'm making some kind of impact.

Ve sadece --- bir çeşit etki yaratıyorum.

It feels really wonderful.

Gerçekten harika hissettiriyor.

Do you remember the moment when you realized, oh wow, these videos are becoming quite popular?

Vay canına, bu videoların oldukça popüler hale geldiğini fark ettiğiniz anı hatırlıyor musunuz?

Because in the beginning you only worked with Robin for a couple of months.

Çünkü başlangıçta Robin'le sadece birkaç ay çalıştınız.

There was a break time there, a long break time.

Orada bir mola verildi, uzun bir mola süresi.

And then you started making videos again.

Sonra tekrar video çekmeye başladınız.

Do you remember, was there any particular video or any particular time when you realized,

Hatırlıyor musunuz,

oh, this is going to be quite successful?

bunun çok başarılı olacağını fark ettiğiniz belirli bir video veya belirli bir zaman oldu mu?

I still don't think it's really hit me.

Hala beni gerçekten etkilediğini düşünmüyorum.

You know, when you say 17 million views, that's shocking…

Biliyor musun, 17 milyon izlenme deyince bu şok edici…

That's just that's Justin Bieber territory.

Bu sadece Justin Bieber bölgesi.

I still have a hard time wrapping my head around what that really means to be honest.

Dürüst olmanın gerçekten ne anlama geldiğini anlamakta hala zorlanıyorum.

The first time I realized not that this was going to be a big deal or that this was big,

İlk kez bunun büyük bir sorun olmayacağını ya da büyük olduğunu fark etmemiştim,

but the first time that I thought this is more than just the two months kind of commitment

ancak bunun Robin'le başlangıçta yaptığım

I had made with Robin initially, was when a colleague of mine at a hagwon was preparing

iki aylık taahhütten daha fazlası olduğunu ilk kez düşündüğümde , bir meslektaşımdı. Hagwon'daki bir arkadaşım

a lesson for his class and was looking up some videos on YouTube for resources and said

sınıfı için bir ders hazırlıyordu ve kaynaklar için YouTube'da bazı videolar arıyordu ve

to me, is this you?

bana dedi ki, bu sen misin?

And I…

Ve ben... İnsanların

That was the first time I realized like while people are getting to my videos when they

İngilizce öğretmek için gerçekten basit bir şey ararken

search for something really simple for teaching English.

videolarıma geldiklerini ilk kez o zaman fark ettim

Has it gotten easier over the years because now it's… it's been a long time now, right,

. Yıllar geçtikçe daha kolaylaştı mı çünkü artık…

for you to be making videos?

video çekmeyeli uzun zaman oldu, değil mi?

Has it gotten easier to make these videos or has it gotten more difficult, I wonder?

Bu videoları yapmak kolaylaştı mı yoksa zorlaştı mı merak ediyorum?

I don't know if it's gotten more difficult or easier.

Zor mu kolay mı bilmiyorum.

Not to toot my own horn, but…

Kendi kornamı çalmak istemem ama...

Please do.

Lütfen yap.

That's why we're her, Esther.

Bu yüzden biz oyuz, Esther.

Well, I…

Şey, ben...

I was surprised by.. by lack of nervousness.

ben... şaşırdım... gergin olmama.

I wasn't as nervous as I thought I'd be.

Düşündüğüm kadar gergin değildim.

I think I do OK under pressure.

Baskı altında iyi olduğumu düşünüyorum.

You know, I have to admit, even before this interview I was pretty nervous.

İtiraf etmeliyim ki, bu röportajdan önce bile oldukça gergindim.

But here I am and I'm feeling OK.

Ama buradayım ve iyi hissediyorum.

And even with school presentations and things like that, I really feel nervous before, but

Ve hatta okul sunumlarında ve bunun gibi şeylerde bile, önceleri gerçekten gergindim ama

in the moment, I tend to do OK.

şu anda iyi olma eğilimindeyim.

Maybe I'm acting a little, I don't know.

Belki biraz rol yapıyorum bilmiyorum.

But it… it never felt too difficult.

Ama bu… hiç bu kadar zor olmamıştı.

I guess that's a really good feeling to know though, because…

Sanırım bu bilmek gerçekten iyi bir duygu, çünkü…

that's how students of English feel often when they have to speak English and even worse

İngilizce öğrencileri İngilizce konuşmak zorunda kaldıklarında ve hatta İngilizce

when they have to do a presentation in English.

bir sunum yapmak zorunda kaldıklarında daha da kötüsü böyle hissederler.

