Embracing otherness, embracing myself | Thandiwe Newton

Thandie Newton: Ötekiliği kucaklamak, kendimi kucaklamak

485,430 views

2011-07-20 ・ TED


New videos

Embracing otherness, embracing myself | Thandiwe Newton

Thandie Newton: Ötekiliği kucaklamak, kendimi kucaklamak

485,430 views ・ 2011-07-20

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Some Anon Gözden geçirme: Meric Aydonat
00:15
Embracing otherness.
0
15260
3000
Ötekiliği kucaklamak.
00:18
When I first heard this theme,
1
18260
2000
Bu konuyu ilk duyduğumda
00:20
I thought, well, embracing otherness
2
20260
2000
şöyle düşündüm: "Ötekiliği kucaklamak
00:22
is embracing myself.
3
22260
3000
kendimi kucaklamaktır işte."
00:25
And the journey to that place
4
25260
2000
Ve anlamanın ve kabulün
00:27
of understanding and acceptance
5
27260
2000
gerçekleştiği o yere yaptığım yolculuk
00:29
has been an interesting one for me,
6
29260
3000
benim için ilginç oldu;
00:32
and it's given me an insight
7
32260
2000
ve bana, tüm "benlik" kavramı üzerine
00:34
into the whole notion of self,
8
34260
2000
bir içgörü sağladı;
00:36
which I think is worth sharing with you today.
9
36260
4000
bunun, bugün sizinle paylaşmaya değer olduğunu düşünüyorum.
00:40
We each have a self,
10
40260
2000
Her birimizin bir benliği var
00:42
but I don't think that we're born with one.
11
42260
3000
fakat bununla birlikte doğduğumuzu düşünmüyorum.
00:45
You know how newborn babies
12
45260
2000
Yeni doğmuş bebeklerin kendilerini
00:47
believe they're part of everything;
13
47260
2000
her şeyin bir parçası olarak gördüklerini bilirsiniz;
00:49
they're not separate?
14
49260
2000
ayrı değillerdir.
00:51
Well that fundamental sense of oneness
15
51260
3000
İşte bu temel birlik hissi,
00:54
is lost on us very quickly.
16
54260
2000
bizde çok çabuk kayboluyor.
00:56
It's like that initial stage is over --
17
56260
2000
Sanki o başlangıç aşaması bitiyormuş gibi,
00:58
oneness: infancy,
18
58260
2000
birlik, çocukluk,
01:00
unformed, primitive.
19
60260
2000
biçimlenmemiş, ilkel.
01:02
It's no longer valid or real.
20
62260
3000
Artık geçerli ya da gerçek değil.
01:05
What is real is separateness,
21
65260
2000
Gerçek olan durum, ayrı olmak.
01:07
and at some point in early babyhood,
22
67260
2000
Ve bebekliğin bir noktasında
01:09
the idea of self
23
69260
2000
benlik fikri
01:11
starts to form.
24
71260
2000
biçimlenmeye başlıyor.
01:13
Our little portion of oneness is given a name,
25
73260
3000
Birliğin sahip olduğumuz küçük parçasına bir ad veriliyor;
01:16
is told all kinds of things about itself,
26
76260
3000
ona "kendi"yle ilgili her türlü şey anlatılıyor.
01:19
and these details,
27
79260
2000
Ve bu detaylar,
01:21
opinions and ideas
28
81260
2000
görüşler ve düşünceler
01:23
become facts,
29
83260
2000
kendimizi, kimliklerimizi
01:25
which go towards building ourselves,
30
85260
2000
kurmaya götüren
01:27
our identity.
31
87260
2000
gerçeklere dönüşüyor.
01:29
And that self becomes the vehicle
32
89260
2000
Ve bu benlik, sosyal dünyamızda
01:31
for navigating our social world.
33
91260
3000
yönümüzü bulduğumuz aracımıza dönüşüyor.
01:34
But the self is a projection
34
94260
3000
Fakat bu benlik, başkalarının
01:37
based on other people's projections.
