Annie Murphy Paul: What we learn before we're born

Annie Murphy Paul: Doğmadan önce neler öğreniyoruz?

284,900 views

2011-11-29 ・ TED


New videos

Annie Murphy Paul: What we learn before we're born

Annie Murphy Paul: Doğmadan önce neler öğreniyoruz?

284,900 views ・ 2011-11-29

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: AYSE YESBEK KAYMAZ Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:15
My subject today is learning.
0
15260
3000
Bugünkü konum öğrenme.
00:18
And in that spirit, I want to spring on you all a pop quiz.
1
18260
3000
Ve bu anlamda hepinize bir soru soracağım.
00:21
Ready?
2
21260
2000
Hazır mısınız?
00:23
When does learning begin?
3
23260
3000
Öğrenme ne zaman başlar?
00:26
Now as you ponder that question,
4
26260
2000
Şu an sorunun cevabını düşünürken
00:28
maybe you're thinking about the first day of preschool
5
28260
2000
ilk kez çocukların sınıfta bir öğretmenle
00:30
or kindergarten,
6
30260
2000
bulundukları, anaokulu ya da
00:32
the first time that kids are in a classroom with a teacher.
7
32260
3000
kreşin ilk gününü düşünebilirsiniz.
00:35
Or maybe you've called to mind the toddler phase
8
35260
3000
Ya da aklınıza çocukların yürümeyi, konuşmayı
00:38
when children are learning how to walk and talk
9
38260
3000
ve çatalı nasıl kullanacaklarını öğrendikleri
00:41
and use a fork.
10
41260
2000
çocukluğunuz gelebilir.
00:43
Maybe you've encountered the Zero-to-Three movement,
11
43260
3000
Belki de öğrenmenin en önemli yıllarının
00:46
which asserts that the most important years for learning
12
46260
3000
en erken dönem olduğu ileri sürülen
00:49
are the earliest ones.
13
49260
2000
0-3 yaştaki hareketleri hatırlayabilirsiniz.
00:51
And so your answer to my question would be:
14
51260
3000
Yani soruma cevabınız şu olabilir:
00:54
Learning begins at birth.
15
54260
2000
Öğrenme doğumla birilikte başlar.
00:56
Well today I want to present to you
16
56260
2000
Ancak bugün size sunmak istediğim
00:58
an idea that may be surprising
17
58260
3000
fikir biraz şaşırtıcı
01:01
and may even seem implausible,
18
61260
3000
hatta inanılmaz gelebilir;
01:04
but which is supported by the latest evidence
19
64260
2000
ancak fikir en son psikoloji ve
01:06
from psychology and biology.
20
66260
3000
biyoloji kanıtlarıyla destekleniyor.
01:09
And that is that some of the most important learning we ever do
21
69260
3000
Ve fikir, hayatımızda öğrendiğimiz en önemli
01:12
happens before we're born,
22
72260
2000
şeylerden bir kısmını, doğmadan önce
01:14
while we're still in the womb.
23
74260
3000
henüz rahimdeyken öğrendiğimizdir.
01:17
Now I'm a science reporter.
24
77260
2000
Şu an bir bilim yazarıyım.
01:19
I write books and magazine articles.
25
79260
2000
Kitaplar ve dergi makaleleri yazıyorum.
01:21
And I'm also a mother.
26
81260
2000
Ve aynı zamanda bir anneyim
01:23
And those two roles came together for me
27
83260
3000
ve bu iki rol benim için yazdığım "Kökenler"
01:26
in a book that I wrote called "Origins."
28
86260
3000
adlı bir kitapta bir araya geldi.
01:29
"Origins" is a report from the front lines
29
89260
3000
"Kökenler", embriyonik kökenler olarak adlandırılan
01:32
of an exciting new field
30
92260
2000
heyecan verici yepyeni bir alana
01:34
called fetal origins.
31
94260
2000
ait en önemli başlıkların bir özeti.
01:36
Fetal origins is a scientific discipline
32
96260
3000
Embriyonik kökenler, sadece 20 yıl
01:39
that emerged just about two decades ago,
33
99260
3000
önce ortaya çıkmış bir disiplindir
01:42
and it's based on the theory
34
102260
3000
ve sağlık ve mutluluğumuzun anne
01:45
that our health and well-being throughout our lives
35
105260
3000
karnında geçirdiğimiz 9 aydan
01:48
is crucially affected
36
108260
2000
çok önemli biçimde etkilendiği
01:50
by the nine months we spend in the womb.
37
110260
3000
teorisine dayanmaktadır.
01:53
Now this theory was of more than just intellectual interest to me.
38
113260
4000
Şu an bu teori benim için entellektüel bir ilginin
01:57
I was myself pregnant
39
117260
2000
çok ötesinde. Kitap için araştırma yaparken
01:59
while I was doing the research for the book.
40
119260
3000
ben de hamileydim.
02:02
And one of the most fascinating insights
41
122260
2000
Bu çalışmadan edindiğim
02:04
I took from this work
42
124260
2000
en etkileyici bakış açısı hepimizin
02:06
is that we're all learning about the world
43
126260
3000
henüz dünyaya gelmeden
02:09
even before we enter it.
44
129260
3000
dünyayı öğreniyor olmamızdı.
