Tom Thum: The orchestra in my mouth | TED

Tom Thum: Ağzımdaki orkestra

Çeviri: Hasan Mete Gözden geçirme: Goksen Simsek

My name is Tom,

Benim adım Tom

and I've come here today to come clean

ve bugün burada geçimimi nasıl sağladığım konusuna

about what I do for money.

bir açıklık getirmek istiyorum

Basically, I use my mouth in strange ways

Temel olarak, para kazanmak için ağzımı

in exchange for cash.

garip şekillere sokuyorum.

(Laughter)

(Kahkaha)

I usually do this kind of thing in seedy downtown bars

Bu tür bir şeyi genellikle pejmürde şehir barlarında

and on street corners,

ve köşe başlarında yaparım,

so this mightn't be the most appropriate setting,

dolayısıyla burası benim için pek de uygun bir ortam olmayabilir,

but I'd like to give you guys a bit of a demonstration

ancak sizlere ne yaptığımla alakalı küçük bir gösteri

about what I do.

sunmak istiyorum.

(Beatboxing)

(Beatbox / Ağızla Ritim)

And now, for my next number,

Ve şimdi, sonraki parça için,

I'd like to return to the classics.

klasiklere dönmek istiyorum.

(Applause)

(Alkış)

We're going to take it back,

Zamanı geri alıyoruz

way back,

geriye dönüyoruz

back into time.

zamanda geriye

(Beatboxing: "Billie Jean")

(Beatbox / Ağızla Ritim: "Billie Jean")

♫ Billie Jean is not my lover ♫

♫ Billie Jean sevgilim değil benim ♫

♫ She's just a girl who claims that I am the one ♫

♫ Sadece sevgilisi olduğumu iddia eden bir kız o ♫

♫ But the kid is not my son ♫

♫ Ama çocuk benden değil ♫

(Applause) All right.

(Alkış) Tamam.

Wassup.

N'aber.

Thank you very much, TEDx.

Çok teşekkürler, TEDx.

If you guys haven't figured it out already,

Hey millet, eğer ne yaptığımı hala anlamadıysanız,

my name's Tom Thum, and I'm a beatboxer,

adım Tom Thum ve ben bir beatbox'cıyım,

which means all the sounds that you just heard

bu şu anlama gelir ki; duyduğunuz tüm o sesler

were made entirely using just my voice,

tamamen ağzımdan çıktı

and the only thing was my voice.

ve duyduğunuz tek şey benim sesimdi.

And I can assure you

Ve sizi temin ederim

there are absolutely no effects

burada kesinlikle bir efekt yok,

on this microphone whatsoever.

ne mikrofonda ne de herhangi bir şeyde.

And I'm very, very stoked —

Çok çok memnun oldum

(Applause)

(Alkış)

You guys are just applauding for everything. It's great.

Siz millet, her şeyi alkışlıyorsunuz. Bu muhteşem.

Look at this, Mom! I made it!

Şuna bak, Anne! Bunu ben yaptım.

I'm very, very stoked to be here today,

Bugün burada olduğum için çok, çok mutluyum,

representing my kinfolk

akrabalarımı temsil ettiğim için

and all those that haven't managed to make a career

ve doğuştan gelen bir yetenekle insan dışı sesler çıkarmak dışında

out of an innate ability for inhuman noisemaking.

bir kariyer yapmayı hayal etmediğim için.

Because it is a bit of a niche market,

Aslında biraz işe uygunlukla alakalı bir durum

and there's not much work going on,

ve yapabileceğim çok fazla iş de yoktu,

especially where I'm from.

özellikle de geldiğim yerde.

You know, I'm from Brisbane,

Biliyorsunuz, Brisbane'liyim,

which is a great city to live in.

yaşamak için büyük bir şehir.

Yeah! All right! Most of Brisbane's here. That's good.

Evet! Tamam! Brisbane'lilerin çoğu burada. Bu iyi.

(Laughter)

(Kahkaha)

You know, I'm from Brizzy,

Biliyorsunuz, Ben Brizzy'liyim,

which is a great city to live in,

yaşamak için büyük bir şehir.

but let's be honest --

fakat dürüst olmak gerekirse

it's not exactly the cultural hub of the Southern Hemisphere.

tam olarak Güney Yarımkürenin kültür merkezi sayılmaz.

So I do a lot of my work outside Brisbane

Bu yüzden işlerimin çoğunu Brisbane dışında yaparım

and outside Australia,

ve Avustralya dışında,

and so the pursuit of this crazy passion of mine

işte bu yüzden, bu çılgın tutkum sayesinde

has enabled me to see

dünyadaki çoğu inanılmaz yeri

so many amazing places in the world.

görme fırsatım oldu.

So I'd like to share with you, if I may, my experiences.

Şimdi deneyimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum, eğer becerebilirsem.

