The habits of happiness | Matthieu Ricard

Matthieu Ricard'dan mutluluk alışkanlıkları üzerine

2,718,777 views ・ 2008-04-15

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Cagla Taskin Gözden geçirme: Ramazan Gurer
00:12
So, I guess it is a result of globalization
0
12531
4015
Sanırım Everest'in tepesinde Coca-Cola tenekeleri ve Monterey'de Budist bir keşiş bulabilmek
00:16
that you can find Coca-Cola tins on top of Everest
1
16570
3604
küreselleşmenin bir sonucu.
00:20
and a Buddhist monk in Monterey.
2
20198
1938
00:22
(Laughter)
3
22160
2374
(Gülüşmeler)
00:25
And so I just came, two days ago, from the Himalayas
4
25040
5095
Nazik davetiniz üzerine henüz iki gün önce Himalayalar'dan geldim.
00:30
to your kind invitation.
5
30159
1420
00:31
So I would like to invite you, also, for a while, to the Himalayas themselves.
6
31603
4129
Sizi de bir süreliğine Himalayalar'a davet etmek ve
00:37
And to show the place where meditators, like me,
7
37257
6093
meditasyon yapanların,
00:43
who began with being a molecular biologist in Pasteur Institute,
8
43374
3972
Pasteur Enstitüsü'nde moleküler biyolog olarak başlayan benim gibi,
00:47
and found their way to the mountains.
9
47370
2254
yolunun nasıl dağlara düştüğünü göstermek isterim.
00:51
So these are a few images I was lucky to take and be there.
10
51811
5000
İşte orada bulunma şansına sahip olup çektiğim fotoğraflardan bazıları.
00:58
There's Mount Kailash in Eastern Tibet -- wonderful setting.
11
58871
4897
Doğu Tibet'te Kailash Dağı- olağanüstü bir manzara.
01:04
This is from Marlboro country.
12
64160
1976
Bu Marlboro ülkesinden.
01:06
(Laughter)
13
66160
5369
(Gülüşmeler)
01:11
This is a turquoise lake.
14
71553
1502
Bu Turkuaz Gölü.
01:13
A meditator.
15
73925
1235
Meditasyon yapan biri.
01:16
This is the hottest day of the year somewhere in Eastern Tibet, on August 1.
16
76033
5103
Bu Doğu Tibet'te bir yerlerde 11 Ağustos'ta, yılın en sıcak günü.
01:21
And the night before, we camped, and my Tibetan friends said,
17
81160
4976
Bir gece önce kamp yaptık ve Tibetli arkadaşlarım dışarıda uyuyacağımızı söyledi.
01:26
"We are going to sleep outside."
18
86160
1581
Ben de "Neden? Çadırda yeterince yer var" dedim.
01:28
And I said, "Why? We have enough space in the tent."
19
88421
2587
"Evet, ama şu anda yaz" dediler.
01:31
They said, "Yes, but it's summertime."
20
91032
1824
01:32
(Laughter)
21
92880
1669
(Gülüşmeler)
01:37
So now, we are going to speak of happiness.
22
97455
2681
Şimdi, mutluluktan bahsedeceğiz.
01:40
As a Frenchman, I must say
23
100160
2795
Bir Fransız olarak söylemeliyim ki, mutluluğun hiç de ilginç olmadığını düşünen
01:42
that there are a lot of French intellectuals
24
102979
2048
birçok Fransız entelektüel var.
01:45
that think happiness is not at all interesting.
25
105051
3061
01:48
(Laughter)
26
108136
1000
(Gülüşmeler)
01:49
I just wrote an essay on happiness, and there was a controversy.
27
109160
3525
Mutlulukla ilgili henüz bir makale yazdım ve bir tartışma çıktı.
01:52
And someone wrote an article saying,
28
112709
2251
Ve biri de "Bizi mutluluğun kirli işlerini kabul etmeye zorlama" diyen bir yazı yazdı.
01:54
"Don't impose on us the dirty work of happiness."
29
114984
3026
(Gülüşmeler)
01:58
(Laughter)
30
118034
1102
01:59
"We don't care about being happy. We need to live with passion.
31
119160
4206
Biz mutlu olmayı önemsemiyoruz. Biz tutkuyla yaşamak zorundayız.
02:03
We like the ups and downs of life.
32
123390
2351
Hayatın iniş çıkışlarını seviyoruz.
02:05
We like our suffering because it's so good when it ceases for a while."
33
125765
3442
Istırabımızı seviyoruz; çünkü bir süreliğine dindiğinde bu gerçekten çok güzel.
02:09
(Laughter)
34
129231
3571
(Gülüşmeler)
02:13
This is what I see from the balcony of my hermitage in the Himalayas.
35
133160
4470
Himalayalar'daki keşiş kulübemin balkonundan gördüğüm şey bu.
02:18
It's about two meters by three, and you are all welcome any time.
36
138160
3379
İki metreye üç metreye boyutlarında ve hepiniz istediğiniz zaman buyurabilirsiniz.
02:21
(Laughter)
37
141563
2208
(Gülüşmeler)
02:23
Now, let's come to happiness or well-being.
38
143795
3462
Şimdi, mutluluğa ya da refaha gelelim.
02:28
And first of all, you know, despite what the French intellectuals say,
39
148781
4355
Öncelikle, bilirsiniz, Fransız entelektüellerinin söylediklerinin aksine,
02:33
it seems that no one wakes up in the morning thinking,
40
153160
3430
görünüşe göre kimse sabah kalkıp da
02:36
"May I suffer the whole day?"
41
156614
1522
"Bütün gün acı çekebilir miyim?" diye düşünmüyor.