02:12
When we hold our babies for the first time,
45
132260
2000
Bebeklerimizi ilk kez kucağımıza aldığımızda
02:14
we might imagine that they're clean slates,
46
134260
3000
hayat tarafından hiç dokunulmamış temiz birer
02:17
unmarked by life,
47
137260
2000
yazı tahtası olduklarını hayal edebiliriz;
02:19
when in fact, they've already been shaped by us
48
139260
3000
ama aslında onlar biz ve içinde yaşadığımız
02:22
and by the particular world we live in.
49
142260
4000
dünya tarafından çoktan şekillendirilmiştir.
02:26
Today I want to share with you some of the amazing things
50
146260
2000
Bugün sizlerle fetüslerin
02:28
that scientists are discovering
51
148260
2000
henüz anne karnındayken neler
02:30
about what fetuses learn
52
150260
2000
öğrendikleriyle ilgili bazı
02:32
while they're still in their mothers' bellies.
53
152260
3000
inanılmaz şeyleri paylaşmak istiyorum.
02:36
First of all,
54
156260
2000
İlk olarak kendi
02:38
they learn the sound of their mothers' voices.
55
158260
3000
annelerinin sesini öğreniyorlar.
02:41
Because sounds from the outside world
56
161260
3000
Dışarıdaki sesler annenin abdominal organlarını
02:44
have to travel through the mother's abdominal tissue
57
164260
3000
ve fetüsü saran amniyotik sıvıyı
02:47
and through the amniotic fluid that surrounds the fetus,
58
167260
4000
geçmek zorunda olduğu için, fetüsün
02:51
the voices fetuses hear,
59
171260
2000
gebeliğin dördüncü ayından
02:53
starting around the fourth month of gestation,
60
173260
3000
itibaren duymaya başladığı sesler
02:56
are muted and muffled.
61
176260
2000
sesiz ve boğuk oluyor.
02:58
One researcher says
62
178260
2000
Bir araştırmacı seslerin eski
03:00
that they probably sound a lot like the the voice of Charlie Brown's teacher
63
180260
3000
"Yer fıstıkları" çizgi filmindeki Charlie Brown'ın
03:03
in the old "Peanuts" cartoon.
64
183260
3000
öğretmenin sesine çok benzeyebileceğini söylüyor.
03:06
But the pregnant woman's own voice
65
186260
3000
Ancak hamile kadınların kendi sesleri
03:09
reverberates through her body,
66
189260
2000
vücutları boyunca yansıyarak
03:11
reaching the fetus much more readily.
67
191260
3000
fetüse çok kolayca ulaşabiliyor.
03:14
And because the fetus is with her all the time,
68
194260
3000
Ve fetüs sürekli annesiyle birlikte olduğu için
03:17
it hears her voice a lot.
69
197260
3000
annesinin sesini pek çok kez duyuyor.
03:20
Once the baby's born, it recognizes her voice
70
200260
3000
Bebek doğduğunda annesinin sesini tanıyor ve
03:23
and it prefers listening to her voice
71
203260
2000
bir başkasının sesi yerine
03:25
over anyone else's.
72
205260
2000
kendi annesinin sesini duymayı tercih ediyor.
03:27
How can we know this?
73
207260
2000
Peki bunu nasıl bilebiliriz?
03:29
Newborn babies can't do much,
74
209260
2000
Yeni doğmuş bebekler çok fazla bir şey
03:31
but one thing they're really good at is sucking.
75
211260
3000
yapamazlar ama gerçekten iyi oldukları tek şey emmektir.
03:34
Researchers take advantage of this fact
76
214260
3000
Araştırmacılar bu gerçekten faydalanarak
03:37
by rigging up two rubber nipples,
77
217260
3000
süngerden iki meme ucu yapıyorlar,
03:40
so that if a baby sucks on one,
78
220260
2000
böylelikle bebek eğer birini emerse
03:42
it hears a recording of its mother's voice
79
222260
2000
bir kulaklıktan annesinin
03:44
on a pair of headphones,
80
224260
2000
kaydedilmiş sesini duyacak,
03:46
and if it sucks on the other nipple,
81
226260
2000
diğerinden emdiğinde ise yabancı
03:48
it hears a recording of a female stranger's voice.
82
228260
4000
bir kadının kaydedilmiş sesini duyacaktır.
03:52
Babies quickly show their preference
83
232260
3000
Bebekler çok kısa sürede ilkini seçerek
03:55
by choosing the first one.
84
235260
3000
tercihlerini ortaya koyuyorlar.
03:58
Scientists also take advantage of the fact
85
238260
3000
Bilimadamları ayrıca bebeklerin ilgilerini
04:01
that babies will slow down their sucking
86
241260
2000
çeken birşeyler olduğunda daha yavaş
04:03
when something interests them
87
243260
2000
ve sıkıldıklarında ise
04:05
and resume their fast sucking
88
245260
2000
daha hızlı emdiği
04:07
when they get bored.
89
247260
3000
gerçeğinden de faydalanmışlar.
04:10
This is how researchers discovered
90
250260
2000
Bu şekilde araştırmacılar, kadınlar hamileyken
04:12
that, after women repeatedly read aloud
91
252260
3000
bir çok kez sesli olarak Dr. Seuss'un "Şapkadaki Kedi" sinin
04:15
a section of Dr. Seuss' "The Cat in the Hat" while they were pregnant,
92
255260
4000
bir bölümünü okumalarının ardından, yeni doğan
04:19
their newborn babies recognized that passage
93
259260
3000
bebeklerinin rahmin dışındayken de bu parçayı
04:22
when they hear it outside the womb.
