Amber Case: We are all cyborgs now

Amber Case: Artık hepimiz yarı-makineyiz.

184,427 views ・ 2011-01-11

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Diba Szamosi Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:15
I would like to tell you all
0
15260
2000
Size söylemek istediğim,
00:17
that you are all actually cyborgs,
1
17260
3000
hepinizin yarı-makineler olduğunuz,
00:21
but not the cyborgs that you think.
2
21260
2000
ama aklınıza gelenler gibi değil.
00:23
You're not RoboCop, and you're not Terminator,
3
23260
3000
Robocop değilsiniz, ya da Terminatör,
00:26
but you're cyborgs every time you look at a computer screen
4
26260
2000
ama bilgisayar ekranına baktığınızda ya da
00:28
or use one of your cell phone devices.
5
28260
3000
cep telefonlarınızı kullandığınızda sayborg oluyorsunuz.
00:31
So what's a good definition for cyborg?
6
31260
2000
Öyleyse sayborg için iyi bir tanım nedir?
00:33
Well, traditional definition is "an organism
7
33260
2000
Geleneksel tanım şöyledir:
00:35
to which exogenous components have been added
8
35260
2000
"sayborg, yeni ortamlara uyum sağlanması amacıyla
00:37
for the purpose of adapting to new environments."
9
37260
2000
dış parçalar eklenmiş bir organizmadır."
00:39
That came from a 1960 paper on space travel,
10
39260
3000
Bu tanım 1960'tan, uzay yolculuğu ile ilgili bir makaledendi.
00:42
because, if you think about it, space is pretty awkward.
11
42260
2000
Çünkü düşünürseniz, uzay oldukça gariptir;
00:44
People aren't supposed to be there.
12
44260
2000
insanların normalde orada olmaması gerekir.
00:46
But humans are curious, and they like to add things to their bodies
13
46260
3000
Ama insanlar meraklıdır, ve vücutlarına yeni şeyler eklemeyi severler
00:49
so they can go to the Alps one day
14
49260
2000
öyle ki bir gün Alpler'e gidebilsinler
00:51
and then become a fish in the sea the next.
15
51260
2000
ve ertesi gün de denizdeki balık olsunlar.
00:53
So let's look at the concept of traditional anthropology.
16
53260
3000
Öyleyse gelin geleneksel antropoloji kavramına bakalım.
00:56
Somebody goes to another country,
17
56260
2000
Birisi başka bir ülkeye gider,
00:58
says, "How fascinating these people are, how interesting their tools are,
18
58260
3000
ve şöyle der, "Bu insanlar ne kadar göz alıcı, kullandıkları aletler ne kadar ilginç,
01:01
how curious their culture is."
19
61260
2000
kültürleri ne kadar ilgi çekici"
01:03
And then they write a paper, and maybe a few other anthropologists read it,
20
63260
3000
Ve daha sonra bir makale yazarlar, ve belki birkaç antopolojist bunu okur,
01:06
and we think it's very exotic.
21
66260
2000
ve biz çok egzotik olduğunu düşünürüz.
01:08
Well, what's happening
22
68260
3000
Şimdi olan şu,
01:11
is that we've suddenly found a new species.
23
71260
3000
biz aniden yeni bir tür bulduk.
01:14
I, as a cyborg anthropologist, have suddenly said,
24
74260
2000
Ben, bir sayborg antopolojist olarak, aniden dedim ki,
01:16
"Oh, wow. Now suddenly we're a new form of Homo sapiens,
25
76260
3000
"Vay canına. Şimdi biz insan türünün yeni bir formuyuz.
01:19
and look at these fascinating cultures,
26
79260
2000
Ve şu göz alıcı kültürlere bakın.
01:21
and look at these curious rituals
27
81260
2000
Şu ilginç ritüellere bakın,
01:23
that everybody's doing around this technology.
28
83260
2000
bu teknolojinin etrafında herkesin yaptıklarına.
01:25
They're clicking on things and staring at screens."
29
85260
3000
Bişeylere tıklıyorlar ve ekranlara bakıyorlar."
