Mark Pagel: How language transformed humanity

Mark Pagel : Dil insanlığın şeklini nasıl değiştirdi ?

261,512 views

2011-08-03 ・ TED


New videos

Mark Pagel: How language transformed humanity

Mark Pagel : Dil insanlığın şeklini nasıl değiştirdi ?

261,512 views ・ 2011-08-03

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Oguz Tanridag Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:15
Each of you possesses
0
15260
2000
Her biriniz
00:17
the most powerful, dangerous and subversive trait
1
17260
3000
doğal ayıklanma tarafından tasarlanmış
00:20
that natural selection has ever devised.
2
20260
3000
çok güçlü, tehlikeli ve yıkıcı bir özelliğe sahipsiniz.
00:23
It's a piece of neural audio technology
3
23260
3000
O, diğer insanların zihinleriyle bağlantı yapmak için
00:26
for rewiring other people's minds.
4
26260
2000
kullanılan bir çeşit sinirsel işitsel teknoloji.
00:28
I'm talking about your language, of course,
5
28260
3000
Dilinizden söz ediyorum, hiç kuşkusuz.
00:31
because it allows you to implant a thought from your mind
6
31260
3000
Çünkü sizin zihninizde bulunan bir düşünceyi
00:34
directly into someone else's mind,
7
34260
3000
direkt olarak başka birinin zihnine yerleştirir
00:37
and they can attempt to do the same to you,
8
37260
2000
ve onlar da size aynı şeyi yapabilir. Üstelik her iki tarafın
00:39
without either of you having to perform surgery.
9
39260
3000
kafasına cerrahi bir müdahale yapılması gerekmeden.
00:42
Instead, when you speak,
10
42260
2000
Buna karşın, konuştuğunuzda
00:44
you're actually using a form of telemetry
11
44260
2000
gerçekte televizyonunuzun uzaktan kumandasından
00:46
not so different
12
46260
2000
fazlaca farklı olmayan
00:48
from the remote control device for your television.
13
48260
2000
bir çeşit telemetri kullanırsınız.
00:50
It's just that, whereas that device
14
50260
2000
Aynen böyle, telemetri
00:52
relies on pulses of infrared light,
15
52260
2000
kızılötesi ışık dalgalarına dayanır,
00:54
your language relies on pulses,
16
54260
3000
konuşmanız ses dalgalarına,
00:57
discrete pulses, of sound.
17
57260
2000
aralıklı ses dalgalarına dayanır.
00:59
And just as you use the remote control device
18
59260
3000
Ve nasıl uzaktan kumandayı kullanarak
01:02
to alter the internal settings of your television
19
62260
2000
televizyonunuzun iç düzeneklerini değiştirme yoluyla
01:04
to suit your mood,
20
64260
2000
duygularınızı ayarlarsanız
01:06
you use your language
21
66260
2000
Dilinizi de
01:08
to alter the settings inside someone else's brain
22
68260
2000
başkasının beyninin içindeki düzenekleri değiştirerek
01:10
to suit your interests.
23
70260
2000
kendi ilgilerinize uydurmak amacıyla kullanırsınız.
01:12
Languages are genes talking,
24
72260
2000
Diller genlerin konuşmasıdır,
01:14
getting things that they want.
25
74260
2000
onların isteklerini karşılamak için.
01:16
And just imagine the sense of wonder in a baby
26
76260
3000
Ve bir bebeğin
01:19
when it first discovers that, merely by uttering a sound,
27
79260
3000
bir sözcük hecelemeyi ilk kez keşfettiğindeki,
01:22
it can get objects to move across a room
28
82260
2000
sanki büyü yapılmış gibi odanın içinde hareket eden
01:24
as if by magic,
29
84260
2000
bir cismi yakalayış anındaki ya da
01:26
and maybe even into its mouth.
30
86260
3000
hatta ağzına götürüşü sırasındaki hayretini tahayyül edin.
01:29
Now language's subversive power
31
89260
2000
Şimdi dilin yıkıcı bir güç olduğu;
01:31
has been recognized throughout the ages
32
91260
2000
yüzyıllar boyudur
01:33
in censorship, in books you can't read,
33
93260
2000
sansür, okuyamadığınız kitaplar,
01:35
phrases you can't use
34
95260
2000
kullanamadığınız sözcükler
01:37
and words you can't say.
35
97260
2000
ve söyleyemediğiniz kelimeler nedeniyle bilinmektedir.
01:39
In fact, the Tower of Babel story in the Bible
36
99260
3000
Nitekim, İncil'deki Babil Kulesi hikayesi
01:42
is a fable and warning
37
102260
2000
dilin gücü konusunda
01:44
about the power of language.
38
104260
2000
çok ünlü ve uyarıcıdır.
01:46
According to that story, early humans developed the conceit
39
106260
3000
Hikayeye göre, eski insanlar öyle garip bir fikir geliştirmişler ki,
01:49
that, by using their language to work together,
40
109260
2000
dillerinin gücünden yararlanarak birlikte çalışıp
01:51
they could build a tower
41
111260
2000
eğer bir kule yapabilirlerse
01:53
that would take them all the way to heaven.
42
113260
2000
bu kulenin onları cennete ulaştıracağına inanmışlar.
01:55
Now God, angered at this attempt to usurp his power,
43
115260
3000
Ve Tanrı bu girişimi kendi gücüne karşı
01:58
destroyed the tower,
44
118260
3000
tehdit olarak görüp kızmış ve kuleyi tahrip etmiş
02:01
and then to ensure
45
121260
2000
ve sonra bir daha asla
02:03
that it would never be rebuilt,
46
123260
2000
yeniden yapılmasın diye
02:05
he scattered the people by giving them different languages --
47
125260
3000
insanlara farklı diller vererek
02:08
confused them by giving them different languages.
48
128260
3000
--farklı diller yoluyla onların kafası karışsın diye-- onları dağıtmış.
02:11
And this leads to the wonderful irony
49
131260
2000
Ve bu da harika bir hicive yol açtı ki dillerimiz
02:13
that our languages exist to prevent us from communicating.
50
133260
3000
aslında bizleri (başkalarıyla) iletişimden korumak için vardır.
02:16
Even today,
51
136260
2000
Hatta bu gün bile, biliyoruz ki
02:18
we know that there are words we cannot use,
52
138260
2000
kullanamadığımız kelimeler var,
02:20
phrases we cannot say,
53
140260
2000
söyleyemediğimiz sözcükler,
02:22
because if we do so,
54
142260
2000
çünkü biz bunları yaparsak,
02:24
we might be accosted, jailed,
55
144260
3000
sözlü saldırıya uğrayabilir, hapse atılabilir,
02:27
or even killed.
56
147260
2000
ya da hatta öldürülebiliriz.
02:29
And all of this from a puff of air
57
149260
2000
Ve bütün bunlar ağızlarımızdan
02:31
emanating from our mouths.