94
262260
3000
duyduklarında hatırladıklarını keşfetti.
04:25
My favorite experiment of this kind
95
265260
3000
Bu tarzda en sevdiğim çalışma ise
04:28
is the one that showed that the babies
96
268260
2000
hamileliği süresince belli bir diziyi
04:30
of women who watched a certain soap opera
97
270260
2000
her gün izleyen kadınların
04:32
every day during pregnancy
98
272260
3000
bebeklerinin doğdukları zaman
04:35
recognized the theme song of that show
99
275260
3000
o programın reklam müziğini
04:38
once they were born.
100
278260
3000
hatırladığının gösterildiği çalışmadır.
04:41
So fetuses are even learning
101
281260
2000
Yani fetuslar dünyaya gelecekleri
04:43
about the particular language that's spoken
102
283260
3000
yere özgü konuşulan
04:46
in the world that they'll be born into.
103
286260
2000
dili bile öğreniyorlar.
04:48
A study published last year
104
288260
3000
Geçen yıl yayınlanan bir çalışma,
04:51
found that from birth, from the moment of birth,
105
291260
3000
doğumda yani tam da doğdukları anda
04:54
babies cry in the accent
106
294260
2000
bebeklerin annelerinin ana dilinin
04:56
of their mother's native language.
107
296260
3000
aksanında ağladığını ortaya koydu.
04:59
French babies cry on a rising note
108
299260
3000
Fransız bebekler artan bir tonda ağlarken,
05:02
while German babies end on a falling note,
109
302260
3000
Alman bebekler azalan bir tonda yani
05:05
imitating the melodic contours
110
305260
2000
bu dillerin melodik sınırları
05:07
of those languages.
111
307260
2000
içerisinde ağlıyorlardı.
05:09
Now why would this kind of fetal learning
112
309260
2000
Peki bu tür bir öğrenme
05:11
be useful?
113
311260
2000
neden yararlıdır?
05:13
It may have evolved to aid the baby's survival.
114
313260
3000
Belki de bebeklerin hayatta kalmalarına destek olmak
05:16
From the moment of birth,
115
316260
2000
için evrimleşmiştir. Doğduğu andan itibaren bebek,
05:18
the baby responds most to the voice
116
318260
2000
daha çok kendisiyle en çok ilgilenme
05:20
of the person who is most likely to care for it --
117
320260
2000
ihtimali olan kişinin, yani
05:22
its mother.
118
322260
2000
annesinin sesine tepki verir.
05:24
It even makes its cries
119
324260
2000
Hatta annesinin konuştuğu dile
05:26
sound like the mother's language,
120
326260
2000
benzer bir şekilde ağlar
05:28
which may further endear the baby to the mother,
121
328260
3000
ki bu bebeği annesine daha da sevdirebilir ve
05:31
and which may give the baby a head start
122
331260
2000
bebeğe kendi ana dilinin
05:33
in the critical task
123
333260
2000
nasıl konuşulduğu ve
05:35
of learning how to understand and speak
124
335260
3000
anlaşıldığı konusunda
05:38
its native language.
125
338260
2000
iyi bir başlangıç sağlayabilir.
05:40
But it's not just sounds
126
340260
2000
Yalnızca sesler değildir fetüsün
05:42
that fetuses are learning about in utero.
127
342260
2000
uterusta öğrendikleri.
05:44
It's also tastes and smells.
128
344260
3000
Tad almayı ve koklamayı da öğrenir.
05:47
By seven months of gestation,
129
347260
2000
Gebeliğin 7. ayında, fetüsün tat
05:49
the fetus' taste buds are fully developed,
130
349260
2000
alma duyuları tamamen gelişmiştir
05:51
and its olfactory receptors, which allow it to smell,
131
351260
3000
ve koku almasını sağlayan koku alma duyuları
05:54
are functioning.
132
354260
2000
işlevini yerine getirmektedir.
05:56
The flavors of the food a pregnant woman eats
133
356260
3000
Hamile bir kadının yediği yiyeceklerin lezzeti
05:59
find their way into the amniotic fluid,
134
359260
2000
amniyotik sıvıya geçmenin
06:01
which is continuously swallowed
135
361260
2000
bir yolunu bulmakta ve bu
06:03
by the fetus.
136
363260
2000
fetüs tarafından yutulmaktadır.
06:05
Babies seem to remember and prefer these tastes
137
365260
3000
Bebekler dünyaya geldiklerinde bu tatları hatırlayıp
06:08
once they're out in the world.
138
368260
3000
bunları tercih ediyor gibi görünüyorlar.
06:11
In one experiment, a group of pregnant women
139
371260
3000
Bir deneyde, bir grup hamile kadına
06:14
was asked to drink a lot of carrot juice
140
374260
2000
hamileliklerinin 3. trimestırı boyunca
06:16
during their third trimester of pregnancy,
141
376260
3000
çok miktarda havuç suyu içmeleri istenirken
06:19
while another group of pregnant women
142
379260
2000
bir başka hamile kadın grubundan yalnızca
06:21
drank only water.
143
381260
2000
su içmeleri istenmiş.
