Isabel Allende: Tales of passion | TED

Isabel Allende tutku hikayeleri anlatıyor.

233,246 views ・ 2008-01-09

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Işıl Ekim Tuzak Gözden geçirme: osman oguz ahsen
00:13
Thank you so much.
0
13985
1623
Çok teşekkür ederim. Böyle fevkalade zeki insanlar arasında
00:15
It's really scary to be here among the smartest of the smart.
1
15632
3370
olmak, aslında tedirgin edici bir şey.
00:19
(Laughter)
2
19026
1002
Sizlere tutkuyla ilgili bir kaç öykü anlatmak için buradayım.
00:20
I'm here to tell you a few tales of passion.
3
20052
2888
00:23
There's a Jewish saying that I love:
4
23500
2936
Sevdiğim bir Yahudi atasözü var.
00:26
What is truer than truth?
5
26460
2392
Doğrudan daha doğru olan nedir? Cevap: Öykü.
00:29
Answer: the story.
6
29706
2090
00:33
I'm a storyteller.
7
33201
1306
Ben bir hikaye anlatıcısıyım. Size, hepimizin paylaştığı insan olma haliyle ilgili
00:34
I want to convey something that is truer than truth
8
34888
3335
00:38
about our common humanity.
9
38247
1846
hakikatten daha hakikat olan bir şeyleri nakletmek istiyorum.
00:40
All stories interest me,
10
40480
2005
Bütün öyküler ilgimi çeker ve bazıları onları
00:42
and some haunt me until I end up writing them.
11
42509
3414
yazmaya başlayana kadar hiç aklımdan çıkmaz.
00:46
Certain themes keep coming up:
12
46271
2238
Belli konular sürekli aklıma gelir:
00:48
justice, loyalty, violence, death, political and social issues,
13
48533
6078
adalet, sadakat, şiddet, ölüm, politik ve sosyal meseleler,
00:54
freedom.
14
54635
1150
özgürlük.
00:56
I'm aware of the mystery around us,
15
56486
2713
Etrafımızı saran bir gizem olduğunun farkındayım,
00:59
so I write about coincidences, premonitions,
16
59223
2849
bu yüzden de tesadüfler, önseziler,
01:02
emotions, dreams, the power of nature, magic.
17
62096
4684
duygular, hayaller, doğanın gücü ve sihir hakkında yazıyorum.
01:08
In the last 20 years, I have published a few books,
18
68400
3029
Geçtiğimiz 20 yıl boyunca bir kaç kitap yazdım,
01:11
but I have lived in anonymity until February of 2006,
19
71453
4746
ancak Şubat 2006'da gerçekleştirilen İtalya'daki Kış Olimpiyatlarında
01:16
when I carried the Olympic flag in the Winter Olympics in Italy.
20
76223
4234
olimpiyat bayrağını taşıyana kadar ortalarda pek gözükmedim.
Bu olay beni ünlü yaptı. Şimdi beni insanlar Macy'de gördüklerinde tanıyorlar
01:21
That made me a celebrity.
21
81004
1975
01:23
(Laughter)
22
83003
1002
01:24
Now people recognize me in Macy's,
23
84029
1964
ve torunlarım havalı biri olduğumu düşünüyorlar.
01:26
and my grandchildren think that I'm cool.
24
86017
2224
01:28
(Laughter)
25
88265
1008
(Gülüşmeler)
01:29
Allow me to tell you about my four minutes of fame.
26
89297
3068
Size dört dakikalık ünümden bahsetmeme izin verin.
Olimpiyat açılış seramonisinin,
01:33
One of the organizers of the Olympic ceremony,
27
93047
2739
01:35
of the opening ceremony,
28
95810
1609
organizatörlerinden biri
01:37
called me and said that I had been selected to be one of the flag bearers.
29
97443
3774
beni aradı ve açılışta
bayrak taşıyıcılardan biri olarak seçildiğimi söyledi.
01:42
I replied that surely, this was a case of mistaken identity,
30
102303
3395
Beni bir başkasıyla karıştırdıklarını, atlet olmakla
01:45
because I'm as far as you can get from being an athlete.
31
105722
3140
yakından uzaktan alakamın olmadığını söyledim.
01:48
Actually, I wasn't even sure that I could go around the stadium
32
108886
3032
Aslında yanımda bir baston olmadan stadyumda bir tur atabileceğimden bile
01:51
without a walker.
33
111942
1202
emin değildim.
(Gülüşmeler)
01:53
(Laughter)
34
113168
1063
01:54
I was told that this was no laughing matter.
35
114255
2499
Bana bunun ciddi bir mesele olduğunu söylediler.
01:57
This would be the first time
36
117270
1669
İlk defa Olimpiyat bayrakları
01:58
that only women would carry the Olympic flag.
37
118963
3133
sadece kadınlar tarafından taşınacaktı.
Beş kıtayı temsilen beş kadın,
02:02
Five women, representing five continents,
38
122120
2619
02:04
and three Olympic gold medal winners.
39
124763
3181
ve üç Olimpiyat altın madalyası sahibi.
02:08
My first question was, naturally:
40
128294
2236
İlk sorum, doğal olarak,
02:10
What was I going to wear?
41
130554
1543
"ne giyeceğim ben?" oldu.
02:12
(Laughter)
42
132121
1094
(Gülüşmeler)
02:13
"A uniform," she said,
43
133239
2158
Telefondaki kadın, "bir üniforma" dedi
02:15
and asked for my measurements.
44
135421
1921
ve ölçülerimi sordu.
02:17
My measurements.
45
137366
1633
Benim ölçülerimi.