So knowing that feeling, do you think that that maybe makes you an even better teacher?

Peki bu duyguyu bilmek, sizce bu sizi daha da iyi bir öğretmen yapar mı?

Oh, that's a good question.

Bu güzel bir soru.

I think, yeah.

Bence Evet.

You know, before presentations or before an interview, something like this I will often

Biliyorsunuz, sunumlardan önce veya bir röportajdan önce, bunun gibi bir şeyi genellikle

also practice either in my head or in front of a mirror.

kafamda veya aynanın önünde de pratik yaparım.

I'll do my best to feel that I am well prepared, so I looked at the interview questions ahead

İyi hazırlanmış olduğumu hissetmek için elimden gelenin en iyisini yapacağım, bu yüzden mülakat sorularına önceden baktım

of time, or I'll ask about what I can expect and I don't go in blindly.

ya da ne bekleyebileceğimi sorarım ve körü körüne girmem.

I do prepare.

hazırlıyorum.

And then… and then…

Ve sonra… ve sonra…

when I… once I'm in it, it doesn't seem as bad because I kind of know what to expect.

ben… içine girdiğimde, o kadar da kötü görünmüyor çünkü ne bekleyeceğimi biliyorum.

Now, when it comes to maybe like a live lesson or something like that, I may be a little

Şimdi, belki canlı ders gibi ya da onun gibi bir şey söz konusu

bit more nervous because things can go wrong.

olduğunda, işler ters gidebileceği için biraz daha gergin olabilirim.

But in general, if I have some time or ability to prepare, I'll feel a lot better going into

Ancak genel olarak, hazırlanmak için biraz zamanım veya yeteneğim varsa, yaptığım

the activity that I'm doing.

aktiviteye girerken kendimi çok daha iyi hissedeceğim.

Oh, that's the beauty of live TV or live radio or live streaming, is that, hey, sometimes

Oh, canlı TV'nin veya canlı radyonun veya canlı yayının güzelliği bu, hey, bazen

things go wrong and that's OK when that happens too, right?

işler ters gider ve bu olduğunda da sorun olmaz, değil mi?

Of course, yeah.

Tabii ki evet.

Is there any video that comes to mind for you that was the most fun to make, I wonder?

Aklınıza gelen, yapımı en eğlenceli video oldu mu acaba?

I'm going to go back to that 100 questions, rapid questioning video, just because it was

O 100 soruluk hızlı soru sorma videosuna geri döneceğim çünkü onun için

very casual for that one.

çok sıradandı.

I didn't really have to prepare, and who doesn't like talking about themselves and things that

Gerçekten hazırlanmak zorunda değildim ve kim kendisi ve hoşlandığı şeyler hakkında konuşmayı sevmez ki

they enjoy?

?

Right, that's… that's true.

Doğru, bu… bu doğru.

So that was fun.

Yani bu eğlenceliydi.

Maybe that's how I should have prepared for this interview today?

Belki de bugünkü röportaj için böyle hazırlanmalıydım?

I should have just prepared 100 questions and just boom, boom, boom, boom, boom, boom,

100 soru hazırlamalıydım ve sadece bum, bum, bum, bum, bum, bum,

boom.

bum.

So you're studying to be a therapist now?

Yani şimdi terapist olmak için mi çalışıyorsun?

Does that mean that you will stop making English education videos in the future?

Bu, gelecekte İngilizce eğitim videoları yapmayı bırakacağınız anlamına mı geliyor?

Or will you do those both of those things together in the future?

Yoksa gelecekte bu ikisini birlikte yapacak mısınız?

I'm still working on making videos with Robin.

Hala Robin'le video çekmeye çalışıyorum.

I don't have any plans to stop in the near future.

Yakın gelecekte durma planım yok.

Things may slow down depending on how often we're able to travel back and forth and make

Ne sıklıkta ileri geri gidip

the videos.

video çekebildiğimize bağlı olarak işler yavaşlayabilir.

And you know, I'm always being encouraged to make videos at home right now, however,

Ve biliyorsunuz, şu anda evde video çekmem için her zaman teşvik ediliyorum, ancak

with my studies, and my burgeoning practice, it's a little bit hard to do that.