06:23
Six months later, the women's infants
144
383260
3000
Altı ay sonra bebeklere havuç suyu ile
06:26
were offered cereal mixed with carrot juice,
145
386260
3000
karıştırılmış kahvaltılık gevrek sunulmuş
06:29
and their facial expressions were observed while they ate it.
146
389260
4000
ve yerlerkenki yüz ifadeleri gözlenmiş.
06:33
The offspring of the carrot juice drinking women
147
393260
2000
Havuç suyunu içen annenin çocukları havuçlu
06:35
ate more carrot-flavored cereal,
148
395260
2000
kahvaltı gevreğinden daha fazla yemiş ve
06:37
and from the looks of it,
149
397260
2000
görünüşe göre
06:39
they seemed to enjoy it more.
150
399260
2000
daha çok sevmişlerdi.
06:41
A sort of French version of this experiment
151
401260
3000
Bu deneyin bir Fransız versiyonu
06:44
was carried out in Dijon, France
152
404260
2000
Dijon'da yapılmış ve araştırmacılar
06:46
where researchers found
153
406260
2000
hamileliği süresince meyan kökü
06:48
that mothers who consumed food and drink
154
408260
3000
aromalı anosonlu yiyecek ve içecek tüketen
06:51
flavored with licorice-flavored anise during pregnancy
155
411260
5000
annelerin bebeklerini doğdukları ilk gün ve daha
06:56
showed a preference for anise
156
416260
2000
sonra tekrar doğumlarının 4. gününde
06:58
on their first day of life,
157
418260
2000
test ettiklerinde anoson yönünde
07:00
and again, when they were tested later,
158
420260
2000
bebeklerin bir tercihleri
07:02
on their fourth day of life.
159
422260
2000
olduğu görülmüş.
07:04
Babies whose mothers did not eat anise during pregnancy
160
424260
4000
Hamilelikleri boyunca hiç anoson yememiş annelerin bebekleri ise
07:08
showed a reaction that translated roughly as "yuck."
161
428260
4000
kabaca "öğk" diye tercüme edebileceğimiz bir tepki vermişler.
07:12
What this means
162
432260
2000
Bunun anlamı, anneleri tarafından neyi
07:14
is that fetuses are effectively being taught by their mothers
163
434260
2000
yemenin güvenli olup olmadığı
07:16
about what is safe and good to eat.
164
436260
3000
konusunda fetüslerin iyi bir şekilde eğitildiğidir.
07:19
Fetuses are also being taught
165
439260
2000
Fetüsler ayrıca kendi katılacakları
07:21
about the particular culture that they'll be joining
166
441260
3000
kültür hakkında, kültürlerin en güçlü
07:24
through one of culture's most powerful expressions,
167
444260
3000
ifadesi olan yemekler aracılığıyla
07:27
which is food.
168
447260
2000
bilgi sahibi sahibi olmaktadır.
07:29
They're being introduced to the characteristic flavors and spices
169
449260
3000
Doğumdan bile önce kendi kültürlerinin
07:32
of their culture's cuisine
170
452260
2000
mutfağına özgü tat ve
07:34
even before birth.
171
454260
3000
baharatlarla tanıştırılıyorlar.
07:37
Now it turns out that fetuses are learning even bigger lessons.
172
457260
3000
Şimdi iş fetüslerin çok daha büyük dersler öğrendiğine geliyor.
07:40
But before I get to that,
173
460260
2000
Ama oraya gelmeden önce merak ediyor
07:42
I want to address something that you may be wondering about.
174
462260
4000
olabileceğiniz bir konuya değinmek istiyorum.
07:46
The notion of fetal learning
175
466260
2000
Fetal öğrenme kavramı, fetüsün daha iyi
07:48
may conjure up for you attempts to enrich the fetus --
176
468260
3000
gelişmesi için hamileyken karnınıza yerleştirilmiş
07:51
like playing Mozart through headphones
177
471260
2000
kulaklıklarla Mozart dinletme gibi
07:53
placed on a pregnant belly.
178
473260
2000
şeyler yapmanıza neden olabilir.
07:55
But actually, the nine-month-long process
179
475260
3000
Ama aslında uterusta gerçekleşen dokuz
07:58
of molding and shaping that goes on in the womb
180
478260
3000
aylık kalıba alma ve şekillendirme süreci
08:01
is a lot more visceral and consequential than that.
181
481260
4000
daha hayati ve sonuçları olan olgu.
08:05
Much of what a pregnant woman encounters in her daily life --
182
485260
4000
Hamile bir bayan günlük hayatında karşılaştığı şeylerin
08:09
the air she breathes,
183
489260
2000
pek çoğunu, aldığı nefesi, tükettiği
08:11
the food and drink she consumes,
184
491260
2000
yiyecek ve içecekleri,
08:13
the chemicals she's exposed to,
185
493260
2000
maruz kaldığı kimyasalları
08:15
even the emotions she feels --
186
495260
2000
ve hatta hissettiği duyguları
08:17
are shared in some fashion with her fetus.
187
497260
3000
bir şekilde fetüsle paylaşıyor.
08:20
They make up a mix of influences
188
500260
3000
Bir birey ve yaradılışsal olarak
08:23
as individual and idiosyncratic
189
503260
2000
kadınların kendisi bu etkilerin
08:25
as the woman herself.
190
505260
2000
bir karışımını yapar.