02:38
(Laughter)
42
158160
1335
(Gülüşmeler)
02:39
Which means that somehow, consciously or not,
43
159519
4617
Bu da demek oluyor ki bir şekilde- bilinçli olarak ya da bilinçsizce,
02:44
directly or indirectly, in the short or the long term,
44
164160
4349
doğrudan ya da dolaylı olarak, kısa vadede ya da uzun vadede,
02:48
whatever we do, whatever we hope, whatever we dream --
45
168533
4502
ne yaparsak yapalım, neyi umut edersek edelim, neyin hayalini kurarsak kuralım-
bu bir şekilde, bu derin ve yoğun bir mutluluk ya da refah isteğiyle ilişkili.
02:53
somehow, is related to a deep, profound desire for well-being or happiness.
46
173059
5806
03:00
As Pascal said, even the one who hangs himself,
47
180088
3417
Pascal'ın dediği gibi, kendini asan kişi bile,
03:03
somehow, is looking for cessation of suffering.
48
183529
4254
bir şekilde acısını dindirmenin bir yolunu arar- başka bir seçenek bulamamaktadır.
03:08
He finds no other way.
49
188593
1575
03:11
But then, if you look in the literature, East and West,
50
191358
3287
Doğu ve Batı edebiyatına bakacak olursanız,
03:14
you can find incredible diversity of definition of happiness.
51
194669
4922
mutluluğun tanımıyla ilgili inanılmaz bir çeşitlilik bulursunuz.
03:19
Some people say, I only believed in remembering the past,
52
199615
4521
Bazıları der ki; ben sadece geçmişi hatırlamaya,
03:24
imagining the future, never the present.
53
204160
1976
asla şimdiyi değil, geleceği hayal etmeye inandım.
03:26
Some people say happiness is right now;
54
206617
2913
Bazıları mutluluğun tam bu anda olduğunu söyler;
03:29
it's the quality of the freshness of the present moment.
55
209554
2895
mevcut anın diriliğinin niteliğindedir.
03:33
And that led Henri Bergson, the French philosopher, to say,
56
213842
3837
Ve bu da, Fransız filozof Henri Bergson'un şöyle demesine yol açmıştır;
03:37
"All the great thinkers of humanity have left happiness in the vague
57
217703
3855
"İnsanlığın tüm büyük düşünürleri tanımlamak için- kendi tanımlarını yapabilmek için
03:41
so that each of them could define their own terms."
58
221582
3578
mutluluğu belirsizlikte bırakmışlardır."
03:46
Well, that would be fine if it was just a secondary preoccupation in life.
59
226160
5000
Şey, eğer bu hayatta sadece ikincil bir meşguliyet olsa iyi olabilirdi.
03:51
But now, if it is something that is going to determine
60
231953
2977
Ama şimdi, bu hayatımızdaki her anın niteliğini
03:54
the quality of every instant of our life,
61
234954
2777
belirleyecek bir şeyse,
03:57
then we better know what it is, have some clearer idea.
62
237755
3995
o zaman onun ne olduğunu bilmemiz ve onun hakkında daha net bir fikir sahibi olmamız daha iyi olur.
04:02
And probably, the fact that we don't know that is why, so often,
63
242834
5302
Ve muhtemelen, onun ne olduğunu bilmediğimiz gerçeği, çoğu zaman,
04:08
although we seek happiness, it seems we turn our back to it.
64
248160
3265
mutluluğu aradığımız halde ona sırt çevirmemizin nedenidir.
04:11
Although we want to avoid suffering,
65
251449
1795
Acı çekmeyi önlemek istediğimiz halde, görünen o ki bir şekilde ona doğru koşuyoruz.
04:13
it seems we are running somewhat towards it.
66
253268
2136
04:16
And that can also come from some kind of confusions.
67
256349
3015
Bu bazı karışıklıklardan da kaynaklanabilir.
04:20
One of the most common ones is happiness and pleasure.
68
260160
3570
Bunlardan en yaygın olanlardan biri mutluluk ve zevktir.
04:23
But if you look at the characteristics of those two,
69
263754
3982
Ama bu ikisinin özelliklerine bakarsak,
04:27
pleasure is contingent upon time, upon its object,
70
267760
5238
zevk; zamana, nesneye ve yere bağlıdır.
04:33
upon the place.
71
273022
1398
04:35
It is something that -- changes of nature.
72
275160
4000
Maddenin doğasını değiştiren bir şeydir.
04:40
Beautiful chocolate cake: first serving is delicious,
73
280160
3557
Güzel bir çikolatalı pasta: ilk porsiyon lezizdir,
04:43
second one not so much, then we feel disgust.
74
283741
2977
ikincisi o kadar da değildir, sonra da tiksinti duyarız.
04:46
(Laughter)
75
286742
2775
(Gülüşmeler)
04:49
That's the nature of things.
76
289541
1523
Bu maddenin doğasıdır: onlardan sıkılırız.
04:51
We get tired.
77
291088
1200
04:53
I used to be a fan of Bach.
78
293160
2280
Bir Bach hayranıydım. Gitarla çalardım, bilirsiniz.
04:55
I used to play it on the guitar, you know.
79
295464
2001
04:57
I can hear it two, three, five times.
80
297489
1809
İki, üç, beş kere dinleyebilirim.
04:59
If I had to hear it 24 hours, non-stop, it might be very tiring.
81
299322
4512
Eğer 24 saat durmaksızın dinlemek zorunda olsaydım çok sıkıcı olabilirdi.
05:04
If you are feeling very cold, you come near a fire, it's so wonderful.
82
304422
3790
Eğer çok üşümüşseniz, ateşin yanına gelirsiniz, şahanedir.
05:08
After some moments, you just go a little back,
83
308603
2149
Birkaç dakika sonra, biraz uzaklaşırsınız ve sonra da yakmaya başlar.
05:10
and then it starts burning.
84
310776
1321
05:12
It sort of uses itself as you experience it.