01:28
Now there's a reason why I study this,
30
88260
2000
Geleneksel antropoloji yerine,
01:30
versus traditional anthropology.
31
90260
2000
bunun üzerine çalışmamın bir nedeni var.
01:32
And the reason is that tool use,
32
92260
2000
Ve bu neden alet kullanımında,
01:34
in the beginning -- for thousands and thousands of years,
33
94260
3000
başlangıçta, binlerce yıl boyunca,
01:37
everything has been a physical modification of self.
34
97260
3000
herşey benliğin fiziksel bir modifikasyonu olmuştur.
01:40
It has helped us to extend our physical selves,
35
100260
2000
Bu fiziksel benliklerimizi genişletmemize, daha hızlı gitmemize,
01:42
go faster, hit things harder,
36
102260
2000
şeylere daha sert vurmamıza yardım etmiştir,
01:44
and there's been a limit on that.
37
104260
2000
ve bunda her zaman bir sınır vardı.
01:46
But now what we're looking at is not an extension of the physical self,
38
106260
3000
Ama şimdi baktığımız fiziksel benliğin değil,
01:49
but an extension of the mental self,
39
109260
2000
ussal benliğin bir uzantısı.
01:51
and because of that, we're able to travel faster,
40
111260
2000
Ve bunun sayesinde, daha hızlı seyahat edebilip,
01:53
communicate differently.
41
113260
2000
farklı şekilde haberleşebiliyoruz.
01:55
And the other thing that happens
42
115260
2000
Ve diğer olan şey de
01:57
is that we're all carrying around little Mary Poppins technology.
43
117260
3000
biz yanımızda ufak Mary Poppins teknolojisi taşıyoruz.
02:00
We can put anything we want into it, and it doesn't get heavier,
44
120260
3000
İçine istediğimiz herşeyi koyabiliriz, ama daha ağır olmaz,
02:03
and then we can take anything out.
45
123260
2000
ve sonra istediğimizi dışarı çıkartabiliriz.
02:05
What does the inside of your computer actually look like?
46
125260
2000
Bilgisayarınızın içi aslında neye benziyor?
02:07
Well, if you print it out, it looks like a thousand pounds of material
47
127260
3000
Çıktısını alsanız, yüzlerce kiloluk nesneyi yanınızda
02:10
that you're carrying around all the time.
48
130260
2000
taşıyormuşsunuz gibi görünüyor.
02:12
And if you actually lose that information,
49
132260
3000
Ve aslında bu bilgiyi kaybederseniz,
02:15
it means that you suddenly have this loss in your mind,
50
135260
3000
zihninizde aniden bu kaybı yaşarsınız,
02:18
that you suddenly feel like something's missing,
51
138260
3000
ve siz aniden birşeylerin eksik olduğunu hissedersiniz,
02:21
except you aren't able to see it, so it feels like a very strange emotion.
52
141260
3000
ancak bu kaybı göremezsiniz ve çok garip bir duygudur.
02:24
The other thing that happens is that you have a second self.
53
144260
3000
Olan başka bir şey de sizin ikinci benliğinizdir.
02:27
Whether you like it or not, you're starting to show up online,
54
147260
2000
Beğenseniz de beğenmeseniz de, çevrimiçi görünmeye başlıyorsunuz,
02:29
and people are interacting with your second self
55
149260
2000
ve insanlar sizin ikinci benliğinizle siz orada yokken
02:31
when you're not there.
56
151260
2000
etkileşime geçiyorlar.
02:33
And so you have to be careful
57
153260
2000
Ve sizin de ön kapınızı
02:35
about leaving your front lawn open,
58
155260
2000
açık bırakmamak konusunda dikkatli olmanız gerekiyor,
02:37
which is basically your Facebook wall,
59
157260
2000
bu da aslında sizin Facebook duvarınız oluyor,
02:39
so that people don't write on it in the middle of the night --
60
159260
2000
bu sayede insanlar gecenin bi vakti gelip de üstüne yazı yazmazlar --
02:41
because it's very much the equivalent.