08:27
The fetus incorporates these offerings
191
507260
2000
Fetüs de bu sunulanları kendi
08:29
into its own body,
192
509260
2000
bünyesine katarak kendi
08:31
makes them part of its flesh and blood.
193
511260
3000
bedeninin ve kanın bir parçası haline getirir.
08:34
And often it does something more.
194
514260
2000
Ve çoğunlukla bundan daha fazlasını yapar.
08:36
It treats these maternal contributions
195
516260
3000
Anneden gelen bu tarz katkıları bilgi
08:39
as information,
196
519260
2000
olarak değerlendirir ki ben
08:41
as what I like to call biological postcards
197
521260
2000
bunu dış dünyadan gelen biyolojik
08:43
from the world outside.
198
523260
3000
kartpostallar olarak adlandırıyorum.
08:46
So what a fetus is learning about in utero
199
526260
3000
Yani, fetüs uterusta Mozart'ın "Sihirli Fülüt"ü
08:49
is not Mozart's "Magic Flute"
200
529260
2000
değil hayatta kalmayla ilgili
08:51
but answers to questions much more critical to its survival.
201
531260
4000
çok daha kritik soruların cevaplarını öğrenmektedir.
08:55
Will it be born into a world of abundance
202
535260
2000
Bolluk olan bir dünyaya mı yoksa
08:57
or scarcity?
203
537260
2000
kıtlık olan bir dünyaya mı gelecek?
08:59
Will it be safe and protected,
204
539260
3000
Güvenli ve korunmuş bir yer mi olacak
09:02
or will it face constant dangers and threats?
205
542260
3000
yoksa sürekli tehlike ve tehditlerle mi yüzleşecek?
09:05
Will it live a long, fruitful life
206
545260
2000
Uzun ve verimli bir hayat mı yaşayacak
09:07
or a short, harried one?
207
547260
3000
yoksa kısa ve rahatsız bir hayat mı?
09:10
The pregnant woman's diet and stress level in particular
208
550260
3000
Hamile bayanların beslenmesi ve stres düzeyleri
09:13
provide important clues to prevailing conditions
209
553260
3000
özellikle genel durumla ilgili rüzgara kaldırılmış bir
09:16
like a finger lifted to the wind.
210
556260
3000
parmak gibi önemli ipuçları verir.
09:19
The resulting tuning and tweaking
211
559260
2000
Sonuçta fetüsün beyin ve diğer
09:21
of a fetus' brain and other organs
212
561260
3000
organlarına yapılan bu akor ve ince ayar,
09:24
are part of what give us humans
213
564260
2000
kırsaldan şehire, tundralardan
09:26
our enormous flexibility,
214
566260
2000
çöllere kadar
09:28
our ability to thrive
215
568260
2000
çok farklı
09:30
in a huge variety of environments,
216
570260
2000
çevresel koşullarda
09:32
from the country to the city,
217
572260
2000
yaşamamızı sağlayan muazzam
09:34
from the tundra to the desert.
218
574260
3000
esnekliği kazandırır bize.
09:37
To conclude, I want to tell you two stories
219
577260
2000
Son olarak sizlere annelerin
09:39
about how mothers teach their children about the world
220
579260
3000
çocuklarına henüz doğmamışken
09:42
even before they're born.
221
582260
3000
neler öğretiğiyle ilgili iki hikaye anlatmak istiyorum.
09:46
In the autumn of 1944,
222
586260
2000
1944 sonbaharında, 2. Dünya Savaşı'nın
09:48
the darkest days of World War II,
223
588260
3000
en karanlık günlerinde, Alman
09:51
German troops blockaded Western Holland,
224
591260
3000
birlikleri Batı Hollanda'yı ablukaya almış,
09:54
turning away all shipments of food.
225
594260
3000
gelen tüm gıdaları geri çeviriyordu.
09:57
The opening of the Nazi's siege
226
597260
2000
Nazi kuşatmasının kalkmasını son yılların
09:59
was followed by one of the harshest winters in decades --
227
599260
3000
en şiddetli kışlarından biri izledi;
10:02
so cold the water in the canals froze solid.
228
602260
4000
o kadar soğuktu ki kanallardaki su donmuştu.
10:06
Soon food became scarce,
229
606260
2000
Kısa süre sonra yiyecek kıtlığı başladı ki
10:08
with many Dutch surviving on just 500 calories a day --
230
608260
4000
pek çok Alman günde yalnızca 500 kaloriyle-
10:12
a quarter of what they consumed before the war.
231
612260
3000
savaştan önce tükettiklerinin çeyreğiyle- hayatlarını sürdürüyorlardı.
10:15
As weeks of deprivation stretched into months,
232
615260
3000
Kıtlık dönemi haftalardan aylara uzayınca
10:18
some resorted to eating tulip bulbs.
233
618260
3000
bazı insanlar lale soğanları yemek zorunda kalıyorlar.
10:21
By the beginning of May,
234
621260
2000
Mayıs ayının başlarında ulusun
10:23
the nation's carefully rationed food reserve
235
623260
2000
özenle ayrılmış olan yiyecek stokları
10:25
was completely exhausted.
236
625260
2000
tamamen tükenmişti.
10:27
The specter of mass starvation loomed.
237
627260
3000
Açlıktan toplu ölüm haberleri yayılmaya başlamıştı.?