Bir an için kendimi kabarık bir anorak içinde,
02:19
I had a vision of myself in a fluffy anorak,
46
139023
2468
02:21
looking like the Michelin Man.
47
141515
2151
Michelin logosundaki adam olarak gözümde canlandırdım.
02:23
(Laughter)
48
143690
1325
(Gülüşmeler)
Şubat'ın ortası gibi
02:25
By the middle of February, I found myself in Turin,
49
145039
3188
kendimi, 80 Olimpik takımın her biri ne zaman caddede görünse
02:28
where enthusiastic crowds cheered
50
148251
2211
onlara tezahürat yapan coşkulu bir kalabalığa sahip Turin kentinde buldum.
02:30
when any of the 80 Olympic teams was in the street.
51
150486
4067
02:34
Those athletes had sacrificed everything to compete in the games.
52
154577
4796
Bu sporcular, oyunlarda yer alabilmek için çok büyük fedakarlıklar yapmışlardı.
02:39
They all deserved to win, but there's the element of luck.
53
159397
3590
Hepsi kazanmayı hakediyordu fakat ortada bir şans faktörü var.
02:43
A speck of snow, an inch of ice, the force of the wind
54
163630
4092
Minik bir kar tanesi, bir parça buz, rüzgarın şiddeti bile
02:47
can determine the result of a race or a game.
55
167746
3109
bir yarışın ya da bir oyunun kaderini tayin edebiliyor.
02:51
However, what matters most, more than training or luck, is the heart.
56
171315
5840
Gelgelelim, en önemli şey --antrenmandan ya da şanstan daha önemlisi-- yürek.
02:57
Only a fearless and determined heart will get the gold medal.
57
177766
4309
Altın madalya sadece cesaret ve azim dolu bir yürekle alınır.
03:02
It is all about passion.
58
182612
1590
Bu tamamen tutkuyla ilgili.
03:04
The streets of Turin were covered with red posters
59
184694
4013
Turin caddeleri, üstünde Olimpiyat sloganları olan
03:08
announcing the slogan of the Olympics:
60
188731
2649
kırmızı afişlerle doluydu.
03:11
"Passion lives here."
61
191404
2302
Tutku böyle yerlerde can bulur. Hep böyle değil midir?
03:15
Isn't it always true?
62
195147
1823
03:16
Heart is what drives us and determines our fate.
63
196994
4046
Yürek, bizi harekete geçirir ve yazgımızı belirler.
Kitaplarımdaki karakterler için gereksinim duyduğum şey de budur:
03:21
That is what I need for my characters in my books:
64
201064
3072
03:24
a passionate heart.
65
204160
1561
tutkulu bir yürek.
03:26
I need mavericks, dissidents, adventurers, outsiders and rebels,
66
206491
5351
Bana gerekenler, sorgulayan, kuralları sarsan ve risk alan
03:31
who ask questions, bend the rules and take risks.
67
211866
3849
uyumsuzlar, muhalifler, maceracılar, dışlanmışlar ve asiler.
03:35
People like all of you in this room.
68
215739
2746
Tıpkı bu salonda bulunanlar, sizler gibi.
İlginç karakterler, bildik sağduyulu kibar insanlardan çıkmıyor.
03:39
Nice people with common sense do not make interesting characters.
69
219040
4504
03:43
(Laughter)
70
223568
1004
(Gülüşmeler)
03:44
They only make good former spouses.
71
224596
2355
Böyleleri arasından yalnızca iyi eski eşler çıkar.
03:46
(Laughter)
72
226975
1161
(Gülüşmeler)
03:48
(Applause)
73
228160
3128
(Alkışlar)
03:51
In the greenroom of the stadium, I met the other flag bearers:
74
231312
3682
Stadyumdaki yeşil odada, diğer bayrak taşıyıcılarıyla tanıştım:
üç sporcuyla iki aktrist, Susan Sarandon ve Sophia Loren.
03:55
three athletes and the actresses Susan Sarandon and Sophia Loren.
75
235018
4624
04:00
Also, two women with passionate hearts:
76
240190
2558
Onlar da tutkulu yürekleri olan kadınlar.
04:02
Wangari Maathai, the Nobel Prize winner from Kenya
77
242772
4190
Ve 30 milyon ağaç dikilmesini sağlayan
04:06
who has planted 30 million trees,
78
246986
1934
Kenya'lı Nobel sahibi Wangari Maathai.
04:08
and by doing so, she has changed the soil, the weather, in some places in Africa,
79
248944
5750
Maathai, yaptıklarıyla Afrika'nın bazı bölgelerinde
toprağı, iklimi ve
04:14
and of course, the economic conditions in many villages;
80
254718
3693
pek çok köyde de ekonomik durumu değiştirmeyi başardı.
04:18
and Somaly Mam,
81
258435
1605
Ve tabii çocukların fuhuşa zorlanmasına karşı tutkuyla savaşan
04:20
a Cambodian activist who fights passionately against child prostitution.
82
260064
5651
Kamboçyalı bir aktivist, Somaly Mam.
04:25
When she was 14 years old, her grandfather sold her to a brothel.
83
265739
4000
Büyükbabası onu, bir geneleve sattığında sadece 14 yaşındaymış.
04:30
She told us of little girls raped by men
84
270484
3343
Somaly Mam bizlere, genç bakire kızlarla seks yaparak AIDS'den kurtulabileceklerini sanan
04:33
who believe that having sex with a very young virgin
85
273851
2725
adamlar tarafından tecavüze uğrayan küçük kızların hikayelerini nakletti.