35
97260
2000
projeksiyonlarına dayanan bir projeksiyon.
01:39
Is it who we really are?
36
99260
3000
Bu gerçekten biz miyiz?
01:42
Or who we really want to be, or should be?
37
102260
3000
Ya da olmak istediğimiz ya da olmamız gereken mi?
01:45
So this whole interaction
38
105260
3000
İşte, büyürken yaşadığım,
01:48
with self and identity
39
108260
2000
benlik ve kimlikle olan
01:50
was a very difficult one for me growing up.
40
110260
2000
tüm bu etkileşim benim için çok zordu.
01:52
The self that I attempted to take out into the world
41
112260
3000
Dünyaya çıkarmaya çalıştığım benlik,
01:55
was rejected over and over again.
42
115260
3000
tekrar tekrar reddedilmişti.
01:58
And my panic
43
118260
2000
Ve uymayan bir benliğe
02:00
at not having a self that fit,
44
120260
2000
sahip olmamdan gelen paniğim
02:02
and the confusion that came
45
122260
2000
ve benliğimin reddedilişinden
02:04
from my self being rejected,
46
124260
2000
gelen kafa karışıklığı,
02:06
created anxiety, shame
47
126260
3000
uzunca bir süre beni bir anlamda belirlemiş
02:09
and hopelessness,
48
129260
2000
bir kaygı,
02:11
which kind of defined me for a long time.
49
131260
3000
utanç ve umutsuzluğu oluşturdu.
02:14
But in retrospect,
50
134260
2000
Fakat geçmişe bakıldığında,
02:16
the destruction of my self was so repetitive
51
136260
3000
benliğimin tahrip edilişi o kadar fazla tekrar ediyordu ki
02:19
that I started to see a pattern.
52
139260
2000
bunun bir yapısı olduğunu görmeye başladım.
02:21
The self changed,
53
141260
3000
Benlik değişmiş,
02:24
got affected, broken, destroyed,
54
144260
3000
etkilenmiş, kırılmış, yıkılmıştı
02:27
but another one would evolve --
55
147260
3000
fakat yeni bir tanesi gelişmişti,
02:30
sometimes stronger,
56
150260
2000
bazen daha güçlü,
02:32
sometimes hateful,
57
152260
2000
bazen nefret dolu,
02:34
sometimes not wanting to be there at all.
58
154260
2000
bazen de hiç var olmak istemeyen bir tanesi.
02:36
The self was not constant.
59
156260
3000
Benlik, değişmez değildi.
02:40
And how many times
60
160260
2000
Ve benliğimin, onun aslında hiçbir
02:42
would my self have to die
61
162260
2000
zaman yaşamamış olduğunu
02:44
before I realized
62
164260
2000
fark etmeme kadar
02:46
that it was never alive in the first place?
63
166260
3000
kaç kere ölmesi gerekiyordu?
02:49
I grew up on the coast of England
64
169260
2000
Ben, 70'lerde İngiltere'nin kıyı
02:51
in the '70s.
65
171260
2000
bölgesinde büyüdüm.
02:53
My dad is white from Cornwall,
66
173260
3000
Babam, Cornwall'dan bir beyaz
02:56
and my mom is black from Zimbabwe.
67
176260
4000
ve annem Zimbabveli bir siyah.
03:00
Even the idea of us as a family
68
180260
2000
Böyle bir ailenin olması fikri bile
03:02
was challenging to most people.
69
182260
3000
çoğu insana zor geliyordu.
03:05
But nature had its wicked way,
70
185260
2000
Ama doğanın hınzır yöntemleri vardı
03:07
and brown babies were born.
71
187260
2000
ve kahverengi bebekler doğuyordu.
03:09
But from about the age of five,
72
189260
2000
Ama beş yaşımdan sonra
03:11
I was aware that I didn't fit.
73
191260
3000
uymadığımın farkındaydım.
03:14
I was the black atheist kid
74
194260
3000
Rahibeler tarafından işletilen,
03:17
in the all-white Catholic school run by nuns.