10:30
And then on May 5th, 1945,
238
630260
3000
Sonra, 5 Mayıs 1945'te Hollanda'nın müttefik
10:33
the siege came to a sudden end
239
633260
2000
kuvvetler tarafından özgürlüğe
10:35
when Holland was liberated
240
635260
2000
kavuşturulmasıyla abluka
10:37
by the Allies.
241
637260
2000
umulmadık bir şekilde kalktı.
10:39
The "Hunger Winter," as it came to be known,
242
639260
3000
"Kıtlık Kışı" duyulduğunda
10:42
killed some 10,000 people
243
642260
2000
10.000 kişi ölmüş ve
10:44
and weakened thousands more.
244
644260
2000
binlerce kişiyi de zayıf düşürmüştü.
10:46
But there was another population that was affected --
245
646260
3000
Ama etkilenen bir başka populasyon
10:49
the 40,000 fetuses
246
649260
2000
daha vardı- kıtlık süresince uterusta
10:51
in utero during the siege.
247
651260
3000
bulunan 40.000 fetüs.
10:54
Some of the effects of malnutrition during pregnancy
248
654260
2000
Hamilelik süresince yetersiz beslenmenin bazı
10:56
were immediately apparent
249
656260
2000
etkileri daha yüksek ölü doğum oranı,
10:58
in higher rates of stillbirths,
250
658260
2000
doğum defektleri, düşük doğum
11:00
birth defects, low birth weights
251
660260
2000
ağırlığı ve süt çocuğu ölümleri
11:02
and infant mortality.
252
662260
2000
şeklinde hemen kendisini göstermişti.
11:04
But others wouldn't be discovered for many years.
253
664260
3000
Ama diğer etkileri uzun yıllar anlaşılamamıştı.
11:07
Decades after the "Hunger Winter,"
254
667260
2000
"Kıtlık Kışı"ndan onlarca yıl sonra
11:09
researchers documented
255
669260
2000
araştırmacılar anneleri kıtlık döneminde
11:11
that people whose mothers were pregnant during the siege
256
671260
4000
hamile olan kişilerin normal koşullarda gebelik
11:15
have more obesity, more diabetes
257
675260
2000
dönemini atlatmış kişilere göre
11:17
and more heart disease in later life
258
677260
3000
ileri yaşlarında daha fazla obezite, diabet ve
11:20
than individuals who were gestated under normal conditions.
259
680260
3000
kalp hastalıklarına yakalandıklarını belgelemişler.
11:23
These individuals' prenatal experience of starvation
260
683260
4000
Bu kişilerin doğum öncesi yaşadıkları açlık deneyimi
11:27
seems to have changed their bodies
261
687260
2000
vücutlarını çok farklı yönlerde
11:29
in myriad ways.
262
689260
2000
değiştirmiş gibi görünüyor.
11:31
They have higher blood pressure,
263
691260
2000
Daha yüksek kanbasıncına,
11:33
poorer cholesterol profiles
264
693260
2000
zayıf kolesterol profiline ve
11:35
and reduced glucose tolerance --
265
695260
2000
diabetin öncüsü olan düşük
11:37
a precursor of diabetes.
266
697260
3000
glikoz toleransına sahipler.
11:40
Why would undernutrition in the womb
267
700260
2000
Peki rahimdeki yetersiz beslenme
11:42
result in disease later?
268
702260
2000
neden daha sonra hastalıklara yol açıyor?
11:44
One explanation
269
704260
2000
Açıklamalardan biri, fetüslerin kötü bir durumda
11:46
is that fetuses are making the best of a bad situation.
270
706260
3000
ellerinden gelenin en iyisini yaptıkları şeklinde.
11:49
When food is scarce,
271
709260
2000
Yiyecek kıtlığı olduğunda, besinleri
11:51
they divert nutrients towards the really critical organ, the brain,
272
711260
3000
kalp ve karaciğer gibi diğer organlardan
11:54
and away from other organs
273
714260
2000
alıp beyin gibi gerçekten kritik
11:56
like the heart and liver.
274
716260
2000
olan organlara doğru gönderiyorlar.
11:58
This keeps the fetus alive in the short-term,
275
718260
3000
Bu da fetüsü kısa vadeli olarak ayakta tutuyor
12:01
but the bill comes due later on in life
276
721260
3000
ancak fatura hayatın ilerleyen dönemlerine
12:04
when those other organs, deprived early on,
277
724260
2000
kesiliyor, diğer organlar erken pes ettiğinde
12:06
become more susceptible to disease.
278
726260
3000
hastalıklara daha yatkın oluyorlar.
12:09
But that may not be all that's going on.
279
729260
3000
Ancak olan tek şey bu da olmayabilir.
12:12
It seems that fetuses are taking cues
280
732260
2000
Anlaşılan o ki fetüsler uterus içindeki çevreden
12:14
from the intrauterine environment
281
734260
3000
ipuçlarını alıyor ve kendi fizyolojilerini
12:17
and tailoring their physiology accordingly.
282
737260
2000
ona göre şekillendiriyor.
12:19
They're preparing themselves
283
739260
2000
Kendilerini rahmin diğer
12:21
for the kind of world they will encounter
284
741260
2000
tarafında karşılaşacakları dünya
12:23
on the other side of the womb.
285
743260
2000
için hazırlıyorlar.
