Louie Schwartzberg: Nature. Beauty. Gratitude.

Louie Schwartzberg: Doğa. Güzellik. Minnettarlık.

Translator: Joseph Geni Reviewer: Morton Bast

Çeviri: feray özdemir Gözden geçirme: Hasan Mete

When I graduated UCLA, I moved to Northern California,

UCLA'dan mezun olduktan sonra kuzey Kaliforniya'ya taşındım

and I lived in a little town called Elk, on the Mendocino coast.

ve Elk adında küçük bir kasabada yaşadım.

Mendocinono kıyısında

And I didn't have a phone or TV, but I had US mail.

ve telefonum ya da televizyonum yoktu, fakat posta vardı

And life was good back then -- if you could remember it.

ve hatırlayabildiyseniz, o zamanlar hayat güzeldi.

I'd go to the general store for a cup of coffee and a brownie,

Bir fincan kahve ve çikolatalı kek için bakkala giderdim

ve fotoğraf filmimi San Fransisko'ya gemi ile gönderirdim

I'd ship my film to San Francisco,

bak sen şu işe! İki gün sonra,

and lo and behold, two days later,

it would end up on my front door,

kapımın önüne düşerdi.

which was way better than having to fight the traffic of Hollywood.

ki bu Holywood'un trafiğinde boğuşmak zorunda kalmaktan çok daha iyiydi

(Müzik)

I didn't have much money,

Çok param yoktu,

(Music)

but I had time and a sense of wonder.

fakat zamanım ve merak duygum vardı. (Müzik)

So I started shooting time-lapse photography.

Böylece zamanaşımı (time-lapse) fotoğraflar çekmeye başladım.

4 dakikalık filmi çekmem 1 ayımı alırdı,

It would take me a month to shoot a four-minute roll of film,

çünkü param bu kadarına yeterdi.

because that's all I could afford.

I've been shooting time-lapse flowers continuously, nonstop,

Sürekli olarak zaman aşımlı (time-lapse) çiçek resimleri çekmekteydim,

durmaksızın, günde 24 saat, haftada 7 gün

24 hours a day, seven days a week,

for over 30 years.

30 yılı aşkın süredir, ve onların hareket etmesini görmek

And to see them move is a dance I'll never get tired of.

asla sıkılmayacağım bir danstır.

Their beauty immerses us with color, taste, touch.

Onların güzelliği bizi renk, tat ve dokunma ile içe içe geçirir.

It also provides a third of the food we eat.

Ayrıca yediğimiz yemeğin üçte birini sağlar.

(Music)

(Müzik)

Beauty and seduction are nature's tools for survival,

Güzellik ve baştan çıkarma doğanın hayatta kalma aracıdır,

because we protect what we fall in love with.

çünkü biz aşık olduğumuz şeyi koruruz.

It opens our hearts

Doğa, kalplerimizi açar ve farkına varmamızı sağlar

and makes us realize we are a part of nature,

biz doğanın bir parçasıyız ve biz ondan ayrı değiliz.

and we're not separate from it.

When we see ourselves in nature,

Kendimizi doğanın içinde gördüğümüz zaman, bizi de birbirimize bağlıyor

it also connects us to every one of us,

her birimizi, çünkü çok açık

because it's clear that it's all connected in one.

hepsi birine bağlı.

When people see my images, a lot of times they'll say,

İnsanlar fotoğraflarımı gördüklerinde, çoğu zaman şöyle derler:

"Oh my God."

"Oo! Aman Tanrım". Bunun ne anlama geldiğini hiç merak ettiniz mi?

Have you ever wondered what that meant?

The "oh" means it caught your attention;

"Oo" demek oluyor ki bu fotoğraf sizin dikkatinizi çekti,

sizi şu anda kılıyor, duyarlı kılıyor.

it makes you present, makes you mindful.

The "my" means it connects with something deep inside your soul.

"benim" demek oluyor ki derin birşey ile bağ kuruyor

ruhunuzun içinde

It creates a gateway for your inner voice to rise up and be heard.

içinizdeki sesin dışarı çıkması ve duyulması için bir giriş kapısı yaratıyor

ve "Tanrı"?

And "God"?

