Larry Smith: Why you will fail to have a great career

Larry Smith: Neden harika bir kariyere sahip olmakta başarısız olacaksınız?

Translator: Thu-Huong Ha Reviewer: Morton Bast

Çeviri: Bengisu Pay Gözden geçirme: Diba Szamosi

Ben, bu öğlen sizinle neden harika bir kariyer elde etmekte

I want to discuss with you this afternoon

why you're going to fail to have a great career.

başarısız olacağınızı tartışmak istiyorum. (Kahkahalar)

(Laughter)

I'm an economist.

Ben bir ekonomistim. Ve kasvetliyim.

I do dismal.

End of the day, it's ready for dismal remarks.

Günün sonu, üzücü yorumların zamanı.

I only want to talk to those of you who want a great career.

Ben aranızdan sadece harika bir kariyer isteyenlerle konuşmak istiyorum.

I know some of you have already decided you want a good career.

Biliyorum ki, bazılarınız çoktan harika bir

kariyer istediklerine karar verdiler.

You're going to fail, too.

Siz de başarısız olacaksınız -- (Kahkahalar)

(Laughter)

Because -- goodness, you're all cheery about failing.

çünkü -- Aman tanrım, hepiniz başarısız olma konusunda ne kadar da neşelisiniz.

(Laughter)

Kanadalı grup, şüphesiz. (Kahkahalar)

Canadian group, undoubtedly.

(Laughter)

Those trying to have good careers are going to fail,

İyi bir kariyer sahibi olmaya çalışanlar başarısız olacak

because, really, good jobs are now disappearing.

çünkü gerçekten de, iyi işler tükeniyor.

There are great jobs and great careers,

Harika işler ve kariyerler var

and then there are the high-workload,

ve bolca stres, yüksek oranda iş yükü,

high-stress, bloodsucking, soul-destroying kinds of jobs,

kan emici, tekdüze ve can sıkıcı işler de var

and practically nothing in-between.

ve işten başka neredeyse hiçbir şey yok.

So people looking for good jobs are going to fail.

Bu yüzden iyi iş arayan insanlar başarısız olacaklar.

I want to talk about those looking for great jobs, great careers,

Harika işler ile kariyer arayanlar ve neden

başarısız olacakları konusunda da konuşacağım.

and why you're going to fail.

First reason is that no matter how many times people tell you,

İlk sebep, insanlar size defalarca şöyle diyecekler:

"If you want a great career, you have to pursue your passion,

"Eğer harika bir kariyer istiyorsan, tutkunu sürdürmen,

you have to pursue your dreams, you have to pursue

hayallerinin peşinden gitmen, hayatında seni en cezbeden,

the greatest fascination in your life,"

büyüleyen şeyi takip etmen gerek."

you hear it again and again, and then you decide not to do it.

tekrar tekrar bunu duysanız da sonunda yapmamaya

karar vereceksiniz. Steven J.'nin Stanford'dan mezuniyet

It doesn't matter how many times you download

konuşmasını kaç kez indirirseniz indirin,

Steven J.'s Stanford commencement address,

you still look at it and decide not to do it.

yine ona bakacak ve yapmamaya karar vereceksiniz.

I'm not quite sure why you decide not to do it.

Neden böyle yaptığınız konusunda çok emin değilim.

You're too lazy to do it. It's too hard.

Bunu yapmak için çok tembelsiniz. Bu çok zor.

You're afraid if you look for your passion and don't find it,

Tutkunuz için bakmaktan ve onu bulamamaktan korkuyorsunuz,

you'll feel like you're an idiot, so then you make excuses

aptal gibi hissedeceksiniz, böylece neden tutkunuzu

about why you're not going to look for your passion.

aramayacağınız hakkında bahaneler yaratıyorsunuz.

They are excuses, ladies and gentlemen.

Ve bunlar sadece bahaneler, bayanlar ve baylar.

Şimdi, eğer harika bir kariyer istiyorsanız asıl yapmanız gereken

We're going to go through a whole long list --

your creativity in thinking of excuses not to do what you really need to do

neden yapmadığınız hakkında yaratıcılığınızla oluşturduğunuz

bahanelerden oluşan uzun bir listenin üstünden geçeceğiz.

if you want to have a great career.

