Why Some of Us Don’t Have One True Calling | Emilie Wapnick | TED

Çeviri: Cüneyt Cüneydioglu Gözden geçirme: Sancak Gülgen

Raise your hand if you've ever been asked the question

Şu soruyla hiç karşılaştıysanız elinizi kaldırın;

"What do you want to be when you grow up?"

"Büyüyünce ne olmak istiyorsun"

Now if you had to guess,

Şimdi düşünecek olursanız,

how old would you say you were when you were first asked this question?

Bu soru size ilk sorulduğunda kaç yaşındaydınız?

You can just hold up fingers.

Parmaklarınızla gösterebilirsiniz.

Three. Five. Three. Five. Five. OK.

Üç. Beş. Üç. Beş. Beş. Tamam.

Now, raise your hand if the question

Şimdi, elinizi kaldırın eğer

"What do you want to be when you grow up?"

"Büyüyünce ne olmak istiyorsun?"

has ever caused you any anxiety.

sizde bir endişe yarattıysa.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Any anxiety at all.

Biraz endişe olsa dahi.

I'm someone who's never been able to answer the question

Ben bu soruya hiç cevap veremeyen biriyim.

"What do you want to be when you grow up?"

"Büyüyünce ne olmak istiyorsun?"

See, the problem wasn't that I didn't have any interests --

Sorun, herhangi bir ilgi alanımın olmaması değildi

it's that I had too many.

Sorun, birden çok olmasıydı.

In high school, I liked English and math and art and I built websites

Lisedeyken, İngilizce ve matematik ve resim severdim ve siteler tasarladım

and I played guitar in a punk band called Frustrated Telephone Operator.

Frustrated Telephone Operator adındaki bir punk grubunda gitar çalardım.

Maybe you've heard of us.

Belki bizi duymuşsunuzdur.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

This continued after high school,

Bu liseden sonra da devam etti,

and at a certain point, I began to notice this pattern in myself

ve belli bir noktada, içimdeki bu ruhu farketmeye başladım,

where I would become interested in an area

bir konuya ilgim oluyor ve

and I would dive in, become all-consumed,

ve onun içine dalıyorum, tamamen çözüyorum

and I'd get to be pretty good at whatever it was,

ve konu ne olursa olsun, oldukça iyi olmalıydım,

and then I would hit this point where I'd start to get bored.

ve sonra da sıkılmaya başladığım kısma gelirdim.

And usually I would try and persist anyway,

Ve genelde çabalar ve inat ederdim,

because I had already devoted so much time and energy

çünkü zaten çok vakit ve enerjimi

and sometimes money into this field.

bazen de paramı bu alana vermiştim.

But eventually this sense of boredom,

Ama sonunda bu sıkılma duygusu,

this feeling of, like, yeah, I got this, this isn't challenging anymore --

evet, işte, yaptım gibi hisler artık çekici gelmiyordu --

it would get to be too much.

bunun oldukça çok olması gerekti.

And I would have to let it go.

Ve bunu artık bırakmalıydım

But then I would become interested in something else,

Ama sonra başka bir şeyle ilgilenmeye başladım,

something totally unrelated, and I would dive into that,

tamamen alakasız bir şeye ve buna dalıp,

and become all-consumed, and I'd be like, "Yes! I found my thing,"

tamamen konuyu yutup, "Evet, aradığımı buldum" olmalıydım

and then I would hit this point again where I'd start to get bored.

ve sonra tekrar o sıkıldığım noktaya gelirdim.

And eventually, I would let it go.

Ve sonunda, bunu unuturdum.

But then I would discover something new and totally different,

Ama sonra yeni ve tamamen farklı bir şey keşfeder,

and I would dive into that.

onunla uğraşırdım.

This pattern caused me a lot of anxiety,

Bu olay dizisi, bende oldukça endişe yarattı,

for two reasons.

iki sebepten ötürü.

The first was that I wasn't sure

İlk olarak şundan emin değildim

how I was going to turn any of this into a career.

"bunların herhangi birisini nasıl bir kariyere dönüştüreceğim?"

I thought that I would eventually have to pick one thing,

En sonunda aralarından birini seçmem gerektiğini düşündüm,

deny all of my other passions,

diğer tüm sevdiğim şeyleri reddedip

and just resign myself to being bored.

ve artık sıkılmışlığımı kabul etmem gerekti.

