How to spot a liar | Pamela Meyer | TED

Pamela Meyer: Bir yalanı nasıl fark ederiz

23,562,165 views ・ 2011-10-13

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Zeynep Duygu Tamer Gözden geçirme: Yasemin Bayraktar
00:15
Okay, now I don't want to alarm anybody in this room,
0
15285
4951
Bu odadaki kimseyi telaşlandırmak istemiyorum,
00:20
but it's just come to my attention that the person to your right is a liar.
1
20260
3976
ama dikkati çeken birşey var ki
sağınızdaki kişi bir yalancı.
00:24
(Laughter)
2
24260
1976
(Kahkahalar)
00:26
Also, the person to your left is a liar.
3
26260
2976
Solunuzdaki kişi de bir yalancı.
00:29
Also the person sitting in your very seats is a liar.
4
29260
2976
Şu an oturduğunuz koltuktaki kişi de bir yalancı.
00:32
We're all liars.
5
32260
1976
Hepimiz yalancıyız.
00:34
What I'm going to do today
6
34260
1976
Bugün yapacağım şey
00:36
is I'm going to show you what the research says about why we're all liars,
7
36260
3576
hepimizin neden yalancı olduğu konusunda araştırmaların ne dediğini,
00:39
how you can become a liespotter
8
39860
1576
nasıl bir yalan gözcüsü olabileceğinizi
00:41
and why you might want to go the extra mile
9
41460
2776
ve neden bir adım daha atıp, yalan yakalamaktan
00:44
and go from liespotting to truth seeking,
10
44260
2976
gerçeği aramaya ve nihayetinde güven kurmaya
00:47
and ultimately to trust building.
11
47260
1976
geçmek isteyebileceğinizi göstereceğim.
00:49
Now, speaking of trust,
12
49260
2976
Güvenden bahsetmişken,
00:52
ever since I wrote this book, "Liespotting,"
13
52260
2976
"Yalan Gözcülüğü" adlı kitabı yazdığımdan beri
00:55
no one wants to meet me in person anymore, no, no, no, no, no.
14
55260
2976
kimse benimle yüz yüze görüşmek istemiyor, hayır.
00:58
They say, "It's okay, we'll email you."
15
58260
2976
"Önemli değil, sana e-posta atarız." diyorlar.
01:01
(Laughter)
16
61260
1976
(Kahkalalar)
01:03
I can't even get a coffee date at Starbucks.
17
63260
3976
Starbucks'ta bir kahve görüşmesi bile yapamıyorum.
01:07
My husband's like, "Honey, deception?
18
67260
1976
Kocam da, "Canım, yalancılık mı?
01:09
Maybe you could have focused on cooking. How about French cooking?"
19
69260
3191
Belki de yemek yapmaya odaklanabilirdin. Fransız mutfağına ne dersin?" diyor.
01:12
So before I get started, what I'm going to do
20
72475
2143
Başlamadan önce, yapacağım şey
01:14
is I'm going to clarify my goal for you,
21
74642
2594
size amacımı açıklamak olacak,
01:17
which is not to teach a game of Gotcha.
22
77260
1976
amacım "Yakaladım Seni" oyununu öğretmek değil.
01:19
Liespotters aren't those nitpicky kids,
23
79260
1976
Yalan gözcüleri herşeye kusur bulan,
01:21
those kids in the back of the room that are shouting, "Gotcha! Gotcha!
24
81260
3334
odanın arkasından "Yakaladım seni! Kaşın seğirdi. Burun deliklerin genişledi.
01:24
Your eyebrow twitched. You flared your nostril.
25
84618
2618
"Lie To Me" dizisini izliyorum. Yalan söylediğini biliyorum."
01:27
I watch that TV show 'Lie To Me.' I know you're lying."
26
87260
2976
diye bağıran o çocuklar gibi değiller.
01:30
No, liespotters are armed
27
90260
1976
Hayır, yalan gözcüleri
01:32
with scientific knowledge of how to spot deception.
28
92260
2976
yalancılığı nasıl yakalayabileceklerine dair bilimsel bilgiye sahiptirler.
01:35
They use it to get to the truth,
29
95260
1976
Bunu doğruya ulaşmak için kullanıyorlar,
01:37
and they do what mature leaders do everyday;
30
97260
2096
ve deneyimli politikacıların hergün yaptığı şeyleri yapıyorlar;
01:39
they have difficult conversations with difficult people,
31
99380
2856
zor insanlarla zor görüşmeler yapıyorlar,
01:42
sometimes during very difficult times.
32
102260
1976
bazen çok zor zamanlarda.
01:44
And they start up that path by accepting a core proposition,
33
104260
3976
Ve bu yola temel bir önermeyi
kabul ederek başlıyorlar,
01:48
and that proposition is the following:
34
108260
1976
ve bu önerme de şu:
01:50
Lying is a cooperative act.
35
110260
2468
Yalan söylemek işbirlikçi bir eylemdir.
Bir düşünün, bir yalanın yalnızca dile getirme ile herhangi bir gücü yoktur.
01:54
Think about it, a lie has no power whatsoever by its mere utterance.
36
114037
3199
01:57
Its power emerges
37
117260
1976
Gücü, bir başkasının
01:59
when someone else agrees to believe the lie.
38
119260
2096
yalana inanmaya razı olması ile ortaya çıkar.
02:01
So I know it may sound like tough love,
39
121380
1976
Biliyorum, bu kulağa sert gibi gelebilir,
02:03
but look, if at some point you got lied to,
40
123380
3856
ama bakın, eğer herhangi bir zamanda size yalan söylendiyse,
02:07
it's because you agreed to get lied to.
41
127260
1976
bu yalan söylenmeye razı olduğunuz için olmuştur.
02:09
Truth number one about lying: Lying's a cooperative act.
42
129260
2976
Yalan söylemek hakkındaki birinci gerçek: Yalan söylemek işbirlikçi bir eylemdir.
02:12
Now not all lies are harmful.
43
132260
1976
Her yalan zarar vermez.
02:14
Sometimes we're willing participants in deception
44
134260
2976
Bazen sosyal itibar adına yalancılığa isteyerek
02:17
for the sake of social dignity,
45
137260
2976
katılabiliriz, belki sır olarak
02:20
maybe to keep a secret that should be kept secret, secret.
46
140260
2976
saklanması gereken bir sırrı saklamak için.
02:23
We say, "Nice song."
47
143260
1976
"Güzel şarkı," deriz.
02:25
"Honey, you don't look fat in that, no."
48
145260
2976
"Tatlım, o elbise içinde hiç şişman görünmüyorsun."
