Barton Seaver: Sustainable seafood? Let's get smart

Barton Seaver: Deniz ürünlerinde süreklilik mi istiyoruz? Öyleyse mantıklı davranmalıyız.

26,038 views

2010-10-27 ・ TED


New videos

Barton Seaver: Sustainable seafood? Let's get smart

Barton Seaver: Deniz ürünlerinde süreklilik mi istiyoruz? Öyleyse mantıklı davranmalıyız.

26,038 views ・ 2010-10-27

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Cevat Erisken Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:15
Sustainability represents
0
15260
2000
Süreklilik,
00:17
the what, the where and the how
1
17260
2000
yakalanacak şeyin
00:19
of what is caught.
2
19260
2000
ne, nerede ve nasıl olması gerektiğini gösterir.
00:21
The who and the why are what's important to me.
3
21260
2000
"Ne" ve "niçin" benim için önemli olanlarıdır.
00:23
I want to know the people behind my dinner choices.
4
23260
2000
Ben, benim yemek seçeneğimi belirleyen kişileri bilmek isterim.
00:25
I want to know how I impact them.
5
25260
2000
Benim onları nasıl etkilediğimi bilmek isterim.
00:27
I want to know how they impact me.
6
27260
2000
Onların beni nasıl etkilediklerini bilmek isterim.
00:29
I want to know why they fish.
7
29260
2000
Niçin avlandıklarını bilmek isterim.
00:31
I want to know how they rely on the water's bounty
8
31260
2000
Geçimlerini sağlamak için suyun nimetlerine
00:33
for their living.
9
33260
2000
nasıl bağlı olduklarını bilmek isterim.
00:35
Understanding all of this enables us
10
35260
2000
Bütün bunları anlamak,
00:37
to shift our perception of seafood
11
37260
2000
bizim, deniz ürünlerini
00:39
away from a commodity
12
39260
2000
bir ticari varlık olarak değil de
00:41
to an opportunity
13
41260
2000
ekosistemimizi yeniden yapılandırma konusunda
00:43
to restore our ecosystem.
14
43260
2000
bir fırsat olarak algılamamızı sağlar.
00:45
It allows for us to celebrate the seafood
15
45260
2000
Bu, deniz ürünlerinin önemini ve onlara sahip olduğumuz için
00:47
that we're also so fortunate to eat.
16
47260
2000
ne kadar talihli olduğumuzu anlamamızı sağlar.
00:49
So what do we call this?
17
49260
2000
Peki, bunu nasıl adlandırırız?
00:51
I think we call it restorative seafood.
18
51260
3000
Sanırım bunu "şifalı deniz ürünü" olarak adlandırabiliriz.
00:54
Where sustainability is the capacity
19
54260
2000
Burada, süreklilik, dayanma ve
00:56
to endure and maintain,
20
56260
2000
devam ettirme kapasitesini,
00:58
restorative is the ability to replenish and progress.
21
58260
3000
şifalı olma ise yenileme ve gelişme yeteneğini göstermektedir.
01:01
Restorative seafood allows for an evolving and dynamic system
22
61260
3000
Şifalı deniz ürünlerini kullanmak, gelişen ve dinamik bir sistemin oluşmasına
01:04
and acknowledges our relationship with the ocean
23
64260
2000
imkan sağlar ve onlara kaynak teşkil eden denizlerle olan
01:06
as a resource,
24
66260
2000
karşılıklı ilişkimizi tasdik eder.
01:08
suggesting that we engage to replenish the ocean
25
68260
3000
Böylece, denizleri yeniden doldurmak için gösterdiğimiz çabamızı
01:11
and to encourage its resiliency.
26
71260
2000
ve kendini yenilemesi için olan teşvikimizi izah etmiş oluruz.
01:13
It is a more hopeful, it is a more human,
27
73260
3000
Bu, daha umut verici, daha insancıl
01:16
and is a more useful way of understanding our environment.
28
76260
3000
ve çevremizi anlayabilmemiz için daha faydalı bir tercihtir.
