Matthew O'Reilly: "Am I dying?" The honest answer.

Matthew O'Reilly: "Ölüyor muyum?"İşte o dürüst cevap.

302,438 views

2014-09-25 ・ TED


New videos

Matthew O'Reilly: "Am I dying?" The honest answer.

Matthew O'Reilly: "Ölüyor muyum?"İşte o dürüst cevap.

302,438 views ・ 2014-09-25

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Berfin Nur Şahin Gözden geçirme: Öykü Kübra DOĞAN
00:12
I've been a critical care EMT for the past seven years in Suffolk County, New York.
0
12824
3693
Yedi senedir Suffolk Country, New York'ta Acil Tip Teknisyeniliği yapiyorum.
00:16
I've been a first responder in a number of incidents
1
16517
1842
Araba kazasından, Sandy kasırgasına kadar
00:18
ranging from car accidents to Hurricane Sandy.
2
18359
3318
birçok olayla karşılaştım.
00:21
If you are like most people, death might be
3
21677
1744
Eğer siz de diğer insanlar gibiyseniz,
ölüm en büyük korkularınızdan birisi olabilir.
00:23
one of your greatest fears.
4
23421
1968
00:25
Some of us will see it coming.
5
25389
1421
Bazılarımız bunun gelişini görebilir,
00:26
Some of us won't.
6
26810
1999
Bazılarımız göremez.
00:28
There is a little-known documented medical term
7
28809
2104
Az bilinen tıbbi bir terim var,
00:30
called impending doom.
8
30913
1946
adı "yaklaşan azap".
00:32
It's almost a symptom.
9
32859
1327
Bir çeşit semptom diyebiliriz.
Bir tıp teknisyeni olarak ben de,
00:34
As a medical provider, I'm trained to respond
10
34186
1733
bu ve benzeri bir semptoma cevap vermek icin eğitimliyim.
00:35
to this symptom like any other,
11
35919
1822
Yani bir hasta kalp krizi geçirip bana bakarken
00:37
so when a patient having a heart attack looks at me
12
37741
1541
00:39
and says, "I'm going to die today,"
13
39282
2228
"bugün öleceğim" dediğinde
o hastanın durumunu tekrar gözden geçirmek üzere eğitildik.
00:41
we are trained to reevaluate the patient's condition.
14
41510
3726
Kariyerim boyunca,
00:45
Throughout my career, I have responded
15
45236
2146
birçok kez , hastanın yaşamak için dakikalarının kaldığı ve
00:47
to a number of incidents where the patient
16
47382
1946
00:49
had minutes left to live
17
49328
1637
söylenecek hiçbir sözün kalmadığı
00:50
and there was nothing I could do for them.
18
50965
3125
durumlara şahitlik ettim.
Bu anlarda, bir ikilemle yüzleştim:
00:54
With this, I was faced with a dilemma:
19
54090
2786
00:56
Do I tell the dying that they are about to face death,
20
56876
3712
Onlar ölümle yüz yüzeyken, onlara öleceklerini mi söylemeliyim?
01:00
or do I lie to them to comfort them?
21
60588
3027
Yoksa yalan söyleyip onları rahatlatmalı mıyım?
01:03
Early in my career, I faced this dilemma
22
63615
2193
Kariyerimin başlarında,
bu ikilemi sadece yalan soyleyerek geçiştirdim.
01:05
by simply lying.
23
65808
1558
Korkuyordum.
01:07
I was afraid.
24
67366
1929
Korkuyordum; çünkü eğer onlara doğruyu söylersem,
01:09
I was afraid if I told them the truth,
25
69295
2340
01:11
that they would die in terror, in fear,
26
71635
3341
hayatlarının son anlarında dehşet ve korku içinde,
01:14
just grasping for those last moments of life.
27
74976
3206
yaşama veda edeceklerdi.
Tüm bunlar başıma gelen bir olayla değişti.
01:18
That all changed with one incident.
28
78182
2768
01:20
Five years ago, I responded to a motorcycle accident.
29
80950
2849
5 yıl önce, bir motorsiklet kazasına müdahele ettim.
01:23
The rider had suffered critical, critical injuries.
30
83799
2802
Motorsiklet sürücüsü çok feci şekilde yaralanmıştı.
01:26
As I assessed him, I realized that there was nothing
31
86601
2831
Durumunu incelediğimde, artık onun için
01:29
that could be done for him,
32
89432
1967
yapılabilecek hiçbir şeyin kalmadığını farkettim,
01:31
and like so many other cases, he looked me in the eye
33
91399
3265
ve diğer bir çok olayda olduğu gibi, gözlerimin içine baktı ve o soruyu sordu:
01:34
and asked that question: "Am I going to die?"
34
94664
4412
- Ölecek miyim?
O an farklı birşey yapmaya karar verdim.
01:39
In that moment, I decided to do something different.
35
99076
3506
01:42
I decided to tell him the truth.
36
102582
2880
Ona gerçeği söylemeye karar verdim.
01:45
I decided to tell him that he was going to die
37
105462
3094