02:28
Or we say, favorite of the digiratti,
49
148260
1976
Ya da favorilerden birisi olan şunu söyleriz,
02:30
"You know, I just fished that email out of my Spam folder.
50
150260
2976
"O e-postayı az önce spam dosyasında buldum.
02:33
So sorry."
51
153260
2976
Çok özür dilerim."
02:36
But there are times when we are unwilling participants in deception.
52
156260
3239
Ama bazen yalancılığa istemeyerek katılıyoruz.
02:39
And that can have dramatic costs for us.
53
159523
2713
Ve bunun da bizim için dramatik bedelleri var.
02:42
Last year saw 997 billion dollars
54
162260
2976
Geçen yıl A.B.D.'de sadece kurumsal
02:45
in corporate fraud alone in the United States.
55
165260
3579
dolandırıcılıkta 997 milyar dolar gördük.
02:49
That's an eyelash under a trillion dollars.
56
169593
2015
Bu neredeyse bir trilyon dolar.
02:51
That's seven percent of revenues.
57
171632
1604
Bu gelirlerin yüzde yedisi.
02:53
Deception can cost billions.
58
173260
1976
Yalancılık milyarlara mal olabilir.
02:55
Think Enron, Madoff, the mortgage crisis.
59
175260
2976
Enron'u, Madoff'u, ipotek krizini düşünün.
02:58
Or in the case of double agents and traitors,
60
178260
2976
Ya da çift taraflı ajanlar ve hainlerin durumunda,
03:01
like Robert Hanssen or Aldrich Ames,
61
181260
1976
Robert Hanssen ya da Aldrich Ames gibi,
03:03
lies can betray our country,
62
183260
1976
yalanlar ülkemize ihanet edebilir,
03:05
they can compromise our security, they can undermine democracy,
63
185260
3000
güvenliğimizi riske atabilir, demokrasiyi zayıflatabilir,
03:08
they can cause the deaths of those that defend us.
64
188284
2952
bizi savunanların ölümlerine sebep olabilir.
03:11
Deception is actually serious business.
65
191260
2976
Yalancılık aslında çok ciddi bir iştir.
03:14
This con man, Henry Oberlander, he was such an effective con man,
66
194260
3976
Bu dolandırıcı, Henry Oberlander,
o kadar etkili bir dolandırıcıydı ki
03:18
British authorities say
67
198260
1976
İngiliz yetkililer
03:20
he could have undermined the entire banking system of the Western world.
68
200260
3476
Batı dünyasının tüm banka sistemini yerle bir edebileceğini söylüyor.
03:23
And you can't find this guy on Google; you can't find him anywhere.
69
203760
3176
Ve bu adamı Google dahil hiçbir yerde bulamazsınız.
Bir kez röportaj verdi, ve şunları söyledi:
03:26
He was interviewed once, and he said the following.
70
206960
2476
"Bakın, tek bir kuralım var."
03:29
He said, "Look, I've got one rule."
71
209460
1676
Ve bunun Henry'nin kuralı olduğunu söyledi,
03:31
And this was Henry's rule, he said,
72
211160
2076
03:33
"Look, everyone is willing to give you something.
73
213260
2376
"Bakın, herkes size birşey vermeye gönüllü.
03:35
They're ready to give you something for whatever it is they're hungry for."
74
215660
3572
Aç oldukları her ne ise onun için size birşey vermeye hazırlar."
Ve bu da düğüm noktası.
03:39
And that's the crux of it.
75
219256
1380
03:40
If you don't want to be deceived, you have to know,
76
220660
2429
Eğer kandırılmak istemiyorsanız, bilmeniz gereken şey,
neye aç olduğunuz.
03:43
what is it that you're hungry for?
77
223113
1676
03:44
And we all kind of hate to admit it.
78
224813
2423
Hepimiz itiraf etmekten nefret ediyoruz.
03:47
We wish we were better husbands, better wives,
79
227260
2976
Herbirimiz daha iyi bir eş, daha akıllı, daha güçlü,
03:50
smarter, more powerful, taller, richer --
80
230260
3976
daha uzun, daha zengin
olmayı diliyoruz --
03:54
the list goes on.
81
234260
1976
liste devam ediyor.
03:56
Lying is an attempt to bridge that gap,
82
236260
1976
Yalan söylemek bu boşluğu doldurmak,
03:58
to connect our wishes and our fantasies
83
238260
1976
kim ya da nasıl olmak istediğimiz hakkındaki
04:00
about who we wish we were, how we wish we could be,
84
240260
2976
dileklerimizi ve fantazilerimiz ile gerçek halimizi bağlamak için
04:03
with what we're really like.
85
243260
2976
bir teşebbüstür.
04:06
And boy are we willing to fill in those gaps in our lives with lies.
86
246260
3239
Ve bu boşlukları doldurmak için hemen yalanlara başvuruyoruz.
04:09
On a given day, studies show that you may be lied to
87
249523
2713
Herhangi bir günde, araştırmalar gösteriyor ki 10 ila 200 sefer
04:12
anywhere from 10 to 200 times.
88
252260
1976
arasında yalana maruz kalıyoruz.
04:14
Now granted, many of those are white lies.
89
254260
2976
Varsayalım ki onların birçoğu beyaz yalan.
04:17
But in another study,
90
257260
1976
Ama başka bir araştırma
04:19
it showed that strangers lied three times
91
259260
1976
yabancıların birbirleriyle tanışmalarının
04:21
within the first 10 minutes of meeting each other.
92
261260
2381
ilk 10 dakikasında üç kez yalan söylediğini gösterdi.
04:23
(Laughter)
93
263665
1571
(Kahkahalar)
04:25
Now when we first hear this data, we recoil.
94
265260
2976
Bu veriyi ilk duyduğumuzda, irkiliyoruz.
04:28
We can't believe how prevalent lying is.
95
268260
1976
Yalan söylemenin ne kadar yaygın olduğuna inanamıyoruz.
04:30
We're essentially against lying.
96
270260
1976
Temelde hepimiz yalana karşıyız.
04:32
But if you look more closely, the plot actually thickens.
97
272260
3976
Ama eğer daha yakından bakarsanız,
olaylar dizisi aslında yoğunlaşıyor.
04:36
We lie more to strangers than we lie to coworkers.
98
276260
2976
Yabancılara, iş arkadaşlarımıza söylediğimizden daha çok yalan söylüyoruz.
04:39
Extroverts lie more than introverts.
99
279260
3976
Dışa dönükler, içe dönüklerden daha çok yalan söylüyor.
04:43
Men lie eight times more about themselves than they do other people.
100
283260
4976
Erkekler kendileri hakkında, başkaları hakkında
söylediklerinden daha çok yalan söylüyorlar.