12:25
The fetus adjusts its metabolism
286
745260
2000
Metabolizmasını ve diğer
12:27
and other physiological processes
287
747260
3000
fizyolojik süreçlerini kendisini beklediğini
12:30
in anticipation of the environment that awaits it.
288
750260
3000
sezdiği dünyaya göre ayarlıyor.
12:33
And the basis of the fetus' prediction
289
753260
3000
Ve fetüsün bu belirlemelerinin temelinde
12:36
is what its mother eats.
290
756260
2000
yatan annesinin yedikleridir.
12:38
The meals a pregnant woman consumes
291
758260
2000
Hamile bir bayanın tükettiği yemek
12:40
constitute a kind of story,
292
760260
2000
bir bolluk masalı ya da
12:42
a fairy tale of abundance
293
762260
2000
amansız bir mahrumiyet günlüğü
12:44
or a grim chronicle of deprivation.
294
764260
3000
gibi bir hikaye yaratıyor.
12:47
This story imparts information
295
767260
3000
Bu hikaye fetüse kendi vücudunu ve
12:50
that the fetus uses
296
770260
2000
sistemini düzenlemesi için kullanacağı,
12:52
to organize its body and its systems --
297
772260
2000
gelecekte hayatta kalmasını
12:54
an adaptation to prevailing circumstances
298
774260
3000
kolaylaştıracak genel durumlara
12:57
that facilitates its future survival.
299
777260
3000
adaptasyonunu sağlayacak bilgiler aktarır.
13:00
Faced with severely limited resources,
300
780260
3000
Çok ciddi kaynak sıkıntısıyla yüzleşmiş,
13:03
a smaller-sized child with reduced energy requirements
301
783260
3000
düşük enerji gereksinimi olan küçük
13:06
will, in fact, have a better chance
302
786260
2000
boyutlardaki bir çocuğun aslında
13:08
of living to adulthood.
303
788260
2000
ergenliğe ulaşma şansı daha yüksektir.
13:10
The real trouble comes
304
790260
2000
Esas problem hamile bayanlar
13:12
when pregnant women are, in a sense, unreliable narrators,
305
792260
3000
bir anlamda yanlış hikaye anlattıkları zaman,
13:15
when fetuses are led
306
795260
2000
fetüsler kıtlık olan bir dünya
13:17
to expect a world of scarcity
307
797260
2000
beklerken bolluklarla dolu bir
13:19
and are born instead into a world of plenty.
308
799260
3000
dünyaya geldiklerinde ortaya çıkar.
13:22
This is what happened to the children of the Dutch "Hunger Winter."
309
802260
3000
Alman "Kıtlık Kışı"nın çocuklarına olan da buydu.
13:25
And their higher rates of obesity,
310
805260
2000
Ve yüksek obezite,
13:27
diabetes and heart disease
311
807260
2000
diabet ve kalp hastalığı görülme
13:29
are the result.
312
809260
2000
oranları da bunun sonucuydu.
13:31
Bodies that were built to hang onto every calorie
313
811260
3000
Alınan her kaloriye sıkı sıkı tutunmak üzerine yapılandırılmış vücutlar
13:34
found themselves swimming in the superfluous calories
314
814260
2000
kendilerini, savaş sonrası batı beslenme tarzı sonucunda gereksiz
13:36
of the post-war Western diet.
315
816260
3000
derecede alınmış kalorilerin içinde yüzerken bulmuştur.
13:39
The world they had learned about while in utero
316
819260
3000
Uterustayken öğrendikleri dünya
13:42
was not the same
317
822260
2000
ile doğdukları dünya
13:44
as the world into which they were born.
318
824260
3000
aynı değildi.
13:47
Here's another story.
319
827260
2000
Bir başka hikaye daha.
13:49
At 8:46 a.m. on September 11th, 2001,
320
829260
4000
11 Eylül 2001, saat sabah 8:46'da
13:53
there were tens of thousands of people
321
833260
2000
New York Dünya Ticaret Merkezi'nin
13:55
in the vicinity of the World Trade Center
322
835260
2000
etrafında onlarca
13:57
in New York --
323
837260
2000
binlerce insan toplanmıştı;
13:59
commuters spilling off trains,
324
839260
2000
işe gidenler trenlerden dışarı taşıyor,
14:01
waitresses setting tables for the morning rush,
325
841260
3000
garsonlar sabah koşturmacası için masa hazırlıyor,
14:04
brokers already working the phones on Wall Street.
326
844260
4000
borsacılar Wall Street'te çoktan telefon başında çalışıyorlardı.
14:08
1,700 of these people were pregnant women.
327
848260
3000
Bu insanlardan 1700'ü hamileydi.
14:11
When the planes struck and the towers collapsed,
328
851260
3000
Uçaklar binaları vurup kuleler yıkıldığında
14:14
many of these women experienced the same horrors
329
854260
3000
bu kadınlardan pek çoğu bir afette sağ kalan
14:17
inflicted on other survivors of the disaster --
330
857260
3000
diğer kişlerin hissettiği aynı korkuyu--
14:20
the overwhelming chaos and confusion,
331
860260
2000
çok büyük kaos ve karmaşayı,
14:22
the rolling clouds
332
862260
2000
toksik olma ihtimali yüksek
14:24
of potentially toxic dust and debris,
333
864260
4000
dolaşan toz ve moloz bulutlarını,
14:28
the heart-pounding fear for their lives.
