On being wrong | Kathryn Schulz

Kathryn Schulz: Yanılmak üzerine

711,151 views ・ 2011-04-26

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Diba Szamosi Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:15
So it's 1995,
0
15260
3000
Yıl 1995.
00:18
I'm in college,
1
18260
2000
Üniversitedeyim,
00:20
and a friend and I go on a road trip
2
20260
3000
arkadaşın biriyle yolculuğa çıkmışız
00:23
from Providence, Rhode Island
3
23260
2000
Providence, Rhode Island'tan
00:25
to Portland, Oregon.
4
25260
2000
Portland, Oregon'a gidiyoruz.
00:27
And you know, we're young and unemployed,
5
27260
3000
İşte, ikimiz de genç ve işsiziz,
00:30
so we do the whole thing on back roads
6
30260
2000
bu yüzden arka yolları
00:32
through state parks
7
32260
2000
şehir parklarını
00:34
and national forests --
8
34260
3000
ve ulusal ormanları
00:37
basically the longest route we can possibly take.
9
37260
3000
yani gidebileceğimiz en uzun yolları tercih ediyoruz.
00:41
And somewhere in the middle of South Dakota,
10
41260
3000
Güney Dakota'nın ortalarında bi yerde
00:44
I turn to my friend
11
44260
3000
arkadaşıma dönüp
00:47
and I ask her a question
12
47260
2000
bir soru sordum
00:49
that's been bothering me
13
49260
2000
uzun zamandır kafamda olan bi soru,
00:51
for 2,000 miles.
14
51260
3000
tam 3500 km'dir.
00:55
"What's up with the Chinese character I keep seeing by the side of the road?"
15
55260
4000
"Bu yol kenarında görüp durduğum Çince yazı da neyin nesi?"
01:02
My friend looks at me totally blankly.
16
62260
4000
Arkadaşım bana boş gözlerle baktı.
01:06
There's actually a gentleman in the front row
17
66260
2000
Ön koltuktaki beyefendi arkadaşımın bakışını
01:08
who's doing a perfect imitation of her look.
18
68260
3000
mükemmel bir şekilde taklit etti doğrusu.
01:11
(Laughter)
19
71260
3000
(Kahkahalar)
01:14
And I'm like, "You know,
20
74260
2000
Ben de, "Ya işte,
01:16
all the signs we keep seeing
21
76260
2000
gördüğümüz panoların hepsi,
01:18
with the Chinese character on them."
22
78260
3000
şu üstünde Çince bi yazı olan." falan dedim.
01:22
She just stares at me for a few moments,
23
82260
3000
Bana bi kaç dakika bakakaldı,
01:25
and then she cracks up,
24
85260
3000
sonra kahkahayı bastı,
01:28
because she figures out what I'm talking about.
25
88260
2000
çünkü neden bahsettiğimi anlamıştı.
01:30
And what I'm talking about is this.
26
90260
3000
Ve bahsettiğim şey şuydu.
01:33
(Laughter)
27
93260
6000
(Kahkahalar)
01:39
Right, the famous Chinese character for picnic area.
28
99260
4000
Evet, piknik alanlarını gösteren ünlü Çince yazı.
01:43
(Laughter)
29
103260
2000
(Kahkahalar)
01:45
I've spent the last five years of my life
30
105260
4000
Hayatımın beş yılını
01:49
thinking about situations
31
109260
2000
buna benzer durumları
01:51
exactly like this --
32
111260
3000
düşünerek geçirdim --
01:54
why we sometimes misunderstand
33
114260
2000
Bazen etrafımızdaki işaretleri
01:56
the signs around us,
34
116260
2000
neden yanlış anlarız,
01:58
and how we behave when that happens,
35
118260
3000
ve bu olduğunda nasıl davranırız,
02:01
and what all of this can tell us about human nature.
36
121260
4000
ve tüm bunlar bize insan doğası hakkında neler anlatır.
02:05
In other words, as you heard Chris say,
37
125260
2000
Diğer bir deyişle, Chris'in dediği gibi
02:07
I've spent the last five years
38
127260
2000
Son beş yıldır
02:09
thinking about being wrong.
39
129260
3000
yanıldığımı düşünerek geçirdim.
02:12
This might strike you as a strange career move,
40
132260
3000
Bu da sizi değişik bir kariyer yapmaya zorlayabilir,
02:15
but it actually has one great advantage:
41
135260
3000
ama aslında büyük de bir avantajı vardır:
02:18
no job competition.
42
138260
2000
iş rekabeti yok.
02:20
(Laughter)
43
140260
2000
(Kahkahalar)
02:22
In fact, most of us do everything we can
44
142260
3000
Aslında, çoğumuz yanıldığımızı
02:25
to avoid thinking about being wrong,
45
145260
3000
düşünmemek için herşeyi yaparız
02:28
or at least to avoid thinking about the possibility
46
148260
2000
en azından kendimizin yanılma ihtimali
02:30
that we ourselves are wrong.
47
150260
2000
olduğunu düşünmemek için.
02:32
We get it in the abstract.
48
152260
2000
Soyut olarak anlıyoruz.
02:34
We all know everybody in this room makes mistakes.
49
154260
2000
Hepimiz biliyoruz ki bu odadaki herkes hatalar yapmıştır.