61
161260
2000
sizce de çok yakınlar, değil mi?
02:43
And suddenly we have to start to maintain our second self.
62
163260
3000
Ve birden bire ikinci benliklerimize sahip çıkmaya başlamamız gerekiyor.
02:46
You have to present yourself in digital life
63
166260
2000
Kendinizi dijital hayatta da, tıpkı gerçekte
02:48
in a similar way that you would in your analog life.
64
168260
3000
olduğu gibi iyi bir şekilde göstermeniz gerekiyor.
02:51
So, in the same way that you wake up, take a shower and get dressed,
65
171260
3000
Yani, uyanıp, duş aldıktan sonra giyinmeniz gibi, aynı şeyi
02:54
you have to learn to do that for your digital self.
66
174260
2000
dijital benliğiniz içinde yapmanız gerekiyor.
02:56
And the problem is that a lot of people now,
67
176260
2000
Asıl sorun şu ki, şimdilerde çoğu insanın,
02:58
especially adolescents,
68
178260
2000
özellikle de gençlerin,
03:00
have to go through two adolescences.
69
180260
2000
iki farklı ergenlik atlatmaları gerekiyor.
03:02
They have to go through their primary one, that's already awkward,
70
182260
3000
İlk önce birincil ergenliklerini atlatıyorlar, ki bu zaten yeterince zor,
03:05
and then they go through their second self's adolescence,
71
185260
2000
sonra da ikinci benliklerinin erenliğini yaşıyorlar.
03:07
and that's even more awkward
72
187260
2000
Ve bu öncekinden de zor
03:09
because there's an actual history
73
189260
3000
çünkü çevirimiçi yaşadıklarının
03:12
of what they've gone through online.
74
192260
2000
kayıtları tutuluyor.
03:14
And anybody coming in new to technology
75
194260
2000
Teknolojiyle yeni tanışan herkes,
03:16
is an adolescent online right now,
76
196260
2000
şu anda ergenlik dönemindeler.
03:18
and so it's very awkward,
77
198260
2000
Ve bu onlar için çok tuhaf,
03:20
and it's very difficult for them to do those things.
78
200260
3000
ve bunca şeyi yapmak oldukça zor.
03:23
So when I was little, my dad would sit me down at night and he would say,
79
203260
2000
Ben küçükken, bir akşam babam beni yanına oturtup dedi ki,
03:25
"I'm going to teach you about time and space in the future."
80
205260
2000
"Sana geleceğin uzay ve zaman kavramını öğreteceğim."
03:27
And I said, "Great."
81
207260
2000
Ben de "Harika." dedim.
03:29
And he said one day, "What's the shortest distance between two points?"
82
209260
2000
Babam bir gün, "İki nokta arasındaki en kısa mesafe nedir?" diye sordu.
03:31
And I said, "Well, that's a straight line. You told me that yesterday."
83
211260
3000
Ben de "Aradaki doğrusal çizgidir, dün öyle demiştin." dedim.
03:34
I thought I was very clever.
84
214260
2000
Çok zekice cevap verdiğimi düşündüm.
03:36
He said, "No, no, no. Here's a better way."
85
216260
3000
Babam da " Hayır, hayır. Daha iyi bir yolu var." dedi.
03:39
He took a piece of paper,
86
219260
2000
Bir kağıt aldı,
03:41
drew A and B on one side and the other
87
221260
2000
iki farklı kenarına A ve B yazdı,
03:43
and folded them together so where A and B touched.
88
223260
3000
ve kağıdı ikiye katlayıp A ve B noktalarının birbirine dokunmasını sağladı.
03:46
And he said, "That is the shortest distance between two points."
89
226260
3000
Ve dedi ki, "İşte iki nokta arasındaki en yakın mesafe budur."
03:49
And I said, "Dad, dad, dad, how do you do that?"
90
229260
2000
Ben de "Baba, baba bu nasıl yapılır peki?" diye sordum.
03:51
He said, "Well, you just bend time and space,
91
231260
2000
O da, "Sadece zaman ve uzayı bükersin,
03:53
it takes an awful lot of energy,
92
233260
2000
çok fazla enerji gerektirir,
03:55
and that's just how you do it."
