Geoff Mulgan: A short intro to the Studio School

Geoff Mulgan: "Stüdyo Okul" hakkında kısa bir giriş

Çeviri: Leonaidas Warrior Gözden geçirme: osman oguz ahsen

What I want to talk about today is one idea.

Bugün bir fikir üstünde konuşmak istiyorum.

It's an idea for a new kind of school,

Yeni bir okul çeşidi hakkında bir fikir.

which turns on its head much of our conventional thinking

Klasik öğrenme ve düşünmeyi baştan aşağı değiştiren

about what schools are for and how they work.

hangi okulun ne için olduğu ve onların nasıl işlediklerini gösteren bir fikir

And it might just be coming to a neighborhood near you soon.

ve yakın bir zamanda sizin de mahallenize gelebilecek bir şey.

Where it comes from

Geliş yeri

is an organization called the Young Foundation,

Genç Kuruluş diye bilinen bir topluluk,

which, over many decades,

onlarca yıl almış

has come up with many innovations in education, like the Open University

eğitime yenilikler getiren (Açık Öğretim Üniversiteleri gibi)

and things like Extended Schools,

okul kamplarına benzeyen

Schools for Social Entrepreneurs, Summer Universities

sosyal girişmci okulları,yaz okulları -üniversiteleri-

and the School of Everything.

kısacası aklınıza gelen her şeyin okulu.

And about five years ago, we asked

Yaklaşık beş yıl önce kendimize

what was the most important need for innovation

ihtiyacımız olan en önemli yenilik nedir diye sorduk,

in schooling here in the U.K.

Birleşik Krallık'taki yani buradaki okullarda.

And we felt the most important priority

Düşündük ki

was to bring together two sets of problems.

iki ana problemi bir araya getirmek en önemli önceliğimizdi.

One was large numbers of bored teenagers

Birincisi çok sayıda sıkılmış,bıkmış gençler

who just didn't like school,

yani okulu sevmeyenlerden bahsediyorum,

couldn't see any relationship between what they learned in school

okulda öğrendikleri ile ilgili hiç bir bağ kuramayanlar

and future jobs.

geleceklerindeki işleriyle de.

And employers who kept complaining

Durmadan sızlanan,söylenen çalışanlar

that the kids coming out of school weren't actually ready for real work,

böyle yerlede okuyan çocuklar gerçek bir işe hazır olamazdı.

didn't have the right attitudes and experience.

Doğru tutumları ve deneyimleri de olmazdı.

And so we try to ask:

Biz şöyle bir soru sorduk:

What kind of school would have the teenagers fighting to get in,

Hangi okul tipi gençlerin girmek için birbirleriyle savaştığı

not fighting to stay out?

ve uzak durmak için çabalamadığı okuldur?

And after hundreds of conversations

Yüzlerce

with teenagers and teachers and parents

öğrenci ,öğretmen ,veli

and employers and schools

çalışan ve okullarla yaptığımız sayısız konuşmalarda

from Paraguay to Australia,

Paraguay'dan Avusturalya'ya kadar

and looking at some of the academic research,

ve bir çok akademik araştırmaya bakarak,

which showed the importance

bize

of what's now called non-cognitive skills --

kavramsal olmayan becerilerin

the skills of motivation, resilience --

motivasyon ve kendini yenilemenin

and that these are as important

kavramsal ve akademik beceriler kadar

as the cognitive skills -- formal academic skills --

önemli olduğunu gösterdi.

we came up with an answer, a very simple answer in a way,

Bu yol bize bir cevap çıkardı ,çok basit bir cevap

which we called the Studio School.

Stüdyo Okul.

And we called it a studio school

Biz buna Stüdyo Okul adını verdik,

to go back to the original idea of a studio in the Renaissance

Rönesans dönemindeki orjinal fikirden yola çıkarak,

where work and learning are integrated.

çalışıp öğrenmenin bir arada olduğu döneme yani,

You work by learning,

çalışarak öğreniyorsunuz,

and you learn by working.

öğrenerek çalışıyorsunuz.

And the design we came up with had the following characteristics.

Bu projede belli başlı ilkelerimiz var.