85
312803
3513
Siz onu deneyimledikçe bir şekilde kendini tüketir.
05:19
And also, again, it can -- also, it's something that you --
86
319160
3976
Ve aynı zamanda, bu-
05:23
it is not something that is radiating outside.
87
323160
2191
bu dışarıya yayılan bir şey değildir.
05:25
Like, you can feel intense pleasure
88
325375
2266
Mesela, siz yoğun bir haz hissederken
05:27
and some others around you can be suffering a lot.
89
327665
2950
etrafınızda bazıları çok acı çekiyor olabilir.
05:32
Now, what, then, will be happiness?
90
332314
2822
Şimdi, o zaman, mutluluk ne olacaktır?
05:35
And happiness, of course, is such a vague word, so let's say well-being.
91
335160
3882
Ve mutluluk, tabii ki, çok belirsiz bir kelime, o yüzden refah diyelim.
05:41
And so, I think the best definition, according to the Buddhist view,
92
341572
4328
Bence en iyi tanım, Budist görüşe göre,
05:45
is that well-being is not just a mere pleasurable sensation.
93
345924
5554
refahın yalnızca zevk veren bir his olmadığıdır.
05:53
It is a deep sense of serenity and fulfillment.
94
353310
3898
Bütün duygu durumlarını, kişinin karşılaşabileceği bütün sevinçleri ve üzüntüleri
aslında istila eden ve onların temelini oluşturan
05:59
A state that actually pervades
95
359201
6356
06:05
and underlies all emotional states,
96
365581
3721
06:09
and all the joys and sorrows that can come one's way.
97
369326
2865
yoğun bir huzur ve tamamlanma hissidir.
06:13
For you, that might be surprising.
98
373648
2123
Bu sizin için şaşırtıcı olabilir.
06:15
Can we have this kind of well-being while being sad?
99
375795
2857
Mutsuzken bu tür bir refaha sahip olabilir miyiz? Bir bakıma, neden olmasın?
06:19
In a way, why not?
100
379367
1267
06:21
Because we are speaking of a different level.
101
381403
2757
Çünkü farklı bir seviyeden bahsediyoruz.
06:27
Look at the waves coming near the shore.
102
387160
2892
Sahile gelen dalgalara bakın.
06:31
When you are at the bottom of the wave, you hit the bottom.
103
391080
2811
Dalganın altındayken, dibe vurursunuz.
06:35
You hit the solid rock.
104
395040
1721
Sert kayalara çarparsınız.
06:36
When you are surfing on the top, you are all elated.
105
396785
2645
Dalganın üstünde sörf yaparken, coşkunsunuzdur.
06:39
So you go from elation to depression -- there's no depth.
106
399454
2887
Dolayısıyla coşkudan bunalıma geçersiniz, derinlik yoktur.
06:43
Now, if you look at the high sea,
107
403779
3142
Şimdi, eğer açık denize bakarsanız, güzel, ayna gibi dingin bir okyanus olabilir.
06:46
there might be beautiful, calm ocean, like a mirror.
108
406945
3423
06:50
There might be storms,
109
410693
2122
Fırtınalar da olabilir, ama okyanusun derinliği hala mevcuttur, değişmemiştir.
06:52
but the depth of the ocean is still there, unchanged.
110
412839
4330
06:58
So now, how is that?
111
418669
1467
Peki şimdi, bu nasıl oluyor?
07:00
It can only be a state of being, not just a fleeting emotion, sensation.
112
420160
4741
Sadece bir varolma durumu olabilir, geçici bir duygu, his değil.
07:04
Even joy -- that can be the spring of happiness.
113
424925
3746
Mutluluğun kaynağı olabilen sevinç bile böyledir.
07:08
But there's also wicked joy, you can rejoice in someone's suffering.
114
428695
3530
Ama aynı zamanda habis sevinç de vardır, başkasının çektiği acıdan memnun olabilirsiniz.
07:13
So how do we proceed in our quest for happiness?
115
433597
3333
Öyleyse mutluluk arayışımıza nasıl devam ederiz? Çoğu kez dışarıya bakarız.
07:18
Very often, we look outside.
116
438125
2952
07:21
We think that if we could gather this and that, all the conditions,
117
441770
4304
Düşünürüz ki eğer şunu bunu, bütün koşulları
07:26
something that we say, "Everything to be happy --
118
446098
3038
söylediğimiz bir şeyi, mutlu olmak için gereken her şeyi toplayabilirsek-
07:29
to have everything to be happy."
119
449160
2256
Her şeye sahip olmak, mutlu olmak.
07:31
That very sentence already reveals the doom, destruction of happiness.
120
451440
4416
Bu cümlenin kendisi zaten mutluluğun yıkımının kaçınılmaz sonunu ortaya koyuyor.
07:35
To have everything.
121
455880
1255
Her şeye sahip olmak. Bir şeyi ıskalarsak, bozulur.
07:37
If we miss something, it collapses.
122
457159
2223
07:40
And also, when things go wrong, we try to fix the outside so much,
123
460985
3799
Ve aynı zamanda, işler yolunda gitmediğinde dışarıdakini düzeltmek için çok uğraşırız;
07:44
but our control of the outer world is limited,
124
464808
5512
ama dış dünya üzerindeki kontrolümüz kısıtlı, geçici ve çoğu zaman, aldatıcıdır.
07:50
temporary, and often, illusory.
125
470344
2865
07:54
So now, look at inner conditions.
126
474263
2961
O zaman şimdi, içsel koşullara bakalım. Daha güçlü değiller mi?
07:57
Aren't they stronger?
127
477248
1401
07:58
Isn't it the mind that translates
128
478673
2765
Harici koşulları mutluluk ve ıstırap olarak yorumlayan zihin değil midir?
08:01
the outer condition into happiness and suffering?