58
151260
2000
çıkan bir parça hava dolayısıyla olabilir.
02:33
Now all this fuss about a single one of our traits
59
153260
3000
Şimdi karakter özelliklerimizden tek bir tanesiyle ilgili olan
02:36
tells us there's something worth explaining.
60
156260
2000
bu yaygara açıklama gerektiren bir şey olduğunu söylüyor.
02:38
And that is how and why
61
158260
2000
Ve o da bu kaydadeğer özelliğin
02:40
did this remarkable trait evolve,
62
160260
2000
nasıl ve neden evrimleştiği
02:42
and why did it evolve
63
162260
2000
ve niçin sadece bizim türümüzde
02:44
only in our species?
64
164260
2000
ortaya çıktığı ?
02:46
Now it's a little bit of a surprise
65
166260
2000
Şimdi bir parça sürpriz olacak
02:48
that to get an answer to that question,
66
168260
2000
ama bu soruya cevap bulmamız için
02:50
we have to go to tool use
67
170260
2000
şempanzelerdeki alet kullanımına
02:52
in the chimpanzees.
68
172260
2000
gitmemiz gerekiyor.
02:54
Now these chimpanzees are using tools,
69
174260
2000
Şimdi bu şempanzeler alet kullanıyorlar,
02:56
and we take that as a sign of their intelligence.
70
176260
3000
ve biz bunu zekalarının bir belirtisi olarak kabul ediyoruz.
02:59
But if they really were intelligent,
71
179260
2000
Fakat onlar gerçekten zekiyseler,
03:01
why would they use a stick to extract termites from the ground
72
181260
3000
(o zaman) neden karıncaları topraktan
03:04
rather than a shovel?
73
184260
2000
kürekle değil de bir çöp kullanarak çıkarıyorlar?
03:06
And if they really were intelligent,
74
186260
3000
Ve eğer gerçekten zekiyseler,
03:09
why would they crack open nuts with a rock?
75
189260
2000
( o zaman) neden kabukları açılmış fındıkları hala taşla kırıyorlar?
03:11
Why wouldn't they just go to a shop and buy a bag of nuts
76
191260
3000
Niye sadece bir dükkana gidip kendileri için
03:14
that somebody else had already cracked open for them?
77
194260
3000
hazır hale getirilmiş bir paket fındık almıyorlar?
03:17
Why not? I mean, that's what we do.
78
197260
2000
Niye almıyorlar? Bizim yaptığımız şey bu.
03:19
Now the reason the chimpanzees don't do that
79
199260
2000
Şimdi şempanzelerin bunu yapmamasının nedeni,
03:21
is that they lack what psychologists and anthropologists call
80
201260
3000
psikologların ve antropologların sosyal öğrenme dediği
03:24
social learning.
81
204260
2000
şeye sahip olmamalarıdır.
03:26
They seem to lack the ability
82
206260
2000
Öyle görünüyor ki
03:28
to learn from others
83
208260
2000
başkalarından öğrenmede
03:30
by copying or imitating
84
210260
2000
kopya ya da taklit
03:32
or simply watching.
85
212260
2000
ya da sadece seyretme işlerine yaramıyor.
03:34
As a result,
86
214260
2000
Sonuç olarak da,
03:36
they can't improve on others' ideas
87
216260
2000
Diğerlerinin fikirlerinden yararlanamıyorlar
03:38
or learn from others' mistakes --
88
218260
2000
ya da başkalarının hatalarından öğrenemiyorlar--
03:40
benefit from others' wisdom.
89
220260
2000
diğerlerinin bilgeliğinden fayda sağlayamıyorlar.
03:42
And so they just do the same thing
90
222260
2000
Ve böylece hep aynı şeyleri
03:44
over and over and over again.
91
224260
2000
tekrar tekrar yapmaya devam ediyorlar.
03:46
In fact, we could go away for a million years and come back
92
226260
4000
Hakikaten, eğer milyonlarca yıl uzaklaşabilip tekrar geri gelebilseydik
03:50
and these chimpanzees would be doing the same thing
93
230260
3000
bu şempanzeler aynı şeyleri yapıyor olabilirdi
03:53
with the same sticks for the termites
94
233260
2000
karıncalar için aynı çöpler
03:55
and the same rocks to crack open the nuts.
95
235260
3000
ve kırılmış kabukları yeniden kıran taşlar.
03:58
Now this may sound arrogant, or even full of hubris.
96
238260
3000
Şimdi bu kibirlilik ya da hatta kasıntılık gelebilir.
04:01
How do we know this?
97
241260
2000
Bu söylediklerimizi nereden bilebiliyoruz?
04:03
Because this is exactly what our ancestors, the Homo erectus, did.
98
243260
3000
Çünkü bütün bunları bizim atalarımız, Homo erektus yaptı da ondan.
04:06
These upright apes
99
246260
2000
Bu iki ayakları üzerinde duran maymunlar
04:08
evolved on the African savanna
100
248260
2000
iki milyon yıl kadar önce
04:10
about two million years ago,
101
250260
2000
Afrika'nın düz ovalarında evrimleştiler
04:12
and they made these splendid hand axes
102
252260
2000
ve şimdi bile sizin elinize uyabilecek
04:14
that fit wonderfully into your hands.
103
254260
2000
bunun gibi muhteşem baltalar yaptılar.
04:16
But if we look at the fossil record,
104
256260
2000
Ancak fosil kayıtlarına baktığımızda
04:18
we see that they made the same hand axe
105
258260
3000
bir milyon yıl süresince
04:21
over and over and over again
106
261260
2000
onların tekrar tekrar
04:23
for one million years.
107
263260
2000
aynı baltayı yaptığını görüyoruz.
04:25
You can follow it through the fossil record.
108
265260
2000
Bunu fosil kayıtları boyunca izleyebilirsiniz.
04:27
Now if we make some guesses about how long Homo erectus lived,
109
267260
2000
Şimdi eğer Homo erektusun ne kadar süre ortada olduğuna,
04:29
what their generation time was,
110
269260
2000
bu türün varlığına ait bazı tahminlerde bulunursak
04:31
that's about 40,000 generations
111
271260
3000
bu da her nesilde evebeynlerden çocuklara
04:34
of parents to offspring, and other individuals watching,
112
274260
3000
ve diğer izleyen kişilere kadar bu el baltasının
04:37
in which that hand axe didn't change.
113
277260
2000
yapım şeklinin değişmediği 40,000 nesil anlamına gelir.
04:39
It's not even clear
114
279260
2000
Hatta çok yakın genetik akrabalarımız,
04:41
that our very close genetic relatives, the Neanderthals,
115
281260
2000
Neanderthallerin bile
04:43
had social learning.
116
283260
2000
sosyal öğrenme yeteneklerinin olduğu aşikar değildir.