First of all, we wanted small schools --

İlk olarak küçük okullar istiyoruz.

about 300, 400 pupils --

yaklaşık 300 400 öğrenci

14 to 19 year-olds,

14 ile 19 yaş arasında

and critically, about 80 percent of the curriculum done

yaklaşık %80 i

not through sitting in classrooms,

sınıflarda oturmak yerine

but through real-life, practical projects,

gerçek yaşamın içinden,projeler yaparak,deneyerek

working on commission

kurullarda,

to businesses, NGO's and others.

hükümet dışı örgütlerde ve diğer bir çok yerde çalışabilecek.

That every pupil would have a coach, as well as teachers,

Her öğrencinin öğretmenleri gibi

who would have timetables

ders programı ve çizelgeleri olan koçları olacak.

much more like a work environment in a business.

Tıpkı firmalardaki iş çevrelerine benzeyen bir sistem.

And all of this will be done within the public system,

Tıpkı kamu yerleri gibi işleyen,

funded by public money,

devlet tarafından para alan

but independently run.

fakat bağımsız olarak yürüyen bir yer.

And all at no extra cost, no selection,

Ekstra ücreti, seçmesi olmayan

and allowing the pupils the route into university,

öğrencileri üniversiteye yönlendirmeyi görev edinen bir yer.

even if many of them would want to become entrepreneurs

Eğer girişimci olmak isterlerse

and have manual jobs as well.

kendilerine iş bulabilecekler.

Underlying it was some very simple ideas

Bunun altında çok basit bir fikir yatıyor.

that large numbers of teenagers learn best by doing things,

Bir çok öğrenci en iyi yaparak,

they learn best in teams

takımlar halinde öğrenerek,

and they learn best by doing things for real --

ve gerçek olan bir şey hakkında çalışarak öğrenir.

all the opposite of what mainstream schooling

Kısacası temel okul öğretiminin karşıtı olan her şey

actually does.

burada var ve yapılıyor.

Now that was a nice idea,

Şimdi ,bu iyi bir fikirdi.

so we moved into the rapid prototyping phase.

Hızlıca ilk örneğini yapmak için harekete geçtik.

We tried it out,

Bunu denedik.

first in Luton --

İlk olarak Luton'da

famous for its airport and not much else, I fear --

korkarım ki havaalanından başka fazla bir şeyi olmayan yer

and in Blackpool -- famous for its beaches and leisure.

ve Blackpool'da herkesin bildiği gibi ünlü plajları olan

And what we found -- and we got quite a lot of things wrong

Peki ne bulduk? Birçok hata bulduk

and then improved them --

ve onları düzeltip geliştirdik.

but we found that the young people loved it.

Hatalara rağmen gençler bunu sevmişti.

They found it much more motivational, much more exciting

Bunu geleneksel eğitimden daha heyecan verici

than traditional education.

ve motive edici bulmuşlardı.

And perhaps most important of all,

Belkide hepsinden önemlisi

two years later when the exam results came through,

iki yıl sonraki sınav sonuçlarından geldi.

the pupils who had been put on these field trials

Yapılan saha çalışmalarında

who were in the lowest performing groups

en alt gruplarda bulunan öğrenciler

had jumped right to the top --

en üst seviyeye çıkmışlardı.

in fact, pretty much at the top decile of performance

Gerçekten

in terms of GCSE's,

lise mezuniyet sınavının verilerine göre (General Certificate of Secondary Education)

which is the British marking system.

-İngiltere'deki not sistemi- yüzdelik başarıları en yüksekti.

Now not surprisingly,

Şimdi etkilenenen bu insanlar

that influenced some people to think we were onto something.

bizim bir şeyler üstünde olduğumuzu anlamışlardı.

The minister of education

Londra'nın güneyinde bulunan

down south in London

Milli Eğitim Bakanı kendisini

described himself as a "big fan."

bu projenin büyük bir hayranı olduğunu belirtti.

And the business organizations thought we were onto something

İşveren firmalar da çocuklarımızı günümüz gerçek yaşamına

in terms of a way of preparing children much better

daha iyi hazırladığımızdan dolayı

for real-life work today.

bir şeyler üzerinde olduğumuzu düşünmüşlerdi.