çalışmalarım ve gelişmekte olan uygulamalarımla bunu yapmak biraz zor.

So videos may not be coming out as regularly, but I do plan to continue making them.

Bu yüzden videolar eskisi kadar düzenli gelmiyor olabilir ama onları yapmaya devam etmeyi planlıyorum.

What kind of video schedule do you have now?

Şu anda ne tür bir video programınız var?

Do you put out videos once a week?

Haftada bir video atıyor musunuz?

Once a month?

Ayda bir?

What kind of schedule are you on now?

Şimdi nasıl bir programdasın?

Currently, I don't have any kind of regular schedule.

Şu anda herhangi bir düzenli programım yok.

It's more so when I'm able to visit Korea, we'll shoot a lot of videos at once and then

Daha çok Kore'yi ziyaret edebildiğimde, aynı anda birçok video çekeceğiz ve sonra

they will slowly be edited and then released.

yavaş yavaş düzenlenip yayınlanacak.

Wow, you truly are a celebrity, aren't you?

Vay canına, sen gerçekten bir ünlüsün, değil mi?

Traveling around the world to film different things.

Farklı şeyler çekmek için dünyayı dolaşmak.

Yeah, when you put it that way.

Evet, böyle söyleyince.

Yeah, exactly right.

Evet, kesinlikle doğru.

So what are the plans then for content for the future?

Öyleyse, gelecek için içerik için planlar nelerdir?

Or… or maybe just things that you think, in your opinion as a teacher, would be really

Ya da... ya da belki sadece bir öğretmen olarak düşündüğünüz şeylerin

useful for students these days?

bugünlerde öğrenciler

Well, with TikTok and other social media being so um…

için gerçekten yararlı olacağını düşünüyorsunuz ? Pekala, TikTok ve diğer sosyal medya o kadar um…

It's just really different from when videos were released on YouTube or when I recorded

Bu, videoların YouTube'da yayınlandığı zamandan veya bu videoları 2012'de YouTube için

these videos for YouTube in 2012.

kaydettiğim zamandan gerçekten farklı

People are consuming social media content in much smaller bits and pieces.

. İnsanlar sosyal medya içeriğini çok daha küçük parçalar halinde tüketiyor.

And so, I foresee that if I do make some videos, it will be a lot more casual quick.

Ve bu yüzden, bazı videolar çekersem, çok daha hızlı olacağını tahmin ediyorum.

UM, maybe uh, more of a glimpse into my daily life.

UM, belki uh, daha çok günlük hayatıma bir bakış.

And… and just maybe a little bit more of an approachable, less structured, uhm, lesson.

Ve… ve belki biraz daha ulaşılabilir, daha az yapılandırılmış bir ders.

I'm not sure yet, but I definitely can see that being popular or helpful.

Henüz emin değilim ama bunun popüler veya yararlı olduğunu kesinlikle görebiliyorum.

That's a really interesting opinion.

Bu gerçekten ilginç bir görüş.

You know, I've heard so many different teachers say these days.

Biliyor musun, bugünlerde pek çok farklı öğretmenin söylediğini duydum.

Well, because of the pandemic, it changed education, not just for English, it changed

Pekala, pandemi nedeniyle eğitimi değiştirdi, sadece İngilizce için değil,

education as a whole.

bir bütün olarak eğitimi değiştirdi.

Because so much got put online forcibly, people didn't have a choice, students and teachers.

Pek çok şey zorla çevrimiçi hale getirildiği için, insanların, öğrencilerin ve öğretmenlerin başka seçeneği yoktu.

But what's interesting is that the world of social media is now having a great impact

Ancak ilginç olan şu ki, sosyal medya dünyası artık

on how students want to learn and how teachers want to teach.

öğrencilerin nasıl öğrenmek istedikleri ve öğretmenlerin nasıl öğretmek istedikleri üzerinde büyük bir etkiye sahip.

And I think it's something maybe you agree or disagree, but to me, it seems like such

Ve bence bu, belki katılacağınız ya da katılmayacağınız bir şey, ama bana göre, tam

a juxtapose.

bir yan yana geliyor.

Social media and education or social media and English education.

Sosyal medya ve eğitim veya sosyal medya ve İngilizce eğitimi.

Those two things don't seem to go together naturally.

Bu iki şey doğal olarak bir araya gelmiyor gibi görünüyor.