01:20
Wallet guides -- standard issue
29
80260
3000
Cep rehberi -- denizleri koruma dünyası
01:23
by lots in the marine conservation world --
30
83260
2000
üzerine standart baskı --
01:25
are very handy; they're a wonderful tool.
31
85260
3000
bu konuda oldukça faydalı ve mükemmel bir araç olabilir.
01:28
Green, yellow and red lists [of] seafood species.
32
88260
3000
Yeşil, sarı ve kırmızı renklerle tanımlanmış deniz ürünleri listesi.
01:31
The association is very easy: buy green, don't buy red,
33
91260
3000
İlişkilendirmek çok basit: yeşilse al, kırmızıyı alma.
01:34
think twice about yellow.
34
94260
2000
Sarı listedekini alırken iki kere düşün.
01:36
But in my mind, it's really not enough
35
96260
2000
Bana göre, sadece yeşil listeden yemek
01:38
to just eat green list.
36
98260
2000
kesinlikle yeterli değildir.
01:40
We can't sustain this without the measure of our success
37
100260
3000
Bu konudaki çabalarımızı değerlendirmeden,
01:43
really changing the fate of the species
38
103260
2000
sarı ve kırmızı listedeki mahsülleri tüketmeden
01:45
in the yellow and the red.
39
105260
2000
sürekliliği sağlayamayız.
01:47
But what if we eat only in the green list?
40
107260
3000
Sadece yeşil listeden yersek ne olur?
01:50
You've got pole-caught yellowfin tuna here --
41
110260
3000
Burada sürdürülebilir stoklardan gelen
01:53
comes from sustainable stocks.
42
113260
2000
oltayla avlanmış sarıkanat tuna balığı var.
01:55
Pole caught -- no bycatch.
43
115260
2000
Oltayla avlanmış -- başka bir tür avlarken ağalara yanlışlıkla takılmış değil.
01:57
Great for fishermen. Lots of money. Supporting local economies.
44
117260
3000
Balıkçılar için mükemmel, yüklü para, yerel ekonomiler için destek.
02:00
But it's a lion of the sea. It's a top predator.
45
120260
3000
Fakat o bir deniz aslanı. Deniz yırtıcılarının önde gelenlerinden.
02:03
What's the context of this meal?
46
123260
2000
Bu öğündeki durum nedir?
02:05
Am I sitting down in a steakhouse to a 16-ounce portion of this?
47
125260
3000
Bir biftekçide oturmuş 1/2kg porsiyon mu sipariş ediyorum?
02:08
Do I do this three times a week?
48
128260
2000
Haftada üç kez bunu yapıyor muyum?
02:10
I might still be in the green list,
49
130260
2000
Hala yeşil listedekileri tercih edebilirim,
02:12
but I'm not doing myself, or you,
50
132260
2000
fakat ne kendime, ne size
02:14
or the oceans any favors.
51
134260
3000
ne de denizlere bir katkım olur.
02:18
The point is that we have to have a context,
52
138260
2000
Durum şudur ki bütün bu davranışlar için
02:20
a gauge for our actions in all this.
53
140260
3000
bir ölçek oluşturmamız lazım.
02:23
Example: I've heard that red wine is great for my health --
54
143260
3000
Örneğin: kırmızı şarabın kalp sağlığı için çok faydalı olduğunu öğrendim --
02:26
antioxidants and minerals -- heart healthy.
55
146260
2000
antioksidantlar ve mineraller açısından.
02:28
That's great! I love red wine!
56
148260
2000
Harika! Kırmızı şarabı seviyorum.
02:30
I'm going to drink so much of it. I'm going to be so healthy.
57
150260
3000
Çok şarap içeceğim ve sağlıklı olacağım.
02:33
Well, how many bottles is it
58
153260
2000
Peki, kaç şişe içersem zararlı olmaya,
02:35
before you tell me that I have a problem?
59
155260
2000
sağlık problemlerim ortaya çıkmaya başlar?