So ladies and gentlemen,

Bayanlar ve Baylar,

I would like to take you on a journey

Sizi bir yolculuğa çıkarmak istiyorum,

throughout the continents

kendi seslerini içinde barındıran

and throughout sound itself.

kıtalar boyu bir yolculuk.

We start our journey in the central deserts.

Seyahatimize merkezi çöllerden başlıyoruz.

(Didgeridoo)

(Dijuridu / Aborjinlerin geleneksel çalgısı)

(Airplane)

(Uçak)

India.

Hindistan

(Beatboxing)

(Beatbox / Ağızla Ritim)

(Sitar)

(Sitar / Bir tür Hint çalgısı)

China.

Çin

(Guzheng)

(Guzheng / Eski Çin çalgısı)

(Beatboxing)

(Beatbox / Ağızla Ritim)

Germany.

Almanya

(Beatboxing)

(Beatbox / Ağızla Ritim)

Party, party, yeah.

Parti, parti, evvet

(Laughter)

(Kahkaha)

And before we reach our final destination,

Ve final gösterimize gelmeden önce,

ladies and gentlemen,

Bayanlar ve Baylar,

I would like to share with you some technology

biraz da teknolojiden faydalanmak istiyorum.

that I brought all the way from the thriving metropolis of Brisbane.

Tüm bunları gelişen bir metropol olan Brisbane'den getirdim.

These things in front of me here are called Kaoss Pads,

Önümdeki bu şeyler Kaoss Ped'leri olarak adlandırılıyor

and they allow me to do a whole lot of different things

ve bu şeyler sesimle bir sürü farklı şeyi yapabilmeme

with my voice.

olanak sağlıyor.

For example, the one on the left here

Örneğin, şu soldaki

allows me to add

sesime biraz yankı

a little bit of reverb to my sound,

verebilmeme imkan tanıyor,

which gives me that --

bana sağladığı şey;

(Trumpet) --

(Trompet)

flavor.

gerçek lezzet.

(Laughter)

(Kahkaha)

And the other ones here,

Ve diğerlerini ise

I can use them in unison

bir uyum içerisinde kullanabilirim.

to mimic the effect of a drum machine

Bir davul makinesi efekti taklit etmek için

or something like that.

ya da ona benzer bir şey için.

I can sample in my own sounds and I can play it back

Kendi seslerimin içine başka sesler serpiştirebilir ve tekrar çalabilirim

just by hitting the pads here.

sadece buradaki pedlere dokunarak.

(Noises)

(Sesler)

TEDx.

TEDx

(Music)

(Müzik)

(Applause)

(Alkış)

I got way too much time on my hands.

Hiçbir şey yapamadan zaman geçti, gitti.

And last but not least,

Ve sonuncusu fakat en değersizi değil,

the one on my right here allows me to

Burada sağımdaki, sesimi "loop" yapmamı

loop loop loop loop loop loop loop loop

(tekrar, tekrar çalmamı) mümkün kılar,

my voice.

benim sesim.

So with all that in mind, ladies and gentlemen,

Şimdi aklınızdaki tüm şeyler ile, bayanlar ve baylar,

I would like to take you on a journey

sizleri bir yolculuğa çıkarmak istiyorum

to a completely separate part of Earth

Dünya'nın tamamen ayrı bir parçasına

as I transform the Sydney Opera House

dumanlı bir şehrin caz barında

into a smoky downtown jazz bar.

Sydney Opera Binasına dönüşüyorum.

All right boys, take it away.

Haydi millet, yapalım şunu

(Music)

(Müzik)

Ladies and gentlemen, I'd like to introduce you

Bayanlar ve Baylar, sizlere çok özel bir arkadaşımı

to a very special friend of mine,

tanıtmak istiyorum,

one of the greatest double bassists I know.

tanıdığım en iyi çift basçılardan biri.

Mr. Smokey Jefferson, let's take it for a walk. Come on, baby.

Mr. Smokey Jefferson, hadi bir yürüyüşe çıkalım, hadi bebeğim

(Music)

(Müzik)

All right, ladies and gentlemen,

Bayanlar ve Baylar, şimdi

I'd like to introduce you to the star of the show,

sizleri gösterinin yıldızıyla tanıştırmak istiyorum,

one of the greatest jazz legends of our time.

zamanımızın en büyük caz efsanelerinden biri.

Music lovers and jazz lovers alike,

Müzik severler caz severler gibidir,

please give a warm hand of applause

lütfen içten bir alkış gelsin

for the one and only Mr. Peeping Tom. Take it away.

biricik Mr. Peeping Tom için. Hadi bakalım !

(Music)

(Müzik)

(Applause)

(Alkış)

Thank you. Thank you very much.

Teşekkürler. Çok teşekkürler.

(Applause)

(Alkış)