So, for example, one of your great excuses is:

Mesela, en büyük bahanelerinizden biri,

(Sigh)

"Harika kariyerler çoğu insan için sadece bir şans meselesi,

"Well, great careers are really and truly, for most people,

just a matter of luck.

o yüzden sadece bekleyeceğim ve şanslı olmayı deneyeceğim

So I'm going to stand around, I'm going to try to be lucky,

ve eğer şanslıysam, harika bir kariyere sahip olacağım.

and if I'm lucky, I'll have a great career.

Eğer değilsem, iyi bir kariyerim olacak."

If not, I'll have a good career."

But a good career is an impossibility, so that's not going to work.

Ama iyi bir kariyer olanaksız, dolayısıyla bu karar işlemeyecek.

Then, your other excuse is,

O zaman, diğer sebebiniz, "Evet, tutkularını takip eden özel

"Yes, there are special people who pursue their passions,

insanlar var, ama onlar dâhiler.

but they are geniuses.

They are Steven J.

Onlar Steven J. Ben bir dâhi değilim.

I'm not a genius.

When I was five, I thought I was a genius,

Beş yaşımdayken, dâhi olduğumu düşünmüştüm,

but my professors have beaten that idea out of my head long since."

ama öğretmenim bu fikri aklımdan çıkardığından

beri çok uzun zaman oldu." (Kahkalar) Hmm?

(Laughter)

"And now I know I am completely competent."

"Ve şimdi biliyorum ki şu an tamamen yeterliyim."

Now, you see, if this was 1950,

Şimdi, görüyorsunuz ki, eğer 1950'de olsaydık,

being completely competent --

tamamen yeterli olmak,

that would have given you a great career.

size harika bir kariyer vermiş olurdu.

But guess what?

Ama tahmin edin ne oldu? Yıl neredeyse 2012 ve

This is almost 2012, and saying to the world,

dünyaya "Ben bütünüyle, tamamen yeterliyim," demek

"I am totally, completely competent,"

is damning yourself with the faintest of praise.

kendinizi övgülerin en sönüğüyle lanetlemektir.

Ve sonrasında, tabii ki, bir başka bahane:

And then, of course, another excuse:

"Well, I would do this, I would do this, but, but --

"Bunu yapardım, şunu yapardım, ama, ama

well, after all, I'm not weird.

nihayetinde ben tuhaf değilim.

Everybody knows that people who pursue their passions

Herkes bilir ki hayallerini takip eden insanlar

are somewhat obsessive.

bir şekilde takıntılıdırlar. Biraz da garip? Hmm? Hmm? Oldu mu?

A little strange.

Hmm? Hmm? Okay?

You know, a fine line between madness and genius.

Bilirsiniz, delilik ve zeka arasında ince bir çizgi.

"I'm not weird. I've read Steven J.'s biography.

Ben garip değilim. Steven J.'nin biyografisini okudum.

Oh my goodness -- I'm not that person. I am nice.

Aman aman. Ben bu insan değilim. Ben iyiyim.

I am normal.

Ben normalim. Ben iyi, nomal bir insanım

I'm a nice, normal person, and nice, normal people --

ve iyi, normal insanlar

tutkuya sahip değillerdir.

don't have passion."

(Laughter)

"Ah, but I still want a great career.

Ah. Ama hala harika bir kariyer istiyorum.

I'm not prepared to pursue my passion,

Ama tutkumun peşinden gitmek için hazır değilim, bu yüzden

so I know what I'm going to do,

ne yapacağımı biliyorum, çünkü benim, benim bir çözümüm var.

because I have a solution.

I have a strategy.

Bir stratejim var.

It's the one Mommy and Daddy told me about.

Annemin ve babamın bana söylediği bir şey.

Mommy and Daddy told me that if I worked hard,

Annem ve babam bana eğer sıkı çalışırsam,

I'd have a good career.

iyi bir kariyer elde edeceğimi söylediler. Dolayısıyla, eğer sıkı çalışıp

So, if you work hard and have a good career,

iyi bir kariyere sahip oluyorsanız, eğer gerçekten çok çok sıkı çalışırsanız,

if you work really, really, really hard,

you'll have a great career.

harika bi kariyere sahip olacaksınız. Matematiksel

Doesn't that, like, mathematically make sense?"

olarak kulağa anlamlı gelmiyor mu?"

Hmm. Not.

Hmm. Hayır. (Kahkahalar)

But you've managed to talk yourself into that.

Ama kendinizi buna ikna etmeyi başardınız.

You know what? Here's a little secret:

Biliyor musunuz? İşte sizi küçük bir sır.

You want to work? You want to work really, really, really hard?