93
235260
2000
ama bunu yapmanın yolu budur." dedi.
03:57
And I said, "I want to do that."
94
237260
2000
Ben de "Bunu yapmak istiyorum." dedim.
03:59
And he said, "Well, okay."
95
239260
2000
O da " Yap o zaman." dedi.
04:01
And so, when I went to sleep for the next 10 or 20 years,
96
241260
3000
Ve böylece, sonraki 10 ya da 20 yıl boyunca
04:04
I was thinking at night,
97
244260
2000
her gece bunu düşündüm,
04:06
"I want to be the first person to create a wormhole,
98
246260
2000
"Bir solucan deliği oluşturan ilk kişi olmak istiyorum,
04:08
to make things accelerate faster.
99
248260
2000
bu sayede herşey daha hızlı hareker edebilir.
04:10
And I want to make a time machine."
100
250260
2000
Ve bir zaman makinesi yapmak istiyorum"
04:12
I was always sending messages to my future self
101
252260
2000
Gelecekteki kendime mesajlar yazıp,
04:14
using tape recorders.
102
254260
3000
ses kayıt cihazları kullanıyordum.
04:19
But then what I realized when I went to college
103
259260
2000
Ancak üniversiteye başladığımda
04:21
is that technology doesn't just get adopted
104
261260
2000
teknolojinin sadece çalıştığı için
04:23
because it works.
105
263260
2000
adapte olmadığını gördüm;
04:25
It gets adopted because people use it
106
265260
2000
insanlar kullandığı için adapte oluyordu
04:27
and it's made for humans.
107
267260
2000
çünkü insanlar için yapılmıştı.
04:29
So I started studying anthropology.
108
269260
2000
Ben de antropoloji okumaya başladım.
04:31
And when I was writing my thesis on cell phones,
109
271260
2000
Cep telefonları üstüne tezimi yazarken,
04:33
I realized that everyone was carrying around wormholes in their pockets.
110
273260
3000
herkesin ceplerinde birer solucandeliği taşıdığını farkettim.
04:36
They weren't physically transporting themselves;
111
276260
2000
Belki kendilerini fiziksel olarak ışınlamıyorlardı,
04:38
they were mentally transporting themselves.
112
278260
2000
ama zihinsel olarak ışınlanıyorlardı.
04:40
They would click on a button,
113
280260
2000
Bir düğmeye basıyor,
04:42
and they would be connected as A to B immediately.
114
282260
3000
ve çabucak A'dan B'ye doğru bağlantı kuruyorlardı.
04:45
And I thought, "Oh, wow. I found it. This is great."
115
285260
2000
Ve ben de "Vay be, sonunda buldum, Bu hariha" diye düşündüm.
04:47
So over time, time and space
116
287260
2000
Ve zamanla, zaman ve uzay
04:49
have compressed because of this.
117
289260
2000
bunun sayesinde birleştiler.
04:51
You can stand on one side of the world,
118
291260
2000
Dünyanın bir ucunda durup fısıldayabilir,
04:53
whisper something and be heard on the other.
119
293260
2000
ve diğer ucunda duyulabilir durumdasınız.
04:55
One of the other ideas that comes around
120
295260
2000
Akla gelen diğer fikirlerden biri de
04:57
is that you have a different type of time on every single device that you use.
121
297260
3000
kullandığınız her araçta farklı bir zaman diliminde olduğunuzdur.
05:00
Every single browser tab gives you a different type of time.
122
300260
3000
Her bir tarayıcı sayfası size farklı bir zaman verir.
05:03
And because of that, you start to dig around
123
303260
2000
Ve bu sayede, dış hafızalarınız arasında
05:05
for your external memories -- where did you leave them?
124
305260
2000
gidip gelmeye başlarsınız -- en son nereye koymuştunuz?
05:07
So now we're all these paleontologists
125
307260
2000
Artık her birimiz, cebimizde taşıdığımız
05:09
that are digging for things that we've lost
126
309260
2000
dış hafızalarımızda kaybettiklerimizi arayan
05:11
on our external brains that we're carrying around in our pockets.