02:37
The human species, in general, is fallible -- okay fine.
50
157260
3000
İnsanoğlu, genel olarak, yanılabilir -- peki tamam.
02:41
But when it comes down to me, right now,
51
161260
3000
Ama tam da şimdi sıra bana gelince
02:44
to all the beliefs I hold,
52
164260
2000
kafamdaki düşüncelerin tamamı
02:46
here in the present tense,
53
166260
3000
burada şimdiki zamanda,
02:49
suddenly all of this abstract appreciation of fallibility
54
169260
4000
birden yanılmanın soyut kabulü
02:53
goes out the window --
55
173260
3000
pencereden dışarı çıkıverir --
02:56
and I can't actually think of anything I'm wrong about.
56
176260
3000
ve hakkında yanıldığım birşeyin olduğunu düşünemiyorum.
03:00
And the thing is, the present tense is where we live.
57
180260
3000
Olay şu ki, şimdiki zaman yaşadığımız yerdir.
03:03
We go to meetings in the present tense;
58
183260
3000
Toplantılara şimdiki zamanda gideriz;
03:06
we go on family vacations in the present tense;
59
186260
2000
ailecek tatillere şimdiki zamanda çıkarız;
03:08
we go to the polls and vote in the present tense.
60
188260
4000
anketlere ve seçimlere şimdiki zamanda katılırız.
03:12
So effectively, we all kind of wind up traveling through life,
61
192260
3000
Yani sonuçta her birimiz hayat boyu bir seyahatteyiz,
03:15
trapped in this little bubble
62
195260
2000
şu küçük baloncuğun içinde kapana kısılmış,
03:17
of feeling very right about everything.
63
197260
3000
ama her konuda hep haklıyız.
03:21
I think this is a problem.
64
201260
2000
İşte bu bir sorundur.
03:23
I think it's a problem for each of us as individuals,
65
203260
3000
Bence, birey olarak hepimiz için,
03:26
in our personal and professional lives,
66
206260
3000
özel ve mesleki hayatlarımızda olduğu kadar,
03:29
and I think it's a problem for all of us collectively as a culture.
67
209260
3000
toplumsal olarak tamamımızı etkileyen bir sorun.
03:32
So what I want to do today
68
212260
2000
Bu nedenle bugün burada
03:34
is, first of all, talk about why we get stuck
69
214260
3000
ilk önce, haklı olma konusunda
03:37
inside this feeling of being right.
70
217260
2000
neden takılıp kaldığımızdan bahsedeceğim.
03:39
And second, why it's such a problem.
71
219260
3000
Ve sonra, bunun neden bir problem olduğundan.
03:42
And finally, I want to convince you
72
222260
2000
Ve son olarak, bu duygudan
03:44
that it is possible
73
224260
2000
kurtulmanın mümkün olduğuna
03:46
to step outside of that feeling
74
226260
2000
ve eğer kurtulabilirseniz,
03:48
and that if you can do so,
75
228260
2000
bunun atabileceğiniz tek büyük
03:50
it is the single greatest
76
230260
2000
ahlaki, entellektüel ve
03:52
moral, intellectual and creative leap you can make.
77
232260
3000
yaratıcı adım olduğuna sizi ikna edeceğim.
03:57
So why do we get stuck
78
237260
2000
Şimdi, bakalım neden haklı olma
03:59
in this feeling of being right?
79
239260
2000
konusuna takılıp kalıyormuşuz.
04:01
One reason, actually, has to do with a feeling of being wrong.
80
241260
3000
Nedenlerden biri aslında yanılmış olma duygusuyla alakalı.
04:04
So let me ask you guys something --
81
244260
2000
Şimdi size bir sorum var --
04:06
or actually, let me ask you guys something, because you're right here:
82
246260
4000
aslında tam da size, çünkü yakındasınız:
04:10
How does it feel -- emotionally --
83
250260
3000
Duygusal olarak --
04:13
how does it feel to be wrong?
84
253260
3000
Yanıldığınızda nasıl hissedersiniz?
04:16
Dreadful. Thumbs down.
85
256260
3000
Korkunç. Berbat.
04:19
Embarrassing. Okay, wonderful, great.
86
259260
2000
Utanç verici. Tamam, iyi, güzel.
04:21
Dreadful, thumbs down, embarrassing --
87
261260
2000
Korkunç, berbat, utanç verici --
04:23
thank you, these are great answers,
88
263260
3000
teşekkürler, bunlar harika yanıtlar,
04:26
but they're answers to a different question.
89
266260
3000
ama bunlar başka bir sorunun cevapları.
04:29
You guys are answering the question:
90
269260
2000
Cevap verdiğiniz soru tam olarak:
04:31
How does it feel to realize you're wrong?
91
271260
3000
Yanıldığınızı farkettiğinizde nasıl hissedersiniz?
04:34
(Laughter)
92
274260
4000
(Kahkahalar)
04:38
Realizing you're wrong can feel like all of that and a lot of other things, right?
93
278260
3000
Yanıldığınızı farketmek tüm bunları, hatta daha fazlasını hissetiriyor, değil mi?
04:41
I mean it can be devastating, it can be revelatory,
94
281260
3000
Farketmek yıkıcı olabilir, açığa vurucu olabilir,
04:44
it can actually be quite funny,
95
284260
2000
aslında, komik de olabilir,
04:46
like my stupid Chinese character mistake.