75
197260
3000
tümüyle beyaz bir katolik okulundaki siyah ateist çocuktum.
03:20
I was an anomaly,
76
200260
2000
Bir anomaliydim.
03:22
and my self was rooting around for definition
77
202260
4000
Ve benliğim, tanım bulmak için deli gibi aranıyordu
03:26
and trying to plug in.
78
206260
3000
ve dahil olmaya çalışıyordu.
03:29
Because the self likes to fit,
79
209260
2000
Çünkü benlik, uymayı sever,
03:31
to see itself replicated,
80
211260
2000
kendisinin tekrarlandığını görmeyi,
03:33
to belong.
81
213260
2000
ait olmayı.
03:35
That confirms its existence
82
215260
2000
Bu, onun varoluşunu
03:37
and its importance.
83
217260
2000
ve önemini onaylar.
03:39
And it is important.
84
219260
2000
Ve bu önemlidir.
03:41
It has an extremely important function.
85
221260
2000
İnanılmaz derecede önemli bir işlevi vardır.
03:43
Without it, we literally can't interface with others.
86
223260
4000
Onsuz, gerçekten, başkalarıyla bir iletişim zemini bulamayız.
03:47
We can't hatch plans
87
227260
2000
Planlar geliştiremeyiz
03:49
and climb that stairway of popularity,
88
229260
3000
ve başarı ve popülaritenin o merdivenini
03:52
of success.
89
232260
2000
çıkamayız.
03:54
But my skin color wasn't right.
90
234260
3000
Ama benim derimin rengi doğru değildi.
03:57
My hair wasn't right.
91
237260
2000
Saçım doğru değildi.
03:59
My history wasn't right.
92
239260
2000
Geçmişim doğru değildi.
04:01
My self became defined
93
241260
2000
Benim benliğim, ötekilikle
04:03
by otherness,
94
243260
2000
tanımlanır hale gelmişti;
04:05
which meant that, in that social world,
95
245260
2000
bu da şu anlama geliyordu: O sosyal dünyada
04:07
I didn't really exist.
96
247260
2000
ben aslında yoktum.
04:09
And I was "other" before being anything else --
97
249260
3000
Ve ben, başka her şey olmadan önce "öteki"ydim;
04:12
even before being a girl.
98
252260
3000
hatta bir kız olmadan da önce.
04:15
I was a noticeable nobody.
99
255260
3000
Fark edilebilir bir hiç kimseydim.
04:18
Another world was opening up
100
258260
3000
Başka bir dünya açılıyordu
04:21
around this time:
101
261260
2000
bu zamanlarda:
04:23
performance and dancing.
102
263260
3000
Performans ve dans.
04:26
That nagging dread of self-hood
103
266260
3000
Bireyselliğin o kusur bulucu dehşeti
04:29
didn't exist when I was dancing.
104
269260
3000
dans ederken yok oluyordu.
04:32
I'd literally lose myself.
105
272260
3000
Kendimi gerçekten kaybediyordum.
04:35
And I was a really good dancer.
106
275260
3000
Ve gerçekten iyi bir dansçıydım.
04:38
I would put
107
278260
2000
Bütün
04:40
all my emotional expression
108
280260
2000
duygusal ifademi
04:42
into my dancing.
109
282260
2000
dansıma yansıtıyordum.
04:44
I could be in the movement
110
284260
3000
Gerçek hayatımda
04:47
in a way that I wasn't able to be
111
287260
2000
kendi içimde olamadığım bir şekilde
04:49
in my real life, in myself.
112
289260
3000
hareketin içinde olabiliyordum.
04:52
And at 16,
113
292260
2000
Ve 16 yaşındayken,
04:54
I stumbled across another opportunity,
114
294260
3000
başka bir fırsat çıktı karşıma
04:57
and I earned my first acting role in a film.
115
297260
4000
ve bir filmde ilk rolümü elde ettim.
05:01
I can hardly find the words
116
301260
2000
Oynarken hissettiğim
05:03
to describe the peace I felt
117
303260
3000
huzuru tanımlamak için
05:06
when I was acting.