Ona öleceğini ve bu saatten sonra
onun için yapabileceğim hiçbir şey olmadığını söylemeye karar verdim.
01:48
and that there was nothing I could do for him.
38
108556
3264
01:51
His reaction shocked me to this day.
39
111820
3776
Verdiği tepki bugün bile beni şok ediyor.
Yalnızca geriye doğru yaslandı ve
01:55
He simply laid back and had a look
40
115596
1905
01:57
of acceptance on his face.
41
117501
2426
kaderini kabullenen bir bakışı vardı.
01:59
He was not met with that terror or fear
42
119927
1703
Sürücü benim korktuğum gibi
02:01
that I thought he would be.
43
121630
2380
dehşet veya korku içinde değildi.
Sadece oraya uzandı ve gözlerine baktığımda,
02:04
He simply laid there, and as I looked into his eyes,
44
124010
3212
iç huzuru ve kabullenme halini gördüm.
02:07
I saw inner peace and acceptance.
45
127222
2728
02:09
From that moment forward, I decided
46
129950
1738
O andan sonra, farkettim ki
02:11
it was not my place to comfort the dying with my lies.
47
131688
4714
ölen insanları yalanlarımla rahatlatmaya çalışmak benim görevim değildi.
02:16
Having responded to many cases since then
48
136402
2745
Bu olaydan hayatlarının son anlarını yaşamakta olan ve
02:19
where patients were in their last moments
49
139147
2508
artık elimden hiçbir şeyin gelmediği
02:21
and there was nothing I could do for them,
50
141655
1856
hemen hemen tüm vakalarda,
02:23
in almost every case,
51
143511
1639
02:25
they have all had the same reaction to the truth,
52
145150
3334
hastaların gerçeğe karşı tepkileri aynıydı:
02:28
of inner peace and acceptance.
53
148484
2066
iç huzur ve
kabullenme.
02:30
In fact, there are three patterns
54
150550
2422
Aslında, bu durumlarda gözlemlediğim 3 farklı model var.
02:32
I have observed in all these cases.
55
152972
4275
02:37
The first pattern always kind of shocked me.
56
157247
3656
İlk model beni her zaman şoke etmiştir.
02:40
Regardless of religious belief or cultural background,
57
160903
3937
Kültürel geçmiş veya dini inanca bakılmaksızın
02:44
there's a need for forgiveness.
58
164840
2835
bir affedilme ihtiyacı var.
İster bunu günah olarak adlandırsınlar
02:47
Whether they call it sin
59
167675
1546
02:49
or they simply say they have a regret,
60
169221
2869
isterlerse sadece pişmanlıklarını dile getirsinler,
suçluluk duyguları evrensel.
02:52
their guilt is universal.
61
172090
2413
Bir keresinde şiddetli bir kalp krizi geçiren
02:54
I had once cared for an elderly gentleman
62
174503
1396
02:55
who was having a massive heart attack.
63
175899
2418
bir yaşlı hastaya müdahele etmiştim.
02:58
As I prepared myself and my equipment
64
178317
2126
Hastanın acilen yapılması gereken kalp masajı için
03:00
for his imminent cardiac arrest,
65
180443
2925
kendimi ve ekipmanlarımı hazırlamıştım.
03:03
I began to tell the patient of his imminent demise.
66
183368
4353
Hastaya yaklaşmakta olan sonundan bahsetmeye başladım.
03:07
He already knew by my tone of voice and body language.
67
187721
2998
Sesimin tonundan ve vucüt dilimden zaten herşeyin farkına varmıştı.
03:10
As I placed the defibrillator pads on his chest,
68
190719
2666
Defibrilatör pedlerini göğsüne yerleştirdiğimde,
03:13
prepping for what was going to happen,
69
193385
1904
az sonra olacaklara hazırlanırken,
03:15
he looked me in the eye and said,
70
195289
2528
gözlerimin içine baktı ve:
03:17
"I wish I had spent more time with my children and grandchildren
71
197817
2700
" Keşke bencillik yapmak yerine
03:20
instead of being selfish with my time."
72
200517
3071
çocuklarım ve torunlarım ile daha çok vakit geçirseydim" dedi.
03:23
Faced with imminent death,
73
203588
2332
Ani ölümüyle başbaşayken
03:25
all he wanted was forgiveness.
74
205920
2934
tek isteği bağışlanmaktı.
03:28
The second pattern I observe
75
208854
1888
Gözlemlediğim ikinci model ise
03:30
is the need for remembrance.
76
210742
2288
hatırlanma ihtiyacı idi.
03:33
Whether it was to be remembered in my thoughts
77
213030
2257
Her ne olursa olsun;
benim veya sevdiklerinin düşüncelerinde,
03:35
or their loved ones', they needed to feel
78
215287
1714
yaşamaya devam etmek istiyorlardı.
03:37
that they would be living on.
79
217001
2149
03:39
There's a need for immortality
80
219150
2324