04:48
Women lie more to protect other people.
101
288260
2976
Kadınlar başka insanları korumak için daha fazla yalan söylüyor.
04:51
If you're an average married couple,
102
291260
2976
Eğer ortalama bir evli çiftseniz,
04:54
you're going to lie to your spouse in one out of every 10 interactions.
103
294260
3976
eşinize her 10 konuşmanızın birinde
yalan söyleyeceksiniz.
04:58
Now, you may think that's bad.
104
298260
1976
Şimdi bunun kötü olduğunu düşünebilirsiniz.
05:00
If you're unmarried, that number drops to three.
105
300260
2286
Eğer evli değilseniz, bu sayı üçe düşüyor.
05:02
Lying's complex.
106
302570
1666
Yalan söylemek karmaşık bir eylem.
05:04
It's woven into the fabric of our daily and our business lives.
107
304260
3000
Günlük ve iş hayatımızın dokusuna işlemiştir.
05:07
We're deeply ambivalent about the truth.
108
307284
1952
Doğru hakkında derinden karışık duygulara sahibiz.
05:09
We parse it out on an as-needed basis,
109
309260
1976
Doğruyu gerekli olduğu zaman kullanıyoruz,
05:11
sometimes for very good reasons,
110
311260
1976
bazen çok iyi nedenler için, bazen de
05:13
other times just because we don't understand the gaps in our lives.
111
313260
3191
yalnızca hayatımızdaki boşlukları anlamadığımız için.
05:16
That's truth number two about lying.
112
316475
1761
Yalan söylemeye dair ikinci gerçek bu.
05:18
We're against lying,
113
318260
1976
Yalan söylemeye karşıyız,
05:20
but we're covertly for it
114
320260
1976
ama gizliden gizliye, toplumumuzun
05:22
in ways that our society has sanctioned for centuries and centuries and centuries.
115
322260
4000
asırlardır onayladığı şekillerde
yalan söylemenin lehindeyiz.
05:26
It's as old as breathing.
116
326284
1952
Yalan söylemek nefes almak kadar eski bir eylem.
05:28
It's part of our culture, it's part of our history.
117
328260
2429
Kültürümüzün bir parçası, tarihimizin bir parçası.
05:30
Think Dante, Shakespeare, the Bible, News of the World.
118
330713
5523
Dante'yi, Shakespeare'i,
İncil'i, Dünya Haberleri'ni düşünün.
05:36
(Laughter)
119
336260
1976
(Kahkahalar)
05:38
Lying has evolutionary value to us as a species.
120
338260
2286
Yalan söylemek bizim için bir tür olarak evrimsel değere sahip.
05:40
Researchers have long known that the more intelligent the species,
121
340570
3666
Araştırmacılar uzun zamandır
türler ne kadar akıllı olursa,
05:44
the larger the neocortex,
122
344260
1976
neocorteks ne kadar büyük olursa,
05:46
the more likely it is to be deceptive.
123
346260
1976
yalancı olmanın o kadar daha olası olduğunu bilmekteler.
05:48
Now you might remember Koko.
124
348260
1976
Koko'yu hatırlıyor olabilirsiniz.
05:50
Does anybody remember Koko the gorilla who was taught sign language?
125
350260
3239
İşaret dili öğretilen gorilla Koko hatırlayan kimse var mı?
05:53
Koko was taught to communicate via sign language.
126
353523
2713
Koko'ya işaret dili ile iletişim kurması öğretilmişti.
05:56
Here's Koko with her kitten.
127
356260
1976
Burada Koko kedisiyle beraber.
05:58
It's her cute little, fluffy pet kitten.
128
358260
2976
Onun küçük, sevimli, tüylü evcil kediciği.
06:01
Koko once blamed her pet kitten for ripping a sink out of the wall.
129
361260
3976
Koko bir defasında evcil kedi yavrusunu
bir lavabo'yu duvardan sökmekle suçlamıştı.
06:05
(Laughter)
130
365260
1976
(Kahkahalar)
06:07
We're hardwired to become leaders of the pack.
131
367260
2191
Sürünün lideri olmak doğamızda var.
06:09
It's starts really, really early.
132
369475
1761
Bu çok ama çok erken başlıyor.
06:11
How early?
133
371260
1976
Ne kadar mı erken?
06:13
Well babies will fake a cry,
134
373260
1976
Bebekler ağlama numarası yaparlar,
06:15
pause, wait to see who's coming
135
375260
1976
kimin geldiğini görmek için susar ve beklerler
06:17
and then go right back to crying.
136
377260
1976
ve sonra tekrar ağlamaya başlarlar.
06:19
One-year-olds learn concealment.
137
379260
1976
Bir yaşındakiler saklanmayı öğrenirler.
06:21
(Laughter)
138
381260
1976
(Kahkahalar)
06:23
Two-year-olds bluff.
139
383260
1976
İki yaşındakiler blöf yaparlar.
06:25
Five-year-olds lie outright.
140
385260
1976
Beş yaşındakiler düpedüz yalan söylerler.
06:27
They manipulate via flattery.
141
387260
1976
Övme yoluyla oyuna getirirler.
06:29
Nine-year-olds, masters of the cover-up.
142
389260
2976
Örtbasın efendileri dokuz yaşındakiler.
06:32
By the time you enter college,
143
392260
1976
Üniversiteye girdiğinizde,
06:34
you're going to lie to your mom in one out of every five interactions.
144
394260
3376
her beş etkileşimin birinde annenize yalan söylüyorsunuz.
06:37
By the time we enter this work world and we're breadwinners,
145
397660
2876
İş dünyasına girdiğimizde ve bir aile sahibi olduğumuzda,
06:40
we enter a world that is just cluttered with Spam, fake digital friends,
146
400560
3676
spam, sahte sanal arkadaşlar, taraflı medya
usta kimlik hırsızları, birinci sınıf
06:44
partisan media,
147
404260
1976
Saadet zincircileri,
06:46
ingenious identity thieves,
148
406260
1976
bir yalancılık salgını ile
06:48
world-class Ponzi schemers,
149
408260
1976
darmadağın olmuş bir dünyaya,
06:50
a deception epidemic --
150
410260
1976
kısaca, bir yazarın sözleriyle,
06:52
in short, what one author calls a post-truth society.
151
412260
4977
doğru sonrası topluma
giriyoruz.
06:57
It's been very confusing for a long time now.
152
417261
3965
Uzun bir zamandır
herşey çok karışık.
07:03
What do you do?
153
423925
1311
Ne yaparsınız?
07:05
Well, there are steps we can take to navigate our way through the morass.
154
425260
3976
Bataklıkta yolumuzu bulmak için
atabileceğimiz adımlar var.