118
306260
2000
sözcük bulmakta zorlanıyorum.
05:08
My dysfunctional self
119
308260
2000
İşlevini yerine getiremeyen benliğim,
05:10
could actually plug in
120
310260
2000
benim olmayan, başka bir benliğe
05:12
to another self, not my own,
121
312260
2000
gerçekten bağlanabiliyordu.
05:14
and it felt so good.
122
314260
3000
Ve bu o kadar iyi hissettiriyordu ki.
05:17
It was the first time that I existed
123
317260
2000
İlk defa, tam çalışan bir benliğin
05:19
inside a fully-functioning self --
124
319260
3000
içinde var oluyordum;
05:22
one that I controlled,
125
322260
3000
kendi kontrol ettiğim,
05:25
that I steered,
126
325260
2000
yönettiğim,
05:27
that I gave life to.
127
327260
3000
hayat verdiğim bir benlik...
05:30
But the shooting day would end,
128
330260
2000
Ama çekim günü biterdi
05:32
and I'd return
129
332260
2000
ve ben
05:34
to my gnarly, awkward self.
130
334260
3000
karışık, sıkıntılı benliğime geri dönerdim.
05:37
By 19,
131
337260
3000
19'umda,
05:40
I was a fully-fledged movie actor,
132
340260
2000
tamamen olgunlaşmış bir film oyuncusuydum
05:42
but still searching for definition.
133
342260
3000
ama halâ bir açıklama arıyordum.
05:45
I applied to read anthropology
134
345260
2000
Üniversitede antropoloji okumak için
05:47
at university.
135
347260
2000
başvurdum.
05:49
Dr. Phyllis Lee gave me my interview,
136
349260
3000
Dr. Phyllis Lee mülâkatıma girmişti
05:52
and she asked me, "How would you define race?"
137
352260
4000
ve bana "Irkı nasıl tanımlarsın?" diye sordu.
05:56
Well, I thought I had the answer to that one,
138
356260
2000
Yani, buna verecek cevabım var diye düşündüm.
05:58
and I said, "Skin color."
139
358260
3000
Ve "ten rengi" dedim.
06:01
"So biology, genetics?" she said.
140
361260
4000
"Yani biyoloji, genetik?" dedi.
06:05
"Because, Thandie, that's not accurate.
141
365260
2000
"Çünkü, Thandie, bu doğru değil.
06:07
Because there's actually more genetic difference
142
367260
3000
Çünkü aslında, siyah bir Kenyalı'yla
06:10
between a black Kenyan
143
370260
2000
siyah bir Ugandalı arasındaki
06:12
and a black Ugandan
144
372260
2000
genetik farklılık,
06:14
than there is between a black Kenyan
145
374260
3000
siyah Kenyalı'yla diyelim ki beyaz bir Norveçli
06:17
and, say, a white Norwegian.
146
377260
2000
arasındakinden daha fazla.
06:19
Because we all stem from Africa.
147
379260
2000
Çünkü hepimiz Afrika'dan geliyoruz.
06:21
So in Africa,
148
381260
2000
Yani Afrika'da
06:23
there's been more time
149
383260
2000
genetik farklılıkların oluşması için
06:25
to create genetic diversity."
150
385260
2000
daha fazla zaman geçti.
06:27
In other words,
151
387260
2000
Diğer bir deyişle,
06:29
race has no basis
152
389260
2000
ırkın, biyolojik ya da bilimsel
06:31
in biological or scientific fact.
153
391260
3000
olarak bir tabanı yok."
06:34
On the one hand, result.
154
394260
3000
Bir taraftan, netice...
06:37
Right?
155
397260
2000
Değil mi?
06:39
On the other hand, my definition of self
156
399260
3000
Diğer taraftan ise benim benlik tanımım
06:42
just lost a huge chunk of its credibility.
157
402260
3000
güvenilirliğinden koskoca bir parça kaybetti.