96
286260
3000
tıpkı benim aptal Çince yazı hatam gibi.
04:49
But just being wrong
97
289260
3000
Ama sadece yanılmak
04:52
doesn't feel like anything.
98
292260
2000
hiç birşey hissettirmez.
04:54
I'll give you an analogy.
99
294260
3000
Size bir örnek vereyim.
04:57
Do you remember that Loony Tunes cartoon
100
297260
2000
Şu çaresizce koşturup duran ama
04:59
where there's this pathetic coyote
101
299260
2000
çöldeki kuşu bir türlü yakalayamayan
05:01
who's always chasing and never catching a roadrunner?
102
301260
2000
çakalın olduğu Looney Tunes çizgi filmini hatırlıyormusunuz?
05:03
In pretty much every episode of this cartoon,
103
303260
3000
Bu çizgi filmin neredeyse her bölümünde,
05:06
there's a moment where the coyote is chasing the roadrunner
104
306260
2000
çakalın kuşu kovaladığı ve kuşun uçurum kenarından
05:08
and the roadrunner runs off a cliff,
105
308260
2000
koşup gittiği bir an vardir,
05:10
which is fine -- he's a bird, he can fly.
106
310260
3000
tamam hoş, o bir kuş ve uçabilir.
05:13
But the thing is, the coyote runs off the cliff right after him.
107
313260
4000
Ancak, çakal da kuşun ardından uçuruma koşar.
05:17
And what's funny --
108
317260
2000
Ve komik olan --
05:19
at least if you're six years old --
109
319260
2000
en azından 6 yaşındaysanız --
05:21
is that the coyote's totally fine too.
110
321260
2000
çakalın boşlukta sorunsuz koşmasıdır.
05:23
He just keeps running --
111
323260
2000
Öylece koşmaya devam eder --
05:25
right up until the moment that he looks down
112
325260
2000
ta ki aşağıya bakıp da havada olduğunu
05:27
and realizes that he's in mid-air.
113
327260
3000
anladığı ana kadar.
05:30
That's when he falls.
114
330260
3000
Tam da o anda düşer.
05:34
When we're wrong about something --
115
334260
2000
Bir konuda haksızsak --
05:36
not when we realize it, but before that --
116
336260
3000
bu durumu farketmeden önce --
05:39
we're like that coyote
117
339260
3000
uçuruma doğru koşan
05:42
after he's gone off the cliff and before he looks down.
118
342260
3000
ve aşağıya henüz bakmamış olan çakal gibiyizdir.
05:46
You know, we're already wrong,
119
346260
3000
Yani, zaten haksızız ve
05:49
we're already in trouble,
120
349260
2000
çoktan sorunun içine girmişiz,
05:51
but we feel like we're on solid ground.
121
351260
3000
ama hala sağlam zeminde olduğumuzu sanırız.
05:55
So I should actually correct something I said a moment ago.
122
355260
3000
Burada, az önce söylediğim birşeyi düzeltmem gerek.
05:58
It does feel like something to be wrong;
123
358260
3000
Yanılmak aslında bir şey hissettirir;
06:01
it feels like being right.
124
361260
3000
haklıymışız gibi hissettirir.
06:04
(Laughter)
125
364260
3000
(Kahkahalar)
06:07
So this is one reason, a structural reason,
126
367260
3000
İşte bu da haklı olma hissine takılıp kalmamız
06:10
why we get stuck inside this feeling of rightness.
127
370260
2000
için yapısal bir neden.
06:12
I call this error blindness.
128
372260
2000
Ben buna hata körlüğü diyorum.
06:14
Most of the time,
129
374260
2000
Çoğu zaman,
06:16
we don't have any kind of internal cue
130
376260
3000
bir konuda yanıldığımızı farkettirecek
06:19
to let us know that we're wrong about something,
131
379260
2000
hiç bir içsel ipucumuz olmaz,
06:21
until it's too late.
132
381260
3000
iş işten geçene kadar.
06:24
But there's a second reason that we get stuck inside this feeling as well --
133
384260
3000
Bu hisse takılıp kalmamız için ikinci bir neden daha var --
06:27
and this one is cultural.
134
387260
2000
ve bu kültürel bir şey.
06:30
Think back for a moment to elementary school.
135
390260
3000
Bir an için ilkokul yıllarınızı düşünün.
06:33
You're sitting there in class,
136
393260
2000
Orada, sıranızda oturuyorsunuz,
06:35
and your teacher is handing back quiz papers,
137
395260
3000
hocanız da okuduğu yazılı kağıtlarını dağıtıyor,
06:38
and one of them looks like this.
138
398260
2000
işte onlardan biri şuna benziyor.
06:40
This is not mine, by the way.
139
400260
2000
Bu arada, bu benim kağıdım değil.
06:42
(Laughter)
140
402260
2000
(Kahkahalar)
06:44
So there you are in grade school,
141
404260
3000
İşte orda, ilkokuldasınız,
06:47
and you know exactly what to think
142
407260
2000
ve bu kağıdı alan öğrenci hakkında
06:49
about the kid who got this paper.
143
409260
3000
ne düşüneceğinizi biliyorsunuz.