07:09
Trained liespotters get to the truth 90 percent of the time.
155
429260
2976
Eğitimli yalan gözcüleri doğruya yüzde 90 ulaşıyorlar.
07:12
The rest of us, we're only 54 percent accurate.
156
432260
2976
Geri kalanımızsa, sadece yüzde 54'üne.
07:15
Why is it so easy to learn?
157
435260
1976
Öğrenmesi neden bu kadar kolay?
07:17
There are good liars and bad liars.
158
437260
2215
İyi yalancılar var, bir de kötü yalancılar. Gerçek esas yalancılar yoktur.
07:19
There are no real original liars.
159
439499
1637
Hepimiz aynı hataları yaparız. Hepimiz aynı teknikleri kullanırız.
07:21
We all make the same mistakes. We all use the same techniques.
160
441160
2976
Bu nedenle yapacağım şey
07:24
So what I'm going to do is I'm going to show you two patterns of deception.
161
444160
3629
size kandırmanın iki örneğini göstermek olacak.
07:27
And then we're going to look at the hot spots
162
447813
2199
Ve sonra sıcak noktalara bakacağız ve onları kendimiz bulabilir miyiz diye bakacağız.
07:30
and see if we can find them ourselves.
163
450036
1853
Konuşma ile başlayacağız.
07:31
We're going to start with speech.
164
451913
1623
07:33
(Video) Bill Clinton: I want you to listen to me.
165
453560
2334
(Video) Bill Clintion: Beni dinlemenizi istiyorum.
07:35
I'm going to say this again.
166
455918
1418
Bunu bir daha söyleyeceğim.
07:37
I did not have sexual relations with that woman, Miss Lewinsky.
167
457360
6876
O kadın, Bayan Lewinsky ile
cinsel ilişki yaşamadım.
07:44
I never told anybody to lie, not a single time, never.
168
464260
3976
Kimseden yalan söylemesini istemedim,
bir kere bile, hiçbir zaman.
07:48
And these allegations are false.
169
468260
2976
Ve bu iddialar yanlış.
07:51
And I need to go back to work for the American people.
170
471260
2572
Ve Amerikan halkı için çalışmaya dönmem gerekiyor.
07:53
Thank you.
171
473856
1976
Teşekkürler.
07:55
(Applause)
172
475856
1512
07:58
Pamela Meyer: Okay, what were the telltale signs?
173
478260
2976
Pamela Meyer: Peki, yalan belirtileri nelerdi?
08:01
Well first we heard what's known as a non-contracted denial.
174
481260
3976
İlk olarak anlaşmasız inkar olarak bilinen şeyi duyduk.
08:05
Studies show that people who are overdetermined in their denial
175
485260
3000
Araştırmalar gösteriyor ki inkarlarında aşırı kararlı olan insanlar
08:08
will resort to formal rather than informal language.
176
488284
2952
konuşma dili yerine resmi dile başvururlar.
08:11
We also heard distancing language: "that woman."
177
491260
2976
Ayrıca mesafeli dili de duyduk: "o kadın."
08:14
We know that liars will unconsciously distance themselves
178
494260
2715
Biliyoruz ki yalancılar dili araçları olarak kullanarak
08:16
from their subject,
179
496999
1237
bilinçsiz bir şekilde
08:18
using language as their tool.
180
498260
2976
kendilerini özneden uzaklaştırırlar.
08:21
Now if Bill Clinton had said, "Well, to tell you the truth ..."
181
501260
3048
Şimdi eğer Bill Clinton şöyle deseydi: "gerçeği söylemek gerekirse..."
08:24
or Richard Nixon's favorite, "In all candor ..."
182
504332
2291
ya da Richard Nixon'ın favorisi: "Tüm samimiyetimle..."
08:26
he would have been a dead giveaway
183
506647
1689
sıfatlandırıcı dilin, adlandırıldığı şekliyle
08:28
for any liespotter that knows
184
508360
1876
bunun gibi sıfatlandırıcı dilin
08:30
that qualifying language, as it's called, qualifying language like that,
185
510260
3429
öznenin itibarını daha da sarstığını bilen her yalan gözcüsü için
08:33
further discredits the subject.
186
513713
1523
kendini açığa vururdu.
08:35
Now if he had repeated the question in its entirety,
187
515260
2976
Eğer soruyu tümüyle tekrarlasaydı,
08:38
or if he had peppered his account with a little too much detail --
188
518260
3976
ya da olayı, gereğinden fazla detayla açıklasaydı --
08:42
and we're all really glad he didn't do that --
189
522260
2191
ve hepimiz bunu yapmadığı için memnunuz --
08:44
he would have further discredited himself.
190
524475
2000
kendisini daha da sarsardı.
08:46
Freud had it right.
191
526499
1737
Freud haklıydı.
08:48
Freud said, look, there's much more to it than speech:
192
528260
2976
Freud dedi ki, bakın, ortada konuşmadan çok daha fazlası var:
08:51
"No mortal can keep a secret.
193
531260
2976
"Hiçbir ölümlü sır saklayamaz.
08:54
If his lips are silent, he chatters with his fingertips."
194
534260
2976
Dudakları sessizse, parmak uçlarıyla gevezelik eder."
08:57
And we all do it no matter how powerful you are.
195
537260
2976
Hepimiz ne kadar güçlü olursak olalım bunu yapıyoruz.
09:00
We all chatter with our fingertips.
196
540260
1976
Hepimiz parmak uçlarımızla gevezelik ederiz.
09:02
I'm going to show you Dominique Strauss-Kahn with Obama
197
542260
2976
Size parmak uçlarıyla gevezelik eden Dominique Strauss-Kahn ile
09:05
who's chattering with his fingertips.
198
545260
2976
Obama'yı göstereceğim.
09:08
(Laughter)
199
548260
2976
(Kahkahalar)
09:11
Now this brings us to our next pattern, which is body language.
200
551260
5976
Bu bizi sonraki örneğimize getiriyor,
vücut dili.
09:17
With body language, here's what you've got to do.
201
557260
2976
Vücut dili ile, yapmanız gereken şey şu.
09:20
You've really got to just throw your assumptions out the door.
202
560260
2976
Varsayımlarınızı gerçekten sadece kapıdan dışarı atmanız gerekiyor.
09:23
Let the science temper your knowledge a little bit.
203
563260
2429
Bilimin bilginizi biraz kıvama getirmesine izin verin.
09:25
Because we think liars fidget all the time.
204
565713
2523
Çünkü yalancıların her zaman kıpır kıpır hareket ettiğini düşünürüz.
09:28
Well guess what, they're known to freeze their upper bodies when they're lying.