04:36
will cure them from AIDS,
86
276600
2573
Ve çocukların günde 5 ila 15 müşteriyle ilişkiye girmeye zorlandığı
04:39
and of brothels where children are forced to receive 15 clients per day,
87
279197
5487
genelevleri ve buralardaki çocukların
04:44
and if they rebel, they are tortured with electricity.
88
284708
3256
karşı koydukları zaman nasıl elektrikli işkenceye uğradıklarını anlattı.
04:49
In the greenroom, I received my uniform.
89
289660
2480
O yeşil odada, bana üniformamı verdiler.
04:52
It was not the kind of outfit that I normally wear,
90
292516
2794
Normalde giyeceğim tarzda bir kıyafet değildi
04:55
but it was far from the Michelin Man suit that I had anticipated.
91
295334
3896
ama sandığım gibi Michelin Adamı giysisine de
benzemiyordu. Çok da kötü değildi açıkçası. Giyince
04:59
Not bad, really.
92
299254
1432
05:00
I looked like a refrigerator.
93
300710
1540
daha ziyade buzdolabına benzedim.
05:02
(Laughter)
94
302274
1016
(Gülüşmeler)
05:03
But so did most of the flag bearers, except Sophia Loren,
95
303314
4011
Neyse ki diğerleri de benziyordu. Güzelliğin ve tutkunun uluslararası
05:07
the universal symbol of beauty and passion.
96
307349
3185
sembolü Sophia Loren hariç tabii.
05:10
Sophia is over 70 and she looks great.
97
310961
3773
Sophia, 70 küsur yaşında ve harika görünüyor.
05:14
She's sexy, slim and tall, with a deep tan.
98
314758
4036
Uzun ince endamıyla, bronz teniyle gayet seksi bir kadın.
05:18
Now, how can you have a deep tan and have no wrinkles?
99
318818
3842
Buradaki sorun şu: Nasıl olur da böylesi bronz bir tende hiç kırışıklık olmaz.
05:22
I don't know.
100
322684
1381
Bilemiyorum.
Televizyondaki bir söyleşisi esnasında kendisine "nasıl bu kadar hoş görünebiliyorsun"
05:24
When asked in a TV interview how could she look so good,
101
324089
4134
05:28
she replied, "Posture."
102
328247
2114
diye sorulduğunda, şöyle bir yanıt verdi. "Duruşum yüzünden.
05:30
(Laughter)
103
330385
1008
05:31
"My back is always straight,
104
331417
1719
05:33
and I don't make old people's noises."
105
333160
2936
"Sırtımı hep dik tutar ve yaşlı insanların çıkardığı sesleri çıkarmam."
(Gülüşmeler)
05:36
(Laughter)
106
336120
1016
05:37
So there you have some free advice
107
337160
2888
İşte size, dünyanın en güzel kadınlarından birinden
bir parça bedava nasihat.
05:40
from one of the most beautiful women on earth:
108
340072
2757
05:42
no grunting, no coughing, no wheezing,
109
342853
2695
Homurdanmak, öksürmek, hırıl hırıl konuşmak yok,
05:45
no talking to yourselves, no farting.
110
345572
2473
kendini kendine konuşmak ve gaz çıkarmak da...
(Gülüşmeler)
05:48
(Laughter)
111
348069
1010
Eh tam olarak böyle demedi gerçi ama.
05:49
Well, she didn't say that, exactly.
112
349103
1688
05:50
(Laughter)
113
350815
1824
(Gülüşmeler)
05:52
At some point around midnight,
114
352663
1940
Gecenin bir yarısı sularında çağrılıp,
05:54
we were summoned to the wings of the stadium,
115
354627
2287
stadyumun kanatlarında bir araya getirildik
05:56
and the loudspeakers announced the Olympic flag,
116
356938
2336
ve hoperlörler Olimpiyat bayrağını anons ettiler. Akabinde de müzik başladı--
05:59
and the music started --
117
359298
1522
06:00
by the way, the same music that starts here, the "Aida" march.
118
360844
3244
bu arada, bu müzik buradaki müziğin aynısı,
Aida/Zafer Marşı.
06:04
Sophia Loren was right in front of me.
119
364935
2864
Sophia Loren tam önümde duruyordu --tabii benden bir 30 cm kadar uzun kendisi,
06:07
She's a foot taller than I am, not counting the poofy hair.
120
367823
3710
kabarık saç unsurunu ise hiç hesaba katmıyorum.
06:11
(Laughter)
121
371557
1019
(Gülüşmeler)
06:12
She walked elegantly, like a giraffe on the African savanna,
122
372600
4838
Bayrak omuzlarında, Afrika'nın savanlarındaki bir zürafaymışçasına
06:17
holding the flag on her shoulder.
123
377462
2861
zarafetle yürüyordu. Bense arkada koşuyordum.
06:20
I jogged behind --
124
380347
1385
06:21
(Laughter)
125
381756
1014
(Gülüşmeler)
06:22
on my tiptoes, holding the flag on my extended arm,
126
382794
4468
--bayrağı havaya kaldırmıştım böyle ayakparmaklarımın ucunda yükseliyordum,
06:27
so that my head was actually under the damn flag.
127
387286
3575
tabii kafam lanet bayrağın altında kalıyordu.
06:30
(Laughter)
128
390885
1870
(Gülüşmeler)
06:32
All the cameras were, of course, on Sophia.
129
392779
2625
Bütün objektifler elbette Sophia'nın üzerindeydi.
06:35
That was fortunate for me,
130
395428
1697
Ki bu benim açımdan iyi bir şeydi. Çünkü basında çıkan fotoğraflarda
06:37
because in most press photos, I appear too --
131
397149
3129
ben de görünüyordum. Çoğunlukla Sophia'nın bacaklarının arasında.