02:37
Well folks, we have a protein problem.
60
157260
2000
Arkadaşlar, bir protein problememiz var.
02:39
We have lost this sensibility
61
159260
2000
Konu yemeğe gelince
02:41
when it regards our food,
62
161260
2000
duyarlılığımızı kaybediyoruz
02:43
and we are paying a cost.
63
163260
2000
ve bedelini ödüyoruz.
02:45
The problem is we are hiding that cost beneath the waves.
64
165260
3000
Mesele şudur ki, bu bedeli sularda gizliyoruz.
02:48
We are hiding that cost
65
168260
2000
Bu bedeli,
02:50
behind the social acceptance of expanding waistlines.
66
170260
2000
artan kilolarımızda saklıyoruz.
02:52
And we are hiding that cost behind monster profits.
67
172260
3000
Ve onu dev kazançlarımızda saklıyoruz.
02:56
So the first thing about this idea of restorative seafood
68
176260
2000
Bu yüzden bu "şifalı deniz ürünleri" fikriyle ilgili ilk şey
02:58
is that it really takes into account our needs.
69
178260
3000
onun bizim ihtiyaçlarımızı gözönünde bulundurmasıdır.
03:01
Restorative seafood might best be represented
70
181260
2000
"Şifalı deniz ürünleri" en iyi biçimde
03:03
not by Jaws, or by Flipper, or the Gordon's fisherman,
71
183260
2000
efsanevi Jaws, Flipper veya Gorton'un Balıkçısı ile değil
03:05
but rather, by the Jolly Green Giant.
72
185260
3000
Jolly Green Giant kahramanı ile tasfir edilebilir.
03:08
Vegetables:
73
188260
2000
Sebzeler!
03:10
they might yet save the oceans.
74
190260
2000
Bunlar denizlerimizi koruyabilir.
03:12
Sylvia likes to say that blue is the new green.
75
192260
2000
Sylvia mavi akımın yeni yeşil akım olacağını söyleyebilir.
03:14
Well I'd like to respectfully submit
76
194260
2000
Ben de karşılık olarak
03:16
that broccoli green might then be the new blue.
77
196260
3000
brokolinin yeni mavi olacağını söyleyebilirim.
03:20
We must continue to eat
78
200260
2000
Mümkün olduğu sürece
03:22
the best seafood possible, if at all.
79
202260
3000
deniz ürünlerinin en iyilerinden tüketmemiz gerekir.
03:25
But we also must eat it with a ton of vegetables.
80
205260
3000
Fakat bunu bol miktarda sebze eşliğinde yapmalıyız.
03:28
The best part about restorative seafood though
81
208260
2000
"Şifalı deniz ürünleri"nin en iyi tarafı
03:30
is that it comes on the half-shell
82
210260
2000
midye kabuğunda,
03:32
with a bottle of Tabasco and lemon wedges.
83
212260
2000
Tabsco sosu ve limon ile birlikte sunulmasıdır.
03:34
It comes in a five-ounce portion of tilapia
84
214260
2000
250g Tilapia porsiyonu olarak sunulur.
03:36
breaded with Dijon mustard and crispy, broiled breadcrumbs
85
216260
3000
Dijon hardalı ve
03:39
and a steaming pile of pecan quinoa pilaf
86
219260
2000
buharda pişirilmiş ceviz ve kinoalı pilav
03:41
with crunchy, grilled broccoli
87
221260
2000
ve ızgarada pişirilmiş brokoli ilave edilir.
03:43
so soft and sweet and charred and smoky on the outside
88
223260
2000
Dışı hafif yumuşak, tatlı, közlenmiş ve dumanlı
03:45
with just a hint of chili flake.
89
225260
2000
biraz da pul biberli
03:47
Whooo!
90
227260
2000
Vayyy!
03:49
This is an easy sell.
91
229260
2000
Kolay bir ürün.
03:51
And the best part is all of those ingredients are available
92
231260
2000
En iyi tarafı ise içindekilerin tamamı
03:53
to every family at the neighborhood Walmart.