127
311260
3000
paleontologlar haline geldik.
05:14
And that incites a sort of panic architecture --
128
314260
2000
Bu da bir panik havası yaratıyor.
05:16
"Oh no, where's this thing?"
129
316260
2000
Aman be, nerede bu şey?
05:18
We're all "I Love Lucy" on a great assembly line of information,
130
318260
3000
Hepimiz, satırsal bilgi yığını içinde "Lucy'yi seviyorum." modundayız.
05:21
and we can't keep up.
131
321260
2000
ancak herşeye yetişemiyoruz.
05:24
And so what happens is,
132
324260
2000
Sonrasında olan ise,
05:26
when we bring all that into the social space,
133
326260
2000
bunların hepsini sosyal alanlara getirdiğimizde,
05:28
we end up checking our phones all the time.
134
328260
2000
kendimizi telefonlarımızı kontrol ederken buluyoruz.
05:30
So we have this thing called ambient intimacy.
135
330260
2000
Buna çevresel mahremiyet deniliyor.
05:32
It's not that we're always connected to everybody,
136
332260
2000
Tabi ki her an herkesle iletişim içinde değiliz,
05:34
but at anytime we can connect to anyone we want.
137
334260
3000
ama istediğimiz her an istediğimiz kişiye bağlanabiliyoruz.
05:37
And if you were able to print out everybody in your cell phone,
138
337260
2000
Ve eğer cebinizin rehberindeki herkesi çıkaracak olsaydınız,
05:39
the room would be very crowded.
139
339260
2000
odanız oldukça kalabalıklaşırdı.
05:41
These are the people that you have access to right now, in general --
140
341260
3000
Bunlar şu anta ulaşmanız mümkün olan kişiler, genel olarak --
05:44
all of these people, all of your friends and family that you can connect to.
141
344260
3000
tüm bu insanlar, bağlantı kurabileceğiniz arkadaşlarınızın ve ailenizin tümü.
05:47
And so there are some psychological effects that happen with this.
142
347260
3000
Bunun sonucunda oluşan psikolojik etkiler de yok değil.
05:50
One I'm really worried about
143
350260
2000
Benim şimdiden endişelendiğim bir tanesi,
05:52
is that people aren't taking time for mental reflection anymore,
144
352260
3000
insanların artık zihinsel açıklık için yeterince zaman harcamaması,
05:55
and that they aren't slowing down and stopping,
145
355260
2000
ve hiç yavaşlamamaları, hiç durmamaları,
05:57
being around all those people in the room all the time
146
357260
2000
o odanın içinde onlarca insanla beraber olmaları,
05:59
that are trying to compete for their attention
147
359260
2000
dikkatlerini çekmeye çalışan insanlarla
06:01
on the simultaneous time interfaces,
148
361260
2000
aynı anda farklı zaman arayüzlerinde,
06:03
paleontology and panic architecture.
149
363260
2000
paleontoloji, ve panik mimarisi.
06:05
They're not just sitting there.
150
365260
2000
Sadece orada oturmakla kalmıyorlar.
06:07
And really, when you have no external input,
151
367260
3000
Ve aslında, dışardan gelen hiçbir girdi yokken,
06:10
that is a time when there is a creation of self,
152
370260
2000
kendi benliğinizi oluşturmanın asıl zamanıdır.
06:12
when you can do long-term planning,
153
372260
2000
Uzun vadeli planlarınızı yapabilir,
06:14
when you can try and figure out who you really are.
154
374260
3000
gerçekte kim olduğunuzu anlamaya çalışabilirsiniz.
06:17
And then, once you do that, you can figure out
155
377260
2000
Ve sonra, bunu bir kez yaptınız mı, kendinizi
06:19
how to present your second self in a legitimate way,
156
379260
2000
-- gelen herşeyle ilgilenmek yerine -- ikincil benliğinizde
06:21
instead of just dealing with everything as it comes in --
157
381260
2000
mantıklı bir şekilde nasıl yansıtabileceğinizi anlarsınız,
06:23
and oh, I have to do this, and I have to do this, and I have to do this.