129
481462
2489
08:04
And isn't that stronger?
130
484308
1828
Ve bu daha güçlü değil midir?
08:06
We know, by experience,
131
486160
1749
Deneyimlere dayanarak biliyoruz ki, "küçük cennet" dediğimiz bir yerde olabilir
08:07
that we can be what we call "a little paradise,"
132
487933
3334
08:11
and yet, be completely unhappy within.
133
491291
3009
ve yine de için için tamamen mutsuz olabiliriz.
08:16
The Dalai Lama was once in Portugal,
134
496160
2188
Dalay Lama bir keresinde Portekiz'deydi
08:18
and there was a lot of construction going on everywhere.
135
498372
2764
ve her yerde bir sürü inşaat devam ediyordu.
08:21
So one evening, he said, "Look, you are doing all these things,
136
501160
3000
Bir akşam şöyle dedi, "Bakın, bütün bu şeyleri yapıyorsunuz,
08:24
but isn't it nice, also, to build something within?"
137
504184
2952
ama içinizde bir şeyler inşa etmek de güzel değil mi?"
08:27
And he said, "[Without] that -- even if you get a high-tech flat
138
507160
4976
Ve dedi ki, "Son derece modern ve rahat bir binanın yüzüncü katında
08:32
on the 100th floor of a super-modern and comfortable building,
139
512160
5250
yüksek teknolojiye sahip bir daire alsanız bile-
08:37
if you are deeply unhappy within,
140
517434
1702
eğer içten içe gerçekten mutsuzsanız,
08:39
all you are going to look for is a window from which to jump."
141
519160
3000
arayacağınız tek şey, atlamak için bir pencere olacaktır."
08:44
So now, at the opposite,
142
524610
1526
Şimdi, bunun aksine,
08:46
we know a lot of people who, in very difficult circumstances,
143
526160
4436
pek çok insanın çok zor koşullarda
08:50
manage to keep serenity, inner strength, inner freedom, confidence.
144
530620
5371
huzur, iç kuvvet, iç özgürlük ve güvenlerini korumayı başardıklarını biliyoruz.
08:57
So now, if the inner conditions are stronger --
145
537160
2239
Öyleyse, eğer manevi koşullar daha güçlüyse-
08:59
of course, the outer conditions do influence,
146
539423
2623
tabii, harici koşulların da etkisi vardır,
09:02
and it's wonderful to live longer, healthier,
147
542070
3584
ve daha uzun, daha sağlıklı yaşamak,
09:05
to have access to information, education,
148
545678
2793
bilgiye ve eğitime erişebilmek, seyahat edebilmek,
09:08
to be able to travel, to have freedom.
149
548495
1953
özgür olmak harikadır ve son derece arzu edilir.
09:11
It's highly desirable.
150
551169
2496
09:13
However, this is not enough.
151
553689
1559
Ancak, bu yeterli değildir; bunlar sadece yardımcı unsurlar, durumlardır.
09:15
Those are just auxiliary, help conditions.
152
555272
4336
09:20
The experience that translates everything is within the mind.
153
560463
3479
Her şeyi yorumlayan deneyim zihindedir.
09:24
So then, when we ask oneself
154
564643
1685
O zaman, mutluluğun koşulunu,içsel koşulları nasıl besleyeceğimizi
09:26
how to nurture the condition for happiness,
155
566352
4380
09:30
the inner conditions, and which are those which will undermine happiness.
156
570756
5444
ve mutluluğun altını kazacak olanların hangileri olduğunu sorduğumuzda,
09:36
So then, this just needs to have some experience.
157
576968
2976
bu biraz deneyim sahibi olmayı gerektirir.
09:40
We have to know from ourselves, there are certain states of mind
158
580349
3055
Bu serpilmeye, bu refaha olanak sağlayan
09:43
that are conducive to this flourishing, to this well-being,
159
583428
3309
Yunanlılar'ın "eudaimonia", serpilmek dedikleri
09:46
what the Greeks called eudaimonia, flourishing.
160
586761
2589
belirli zihinsel durumlar olduğunu kendimizden bilmemiz gerekir.
09:51
There are some which are adverse to this well-being.
161
591048
3668
Bu refaha zıt olan bazı zihinsel durumlar da vardır.
09:55
And so, if we look from our own experience,
162
595905
3559
Öyleyse, kendi deneyimlerimizden yola çıkarsak-
09:59
anger, hatred, jealousy, arrogance,
163
599488
4209
öfke, nefret, kıskançlık, kibir, saplantılı arzular, güçlü doyumsuzluklar-
10:03
obsessive desire, strong grasping,
164
603721
4765
10:08
they don't leave us in such a good state after we have experienced it.
165
608510
3753
onları deneyimledikten sonra bizi çok da iyi bir halde bırakmazlar.
10:12
And also, they are detrimental to others' happiness.
166
612857
3000
Ve aynı zamanda, başkalarının mutluluklarına da zarar verirler.
10:17
So we may consider that the more those are invading our mind,
167
617160
4686
O zaman, bunlar zihnimizi daha çok işgal ettikçe
10:21
and, like a chain reaction,
168
621870
1651
bir zincirleme reaksiyon gibi daha perişan, ıstırap içinde hissettiğimizi düşünebiliriz.
10:23
the more we feel miserable, we feel tormented.
169
623545
3233
10:27
At the opposite, everyone knows deep within
170
627699
3550
Buna karşılık, herkes bilir ki çıkar gözetmeden, uzaktan,
10:31
that an act of selfless generosity,
171
631273
2199
10:33
if from the distance, without anyone knowing anything about it,
172
633496
4285
kimse bilmeden yapılan cömert bir davranışla
10:37
we could save a child's life, make someone happy.
173
637805
4202
bir çocuğun hayatını kurtarabilir, birini mutlu edebiliriz.