06:52
It's the dumb kid, the troublemaker,
144
412260
3000
Aptal olan çocuk o, sorun yaratıcı,
06:55
the one who never does his homework.
145
415260
3000
ve asla ev ödevlerini yapmayan çocuk.
06:58
So by the time you are nine years old,
146
418260
3000
Ve dokuz yaşına vardığınızda,
07:01
you've already learned, first of all,
147
421260
2000
en başta, işleri yanlış yapan insanların
07:03
that people who get stuff wrong
148
423260
2000
tembel, sorumsuz aptallar olduğunu --
07:05
are lazy, irresponsible dimwits --
149
425260
3000
ve ikinci olarak,
07:08
and second of all,
150
428260
2000
hayatta başarmanın yolunun
07:10
that the way to succeed in life
151
430260
2000
hatalar yapmamaktan geçtiğini
07:12
is to never make any mistakes.
152
432260
3000
çoktan öğrenmiş olursunuz.
07:16
We learn these really bad lessons really well.
153
436260
4000
Böylesine kötü dersleri gerçekten iyi öğreniyoruz.
07:21
And a lot of us --
154
441260
2000
Ve çoğumuz --
07:23
and I suspect, especially a lot of us in this room --
155
443260
4000
ve sanırım ki, özellikle bu odadakilerin çoğu --
07:27
deal with them by just becoming
156
447260
2000
böyle şeylerle başetmek için
07:29
perfect little A students,
157
449260
2000
küçük birer pekiyilik öğrenci,
07:31
perfectionists, over-achievers.
158
451260
3000
mükemmeliyetçi, yüksek hedefçiler oluruz.
07:34
Right,
159
454260
2000
Öyle değil mi,
07:36
Mr. CFO, astrophysicist, ultra-marathoner?
160
456260
4000
Bay Mali İşler Yöneticisi, astrofizikçi, süpermaratoncu?
07:40
(Laughter)
161
460260
7000
(Kahkahalar)
07:47
You're all CFO, astrophysicists, ultra-marathoners, it turns out.
162
467260
4000
Bakıyorum da hepiniz bir üst yönetici, astrofizikçi, süpermaratoncu çıktınız.
07:51
Okay, so fine.
163
471260
2000
Pekala o zaman.
07:53
Except that then we freak out
164
473260
3000
Birşeyleri yanlış yaptığımız ihtimalinde
07:56
at the possibility that we've gotten something wrong.
165
476260
2000
çıldıracak duruma geliyor olmamızın haricinde tabi.
07:58
Because according to this,
166
478260
3000
Çünkü buna göre,
08:01
getting something wrong
167
481260
2000
birşeyleri yanlış yapmak
08:03
means there's something wrong with us.
168
483260
3000
bizde birşeylerin yanlış olduğu anlamına gelir.
08:06
So we just insist that we're right,
169
486260
2000
Bu yüzden haklı olduğumuz konusunda ısrar ederiz,
08:08
because it makes us feel smart and responsible
170
488260
2000
çünkü bu bizim sorumluluk sahibi, zeki
08:10
and virtuous and safe.
171
490260
3000
erdemli ve güvende hisetmemizi sağlar.
08:14
So let me tell you a story.
172
494260
2000
Size bit öykü anlatayım.
08:16
A couple of years ago,
173
496260
2000
Bi kaç yıl önce,
08:18
a woman comes into Beth Israel Deaconess Medical Center for a surgery.
174
498260
3000
bir kadın ameliyat için Beth Israel Deaconess tıp merkezine gelir.
08:21
Beth Israel's in Boston.
175
501260
2000
Beth Israel Boston'da.
08:23
It's the teaching hospital for Harvard --
176
503260
2000
Harvard'ın eğitim hastanesi--
08:25
one of the best hospitals in the country.
177
505260
2000
bölgenin en iyi hastanelerinden biri.
08:27
So this woman comes in and she's taken into the operating room.
178
507260
3000
Bu kadın gelir ve ameliyat odasına alınır.
08:30
She's anesthetized, the surgeon does his thing --
179
510260
2000
Anestezi uygulanır, cerrah işine yapar --
08:32
stitches her back up, sends her out to the recovery room.
180
512260
3000
dikişleri atıldıkktan sonra, kadın odasına yollanır.
08:35
Everything seems to have gone fine.
181
515260
3000
Herşey yolunda gibi görünür.
08:38
And she wakes up, and she looks down at herself,
182
518260
3000
Sonra kadın uyanır ve kendisine bakar,
08:41
and she says, "Why is the wrong side of my body in bandages?"
183
521260
4000
ve şöyle der: "Neden vücudumun yanlış tarafı bandajlı?"
08:45
Well the wrong side of her body is in bandages
184
525260
3000
Gerçekten de kadının yanlış yeri bandajlar içindedir
08:48
because the surgeon has performed a major operation
185
528260
2000
çünkü cerrah çok mühim bir operasyonu
08:50
on her left leg instead of her right one.
186
530260
3000
kadının sağ yerine sol bacağına uygulamıştır.
08:54
When the vice president for health care quality at Beth Israel
187
534260
3000
Sağlık bakanı Beth Israel hakkında konuştuğu zaman
08:57
spoke about this incident,
188
537260
3000
bu olaydan bahsetti,
09:00
he said something very interesting.