Tanrı hepimizin üzerinde olmak istediğimiz kişisel bir yolculuktur.

God is that personal journey we all want to be on,

to be inspired,

esinlenmek için, yaşamı kutlayan evrene bağlı olduğumuzu

to feel like we're connected to a universe that celebrates life.

hissetmek için.

Did you know that 80 percent of the information we receive

Aldığımız bilginin yüzde 80'inin

gözlerimiz yoluyla geldiğini biliyor muydunuz?

comes through our eyes,

and if you compare light energy to musical scales,

Ve eğer ışık enerjisini müzik gamlarıyla karşılaştırırsanız,

it would only be one octave that the naked eye could see,

çıplak gözün görebildiği sadece bir oktavdır.

which is right in the middle?

ki bu tam da ortadadır?

And aren't we grateful for our brains,

Ve beyinlerimizin yapabildikleri için minnettar değil miyiz? bilirsiniz,

that can take this electrical impulse that comes from light energy

ışık enerjisinden gelen bu elektriksel dürtüyü alması

to create images in order for us to explore our world?

dünyamızı keşfedelim diye imgeler oluşturması?

And aren't we grateful that we have hearts that can feel these vibrations

Ve bu titreşimleri hissedebilen

zevki ve doğanın güzelliğini

in order for us to allow ourselves

hissetmemize izin veren

to feel the pleasure and the beauty of nature?

kalplerimiz olduğu için minnettar değilmiyiz ?

(Müzik)

Doğanın güzelliği takdir ve minnettarlık

Nature's beauty is a gift

that cultivates appreciation and gratitude.

eken bir hediyedir.

(müzik)

So, I have a gift I want to share with you today,

Bugün sizinle paylaşmak istediğim bir hediyem var,

a project I'm working on called "Happiness Revealed."

"Ayyuka Çıkmış Mutluluk", üzerinde çalıştığım bir proje

And it'll give us a glimpse into that perspective --

Bu dünyanın çocuğundan ve yaşlı adamının gözünden

from the point of view of a child and an elderly man --

kısa bir bakış verecektir

of that world.

bize.

Little girl: When I watch TV,

Çocuk: Televizyon izlediğim zaman,

it's just some shows that you just -- that are pretend.

bu sadece birkaç şov... siz sadece...-mış gibi yaparlar,

And when you explore,

oysa ki keşfettiğiniz zaman,

you get more imagination than you already had,

sahip olduğunuzdan çok daha fazla hayal gücünüz olur

and when you get more imagination,

ve daha fazla hayal gücüne sahip olduğunuzda,

it makes you want to go deeper in

daha da derinlere inmeyi istersiniz

so you can get more and see beautifuller things,

böylece daha fazlasını elde etmek ve daha güzel şeyler görmek için

patika gibi, eğer bu bir patikaysa, sizi plaja götürebilir

like the path,

if it's a path, it could lead you to a beach or something,

ya da başka bir yere ve bu yer çok güzel olabilir.

and it could be beautiful.

(Müzik)

(Music)

Yaşlı Adam: Bunun hayatınızın sıradan bir günü olduğunu mu düşünüyorsunuz?

(Narrator) Brother David Steindl-Rast: Do you think this is just another day

in your life?

It's not just another day.

Bu sıradan bir gün değil. Bu size verilmiş bir gün

It's the one day that is given to you:

today.

bugün.

(Music)

It's given to you.

Bu size verildi. Bu bir hediye.

It's a gift.

It's the only gift that you have right now.

Şu an sahip olduğunuz tek hediye bu

And the only appropriate response

ve tek uygun cevap

is gratefulness.

minnettar olmaktır.

(Music)

Bu cevabı beslemekten kendinizi alıkoyamadıysanız

If you do nothing else but to cultivate that response

to the great gift that this unique day is,

bu harika hediyeyi, eşi benzeri olmayan günü

eğer cevap vermeyi öğrendiyseniz,

if you learn to respond as if it were the first day in your life

hayatınızın ilk günüymüş gibi

ve en son günüymüş gibi

and the very last day,

then you will have spent this day very well.

işte o zaman bu günü çok iyi geçirmiş olacaksınız.