04:45
Sure enough, their tools were more complicated
117
285260
3000
Anlaşılan o ki, onların aletleri
04:48
than those of Homo erectus,
118
288260
2000
Homo erectusunkinden daha karmaşık
04:50
but they too showed very little change
119
290260
2000
ama onlar da 300,000 yıl ya da daha fazlasında
04:52
over the 300,000 years or so
120
292260
3000
çok az bir ilerleme göstermişler,
04:55
that those species, the Neanderthals,
121
295260
2000
ki bu tür, Neanderthaller,
04:57
lived in Eurasia.
122
297260
2000
Avrasya'da yaşadılar.
04:59
Okay, so what this tells us
123
299260
2000
Pekala, bu da bize, eski bir vecize olan
05:01
is that, contrary to the old adage,
124
301260
3000
"maymun gör, maymun yap" a
05:04
"monkey see, monkey do,"
125
304260
3000
uymayan bir şeyi gösterir.
05:07
the surprise really is
126
307260
2000
sürpriz olan şu ki
05:09
that all of the other animals
127
309260
2000
diğer hayvanların tamamı
05:11
really cannot do that -- at least not very much.
128
311260
3000
gerçekten bunu beceremezler--en azından belirgin biçimde.
05:14
And even this picture
129
314260
2000
Ve hatta bu fotoğraf
05:16
has the suspicious taint of being rigged about it --
130
316260
3000
Barnum& Bailey Sirkinde bir takım
05:19
something from a Barnum & Bailey circus.
131
319260
2000
hileli şeyler döndüğünü gösteriyor.
05:21
But by comparison,
132
321260
2000
Fakat ( bunlarla) kıyaslandığında,
05:23
we can learn.
133
323260
2000
biz öğrenebiliriz.
05:25
We can learn by watching other people
134
325260
3000
Diğer insanları seyrederek
05:28
and copying or imitating
135
328260
2000
ve kopya ya da taklit ederek
05:30
what they can do.
136
330260
2000
onların yaptığını öğrenebiliriz.
05:32
We can then choose, from among a range of options,
137
332260
3000
Sonrasında da seçenekler dizisinden
05:35
the best one.
138
335260
2000
en iyisini seçeriz.
05:37
We can benefit from others' ideas.
139
337260
2000
Diğerlerinin düşüncelerinden fayda sağlayabiliriz.
05:39
We can build on their wisdom.
140
339260
2000
Onların bilgeliklerini geliştirebiliriz.
05:41
And as a result, our ideas do accumulate,
141
341260
3000
Ve sonuç olarak, fikirlerimiz birikim gösterir
05:44
and our technology progresses.
142
344260
4000
ve teknolojimiz ilerler.
05:48
And this cumulative cultural adaptation,
143
348260
5000
Antropologlar tarafından verilen adla
05:53
as anthropologists call
144
353260
2000
bu kültürel adaptasyonun birikimi,
05:55
this accumulation of ideas,
145
355260
2000
bu fikirlerin birikimi,
05:57
is responsible for everything around you
146
357260
2000
telaş içinde ve yardımlaşarak yaşadığınız
05:59
in your bustling and teeming everyday lives.
147
359260
2000
gündelik hayatınızdaki her şeyden sorumludur.
06:01
I mean the world has changed out of all proportion
148
361260
2000
Dünyanın, bilebildiğimiz tüm zamanlarına
06:03
to what we would recognize
149
363260
2000
ve hatta 1,000 ya da 2,000 yıl öncesine kıyasla
06:05
even 1,000 or 2,000 years ago.
150
365260
3000
çok büyük oranda değiştiğini kastediyorum.
06:08
And all of this because of cumulative cultural adaptation.
151
368260
3000
Ve bütün bunlar biriken kültürel adaptasyonun sonucudur.
06:11
The chairs you're sitting in, the lights in this auditorium,
152
371260
2000
Oturduğunuz koltuklar, toplantı salonunun ışıkları,
06:13
my microphone, the iPads and iPods that you carry around with you --
153
373260
3000
benim mikrofonum,
06:16
all are a result
154
376260
2000
yanınızda taşıdığınız iPad'ler ve iPod'lar
06:18
of cumulative cultural adaptation.
155
378260
2000
hepsi kültürel adaptasyon birikimi nedeniyledir.
06:20
Now to many commentators,
156
380260
4000
Şimdi, bir çok yorumcuya göre
06:24
cumulative cultural adaptation, or social learning,
157
384260
3000
kültürel adaptasyon birikimi ya da sosyal öğrenme
06:27
is job done, end of story.
158
387260
3000
hikayenin sonudur.
06:30
Our species can make stuff,
159
390260
3000
Bizim türümüz her şeyi yapabilir
06:33
therefore we prospered in a way that no other species has.
160
393260
3000
bundan dolayı da diğer hiç bir canlı türünün yapamadığı şeyleri başardık.
06:36
In fact, we can even make the "stuff of life" --
161
396260
3000
Sahiden de, "hayatın kendisini" bile yapabiliriz.--
06:39
as I just said, all the stuff around us.
162
399260
2000
biraz önce söylediğim gibi, etrafımızdaki her şeyi.
06:41
But in fact, it turns out
163
401260
2000
Fakat gerçekte,
06:43
that some time around 200,000 years ago,
164
403260
3000
200,000 yıl kadar önce
06:46
when our species first arose
165
406260
2000
türümüz ayakları üzerinde dikildiğinde
06:48
and acquired social learning,
166
408260
2000
ve sosyal öğrenme özelliğini kazandığında
06:50
that this was really the beginning of our story,
167
410260
2000
ki bu sadece hikayenin başlangıcıydı, .
06:52
not the end of our story.
168
412260
2000
sonu değil..
06:54
Because our acquisition of social learning
169
414260
3000
Sosyal öğrenme özelliğini kazanmamız
06:57
would create a social and evolutionary dilemma,
170
417260
3000
sosyal ve evrimsel bir ikilem yaratabilirdi
07:00
the resolution of which, it's fair to say,
171
420260
3000
ki onun çözümü, doğru söylemek gerekirse,
07:03
would determine not only the future course of our psychology,
172
423260
4000
sadece psikolojimizin gelecekteki gelişimini değil,
07:07
but the future course of the entire world.
173
427260
2000
fakat tüm dünyanın gelecekteki gelişimini belirleyebilirdi.
07:09
And most importantly for this,
174
429260
3000
Ve en önemlisi,
07:12
it'll tell us why we have language.
175
432260
3000
o bize neden dile sahip olduğumuzu söyleyebilir.
07:15
And the reason that dilemma arose
176
435260
2000
Ve ikilemin ortaya çıkışının nedeni de göründüğü kadarıyla
07:17
is, it turns out, that social learning is visual theft.
177
437260
3000
sosyal öğrenmenin bir çeşit görsel yankesicilik olduğudur.