Çalışmak mı istiyorsunuz? Gerçekten çok çok çok sıkı mı çalışmak istiyorsunuz?

You know what? You'll succeed.

Biliyor musunuz? Başarılı olacaksınız. Dünya size gerçekten

The world will give you the opportunity

çok çok çok sıkı çalışma şansını verecek,

to work really, really, really, really hard.

But, are you so sure

ama bütün kanıtlar tersine olmasına rağmen dünyanın size

that that's going to give you a great career,

harika bir kariyer vereceğine emin misiniz?

when all the evidence is to the contrary?

So let's deal with those of you who are trying to find your passion.

O zaman varsayalım ve aranızdan tutkularını bulmaya

calışanları ele alalım.

You actually understand that you really had better do it,

Gerçekten de bunu yapmanın sizin için daha iyi olacağını anladınız

never mind the excuses.

ve bahanelere aldırmadınız. Tutkunuzu bulmaya çalışıyorsunuz

You're trying to find your passion --

(Sigh)

and you're so happy.

ve çok mutlusunuz.

You found something you're interested in.

İlgilendiğiniz bir şey buldunuz.

"I have an interest! I have an interest!"

İlgimi çeken bir şey var! İlgimi çeken bir şey var! Söyle bana.

You tell me.

You say, "I have an interest!" I say, "That's wonderful!

Diyorsunuz ki, "İlgimi çeken bir şey var." Diyorum ki, "Bu şahane!"

Ve bana, bana neyi söylemeye çalışıyorsunuz?

And what are you trying to tell me?"

"Well, I have an interest."

"İlgilendiğim bir şey var."

I say, "Do you have passion?"

Ben diyorum ki. "Bir tutkun var mı?"

"I have an interest," you say.

Sizse "İlgilendiğim bir şey var" diyorsunuz.

"Your interest is compared to what?"

İlginiz neye karşı?

"Well, I'm interested in this."

"Şununla ilgileniyorum."

"And what about the rest of humanity's activities?"

Peki geri kalan diğer aktiviteler?

"Onlarla ilgilenmiyorum."

"I'm not interested in them."

"You've looked at them all, have you?"

Bütün hepsine baktın mı?

"No. Not exactly."

"Hayır, tam olarak sayılmaz."

Passion is your greatest love.

Tutku en büyük aşkınız.

Passion is the thing

Tutku sizin yeteniğinizi en üst düzeyde ifade etmenize

that will help you create the highest expression of your talent.

yardım eden şeydir.

Passion, interest -- it's not the same thing.

Tutku, ilgi -- aynı şey değiller.

Are you really going to go to your sweetie and say,

Gerçekten de sevgilinize gidecek ve

"Marry me! You're interesting."

"Benimle evlen! İlginçsin." mi diyeceksiniz? (Kahkahalar)

(Laughter)

Won't happen.

Gerçekleşmeyecek. Gerçekleşmeyecek ve yalnız öleceksiniz. (Kahkahalar)

Won't happen, and you will die alone.

(Laughter)

What you want,

İstediğiniz şey, istediğiniz şey, istediğiniz şey:

what you want, what you want,

tutku. İlginin ötesinde.

is passion.

It is beyond interest.

You need 20 interests, and then one of them,

20 tane ilgiye ihtiyacınız var ve belki bunlardan biri

one of them might grab you,

sizi yakalayabilir, içlerinden biri sizi başka her şeyden

one of them might engage you more than anything else,

daha çok bağlayıcı olabilir ve diğer şeylere kıyasla belki

and then you may have found your greatest love,

hayatınızdaki en büyük aşkı bulmuşsunuzdur;

in comparison to all the other things that interest you,

işte bu, sizin tutkunuz.

and that's what passion is.

I have a friend, proposed to his sweetie.

Sevgilisine evlilik teklif eden bir arkadaşım var.

He was an economically rational person.

Ekonomik olarak mantıklı davranan bir insan.

Sevgilisine "Evlenmemize ve ilgilerimizi

He said to his sweetie, "Let us marry.

birleştirmize izin ver." dedi.

Let us merge our interests."

(Laughter)

(Kahkahalar)

Yes, he did.

Evet, bunu dedi.

"I love you truly," he said. "I love you deeply.

"Seni içten seviyorum," dedi. "Seni derin bir sevgiyle seviyorum."

I love you more than any other woman I've ever encountered.

"Seni daha önce karşılaştığım herhangi bir kadından daha çok seviyorum.