But now teachers, they have to follow that trend, right?

Ama şimdi öğretmenler, bu trendi takip etmek zorundalar, değil mi?

And I…

Ve ben...

I do see where you're coming from, but I think I myself learn a lot from social media.

Nereden geldiğinizi anlıyorum ama sanırım ben de sosyal medyadan çok şey öğreniyorum.

For example, I'm following a lot of accounts that are teaching me how to make new recipes.

Örneğin, bana yeni tarifler yapmayı öğreten birçok hesabı takip ediyorum.

Account…

Hesap…

Instagram accounts that teach me about finance, which is something I'm interested in learning.

Bana finans hakkında bilgi veren Instagram hesapları, ki bu öğrenmekle ilgilendiğim bir şey.

Or about.

Veya hakkında.

I'm learning a lot about therapy as well.

Terapi hakkında da çok şey öğreniyorum.

And so I'm learning bits and pieces.

Ve böylece parça parça öğreniyorum.

And so I do think that maybe the… either the quality of the… or the time it'll take

Ve bu yüzden belki de... ya kalite... ya da

to acquire all the knowledge I need to become an expert, will be longer, but at the same

uzman olmak için ihtiyacım olan tüm bilgileri edinmem için gereken süre daha uzun olacak, ama aynı

time, it… it is more approachable, like I said.

zamanda, bu... daha ulaşılabilir , dediğim gibi.

It feels less daunting or it feels like it's not so much I have to try to learn at… at

Daha az göz korkutucu geliyor ya da daha yapılabilir gibi hissetmek için bir kerede

once so it can feel like more doable.

öğrenmeye çalışmam gerekmiyormuş gibi geliyor .

I guess is another way to put it.

Sanırım bunu söylemenin başka bir yolu.

Yeah, I guess the world is changing.

Evet, sanırım dünya değişiyor.

People are changing in the sense that I don't know if it's a reduced attention span for

İnsanlar değişiyor, dünyanın her yerindeki insanlar için dikkat süresinin azalmasından

people around the world or just people have become spoiled with how quickly they can get

mı yoksa sadece insanların içeriklerini ne kadar çabuk elde edebildikleri konusunda şımarık hale gelip

their content.

gelmediğinden emin değilim.

But I think you're right.

Ama bence haklısın.

Shorter videos perhaps, with getting your point - boom, straight to the point.

Belki daha kısa videolar, amacınızı anlayarak - patlama, doğrudan konuya.

And then wrap it up and then, yeah, maybe that's the future of education for not just

Ve sonra toparlayın ve sonra, evet, belki eğitimin geleceği sadece

English, but finance, cooking, all the things that you mentioned.

İngilizce için değil, aynı zamanda finans, yemek pişirme, bahsettiğiniz her şey için.

It's really interesting, the trend change, I think.

Bu gerçekten ilginç, trend değişikliği bence.

Definitely.

Kesinlikle.

And about your point regarding, you know, shorter attention span, I really do think

Ve daha kısa dikkat süresiyle ilgili noktanız hakkında, bunun

that that has a little bit to do with it, if not a lot to do with it.

onunla çok fazla olmasa da biraz ilgisi olduğunu düşünüyorum.

I myself find it harder to concentrate for long periods of time, even on things that

Bir TV programı gibi zevk aldığım şeylere bile uzun süre konsantre olmak benim için daha zor

I enjoy, like a TV show.

.

I find myself multitasking.

Kendimi çoklu görev yaparken buluyorum.

Yeah, it's so hard to sit through a 2-hour movie now.

Evet, şimdi 2 saatlik bir filmi oturup izlemek çok zor.

I…

Ben…

I had that conversation with a friend.

O konuşmayı bir arkadaşımla yaptım.

I wonder if movies will become like 22 minutes long in the future or something.

Acaba gelecekte filmler 22 dakika gibi bir uzunluğa mı sahip olacak?

Yeah, that would be crazy, but you know, I don't think it's too far off.

Evet, bu çılgınca olurdu ama bence çok da uzak değil.

Absolutely.

Kesinlikle.

So then the therapy degree, how far away?

Peki o zaman terapi derecesi, ne kadar uzakta?

Oh, sorry, maybe license is the right way to say that.

Oh, üzgünüm, belki de lisans bunu söylemenin doğru yolu.

How far away, how far in the future is that for you?

Bu senin için ne kadar uzak, ne kadar gelecek?