10:42
We don't need the recognition. We don't need any gratitude.
174
642031
3550
Başkalarının takdirine ihtiyaç yoktur. Minnettarlığa ihtiyaç yoktur.
10:45
Just the mere fact of doing that
175
645605
2721
Yalnızca bunu yaptığımız gerçeği, tabiatımızı yeterlilik duygusuyla doldurur.
10:48
fills such a sense of adequation with our deep nature.
176
648350
3733
10:52
And we would like to be like that all the time.
177
652770
2196
Ve her zaman bu şekilde olmak isteriz.
10:56
So is that possible,
178
656160
1581
Öyleyse, varoluş şeklimizi değiştirmek, zihnimizi dönüştürmek,
10:57
to change our way of being, to transform one's mind?
179
657765
3600
11:02
Aren't those negative emotions, or destructive emotions,
180
662670
3466
ve zihnin doğasında olan o olumsuz, yıkıcı duyguları
11:06
inherent to the nature of mind?
181
666160
2086
değiştirmek mümkün müdür?
11:09
Is change possible in our emotions, in our traits, in our moods?
182
669160
5070
Duygularımızda, özelliklerimizde, ruh hallerimizde bunu yapabilmek mümkün müdür?
11:15
For that we have to ask, what is the nature of mind?
183
675024
2578
Bunun için şunu sormalıyız; Zihnin doğası nedir?
11:18
And if we look from the experiential point of view,
184
678072
4562
Ve eğer deneysel bakış açısından bakacak olursak,
11:22
there is a primary quality of consciousness
185
682658
2478
bilinçliliğin öncelikli bir niteliği vardır;
11:25
that's just the mere fact to be cognitive, to be aware.
186
685160
4493
o da salt kavramsal, farkında olma gerçeğidir.
11:30
Consciousness is like a mirror that allows all images to rise on it.
187
690310
4510
Bilinçlilik, bütün imgelerin kendi üzerinde ortaya çıkmasına izin veren bir ayna gibidir.
11:35
You can have ugly faces, beautiful faces in the mirror.
188
695160
3134
Çirkin ve güzel yüzler olabilir.
11:38
The mirror allows that, but the mirror is not tainted,
189
698318
3472
Ayna buna izin verir, ama ayna kusurlu değildir,
11:41
is not modified, is not altered by those images.
190
701814
3401
değiştirilmiş değildir, bu imgeler tarafından başkalaştırılmamıştır.
11:46
Likewise, behind every single thought
191
706160
2933
Aynı şekilde, her düşüncenin arkasında yalın bilinçlilik, saf farkındalık vardır.
11:49
there is the bare consciousness, pure awareness.
192
709117
4092
11:53
This is the nature.
193
713967
1315
Bu tabiatıdır. Özünde nefret ya da kıskançlık tarafından kirletilemez çünkü;
11:55
It cannot be tainted intrinsically with hatred or jealousy because then,
194
715306
4601
11:59
if it was always there --
195
719931
1607
her zaman orada olsaydı- bütün kumaşa nüfuz eden bir boya gibi-
12:01
like a dye that would permeate the whole cloth --
196
721562
3904
12:05
then it would be found all the time, somewhere.
197
725490
2868
o halde daima, bir yerlerde bulunurdu.
12:08
We know we're not always angry, always jealous, always generous.
198
728382
3853
Her zaman kızgın, kıskanç, cömert olmadığımızı biliyoruz.
12:13
So, because the basic fabric of consciousness
199
733160
2976
O yüzden, bilinçliliğin esas dokusu, onu bir taştan ayıran
12:16
is this pure cognitive quality that differentiates it from a stone,
200
736160
4292
saf kavramsal nitelik olduğu için,
12:20
there is a possibility for change because all emotions are fleeting.
201
740476
3247
değişim için bir olasılık vardır; çünkü bütün duygular geçicidir.
12:24
That is the ground for mind training.
202
744302
2136
Zihin eğitiminin temeli budur.
12:27
Mind training is based on the idea that two opposite mental factors
203
747160
4814
Zihin eğitimi, iki karşıt zihinsel etkenin aynı anda
12:31
cannot happen at the same time.
204
751998
1825
gerçekleşemeyeceği düşüncesi üzerine kuruludur.
12:34
You could go from love to hate.
205
754263
1949
Aşktan nefrete geçebilirsiniz.
12:36
But you cannot, at the same time, toward the same object,
206
756236
3217
Ama aynı nesneye, aynı kişiye
12:39
the same person, want to harm and want to do good.
207
759477
3379
aynı anda hem zarar vermek hem de iyilik yapmak isteyemezsiniz.
12:42
You cannot, in the same gesture, shake hand and give a blow.
208
762880
3723
Aynı anda hem el sıkışıp hem de önemsemezlik edemezsiniz.
12:47
So, there are natural antidotes to emotions
209
767587
3260
İçsel refahımızı tahrip edici
12:50
that are destructive to our inner well-being.
210
770871
2396
duyguların doğal panzehirleri vardır.
12:54
So that's the way to proceed.
211
774603
2025
İşte bu şekilde ilerleriz. Kıskançlığa kıyasla sevinç.
12:57
Rejoicing compared to jealousy.
212
777106
2841
13:00
A kind of sense of inner freedom
213
780610
2360
Yoğun doyumsuzluk ve takıntıya karşılık bir çeşit içsel özgürlük hissi.
13:02
as opposite to intense grasping and obsession.
214
782994
3702
13:07
Benevolence, loving kindness against hatred.
215
787904
4361
Nefrete karşı iyilik ve merhamet.
13:13
But, of course, each emotion then would need a particular antidote.
216
793160
3985
Ama tabii, bu şekilde her duygu belirli bir panzehire ihtiyaç duyardı.