The other reason it caused me so much anxiety

Beni çok endişelendiren bir diğer nedense

was a little bit more personal.

birazcık kişisel bir şeydi.

I worried that there was something wrong with this,

Bunla ilgili bir sorun olduğunu ve hiçbir şeye

and something wrong with me for being unable to stick with anything.

bağlı kalamadığımdan kendimle ilgili bir sorun olduğundan endişelendim

I worried that I was afraid of commitment,

Bir şeye bağlı kalmaktan endişe duyuyordum

or that I was scattered, or that I was self-sabotaging,

ya da dağılmış olmamdan ya da kendimi sabote ettiğimden

afraid of my own success.

kendi başarımdan korkuyordum.

If you can relate to my story and to these feelings,

Eğer benim hikayemi ve bu hisleri yaşadıysanız, size,

I'd like you to ask yourself a question

bir zamanlar keşke kendime sorsaydım dediğim

that I wish I had asked myself back then.

bir soruyu sormak istiyorum.

Ask yourself where you learned to assign the meaning of wrong or abnormal

Kendinize, bir şeyleri yaparken o şeyin yanlış ya da anormal olduğunu

to doing many things.

nasıl belirlediğinizi sorun.

I'll tell you where you learned it:

Ben söyleyim nasıl öğrendiğinizi

you learned it from the culture.

bunu kültürünüzden öğrendiniz.

We are first asked the question "What do you want to be when you grow up?"

Bize ilk "Büyüyünce ne olmak istersin?" sorusu biz yaklaşık

when we're about five years old.

beş yaşındayken soruldu.

And the truth is that no one really cares what you say when you're that age.

Ve işin gerçeği o yaşta kimse ne dediğinizi takmaz.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

It's considered an innocuous question,

Çoçuklardan tatlı cevaplar almak için

posed to little kids to elicit cute replies,

sorulan masum bir soruydu.

like, "I want to be an astronaut," or "I want to be a ballerina,"

Şunun gibi, "Astronot olmak istiyorum" ya da "Balerin olmak istiyorum"

or "I want to be a pirate."

ya da "Korsan olmak istiyorum."

Insert Halloween costume here.

/- Cadılar Bayramı kostümünü yerleştirin-/

(Laughter)

(Gülüşmeler)

But this question gets asked of us again and again as we get older

Ama bu soru bize tekrar tekrar soruldu ve biz büyüdükçe

in various forms -- for instance, high school students might get asked

çeşitli şekilde -- mesela, lise öğrencilerine şöyle sorulabilir;

what major they're going to pick in college.

"hangi dalı seçeceksin kolejde?"

And at some point,

Ve bir noktada,

"What do you want to be when you grow up?"

"Büyüyünce ne olmak istersin" sorusu

goes from being the cute exercise it once was

gülümseten bir soru olmaktan çok bizi geceleri

to the thing that keeps us up at night.

uyutmayan bir şey haline geliyor.

Why?

Neden?

See, while this question inspires kids to dream about what they could be,

Yani, bu soru çocuklara olacakları şeyler için hayal kurmada ilham verse de,

it does not inspire them to dream about all that they could be.

olabilecekleri her şey hakkında hayal kurmak için ilham vermiyor.

In fact, it does just the opposite,

Aslında bu, tam tersini yapıyor,

because when someone asks you what you want to be,

çünkü biri sana ne olmak istersin diye sorduğunda,

you can't reply with 20 different things,

20 farklı şekilde cevaplayabilirsin.

though well-meaning adults will likely chuckle and be like,

Niyeti iyi olan yetişkinler kıkırdayıp gülselerde

"Oh, how cute, but you can't be a violin maker and a psychologist.

"Ah, ne kadar tatlı, ama aynı anda kemancı ve psikolog olamazsın,

You have to choose."

seçim yapmak zorundasın."

This is Dr. Bob Childs --

Bu, Dr. Bob Childs --

(Laughter)

(Gülüşmeler)

and he's a luthier and psychotherapist.

o bir çalgı yapımcısı ve psikoterapist.

And this is Amy Ng, a magazine editor turned illustrator, entrepreneur,

Ve bu Amy Ng, magazin editörü aynı zamanda ressam, girişimci,

teacher and creative director.

öğretmen ve yaratıcı bir yönetmen.