205
568260
3762
Doğrusu, yalan söylerken üst bedenlerini dondurmaları ile bilinirler.
Yalancıların gözünüze bakmayacağını düşünürüz.
09:32
We think liars won't look you in the eyes.
206
572046
2190
09:34
Well guess what, they look you in the eyes a little too much
207
574260
2876
Doğrusu, gözünüze biraz fazla bakarlar, yalnızca o söylentiyi
dengelemek için.
09:37
just to compensate for that myth.
208
577160
1576
09:38
We think warmth and smiles convey honesty, sincerity.
209
578760
3476
Samimiyet ve gülümsemelerin
dürüstlük ve içtenlik içerdiğini düşünürüz.
09:42
But a trained liespotter can spot a fake smile a mile away.
210
582260
3976
Ama eğitimli bir yalan gözcüsü
bir kilometre uzaktan sahte bir tebessümü farkedebilir.
09:46
Can you all spot the fake smile here?
211
586260
3000
Buradaki sahte tebessümleri ayırt edebiliyor musunuz?
09:50
You can consciously contract the muscles in your cheeks.
212
590260
4976
Yanaklarınızdaki kasları
bilinçli olarak kasabilirsiniz.
09:55
But the real smile's in the eyes, the crow's feet of the eyes.
213
595260
2976
Ama gerçek gülümseme gözlerdedir, göz kenarındaki kırışıklıktadır.
09:58
They cannot be consciously contracted,
214
598260
1976
Bilinçli olarak kasılamazlar,
10:00
especially if you overdid the Botox.
215
600260
1976
özellikle Botox'u fazla kaçırdıysanız.
10:02
Don't overdo the Botox; nobody will think you're honest.
216
602260
2976
Botox'u abartmayın; kimse dürüst olduğunuzu düşünmez.
10:05
Now we're going to look at the hot spots.
217
605260
1976
Şimdi sıcak noktalara bakacağız.
10:07
Can you tell what's happening in a conversation?
218
607260
2286
Bir sohbette ne olduğunu anlayabiliyor musunuz?
10:09
Can you start to find the hot spots
219
609570
2666
Birisinin sözleri ile hareketleri
10:12
to see the discrepancies
220
612260
1976
arasındaki tutarsızlıkları
10:14
between someone's words and someone's actions?
221
614260
2191
görmek için sıcak noktaları bulmaya başlayabildiniz mi?
10:16
Now, I know it seems really obvious,
222
616475
1761
Şimdi çok bariz olduğunu biliyorum,
10:18
but when you're having a conversation with someone you suspect of deception,
223
618260
4976
ama yalan söylediğinden şüphelendiğiniz
biri ile bir konuşma yaparken, tavır en çok
10:23
attitude is by far the most overlooked but telling of indicators.
224
623260
3076
gözden kaçırılan ama yalan işaretlerini veren şeydir.
10:26
An honest person is going to be cooperative.
225
626360
2196
Dürüst bir insan işbirliği yapacaktır.
10:28
They're going to show they're on your side.
226
628580
2048
Sizin tarafınızda olduklarını gösteceklerdir.
10:30
They're going to be enthusiastic.
227
630652
1584
Coşkulu olacaklardır.
10:32
They're going to be willing and helpful to getting you to the truth.
228
632260
3276
Sizin doğruya ulaşmanız için istekli ve yardımcı olacaklardır.
Beyin fırtınası yapmaya, şüphelileri adlandırmaya, detaylar
10:35
They're going to be willing to brainstorm, name suspects,
229
635560
2776
sunmaya hazır olacaklardır.
10:38
provide details.
230
638360
1276
10:39
They're going to say,
231
639660
1576
Şöyle diyecekler: "Hey,
10:41
"Hey, maybe it was those guys in payroll that forged those checks."
232
641260
3176
o sahte çekleri yapanlar belki de kadrodaki insanlardır."
10:44
They're going to be infuriated if they sense they're wrongly accused
233
644460
3276
Eğer yanlış yere suçlandıklarını sezerlerse, çileden çıkacaklardır,
10:47
throughout the entire course of the interview, not just in flashes;
234
647760
3176
sadece zaman zaman değil, ama tüm görüşme süresince;
tüm görüşme boyunca çileden çıkacaklardır.
10:50
they'll be infuriated throughout the entire course of the interview.
235
650960
3239
Ve eğer dürüst birisine, sahte çekleri
10:54
And if you ask someone honest
236
654223
1413
yapanlara ne olmalı diye sorarsanız,
10:55
what should happen to whomever did forge those checks,
237
655660
2576
dürüst bir insan çok daha büyük olasılıkla
10:58
an honest person is much more likely
238
658260
1776
hafif cezalandırma yerine katı cezalandırmayı önerecektir.
11:00
to recommend strict rather than lenient punishment.
239
660060
3176
11:03
Now let's say you're having that exact same conversation
240
663260
2667
Şimdi o aynı konuşmayı yalancı biri ile yaptığınızı
11:05
with someone deceptive.
241
665951
1285
söyleyelim.
11:07
That person may be withdrawn,
242
667260
1976
O insan içe dönük olabilir,
11:09
look down, lower their voice,
243
669260
1976
aşağı bakabilir, sesini kısabilir,
11:11
pause, be kind of herky-jerky.
244
671260
1976
duraksayabilir, yerinde duramayabilir.
11:13
Ask a deceptive person to tell their story,
245
673260
2048
Yalancı bir insandan hikayesini anlatmasını isteyin,
11:15
they're going to pepper it with way too much detail
246
675332
2904
hikayeyi her türlü saçma yerde gereğinden fazla detayla
11:18
in all kinds of irrelevant places.
247
678260
2976
anlatacaktır.
11:21
And then they're going to tell their story in strict chronological order.
248
681260
3476
Ve sonra hikayelerini kronolojik dizide anlatacaklardır.
11:24
And what a trained interrogator does
249
684760
1776
Ve eğitimli bir sorgu yargıcı içeri girip şunu yapar,
11:26
is they come in and in very subtle ways over the course of several hours,
250
686560
3676
çok ince yollarla, birkaç saat boyunca
o insana hikayelerini tersten
11:30
they will ask that person to tell that story backwards,
251
690260
2976
hikayesini tersten anlatmasını isteyeceklerdir ve sonra
11:33
and then they'll watch them squirm,
252
693260
1976
kıvranmasını izleyecek ve hangi soruların
11:35
and track which questions produce the highest volume of deceptive tells.
253
695260
3429
yalancılık belirtilerinin en yüksek sesini ortaya çıkardığını tespit edeceklerdir.
11:38
Why do they do that? Well, we all do the same thing.