189
540260
3000
ve çok ilginç birşey söyledi:
09:03
He said, "For whatever reason,
190
543260
3000
"Bir şekilde,
09:06
the surgeon simply felt
191
546260
2000
cerrah açıkça hastanın
09:08
that he was on the correct side of the patient."
192
548260
2000
doğru tarafına müdahale ettiğini düşündü."
09:10
(Laughter)
193
550260
3000
(Kahkalar)
09:15
The point of this story
194
555260
2000
Bu öyküdeki mesaj şudur:
09:17
is that trusting too much in the feeling
195
557260
3000
Doğru tarafta olduğunuz hissine
09:20
of being on the correct side of anything
196
560260
3000
fazla güven duymak
09:23
can be very dangerous.
197
563260
3000
çok tehlikeli olabilir.
09:26
This internal sense of rightness
198
566260
3000
Bu içsel haklılık hissi
09:29
that we all experience so often
199
569260
2000
ki hepimiz sıklıkla duyarız
09:31
is not a reliable guide
200
571260
2000
dış dünyada neler
09:33
to what is actually going on in the external world.
201
573260
3000
olup bittiğine dair güvenilir bir rehber değildir.
09:36
And when we act like it is,
202
576260
2000
Ve bu şekilde davrandığımızda,
09:38
and we stop entertaining the possibility that we could be wrong,
203
578260
4000
yanıldığımız ihtimalinyle eğlenmeyi bıraktığımızda, kendimizi
09:42
well that's when we end up doing things
204
582260
2000
200 milyon galon petrolü Meksika körfezine dökmek
09:44
like dumping 200 million gallons of oil into the Gulf of Mexico,
205
584260
4000
ya da global ekonomiyi bombalamak gibi
09:48
or torpedoing the global economy.
206
588260
3000
işler yaparken buluruz.
09:52
So this is a huge practical problem.
207
592260
3000
Yani bu, devasa bir fiili problemdir.
09:55
But it's also a huge social problem.
208
595260
3000
ama aynı zamanda, sosyal da bir problemdir
09:58
Think for a moment about what it means to feel right.
209
598260
4000
Bir an için haklı olmanın nasıl olduğunu düşünün.
10:02
It means that you think that your beliefs
210
602260
2000
İnanışlarınızın mükkemmel bir şekilde gerçeği
10:04
just perfectly reflect reality.
211
604260
3000
yansıttığını düşünmenizi sağlar.
10:07
And when you feel that way,
212
607260
2000
Ve böyle düşündüğünüzde,
10:09
you've got a problem to solve,
213
609260
2000
çözecek bir probleminiz var demektir,
10:11
which is, how are you going to explain
214
611260
2000
bu kadar insanın sizinle aynı fikirde
10:13
all of those people who disagree with you?
215
613260
3000
olmayışını açıklamanızı gerektiren bir problem.
10:16
It turns out, most of us explain those people the same way,
216
616260
3000
Anlaşılıyor ki, çoğumuz bu insanları aynı şekilde açıklıyoruz,
10:19
by resorting to a series of unfortunate assumptions.
217
619260
3000
birkaç talihsiz varsayıma dayandırarak.
10:23
The first thing we usually do when someone disagrees with us
218
623260
3000
Birileri bizimle fikir anlaşmazlığı yaşadığında ilk olarak
10:26
is we just assume they're ignorant.
219
626260
3000
onların cahil olduğunu varsayıyoruz.
10:29
They don't have access to the same information that we do,
220
629260
2000
O zavallıların bizim ulaştığımız bilgiden haberi yoktur,
10:31
and when we generously share that information with them,
221
631260
3000
ve biz bu bilgiyi cömertçe paylaşır, onların
10:34
they're going to see the light and come on over to our team.
222
634260
3000
ışığı görerek takımımıza gelmesini bekleriz.
10:37
When that doesn't work,
223
637260
3000
Plan işe yaramadığında,
10:40
when it turns out those people have all the same facts that we do
224
640260
2000
o insanların da bizimle aynı bilgilere sahip olduğu ve buna rağmen
10:42
and they still disagree with us,
225
642260
2000
bizimle aynı fikirde olmadığı ortaya çıktığında,
10:44
then we move on to a second assumption,
226
644260
2000
bir başka varsayıma sığınırız:
10:46
which is that they're idiots.
227
646260
2000
onların ahmak olduğu varsayımı.
10:48
(Laughter)
228
648260
2000
(Kahkahalar)
10:50
They have all the right pieces of the puzzle,
229
650260
2000
Bulmacanın bütün doğru parçaları ellerinde,
10:52
and they are too moronic to put them together correctly.
230
652260
3000
ama bunları bir araya koyamayacak kadar gerizekalılar.
10:55
And when that doesn't work,
231
655260
2000
Bu varsayım da işlemediğinde,
10:57
when it turns out that people who disagree with us
232
657260
3000
bizimle aynı fikirde olmayanların
11:00
have all the same facts we do
233
660260
2000
bildiklerimizi bildiği
11:02
and are actually pretty smart,
234
662260
3000
ve oldukça zeki olduğu ortaya çıkınca,
11:05
then we move on to a third assumption:
235
665260
3000
üçüncü bir varsayımda bulunuruz:
11:08
they know the truth,
236
668260
3000
gerçeği biliyorlar,
11:11
and they are deliberately distorting it
237
671260
2000
bilerek çarpıtıyorlar,
11:13
for their own malevolent purposes.
