Julia Sweeney has "The Talk"

Julia Sweeney "Malum Konuşmayı" yapıyor

Çeviri: Ayşe Demirel Gözden geçirme: Isil Arican

I have a daughter, Mulan.

Bir kızım var, ismi Mulan.

And when she was eight, last year,

Geçen sene, o 8 yaşındayken,

she was doing a report for school

okul için bir rapor hazırlıyordu, ya da

or she had some homework about frogs.

kurbağalarla ilgili bir ödev yapıyor olmalı.

And we were at this restaurant,

Bir restorantta oturuyorduk.

and she said, "So, basically,

Bana döndü ve dedi ki "Yani kısaca,

frogs lay eggs

kurbağalar yumurtlarlar

and the eggs turn into tadpoles,

yumurtalar iribaşlara dönüşür,

and tadpoles turn into frogs."

ve iribaşlar da kurbağaya".

And I said, "Yeah. You know, I'm not really up on my frog reproduction that much.

Ben de "Evet, biliyorsun, ben de pek kurbağaların üremesi ile ilgili değilim.

It's the females, I think, that lay the eggs,

Ama sanıyorum, dişi kurbağalar yumurtluyorlar.

and then the males fertilize them.

Sonra erkekler de yumurtaları döllüyor.

And then they become tadpoles and frogs."

Ondan sonra da iribaş ve kurbağalar oluşuyor." dedim.

And she says, "What? Only the females have eggs?"

Bana dedi ki "Ne? Sadece dişilerde mi yumurta var?"

And I said, "Yeah."

Ben de "Evet." dedim.

And she goes, "And what's this fertilizing?"

Devam etti; "Peki döllemek ne demek?"

So I kind of said, "Oh, it's this extra ingredient,

Ben de "Şey, anne ve babadan yeni bir kurbağa

you know, that you need

yaratmak istediğinde

to create a new frog

ihtiyacın olan

from the mom and dad frog." (Laughter)

ekstra bir şey" gibi bir şeyler söyledim.

And she said, "Oh, so is that true for humans too?"

Bana, "Şey, yani bu insanlar için de geçerli mi?" diye sordu.

And I thought, "Okay, here we go."

Kendi kendime "Tamam, başlıyoruz" dedim.

I didn't know it would happen so quick, at eight.

Aslında bunun bu kadar erken, 8 yaşında olacağını düşünmemiştim.

I was trying to remember all the guidebooks,

Tüm o rehberlik kitaplarını anımsamaya çalıştım,

and all I could remember was,

aklımda kalan tek şey şuydu

"Only answer the question they're asking.

"Sadece sorulan soruya cevap ver.

Don't give any more information." (Laughter)

Daha fazla bilgi verme"

So I said, "Yes."

Ben de "Evet" dedim.

And she said, "And where do, um,

O da " Peki onlar nereye,

where do human women,

yani insan dişiler,

like, where do women lay their eggs?"

insan dişiler yumurtalarını nereye bırakıyor?"

And I said, "Well,

Ben de "Şöyle ki,

funny you should ask. (Laughter)

bunu sorman aslında çok komik.

We have evolved to have our own pond.

Biz evrimleştik ve kendi göletimize sahip olduk.

We have our very own pond inside our bodies.

Kendi vücudumuzun içinde kendi göletlerimiz var.

And we lay our eggs there,

Yumurtalarımızı da oraya bırakıyoruz.

we don't have to worry about other eggs or anything like that.

Diğer yumurtalar veya başka bir şey için endişelenmemize gerek kalmıyor.

It's our own pond. And that's how it happens."

Kendi göletimiz. İşte böyle oluyor" dedim.

And she goes, "Then how do they get fertilized?"

Sormaya devam etti, "E, o zaman yumurtalar nasıl dölleniyorlar?"

And I said, "Well,

Ben "Şöyle,

Men, through their penis,

Erkekler, penislerinin içinden

they fertilize the eggs by the sperm coming out.

çıkan spermleriyle yumurtaları döllüyorlar.

And you go through the woman's vagina."

Ve sen de bir kadın vajeninin içinden geçiyorsun" dedim

And so we're just eating, and her jaw just drops,

Bu arada biz yemek yiyoruz, ağzı açık öylece kala kaldı,

and she goes, "Mom!

sonra dedi ki, "Anne!

Like, where you go to the bathroom?"

Hani şu tuvaletimizi yaptığımız yerimizden mi?"

And I said, "I know.

Cevap verdim "Biliyorum!..

I know."

Biliyorum."

(Laughter)

(kahkahalar)

That's how we evolved. It does seem odd.

İşte böyle evrimleşmişiz. Kulağa tuhaf geliyor, biliyorum.

It is a little bit like having a waste treatment plant

Sanki şey gibi; atık madde tesisinin tam yanına kurulmuş

right next to an amusement park ...

bir eğlence tesisi gibi.

Bad zoning, but ..." (Laughter)

Yanlış bölge seçimi ! Ama...

She's like, "What?" And she goes, "But Mom,

"Ne?" dedi ve devam etti, "Ama anne,

but men and women can't ever see each other naked, Mom.

erkekler ve kadınlar birbirlerini asla çıplak göremezler, anne.

So how could that ever happen?"

Yani o zaman bu nasıl olabilir ki??"

And then I go, "Well," and then I put my Margaret Mead hat on.

Bu noktada Margaret Mead şapkamı taktım.

"Human males and females

"İnsan erkekler ve dişiler

develop a special bond,

çok özel bir bağ kurarlar,

and when they're much older, much, much older than you,

ve çok büyüdüklerinde, senden çok çok daha fazla büyüdüklerinde,

and they have a very special feeling,

çok özel bir his ortaya çıkar,

then they can be naked together."

işte o zaman birlikteyken çıplak olabilirler"

And she said, "Mom,

"Anne" dedi,

have you done this before?"