But most kids don't hear about people like this.

Ancak çoğu çocuk böyle insanların varlığından bihaber

All they hear

Tüm duyduklarıysa

is that they're going to have to choose.

yapmak zorunda olacakları seçimler.

But it's more than that.

Fakat bu, bundan daha fazlası.

The notion of the narrowly focused life

Perspektifi dar yaşam kavramı

is highly romanticized in our culture.

kültürümüzde fazlasıyla iyi gösterilmiş.

It's this idea of destiny or the one true calling,

Bu bize kaderimiz ya da, hayatımızın anlamını bulduğumuz bir fikir

the idea that we each have one great thing

olarak görünüyor ve her birimizin dünya üzerinde olduğumuz

we are meant to do during our time on this earth,

sürece yapmamız gereken bir uzmanlık alanı var.

and you need to figure out what that thing is

ve sen bu şeyin ne olduğunu bulmalı

and devote your life to it.

ve hayatını ona adamalısın.

But what if you're someone who isn't wired this way?

Ancak ya bu şekilde düşünen biri değilsen?

What if there are a lot of different subjects that you're curious about,

Ya meraklı olduğun bir yığın farklı konular var ve,

and many different things you want to do?

yapmak istediğin bir çok farklı şey varsa?

Well, there is no room for someone like you in this framework.

Kusura bakma, senin gibi birine böyle bir tabloda yer yok.

And so you might feel alone.

Ve bu yüzden yalnız hissedebilirsin.

You might feel like you don't have a purpose.

Bir amacın yokmuş gibi hissedebilirsin.

And you might feel like there's something wrong with you.

Ve kendinde bir sorun olduğunu düşünebilirsin.

There's nothing wrong with you.

Senin hiç bir sorunun yok.

What you are is a multipotentialite.

Sen, "çokpotansiyelli"sin.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

(Applause)

(Alkışlar)

A multipotentialite is someone with many interests and creative pursuits.

Çokpotansiyelli birinin çok ilgi alanı vardır ve yaratıcıdır.

It's a mouthful to say.

Bunu söylemek zordur.

It might help if you break it up into three parts:

Bunu üç kısma bölmek işi kolaylaştırabilir.

multi, potential, and ite.

Çok , potansiyel, ve li.

You can also use one of the other terms that connote the same idea,

Aynı anlama gelen Rönesans bireyi olan "bilge"

such as polymath, the Renaissance person.

kelimesini de kullanabilirsiniz.

Actually, during the Renaissance period,

Aslında, Rönesans döneminde

it was considered the ideal to be well-versed in multiple disciplines.

bir çok alanda donanımlı olanlar ideal olarak görülüyordu.

Barbara Sher refers to us as "scanners."

Barbara Sher bizi "tarayıcı" olarak niteledi.

Use whichever term you like, or invent your own.

İstediğiniz terimi kullanın, ya da kendiniz keşfedin.

I have to say I find it sort of fitting that as a community,

Şunu demeliyim ki, bir toplum olarak tek bir kimlik konusunda

we cannot agree on a single identity.

hem fikir olmayışımızı makul buluyorum.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

It's easy to see your multipotentiality

Çokpotansiyelli olmanın üstesinden gelmen gerektiğin

as a limitation or an affliction that you need to overcome.

bir sınırlama ya da bir dert olarak görmek pek de zor değil.

But what I've learned through speaking with people

Fakat insanlarla konuşarak ve bunlar hakkında

and writing about these ideas on my website,

sitemde yazılar yazarak öğrendiğim şey ise,

is that there are some tremendous strengths to being this way.

böyle bir yönelime yol açacak, bir çok büyük güç vardır.

Here are three

çokpotansiyelli olmanın sağladığı

multipotentialite super powers.

üç süper güçten bahsedecek olursak.

One: idea synthesis.

Bir: fikir sentezi.

That is, combining two or more fields

Ve bu da, iki ya da daha çok alanı birleştirip

and creating something new at the intersection.

ortak bir noktada yeni bir şey yaratmak.

Sha Hwang and Rachel Binx drew from their shared interests

Sha Hwang ve Rachel Binx ortak ilgi alanlarından;

in cartography, data visualization, travel, mathematics and design,

haritacılık, veri görselleştirilmesi, seyahat, matematik ve tasarımdan

when they founded Meshu.

faydalanarak Meshu'yu kurdular.