I love you more than Mary, Jane, Susie, Penelope,

Seni Mary'den, Jane'den, Susie'den, Penelope'dan, Ingrid'den, Gertrude'dan,

Ingrid, Gertrude, Gretel --

Gretel'den daha çok seviyorum --

I was on a German exchange program then.

O zamanlar bir Alman değişim programındaydım." (Kahkahalar)

I love you more than --"

"Seni --- dan da çok seviyorum"

All right.

Pekâlâ. O, sevgilisine karşı olan aşkını sayarken

She left the room

halfway through his enumeration of his love for her.

kız odayı terk etti.

After he got over his surprise at being, you know, turned down,

Reddedilmiş olmanın yaşattığı şoku atlattıktan sonra,

mantıksız bir insanla evlenmekten son anda ucuz

he concluded he'd had a narrow escape

from marrying an irrational person.

kurtulduğu sonucuna vardı.

Although, he did make a note to himself that the next time he proposed,

Buna rağmen, bir daha evlenme teklifi ettiğinde

önceden aynı rol için seçtiği kadınları tek tek saymanın

it was perhaps not necessary

to enumerate all of the women he had auditioned for the part.

gerekli bir şey olmadığını aklının bir köşesine yazdı. (Kahkahalar)

(Laughter)

But the point stands.

İşin ana fikri ortada. Alternatifler için bakmalısıniz ki,

You must look for alternatives so that you find your destiny,

kaderinizi bulabilesiniz

ya da "kader" kelimesinden korkuyor musunuz?

or are you afraid of the word "destiny"?

Does the word "destiny" scare you?

"Kader" kelimesi sizi korkutuyor mu?

That's what we're talking about.

Bahsettiğimiz şey bu ve eğer yeteneğinizinin en yüksek şekilde

And if you don't find the highest expression of your talent,

ifade edilmiş halini bulmazsanız, sadece "ilgi çekici" olana

if you settle for "interesting," what the hell ever that means,

razı olursanız, artık ne demek oluyorsa bu,

do you know what will happen at the end of your long life?

uzun yaşamınızın sonunda ne olacağını biliyor musunuz?

Your friends and family will be gathered in the cemetery,

Aileniz ve arkadaşlarınız meazarlıkta toplanmış olacaklar

and there beside your gravesite will be a tombstone,

ve orada mezarınızın tepesinde bir mezar taşı olacak

ve üstüne şöyle bir yazı kazınmış olacak:

and inscribed on that tombstone

it will say, "Here lies a distinguished engineer,

"Burada Velcro'yu icat eden seçkin mühendis yatıyor."

who invented Velcro."

Ama mezartaşının asıl söylemesi gereken,

But what that tombstone should have said,

in an alternative lifetime,

alternatif bir hayatta,

what it should have said if it was your highest expression of talent,

eğer yeteneğinizin en yüksek şekilde ifade edilmiş halinde

olsaydınız yazması gereken "Burada Birleşik Alan Kuramı'nı

was, "Here lies the last Nobel Laureate in Physics,

who formulated the Grand Unified Field Theory

formülize eden Warp sürücülerinin pratikte uygulanabilirliğini

and demonstrated the practicality of warp drive."

gösteren, Fizik dalında Nobel Ödülünü kazanmış biri yatıyor.

(Laughter)

(Kahkahalar)

Velcro, indeed!

Velcro, tabii ki. (Kahkahalar)

(Laughter)

Biri harika bir kariyerdi.

One was a great career.

One was a missed opportunity.

Biri kaçırılmış bir fırsattı.

But then, there are some of you who,

Ama diğer tarafta, aranızda bazıları var ki,

bütün bu bahanalere rağmen, tutkunuzu,

in spite of all these excuses, you will find,

you will find your passion.

tutkunuzu bulacaksınız

And you'll still fail.

ve yine de başarısız olacaksınız.

You're going to fail, because --

Başarısız olacaksınız, çünkü

tutkunuzu yapmayacaksınız,

because you're not going to do it,

because you will have invented a new excuse,

çünkü yeni bir bahane icat edeceksiniz,

any excuse to fail to take action,

harekete geçmeyi başarısız kılacak bir bahane ve ben

and this excuse, I've heard so many times:

bu bahaneyi çok defalar duydum.

"Yes, I would pursue a great career,

"Evet, harika bir kariyer sürdürebilirdim ama ben

but, I value human relationships --

insan ilişkilerine başarıdan daha büyük önem veriyorum."