254
698713
2523
Bunu neden yapıyorlar? Hepimiz aynı şeyi yapıyoruz.
11:41
We rehearse our words,
255
701260
1976
Kelimelerimizi prova ediyoruz,
11:43
but we rarely rehearse our gestures.
256
703260
1976
ama hareketlerimizi nadiran prova ediyoruz.
11:45
We say "yes," we shake our heads "no."
257
705260
1976
"Evet" diyoruz, kafamızı "hayır" der gibi sallıyoruz.
11:47
We tell very convincing stories, we slightly shrug our shoulders.
258
707260
3096
Çok inandırıcı hikayeler anlatıyoruz, hafifçe omuzlarımızı silkiyoruz.
11:50
We commit terrible crimes,
259
710380
1856
Korkunç suçlar işliyoruz,
11:52
and we smile at the delight in getting away with it.
260
712260
2976
ve paçayı kurtarmanın sevinci ile tebessüm ediyoruz.
11:55
Now, that smile is known in the trade as "duping delight."
261
715260
2976
Şimdi o tebessüm, mesleki çevrede, "aldatıcı sevinç" olarak biliniyor.
11:58
And we're going to see that in several videos moving forward,
262
718260
2976
İleriki dakikalarda birkaç videoda bunu göreceğiz,
12:01
but we're going to start -- for those of you who don't know him,
263
721260
3076
ama önce şu video ile başlayacağız -- tanımayanlar için söyleyeyim,
evlilik dışı bir çocuk sahibi olması haberi ile
12:04
this is presidential candidate John Edwards
264
724360
2076
12:06
who shocked America by fathering a child out of wedlock.
265
726460
2776
Amerika'yı şok eden başkan adayı John Edwards.
12:09
We're going to see him talk about getting a paternity test.
266
729260
2976
Babalık testi almak hakkında konuşmasını izleyeceğiz.
12:12
See now if you can spot him saying, "yes" while shaking his head "no,"
267
732260
4000
"Evet" derken, başını "hayır"
der gibi salladığını, hafifçe omuzlarını silktiğini
12:16
slightly shrugging his shoulders.
268
736284
1952
görebilecek misiniz bir bakın.
12:18
(Video) John Edwards: I'd be happy to participate in one.
269
738260
2676
(Video) John Edwards: Babalık testi yaptırmaktan memnuniyet duyarım.
12:20
I know that it's not possible that this child could be mine,
270
740960
2876
Olayların zamanlaması nedeniyle bu çocuğun benden olması
12:23
because of the timing of events.
271
743860
1576
imkansız biliyorum.
12:25
So I know it's not possible.
272
745460
1776
Yani imkansız olduğunu biliyorum.
12:27
Happy to take a paternity test, and would love to see it happen.
273
747260
3976
Test yaptırmaktan mutluluk duyarım,
ve gerçekleşmesini isterim.
12:31
Interviewer: Are you going to do that soon? Is there somebody --
274
751260
3048
Sunucu: Bunu yakın zamanda yapacak mısınız? Biri var mı --
12:34
JE: Well, I'm only one side. I'm only one side of the test.
275
754332
2904
JE: Ben sadece bir tarafım. Testin sadece bir tarafıyım.
12:37
But I'm happy to participate in one.
276
757260
2604
Ama testi yaptırmaktan memnuniyet duyarım.
PM: Peki, bu baş sallamaları, dikkat etmeniz gerektiğini bildiğiniz zaman,
12:41
PM: Okay, those head shakes are much easier to spot
277
761055
2434
farketmesi çok daha kolay.
12:43
once you know to look for them.
278
763513
1523
Bazı zamanlar biri bir yüz
12:45
There are going to be times when someone makes one expression
279
765060
3976
ifadesi yaparken, bir diğerini saklar,
ve bu ifade bir an için açığa çıkar.
12:49
while masking another that just kind of leaks through in a flash.
280
769060
3176
12:52
Murderers are known to leak sadness.
281
772260
1976
Katillerin hüzün sergiledikleri bilinir.
12:54
Your new joint venture partner might shake your hand,
282
774260
2576
Yeni iş ortağınız elinizi sıkabilir, sizinle kutlama yapabilir,
12:56
celebrate, go out to dinner with you and then leak an expression of anger.
283
776860
4376
yemeğe çıkabilir ve sonra
bir kızgınlık ifadesi sergileyebilir.
13:01
And we're not all going to become facial expression experts overnight here,
284
781260
3576
Burada bir gecede yüz ifadesi uzmanı olmayacağız,
13:04
but there's one I can teach you that's very dangerous
285
784860
2478
ama size öğretebileceğim çok tehlikeli bir tane var, ve öğrenmesi kolay,
13:07
and it's easy to learn,
286
787362
1213
ve bu da aşağılama ifadesidir.
13:08
and that's the expression of contempt.
287
788599
1837
13:10
Now with anger, you've got two people on an even playing field.
288
790460
3000
Şimdi kızgınlık ile, eşit bir oyun alanında iki insan vardır.
13:13
It's still somewhat of a healthy relationship.
289
793484
2191
Bu yine de oldukça sağlıklı bir ilişkidir.
13:15
But when anger turns to contempt, you've been dismissed.
290
795699
3537
Ama kızgınlık aşağılamaya döndüğünde,
reddedilmişsinizdir.
13:19
It's associated with moral superiority.
291
799260
1976
Bu ahlaki üstünlükle ilişkilidir.
13:21
And for that reason, it's very, very hard to recover from.
292
801260
2976
Ve bu nedenden dolayı, toparlanması çok ama çok zordur.
13:24
Here's what it looks like.
293
804260
1976
İşte buna benziyor.
13:26
It's marked by one lip corner pulled up and in.
294
806260
3976
Bir dudak köşesinin yukarı ve
içeri çekilmesi ile belirtilir.
13:30
It's the only asymmetrical expression.
295
810260
2976
Varolan tek asimetrik ifadedir.
13:33
And in the presence of contempt, whether or not deception follows --
296
813260
3976
Ve aşağılama huzurunda,
yalancılık takip ediyor olsun ya da olmasın --
13:37
and it doesn't always follow --
297
817260
1976
ve her zaman takip etmez --
13:39
look the other way, go the other direction,
298
819260
2048
diğer tarafa bakın, diğer yöne gidin,
13:41
reconsider the deal,
299
821332
1904
anlaşmayı tekrar gözden geçirin,
13:43
say, "No thank you. I'm not coming up for just one more nightcap. Thank you."
300
823260
3976
ve "Hayır teşekkürler. Sadece bir içki için daha gelmeyeceğim. Teşekkürler," deyin.
13:47
Science has surfaced many, many more indicators.