(Music)

Gözlerinizi açıp, açabildiğiniz gözlere sahip olduğunuza

Begin by opening your eyes

and be surprised that you have eyes you can open,

şaşırarak başlayın,

that incredible array of colors that is constantly offered to us

bize daima sunulan inanılmaz renk cümbüşüne

for our pure enjoyment.

sırf zevk için.

Gökyüzüne bakın.

Look at the sky.

Gökyüzüne çok nadiren bakarız.

We so rarely look at the sky.

Gökyüzünün gelip giden bulutlarla dakikası dakikasına ne kadar farklı

We so rarely note how different it is from moment to moment,

olduğunu çok nadiren fark ederiz.

with clouds coming and going.

Biz sadece hava durumunu düşünürüz

We just think of the weather,

and even with the weather,

ve hava durumunda bile, hava durumunun

we don't think of all the many nuances of weather.

bütün ince ayrıntılarını düşünmeyiz.

We just think of "good weather" and "bad weather."

Biz sadece iyi hava ve kötü havayı düşünürüz.

This day, right now, has unique weather,

Bu gün, tam şu anda, eşi benzeri olmayan bir hava durumuna sahip,

maybe a kind that will never exactly, in that form, come again.

öyle bir tür hava durumu ki belki bir daha asla

tam olarak böyle gelmeyecek.

The formation of clouds in the sky will never be the same

Gökyüzündeki bulutların biçimi, şu anda olduğu gibi

as it is right now.

asla aynı olmayacak

Open your eyes. Look at that.

Gözlerinizi açın. Buna bakın.

(Music)

Tanıştığınız insanların yüzlerine bakın

Look at the faces of people whom you meet.

Her birinin yüzlerinin arkasında akıl almaz hikayeleri var,

Each one has an incredible story

behind their face,

asla tam olarak idrak edemeyeceğiniz bir hikaye,

a story that you could never fully fathom,

not only their own story, but the story of their ancestors.

sadece kendi hikayeleri değil, aynı zamanda atalarının hikayeleri.

We all go back so far,

şu ana kadar hepimiz geçmişe gittik

ve bu dakikada, bu günde,

and in this present moment, on this day,

all the people you meet, all that life from generations

tanıştığınız bütün insanlar, nesillerden bütün hayatlar

and from so many places all over the world

dünyanın dört bir yanından pek çok yer

flows together and meets you here,

birlikte akıyor ve sizinle burada buluşuyor.

yaşam suyu gibi, sadece kalbinizi açın ve için.

like a life-giving water,

if you only open your heart and drink.

(Music)

(Müzik)

Medeniyetin bizlere verdiği harika hediyelere

Open your heart to the incredible gifts

that civilization gives to us.

kalbinizi açın.

You flip a switch, and there is electric light.

Düğmeye basıyorsunuz ve işte elektrik ışığı

You turn a faucet, and there is warm water and cold water,

Musluğu açıyorsunuz ve işte sıcak su, soğuk su

and drinkable water.

ve içilebilir su.

It's a gift that millions and millions in the world

Dünyadaki milyonlarca ve milyonlarca insanın asla deneyemeyeceği

bir hediye bu.

will never experience.

So these are just a few of an enormous number of gifts

Bunlar, kalbinizi açabileceğimiz çok sayıda hediyeden

sadece birkaçı.

to which we can open your heart.

And so I wish you that you will open your heart

Dilerim ki tüm bu nimetlere kalbinizi açarsınız

to all these blessings,

ve içinizden geçmesine izin verirsiniz,

and let them flow through you,

that everyone whom you will meet on this day

ki bugün tanışacağınız herkes,

will be blessed by you,

tarafınızdan kutsansın.

just by your eyes,

Sadece gözlerinizle,

by your smile,

gülümsemenizle,

dokunuşunuzla,

by your touch,

sadece varlığınızla.

just by your presence.

Let the gratefulness overflow

Bırakın minnettarlık taşsın

into blessing all around you.

etrafınızdakileri kutsasın

(Music)

And then, it will really be

ve ardından gerçekten güzel bir gün olacak. (Müzik)

a good day.

(Applause)

(Alkış)

Louie Schwartzberg: Teşekkür ederim.

Louie Schwartzberg: Thank you.

(Applause)

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim. (Alkış)

(Applause)