238
673260
3000
tamamen kötü niyetle.
11:17
So this is a catastrophe.
239
677260
2000
Tam bir felaket.
11:19
This attachment to our own rightness
240
679260
3000
Kendi haklılığımıza olan bu bağlılık
11:22
keeps us from preventing mistakes
241
682260
2000
hatalardan sakınmamızı engeller,
11:24
when we absolutely need to
242
684260
2000
tam da ihtiyacımız olduğunda.
11:26
and causes us to treat each other terribly.
243
686260
3000
Ve birbirimize berbat davranmamıza sebep olur.
11:30
But to me, what's most baffling
244
690260
2000
Ancak bana göre, bu konuda
11:32
and most tragic about this
245
692260
3000
en şaşırtıcı ve trajik olan şey
11:35
is that it misses the whole point of being human.
246
695260
4000
bizi insan olmanın anlamından uzaklaştırması.
11:39
It's like we want to imagine
247
699260
2000
Tek istediğimiz, zihinlerimizin
11:41
that our minds are just these perfectly translucent windows
248
701260
3000
şu mükemmel saydam pencerelerden olduğunu hayal etmek
11:44
and we just gaze out of them
249
704260
2000
ve onlardan dışarıyı izlemek
11:46
and describe the world as it unfolds.
250
706260
3000
ve dünyayı göründüğü gibi tanımlamak.
11:49
And we want everybody else to gaze out of the same window
251
709260
2000
Diğer herkesten de aynı pencereden dışarı bakmasını
11:51
and see the exact same thing.
252
711260
2000
ve aynı şeyi görmesin bekliyoruz.
11:53
That is not true,
253
713260
2000
Bu doğru değil,
11:55
and if it were, life would be incredibly boring.
254
715260
3000
öyle olsaydı bile, hayat çok sıkıcı olurdu.
11:58
The miracle of your mind
255
718260
3000
Aklınızın mucizesi
12:01
isn't that you can see the world as it is.
256
721260
3000
dünyayı olduğu gibi görmesi değildir.
12:05
It's that you can see the world as it isn't.
257
725260
3000
Dünyayı olmadığı gibi görmesidir.
12:09
We can remember the past,
258
729260
2000
Geçmişi hatırlayabilir,
12:11
and we can think about the future,
259
731260
3000
gelecekten bahsedebilir,
12:14
and we can imagine what it's like
260
734260
2000
ve başka bir yerlerde başka bir insan
12:16
to be some other person in some other place.
261
736260
3000
olmanın nasıl hissettirdiğini hayal edebiliriz.
12:19
And we all do this a little differently,
262
739260
2000
Ve tüm bunları değişik şekillerde yapabiliriz,
12:21
which is why we can all look up at the same night sky
263
741260
2000
gece aynı semaya bakıp da farklı şeyler görmemizin nedeni de budur.
12:23
and see this
264
743260
2000
aynı gökyüzünde bunu
12:25
and also this
265
745260
2000
ve bunu
12:27
and also this.
266
747260
3000
hatta bunu görebiliriz.
12:30
And yeah, it is also why we get things wrong.
267
750260
3000
Ve evet, bazı şeyleri yanlış anlamamızın nedeni de budur.
12:34
1,200 years before Descartes said his famous thing
268
754260
2000
Dekart'ın ünlü sözü "Düşünüyorum öyleyse varım."dan
12:36
about "I think therefore I am,"
269
756260
2000
1200 yıl önce
12:38
this guy, St. Augustine, sat down
270
758260
2000
St Augustine oturup
12:40
and wrote "Fallor ergo sum" --
271
760260
3000
şunu yazmış: "Fallor ergo sum" --
12:43
"I err therefore I am."
272
763260
4000
"Hata yapıyorum, öyleyse varım."
12:47
Augustine understood
273
767260
2000
Augustine, işlerimizi
12:49
that our capacity to screw up,
274
769260
2000
elimize yüzümüze bulaştırma kapasitemizin
12:51
it's not some kind of embarrassing defect
275
771260
2000
insanlık sisteminde bir çeşit utanç kaynağı
12:53
in the human system,
276
773260
2000
olmadığını, ancak yok edebileceğimiz
12:55
something we can eradicate or overcome.
277
775260
3000
ve üstesinden gelebileceğimiz birşey olduğunu görmüş.
12:58
It's totally fundamental to who we are.
278
778260
3000
Kim olduğumuzun temelinde bu yatar.
13:01
Because, unlike God,
279
781260
2000
Çünkü, tanrıdan farklı olarak,
13:03
we don't really know what's going on out there.
280
783260
3000
dışarıda neler olup bittiğini gerçekten bilemeyiz.
13:06
And unlike all of the other animals,
281
786260
3000
Ve diğer hayvanlardan farklı olarak,
13:09
we are obsessed with trying to figure it out.
282
789260
4000
anlamaya çalışmakta biraz takıntılıyız.
13:13
To me, this obsession
283
793260
2000
Bence, bu takıntı
13:15
is the source and root
284
795260
2000
yaratıcılığımızın ve üreticiliğimizin
13:17
of all of our productivity and creativity.