06:45
But what was credible,
158
405260
2000
Ama inandırıcı olan,
06:47
what is biological and scientific fact,
159
407260
3000
biyolojik ve bilimsel olan,
06:50
is that we all stem from Africa --
160
410260
3000
hepimizin Afrika'dan geldiği;
06:53
in fact, from a woman called Mitochondrial Eve
161
413260
3000
aslında, 160,000 yıl önce yaşamış Mitokondriyal Havva
06:56
who lived 160,000 years ago.
162
416260
3000
diye adlandırılan bir kadından.
06:59
And race is an illegitimate concept
163
419260
3000
Ve ırk, bizim korkularımızdan ve
07:02
which our selves have created
164
422260
2000
cahilliğimizden yarattığımız
07:04
based on fear and ignorance.
165
424260
4000
gayrı meşru bir kavram.
07:08
Strangely, these revelations
166
428260
2000
Garip olan, bu keşifler,
07:10
didn't cure my low self-esteem,
167
430260
3000
benim düşük özsaygımı,
07:13
that feeling of otherness.
168
433260
3000
o ötekilik hissimi iyileştirmedi.
07:16
My desire to disappear
169
436260
2000
Kaybolma arzum
07:18
was still very powerful.
170
438260
2000
halâ çok güçlüydü.
07:20
I had a degree from Cambridge;
171
440260
2000
Cambridge'den bir diplomam vardı;
07:22
I had a thriving career,
172
442260
2000
gelişen bir kariyerim vardı
07:24
but my self was a car crash,
173
444260
3000
ama benliğim bir araba kazasıydı
07:27
and I wound up with bulimia
174
447260
2000
ve kendimi bulimia olmuş bir şekilde
07:29
and on a therapist's couch.
175
449260
2000
bir terapist koltuğunda buldum.
07:31
And of course I did.
176
451260
2000
Ve tabii ki devam ettim.
07:33
I still believed
177
453260
2000
Halâ sadece benliğimden
07:35
my self was all I was.
178
455260
2000
ibaret olduğuma inanıyordum.
07:37
I still valued self-worth
179
457260
2000
Halâ özdeğerimi, diğer tüm
07:39
above all other worth,
180
459260
2000
değerlerden daha fazla önemsiyordum.
07:41
and what was there to suggest otherwise?
181
461260
3000
Ve başka türlüsünü gösteren ne vardı ki?
07:44
We've created entire value systems
182
464260
2000
Benliğin değerini desteklemek için
07:46
and a physical reality
183
466260
2000
koca değerler sistemleri ve
07:48
to support the worth of self.
184
468260
2000
fiziksel bir gerçeklik yarattık.
07:50
Look at the industry for self-image
185
470260
2000
Kişisel imaj sektörüne
07:52
and the jobs it creates,
186
472260
2000
ve yarattığı işlere bakın,
07:54
the revenue it turns over.
187
474260
3000
çevirdiği hasılata bakın.
07:57
We'd be right in assuming
188
477260
2000
Benliğin gerçekten yaşayan
07:59
that the self is an actual living thing.
189
479260
2000
bir şey olduğunu farz etmekte haklı olabilirdik.
08:01
But it's not. It's a projection
190
481260
3000
Ama değil. O, akıllı beyinlerimizin
08:04
which our clever brains create
191
484260
2000
bizi, ölümün gerçekliğiyle ilgili
08:06
in order to cheat ourselves
192
486260
2000
kandırmak için yarattığı
08:08
from the reality of death.
193
488260
3000
bir projeksiyon.
08:12
But there is something
194
492260
2000
Ama benliğe, nihai ve sonsuz
08:14
that can give the self
195
494260
2000
bir bağlantı verebilecek
08:16
ultimate and infinite connection --
196
496260
3000
bir şey var:
08:19
and that thing is oneness,
197
499260
2000
Ve o şey de bir olma,
08:21
our essence.
198
501260
2000
özümüz.