07:20
If I can learn by watching you,
178
440260
3000
Eğer ben sizi seyrederek öğrenebiliyorsam,
07:23
I can steal your best ideas,
179
443260
2000
sizin en iyi düşüncelerinizi çalabilir,
07:25
and I can benefit from your efforts,
180
445260
3000
ve onları geliştirirken sizin harcadığınız
07:28
without having to put in the time and energy that you did
181
448260
2000
zamanı ve enerjiyi kullanmadan
07:30
into developing them.
182
450260
2000
sizin çabalarınızdan fayda sağlayabilirim.
07:32
If I can watch which lure you use to catch a fish,
183
452260
3000
Eğer daha iyisini yapabilmek adına sizin balık yakalarken
07:35
or I can watch how you flake your hand axe
184
455260
2000
hangi yemi kullandığınızı seyredersem
07:37
to make it better,
185
457260
2000
ya da baltanızı nasıl pul pul yonttuğunuzu.
07:39
or if I follow you secretly to your mushroom patch,
186
459260
3000
ya da eğer gizlice sizi mantar ektiğiniz yere kadar izlersem
07:42
I can benefit from your knowledge and wisdom and skills,
187
462260
3000
sizin bilginizden ve bilgeliğinizden ve
07:45
and maybe even catch that fish
188
465260
2000
becerilerinizden yarar sağlar,ve belki de balığı
07:47
before you do.
189
467260
2000
sizden önce yakalayabilirim
07:49
Social learning really is visual theft.
190
469260
3000
Sosyal öğrenme gerçekten görsel yoldan yankesicilik yapmaktır.
07:52
And in any species that acquired it,
191
472260
2000
Ve onu kazanan bir türde,
07:54
it would behoove you
192
474260
2000
başkaları sizden çalmasınlar diye
07:56
to hide your best ideas,
193
476260
2000
en iyi fikirlerinizi
07:58
lest somebody steal them from you.
194
478260
3000
gizlemeyi de gerekli kılar.
08:02
And so some time around 200,000 years ago,
195
482260
3000
Ve bundan dolayı 200,000 yıl kadar önce
08:05
our species confronted this crisis.
196
485260
3000
bizim türümüz bu krizle yüzleşti.
08:08
And we really had only two options
197
488260
3000
Ve bu görsel yankesicilik krizinin
08:11
for dealing with the conflicts
198
491260
2000
getirdiği çatışmalarla yüzleşmede
08:13
that visual theft would bring.
199
493260
2000
gerçekten sadece iki seçeneğimiz var.
08:15
One of those options
200
495260
2000
Seçeneklerden birisi
08:17
was that we could have retreated
201
497260
3000
ufak aile grupları şeklinde
08:20
into small family groups.
202
500260
2000
birlikte olmaktı.
08:22
Because then the benefits of our ideas and knowledge
203
502260
3000
Böylelikle fikirlerimiz ve bilgilerimiz
08:25
would flow just to our relatives.
204
505260
2000
sadece akrabalarımıza geçebilirdi.
08:27
Had we chosen this option,
205
507260
2000
200,000 yıl kadar önce
08:29
sometime around 200,000 years ago,
206
509260
3000
eğer bu seçeneği seçmiş olsaydık
08:32
we would probably still be living like the Neanderthals were
207
512260
3000
hala 40,000 yıl önce Avrupa'ya geldiğimizde
08:35
when we first entered Europe 40,000 years ago.
208
515260
3000
Neanderthallerin yaşadığı gibi yaşıyor olurduk.
08:38
And this is because in small groups
209
518260
2000
Ve bu, küçük grupların içinde fikirlerin,yeniliklerin
08:40
there are fewer ideas, there are fewer innovations.
210
520260
3000
daha az sayıda olmasından dolayı böyledir.
08:43
And small groups are more prone to accidents and bad luck.
211
523260
3000
Ve küçük gruplar kazalara ve talihsizliklere daha açıktır.
08:46
So if we'd chosen that path,
212
526260
2000
Eğer gerçekten bu yolu seçseydik,
08:48
our evolutionary path would have led into the forest --
213
528260
3000
evrim yolumuz ormanda sonuçlanır
08:51
and been a short one indeed.
214
531260
2000
ve gerçekten kısa sürerdi.
08:53
The other option we could choose
215
533260
2000
Seçebileceğimiz diğer yol
08:55
was to develop the systems of communication
216
535260
3000
bir iletişimler sistemi geliştirmekti ki,
08:58
that would allow us to share ideas
217
538260
2000
fikirleri paylaşmamamıza izin versin
09:00
and to cooperate amongst others.
218
540260
3000
ve diğerleriyle işbirliğimizi sağlasın.
09:03
Choosing this option would mean
219
543260
2000
Böyle bir seçeneği seçmenin anlamı,
09:05
that a vastly greater fund of accumulated knowledge and wisdom
220
545260
3000
geniş ölçüde birikim göstermiş bilgiden ve akıldan,
09:08
would become available to any one individual
221
548260
3000
kişilerin bir ailenin içinde olma nedeniyle
09:11
than would ever arise from within an individual family
222
551260
3000
yararlanacağının ötesinde ya da kendi başına yaşayan
09:14
or an individual person on their own.
223
554260
3000
bir kişinin yararlanacağı şekilde faydalanması olurdu.
09:18
Well, we chose the second option,
224
558260
3000
Biz ikinci seçeneği seçtik
09:21
and language is the result.
225
561260
3000
ve dil de bunun sonucudur.
09:24
Language evolved to solve the crisis
226
564260
2000
Dil görsel yankesicilik krizinin
09:26
of visual theft.
227
566260
2000
çözümü için evrimleşmiştir.
09:28
Language is a piece of social technology
228
568260
3000
Dil, sosyal teknolojinin bir bölümüdür,
09:31
for enhancing the benefits of cooperation --
229
571260
3000
işbirliğinin faydaları yoğunlaşşsın diye--
09:34
for reaching agreements, for striking deals
230
574260
3000
anlaşmalara ulaşılsın, pazarlıklar yapılsın ve
09:37
and for coordinating our activities.
231
577260
4000
aktivitelerimiz koordinasyon içinde olsun diye gelişmiştir
09:41
And you can see that, in a developing society
232
581260
2000
Ve bunu görebilirsiniz de,
09:43
that was beginning to acquire language,
233
583260
2000
dil kazanımının henüz başındaki
09:45
not having language
234
585260
2000
gelişmekte olan bir toplumda dile sahip olmamak
09:47
would be a like a bird without wings.
235
587260
2000
kanatları olmayan bir kuş gibi olmak demektir.
09:49
Just as wings open up this sphere of air
236
589260
3000
kanatların hava tabakası içinde açılması nasıl
09:52
for birds to exploit,
237
592260
2000
kuşa bir yarar sağlıyorsa,
09:54
language opened up the sphere of cooperation
238
594260
2000
dil de insanların yararına
09:56
for humans to exploit.