13:18
Another way is to try to find a general antidote to all emotions,
217
798160
4976
Başka bir yol da, tabiatlarına bakarak bütün duygulara karşı
13:23
and that's by looking at the very nature.
218
803160
2126
genel bir panzehir bulmaya çalışmaktır.
13:26
Usually, when we feel annoyed, hatred or upset with someone,
219
806040
5459
Genellikle, birine sinirlenmiş, ondan nefret etmiş ya da onun yüzünden üzülmüşsek
13:31
or obsessed with something,
220
811523
2293
ya da bir şeyi saplantı haline getirmişsek, zihin tekrar tekrar o nesneye yönelir.
13:33
the mind goes again and again to that object.
221
813840
2534
13:36
Each time it goes to the object,
222
816398
1826
O nesneye her yöneliğinde, o takıntıyı ya da sıkıntıyı pekiştirir.
13:38
it reinforces that obsession or that annoyance.
223
818248
3055
13:41
So then, it's a self-perpetuating process.
224
821906
3240
Dolayısıyla, bu kendi kendini devam ettiren bir süreçtir.
13:45
So what we need to look for now is,
225
825874
1760
O zaman şimdi bakmamız gereken yer, dışa doğru yerine içe doğrudur.
13:47
instead of looking outward, we look inward.
226
827658
2589
13:51
Look at anger itself.
227
831000
1344
Öfkenin kendisine bakın;
13:52
It looks very menacing,
228
832368
1538
13:53
like a billowing monsoon cloud or thunderstorm.
229
833930
4438
kabaran bir muson bulutu ya da fırtına gibi tehdit edici görünür.
13:58
We think we could sit on the cloud,
230
838817
2263
Bulutun üstünde oturabileceğimizi zannederiz; ama oraya giderseniz, sadece sistir.
14:01
but if you go there, it's just mist.
231
841104
2056
14:03
Likewise, if you look at the thought of anger,
232
843485
3142
Aynı şekilde, öfkenin düşüncesine bakacak olursanız,
14:06
it will vanish like frost under the morning sun.
233
846651
3189
sabah güneşi altındaki çiğ gibi kaybolacaktır.
14:10
If you do this again and again, the propensity,
234
850538
2859
Eğer bunu tekrarlarsanız, öfkenin tekrar
14:13
the tendencies for anger to arise again
235
853421
2715
ortaya çıkma eğilimi,
14:16
will be less and less each time you dissolve it.
236
856160
2854
siz onu her çözümlediğinizde daha az olacaktır.
14:19
And, at the end, although it may rise,
237
859509
2013
Ve sonunda, ortaya çıksa bile, bir iz bırakmadan gökyüzünden geçen bir kuş gibi
14:21
it will just cross the mind,
238
861546
1590
14:23
like a bird crossing the sky without leaving any track.
239
863160
2671
sadece zihinden geçecektir.
14:26
So this is the principal of mind training.
240
866530
2476
Zihin eğitiminin esası budur.
14:30
Now, it takes time,
241
870358
3505
Şimdi, bu zaman alır- zihnimizdeki hataların, eğilimlerin ortaya çıkması
14:33
because it took time for all those faults in our mind, the tendencies, to build up,
242
873887
6971
zaman almıştır, o yüzden onları çözmek de zaman alacaktır.
14:40
so it will take time to unfold them as well.
243
880882
2254
14:43
But that's the only way to go.
244
883647
1489
Ama takip edilecek tek yol budur.
14:45
Mind transformation -- that is the very meaning of meditation.
245
885607
3791
Zihin dönüşümü: meditasyonun anlamı tam olarak budur.
14:50
It means familiarization with a new way of being,
246
890160
2976
Yeni bir varoluş şekline alışmak, varlığımızın ve bilinçliliğimizin olduğu
14:53
new way of perceiving things,
247
893160
1654
gerçekliğe, karşılıklı bağımlılığa,
14:54
which is more in adequation with reality,
248
894838
2298
14:57
with interdependence, with the stream and continuous transformation,
249
897160
3976
akışa ve devamlı bilgiye daha uygun
15:01
which our being and our consciousness is.
250
901160
2146
yeni bir algılama şekli demektir.
15:04
So, the interface with cognitive science,
251
904119
1977
Ve bilişsel bilimle ortak noktası.
15:06
since we need to come to that, it was, I suppose, the subject of --
252
906120
3160
Zira o noktaya gelmek zorundayız ve sanırım bu,
15:09
we have to deal in such a short time -- with brain plasticity.
253
909304
3524
bu kadar kısa süre içerisinde değinmemiz gereken konuydu.
Beyin esnekliğiyle birlikte, beynin az çok sabitlenmiş olduğu düşünülüyordu.
15:12
The brain was thought to be more or less fixed.
254
912852
2973
15:15
All the nominal connections, in numbers and quantities,
255
915849
2642
Bütün sözel bağlantıların, sayısal ve niceliksel olarak, son 20 yıla kadar
15:18
were thought, until the last 20 years,
256
918515
2941
erişkin yaşa ulaştığımızda sabitlendiği düşünülüyordu.
15:21
to be more or less fixed when we reached adult age.
257
921480
3467
15:25
Now, recently, it has been found that it can change a lot.
258
925384
2752
Son zamanlarda, bunun çok fazla değişebileceği keşfedildi.
15:28
A violinist, as we heard, who has done 10,000 hours of violin practice,
259
928655
3902
10.000 saatlik çalışma yapan bir kemancı için
15:32
some area that controls the movements of fingers in the brain changes a lot,
260
932581
4821
beyinde parmakların hareketini kontrol eden bir merkez, sinaptik bağlantıların
15:37
increasing reinforcement of the synaptic connections.
261
937426
2952
pekiştirilmesinin artmasıyla birlikte çok fazla değişir.