So I have about three more years to work towards that license.

Yani bu lisans için çalışmak için yaklaşık üç yılım daha var.

I'm accruing hours so I have to hit, in California, the… the requirements are 3000 hours of

Saatlerim birikiyor, bu yüzden California'da vurmam gerekiyor… gereksinimler,

direct clinical work with children and adults.

çocuklar ve yetişkinlerle 3000 saatlik doğrudan klinik çalışmadır.

Do you believe you mentioned the amount of time it takes to be an expert?

Uzman olmak için gereken süreden bahsettiğinize inanıyor musunuz?

Do you believe in the 10,000-hour rule?

10.000 saat kuralına inanıyor musunuz?

Studying something for 10,000 hours makes you an automatic expert at it, or practicing

Bir şeyi 10.000 saat çalışmak, sizi o konuda otomatik bir uzman yapar veya

for 10,000 hours.

10.000 saat pratik yapar.

I'm…

Ben…

I'm wondering your view as a teacher, as an educator, if you believe in that theory.

Bu teoriye inanıyorsanız, bir öğretmen, bir eğitimci olarak görüşünüzü merak ediyorum.

I don't think so.

Öyle düşünmüyorum.

I don't even know exactly how many days or months or years 10,000 hours would amount

10.000 saatin tam olarak kaç gün, ay veya yıl olduğunu bile bilmiyorum

to.

.

Depends on the person and their schedule I guess, right?

Kişiye ve programa bağlı sanırım, değil mi?

Sure, that's true.

Tabii, bu doğru.

UM.

UM.

But no, I don't think it's a finite amount of time necessarily.

Ama hayır, bunun mutlaka sınırlı bir süre olduğunu düşünmüyorum.

It… it's a lot of other factors as well, including effort, attention, passion.

Bu… çaba, dikkat, tutku dahil olmak üzere birçok başka faktör de var.

Uhm, yeah, just a lot of different things put together.

Uhm, evet, pek çok farklı şey bir araya getirildiğinde.

Do you think English education has changed over the years?

İngilizce eğitiminin yıllar içinde değiştiğini düşünüyor musunuz?

We talked about how people get their content these days through different social media

İnsanların bugünlerde içeriklerini farklı sosyal medya

services.

hizmetleri aracılığıyla nasıl aldıklarından bahsettik.

Do you think that the students, the information that they… that they want or the information

Öğrencilerin, istedikleri bilgilerin veya aldıkları bilgilerin

that they get has changed over the years?

yıllar içinde değiştiğini düşünüyor musunuz?

Umm, I'm not sure, but I wouldn't be surprised if teachers are already doing what we talked

Hımm, emin değilim ama öğretmenler zaten

about earlier, giving smaller snippets of information.

daha önce bahsettiğimiz şeyi yapıyorsa, daha küçük bilgi parçacıkları veriyorsa şaşırmam.

Like instead of studying from a vocabulary book, students might be following a teacher

Örneğin, bir kelime kitabından çalışmak yerine, öğrenciler

who does one vocab word a day.

günde bir kelime çıkaran bir öğretmeni takip ediyor olabilir.

And puts it in a… a visual context of where they're showing it, you know, in a video or

Ve bunu bir... videoda veya

in a picture.

resimde gösterdikleri yerin görsel bir bağlamına koyar.

So I would assume also it's a lot more visual.

Bu yüzden çok daha görsel olduğunu da varsayardım.

Uhm, yeah.

Evet.

Do you have a favorite English word?

Favori bir İngilizce kelimen var mı?

I'm…

Ben...

I'm totally putting you on the spot here, and I apologize for that.

Seni tamamen zor durumda bırakıyorum ve bunun için özür dilerim.

No, that's OK.

Hayır, sorun değil.

The first word that comes to mind is ‘goggle’.

Akla gelen ilk kelime 'gözlük'.

OK.

TAMAM.

I just think it's just such a silly word.

Sadece çok aptalca bir kelime olduğunu düşünüyorum.

And I love that someone…

Ve ben o kişiyi seviyorum…

I don't know the root of it, but I just love that wherever it came from, the word goggle

Bunun kökenini bilmiyorum, ama nereden gelirse gelsin, gözlük kelimesinin

just sounds funny.

kulağa komik gelmesini seviyorum.

It sounds like you're mispronouncing an Internet search engine.