93
233260
3000
yakındaki bir Walmart mağazasından bulunabilir
03:56
Jamie Oliver is campaigning
94
236260
3000
Jamie Oliver
03:59
to save America from the way we eat.
95
239260
3000
Amerika'yı yemek seçimlerimiz vasıtasıyla kurtarmaya çalışıyor.
04:02
Sylvia is campaigning to save the oceans
96
242260
3000
Sylvia, denizleri, yemek seçimlerimiz
04:05
from the way we eat.
97
245260
2000
sayesinde kurtarmaya çalışıyor.
04:07
There's a pattern here.
98
247260
2000
Bunun bir anlamı var.
04:09
Forget nuclear holocaust;
99
249260
2000
Nukleer katliamı bir yana bırakın;
04:11
it's the fork that we have to worry about.
100
251260
3000
endişelenmemiz gereken şey buradaki ayrışmadır.
04:14
We have ravaged our Earth
101
254260
2000
Dünyayı yağmaladık,
04:16
and then used the food that we've sourced
102
256260
2000
ve bulduğumuz gıdaları kendimize
04:18
to handicap ourselves in more ways than one.
103
258260
3000
çok çeşitli zararlar vermek için kullandık.
04:21
So I think we have this whole eating thing wrong.
104
261260
3000
Bu yüzden yeme alışkanlığımızın yanlış olduğunu düşünüyorum.
04:24
And so I think it's time
105
264260
2000
Ve gıdalardan beklentilerimizi
04:26
we change what we expect from our food.
106
266260
2000
değiştirme zamanının geldiğini düşünüyorum.
04:28
Sustainability is complicated
107
268260
2000
Süreklilik karmaşıktır.
04:30
but dinner is a reality that we all very much understand.
108
270260
3000
Fakat öğünler hepimizin anlayabileceği gerçeklerdir,
04:33
So let's start there.
109
273260
2000
ve o yüzden buradan başlayabiliriz.
04:35
There's been a lot of movement recently in greening our food systems.
110
275260
3000
Son zamanlarda yemeklerimizde yeşil gıdalar kullanmak konusunda girişimler olmuştur.
04:38
Dan Barber and Alice Waters
111
278260
2000
Dan Barber ve Alice Waters
04:40
are leading passionately the green food Delicious Revolution.
112
280260
3000
yeşil gıda "Lezzet Devrimi"nin önderleridir.
04:43
But green foods often represent
113
283260
2000
Fakat biz tüketiciler olarak yeşil gıdaları
04:45
a way for us to disregard
114
285260
2000
çoğunlukla sorumluluklarımızdan kaçmak için
04:47
the responsibility as eaters.
115
287260
2000
bir bahane olarak kullanırız.
04:49
Just because it comes from a green source
116
289260
2000
Yeşil bir kaynaktan geliyor diye
04:51
doesn't mean we can treat it with disregard on the plate.
117
291260
3000
tabaktaki gıdaya saygısızca davranamayız.
04:55
We have eco-friendly shrimp.
118
295260
2000
Örneğin ekoloji dostu karidesler var.
04:57
We can make them; we have that technology.
119
297260
2000
Onları üretebilecek teknoloji mevcut.
04:59
But we can never have any eco-friendly all-you-can-eat shrimp buffet.
120
299260
4000
Fakat hiçbir zaman ekeloji dostu "ne yersen tek fiyat" biçiminde bir karides menüsü olamaz.
05:03
It doesn't work.
121
303260
2000
Böyle birşey mümkün değil.
05:05
Heart-healthy dinner is a very important part
122
305260
3000
Kalp sağlığı için hazırlanmış bir öğün
05:08
of restorative seafood.
123
308260
2000
"şifalı deniz ürünleri" kavramının önemli bir parçasıdır.
05:10
While we try to manage declining marine populations,
124
310260
3000
Bizler bir taraftan deniz ürünü çeşitlerini iyice azaltırken,
05:13
the media's recommending increased consumption of seafood.