Meshu is a company that creates custom geographically-inspired jewelry.

Meshu, kendi istediğin tarzda coğrafik mantıkla takı üretilen bir şirkettir.

Sha and Rachel came up with this unique idea

Sha ve Rachel yeteneklerinin ve tecrübelerinin

not despite, but because of their eclectic mix of skills and experiences.

karışımı yüzünden değil, onların sayesinde bu harika fikirle çıkageldiler.

Innovation happens at the intersections.

Yenilikler, ortak noktalarda meydana gelir

That's where the new ideas come from.

Yeni fikirler bu şekilde oluşur.

And multipotentialites, with all of their backgrounds,

Ve çokpotansiyellilik, tüm arka planıyla birlikte,

are able to access a lot of these points of intersection.

bir çok ortak noktaya erişebilir.

The second multipotentialite superpower

Çokpotansiyelli olmanın verdiği İkinci süper güçse,

is rapid learning.

hızlı öğrenmek.

When multipotentialites become interested in something,

Çokpotansiyelliler bir şeye ilgi duyduklarında

we go hard.

bizler, sıkı çalışırız.

We observe everything we can get our hands on.

Elimizin ulaştığı her şeyi inceleriz.

We're also used to being beginners,

Biz zaten acemi olmaya alışkınız,

because we've been beginners so many times in the past,

çünkü geçmişte defalarca acemi olduk,

and this means that we're less afraid of trying new things

ve bu da biz yeni şeyler denemekten daha az korkacağız demek.

and stepping out of our comfort zones.

ve alışkın olduğumuz alanların dışına çıkacağız.

What's more, many skills are transferable across disciplines,

Dahası, bir çok beceri başka dallara aktarılabiliyor,

and we bring everything we've learned to every new area we pursue,

ve yol aldığımız her yeni alanda öğrendiğimiz her şeyi götürüyoruz,

so we're rarely starting from scratch.

yani biz nadiren sıfırdan başlıyoruz.

Nora Dunn is a full-time traveler and freelance writer.

Nora Dunn, tam bir gezgin ve serbest bir yazar.

As a child concert pianist, she honed an incredible ability

Çocuk konseri piyanisti olduğundan kas hafızasını geliştirmek için

to develop muscle memory.

inanılmaz bir yeteneği vardı.

Now, she's the fastest typist she knows.

Ve şimdi, bildiği en hızlı katip kendisi.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Before becoming a writer, Nora was a financial planner.

Yazar olmadan önce, Nora finansal danışmandı.

She had to learn the finer mechanics of sales

Satışlar için daha iyi bir yöntem bulmak

when she was starting her practice,

zorundaydı çalışırken

and this skill now helps her write compelling pitches to editors.

ve bu beceri,

It is rarely a waste of time to pursue something you're drawn to,

ilgili olduğun şeyin peşinde koşmak genelde vaktini ziyan etmez,

even if you end up quitting.

sonunda pes etsen dahi.

You might apply that knowledge in a different field entirely,

Bilgiyi, ummadığın bir şekilde karşına çıkan

in a way that you couldn't have anticipated.

tamamen farklı bir alan olarak kabul edebilirsin.

The third multipotentialite superpower

Üçüncü çokpotansiyelli süper güçse

is adaptability;

adaptasyon

that is, the ability to morph into whatever you need to be

ve bu da, bulunduğun bir durumda kendini olman gereken şeye

in a given situation.

şekillendirmektir.

Abe Cajudo is sometimes a video director, sometimes a web designer,

Abe Cajudo bazen bir video yönetmeni, bazen web tasarımcı,

sometimes a Kickstarter consultant, sometimes a teacher,

bazen bir Kickstarter danışmanı, bazen bir öğretmen,

and sometimes, apparently, James Bond.

ve bazen, görüldüğü üzere, James Bond.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

He's valuable because he does good work.

Kendisi değerli biri çünkü iyi iş çıkarıyor.

He's even more valuable because he can take on various roles,

Hatta haddinden daha değerli çünkü müşterisinin isteği doğrultusunda

depending on his clients' needs.

çeşitli rollere girebiliyor.

Fast Company magazine identified adaptability

Fast Company magazin dergisi, adaptasyonu

as the single most important skill to develop in order to thrive

21. yüzyılda, gelişmek için en önemli tek beceri

in the 21st century.

olarak tanımladı.