Bir İnternet arama motorunu yanlış telaffuz ediyormuşsunuz gibi geliyor.

Yes, yes.

Evet evet.

Instead of something you wear when you go skiing.

Kayak yapmaya gittiğinizde giydiğiniz bir şey yerine.

Right, right.

Doğru doğru.

So the origins of words are always interesting.

Bu yüzden kelimelerin kökenleri her zaman ilgi çekicidir.

So, I think of silly words, silly sounding words like that, where they might have come

Bu yüzden, nereden gelmiş olabilecekleri gibi aptalca sözler, kulağa aptalca gelen sözler düşünüyorum

from.

.

Or did someone just make a sound and decide that was the word to describe this object?

Yoksa birisi bir ses çıkarıp bu nesneyi tanımlayan kelimenin bu olduğuna mı karar verdi?

One of the common questions that teachers get when they are being interviewed is a question

Öğretmenlerin mülakat sırasında aldıkları yaygın sorulardan biri, bundan sonra

that I will ask you next.

size soracağım sorudur.

In your expert opinion for students, what do you think is the… or should be the main

Öğrenciler için uzman görüşünüze göre , bir İngilizce dil öğrencisinin çalışmasının

focus of an English language student’s study?

ana odak noktası nedir veya ne olmalıdır ?

Conversation, reading, vocabulary, grammar, listening.

Konuşma, okuma, kelime bilgisi, gramer, dinleme.

Those are kind of the five main elements, right?

Bunlar bir nevi beş ana unsur, değil mi?

Do you think one isn't any more important than the other?

Sizce biri diğerinden daha önemli değil mi?

I think I don't know if I can say that one is more important than the other, but I do

Sanırım biri diğerinden daha önemli diyebilir miyim bilmiyorum ama önce

think that learning how to speak and listen first, and preferably if possible in a natural

konuşmayı ve dinlemeyi öğrenmenin ve tercihen mümkünse doğal bir

manner by conversing with other English speakers, or conversing with people who are also learning

şekilde diğer İngilizce konuşanlarla sohbet ederek veya sohbet ederek öğrenmenin önemli olduğunu düşünüyorum.

you're like yourself, can make it easier to pick up on the other skills like reading and

sizin de kendiniz gibi olduğunuzu öğrenen insanlarla birlikte olmak, okuma ve

grammar.

gramer gibi diğer becerileri edinmenizi kolaylaştırabilir.

Very good information from an expert teacher.

Uzman hocadan çok güzel bilgiler.

Start with your speaking and listening and then everything else will get easier from

Konuşmanız ve dinlemenizle başlayın ve ardından geri kalan her şey buradan daha kolay hale gelecektir

there.

.

All right.

Tamam.

Well, I know because you said earlier you don't like to toot your own horn or blow your

Biliyorum, çünkü daha önce kendi borunu çalmayı ya da kendi borusunu çalmayı sevmediğini söylemiştin

own horn, which means to brag about yourself.

, bu da kendinle övünmek anlamına geliyor.

But I have to ask you, why should students go to Shaw Education on YouTube or the website

Ama size sormam gerekiyor, öğrenciler neden Shaw Education'a YouTube'a veya web sitesine

and watch your videos?

gidip videolarınızı izlesinler?

Uhm, I think that my videos are very simple and straightforward.

Uhm, videolarımın çok basit ve anlaşılır olduğunu düşünüyorum.

They are easy to follow, they have a lot of great examples, a lot of encouragement.

Takip etmeleri kolaydır, pek çok harika örnekleri vardır, pek çok teşvikleri vardır.

And, um…

Ve, um...

I think that they are… the word of the day approachable.

Bence onlar... günün sözü ulaşılabilir.

They're… they're not too challenging, and yet you can choose between a variety of levels

Onlar… çok zorlayıcı değiller ve yine de

that you're looking to learn.

öğrenmek istediğiniz çeşitli seviyeler arasından seçim yapabilirsiniz.

And not only that, you get to learn about the teachers that are behind the videos and

Ve sadece bu da değil, videoların arkasındaki öğretmenler hakkında bilgi sahibi oluyorsunuz ve

learn a little bit about their journeys and so you really get to connect with the person

onların yolculukları hakkında biraz bilgi ediniyorsunuz ve böylece

who's teaching you English while also taking in the content in a way that is.

size İngilizce öğreten kişiyle gerçekten bağlantı kurarken aynı zamanda içeriği bir şekilde öğreniyorsunuz. .