125
313260
3000
görsel basın, deniz ürünleri tüketimini artırmamızı önermektedir.
05:16
Studies say that tens of thousands
126
316260
2000
Bilimsel çalışmalar,
05:18
of American grandmothers, grandfathers, mothers and fathers
127
318260
2000
binlerce Amerika'lı büyükannelerin, büyükbabaların, annelerin ve babaların
05:20
might be around for another birthday
128
320260
2000
daha fazla deniz ürünü tüketirlerse
05:22
if we included more seafood.
129
322260
2000
daha çok doğum günleri kutlayabileceklerini ortaya çıkarmıştır.
05:24
That's a reward I am not willing to pass up.
130
324260
3000
Bu benim sorumluluğunu yüklenemeyeceğim bir ödüldür.
05:27
But it's not all about the seafood.
131
327260
2000
Ancak bu tamamen deniz ürünleriyle ilgili değildir.
05:29
It's about the way that we look at our plates.
132
329260
3000
Bizim yemek tabaklarımızı nasıl gördüğümüzle ilgilidir.
05:32
As a chef, I realize the easiest thing for me to do
133
332260
2000
Bir şef olarak, yapabileceğim en kolay şeyin
05:34
is reduce the portion sizes on my plate.
134
334260
3000
tabaktaki porsiyon ölçüsünü azaltmak olacağını farkettim.
05:37
A couple things happened.
135
337260
2000
Bunun sonucunda birkaç şey gerçekleşti.
05:39
I made more money.
136
339260
2000
Oncelikle daha çok para kazandım.
05:41
People started buying appetizers and salads,
137
341260
2000
Müşteriler giriş menüsü ve salata almaya başladı,
05:43
because they knew they weren't going to fill up on the entrees alone.
138
343260
3000
çünkü tabaklarını başlangıçlarla dolduramayacaklarını biliyorlardı.
05:46
People spent more time engaging in their meals,
139
346260
2000
Yemekleriyle ve birbirileriyle
05:48
engaging with each other over their meals.
140
348260
3000
daha çok ilgilenmeye başladılar.
05:51
People got, in short, more of what they came there for
141
351260
3000
Kısaca, müşteriler daha az protein almalarına rağmen
05:54
even though they got less protein.
142
354260
2000
buradan beklediklerini elde ettiler.
05:56
They got more calories over the course of a diversified meal.
143
356260
3000
Çeşitlendirilmiş bir menü sayesinde daha fazla kalori aldılar.
05:59
They got healthier. I made more money.
144
359260
2000
Onlar daha sağlıklı oldular, ben de daha çok para kazandım.
06:01
This is great.
145
361260
2000
Bu müthiş birşey.
06:03
Environmental consideration was served with every plate,
146
363260
3000
Çevreye verilen önem her tabakla birlikte sunuldu,
06:06
but it was served with a heaping mound
147
366260
2000
fakat aynı zamanda insanların ilgisi için
06:08
of consideration for human interests at the same time.
148
368260
3000
dolu dolu sunuldu.
06:12
One of the other things we did
149
372260
2000
Yaptığımız diğer şeylerden biri de
06:14
was begin to diversify the species that we served --
150
374260
3000
sunduğumuz ürünleri çeşitlendirmek oldu.
06:17
small silverfish, anchovies, mackerel, sardines were uncommon.
151
377260
3000
Küçük mercanbalığı, hamsi, uskumru ve sardalye çok yaygındır.
06:20
Shellfish, mussels, oysters,
152
380260
2000
Kabuklu deniz ürünleri, midye, istiridye
06:22
clams, tilapia, char -- these were the common species.
153
382260
3000
deniz tarağı, tilapia ve alabalık da yaygındır.
06:25
We were directing tastes
154
385260
2000
Damak lezzetini, daha iyileştirici ve
06:27
towards more resilience, more restorative options.
155
387260
3000
daha şifalı olacak seçenekler doğrultusunda yönlendirdik.
06:31
This is what we need to favor.