And indeed, the head of the Chambers of Commerce

Gerçekten Ticaret Odası Başkanı da

is now the chairman of the Studio Schools Trust

şimdiki Stüdyo Okul'un başkanı

and helping it, not just with big businesses,

sadece büyük firmalar ile değil

but small businesses all over the country.

ülkenin her bir yanındaki küçük firmalarla bize yardım ediyor.

We started with two schools.

İki okulla çalışmaya başladık

That's grown this year to about 10.

Bu yıl büyüyerek sayıyı 10 a kadar çıkardık.

And next year, we're expecting about 35 schools

Bir sonraki yıla 35 okul planlıyoruz

open across England,

İngiltere çevresinde

and another 40 areas

ve başka 40 bölgede

want to have their own schools opening --

bu fikirle

a pretty rapid spread

hızlıca yayılan

of this idea.

okullarının açılmasını istiyorlar.

Interestingly,

İlginç olarak

it's happened almost entirely without media coverage.

neredeyse hiç medya desteği almadan bunu sağladık.

It's happened almost entirely without big money behind it.

Neredeyse arkamızda hiç büyük para almadan bunu sağladık.

It spread almost entirely through word of mouth, virally,

Bütün dünyaya

across teachers, parents,

öğretmenlere,velilere,eğitimle uğraşan insanlara

people involved in education.

tıpkı bir virüs gibi ağızdan ağıza yayılacak.

And it spread because of the power of an idea --

Bir fikrin gücünden dolayı yayılacak.

so the very, very simple idea

Eğitimi baştan aşağı değiştirerek

about turning education on its head

marjinal olan düşünceleri

and putting the things which were marginal,

-takım çalışması,proje yapma gibi şeyler-

things like working in teams, doing practical projects,

eğitimin kenarları yerine tam kalbine koyan

and putting them right at the heart of learning,

çok ama çok

rather than on the edges.

basit bir fikir.

Now there's a whole set of new schools

Bu sonbahara kadar

opening up this autumn.

böyle bir çok okul açılacak.

This is one from Yorkshire

Benim de kuzenimin bulunduğu bir yerden,

where, in fact, my nephew, I hope, will be able to attend it.

Yorkshire'dan idi bu.

And this one is focused

Bu medya endüstrisi üzerine

on creative and media industries.

odaklanmıştı,

Other ones have a focus on health care,

diğeri sağlık,

tourism, engineering

bir diğeri turizm,mühendislik

and other fields.

ve diğer mesleklere odaklanacak.

We think we're onto something.

Biz de sonunda bir şey üstünde olduğumuz düşünmeye başlamıştık.

It's not perfect yet,

Henüz mükemmel değil

but we think this is one idea

fakat okuldan sıkılan binlerce

which can transform the lives

hatta milyonlarca öğrencinin

of thousands, possibly millions, of teenagers

hayatını değiştirebilecek

who are really bored by schooling.

bir fikir.

It doesn't animate them.

Sizin gibi sıralarda oturup

They're not like all of you who can sit in rows

saatlerce bir şeyler dinlemek

and hear things said to you for hour after hour.

onları canlandırıp neşelendirmiyor.

They want to do things, they want to get their hands dirty,

Bir şeyler yapmak istiyorlar,ellerinin kirlenmesini istiyorlar

they want education to be for real.

gerçek hayata yönelik eğitim almak istiyorlar.

And my hope is that some of you out there

Umuyorum ki sizin gibi insanlar

may be able to help us.

bize yardım edebilirler.

We feel we're on the beginning of a journey

Deneyim ve gelişme yolununun

of experiment and improvement

daha başında olduğumuzun farkındayız.

to turn the Studio School idea

Stüdyo Okul fikrini

into something which is present,

olan bir şey haline getirmek için

not as a universal answer for every child,

her çocuk için evrensel bir cevap olmayabilir ama

but at least as an answer for some children in every part of the world.

en azından Dünya'nın her bölgesinden bir çok çocuk için cevap olacak

And I hope that a few of you at least can help us make that happen.

ve sizin gibi bir çok insan en azından bize bunu gerçek yapmak için yardım edebilir.

Thank you very much.

Hepinize çok teşekkür ederim.

(Applause)

Alkışlar...