239
596260
2000
işbirliği alanlarını açar.
09:58
And we take this utterly for granted,
240
598260
2000
Ve biz bunu sonuna kadar imtiyazlı biçimde kullanırız,
10:00
because we're a species that is so at home with language,
241
600260
3000
çünkü biz dile sahip bir türüz.
10:03
but you have to realize
242
603260
2000
Fakat kabul etmeniz gerekir ki
10:05
that even the simplest acts of exchange that we engage in
243
605260
3000
yapmakta olduğumuz en basit alışveriş türleri bile
10:08
are utterly dependent upon language.
244
608260
3000
kesinkes dile dayanmaktadır.
10:11
And to see why, consider two scenarios
245
611260
2000
Ve bunun nedenini görmek için, evrimin erken
10:13
from early in our evolution.
246
613260
2000
safhalarından iki senaryoyu düşünelim.
10:15
Let's imagine that you are really good
247
615260
2000
Tahayyül edin ki gerçekten usta biçimde
10:17
at making arrowheads,
248
617260
2000
ok başı yapabiliyorsunuz,
10:19
but you're hopeless at making the wooden shafts
249
619260
3000
fakat başı oynak olan
10:22
with the flight feathers attached.
250
622260
3000
tahtadan bir dingil yapmada ümitsizsiniz.
10:25
Two other people you know are very good at making the wooden shafts,
251
625260
3000
Bildiğiniz diğer iki kişi de tahta dingil yapmada çok iyi
10:28
but they're hopeless at making the arrowheads.
252
628260
3000
fakat ok başı yapmada ümitsizler.
10:31
So what you do is --
253
631260
2000
peki ne yaparsınız?
10:33
one of those people has not really acquired language yet.
254
633260
3000
insanlardan biri henüz dil yeteneği kazanmamış.
10:36
And let's pretend the other one is good at language skills.
255
636260
2000
Ve diğerininse dil yeteneklerinin iyi olduğunu varsayalım.
10:38
So what you do one day is you take a pile of arrowheads,
256
638260
3000
Bir gün ok başlarını alıp, iyi konuşamayan
10:41
and you walk up to the one that can't speak very well,
257
641260
2000
kişiye gidip,
10:43
and you put the arrowheads down in front of him,
258
643260
2000
sizin ok başlarınızı ok haline getirmek üzere
10:45
hoping that he'll get the idea that you want to trade your arrowheads
259
645260
3000
sizinle ticaret yapacağını umarak
10:48
for finished arrows.
260
648260
2000
önüne yığınla onları koyarsınız.
10:50
But he looks at the pile of arrowheads, thinks they're a gift,
261
650260
2000
Fakat o ok başları yığınına baktığında onların hediye olduğunu düşünür,
10:52
picks them up, smiles and walks off.
262
652260
3000
onları alır, gülümseyerek uzaklaşır.
10:55
Now you pursue this guy, gesticulating.
263
655260
2000
Şimdi siz el kol hareketleriyle onun peşinden koştunuz.
10:57
A scuffle ensues and you get stabbed
264
657260
2000
Boğuşma başladı ve
10:59
with one of your own arrowheads.
265
659260
3000
kendi başlarınızla yaralandınız.
11:02
Okay, now replay this scene now, and you're approaching the one who has language.
266
662260
3000
Tamam, şimdi sahneyi yeniden düşünün, ve dil kullanabilen diğerine yaklaşıyorsunuz.
11:05
You put down your arrowheads and say,
267
665260
2000
Ok başlarını yere koydunuz ve " ben bu ok başlarının
11:07
"I'd like to trade these arrowheads for finished arrows. I'll split you 50/50."
268
667260
3000
bitmiş ok haline gelmesini istiyorum. Kazancımızı seninle 50/50 paylaşalım." dediniz.
11:10
The other one says, "Fine. Looks good to me.
269
670260
2000
Diğeri " Güzel. Bana uyar.
11:12
We'll do that."
270
672260
3000
Öyle yapalım." dedi.
11:15
Now the job is done.
271
675260
3000
Böylece iş amacına ulaştı.
11:18
Once we have language,
272
678260
2000
Bir kez dile sahip olduğumuzda,
11:20
we can put our ideas together and cooperate
273
680260
2000
fikirlerimizi birleştirir ve
11:22
to have a prosperity
274
682260
2000
zenginleşmek için işbirliği yaparız.
11:24
that we couldn't have before we acquired it.
275
684260
3000
ona sahip olmadan önce yapamadığımız şeyi (yaparız)
11:27
And this is why our species
276
687260
2000
Ve bu nedenledir ki bizim türümüz
11:29
has prospered around the world
277
689260
2000
dünyanın her tarafında zenginleşti.
11:31
while the rest of the animals
278
691260
2000
Halbuki hayvanların geri kalanı
11:33
sit behind bars in zoos, languishing.
279
693260
3000
hayvanat bahçelerinde parmaklıkların arkasında çürüyor.
11:36
That's why we build space shuttles and cathedrals
280
696260
3000
İşte bu nedenle biz uzay gemileri ve katedraller yapabildik
11:39
while the rest of the world sticks sticks into the ground
281
699260
2000
dünyanın geri kalanı karınca çıkarmak için
11:41
to extract termites.
282
701260
2000
çöplerle toprağı kazmaya devam ederken.
11:43
All right, if this view of language
283
703260
3000
Pekala, dille ilgili bu görüş
11:46
and its value
284
706260
2000
ve görsel hırsızlık krizinin
11:48
in solving the crisis of visual theft is true,
285
708260
3000
çözümündeki değeri doğruysa,
11:51
any species that acquires it
286
711260
2000
ona sahip olan herhangi bir tür
11:53
should show an explosion of creativity and prosperity.
287
713260
3000
yaratıcılık ve zenginlik patlaması gösterecektir.
11:56
And this is exactly what the archeological record shows.
288
716260
3000
Ve arkeolojik kayıtların gösterdiği gerçekte de budur.
11:59
If you look at our ancestors,
289
719260
2000
Eğer atalarımıza bakarsanız,
12:01
the Neanderthals and the Homo erectus, our immediate ancestors,
290
721260
3000
Neandertaller ve Homo erektus, bizim yakın atalarımız,
12:04
they're confined to small regions of the world.
291
724260
3000
dünyanın sınırlı bölgeleri içindeydiler.
12:07
But when our species arose
292
727260
2000
Ancak türümüz 200,000 yıl kadar önce
12:09
about 200,000 years ago,
293
729260
2000
ayakları üzerinde dikildiğinde,
12:11
sometime after that we quickly walked out of Africa
294
731260
3000
Bir süre sonra Afrika'nın çabucak dışına dışına çıktılar
12:14
and spread around the entire world,
295
734260
3000
ve yeryüzünün neredeyse her iklimini işgal ederek
12:17
occupying nearly every habitat on Earth.