06:40
although, often between Sophia's legs --
132
400302
2373
06:42
(Laughter)
133
402699
2245
(Gülüşmeler)
06:44
a place where most men would love to be.
134
404968
2552
Pek çok erkeğin olmak isteyeceği bir yer.
06:47
(Laughter)
135
407544
1523
(Gülüşmeler)
(Alkışlar)
06:49
(Applause)
136
409091
2808
06:51
The best four minutes of my entire life were those in the Olympic stadium.
137
411923
5126
Hayatımın en güzel dört dakikası
Olimpiyat Stadında geçirdiğim dört dakikadır.
Böyle söyleyince kocam alınganlık ediyor --
06:57
My husband is offended when I say this,
138
417073
2880
06:59
although I have explained to him that what we do in private
139
419977
2801
ona, bizim kapalı kapılar ardında yaptığımız şeyin aslında dört dakikadan
07:02
usually takes less than four minutes --
140
422802
1911
az sürdüğünü açıkladığım halde hem de--
07:04
(Laughter)
141
424737
1177
(Gülüşmeler)
07:05
so he shouldn't take it personally.
142
425938
1881
--bunu kişisel bir şey olarak görmemeli.
07:07
(Laughter)
143
427843
1000
07:08
I have all the press clippings of those four magnificent minutes
144
428867
3753
O muhteşem dört dakikayla ilgili tüm gazete kupürlerini saklıyorum,
07:12
because I don't want to forget them
145
432644
2079
çünkü yaşlılık beyin hücrelerimi yok etmeye
07:14
when old age destroys my brain cells.
146
434747
3158
başladığı zaman, o anları unutmak istemiyorum.
07:17
I want to carry in my heart forever the key word of the Olympics:
147
437929
4492
Olimpiyatların özünü oluşturan o sözcüğü, tutkuyu hep kalbimde
taşımak istiyorum.
07:22
passion.
148
442445
1175
İşte size bir tutku hikayesi.
07:24
So here's a tale of passion.
149
444088
1768
07:26
The year is 1998,
150
446649
2133
Yıl 1998, yer bir esir kampı.
07:28
the place is a prison camp for Tutsi refugees in Congo.
151
448806
4145
Kongo'daki Tutsi mültecilerinin tutulduğu yer.
07:32
By the way, 80 percent of all refugees and displaced people in the world
152
452975
5530
Bu arada belirtmek gerek, tüm dünyadaki göçe zorlanmış insanların ve sığınmacıların
07:38
are women and girls.
153
458529
1341
yüzde 80'i kadınlar ve küçük kızlar
Kongo'daki bu mekana ölüm kampı da diyebiliriz. çünkü
07:41
We can call this place in Congo a death camp,
154
461131
2577
07:43
because those who are not killed will die of disease or starvation.
155
463732
4494
öldürülmekten kurtulan sığınmacılar açlık ve hastalık yüzünden ölümün pençesindeler.
07:48
The protagonists of this story are a young woman, Rose Mapendo,
156
468749
5266
Bu öykünün asıl kahramanları,
Rose Mapendo adlı genç bir kadın ve çocukları.
07:54
and her children.
157
474039
1222
07:55
She's pregnant and a widow.
158
475785
2315
Kadın hamile ve dul.
Askerler, kocasını işkenceyle öldürürken
07:58
Soldiers had forced her to watch as her husband was tortured and killed.
159
478124
4335
ona zorla seyrettirmişler.
08:02
Somehow she manages to keep her seven children alive,
160
482998
3284
Rose bir şekilde, yedi çocuğunu birden hayatta tutmayı başarıyor,
08:06
and a few months later, she gives birth to premature twins,
161
486306
4092
ve bir kaç ay sonra, erken doğumla ikiz çocuklarını dünyaya getiriyor.
08:10
two tiny little boys.
162
490422
1945
İki minik oğlan.
08:12
She cuts the umbilical cord with a stick
163
492764
2728
Göbek bağlarını bir çomakla kesiyor ve bebeklerin
08:15
and ties it with her own hair.
164
495516
2141
göbeğini kendi saçıyla bağlıyor.
08:18
She names the twins after the camp's commanders
165
498522
3238
Onlara, kampın komutanlarının adlarını veriyor
08:21
to gain their favor,
166
501784
1602
ki onların gönlünü hoş tutsun ve bebekleri çayla besleyebilsin
08:23
and feeds them with black tea because her milk cannot sustain them.
167
503410
4234
çünkü sütü az geliyor.
08:28
When the soldiers burst in her cell to rape her oldest daughter,
168
508358
3784
Bir gün askerler hücresine dalıp en büyük kızına tecavüz etmeye
kalktıklarında, kızına sarılıp onları engelliyor,
08:32
she grabs hold of her and refuses to let go,
169
512166
2843
başına bir silah dayadıklarında bile kızını bırakmıyor.
08:35
even when they hold a gun to her head.
170
515033
2374
08:38
Somehow, the family survives for 16 months,
171
518288
3902
Aile her nasılsa 16 ay boyunca hayatta kalıyor,
08:42
and then, by extraordinary luck
172
522214
2674
ve sonra çok büyük bir şans eseri, tutkulu bir kalbi olan genç bir
08:44
and the passionate heart of a young American man, Sasha Chanoff,
173
524912
5169
Amerikalı adam, Sasha Chanoff ortaya çıkıyor,
08:50
who manages to put her in a US rescue plane,
174
530105
5419
ve onları bir Amerikan kurtarma filosuna yerleştiriyor,
08:55
Rose Mapendo and her nine children end up in Phoenix, Arizona,
175
535548
5008
Rose Mapendo ve dokuz çocuğu şimdi Arizona Phoenix'teler,
09:00
where they're now living and thriving.