285
797260
3000
kaynağı ve kökenidir.
13:20
Last year, for various reasons,
286
800260
3000
Geçen yıl, birçok nedenden dolayı,
13:23
I found myself listening to a lot of episodes
287
803260
2000
Public Radio'nun Amerika Hayatı adlı yayınının
13:25
of the Public Radio show This American Life.
288
805260
2000
bölümlerini dinlerken buldum kendimi.
13:27
And so I'm listening and I'm listening,
289
807260
3000
Dinledin ve dinledim
13:30
and at some point, I start feeling
290
810260
3000
ve bir noktada, tüm hikayelerin
13:33
like all the stories are about being wrong.
291
813260
3000
yanılmak üzerine olduğunu farkettim.
13:37
And my first thought was,
292
817260
2000
İlk düşündüğüm şey şuydu:
13:39
"I've lost it.
293
819260
2000
"Kafayı yedim,
13:41
I've become the crazy wrongness lady.
294
821260
2000
sonunda, yanılma hanımefendisi olup çıktım.
13:43
I just imagined it everywhere,"
295
823260
2000
Heryerde bunu görüyorum"
13:45
which has happened.
296
825260
2000
gerçekten de öyleydi.
13:47
But a couple of months later,
297
827260
2000
Ama bir kaç ay sonra,
13:49
I actually had a chance to interview Ira Glass, who's the host of the show.
298
829260
2000
yayının yaratıcısı Ira Glass'la bir röportaj yapma fırsatını yakaladım.
13:51
And I mentioned this to him,
299
831260
2000
Ve hissettiklerimden ona bahsettim,
13:53
and he was like, "No actually, that's true.
300
833260
3000
ve bana söylediği "Hayır, aslında haklısınız." oldu.
13:56
In fact," he says,
301
836260
2000
"Doğrusu," dedi
13:58
"as a staff, we joke
302
838260
2000
"takım olarak, hep
14:00
that every single episode of our show
303
840260
2000
yayınımızın her bir bölümünün
14:02
has the same crypto-theme.
304
842260
3000
aynı şifreli teması olduğuyla eğleniyoruz.
14:05
And the crypto-theme is:
305
845260
2000
Ve bu şifreli tema:
14:07
'I thought this one thing was going to happen
306
847260
3000
'Bu şey olacak sandım ama bunun yerine
14:10
and something else happened instead.'
307
850260
3000
başka bir şey oldu'
14:13
And the thing is," says Ira Glass, "we need this.
308
853260
3000
Ve aslolan" dedi Ira Glass "buna ihtiyacımız olduğudur.
14:16
We need these moments
309
856260
2000
Böyle anlara ihtiyacımız var,
14:18
of surprise and reversal and wrongness
310
858260
2000
şaşkınlık, ani değişiklik ve yanılgı anları
14:20
to make these stories work."
311
860260
2000
sayesinde hikayelerimiz dinleniyor."
14:22
And for the rest of us, audience members,
312
862260
2000
Ve geri kalan herkes, dinleyiciler,
14:24
as listeners, as readers,
313
864260
3000
seyirciler, okuyucular olarak
14:27
we eat this stuff up.
314
867260
2000
tüm bunları yutuyoruz.
14:29
We love things like plot twists
315
869260
3000
Karmaşık hikayeleri, saptırılmış konuları,
14:32
and red herrings and surprise endings.
316
872260
3000
ve sürpriz sonları seviyoruz.
14:35
When it comes to our stories,
317
875260
3000
Kendi hikayelerimize gelince,
14:38
we love being wrong.
318
878260
3000
yanılmayı seviyoruz.
14:41
But, you know, our stories are like this
319
881260
2000
Biliyorsunuz ki bizim hikayelerimiz böyle
14:43
because our lives are like this.
320
883260
3000
çünkü hayatlarımız böyle.
14:46
We think this one thing is going to happen
321
886260
3000
Belli birşey olacak zannediyoruz ve
14:49
and something else happens instead.
322
889260
3000
bunun yerine başka birşey oluveriyor.
14:52
George Bush thought he was going to invade Iraq,
323
892260
2000
George Bush Irak'a saldırdığında
14:54
find a bunch of weapons of mass destruction,
324
894260
2000
kitle imha silahları bulacağını, halkı
14:56
liberate the people and bring democracy to the Middle East.
325
896260
3000
özgürleştireceğini ve Orta Doğuya demokrasi götüreceğini sandı.
15:00
And something else happened instead.
326
900260
2000
Ve bunun yerine başka birşey oldu.
15:03
And Hosni Mubarak
327
903260
2000
Ve Hüsnü Mübarek
15:05
thought he was going to be the dictator of Egypt for the rest of his life,
328
905260
2000
hayatının sonuna kadar Mısır'da diktatörlük yapabileceğini,
15:07
until he got too old or too sick
329
907260
2000
hastalandığında ya da yaşlandığında
15:09
and could pass the reigns of power onto his son.
330
909260
3000
saltanatını oğluna bırakabileceğini sandı.
15:12
And something else happened instead.
331
912260
3000
Bunun yerine başka birşey oldu.