08:23
The self's struggle
199
503260
2000
Benliğin, gerçeklik ve tanım
08:25
for authenticity and definition
200
505260
2000
için mücadelesi
08:27
will never end
201
507260
2000
hiç bitmeyecek,
08:29
unless it's connected to its creator --
202
509260
2000
taa ki yaratıcısına -size ve bana-
08:31
to you and to me.
203
511260
3000
bağlanana kadar.
08:34
And that can happen with awareness --
204
514260
3000
Ve bu, farkındalıkla, bir olmanın gerçekliğinin
08:37
awareness of the reality of oneness
205
517260
3000
farkındalığıyla ve bireyselliğin
08:40
and the projection of self-hood.
206
520260
3000
projeksiyonuyla mümkün olabilir.
08:43
For a start, we can think about
207
523260
2000
Bir başlangıç için kendimizi
08:45
all the times when we do lose ourselves.
208
525260
3000
kaybettiğimiz bütün o zamanları düşünebiliriz.
08:48
It happens when I dance,
209
528260
2000
Dans ettiğim,
08:50
when I'm acting.
210
530260
2000
oyunculuk yaptığım zamanlarda olur.
08:52
I'm earthed in my essence,
211
532260
2000
Özümün içinde topraklanırım
08:54
and my self is suspended.
212
534260
3000
ve benliğim geçici olarak durur.
08:57
In those moments,
213
537260
2000
O anlarda,
08:59
I'm connected to everything --
214
539260
2000
her şeye bağlanırım,
09:01
the ground, the air,
215
541260
3000
yere, havaya,
09:04
the sounds, the energy from the audience.
216
544260
2000
seslere, izleyicilerin enerjisine...
09:06
All my senses are alert and alive
217
546260
4000
Tüm duyularım tetikte ve diri,
09:10
in much the same way as an infant might feel --
218
550260
3000
küçük bir çocuğun hissedebileceğiyle aşağı yukarı aynı şekilde,
09:13
that feeling of oneness.
219
553260
3000
o bir olma hissi...
09:16
And when I'm acting a role,
220
556260
3000
Ve bir rolü oynadığım zaman
09:19
I inhabit another self,
221
559260
2000
başka bir benliğin içinde yaşarım
09:21
and I give it life for awhile,
222
561260
2000
ve ona bir süre için yaşam veririm.
09:23
because when the self is suspended
223
563260
3000
Çünkü benlik geçici olarak durduğunda
09:26
so is divisiveness
224
566260
2000
ayrıştırıcılık
09:28
and judgment.
225
568260
2000
ve yargılama da durur.
09:30
And I've played everything
226
570260
2000
Ve ben kölelik zamanındaki
09:32
from a vengeful ghost in the time of slavery
227
572260
2000
intikamcı bir hayaletten 2004'teki dışişleri bakanına
09:34
to Secretary of State in 2004.
228
574260
4000
kadar her şeyi oynadım.
09:38
And no matter how other
229
578260
2000
Ve ne kadar farklı da olsa
09:40
these selves might be,
230
580260
2000
bu benlikler, hepsi
09:42
they're all related in me.
231
582260
4000
içimde ilişkili.
09:46
And I honestly believe
232
586260
2000
Ve tüm kalbimle inanıyorum ki
09:48
the key to my success as an actor
233
588260
2000
oyuncu olarak başarımın
09:50
and my progress as a person
234
590260
2000
ve bir kişi olarak ilerlememin
09:52
has been the very lack of self
235
592260
3000
anahtarı, kendimi bu kadar kaygılı
09:55
that used to make me feel
236
595260
2000
ve güvensiz hissettiren
09:57
so anxious and insecure.
237
597260
2000
benliğin yokluğuydu.
09:59
I always wondered
238
599260
2000
Her zaman, nasıl başkalarının
10:01
why I could feel others' pain so deeply,
239
601260
4000
acılarını bu kadar derinden hissedebildiğimi,
10:05
why I could recognize
240
605260
2000
hiç kimsenin içindeki birisini
10:07
the somebody in the nobody.
241
607260
3000
nasıl fark ettiğimi merak ettim.
10:10
It's because I didn't have a self to get in the way.
