Joshua Walters: On being just crazy enough

Joshua Walter: Tam da yeteri kadar çılgın olmak üzerine

Çeviri: Meric Aydonat Gözden geçirme: Sancak Gülgen

My name is Joshua Walters.

Benim adım Joshua Walters.

I'm a performer.

Ben bir sahne sanatçısıyım.

(Beatboxing)

(Ağzıyla ritim tutuyor)

(Laughter)

(Gülüşmeler)

(Applause)

(Alkış)

But as far as being a performer,

Ama sahne sanatçısı olmanın yanında,

I'm also diagnosed

aynı zamanda bana

bipolar.

bipolar(depresif bozukluk) teşhisi konuldu.

I reframe that as a positive

Bunu iyi bir şey olarak görüyorum,

because the crazier I get onstage,

çünkü sahnede ne kadar delirirsem,

the more entertaining I become.

o kadar eğlenceli oluyorum.

When I was 16 in San Francisco,

San Francisco'da 16 yaşındayken,

I had my breakthrough manic episode

hayatıma damgasını vuran manik atağımı yaşadım:

in which I thought I was Jesus Christ.

kendimi Hz. İsa sanıyordum.

Maybe you thought that was scary,

Bunun korkunç olduğunu düşünebilirsiniz,

but actually there's no amount of drugs you can take

ama dünyada kendinizi

that can get you as high

Hz. İsa sandıracak kadar

as if you think you're Jesus Christ.

uyuşturucu yok.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

I was sent to a place,

Bir tımarhaneye

a psych ward,

gönderildim.

and in the psych ward,

Tımarhanede

everyone is doing their own one-man show.

herkes kendi tek kişilik oyununu oynar.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

There's no audience like this

Orada, provalarının sonucunu gösterecek

to justify their rehearsal time.

buradaki gibi bir izleci kitlesi yoktur.

They're just practicing.

Onlar sadece prova yapıyorlar.

One day they'll get here.

Bir gün buraya gelecekler.

Now when I got out,

Çıktığımda,

I was diagnosed

bana teşhis konulmuştu

and I was given medications

ve bir psikiatrist

by a psychiatrist.

ilaç yazmıştı.

"Okay, Josh, why don't we give you some --

"Josh, sana neden şey vermiyoruz --

why don't we give you some Zyprexa.

neden Zyprexe vermiyoruz.

Okay? Mmhmm?

Tamam? Hmmm?

At least that's what it says on my pen."

En azından benim kalemimin üzerinde adı yazıyor."

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Some of you are in the field, I can see.

Bazılarınız bu alanda çalışıyor, görebiliyorum.

I can feel your noise.

Sizin çıkardığınız gürültüyü duyuyorum.

The first half of high school

Lisenin ilk yarısı

was the struggle of the manic episode,

manik atakla başa çıkma çabamla geçti,

and the second half

diğer yarısını da

was the overmedications of these drugs,

yazılan ilaçlar yüzünden

where I was sleeping through high school.

uyuyarak geçirdim.

The second half was just one big nap, pretty much, in class.

İkinci yarısı büyük ölçüde sınıfta yaptığım şekerlemeydi.

When I got out

Çıktığımda

I had a choice.

bir seçim şansım vardı.

I could either deny

Ya bu zihin hastalığımı

my mental illness

inkar edecektim

or embrace

ya da zihinsel yeteneğimi

my mental skillness.

kucaklayacaktım.

(Bugle sound)

(Borazan sesi)

There's a movement going on right now

Bugünlerde bir hareket var,

to reframe mental illness as a positive --

zihinsel hastalıkları iyi gösterme hareketi --

at least the hypomanic edge part of it.

en azından hipomanik kısmını.

Now if you don't know what hypomania is,

Hipomani ne demek bilmiyorsanız,

it's like an engine that's out of control,

kontrolden çıkmış bir motor düşünün,

maybe a Ferrari engine, with no breaks.

mesela bir Ferrari motoru, freni yok.

Many of the speakers here, many of you in the audience,

Buradaki pek çok konuşmacı ve seyirciler arasındaki pek çoğunuz,

have that creative edge,

o yaratıcı kısma sahipsiniz,

if you know what I'm talking about.

neden bahsettimi biliyorsanız.

You're driven to do something

Size imkansız olduğu söylenen

that everyone has told you is impossible.

birşeyi yapmak istiyorsunuz.

And there's a book -- John Gartner.

John Gartner'in bir kitabı var.

John Gartner wrote this book called "The Hypomanic Edge"

John Gartner, "Hipomanık Sınır" diye bir kitap yazdı,

in which Christopher Columbus and Ted Turner and Steve Jobs

bu kitapta Kristof Kolomb, Ted Turner, Steve Jobs gibi

and all these business minds

iş adamı zihnine sahip insanların

have this edge to compete.

yarışma yeteneğinden bahsediyor.

A different book was written not too long ago

Çok da uzun süre önce yazılmamış,

in the mid-90s

90'ların ortasında Kay Redfield Jamison tarafından yazılmış

called "Touched With Fire" by Kay Redfield Jamison

"Ateşin Dokundukları"nda

in which it was looked at in a creative sense

Mozart, Beethoven ve Van Gogh

in which Mozart and Beethoven and Van Gogh

gibi yaratıcı kişiliklerin

all have this manic depression that they were suffering with.

birçoğunun manik depresyona sahip oldukları anlatılıyor.

Some of them committed suicide.

Bazıları intihar etmiş.

So it wasn't all

Yani tam olarak da

the good side of the illness.

hastalığın iyi tarafı değil.

Now recently,

Son zamanlarda,

there's been development in this field.

bu alanda ilerleme kaydedildi.

And there was an article written in the New York Times,

2010 eylülünde New York Times'ta yazılmış

September 2010,

bir makalenin

that stated:

başlığı

"Just Manic Enough."

"Yeteri Kadar Manyak"

Just be manic enough

Tam da yatırımcıların girişimcilerde

in which investors who are looking for entrepreneurs

aradıkları tayftaki kadar

that have this kind of spectrum --

manyak olun --

you know what I'm talking about --

ne demek isteğimi biliyorsunuz --

not maybe full bipolar,

tam olarak bipolar değil de

but they're in the bipolar spectrum --

bipolara tayfındalar --

where on one side,

bi taraftan

maybe you think you're Jesus,

belki de kendinizi

and on the other side

İsa sanırken

maybe they just make you a lot of money.

öte yandan da bir yığın para kazanırsınız.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Your call. Your call.

Sizin tercihiniz. Sizin tercihiniz.

And everyone's somewhere in the middle.

Herkes bunun arasında bir yerde.

Everyone's somewhere in the middle.

Herkes arada bir yerde.

So maybe, you know,

Belki de

there's no such thing

deli diye birşey

as crazy,

yok

and being diagnosed with a mental illness

ve size akıl hastası teşhisi konulması

doesn't mean you're crazy.

deli olduğunuz anlamına gelmiyor.

But maybe it just means

Belki de sadece

you're more sensitive

başkalarının görüp

to what most people can't see

hissedemediği şeylere karşı daha duyarlı

or feel.

olduğunuz anlamına geliyor.

Maybe no one's really crazy.

Belki de kimse gerçekten deli değil.

Everyone is just a little bit mad.

Herkes sadece birazcık çılgın.

How much

Ne kadar olduğu

depends on where you fall in the spectrum.

bu tayfin neresine düştüğünüze bağlı.

How much

Ne kadar olduğu

depends on how lucky you are.

ne kadar şanslı olduğunuza bağlı.

Thank you.

Teşekkür ederim.

(Applause)

(Alkış)