156
391260
2000
Bizim ön plana çıkartmak istediğimiz şey budur.
06:33
This is what the green list says.
157
393260
2000
Yeşil listenin anlatmak istediği budur.
06:35
But this is also how we can actually begin to restore our environment.
158
395260
3000
Aslında bu aynı zamanda çevremizi nasıl onarmaya başlayacağımızın açıklamasıdır.
06:38
But what of those big predators,
159
398260
2000
Peki büyük yırtıcılar ne olacak?
06:40
those fashionable species,
160
400260
2000
Popüler ürünler,
06:42
that green list tuna that I was talking about earlier?
161
402260
3000
daha evvel bahsettiğim yeşil listedeki tuna ne olacak?
06:45
Well, if you must, I have a recipe for you.
162
405260
3000
Eğer zorunlu kalırsanız bende bir reçetesi var.
06:48
It pretty much works with any big fish in the ocean,
163
408260
2000
Denizlerdeki herhangi bir büyük balık için
06:50
so here we go.
164
410260
2000
işe yarar.
06:52
Start with a 16-ounce portion of big fish.
165
412260
3000
Büyük balığın 1/2kg'lık bir porsiyonu ile başlayalım.
06:55
Get a knife. Cut it into four portions.
166
415260
3000
Bir bıçak alın ve dört parçaya bölün.
06:58
Put it on four plates.
167
418260
2000
Dört ayrı tabağa koyun.
07:00
Mound up those four plates with vegetables
168
420260
2000
Bu dört tabağı sebzelerle donatın,
07:02
and then open up the very best bottle of Burgundy you have,
169
422260
2000
ve elinizdeki en iyi Burgundy şişesini açın,
07:04
light the candles and celebrate it.
170
424260
3000
mumları yakın ve o anı kutlayın.
07:07
Celebrate the opportunity you have to eat this.
171
427260
2000
Bunu yeme şansına sahip olduğunuz için şükredin.
07:09
Invite your friends and neighbors over
172
429260
2000
Arkadaşlarınızı ve komşularınızı davet edin,
07:11
and repeat once a year,
173
431260
3000
ve bunu yılda bir kere tekrarlayın.
07:14
maybe.
174
434260
2000
Belki de,
07:16
I expect a lot from food.
175
436260
2000
yiyeceklerden çok şey bekliyorum.
07:18
I expect health
176
438260
2000
Sağlık bekliyorum.
07:20
and joy and family and community.
177
440260
2000
Keyif, aile ve birliktelik bekliyorum.
07:22
I expect that producing ingredients,
178
442260
2000
İçerikleri hazırlamanın,
07:24
preparing dishes and eating meals
179
444260
3000
yemekleri hazırlamanın ve yemenin
07:27
is all part of the communion of human interests.
180
447260
3000
insan doğasının parçası olduğunu umuyorum.
07:30
I was lucky enough that my father was a fantastic cook.
181
450260
2000
Babamın mükemmel bir aşçı olmasından dolayı kendimi oldukça şanslı görüyorum.
07:32
And he taught me very early on
182
452260
2000
Bana çok erken yaşlarımda
07:34
about the privilege that eating represents.
183
454260
3000
yemek yemenin getirdiği ayrıcalığı öğretti.
07:37
I remember well the meals of my childhood.
184
457260
2000
Çocukluğumdaki yemekleri iyi hatırlıyorum.
07:39
They were reasonable portions of protein
185
459260
2000
Makul düzeyde protein içeren,
07:41
served with copious quantities of vegetables
186
461260
2000
bol miktarda sebzelerle sunulan, genellikle pirinç olmak üzere
07:43
and small amounts of starch, usually rice.
187
463260
2000
az miktarda nişasta içeren türdendi.
07:45
This is still how I largely eat today.
188
465260
3000
Bugün hala aynı biçimde besleniyorum.
07:48
I get sick when I go to steakhouses.
189
468260
3000
Et lokantalarına gittiğimde hasta oluyorum.
07:51
I get the meat sweats.