301
827260
3976
Bilim çok ama çok daha
fazla göstergeyi su yüzüne çıkardı.
13:51
We know, for example,
302
831260
1976
Mesela, yalancıların
13:53
we know liars will shift their blink rate,
303
833260
2000
göz kırpma oranlarını değiştireceklerini,
13:55
point their feet towards an exit.
304
835284
1952
ayaklarını bir çıkışa doğru çevireceklerini biliyoruz.
13:57
They will take barrier objects
305
837260
1976
Engelleyici nesneler alacaklar
13:59
and put them between themselves and the person that is interviewing them.
306
839260
3429
ve onları, kendileri ile onları sorgulayan insan arasına koyacaklardır.
14:02
They'll alter their vocal tone,
307
842713
1523
Ses tonlarını değiştirecekler,
14:04
often making their vocal tone much lower.
308
844260
2976
sıkça daha kısık sesle konuşacaklardır.
14:07
Now here's the deal.
309
847260
1976
Şimdi konu şu.
14:09
These behaviors are just behaviors.
310
849260
2976
Bu davranışlar sadece birer davranış.
14:12
They're not proof of deception.
311
852260
1976
Yalancılığın ispatı değiller.
14:14
They're red flags.
312
854260
1976
Onlar kırmızı bayraklar.
14:16
We're human beings.
313
856260
1976
Biz insanız.
14:18
We make deceptive flailing gestures all over the place all day long.
314
858260
3276
Gün boyunca her yerde aldatıcı tavırlarda bulunuyoruz.
14:21
They don't mean anything in and of themselves.
315
861560
2191
Kendi başlarına bir anlam ifade etmiyorlar.
14:23
But when you see clusters of them, that's your signal.
316
863775
2561
Ama bir dizisini gördüğünüzde, sinyaliniz bu olur.
14:26
Look, listen, probe, ask some hard questions,
317
866360
2876
Bakın, dinleyin, araştırın, zor sorular sorun,
14:29
get out of that very comfortable mode of knowing,
318
869260
2976
bilmenin o rahat modundan çıkın, merak moduna
14:32
walk into curiosity mode, ask more questions,
319
872260
2976
girin, daha fazla soru sorun, biraz saygın olun,
14:35
have a little dignity, treat the person you're talking to with rapport.
320
875260
3376
konuştuğunuz kişi ile dostça bir ilişki kurun.
14:38
Don't try to be like those folks on "Law & Order" and those other TV shows
321
878660
3576
"Law & Order" ve o diğer TV dizilerdeki insanlar gibi olmaya çalışmayın,
hani faillerini teslim olana kadar vuranlar gibi.
14:42
that pummel their subjects into submission.
322
882260
2048
Aşırı agresif olmayın, işe yaramıyor.
14:44
Don't be too aggressive, it doesn't work.
323
884332
2004
Şimdi yalan söyleyen biri ile
14:47
Now, we've talked a little bit about how to talk to someone who's lying
324
887379
3357
nasıl konuşmak ve bir yalanı nasıl gözlemlemek
14:50
and how to spot a lie.
325
890760
1476
hakkında biraz konuştuk.
14:52
And as I promised, we're now going to look at what the truth looks like.
326
892260
3476
Ve söz verdiğim gibi, şimdi doğrunun neye benzediğine bakacağız.
14:55
But I'm going to show you two videos,
327
895760
1776
Ama size iki video göstereceğim,
14:57
two mothers -- one is lying, one is telling the truth.
328
897560
2676
iki anne -- biri yalan, diğeri doğruyu söylüyor.
15:00
And these were surfaced by researcher David Matsumoto in California.
329
900260
4096
Bunlar Kaliforniya'da
araştırmacı David Matsumoto tarafından ortaya çıkartıldı.
15:04
And I think they're an excellent example of what the truth looks like.
330
904380
3856
Ve bence bunlar doğrunun neye benzediğine
dair mükemmel birer örnek.
15:08
This mother, Diane Downs,
331
908260
1976
Bu anne, Diane Downs,
15:10
shot her kids at close range,
332
910260
1976
çocuklarını yakın mesafeden vurdu,
15:12
drove them to the hospital while they bled all over the car,
333
912260
3976
onları kanlar içinde
arabayla hastaneye götürdü,
15:16
claimed a scraggy-haired stranger did it.
334
916260
1976
ince saçlı bir yabancının yaptığını iddia etti.
15:18
And you'll see when you see the video,
335
918260
1976
Ve bu videoyu izlediğinizde göreceksiniz ki,
15:20
she can't even pretend to be an agonizing mother.
336
920260
2334
acı çeken bir anne gibi bile davranamıyor.
15:22
What you want to look for here is an incredible discrepancy
337
922618
3618
Burada görmek istediğiniz şey
anlattığı korkunç olaylar ve
15:26
between horrific events that she describes and her very, very cool demeanor.
338
926260
3976
onun çok ama çok soğukkanlı tavrı arasındaki
inanılmaz bir tutarsızlık.
15:30
And if you look closely, you'll see duping delight throughout this video.
339
930260
3476
Ve eğer yakından bakarsanız, video boyunca aldatıcı tebessümü göreceksiniz.
15:33
(Video) Diane Downs: At night when I close my eyes,
340
933760
2476
(Video) Diane Downs: Akşam gözlerimi kapattığımda,
ben arabayı sürerken, Christie'nin bana elini uzattığını ve
15:36
I can see Christie reaching her hand out to me while I'm driving,
341
936260
3096
ağzından durmadan kan aktığını görebiliyorum.
15:39
and the blood just kept coming out of her mouth.
342
939380
2256
15:41
And that -- maybe it'll fade too with time --
343
941660
2143
Ve belki bu zamanla kaybolacak --
15:43
but I don't think so.
344
943827
1409
ama ben öyle düşünmüyorum.
15:45
That bothers me the most.
345
945260
3000
Beni en çok üzen bu.
15:55
PM: Now I'm going to show you a video
346
955260
1976
PM: Şimdi size hakikaten acı çeken bir
15:57
of an actual grieving mother, Erin Runnion,
347
957260
2048
anne olan Erin Runnion'un kızına işkence eden ve
15:59
confronting her daughter's murderer and torturer in court.
348
959332
3904
öldüren kişi ile mahkemede yüz yüze geldiği videoyu göstereceğim.
16:03
Here you're going to see no false emotion,
349
963260
2000
Burada hiç sahte duygu görmeyeceksiniz,
16:05
just the authentic expression of a mother's agony.
350
965284
2952
sadece ızdırap içinde bir annenin gerçek ifadesi.