334
868260
2000
kalplerini sıkıştıran hayatlarının korkusunu yaşadılar.
14:30
About a year after 9/11,
335
870260
2000
9/11'den yaklaşık bir yıl sonra
14:32
researchers examined a group of women
336
872260
3000
araştırmacılar Dünya Ticaret Merkezi saldırısı
14:35
who were pregnant
337
875260
2000
gerçekleştiğinde orada olan
14:37
when they were exposed to the World Trade Center attack.
338
877260
2000
bazı hamile kadınları muayene ettiler.
14:39
In the babies of those women
339
879260
2000
Travma sonrası stres sendromu
14:41
who developed post-traumatic stress syndrome, or PTSD,
340
881260
3000
ya da PTSD geliştirmiş olan kadınların bebeklerinde
14:44
following their ordeal,
341
884260
2000
büyük sıkıntının ardından
14:46
researchers discovered a biological marker
342
886260
3000
PTSD'nin belirteci olabilecek bir
14:49
of susceptibility to PTSD --
343
889260
2000
biyolojik işaret keşfettiler,
14:51
an effect that was most pronounced
344
891260
3000
etkini anneleri hamileliğin 3. trimestırındayken bu
14:54
in infants whose mothers experienced the catastrophe
345
894260
3000
felaketi yaşayan bebeklerde
14:57
in their third trimester.
346
897260
2000
daha çok görüldüğü söylendi.
14:59
In other words,
347
899260
2000
Bir başka deyişle travma
15:01
the mothers with post-traumatic stress syndrome
348
901260
3000
sonrası stres sendromu yaşayan anneler
15:04
had passed on a vulnerability to the condition
349
904260
3000
çocukları henüz uterustayken onlara
15:07
to their children while they were still in utero.
350
907260
3000
bu duruma yatkınlığı aktardılar.
15:10
Now consider this:
351
910260
2000
Şimdi şunu düşünün:
15:12
post-traumatic stress syndrome
352
912260
2000
travma sonrası stres sendromu stresin
15:14
appears to be a reaction to stress gone very wrong,
353
914260
3000
çok yanlış bir yere giderek kurbanlarının gereksiz
15:17
causing its victims tremendous unnecessary suffering.
354
917260
4000
derecede çok büyük acı çekmesine sebep olduğu bir tepki.
15:21
But there's another way of thinking about PTSD.
355
921260
3000
Ancak PTSD hakkında düşünmenin bir başka yolu daha var.
15:24
What looks like pathology to us
356
924260
3000
Bize göre patoloji olarak görülen şey
15:27
may actually be a useful adaptation
357
927260
2000
aslında bazı durumlarda
15:29
in some circumstances.
358
929260
2000
kullanışlı bir adaptasyon olabilir.
15:31
In a particularly dangerous environment,
359
931260
3000
Özellikle PTSD'nin tipik belirtileri
15:34
the characteristic manifestations of PTSD --
360
934260
3000
olan tehlikeli bir çevrede, kişinin etrafında
15:37
a hyper-awareness of one's surroundings,
361
937260
3000
olanlara karşı hiper farkındalığının olması
15:40
a quick-trigger response to danger --
362
940260
3000
tehlikeye karşı çok hızlı cevap vermesi
15:43
could save someone's life.
363
943260
3000
kişinin hayatını kurtarabilir.
15:46
The notion that the prenatal transmission of PTSD risk is adaptive
364
946260
4000
PTSD riskinin doğum öncesi aktarılması fikri,
15:50
is still speculative,
365
950260
2000
hala spekülatif
15:52
but I find it rather poignant.
366
952260
3000
ancak ben daha az dokunaklı buluyorum.
15:55
It would mean that, even before birth,
367
955260
2000
Bu annelerin daha doğmadan önce
15:57
mothers are warning their children
368
957260
2000
çocuklarını "dikkatli ol " diyerek dışarıda
15:59
that it's a wild world out there,
369
959260
2000
vahşi bir dünya olduğu
16:01
telling them, "Be careful."
370
961260
3000
konusunda uyardığı anlamına geliyor.
16:04
Let me be clear.
371
964260
2000
Açık olmama izin verin.
16:06
Fetal origins research is not about blaming women
372
966260
3000
Embriyonik köken araştırması hamilelik süresince olanlar
16:09
for what happens during pregnancy.
373
969260
2000
için kadınları suçlamakla ilgili değil.
16:11
It's about discovering how best to promote
374
971260
3000
Gelecek neslin sağlığını ve mutluluğunu en iyi
16:14
the health and well-being of the next generation.
375
974260
3000
şekilde nasıl arttırabilirizi keşfetmekle ilgili.
16:17
That important effort must include a focus
376
977260
2000
Bu önemli çaba fetüslerin
16:19
on what fetuses learn
377
979260
2000
rahimde harcadıkları 9 ay
16:21
during the nine months they spend in the womb.
378
981260
3000
boyunca ne öğrendiklerine mutlaka odaklanmalı.
16:24
Learning is one of life's most essential activities,
379
984260
3000
Öğrenme hayatın en temel aktivitelerindendir ve
16:27
and it begins much earlier
380
987260
2000
hayal ettiğimizden
16:29
than we ever imagined.
381
989260
2000
çok daha önce başlamaktadır.
16:31
Thank you.
382
991260
2000
Teşekkür ederim.
16:33
(Applause)
383
993260
7000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7