190
471260
2000
Etlerden çıkan kokuları alıyorum.
07:53
It's like a hangover from protein.
191
473260
2000
Proteinden dolayı başım ağrıyor gibi hissediyorum.
07:55
It's disgusting.
192
475260
2000
Gerçekten iğrendirici.
07:58
But of all the dire news that you'll hear
193
478260
3000
Denizlerimizin durumuyla ilgili şu ana kadar duyduğunuz,
08:01
and that you have heard about the state of our oceans,
194
481260
2000
ya da duyacağınız tüm korkunç haberlerin
08:03
I have the unfortunate burden of delivering to you
195
483260
2000
belkide en kötüsünü
08:05
possibly the very worst of it
196
485260
2000
maalesef ben size söyleyeceğim.
08:07
and that is this whole time
197
487260
2000
O zamanlarda
08:09
your mother was right.
198
489260
2000
anneniz daima haklıydı.
08:11
Eat your vegetables.
199
491260
3000
Sebze yiyin!
08:14
It's pretty straightforward.
200
494260
2000
Bu kadar basit.
08:16
So what are we looking for in a meal?
201
496260
2000
Bir yemekte neler olmasını bekleriz?
08:18
Well for health, I'm looking for wholesome ingredients
202
498260
3000
Sağlık açısından, ben kendi vücudum için
08:21
that are good for my body.
203
501260
2000
faydalı içerikler ararım.
08:23
For joy, I'm looking for butter and salt
204
503260
2000
Zevk açısından, tereyağı ve tuz ile daha hoş görünümlü
08:25
and sexy things that make things taste less like penance.
205
505260
3000
ancak vicdanımı rahatlatacak türden şeyler ararım.
08:28
For family, I'm looking for recipes
206
508260
3000
Aile için, geçmişime bağlı
08:31
that genuflect to my own personal histories.
207
511260
3000
kalacak türden tarifler isterim.
08:34
For community though, we start at the very beginning.
208
514260
3000
Toplum için ise, en baştan başlamak gerek.
08:37
There's no escaping the fact
209
517260
2000
Yediğimiz herşeyin küresel bir etkisi olacağı
08:39
that everything we eat has a global impact.
210
519260
2000
gerçeğini gözardı edemeyiz.
08:41
So try and learn as best you can what that impact is
211
521260
2000
Bu yüzden, bu etkinin ne olacağını en iyi şekilde öğrenmeli
08:43
and then take the first step to minimize it.
212
523260
3000
ve onu en düşük düzeye indirgemek için ilk adımları atmalısınız.
08:47
We've seen an image of our blue planet,
213
527260
2000
Mavi gezegenimiz yani dünya bankamızın
08:49
our world bank.
214
529260
2000
resmini gördük.
08:51
But it is more than just a repository of our resources;
215
531260
3000
Dünyamız, kaynaklarımız için bir ambar olmaktan öte,
08:54
it's also the global geography
216
534260
3000
yemek olarak adlandırdığımız bir paylaşımın
08:57
of the communion we call dinner.
217
537260
3000
küresel coğrafyasıdır.
09:00
So if we all take only what we need,
218
540260
2000
Bu yüzden, sadece ihtiyacımız kadarını alırsak,
09:02
then we can begin to share the rest,
219
542260
3000
kalanını paylaşabilir,
09:05
we can begin to celebrate,
220
545260
2000
elimizdekilere şükredebilir,
09:07
we can begin to restore.
221
547260
2000
ve şifa kazanabiliriz.
09:09
We need to savor vegetables.
222
549260
2000
Sebzelerden tat alabilmeliyiz.
09:11
We need to savor smaller portions of seafood.
223
551260
3000
Deniz ürünlerinin küçük porsiyonlarından da zevk alabilmeliyiz.
09:14
And we need to save dinner.
224
554260
2000
Ve yemeklerimizi her zaman var etmeliyiz.
09:16
Thank you.
225
556260
2000
Teşekkür ederim
09:18
(Applause)
226
558260
2000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7