(Laughter)

more than accomplishment.

I want to be a great friend.

Harika bir arkadaş olmak istiyorum. Harika bir eş olmak istiyorum.

I want to be a great spouse.

I want to be a great parent,

Harika bir ebeveyn olmak istiyorum ve ve bunları harika bir başarı

and I will not sacrifice them

için kurban etmeyeceğim."

on the altar of great accomplishment."

(Kahkahalar)

(Laughter)

What do you want me to say?

Ne dememi istiyorsunuz?

Now, do you really want me to say now, tell you,

Şimdi, gerçekten şu an size şunu söylememi mi istiyorsunuz?

"Really, I swear I don't kick children."

"Gerçekten de, yemin ederim çocukları tekmelemiyorum." (Kahkahalar)

(Laughter)

Hmm? Kendinize verdiğiniz dünya görüşüne bir bakın.

Look at the worldview you've given yourself.

Ne olursa olsun, siz bir kahramansınız ve ben, incelikle

You're a hero no matter what.

And I, by suggesting ever so delicately

öneriyorum ki, eğer ki harika bir kariyer istiyorsanız,çocuklardan

that you might want a great career, must hate children.

nefret etmelisiniz. Ben çocuklardan nefret etmiyorum. Onları tekmelemiyorum.

I don't hate children. I don't kick them.

Yes, there was a little kid wandering through this building

Evet, buraya geldiğimde binanın etrafında gezinen küçük bir çocuk vardı

when I came here, and no, I didn't kick him.

ve hayır, onu tekmelemedim. (Kahkahalar)

(Laughter)

Course, I had to tell him the building was for adults only,

Elbette, ona bu binanın sadece yetişkinler için olduğunu söylemek

and to get out.

ve onu dişarı çıkarmak zorundaydım.

Annesi hakkında bir şeyler geveledi ve ben

He mumbled something about his mother,

and I told him she'd probably find him outside anyway.

ona büyük ihtimalle annesini dışarıda bir şekilde bulacağını söyledim.

Last time I saw him, he was on the stairs crying.

Onu son gördüğümde, merdivenlerde ağlıyordu. (Kahkahalar)

(Laughter)

What a wimp.

Tam bir korkak kedi. (Kahkahalar)

(Laughter)

But what do you mean? That's what you expect me to say.

Ama ne demek istiyorsunuz? Bu sizin benden söylememi beklediğiniz şey.

Do you really think it's appropriate

Gerçekten de düşünüyorsunuz ki, çocukları

that you should actually take children and use them as a shield?

bir kalkan gibi kullanmak,

yerinde ve uygun bir durum.

You know what will happen someday,

Biliyor musunuz bir gün ne olacak,

size, ideal aileye, size?

you ideal parent, you?

Bu çocuk bir gün size gelecek ve şöyle diyecek:

The kid will come to you someday and say,

"I know what I want to be.

"Ne olmak istediğimi biliyorum.

I know what I'm going to do with my life."

Hayatımla ne yapacağımı biliyorum."

You are so happy.

Çok mutlusunuz, Bu ailelerin duymak isteyeceği bir

It's the conversation a parent wants to hear,

sohbet, çünkü çocuğunuz matematikte iyi

because your kid's good in math,

and you know you're going to like what comes next.

ve biliyorsunuz ki söyleyeceği şeyi seveceksiniz.

Says your kid,

Çocuğunuz şunu diyor: "Karar verdim ki

"I have decided I want to be a magician.

ben bir sihirbaz olmak istiyorum.

I want to perform magic tricks on the stage."

Sahnede sihir numaralarını sergilemek istiyorum."

(Kahkahalar)

(Laughter)

And what do you say?

Ve ne diyorsunuz?

You say, you say,

Diyorsunuz ki, diyorsunuz ki,

"That's risky, kid.

"Hmm, bu riskli, yavrum.

Might fail, kid. Don't make a lot of money at that, kid.

Olmayabilir. Bundan çok para kazanamayabilirsin.

I don't know, kid, you should think about that again, kid.

Gerçi sen bilirsin, ben karışmam, yavrum

ama bunun hakkında tekrar düşünmelisin çocuğum,

You're so good at math, why don't you --"

matematikte çok iyisin, başka alan seçmeye ne dersin?

The kid interrupts you and says,

Ve çocuk sizin konuşmanızı keserek

"Ama bu benim hayalim. Benim hayalim bunu yapmak." diyor.

"But it is my dream. It is my dream to do this."