242
610260
4000
Nedeni, araya girecek bir benliğimin olmayışıydı.
10:14
I thought I lacked substance,
243
614260
3000
Özümün eksik olduğunu düşündüm;
10:17
and the fact that I could feel others'
244
617260
2000
ve başkalarınınkini hissedebilmem,
10:19
meant that I had nothing of myself to feel.
245
619260
3000
kendimde hissedecek bir şey olmadığı anlamına geliyordu.
10:22
The thing that was a source of shame
246
622260
3000
Bir utanç kaynağı olan bu şey
10:25
was actually a source of enlightenment.
247
625260
3000
aslında bir aydınlanma kaynağıydı.
10:28
And when I realized
248
628260
2000
Ve benliğimin
10:30
and really understood
249
630260
2000
bir projeksiyon olduğunu ve
10:32
that my self is a projection and that it has a function,
250
632260
3000
bir işlevi olduğunu fark ettiğimde
10:35
a funny thing happened.
251
635260
2000
komik bir şey oldu.
10:37
I stopped giving it so much authority.
252
637260
2000
Ona bu kadar yetki vermeyi bıraktım.
10:39
I give it its due.
253
639260
2000
Ona hakkını veririm.
10:41
I take it to therapy.
254
641260
2000
Terapiye götürürüm.
10:43
I've become very familiar
255
643260
2000
Bozuk davranışını gayet iyi
10:45
with its dysfunctional behavior.
256
645260
2000
anlar hale geldim.
10:47
But I'm not ashamed of my self.
257
647260
3000
Ama benliğimden utanmıyorum.
10:50
In fact, I respect my self
258
650260
2000
Aslında, benliğime ve işlevine
10:52
and its function.
259
652260
2000
saygı duyuyorum.
10:54
And over time and with practice,
260
654260
3000
Zamanla ve pratikle,
10:57
I've tried to live
261
657260
2000
git gide daha fazla
10:59
more and more from my essence.
262
659260
2000
özümden yaşar hale geldim.
11:01
And if you can do that,
263
661260
3000
Ve bunu yapabilirseniz
11:04
incredible things happen.
264
664260
2000
inanılmaz şeyler oluyor.
11:06
I was in Congo in February,
265
666260
3000
Şubat ayında Kongo'daydım,
11:09
dancing and celebrating
266
669260
2000
kendi benliklerinin yıkımından
11:11
with women who've survived
267
671260
2000
gerçekten inanılmaz yollarla
11:13
the destruction of their selves
268
673260
2000
hayatta kalmış kadınlarla
11:15
in literally unthinkable ways --
269
675260
3000
dans edip kutluyorduk,
11:18
destroyed because other brutalized, psychopathic selves
270
678260
3000
yıkılmışlardı çünkü tüm o güzel toprakların üzerindeki
11:21
all over that beautiful land
271
681260
3000
başka gaddarlaştırılmış, psikopat benlikler
11:24
are fueling our selves' addiction
272
684260
3000
bizim iPod'lara, Pad'lere ve aşırı lükse olan
11:27
to iPods, Pads, and bling,
273
687260
3000
bağımlılığımızı besliyor
11:30
which further disconnect ourselves
274
690260
2000
ki bu da, bizim benliklerimizi, onların
11:32
from ever feeling their pain,
275
692260
2000
acılarını, ızdıraplarını, ölümlerini
11:34
their suffering,
276
694260
2000
hissetmekten
11:36
their death.
277
696260
2000
daha da uzaklaştırıyor.
11:38
Because, hey,
278
698260
2000
Çünkü, dikkat,
11:40
if we're all living in ourselves
279
700260
2000
eğer hepimiz kendi içimizde yaşıyorsak
11:42
and mistaking it for life,
280
702260
2000
ve bunu hayat sanıyorsak
11:44
then we're devaluing
281
704260
2000
öyleyse hayatı değersizleştiriyoruz
11:46
and desensitizing life.
282
706260
2000
ve duyarsızlaştırıyoruz demektir.