15:41
So can we do that with human qualities?
262
941440
3294
Peki beşeri özelliklerle bunu yapabilir miyiz?
15:44
With loving kindness, with patience, with openness?
263
944758
3727
Merhamet, sabır ve açıklıkla bunu yapabilir miyiz?
15:49
So that's what those great meditators have been doing.
264
949160
3116
Meditasyon yapan büyük kişilerin yaptıkları budur.
15:53
Some of them who came to the labs,
265
953378
3510
Madison, Wisconsin ya da Berkeley'de laboratuarlara gelenlerden bazıları
15:56
like in Madison, Wisconsin, or in Berkeley,
266
956912
3900
16:00
did 20 to 40,000 hours of meditation.
267
960836
3290
20 saatten 40.000 saate kadar meditasyon yaptılar.
16:04
They do, like, three years' retreat, where they do meditate 12 hours a day.
268
964936
3528
Üç senelik inzivada olduğu gibi günde 12 saat meditasyon yaptılar.
16:08
And then, the rest of their life, they will do three or four hours a day.
269
968488
3460
Sonra, hayatlarının geri kalanında bunu günde 3 yada 4 saat yapacaklar.
16:11
They are real Olympic champions of mind training.
270
971972
2977
Onlar zihin eğitiminin gerçek Olimpiyat şampiyonları.
16:14
(Laughter)
271
974973
1501
(Gülüşmeler)
16:17
This is the place where the meditators -- you can see it's kind of inspiring.
272
977974
3844
Bu meditasyon yapanların olduğu yer- gördüğünüz gibi ilham verici.
16:21
Now, here with 256 electrodes.
273
981842
3687
Burada, 256 elektrotla birlikte.
(Gülüşmeler)
16:27
(Laughter)
274
987977
2692
16:31
So what did they find?
275
991056
1181
Peki, ne buldular? Tabii ki, aynı şeyi.
16:32
Of course, same thing.
276
992261
2875
16:35
The scientific embargo --
277
995160
1697
Eğer doğa üzerine bilimsel bir ambargo konulmuşsa,
16:36
a paper has been submitted to "Nature," hopefully, it will be accepted.
278
996881
4174
umarım, bu kabul edilir.
16:41
It deals with the state of compassion, unconditional compassion.
279
1001406
3991
Bu şefkat durumuyla, koşulsuz şefkatle ilgileniyor.
16:45
We asked meditators, who have been doing that for years and years,
280
1005421
3715
Yıllardır bunu yapan kişilerden, zihinlerini şefkatten başka
16:49
to put their mind in a state where there's nothing but loving kindness,
281
1009160
4693
hiçbir şeyin olmadığı bir duruma- duygusal mevcudiyete müsait olmaya-
16:53
total availability to sentient being.
282
1013877
1976
sokmalarını istedik.
16:56
Of course, during the training, we do that with objects.
283
1016311
2626
Tabii, biz eğitim esnasında bunu nesnelerle yaparız.
16:58
We think of people suffering, of people we love,
284
1018961
2286
Acı çeken insanları, sevdiğimiz insanları düşünürüz; ama
17:01
but at some point, it can be a state which is all pervading.
285
1021271
3014
bir noktada, hepsini istila eden bir durum olabilir.
17:05
Here is the preliminary result,
286
1025324
2519
İşte ilk sonuçlar, zaten gösterildikleri için onları gösterebiliyorum.
17:07
which I can show because it's already been shown.
287
1027867
2330
17:10
The bell curve shows 150 controls,
288
1030221
4900
Çan eğrisi 150 kontrol gösteriyor ve bakılan şey,
17:15
and what is being looked at
289
1035145
2189
17:17
is the difference between the right and the left frontal lobe.
290
1037358
3368
sağ ve sol frontal lob arasındaki fark.
17:20
In very short, people who have more activity
291
1040750
2835
Kısaca, prefrontal korteksin sağ tarafında daha çok faaliyeti olan kişiler,
17:23
in the right side of the prefrontal cortex
292
1043609
2663
17:26
are more depressed, withdrawn.
293
1046296
2993
daha fazla bunalımlı ve çekingenler- çok fazla olumlu etki tanımlamıyorlar.
17:29
They don't describe a lot of positive affect.
294
1049772
2650
17:33
It's the opposite on the left side:
295
1053160
2940
Sol tarafta ise tam tersi söz konusu: daha fazla fedakarlık,
17:36
more tendency to altruism,
296
1056124
2012
17:38
to happiness, to express, and curiosity and so forth.
297
1058160
4139
mutluluk, kendini ifade etme, merak, vs. eğilimi.
17:42
So there's a basic line for people. And also, it can be changed.
298
1062897
4093
Yani insanlar için temel bir çizgi var. Ve o da değiştirilebilir.
17:47
If you see a comic movie, you go off to the left side.
299
1067014
2524
Eğer komik bir film izlerseniz, sol tarafa geçersiniz.
17:49
If you are happy about something, you'll go more to the left side.
300
1069562
3416
Bir şey sizi mutlu ediyorsa, sol tarafa daha fazla geçersiniz.
Bir bunalım devresindeyseniz, sağ tarafa geçersiniz.
17:53
If you have a bout of depression, you'll go to the right side.
301
1073002
2905
17:56
Here, the -0.5 is the full standard deviation
302
1076710
5706
Burada -0.5, şefkat üzerine meditasyon yapan birinin
18:02
of a meditator who meditated on compassion.
303
1082440
2696
tam standard sapmasıdır.
18:05
It's something that is totally out of the bell curve.
304
1085160
2825
Çan eğrisinin tamamen dışında olan bir şey.
18:09
So, I've no time to go into all the different scientific results.
305
1089292
3844
Tüm farklı bilimsel sonuçları irdeleyecek zaman yok.