296
737260
3000
tüm dünyaya yayıldılar.
12:20
Now whereas other species are confined
297
740260
3000
Şimdi diğer canlılar genlerinin
12:23
to places that their genes adapt them to,
298
743260
3000
kendilerini adapte ettiği yerlerle sınırlı kalırken ,
12:26
with social learning and language,
299
746260
2000
sosyal öğrenme ve dille
12:28
we could transform the environment
300
748260
2000
bizler çevreyi
12:30
to suit our needs.
301
750260
2000
gereksinimlerimiz doğrultusunda dönüştürebiliriz.
12:32
And so we prospered in a way
302
752260
2000
Ve diğer hiç bir hayvanın
12:34
that no other animal has.
303
754260
2000
yapamadığı tarzda geliştik.
12:36
Language really is
304
756260
3000
Dil gerçekten de
12:39
the most potent trait that has ever evolved.
305
759260
3000
evrimleşenler arasında en güçlü özelliğimiz.
12:42
It is the most valuable trait we have
306
762260
3000
O, yeni toprakların ve kaynakların daha fazla insana ve
12:45
for converting new lands and resources
307
765260
3000
onların genlerine açılmasına neden olan
12:48
into more people and their genes
308
768260
3000
doğal ayıklanmanın bugüne kadar
12:51
that natural selection has ever devised.
309
771260
2000
yaptıklarının arasında en güçlü özelliğimiz.
12:53
Language really is
310
773260
2000
Dil gerçekten de
12:55
the voice of our genes.
311
775260
2000
genlerimizin sesi.
12:57
Now having evolved language, though,
312
777260
2000
Şimdi, dili evrimleştirmemize rağmen,
12:59
we did something peculiar,
313
779260
2000
bir takım tuhaf,
13:01
even bizarre.
314
781260
2000
hatta garip şeyler de yaptık.
13:03
As we spread out around the world,
315
783260
2000
Dünyaya yayıldıkça,
13:05
we developed thousands of different languages.
316
785260
3000
binlerce farklı dil geliştirdik.
13:08
Currently, there are about seven or 8,000
317
788260
2000
Şu anda yeryüzünde yedi ya da 8,000
13:10
different languages spoken on Earth.
318
790260
3000
farklı dil konuşuluyor.
13:13
Now you might say, well, this is just natural.
319
793260
2000
Diyebilirsiniz ki, bu doğal.
13:15
As we diverge, our languages are naturally going to diverge.
320
795260
3000
Biz birbirimizden ayrıldıkça dillerimiz de ayrılıyor.
13:18
But the real puzzle and irony
321
798260
2000
Ama hayret edilecek şey ve çelişki şudur ki,
13:20
is that the greatest density of different languages on Earth
322
800260
3000
yeryüzünde farklı dillerde görülen yoğunluk insanların
13:23
is found where people are most tightly packed together.
323
803260
4000
çok yakın topluluklar halinde yaşadığı yerlerde görülür.
13:27
If we go to the island of Papua New Guinea,
324
807260
2000
Eğer Papua Yeni Gine adasına gidersek
13:29
we can find about 800 to 1,000
325
809260
3000
sadece bu adada 800 le 1,000 civarında
13:32
distinct human languages,
326
812260
2000
birbirinden ayrı insan dilinin ,
13:34
different human languages,
327
814260
2000
farklı insan dillerinin
13:36
spoken on that island alone.
328
816260
2000
konuşulduğunu görürüz.
13:38
There are places on that island
329
818260
2000
Bu adada öyle yerler vardır ki,
13:40
where you can encounter a new language
330
820260
2000
her iki ya da üç milde
13:42
every two or three miles.
331
822260
2000
yeni bir dille karşılaşabilirsiniz.
13:44
Now, incredible as this sounds,
332
824260
2000
Şimdi, bu inanılmaz gibi geliyor,
13:46
I once met a Papuan man, and I asked him if this could possibly be true.
333
826260
3000
Bir keresinde bir Papuan adamıyla tanıştım, ve ona bunun
13:49
And he said to me, "Oh no.
334
829260
2000
doğru olup olmadığını sordum. Ve bana dedi ki " Oh hayır,
13:51
They're far closer together than that."
335
831260
3000
onların arasındaki mesafe çok daha yakın"
13:54
And it's true; there are places on that island
336
834260
2000
Ve doğrudur, adada öyle yerler var ki,
13:56
where you can encounter a new language in under a mile.
337
836260
3000
bir milden daha az mesafede yeni bir dille karşılaşabilirsiniz.
13:59
And this is also true of some remote oceanic islands.
338
839260
3000
Ve bu bazı çok uzak okyanus adaları için de böyledir.
14:03
And so it seems that we use our language,
339
843260
2000
Ve görünen o ki, bizim dili kullanmamız,
14:05
not just to cooperate,
340
845260
2000
sadece işbirliği için değil,
14:07
but to draw rings around our cooperative groups
341
847260
3000
fakat işbirliği grupları etrafında çember çizmemiz
14:10
and to establish identities,
342
850260
2000
ve kimlikler inşa etmemiz amacıyladır.
14:12
and perhaps to protect our knowledge and wisdom and skills
343
852260
3000
ve belki de bilgimizi, bilgeliğimizi ve yeteneklerimizi
14:15
from eavesdropping from outside.
344
855260
3000
dışarıya sızmaktan korumak içindir.
14:18
And we know this
345
858260
2000
Ve bunu biliyoruz
14:20
because when we study different language groups
346
860260
2000
çünkü, farklı dil grupları üzerinde çalıştığımızda
14:22
and associate them with their cultures,
347
862260
2000
ve onları kültürleriyle birleştirdiğimizde,
14:24
we see that different languages
348
864260
2000
görürüz ki farklı diller
14:26
slow the flow of ideas between groups.
349
866260
3000
gruplar arasındaki fikirlerin akışını yavaşlatır.
14:29
They slow the flow of technologies.
350
869260
3000
Teknolojilerin akışını yavaşlatır.
14:32
And they even slow the flow of genes.
351
872260
3000
Ve hatta onlar genlerin akışını bile yavaşlatır.
14:35
Now I can't speak for you,
352
875260
2000
Şimdi (belki) sizin için konuşamam,
14:37
but it seems to be the case
353
877260
2000
ama göründüğü kadarıyla konu şu ki
14:39
that we don't have sex with people we can't talk to.
354
879260
3000
konuşamadığımız insanlarla seks (bile) yapmıyoruz.
14:43
(Laughter)
355
883260
2000
(Gülüşmeler)
14:45
Now we have to counter that, though,
356
885260
2000
Şİmdi kabul etmeliyiz ki ,
14:47
against the evidence we've heard
357
887260
2000
şu ana kadar duyduğumuz delillere karşı olsa da
14:49
that we might have had some rather distasteful genetic dalliances
358
889260
3000
Neanderthallerle ve Denisovanlarla
14:52
with the Neanderthals and the Denisovans.