"Sen bunu daha önce yaptın mı?"

And I said, "Yes."

Ben de "Evet" dedim.

And she said, "But Mom, you can't have kids."

"Ama anne, senin çocuğun olmuyor ki!"

Because she knows that I adopted her and that I can't have kids.

Çünkü çocuk sahibi olamadığını ve onu evlat edindiğimi biliyor.

And I said, "Yes."

Ben de "Doğru" dedim.

And she said, "Well, you don't have to do that again."

"Tamam, bir daha bunu yapmak zorunda değilsin" diye cevapladı.

And I said, "..."

Ben de dedim ki, "......."

And then she said, "But how does it happen when a man and woman are together?

Bu sefer "Ama bir kadın ve bir erkek birlikteyken bu nasıl oluyor?" dedi.

Like, how do they know that's the time?

"Yani, doğru zamanı nereden biliyorlar?

Mom, does the man just say,

Anne, yani erkek sadece şöyle mi diyor,

'Is now the time to take off my pants?'"

"Pantolonumu çıkarma vakti geldi mi?"

(Laughter)

(kahkahalar)

And I said, "Yes."

Ben de "Evet" dedim.

(Laughter)

(kahkahalar)

"That is exactly right.

"Tamamen haklısın,

That's exactly how it happens."

Tam olarak böyle oluyor."

So we're driving home and she's looking out the window, and she goes,

Sonra eve doğru yoldayken, arabanın penceresinden dışarıya bakarak şöyle dedi,

"Mom. What if two just people saw each other on the street,

"Anne, peki ya insanlar birbirlerini sokakta görürlerse,

like a man and a woman, they just started doing it. Would that ever happen?"

bir erkek ve bir kadın, ve hemen yapmaya başlarlarsa. Böyle bir şey olabilir mi?"

And I said, "Oh, no. Humans are so private.

Ben "Yo, hayır, insanlar çok mahremiyetçidir.

Oh ..."

Yo, hayır"

And then she goes, "What if there was like a party,

Sormaya devam etti "Peki mesela bir parti varsa.

and there was just like a whole bunch of girls and a whole bunch of boys,

Partide de bir sürü kız ve bir sürü de erkek varsa.

and there was a bunch of men and women and they just started doing it, Mom?

Ve bir sürü kadın ve bir sürü de erkek varsa ve aniden yapmaya başlarlarsa, anne?

Would that ever happen?"

Peki böyle bir şey olabilir mi?"

And I said, "Oh, no, no.

"Yoo, hayır, hayır.

That's not how we do it."

Biz böyle yapmayız."

Then we got home and we see the cat. And she goes,

Eve vardık, kapıda kedimizi gördük. Sordu,

"Mom, how do cats do it?"

"Anne, kediler nasıl yaparlar?"

And I go, "Oh, it's the same. It's basically the same."

Ben de "Şey, aynı şekilde. Temel olarak aynı şey işte."

And then she got all caught up in the legs. "But how would the legs go, Mom?

Sonra da bacaklarda takılıp kaldı. "Ama bacaklar ne oluyor, nasıl duruyor, anne?

I don't understand the legs."

Bacakları anlayamadım."

She goes, "Mom, everyone can't do the splits."

Israr etti, "Anne, herkes bacaklarını tamamen ayıramaz ki"

And I go, "I know, but the legs ..."

Ben "Biliyorum, ama bacaklar..."

and I'm probably like, "The legs get worked out."

Şöyle bir haldeyim "Bacaklar bir şekilde hallediliyor"

And she goes, "But I just can't understand it."

Israr etmeye devam etti "Ama, bunu aklım almıyor ki."

So I go, "You know, why don't we go on the Internet,

Ben de "İnternete neden gireriz biliyorsun,

and maybe we can see ... like on Wikipedia." (Laughter)

ve belki de bunu ... mesela Wikipedia'da görebiliriz..."

So we go online, and we put in "cats mating."

İnternete bağlandık ve 'kedilerin çiftleşmesi' diye aradık.

And, unfortunately, on YouTube, there's many cats mating videos.

Ama şanssızlık bu ya, youtube'da bir sürü çiftleşen kedi videosu var.

And we watched them and I'm so thankful,

Seyretmeye başladık, bunları bulduğuma da müteşekkirim,

because she's just like, "Wow! This is so amazing."

çünkü durmadan "Vay be, Bu inanılmaz" diyip duruyordu.

She goes, "What about dogs?"

Sormaya devam etti, "Peki ya köpekler?"

So we put in dogs mating, and,

Oradan çiftleşen köpeklere geçtik, ve

you know, we're watching it, and she's totally absorbed.

tahmin edersiniz, seyrediyoruz ve o tamamen kendini kaptırmış durumda

And then she goes, "Mom,

Sonra dedi ki, "Anne,

do you think they would have, on the Internet,

acaba sence, İnternette, çiftleşen

any humans mating?"

insan videosu da var mıdır?"

(Laughter)

(kahkahalar)

And then I realized that

Ve o an, sekiz yaşındaki

I had taken my little eight year old's hand,

küçük kızımı elinden tutup tam olarak

and taken her right into Internet porn. (Laughter)

internet pornosuna götürdüğümü farkettim.

And I looked into this

Onun güven ve

trusting, loving face,

sevgili dolu yüzüne baktım,

and I said,

ve dedim ki,

"Oh, no.

"Yoo, hayır.

That would never happen."

Bunun olmasına imkan yok." dedim

Thank you.

Teşekkür ederim.

(Applause)

(alkışlar)

Thank you.

Teşekkürler

(Applause)

(alkışlar)

Thank you. I'm so happy to be here.

Teşekkürler. Burada olduğum için çok mutluyum.