18:13
Hopefully, they will come.
306
1093160
1538
Umarım gelecekler.
18:14
But they found that -- this is after three and a half hours
307
1094722
2771
Ama şunu buldular- bu MR'da üç büçuk saat geçirdikten sonra,
18:17
in an fMRI,
308
1097517
1943
18:19
it's like coming out of a space ship.
309
1099484
3093
bir uzay gemisinden çıkmak gibi.
18:24
Also, it has been shown in other labs --
310
1104160
1976
Aynı zamanda, başka laboratuarlarda-
18:26
for instance, Paul Ekman's labs in Berkeley --
311
1106160
3976
Paul Ekman'ın Berkeley'deki laboratuarında olduğu gibi-
18:30
that some meditators are able, also,
312
1110160
2535
meditasyon yapan bazı kişilerin duygusal tepkilerini zannedilenden
18:32
to control their emotional response more than it could be thought.
313
1112719
3417
daha fazla kontrol edebildikleri gösterildi.
18:36
Like the startle experiments, for example.
314
1116557
2015
Örneğin irkiltme deneylerinde olduğu gibi.
18:38
If you sit a guy on a chair
315
1118596
1531
Eğer bir adamı vücut fonksiyonlarını ölçen bütün bu aletlerin olduğu bir sandalyeye oturtursanız
18:40
with all this apparatus measuring your physiology,
316
1120151
2429
18:42
and there's kind of a bomb that goes off,
317
1122604
1968
ve patlayan bir bomba varsa, buna tepki vermek son derece içgüdüseldir,
18:44
it's such an instinctive response that,
318
1124596
2540
18:47
in 20 years, they never saw anyone who would not jump.
319
1127160
3592
20 senedir zıplamayan kimse görülmemiştir.
18:51
Some meditators, without trying to stop it,
320
1131616
2520
Meditasyon yapan bazı kişiler, bunu durdurmaya çalışmadan
18:54
but simply by being completely open,
321
1134160
2374
basitçe tamamen buna açık olarak,
18:56
thinking that that bang is just going to be a small event like a shooting star,
322
1136558
5578
patlamanın kayan bir yıldız gibi sadece küçük bir olay olacağını düşünerek,
19:02
they are able not to move at all.
323
1142160
1637
hiç hareket etmemeyi başarabilmektedir.
19:04
So the whole point of that is not, sort of, to make, like,
324
1144160
3976
Bunun anlamı, bir çeşit sirk gibi bir şey
19:08
a circus thing of showing exceptional beings who can jump, or whatever.
325
1148160
6801
yapıp zıplayabilen olağanüstü bireyler göstermek değildir.
19:14
It's more to say that mind training matters.
326
1154985
2847
Daha çok, zihin eğitiminin önemli olduğunu söylemektir. Bu sadece bir lüks değildir.
19:18
That this is not just a luxury.
327
1158351
3283
19:21
This is not a supplementary vitamin for the soul.
328
1161658
4398
Ruh için tamamlayıcı bir vitamin değildir;
19:26
This is something that's going to determine
329
1166080
3732
bu hayatımızın her anının niteliğini belirleyecek olan bir şeydir.
19:29
the quality of every instant of our lives.
330
1169836
2061
19:31
We are ready to spend 15 years achieving education.
331
1171921
3620
15 yılımızı eğitimde başarılı olmak için geçirmeye hazırız.
19:36
We love to do jogging, fitness.
332
1176160
2976
Koşu, egzersiz yapmayı seviyoruz.
19:39
We do all kinds of things to remain beautiful.
333
1179160
2921
Güzel kalabilmek için her türlü şeyi yapıyoruz.
19:43
Yet, we spend surprisingly little time taking care of what matters most --
334
1183072
6977
Yine de şaşırtıcı bir şekilde, en önemli şey için çok az zaman harcıyoruz:
19:50
the way our mind functions --
335
1190073
2244
zihnimizin çalışma şekli.
19:52
which, again, is the ultimate thing
336
1192341
3747
Bu da, tekrar ediyorum, deneyimimizin niteliğini belirleyen nihai şeydir.
19:56
that determines the quality of our experience.
337
1196112
2166
19:58
Now, compassion is supposed to be put in action.
338
1198775
2875
Öyleyse, merhametimizin harekete geçirilmesi gerekir.
20:02
That's what we try to do in different places.
339
1202032
2439
Farklı yerlerde yapmaya çalıştığımız şey bu.
20:05
Just this one example is worth a lot of work.
340
1205160
3651
Bu örnek, çok fazla çalışmaya değerinde.
20:09
This lady with bone TB, left alone in a tent,
341
1209456
2882
Kemik tüberkülozu olan bu bayan, bir çadırda yalnız bırakılmış ve tek kızıyla ölmek üzere.
20:12
was going to die with her only daughter.
342
1212362
2731
20:15
One year later, how she is.
343
1215588
2181
Bir sene sonra, işte böyle.
20:20
Different schools and clinics we've been doing in Tibet.
344
1220160
3453
Farklı okullar ve Tibet'teki kliniğimiz.
20:26
And just, I leave you with the beauty of those looks
345
1226639
4206
Ve sadece, sizi mutluluk hakkında benim söyleyebileceklerimden çok
20:30
that tells more about happiness than I could ever say.
346
1230869
4009
daha fazlasını anlatan bu bakışların güzelliğiyle bırakıyorum.
20:34
(Laughter)
347
1234902
1143
Ve Tibet'in zıplayan keşişleri.
20:36
And jumping monks of Tibet.
348
1236069
1460
20:37
(Laughter)
349
1237553
1583
(Gülüşmeler)
20:39
Flying monks.
350
1239160
1648
Uçan keşişler.
Çok teşekkür ederim.
20:48
Thank you very much.
351
1248134
1166
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7