And what are you going to say?

Ve ne diyeceksiniz?

You know what you're going to say?

Ne diyeceğinizi biliyor musunuz?

"Bak çocuğum. Bir zamanlar benimde bir hayalim vardı ama"

"Look kid. I had a dream once, too, but --

But --"

So how are you going to finish the sentence with your "but"?

Ve "ama"yla başlayan cümlenizi nasıl bitireceksiniz?

"But. I had a dream too, once, kid, but I was afraid to pursue it."

"Ama. Benimde bir hayalim vardı çocuğum ama onu takip etmeye korkuyordum."

Or are you going to tell him this:

Ya da ona şunu mu söyleceksiniz?

"Bir zamanlar bir hayalim vardı çocuğum.

"I had a dream once, kid.

Ama sonra sen doğdun." (Kahkahalar)

But then, you were born."

(Laughter)

(Applause)

(Kahkalar) (Alkış)

Do you really want to use your family,

Gerçekten de ailenizi kullanmak istiyor musunuz?

do you really ever want to look at your spouse and your kid,

Kocanıza ve çocuğunuza bakmak ve gardiyanlarınızı

görmek istiyor musunuz?

and see your jailers?

There was something you could have said to your kid,

Çocuğunuza, size "Bir hayalim var." dediğinde

when he or she said, "I have a dream."

söyleyebileceğiniz bir şey vardı.

You could have said --

Bu çocuğun yüzüne bakabilir, ve diyebilirdiniz ki,

looked the kid in the face and said,

"Peşinden git, çocuğum,

"Go for it, kid!

tıpkı benim yaptığım gibi."

Just like I did."

But you won't be able to say that,

Ama bunu söyleyemezdiniz, çünkü

because you didn't.

bunu yapmadınız. Dolayısıyla söyleyemezsiniz. (Kahkahalar)

So you can't.

(Laughter)

Ve ailelerin günahları,

And so the sins of the parents

zavallı çocuklara musallat oluyor.

are visited on the poor children.

Why will you seek refuge in human relationships

Neden insan ilişkilerini tutkunuzun peşinden gitmemek için

as your excuse not to find and pursue your passion?

bir bahane olarak kullanıp bir sığınak arayasınız ki?

Neden olduğunu biliyorsunuz.

You know why.

Kalbinizin derinliklerinde nedenini biliyorsunuz

In your heart of hearts, you know why,

and I'm being deadly serious.

ve son derece ciddiyim.

You know why you would get all warm and fuzzy

İnsan ilişkileriyle içinizi ısıtıp kendinizi neden

and wrap yourself up in human relationships.

bununla sarmaladığınızı biliyorsunuz.

Çünkü siz bir ---

It is because you are --

you know what you are.

Ne olduğunuzu biliyorsunuz.

You're afraid to pursue your passion.

Tutkunuzu takip etmeye korkuyorsunuz.

You're afraid to look ridiculous.

Komik duruma düşmekten korkuyorsunuz.

You're afraid to try.

Denemeye korkuyorsunuz. Başarısız olacağınızdan korkuyorsunuz.

You're afraid you may fail.

Harika arkadaş, harika eş, harika aile, harika kariyer.

Great friend, great spouse, great parent, great career.

Bir bir paket değil mi? Bu olduğunuz şey değil mi?

Is that not a package? Is that not who you are?

How can you be one without the other?

Biri olmadan nasıl diğeri olabilirsiniz ki?

But you're afraid.

Ama korkuyorsunuz.

And that's why you're not going to have a great career.

İşte bu yüzden harika bir kariyere sahip olmayacaksınız, ancak --

Unless --

İngilizce'de en davetkar sözlerden biri: ancak --

"unless," that most evocative of all English words --

"unless."

Ancak.

Ama "ancak" sözü aynı zamanda

But the "unless" word is also attached

to that other, most terrifying phrase,

başka korkunç sözlere bağlı:

"If only I had ..."

"Keşke ..."

"If only I had ..."

"Keşke ..."

If you ever have that thought ricocheting in your brain,

Bu gibi sözler beyninizde dolanacak olursa,

it will hurt a lot.

çok acıtacaktır.

So, those are the many reasons

Bunlar neden harika bir

why you are going to fail

kariyere sahip olmakta

to have a great career.

başarısız olacağınızın nedenleri.

ancak ...

Unless --

Ancak.

Unless.

Thank you.

Teşekkürler. (Alkışlar)

(Applause)