11:48
And in that disconnected state,
283
708260
2000
Ve bu kopuk haldeyken,
11:50
yeah, we can build factory farms with no windows,
284
710260
4000
evet, penceresi olmayan fabrika çiftlikler kurabiliriz,
11:54
destroy marine life
285
714260
2000
deniz yaşamını yok edebiliriz
11:56
and use rape as a weapon of war.
286
716260
3000
ve tecavüzü bir savaş silahı olarak kullanabiliriz.
12:00
So here's a note to self:
287
720260
3000
Öyleyse benliğe bir not:
12:03
The cracks have started to show
288
723260
2000
Kurulmuş dünyamızda çatlaklar
12:05
in our constructed world,
289
725260
3000
görünmeye başladı
12:08
and oceans will continue
290
728260
2000
ve o çatlaklardan okyanuslar
12:10
to surge through the cracks,
291
730260
2000
yükselmeye devam edecek
12:12
and oil and blood,
292
732260
3000
ve petrol ve kan,
12:15
rivers of it.
293
735260
3000
nehirler dolusu.
12:18
Crucially, we haven't been figuring out
294
738260
2000
Kritik olarak, Dünya'yla ve tüm diğer
12:20
how to live in oneness
295
740260
2000
canlılarla nasıl birlik içinde
12:22
with the Earth and every other living thing.
296
742260
3000
yaşanacağını öğrenmiyoruz.
12:25
We've just been insanely trying to figure out
297
745260
3000
Sadece birbirimizle, kendimizden milyarlarcasıyla
12:28
how to live with each other -- billions of each other.
298
748260
3000
nasıl yaşayacağımızı delicesine anlamaya çalışıyoruz.
12:31
Only we're not living with each other;
299
751260
2000
Yalnız, biz birbirimizle yaşamıyoruz;
12:33
our crazy selves are living with each other
300
753260
3000
bizim deli benliklerimiz birbirleriyle yaşıyorlar
12:36
and perpetuating an epidemic
301
756260
2000
ve bir kopukluk salgınını
12:38
of disconnection.
302
758260
3000
ebedileştiriyorlar.
12:41
Let's live with each other
303
761260
3000
Hadi birbirimizle yaşayalım
12:44
and take it a breath at a time.
304
764260
3000
ve bu sorunun altından yavaşça kalkalım.
12:47
If we can get under that heavy self,
305
767260
4000
O ağır benliğin altına girebilsek,
12:51
light a torch of awareness,
306
771260
2000
bir farkındalık meşalesi yaksak
12:53
and find our essence,
307
773260
2000
ve özümüzü bulsak,
12:55
our connection to the infinite
308
775260
2000
sonsuzluğa ve tüm diğer
12:57
and every other living thing.
309
777260
3000
canlılara olan bağımızı bulsak...
13:00
We knew it from the day we were born.
310
780260
2000
Onu doğduğumuz günden biliyoruz.
13:02
Let's not be freaked out
311
782260
2000
Cömert hiçliğimizden
13:04
by our bountiful nothingness.
312
784260
3000
dolayı çıldırmayalım.
13:07
It's more a reality
313
787260
2000
O, kendi yarattıklarımızdan
13:09
than the ones our selves have created.
314
789260
2000
daha fazla bir gerçekliğe karşılık geliyor.
13:11
Imagine what kind of existence we can have
315
791260
4000
Nasıl bir varoluşumuz olabileceğini bir düşünün
13:15
if we honor inevitable death of self,
316
795260
4000
eğer benliğin kaçınılmaz ölümüne saygı gösterirsek,
13:19
appreciate the privilege of life
317
799260
4000
yaşamın nasıl bir ayrıcalık olduğunu takdir edersek
13:23
and marvel at what comes next.
318
803260
4000
ve sıradaki gelene şaşırabilirsek...
13:27
Simple awareness is where it begins.
319
807260
3000
Bunun başladığı yer basit farkındalıktır.
13:30
Thank you for listening.
320
810260
2000
Dinlediğiniz için teşekkür ederim.
13:32
(Applause)
321
812260
17000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7