176
540580
2595
Orada yaşıyor ve kök salıyorlar.
09:04
"Mapendo," in Swahili, means "great love."
177
544216
4740
Mapendo Swahilicede büyük sevda anlamına geliyor.
09:11
The protagonists of my books are strong and passionate women
178
551306
2916
Kitaplarımdaki asıl karakterler tıpkı Rose Mapendo gibi
09:14
like Rose Mapendo.
179
554246
1509
güçlü ve tutkulu kadınlar.
09:15
I don't make them up;
180
555779
1752
Onları kafamdan uydurmuyorum. Buna gerek yok.
09:17
there's no need for that.
181
557555
1535
Etrafıma şöyle bir bakıyorum ve onları her yerde görüyorum.
09:19
I look around, and I see them everywhere.
182
559114
2181
09:21
I have worked with women and for women all my life.
183
561319
2967
Hayatım boyunca kadınlarla ve kadınlar için çalıştım.
09:24
I know them well.
184
564310
1150
Onları iyi tanıyorum.
09:26
I was born in ancient times, at the end of the world,
185
566398
4015
Ben, eski zamanlarda dünyanın öbür ucunda,
09:30
in a patriarchal Catholic and conservative family.
186
570437
4290
ataerkil Katolik ve tutucu bir ailenin çocuğu olarak doğdum.
09:34
No wonder that by age five, I was a raging feminist --
187
574751
3670
Daha beş yaşındayken öfkeli bir feminist olmamda şaşılacak
09:38
although the term had not reached Chile yet,
188
578445
2780
bir şey yok --tabi o vakitler bu kavram Şili'ye henüz
09:41
so nobody knew what the heck was wrong with me.
189
581249
2479
erişememişti, o yüzden kimse bendeki sorunu anlayamıyordu.
09:43
(Laughter)
190
583752
2027
(Gülüşmeler)
09:45
I would soon find out that there was a high price to pay for my freedom
191
585803
3966
Kısa süre içinde, ataerkil düzeni sorgulamanın ve özgürlüğün
yüksek bir bedeli olduğunu öğrenecektim.
09:49
and for questioning the patriarchy.
192
589793
2001
09:51
But I was happy to pay it,
193
591818
1593
Ama bu bedeli ödemekten mutluydum, çünkü aldığım her darbeyi
09:53
because for every blow that I received,
194
593435
2232
09:55
I was able to deliver two.
195
595691
1809
iki misliyle iade edebiliyordum.
09:57
(Laughter)
196
597524
1150
(Gülüşmeler)
09:59
Once, when my daughter Paula was in her twenties,
197
599103
2959
Bir keresinde kızım Paula, yirmili yaşlarındayken bana
feminizmin miadını doldurduğunu söyledi, artık bunlara boşvermeliymişim.
10:02
she said to me that feminism was dated, that I should move on.
198
602086
3754
10:06
We had a memorable fight.
199
606475
1851
Bu yüzden büyük bir kavga etmiştik. Feminizm bayatladı ne demek?
10:08
Feminism is dated?
200
608803
1904
10:10
Yes, for privileged women like my daughter and all of us here today,
201
610731
4657
Tamam, kızım ve benim gibi ayrıcalıklı kadınlar ve buradakiler için bu doğru olabilir,
10:15
but not for most of our sisters in the rest of the world,
202
615412
3676
ama hala çocuk yaşta evliliğe, fahişeliğe zorlanan
köleleştirilen, dünyanın geri kalanındaki kızkardeşlerimiz
10:19
who are still forced into premature marriage,
203
619112
2757
10:21
prostitution, forced labor.
204
621893
2875
için bu kesinlikle doğru değil.
10:24
They have children that they don't want or they cannot feed.
205
624792
3522
onlar hala istemedikleri ya da besleyemedikleri halde çocuk doğuruyorlar.
10:28
They have no control over their bodies or their lives.
206
628798
3258
Kendi vücutları üstünde hiç bir tasarrufları yok.
Ne eğitimleri var ne de özgürlükleri.
10:32
They have no education and no freedom.
207
632080
2583
10:34
They are raped, beaten up and sometimes killed with impunity.
208
634687
4083
Tecavüze uğruyor, dövülüyor ve bazen de öldürülüyorlar. Katilleri ceza bile almıyor.
10:39
For most Western young women of today,
209
639556
2333
Bugün pek çok batılı kadın için feminist
10:41
being called a "feminist" is an insult.
210
641913
2753
diye adlandırılmak bir hakaret.
10:44
Feminism has never been sexy,
211
644690
1852
Eh feminizm seksi bir şey değil sonuçta, ama sizi temin ederim
10:46
but let me assure you that it never stopped me from flirting,
212
646566
3566
feminist olmak hiç bir zaman beni flört etmekten alıkoymadı
ve çok nadiren erkeksizlikten muzdarip düştüm.
10:50
and I have seldom suffered from lack of men.
213
650156
2864
(Gülüşmeler)
10:53
(Laughter)
214
653044
1798
10:54
Feminism is not dead, by no means.
215
654866
2208
Feminizm ölmedi, katiyen.
Sadece evrim geçirdi. Eğer bu sözcükten hoşlanmıyorsanız
10:57
It has evolved.
216
657098
1407
10:58
If you don't like the term,
217
658875
1349
11:00
change it, for Goddess' sake.