Not too challenging yet there is some variety in what you're learning.

Çok zor değil ama öğrendiklerinizde biraz çeşitlilik var.

Do you have any particular level that you enjoy making videos for?

Video yapmaktan zevk aldığınız belirli bir seviye var mı?

I've seen some of your videos for very beginner levels, and I do agree with you by the way,

Başlangıç ​​seviyesindeki bazı videolarını izledim ve bu arada sana katılıyorum,

you have a wonderful speaking voice.

harika bir konuşma sesin var.

Your enunciation is so clear and that would make a student feel so comfortable.

İfadeniz çok net ve bu bir öğrencinin kendini çok rahat hissetmesini sağlar.

So, do you prefer making videos for the beginner level, intermediate level, advanced level?

Peki başlangıç ​​seviyesi, orta seviye, ileri seviye videolar çekmeyi tercih ediyor musunuz?

Or is there really no difference for you?

Yoksa sizin için gerçekten bir fark yok mu?

No difference.

Fark yok.

I really do enjoy all levels and it's always just a really fun time for me getting together

Her seviyeden gerçekten zevk alıyorum ve Robin'le bir araya gelmek, kayıt yapmak ve bir ekip olarak çalışmak benim için her zaman gerçekten eğlenceli bir zaman

with Robin, recording and working as a team.

.

Well, we're about to wrap things up, but there was a guest here before we started our interview

Pekala, işleri bitirmek üzereyiz ama biz röportajımıza başlamadan önce burada bir misafir vardı

and… and the guest has disappeared somewhere.

ve... ve misafir bir yerlerde kayboldu.

Your roommate, I think at the House, is he gone?

Evdeki oda arkadaşın, sanırım, gitti mi?

Is the is the cat… is the cat not around right now?

Kedi mi… kedi şu anda ortalıkta yok mu?

He's sitting across from me.

Karşımda oturuyor.

He was sitting right here earlier, but he's decided that he needs a little bit of space,

Daha önce tam burada oturuyordu ama biraz boş alana ihtiyacı olduğuna karar verdi,

so he's sitting across from me behind the camera.

bu yüzden kameranın arkasında karşımda oturuyor.

He's your producer, then.

O zaman senin yapımcın.

He's making sure I don't mess up.

İşleri batırmayacağımdan emin oluyor.

He's on the other side of the glass.

O camın diğer tarafında.

Well, if we have a chance to meet again in the future, maybe we can say hello to your

Pekala, gelecekte tekrar görüşme şansımız olursa, belki

cute little cat.

sevimli küçük kedinize merhaba diyebiliriz.

Where can we find?

Nereden bulabiliriz? Tamam,

OK, so give us all the information on where we can go and find you if there's any information

YouTube'da paylaşmak istediğin herhangi bir bilgi veya buna benzer bir şey varsa, gidip seni bulabileceğimiz tüm bilgileri bize ver

you want to share on YouTube or things like that.

.

Uhm, the best way to get in touch with me is to e-mail.

Uhm, benimle iletişime geçmenin en iyi yolu e-posta göndermek.

You can find the e-mail address on our YouTube page.

E-posta adresini YouTube sayfamızda bulabilirsiniz.

Very good.

Çok iyi.

Well, Esther, it was a delight to speak with you today.

Esther, bugün seninle konuşmak bir zevkti.

Thank you so much for sharing a little bit about your story.

Hikayeniz hakkında biraz bilgi paylaştığınız için çok teşekkür ederim.

Congratulations on the unbelievable success of your videos with Shaw English.

Shaw English ile videolarınızın inanılmaz başarısı için tebrikler.

Good luck with your therapy study in the future.

Gelecekte terapi çalışmanızda iyi şanslar.

And I do hope that we will have an opportunity to chat again one day.

Ve umarım bir gün tekrar sohbet etme fırsatımız olur.

It was a real pleasure for me.

Benim için gerçek bir zevkti.

Thank you so much.

Çok teşekkür ederim.

Thank you so much, Steve, for having me.

Beni kabul ettiğin için çok teşekkür ederim Steve.

I had a great time as well.

Ben de harika zaman geçirdim.

OK, by Esther and by producer cat.

Tamam, Esther ve yapımcı cat tarafından.