The economic world is changing so quickly and unpredictably

Ekonomi dünyası o kadar hızlı ve beklenmedik şekilde değişiyor ki

that it is the individuals and organizations that can pivot

gerçekten gelişen pazarların gereksinimlerini karşılamak için

in order to meet the needs of the market that are really going to thrive.

işin merkezinde olanlar bireyler ve kuruluşlardır.

Idea synthesis, rapid learning and adaptability:

Fikir sentezi, hızlı öğrenim ve adaptasyon:

three skills that multipotentialites are very adept at,

çokpotansiyellilerin en usta olduğu üç yetenek, ve

and three skills that they might lose if pressured to narrow their focus.

odaklarını köreltmek için baskı altında olduklarında kaybedecekleri üç yetenek.

As a society, we have a vested interest in encouraging multipotentialites

Toplum olarak, çokpotansiyelli bireyleri kendileri gibi olmasını cesaretlendirmek

to be themselves.

için bize tanınmış bir merak var.

We have a lot of complex, multidimensional problems in the world right now,

Şu an dünyada bir çok karmaşık, çok boyutlu sorunlarımız var, ve biz

and we need creative, out-of-the-box thinkers to tackle them.

baş edebilmek için bardağın dolu kısmını da gören yaratıcı düşünürlere

ihtiyacımız var.

Now, let's say that you are, in your heart, a specialist.

Şimdi diyelim ki senin kalbinde yatan şey, bir uzmanlık.

You came out of the womb knowing you wanted to be a pediatric neurosurgeon.

Doğarken, çocuk beyin cerrahı olacağını bilerek hayata geliyorsun.

Don't worry -- there's nothing wrong with you, either.

Endişe etme -- senin de bir problemin yok.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

In fact, some of the best teams are comprised of a specialist

Aslında, en iyi takımların bazıları bir uzmanla

and multipotentialite paired together.

bir çokpotansiyelli insanın birleşimidir.

The specialist can dive in deep and implement ideas,

Uzmanlar, derine inebilir ve fikirleri uygulayabilirler,

while the multipotentialite brings a breadth of knowledge to the project.

bu arada çokpotansiyelliler projeye geniş çapta bilgi temin eder.

It's a beautiful partnership.

Bu güzel bir ortaklık.

But we should all be designing lives and careers

Fakat hepimizin hayatlar ve kariyerler inşa etmemiz

that are aligned with how we're wired.

gerek, olmamız gerektiği gibi.

And sadly, multipotentialites are largely being encouraged

Ne yazık ki, cesaret verilen çokpotansiyelliler

simply to be more like their specialist peers.

uzmanlarına benzemeye daha yakındırlar.

So with that said,

Bunu da dememle birlikte,

if there is one thing you take away from this talk,

bu konuşmadan çıkaracağınız bir şey varsa,

I hope that it is this:

Umarım o da şudur.

embrace your inner wiring, whatever that may be.

İçinizdeki isteği kucaklayın, ne olursa olsun.

If you're a specialist at heart,

Eğer uzmanlığı gerçekten istiyorsanız

then by all means, specialize.

o halde her türlü yolla, uzmanlaşın.

That is where you'll do your best work.

Orası, işinizi en iyi yapacağınız yer.

But to the multipotentialites in the room,

Fakat siz de dahil odada,

including those of you who may have just realized

çokpotansiyelli olduğunu

in the last 12 minutes that you are one --

geçen 12 dakikada yeni farkeden sizlere --

(Laughter)

(Gülüşmeler)

to you I say:

demek istiyorum ki:

embrace your many passions.

tutkularınızı çoğunu kucaklayın.

Follow your curiosity down those rabbit holes.

Meraklarınızı en küçük çukurlara kadar takip edin.

Explore your intersections.

Ortak noktalarınızı keşfedin.

Embracing our inner wiring leads to a happier, more authentic life.

İçinizdeki tutkuyu kucaklamak daha mutlu daha gerçek bir yaşama yol açıyor.

And perhaps more importantly --

Ve belki de daha önemlisi --

multipotentialites, the world needs us.

çokpotansiyelliler, dünyanın size ihtiyacı var.

Thank you.

Teşekkürler

(Applause)

(Alkışlar)