How the button changed fashion | Small Thing Big Idea, a TED series

Translator: Camille Martínez Reviewer: Krystian Aparta

Çeviri: Cihan Ekmekçi Gözden geçirme: Figen Ergürbüz

There are no bad buttons, there are only bad people.

Kötü düğme diye bir şey yok, kötü insanlar var.

How does that sound? OK?

Bu nasıl sizce?

[Small thing.]

[Küçük şey.]

[Big idea.]

[Büyük fikir.]

[Isaac Mizrahi on the Button]

[Isaac Mizrahi Düğme hakkında konuşuyor.]

No one knows who invented the button.

Düğmeyi kimin icat ettiğini kimse bilmiyor.

It might have shown up as early as 2000 BCE.

Milattan 2.000 yıl önce ortaya çıkmış olabilir.

It was decorative when it first started,

İlk çıktığında dekoratifti,

just something pretty sewn onto your clothes.

kıyafetlerinize dikebileceğiniz hoş bir şeydi.

Then about 3,000 years later,

3.000 yıl sonra ise

someone finally invented the buttonhole,

birisi düğme deliklerini icat etti

and buttons were suddenly useful.

ve düğmeler aniden faydalı oldu.

The button and the buttonhole is such a great invention.

Düğme ve düğme deliği harika icatlar.

Not only does it slip through the buttonhole,

Düğme deliğinden kaymakla kalmıyor,

but then it kind of falls into place,

yerine tam oturuyor

and so you're completely secure, like it's never going to open.

ve tekrar açılmayacağından emin oluyorsunuz.

The design of a button hasn't changed much since the Middle Ages.

Düğmenin tasarımı Orta Çağ'dan bu yana pek değişmedi.

It's one of the most enduring designs in history.

Tarihin en dayanıklı tasarımlarından biri.

For me, the best buttons are usually round.

Bana göre en iyi düğmeler genellikle yuvarlak.

There's either a dome button with a little shank,

Ya küçük bir sapı olan kubbeli düğmeler var

or there's just this sort of round thing with either a rim or not a rim,

ya da çerçevesi olan veya olmayan yuvarlak benzeri çeşit var,

either two holes or four holes.

ya iki delikliler ya da dört.

Almost more important than the button is the buttonhole.

Düğmeden daha önemli olan düğme deliği.

And the way you figure that out is:

Bunu şöyle anlayabiliyoruz:

the diameter of the button plus the width of the button,

düğmenin yarıçapıyla genişliğini toplayıp

plus a little bit of ease.

çok az pay ekliyorsunuz.

Before buttons, clothes were bigger --

Düğmeler olmadan önce giysiler daha büyüktü --

they were more kind of amorphous,

giysiler şekilsizdi,

and people, like, wriggled into them

insanlar içinde kayboluyor

or just kind of wrapped themselves in things.

ya da kendilerini bir şeylere sarmış gibiydiler.

But then fashion moved closer to the body

Ancak moda bedene yaklaştı

as we discovered uses for the button.

ve düğmenin kullanım alanlarını keşfettik.

At one time, it was the one way to make clothes fit against the body.

Hatta bir dönem, giysilerin bedenimize oturması için tek yoldu.

I think the reason buttons have endured for so long, historically,

Bence düğmelerin tarih boyunca var olmasının nedeni

is because they actually work to keep our clothes shut.

giysilerimizin kapalı olmasını sağlıyor olmaları.

Zippers break;

Fermuarlar bozuluyor;

Velcro makes a lot of noise, and it wears out after a while.

cırt cırt çok ses çıkarıyor ve zamanla aşınıyor.

If a button falls off, you just literally sew that thing on.

Düğme koparsa hemen geri dikebiliyorsunuz.

A button is kind of there for the long run.

Düğme uzun süredir var.

It's not just the most elemental design ever,

Sadece gelmiş geçmiş en basit tasarıma sahip değil,

it's also such a crazy fashion statement.

ayrıca tam bir çılgın moda anlayışı var.

When I was a kid, my mom knit me this beautiful sweater.

Ben çocukken annem bana çok güzel bir kazak dikmişti.

I didn't like it.

Beğenmemiştim.

And then I found these buttons,

Sonra bu düğmeleri buldum

and the minute the buttons were on the sweater, I loved it.

ve düğmeleri kazağın üstünde gördüğüm an ona bayıldım.

If you don't have good taste and you can't pick out a button,

Eğer iyi bir zevkiniz yoksa ve düğme seçmeyi beceremiyorsanız

then let someone else do it, you know?

bırakın başkası yapsın.

I mean that.

Ciddiyim.