16:08
(Video) Erin Runnion: I wrote this statement
351
968260
2091
(Video) Erin Runnion: Bu sözleri bebeği aldığın gecenin
16:10
on the third anniversary of the night you took my baby,
352
970375
2661
üçüncü yıldönümünde yazdım,
ve ona zarar verdin,
16:13
and you hurt her,
353
973060
1276
16:14
and you crushed her,
354
974360
1876
ve onu yıktın,
16:16
you terrified her until her heart stopped.
355
976260
3976
kalbi durana kadar onu korkuttun.
16:20
And she fought, and I know she fought you.
356
980260
2976
Sana karşı mücadele etti, biliyorum.
16:23
But I know she looked at you with those amazing brown eyes,
357
983260
3976
Ama o şahane kahverengi gözleri ile
sana baktığını biliyorum,
16:27
and you still wanted to kill her.
358
987260
2976
ve sen yine de onu öldürmek istedin.
16:30
And I don't understand it,
359
990260
1976
Ve ben bunu anlamıyorum.
16:32
and I never will.
360
992260
1547
ve asla anlamayacağım.
16:35
PM: Okay, there's no doubting the veracity of those emotions.
361
995910
3326
PM: Tamam, bu duyguların doğrulundan şüphe duyamayız.
16:39
Now the technology around what the truth looks like
362
999260
2976
Şimdi doğrunun neye benzediği çerçevesindeki teknoloji,
16:42
is progressing on, the science of it.
363
1002260
2976
bilim gelişmeye devam ediyor.
16:45
We know, for example,
364
1005260
1976
Mesela artık özel amaçlı
16:47
that we now have specialized eye trackers and infrared brain scans,
365
1007260
3143
göz takipçiler ve kızıl ötesi beyin taramaları, kandırmaya çalıştığımızda
16:50
MRI's that can decode the signals that our bodies send out
366
1010427
2809
bedenlerimizin yolladığı sinyalleri deşifre edebilen MRI'ların
16:53
when we're trying to be deceptive.
367
1013260
1976
var olduğunu biliyoruz.
16:55
And these technologies are going to be marketed to all of us
368
1015260
2976
Ve bu teknolojiler hepimize yalan için birer ilaç olarak
16:58
as panaceas for deceit,
369
1018260
1976
pazarlanacaklar,
17:00
and they will prove incredibly useful some day.
370
1020260
2976
ve birgün inanılmaz derecede faydalı olacaklar.
17:03
But you've got to ask yourself in the meantime:
371
1023260
2239
Ama aynı zamanda kendinize şunu sormalısınız:
17:05
Who do you want on your side of the meeting,
372
1025523
2096
Bir görüşmede sizin tarafınızda kimin olmasını istersiniz,
17:07
someone who's trained in getting to the truth
373
1027643
2593
doğruya ulaşmak için eğitilmiş biri mi yoksa
17:10
or some guy who's going to drag a 400-pound electroencephalogram
374
1030260
3076
kapıdan 400 pound değerinde bir elektroansefalo itecek
biri mi?
17:13
through the door?
375
1033360
1276
17:14
Liespotters rely on human tools.
376
1034660
3576
Yalan gözcüleri insan araçlarına güvenirler.
17:18
They know, as someone once said,
377
1038260
1976
Biliyorlar ki, eskilerin dediği gibi,
17:20
"Character's who you are in the dark."
378
1040260
1976
"Karakter karanlıkta ortaya çıkar."
17:22
And what's kind of interesting is that today, we have so little darkness.
379
1042260
3976
Ve ilginç olan şey ise
günümüzde çok az karanlık var.
17:26
Our world is lit up 24 hours a day.
380
1046260
2976
Dünyamız günün her saatinde aydınlık.
17:29
It's transparent with blogs and social networks
381
1049260
3976
Yaşamlarını
halka açık yaşama seçimi yapmış
17:33
broadcasting the buzz of a whole new generation of people
382
1053260
2676
yepyeni bir nesil insanların seslerini yayınlayan
17:35
that have made a choice to live their lives in public.
383
1055960
2576
bloglar ve sosyal ağlarla apaçık ortada.
17:38
It's a much more noisy world.
384
1058560
3676
Çok daha gürültülü bir dünya.
17:42
So one challenge we have is to remember,
385
1062260
3976
Bu nedenle sahip olduğumuz
bir zorluk, aşırı paylaşımın
17:46
oversharing, that's not honesty.
386
1066260
2976
dürüstlük olmadığını hatırlamak.
17:49
Our manic tweeting and texting can blind us
387
1069260
3976
Delice tweetlemek ve mesajlaşmak
insan terbiyesinin --
17:53
to the fact that the subtleties of human decency -- character integrity --
388
1073260
3576
karakter bütünlüğünün -- inceliklerinin hala önemli olduğu
17:56
that's still what matters, that's always what's going to matter.
389
1076860
3048
her zaman önemli olacağı gerçeğinden uzaklaştırabilir.
17:59
So in this much noisier world,
390
1079932
1504
Yani bu daha da gürültülü dünyada,
18:01
it might make sense for us
391
1081460
1776
ahlak kodumuz hakkında
18:03
to be just a little bit more explicit about our moral code.
392
1083260
4976
biraz daha açık olmamız, bizim
için mantıklı gelebilir.
18:08
When you combine the science of recognizing deception
393
1088260
2576
Yalancılığı farketmenin bilimi ile görme, dinleme sanatını
18:10
with the art of looking, listening,
394
1090860
1676
birleştirdiğinizde, bir yalana
18:12
you exempt yourself from collaborating in a lie.
395
1092560
2676
işbrliği yapmaktan kendinizi kurtarırsınız.
18:15
You start up that path of being just a little bit more explicit,
396
1095260
3976
Biraz daha açık olma
yolunda adım adım ilerlersiniz,
18:19
because you signal to everyone around you,
397
1099260
2000
çünkü çevrenizdeki herkese şunu işaret edersiniz:
18:21
you say, "Hey, my world, our world, it's going to be an honest one.
398
1101284
4952
"Hey, benim dünyam, bizim dünyamız,
dürüst bir dünya olacak.
18:26
My world is going to be one where truth is strengthened
399
1106260
2620
Benim dünyam, doğrunun güç kazandığı ve sahteliğin
18:28
and falsehood is recognized and marginalized."
400
1108904
2332
farkedildiği ve dışlandığı bir dünya olacak."
18:31
And when you do that,
401
1111260
1976
Ve bunu yaptığınızda,
18:33
the ground around you starts to shift just a little bit.
402
1113260
2976
bastığınız zemin biraz da olsa hareket etmeye başlayacak.
18:36
And that's the truth. Thank you.
403
1116260
2976
Ve doğrusu da bu. Teşekkürler.
18:39
(Applause)
404
1119260
5000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7