218
660248
1678
onu değiştirin, tanrıça aşkına.
11:01
Call it "Aphrodite" or "Venus" or "bimbo" or whatever you want.
219
661950
4685
Aphrodite deyin, Venüs deyin çok istiyorsanız yosma deyin
11:06
The name doesn't matter,
220
666659
1294
ne hakkında olduğunu anladığımız ve desteklediğimiz
11:07
as long as we understand what it is about, and we support it.
221
667977
3268
sürece ne isterseniz onu deyin, ismin önemi yok.
Size bir başka tutku hikayesi anlatacağım, ama bu kez üzücü bir tane.
11:12
So here's another tale of passion, and this is a sad one.
222
672120
3368
11:16
The place is a small women's clinic in a village in Bangladesh.
223
676440
4267
Yer Bangladeş'in bir köyündeki küçük bir kadın kliniği.
11:20
The year is 2005.
224
680731
2301
Yıl 2005.
11:23
Jenny is a young American dental hygienist
225
683056
3316
Jenny, üç haftalık tatilinde kliniğe gönüllü
11:26
who has gone to the clinic as a volunteer during her three-week vacation.
226
686396
4676
olarak çalışmaya giden
genç bir Amerikalı diş hijyenisti.
11:31
She's prepared to clean teeth,
227
691096
2513
Uzmanlığını icra etmeye hazır,
11:33
but when she gets there,
228
693633
1184
fakat oraya gittiğinde görüyor ki ne doktor var ortada ne de diş hekimi,
11:34
she finds out that there are no doctors, no dentists,
229
694841
2988
ve klinik dedikleri de sineklerle dolu bir barakadan ibaret.
11:37
and the clinic is just a hut full of flies.
230
697853
3022
11:41
Outside, there is a line of women
231
701319
1979
Dışarda, kadınlar tedavi olmak için
11:43
who have waited several hours to be treated.
232
703322
3167
sıraya girmiş saatlerdir bekliyor.
11:46
The first patient is in excruciating pain
233
706902
3155
İlk hastası korkunç acılar içinde kıvranıyor
çünkü bir sürü çürük azı dişi var.
11:50
because she has several rotten molars.
234
710081
2372
11:52
Jenny realizes that the only solution is to pull out the bad teeth.
235
712945
4127
Jenny anlıyor ki tek çözüm, çürük dişleri çekmek.
Bu alanda eğitim görmüş değil, bunu daha önce hiç yapmamış.
11:57
She's not licensed for that; she has never done it.
236
717096
2952
12:00
She risks a lot and she's terrified.
237
720072
2861
Bir çok şeyi riske atıyor ve dehşet içinde.
12:02
She doesn't even have the proper instruments,
238
722957
2613
Aslında doğru düzgün gereçleri, gerekli aletleri bile yok,
12:05
but fortunately, she has brought some novocaine.
239
725594
3384
ama şans eseri yanında Novocaine (anestetik ağrı kesici) getirmiş.
12:09
Jenny has a brave and passionate heart.
240
729961
3566
Jenny'nin cesur ve tutkulu bir kalbi var.
12:13
She murmurs a prayer and she goes ahead with the operation.
241
733551
3710
Bir dua mırıldanıyor ve operasyona başlıyor.
12:17
At the end, the relieved patient kisses her hands.
242
737723
3628
Nihayetinde, ağrısı azalan hasta onu ellerinden öpüyor.
12:21
That day the hygienist pulls out many more teeth.
243
741802
3212
O gün, diş hijyenisti bir sürü diş çekiyor.
12:25
The next morning, when she comes again to the so-called clinic,
244
745959
3700
Ertesi sabah, sözümona kliniğe tekrar geldiğinde,
12:29
her first patient is waiting for her with her husband.
245
749683
3496
ilk hastasını, kocasıyla beraber kendisini beklerken buluyor.
12:33
The woman's face looks like a watermelon.
246
753830
2853
Kadının yüzü karpuz gibi şişmiş vaziyette.
12:36
It is so swollen that you can't even see the eyes.
247
756707
3381
O kadar şişmiş ki gözleri bile seçilemiyor.
12:40
The husband, furious, threatens to kill the American.
248
760112
3270
Koca öfkeli ve Amerikalı kadın'ı ölümle tehdit ediyor.
12:43
Jenny is horrified at what she has done.
249
763985
3421
Jenny kadına yaptığı şey yüzünden dehşet içinde,
12:47
But then, the translator explains
250
767430
2999
ama tercümanı durumu açıklıyor
12:50
that the patient's condition has nothing to do with the operation.
251
770453
3550
hastanın yüzü operasyon yüzünden şişmemiş.
12:54
The day before, her husband beat her up
252
774614
2890
Önceki gün kocası, kendisine yemek hazırlaması gereken saatte evde
12:57
because she was not home in time to prepare dinner for him.
253
777528
4102
olmadığı için kadını dövmüş.
Bugün milyonlarca kadın bu şekilde yaşıyor.
13:03
Millions of women live like this today.
254
783007
2764
13:05
They are the poorest of the poor.
255
785795
2000
Onlar yoksulların en yoksulu.
13:08
Although women do two-thirds of the world's labor,
256
788487
3117
Dünyadaki toplam iş gücünün üçte ikisi kadınlara ait
13:11
they own less than one percent of the world's assets.
257
791628
3576
olduğu halde, onlar dünyadaki toplam zenginliğin yüzde birine sahipler.