Benim, ekibimin veya çevredeki herhangi birinin;
03:41
within the hearts and thoughts of their loved ones,
81
221474
2644
sevdiklerinin, kalplerinde yada düşüncelerinde
03:44
myself, my crew, or anyone around.
82
224118
3273
br ölümsüzlük ihtiyacı var.
03:47
Countless times, I have had a patient look me in the eyes
83
227391
2891
Sayısız kere, gözlerimin içine bakan ve
03:50
and say, "Will you remember me?"
84
230282
3938
" Beni hatırlayacak mısın?" diyen hastalarım oldu.
03:54
The final pattern I observe
85
234220
2452
Gözlemlediğim son model ise;
03:56
always touched me the deepest, to the soul.
86
236672
3228
her zaman ruhuma en derin şekilde tesir etmiştir.
03:59
The dying need to know that their life had meaning.
87
239900
3540
Ölmekte olan kişi yaşamının bir değeri olup olmadığını bilmek istiyor.
04:03
They need to know that they did not waste their life
88
243440
2782
Hayatlarını anlamsız işlerle boş yere
geçirmediklerini bilmek istiyorlar.
04:06
on meaningless tasks.
89
246222
2948
Bu da kariyerimin ilk zamanlarında başıma gelmişti.
04:09
This came to me very, very early in my career.
90
249170
3149
04:12
I had responded to a call.
91
252319
2089
Bir kaza mahalline gitmiştim ve
04:14
There was a female in her late 50s
92
254408
1924
karşımda 50'li yaşlarının sonlarında bir kadın vardı.
04:16
severely pinned within a vehicle.
93
256332
2058
Araçta feci halde sıkışmıştı.
04:18
She had been t-boned at a high rate of speed,
94
258390
3678
Yüksek hızla giderken kör bir kazaya
maruz kalmıştı. (Kör kaza: bir aracın diğer araca yan tarafından çarpması)
04:22
critical, critical condition.
95
262068
2432
Çok, çok kritik bir durumdaydı.
04:24
As the fire department worked to remove her from the car,
96
264500
2240
İtfaiye ekipleri, kadını araçtan çıkarmak için uğraşırken,
04:26
I climbed in to begin to render care.
97
266740
2967
ben de oraya tırmandım ve ilk müdaheleye başladım.
04:29
As we talked, she had said to me,
98
269707
3060
Konuşurken bana şunu söyledi:
04:32
"There was so much more I wanted to do with my life."
99
272767
3213
" Hayatımda yapmak istediğim daha çok şeyler vardı."
04:35
She had felt she had not left her mark on this Earth.
100
275980
3852
Hayatta herhangi bir iz bırakmadığını hissediyordu.
04:39
As we talked further, it would turn out
101
279832
1957
Konuşmanın devamında, kadının iki evlatlık
çocuğun annesi olduğu ve
04:41
that she was a mother of two adopted children
102
281789
2408
ikisinin de tıp okuluna gitmekte olduğu ortaya çıktı.
04:44
who were both on their way to medical school.
103
284197
3115
O kadının sayesinde, bu iki çocuk
04:47
Because of her, two children
104
287312
2070
04:49
had a chance they never would have had otherwise
105
289382
2718
asla sahip olamayacakları bir fırsat kazanarak
doktor olacak ve insanların
04:52
and would go on to save lives in the medical field
106
292100
2221
hayatlarını kurtaracaklardı.
04:54
as medical doctors.
107
294321
2362
04:56
It would end up taking 45 minutes
108
296683
1789
Kadını araçtan çıkarana kadar
04:58
to free her from the vehicle.
109
298472
1867
45 dakika süren bir konuşma yapmıştık.
05:00
However, she perished prior to freeing her.
110
300339
4230
Ancak, kadın araçtan çıkarılamadan, hayata veda etmişti.
Filmlerde gördüklerinize inanmıştım:
05:04
I believed what you saw in the movies:
111
304569
2092
05:06
when you're in those last moments
112
306661
1284
hayatlarınızın bu son anlarındayken
05:07
that it's strictly terror, fear.
113
307945
2912
kesinlikle dehşet ve korku var.
05:10
I have come to realize, regardless of the circumstance,
114
310857
2678
Ve şunun farkına vardım; durum ne olursa olsun
05:13
it's generally met with peace and acceptance,
115
313535
2913
genellikle huzur ve kabullenme ile karşılaştım.
Küçücük şeyler, minicik anlar
05:16
that it's the littlest things, the littlest moments,
116
316448
3692
bu dünyaya getirdiğin zerre kadar şey,
05:20
the littlest things you brought into the world
117
320140
3564
05:23
that give you peace in those final moments.
118
323704
2929
size hayatınızın son anlarında huzuru sağlıyor.
05:26
Thank you.
119
326633
2032
Teşekkür ederim.
05:28
(Applause)
120
328665
3654
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7