Joe Smith: How to use a paper towel

Joe Smith: Kağıt havluyu nasıl kullanmalıyız

Çeviri: Diba Szamosi Gözden geçirme: Meric Aydonat

Five hundred seventy-one million

İki yüz elli dokuz milyon

two hundred thirty thousand pounds of paper towels

yüz on beş bin kilo kağıt havlu

are used by Americans

kullanılıyor bir yıl içinde

every year.

Amerika'da.

If we could -- correction, wrong figure --

Mümkün olsa -- lafın gelişi --

13 billion used every year.

10 milyarını bile kullanabilirdik.

If we could reduce the usage of paper towels,

Herkes günde bir kağıt havlu

one paper towel per person per day,

daha az kullansa

571,230,000 pounds of paper not used.

259,115,000 kilo kağıt harcanmazdı.

We can do that.

Bunu yapabiliriz.

Now there are all kinds of paper towel dispensers.

Biliyorsunuz ki çeşit çeşit kağıt havlular var.

There's the tri-fold. People typically take two or three.

Üç katlı bükülmüş olanlar var. İnsanlar ikişer ya da üçer tane kullanıyor.

There's the one that cuts it, that you have to tear off.

Çekerek koparmanız gerekenler var.

People go one, two, three, four, tear.

İnsanlar bir, iki, üç, dört, çekip, sonra yırtıyor.

This much, right?

Bu kadarını, değil mi?

There's the one that cuts itself.

Kendiliğinden kesilmiş olanlar var.

People go, one, two, three, four.

Millet çekiyor; bir, iki, üç, dört.

Or there's the same thing, but recycled paper,

Aynısının geri dönüşümlü kağıttan olan versiyonu var,

you have to get five of those because they're not as absorbent, of course.

tabii ki daha az su çektiği için bundan beşer tane alıyoruz.

The fact is, you can do it all with one towel.

Ama aslında, sadece bir havlu işimizi görürdü.

The key, two words:

Bunun anahtarı iki kelime:

This half of the room, your word is "shake."

Salonun bu yarısı, sizin kelimeniz "salla."

Let's hear it. Shake. Louder.

Duyalım. Salla. Daha yüksek.

Audience: Shake.

Seyirciler: Salla.

Joe Smith: Your word is "fold."

Joe Smith: Sizin kelimeniz "katla."

Audience: Fold.

Seyirciler: Katla.

JS: Again.

Audience: Fold. JS: Really loud.

JS: Tekrar.

Seyirciler: Katla. JS: Daha yüksek.

Audience: Shake. Fold.

Seyirciler: Salla. Katla.

JS: OK. Wet hands.

JS: Tamam. Ellerimizi ıslatalım.

Shake -- one, two, three, four, five, six, seven, eight, nine, 10, 11, 12.

Salla -- bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on, on bir, on iki.

Why 12? Twelve apostles, twelve tribes,

Neden on iki? On iki havari, on iki kabile,

twelve zodiac signs, twelve months. The one I like the best:

on iki burç, on iki ay. Ama en iyi nedeni:

It's the biggest number with one syllable.

İngilizce'de tek heceyle söylenen en büyük sayı.

(Laughter)

(Kahkahalar)

Tri-fold. Fold ...

Üç katlı olan. Katla..

Dry.

Kuru.

(Applause)

(Alkışlar)

Audience: Shake.

Seyirciler: Salla.

Fold.

Katla.

JS: Cuts itself. Fold. The fold is important

JS: Kendiliğinden kesilen. Katla. Katlamak gerçekten önemli

because it allows interstitial suspension.

çünkü interstisyel süspansiyonu sağlıyor.

You don't have to remember that part, but trust me.

Bu kelimeyi öğrenmeniz gerekmiyor, ama bana güvenin.

(Laughter)

(Kahkahalar)

Audience: Shake. Fold.

Seyirciler: Salla. Katla.

JS: Cuts itself.

JS: Çekerek koparılan.

You know the funny thing is,

Komik olan ne biliyor musunuz?

I get my hands drier than people do with three or four,

Üç ya da dört havlu kullananlardan daha iyi kurutabiliyorum,

because they can't get in between the cracks.

çünkü o kadarı parmak aralarına giremiyor.

If you think this isn't as good...

Bunun yeterince iyi olmadığını düşünüyorsanız...

Audience: Shake. Fold.

Seyirciler: Salla. Katla.

JS: Now, there's now a real fancy invention,

JS: İşte şimdi oldukça kıyak bir icat olan şey,

it's the one where you wave your hand

altında elinizi sağlıyorsunuz

and it kicks it out.

ve bir kağıt havlu çıkıveriyor.

It's way too big a towel.

Bu fazlasıyla büyük bir havlu.

Let me tell you a secret.

Size bir sır vereyim.

If you're really quick, if you're really quick --

Gerçekten hızlı olursanız, yeterince hızlıysanız --

and I can prove this --

şöyle göstereyim --

this is half a towel from the dispenser in this building.

bu, içinde bulunduğumuz binanın kağıt havlu makinesinden.

How? As soon as it starts, you just tear it off.

Nasıl mı? Başlar başlamaz, yırtıveriyorsunuz.

It's smart enough to stop.

Durabilecek kadar akıllı bir makine.

And you get half a towel.

Ve sizin yarım bir havlunuz oluyor.

Audience: Shake. Fold.

Seyirciler: Salla. Katla.

JS: Now, let's all say it together. Shake. Fold.

JS: Şimdi, hep beraber söyleyelim. Salla. Katla.

You will for the rest of your life remember those words

Hayatınızın sonuna kadar, her kağıt havlu çektiğinizde

every time you pick up a paper towel.

bu kelimeleri hatırlayacaksınız.

And remember, one towel per person for one year --

Ve unutmayın, bir yıl boyunca kişi başına bir kağıt havlu--

571,230,000 pounds of paper. No small thing.

259,105,000 kilo kağıt . Az buz bir miktar değil.

And next year, toilet paper.

Seneye, tuvalet kağıdını anlatacağım.

(Laughter)

(Kahkahalar)