359
892260
2000
keyif verici olmayan genetik tembellikler yapmış da olabiliriz.
14:54
(Laughter)
360
894260
2000
(Gülüşmeler)
14:56
Okay, this tendency we have,
361
896260
2000
Tamam, bu sahip olduğumuz eğilim,
14:58
this seemingly natural tendency we have,
362
898260
2000
göründüğü kadarıyla da doğal olan bu eğilim,
15:00
towards isolation, towards keeping to ourselves,
363
900260
3000
bizi izolasyona doğru, kendi içimize kapanmaya doğru iten bu eğilim
15:03
crashes head first into our modern world.
364
903260
3000
modern dünyada kafasını taşa çarpar.
15:06
This remarkable image
365
906260
2000
Bu etkileyici görüntü
15:08
is not a map of the world.
366
908260
2000
dünyanın haritası değil.
15:10
In fact, it's a map of Facebook friendship links.
367
910260
4000
İşin aslı, bu Facebook arkadaşlık bağlantılarının haritası.
15:14
And when you plot those friendship links
368
914260
2000
Ve bu arkadaşlık linklerinin
15:16
by their latitude and longitude,
369
916260
2000
enlemlerini ve boylamlarını işaretlediğiniz zaman
15:18
it literally draws a map of the world.
370
918260
3000
gerçekten bir dünya haritası ortaya çıkar.
15:21
Our modern world is communicating
371
921260
2000
Modern dünyamız
15:23
with itself and with each other
372
923260
2000
geçmişin herhangi bir zamanında olandan
15:25
more than it has
373
925260
2000
daha fazla biçimde
15:27
at any time in its past.
374
927260
2000
kendi içinde ve kendi arasında iletişim kuruyor.
15:29
And that communication, that connectivity around the world,
375
929260
3000
Ve bu iletişim, dünya içindeki bu bağlantı,
15:32
that globalization
376
932260
2000
küreselleşme
15:34
now raises a burden.
377
934260
3000
şimdi bir sorumluluk ortaya çıkarıyor.
15:37
Because these different languages
378
937260
2000
Çünkü bu farklı diller
15:39
impose a barrier, as we've just seen,
379
939260
2000
biraz önce gördüğümüz gibi,
15:41
to the transfer of goods and ideas
380
941260
2000
malların ve fikirlerin
15:43
and technologies and wisdom.
381
943260
2000
ve teknolojilerin ve bilgeliğin değişimine karşı bir engel oluşturuyor.
15:45
And they impose a barrier to cooperation.
382
945260
3000
Ve işbirliğine karşı bir engel dayatıyor
15:48
And nowhere do we see that more clearly
383
948260
3000
Ve bunu hiç bir yerde
15:51
than in the European Union,
384
951260
2000
Avrupa Birliğinde olduğundan daha açık biçimde göremeyiz.
15:53
whose 27 member countries
385
953260
3000
onun 27 üye ülkesi
15:56
speak 23 official languages.
386
956260
3000
23 resmi dil konuşur.
15:59
The European Union
387
959260
2000
Avrupa Birliği
16:01
is now spending over one billion euros annually
388
961260
4000
şimdi 23 resmi dilin kendi aralarında çevirileri için
16:05
translating among their 23 official languages.
389
965260
3000
yılda bir milyar avro'dan daha fazlasını harcıyor.
16:08
That's something on the order
390
968260
2000
Bunun ifade ettiği anlam,
16:10
of 1.45 billion U.S. dollars
391
970260
2000
1.45 milyar doların sadece
16:12
on translation costs alone.
392
972260
3000
çeviri için harcandığıdır.
16:15
Now think of the absurdity of this situation.
393
975260
2000
Şimdi bu durumun şaçmalığını düşünün.
16:17
If 27 individuals
394
977260
2000
Eğer 27 üye devletten
16:19
from those 27 member states
395
979260
2000
27 kişi
16:21
sat around table, speaking their 23 languages,
396
981260
3000
masaya oturup kendilerine ait 23 dili konuşsalar
16:24
some very simple mathematics will tell you
397
984260
2000
basit bir matematik size söyleyecektir ki
16:26
that you need an army of 253 translators
398
986260
4000
karşılıklı faaliyetlerin tümüne katılmaları için
16:30
to anticipate all the pairwise possibilities.
399
990260
4000
253 çevirmenlik bir orduya ihtiyacınız olacaktır.
16:34
The European Union employs a permanent staff
400
994260
3000
Avrupa Birliği kalıcı statüyle
16:37
of about 2,500 translators.
401
997260
2000
2500 kadar çevirmen çalıştırmaktadır.
16:39
And in 2007 alone --
402
999260
2000
Ve sadece 2007'de--
16:41
and I'm sure there are more recent figures --
403
1001260
2000
ve eminim ki daha yakın tarihlere ait veriler de vardır---
16:43
something on the order of 1.3 million pages
404
1003260
3000
sadece İngilizceye 1.3 milyon sayfalık
16:46
were translated into English alone.
405
1006260
3000
çeviri yapılmıştır.
16:49
And so if language really is
406
1009260
3000
Ve eğer dil gerçekten
16:52
the solution to the crisis of visual theft,
407
1012260
3000
görsel hızsızlık krizinin çözüm yoluysa,
16:55
if language really is
408
1015260
2000
eğer dil gerçekten
16:57
the conduit of our cooperation,
409
1017260
2000
işbirliğinin ana yoluysa,
16:59
the technology that our species derived
410
1019260
3000
modern dünyada
17:02
to promote the free flow and exchange of ideas,
411
1022260
4000
fikirlerin değişimini ve serbest dolaşımını
17:06
in our modern world,
412
1026260
2000
mümkün hale getiren teknolojiyse
17:08
we confront a question.
413
1028260
2000
bir soruyla yüzleşiriz
17:10
And that question is whether
414
1030260
2000
ve bu soru eğer
17:12
in this modern, globalized world
415
1032260
2000
bu modern, küreselleşmiş dünya içinse
17:14
we can really afford to have all these different languages.
416
1034260
3000
bütün bu farklı dillere sahip olmaya tahammül edebiliriz.
17:17
To put it this way, nature knows no other circumstance
417
1037260
3000
Şu şekilde söylemeye çalışırsak, doğa işlevsel bakımdan
17:20
in which functionally equivalent traits coexist.
418
1040260
5000
dengeli karakterler ortaya koymaktan başkasını bilmez.
17:25
One of them always drives the other extinct.
419
1045260
3000
Onlardan biri daima diğerini yönlendirir.
17:28
And we see this in the inexorable march
420
1048260
2000
Ve biz bunu küreselleşme yolundaki acımasız
17:30
towards standardization.