13:15
They are paid less than men for the same work, if they're paid at all,
258
795228
5192
Onlara emekleri için para ödendiği zaman bile
erkeklerden düşük ücretlerle çalıştırılıyor ve
13:20
and they remain vulnerable because they have no economic independence,
259
800444
4141
savunmasız kalıyorlar çünkü ekonomik özgürlükleri yok,
13:24
and they are constantly threatened by exploitation,
260
804609
2527
ve hayatları devamlı olarak istismar, şiddet ve taciz
13:27
violence and abuse.
261
807160
1650
gölgesi altında sürüyor.
13:29
It is a fact that giving women education, work,
262
809421
3186
Kadınlara eğitim, iş ve kendi gelirlerini
13:32
the ability to control their own income, inherit and own property
263
812631
4206
kontrol edebilme yetisi, miras ve mal edinme
hakkı vermek muhakkak ki toplumun yararınadır.
13:36
benefits the society.
264
816861
1894
13:38
If a woman is empowered,
265
818779
1357
Kadın güçlendiğinde, çocukları ve
13:40
her children and her family will be better off.
266
820160
3151
ailesi de daha iyi koşullarda yaşamaya başlar.
13:43
If families prosper, the village prospers,
267
823335
3046
Aileler refaha kavuştuğunda köyler refaha kavuşur,
13:46
and eventually, so does the whole country.
268
826405
2247
ve eninde sonunda da tüm ülke.
13:49
Wangari Maathai goes to a village in Kenya.
269
829096
2557
Wangari Maathai Kenya'da bir köye gider.
13:51
She talks with the women and explains that the land is barren
270
831677
3736
Kadınlarla konuşur ve onlara toprağın neden verimsiz olduğunu açıklar
13:55
because they have cut and sold the trees.
271
835437
2595
ağaçları kesip satmışlardır.
Kadınları yeni ağaçlar dikmeye ve onları azar azar da olsa
13:58
She gets the women to plant new trees and water them,
272
838056
3097
14:01
drop by drop.
273
841177
1763
sulamaya ikna eder.
14:02
In a matter of five or six years, they have a forest,
274
842964
3395
Beş altı yıl içinde, bir ormana kavuşurlar,
14:06
the soil is enriched, and the village is saved.
275
846383
3147
toprak zenginleşir ve köy kötü kaderinden kurtulur.
14:10
The poorest and most backward societies
276
850379
2582
Kadınların baskı altında tutulduğu toplumlar
14:12
are always those that put women down.
277
852985
2716
her zaman en yoksul ve en geri kalmış toplumlar olagelmiştir.
14:16
Yet this obvious truth is ignored by governments
278
856088
3143
Durum bu kadar aşikar olmasına karşın hükümetlerce,
14:19
and also by philanthropy.
279
859255
2112
ve hatta yardımseverlerce görmezden gelinir.
14:21
For every dollar given to a women's program,
280
861391
3271
Kadınlarla ilgili bir fona bir dolar verilirken,
14:24
20 dollars are given to men's programs.
281
864686
2795
erkeklerle ilgili olana 20 dolar verilir.
14:28
Women are 51 percent of humankind.
282
868160
2976
Kadınlar insanlığın yüzde 51'ini oluşturuyor.
14:31
Empowering them will change everything,
283
871160
2622
Onları güçlendirmek, teknoloji, tasarım ve eğlence
14:33
more than technology and design and entertainment.
284
873806
4028
eğlence dünyasının değiştirebileceğinden fazlasını değiştirecek.
14:37
I can promise you that women working together --
285
877858
3846
Sizi temin ederim ki dünyadan haberdar, bilgili ve eğitimli
14:41
linked, informed and educated --
286
881728
2261
kadınların birlikte çalışması, bu ıssız gezegene
barış ve refah getirebilecek bir şeydir.
14:44
can bring peace and prosperity to this forsaken planet.
287
884013
4024
14:48
In any war today, most of the casualties are civilians,
288
888648
3757
Bugün pek çok savaşta, savaş kurbanlarının çoğunluğu sivillerdir,
14:52
mainly women and children.
289
892429
1672
daha ziyade kadınlar ve çocuklar. Onlar kim vurduya gidenlerdir.
14:54
They are collateral damage.
290
894125
1986
14:56
Men run the world,
291
896802
1518
Erkekler dünyayı yönetiyor ve bakın nasıl berbat bir durumdayız.
14:58
and look at the mess we have.
292
898344
1918
15:00
What kind of world do we want?
293
900286
2398
Nasıl bir dünya istiyoruz?
15:02
This is a fundamental question that most of us are asking.
294
902708
4302
Bu, pek çoğumuzun sorduğu çok mühim bir soru.
Şu anki dünya düzenini sürdürmeye çalışmak makul bir şey mi?
15:07
Does it make sense to participate in the existing world order?
295
907034
4746
15:11
We want a world where life is preserved
296
911804
2649
Sadece ayrıcalıklılar için değil herkes için
15:14
and the quality of life is enriched for everybody,
297
914477
2833
yaşam hakkının korunduğu ve yaşam kalitesinin
15:17
not only for the privileged.
298
917334
1948
yükseltildiği bir dünya istiyoruz.
Ocak ayında California Berkeley Ünv. kütüphanesinde açılan
15:21
In January, I saw an exhibit of Fernando Botero's paintings
299
921148
3958
Fernando Botero'nun resim sergisini gezdim.
15:25
at the UC Berkeley library.
300
925130
2694
15:27
No museum or gallery in the United States,
301
927848
2797
Botero'nun çalışmalarını sürdürdüğü New York galerisi
15:30
except for the New York gallery that carries Botero's work,
302
930669
3876
hariç, ABD'deki hiçbir müze ya da galeri, bu tabloları
15:34
has dared to show the paintings,
303
934569
1942
teşhir etmeye cesaret gösteremiyor, çünkü eserlerin teması
15:36
because the theme is the Abu Ghraib prison.