15:16
And maybe you thought
332
916260
2000
Ve siz de belki,
15:18
you were going to grow up and marry your high school sweetheart
333
918260
2000
büyüdüğünüzde lise aşkınızla evlenebileceğinizi,
15:20
and move back to your hometown and raise a bunch of kids together.
334
920260
3000
memleketinize dönüp bir sürü çocuk yetiştirebileceğinizi sandınız.
15:24
And something else happened instead.
335
924260
3000
Bunun yerine başka birşey oldu.
15:27
And I have to tell you
336
927260
2000
Ve itiraf etmem gerek,
15:29
that I thought I was writing an incredibly nerdy book
337
929260
2000
ben de asla gerçek olmayacak bir okuyucu kitlesi için
15:31
about a subject everybody hates
338
931260
2000
herkesin nefret ettiği bir konuda
15:33
for an audience that would never materialize.
339
933260
3000
inanılmaz derece inekçe bir kitap yazacağımı sandım.
15:36
And something else happened instead.
340
936260
2000
Bunu yerine başka birşey oldu.
15:38
(Laughter)
341
938260
2000
(Kahkahalar)
15:40
I mean, this is life.
342
940260
2000
Demek istediğim, hayat bu.
15:42
For good and for ill,
343
942260
2000
İyilikte ve kötülükte,
15:44
we generate these incredible stories
344
944260
3000
etrafımızdaki dünyayla ilgili
15:47
about the world around us,
345
947260
2000
inanılmaz hikayeler üretiyoruz,
15:49
and then the world turns around and astonishes us.
346
949260
3000
sonra dünya dönüyor ve bizi şaşırtıyor.
15:55
No offense, but this entire conference
347
955260
3000
Alınmak yok, ama bu konferansın tamamı
15:58
is an unbelievable monument
348
958260
2000
birşeyleri yanlış anlama kapasitemiz için
16:00
to our capacity to get stuff wrong.
349
960260
2000
inanılmaz bir anıt oldu.
16:02
We just spent an entire week
350
962260
2000
Koca bir haftayı
16:04
talking about innovations and advancements
351
964260
2000
yenilikler, gelişmeler ve ilerlemeler hakkında
16:06
and improvements,
352
966260
2000
konuşarak geçirdik,
16:08
but you know why we need all of those innovations
353
968260
3000
ama bu yenilik, gelişme ve ilerlemeler neden gerekli
16:11
and advancements and improvements?
354
971260
2000
biliyor musunuz?
16:13
Because half the stuff
355
973260
2000
Çünkü kafa karıştırıcı
16:15
that's the most mind-boggling and world-altering --
356
975260
3000
ve dünya değiştirici şeylerin yarısı --
16:18
TED 1998 --
357
978260
2000
TED 1998 --
16:20
eh.
358
980260
2000
eh.
16:22
(Laughter)
359
982260
4000
(Kahkahalar)
16:26
Didn't really work out that way, did it?
360
986260
2000
Bu şekilde olmadı, değil mi?
16:28
(Laughter)
361
988260
2000
(Kahkahalar)
16:30
Where's my jet pack, Chris?
362
990260
3000
Nerede benim uçuş çantam, Chris?
16:33
(Laughter)
363
993260
4000
(Kahkahalar)
16:37
(Applause)
364
997260
5000
(Alkışlar)
16:42
So here we are again.
365
1002260
3000
İşte yeniden buradayız.
16:45
And that's how it goes.
366
1005260
2000
Bu böyle devam eder.
16:47
We come up with another idea.
367
1007260
2000
Başka bir fikirle geliriz.
16:49
We tell another story.
368
1009260
3000
Başka bir hikaye anlatırız.
16:52
We hold another conference.
369
1012260
3000
Başka bir konferans düzenleriz.
16:55
The theme of this one,
370
1015260
2000
Bunun teması,
16:57
as you guys have now heard seven million times,
371
1017260
2000
şimdiden yedi milyon defa duyduğunuz gibi,
16:59
is the rediscovery of wonder.
372
1019260
2000
merakın yeniden keşfi.
17:01
And to me,
373
1021260
2000
Ve bana göre,
17:03
if you really want to rediscover wonder,
374
1023260
3000
merakı yeniden keşfetmek istiyorsanız,
17:06
you need to step outside
375
1026260
2000
haklılığın küçük korkmuş alanından
17:08
of that tiny, terrified space of rightness
376
1028260
6000
dışarı bir adım atmanız gereklidir.
17:14
and look around at each other
377
1034260
3000
Birbirinize bakmanız
17:17
and look out at the vastness
378
1037260
3000
ve evrenin sonsuzluğuyla
17:20
and complexity and mystery
379
1040260
3000
gizemini görmeniz
17:23
of the universe
380
1043260
3000
gerekir.
17:26
and be able to say,
381
1046260
3000
Ve "Vay be, bilmiyorum,
17:29
"Wow, I don't know.
382
1049260
4000
belki de yanılıyorumdur."
17:33
Maybe I'm wrong."
383
1053260
2000
diyebilmelisiniz.
17:35
Thank you.
384
1055260
2000
Teşekkürler.
17:37
(Applause)
385
1057260
3000
(Alkışlar)
17:40
Thank you guys.
386
1060260
2000
Teşekkürler millet.
17:42
(Applause)
387
1062260
3000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7