421
1050260
2000
hareket içinde görüyoruz.
17:32
There are lots and lots of ways of measuring things --
422
1052260
3000
Şeylerin ölçümü için bir çok yol vardır--
17:35
weighing them and measuring their length --
423
1055260
2000
onları tartmakta ve ölçülerini ölçmekte---
17:37
but the metric system is winning.
424
1057260
2000
fakat metrik sistem ağır basıyor.
17:39
There are lots and lots of ways of measuring time,
425
1059260
3000
Zamanı ölçmek için bir çok yol vardır.
17:42
but a really bizarre base 60 system
426
1062260
3000
fakat gerçekten de garip 60 sistemi
17:45
known as hours and minutes and seconds
427
1065260
2000
ki saatler ve dakikalar ve saniyeler olarak bilinir
17:47
is nearly universal around the world.
428
1067260
3000
dünyada neredeyse evrensel olandır.
17:50
There are many, many ways
429
1070260
2000
CD'leri ya da DVD'leri
17:52
of imprinting CDs or DVDs,
430
1072260
2000
basmanın bir çok yolu var
17:54
but those are all being standardized as well.
431
1074260
3000
ama bunlar da diğerleri gibi standardize edilmiş durumda.
17:57
And you can probably think of many, many more
432
1077260
3000
Ve muhtemelen kendi gündelik hayatınızdan .
18:00
in your own everyday lives.
433
1080260
2000
bir çoğunu daha düşünebilirsiniz.
18:02
And so our modern world now
434
1082260
3000
Ve bundan dolayı modern dünyamız
18:05
is confronting us with a dilemma.
435
1085260
2000
bir ikilemle karşımıza çıkıyor.
18:07
And it's the dilemma
436
1087260
2000
Ve bu ikilem de
18:09
that this Chinese man faces,
437
1089260
2000
bu Çinli adamın yüzleştiği ikilemdir
18:11
who's language is spoken
438
1091260
2000
onun dili dünyada
18:13
by more people in the world
439
1093260
2000
her hangi bir tek dili konuşanlardan
18:15
than any other single language,
440
1095260
3000
daha fazla insan tarafından konuşuluyor,
18:18
and yet he is sitting at his blackboard,
441
1098260
4000
ve lakin o karatahtanın önünde
18:22
converting Chinese phrases
442
1102260
3000
Çince sözcükleri
18:25
into English language phrases.
443
1105260
2000
İngiliz dilinin sözcüklerine çeviriyor.
18:27
And what this does is it raises the possibility to us
444
1107260
3000
Ve bu da bize artan bir olasılığı gösteriyor ki
18:30
that in a world in which we want to promote
445
1110260
2000
değişim ve işbirliğini arttırmayı
18:32
cooperation and exchange,
446
1112260
2000
istediğimiz bir dünyada
18:34
and in a world that might be dependent more than ever before
447
1114260
3000
ve gelişme seviyemizi arttırmak ve sürdürmekte
18:37
on cooperation
448
1117260
2000
işbirliğine daha önce olandan daha fazla
18:39
to maintain and enhance our levels of prosperity,
449
1119260
3000
bağımlı hale geldiğimiz bir dünyada
18:42
his actions suggest to us
450
1122260
2000
onun yaptığı şey
18:44
it might be inevitable
451
1124260
2000
önlenemez bir şey
18:46
that we have to confront the idea
452
1126260
2000
bu da bizi kaderimizin
18:48
that our destiny is to be one world with one language.
453
1128260
3000
tek dilli bir dünya olduğu fikriyle yüzleştiriyor.
18:51
Thank you.
454
1131260
2000
Teşekkür ederim.
18:53
(Applause)
455
1133260
8000
(Alkışlar)
19:01
Matt Ridley: Mark, one question.
456
1141260
2000
Matt Ridley : Mark,bir soru.
19:03
Svante found that the FOXP2 gene,
457
1143260
3000
Svante' ın bulduğu ve
19:06
which seems to be associated with language,
458
1146260
2000
dille ilişkilendirilen FOXP2 geni
19:08
was also shared in the same form
459
1148260
2000
bizimkiyle aynı formda olmak üzere
19:10
in Neanderthals as us.
460
1150260
2000
Neanderthallerde de paylaşılmış.
19:12
Do we have any idea
461
1152260
2000
Bir fikrin var mı?
19:14
how we could have defeated Neanderthals
462
1154260
2000
Eğer onlar da dile sahip olsalardı
19:16
if they also had language?
463
1156260
2000
Neanderthalleri nasıl yenebilirdik?
19:18
Mark Pagel: This is a very good question.
464
1158260
2000
Mark Pagel : Bu çok iyi bir soru.
19:20
So many of you will be familiar with the idea that there's this gene called FOXP2
465
1160260
3000
Aranızdan bir çoklarının aşikar olduğu bir düşünceye göre
19:23
that seems to be implicated in some ways
466
1163260
3000
bu FOXP2 denen genin dile eşlik eden
19:26
in the fine motor control that's associated with language.
467
1166260
3000
gelişmiş motor kontrolla ilişkili olduğu ileri sürülüyor.
19:29
The reason why I don't believe that tells us
468
1169260
2000
Neanderthallerin dile sahip olduğunun
19:31
that the Neanderthals had language
469
1171260
2000
söylenmesine inanmamamın nedeni
19:33
is -- here's a simple analogy:
470
1173260
3000
şu-- işte bir basit analoji:
19:36
Ferraris are cars that have engines.
471
1176260
3000
Ferrariler motorları olan arabalardır.
19:39
My car has an engine,
472
1179260
2000
Benim arabamın bir motoru var,
19:41
but it's not a Ferrari.
473
1181260
2000
ama o Ferrari değil.
19:43
Now the simple answer then
474
1183260
2000
Şimdi buna basit bir cevap şudur ki
19:45
is that genes alone don't, all by themselves,
475
1185260
2000
genler dil gibi çok karmaşık şeylerin
19:47
determine the outcome
476
1187260
2000
ortaya çıkmasını yalnız başlarına değil,
19:49
of very complicated things like language.
477
1189260
2000
hepsi beraber belirlerler.
19:51
What we know about this FOXP2 and Neanderthals
478
1191260
2000
Bu FOXP2 ve Neanderthaller konusunda bildiğimiz şu ki
19:53
is that they may have had fine motor control of their mouths -- who knows.
479
1193260
4000
onlar ağızlarının gelişmiş motor kontroluna sahip olmuş olabilirlerdi---kim bilir.
19:57
But that doesn't tell us they necessarily had language.
480
1197260
2000
Ama bu onların dile sahip oldukları konusunda bize bir şey söylemez.
19:59
MR: Thank you very much indeed.
481
1199260
2000
MR: Gerçekten çok teşekkür ederim.
20:01
(Applause)
482
1201260
3000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7