158
383260
3000
ah şunu, bi de bunu yapmam gerek.. falan demeniz gerekmeden.
06:26
And so this is very important.
159
386260
2000
Ve bu yüzden bu çok önemlidir.
06:28
I'm really worried that, especially kids today,
160
388260
2000
Ben, özellikle çocuklar için, bu konuda endişeliyim,
06:30
they're not going to be dealing with this down-time,
161
390260
3000
kendilerini gerçekleştirmeye zaman ayıramıyorlar,
06:33
that they have an instantaneous button-clicking culture,
162
393260
2000
anlık bir düğme-basma kültürleri var,
06:35
and that everything comes to them,
163
395260
2000
herşey ayaklarına kadar geliyor,
06:37
and that they become very excited about it and very addicted to it.
164
397260
3000
ve bunu heyecanlı bulup, bu duruma bağımlı hale geliyorlar.
06:40
So if you think about it, the world hasn't stopped either.
165
400260
3000
Düşünecek olursanız, dünya durmuş falan değil.
06:43
It has its own external prosthetic devices,
166
403260
2000
Onun da dıştan eklenmiş araçları var,
06:45
and these devices are helping us all
167
405260
2000
ve bu araçlar hepimize
06:47
to communicate and interact with each other.
168
407260
2000
iletişim kurmamız için yardım ediyor.
06:49
But when you actually visualize it,
169
409260
2000
Ama bunu gerçekten düşündüğünüzde,
06:51
all the connections that we're doing right now --
170
411260
2000
şu anda kurduğumuz bütün bağlantılar --
06:53
this is an image of the mapping of the Internet --
171
413260
3000
bu İnternetin haritalaştırılmış görüntüsü --
06:56
it doesn't look technological.
172
416260
2000
o kadar da teknolojik görünmüyor;
06:58
It actually looks very organic.
173
418260
2000
aslında oldukça organik görünüyor.
07:00
This is the first time in the entire history of humanity
174
420260
3000
İnsanlık tarihinde ilk olarak
07:03
that we've connected in this way.
175
423260
2000
böyle bir bağlantı kuruyoruz.
07:06
And it's not that machines are taking over.
176
426260
3000
Ve makineler kontrolü ele falan geçirmiyor;
07:09
It's that they're helping us to be more human,
177
429260
2000
bizim daha çok insan olmamıza yardım ediyorlar,
07:11
helping us to connect with each other.
178
431260
2000
birbirimizle iletişim kurmamızı sağlıyorlar.
07:13
The most successful technology gets out of the way
179
433260
3000
En başarılı teknoloji yoldan çekilip
07:16
and helps us live our lives.
180
436260
2000
hayatlarımızı yaşamamızı sağlar.
07:18
And really,
181
438260
2000
Ve gerçekten,
07:20
it ends up being more human than technology,
182
440260
3000
sonunda teknoloji olmaktan çıkıp, insanlaşır,
07:23
because we're co-creating each other all the time.
183
443260
2000
çünkü biz de birbirimizi her an yeniden yaratıyoruz.
07:25
And so this is the important point that I like to study:
184
445260
3000
Bu da benim araştırmak istediğim önemli nokta:
07:28
that things are beautiful, that it's still a human connection --
185
448260
3000
herşeyin yolunda olması, bu gördüğümüz hala insani bağlantılar;
07:31
it's just done in a different way.
186
451260
2000
sadece farklı bir şekilde yapılıyor.
07:33
We're just increasing our humanness
187
453260
2000
İnsanlığımızı arttırıyoruz,
07:35
and our ability to connect with each other, regardless of geography.
188
455260
3000
coğrafyaya aldırmaksızın birbirimizle iletişim yeteneğimizi de.
07:38
So that's why I study cyborg anthropology.
189
458260
2000
İşte bu yüzden sayborg antropolojisini araştırıyorum.
07:40
Thank you.
190
460260
2000
Teşekkürler.
07:42
(Applause)
191
462260
4000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7