304
936535
3500
Ebu Garip cezaevi.
Bu resimler, Botero'nun görkemli üslubunu taşıyan, işkence ve
15:40
They are huge paintings of torture and abuse of power,
305
940059
3933
kötü muamele konulu devasa tablolar.
15:44
in the voluminous Botero style.
306
944016
2786
15:46
I have not been able to get those images out of my mind
307
946826
3746
Bu tablolarda gördüklerimi ne kafamdan ne de yüreğimden
15:50
or my heart.
308
950596
1150
söküp atabilmiş değilim.
15:52
What I fear most is power with impunity.
309
952866
3365
Hayatta en çok korktuğum şey denetimsiz güç.
15:56
I fear abuse of power, and the power to abuse.
310
956255
3084
Gücün istismarından ve istismara odaklı güçten korkuyorum.
15:59
In our species, the alpha males define reality,
311
959363
3249
Bizim türümüzde, erk sahibi erkekler gerçekliği tanımlar
16:02
and force the rest of the pack to accept that reality
312
962636
2881
ve diğer herkesi bu gerçekliği kabul etmeye ve kurallara
16:05
and follow the rules.
313
965541
1701
uymaya zorlarlar.
16:07
The rules change all the time, but they always benefit them,
314
967266
3687
Bu kurallar her zaman değişir ama onlar çıkarlarını hep korurlar,
16:10
and in this case, the trickle-down effect, which does not work in economics,
315
970977
4017
ve şu durumda aslında ekonomi için berbat
bir uygulama olan "damlama etkisi" onlar için bulunmaz nimet.
16:15
works perfectly.
316
975018
1491
16:16
Abuse trickles down from the top of the ladder to the bottom.
317
976533
3338
Merdivenin üstünden altına doğru "damlayan" aslında sömürü.
16:20
Women and children, especially the poor, are at the bottom.
318
980374
3418
Kadınlar ve çocuklar, özellikle de fakir olanlar en dipteler.
16:24
Even the most destitute of men have someone they can abuse --
319
984403
3454
En yoksul erkeğin bile istismar edebileceği biri var --bu
16:27
a woman or a child.
320
987881
1761
ya bir kadın ya bir çocuk.
16:30
I'm fed up with the power that a few exert over the many
321
990769
3652
Küçük bir azınlığın, cinsiyet, gelir, ırk ve sınıf farklılıklarını kullanarak
16:34
through gender, income, race and class.
322
994445
2874
çoğunluk üzerinde egemenlik kurmasından yoruldum artık.
Yaşadığımız sistemde radikal değişiklikler yapma zamanının
16:38
I think that the time is ripe to make fundamental changes
323
998176
3118
16:41
in our civilization.
324
1001318
1596
geldiğini düşünüyorum.
16:42
But for real change, we need feminine energy
325
1002938
2547
Ama dünyanın düzenini esaslı bir değişliğe uğratmak
16:45
in the management of the world.
326
1005509
1881
için dişi enerjiye ihtiyacımız var.
16:47
We need a critical number of women in positions of power,
327
1007414
3373
Çok sayıda kadını güçlü ve etkili olabilecekleri konumlara taşımaya ihtiyacımız var.
16:50
and we need to nurture the feminine energy in men.
328
1010811
3458
ve tabii erkeklerdeki dişil enerjiyi güçlendirmeye de.
16:54
I'm talking about men with young minds, of course.
329
1014690
2956
Elbette bahsettiğim erkekler taze zihinlere sahip olanlar.
16:57
Old guys are hopeless; we have to wait for them to die off.
330
1017670
3097
Yaşlılar umutsuz vaka, onların ölmesini beklememiz gerekiyor.
17:00
(Laughter)
331
1020791
3115
(Gülüşmeler)
17:03
Yes, I would love to have Sophia Loren's long legs
332
1023930
3563
İsterdim ki Sophia Loren'inkiler gibi bacaklarım ve
17:07
and legendary breasts.
333
1027517
2246
efsanevi göğüslerim olsun.
17:09
But given a choice, I would rather have the warrior hearts
334
1029787
3273
Yine de bana seçme şansı verilse, Wangari Maathai'nin, Somaly Mam'ın,
Jenny'nin ve Rose Mapendo'nun savaşçı kalbine sahip olmayı yeğlerdim.
17:13
of Wangari Maathai, Somaly Mam, Jenny, and Rose Mapendo.
335
1033084
4904
Bu dünyayı güzel bir yer haline getirmek istiyorum.
17:18
I want to make this world good.
336
1038012
3099
Daha güzel değil, sadece güzel bir yer.
17:21
Not better -- but to make it good.
337
1041135
2185
17:23
Why not? It is possible.
338
1043715
2498
Neden olmasın ki? Gayet mümkün bu. Şu salona bir bakın --
17:26
Look around in this room --
339
1046237
2057
17:28
all this knowledge, energy, talent and technology.
340
1048318
4286
bütün bu bilgi, enerji, yetenek ve teknolojiye bakın.
17:33
Let's get off our fannies, roll up our sleeves
341
1053469
3019
Hadi, mükemmele yakın bir dünya yaratmak için,
17:36
and get to work, passionately,
342
1056512
2599
popomuzu kaldırıp, kolları sıvayarak
tutkuyla işe koyulalım.
17:39
in creating an almost-perfect world.
343
1059135
2925
17:42
Thank you.
344
1062500
1218
Teşekkürler.
17:43
(Applause and cheers)
345
1063742
7000
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7