Nina Tandon: Caring for engineered tissue

Nina Tandon: Yapay Dokular Yetiştirmek

37,523 views ・ 2011-07-09

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: YELDA ERISKEN Gözden geçirme: Cevat Erisken
00:15
Good morning everybody.
0
15260
3000
Herkese günaydın.
00:18
I work with really amazing,
1
18260
2000
Ben, hücre olarak adlandırdığımız
00:20
little, itty-bitty creatures called cells.
2
20260
3000
şaşırtıcı özelliklere sahip minicik varlıklarla ilgili çalışmalar yapıyorum.
00:23
And let me tell you what it's like
3
23260
2000
Öncelikle size bu hücreleri laboratuvar ortamında
00:25
to grow these cells in the lab.
4
25260
2000
nasıl yetiştirdiğimizi anlatayım.
00:27
I work in a lab where we take cells out of their native environment.
5
27260
3000
Benim çalıştığım laboratuvarda, hücreleri doğal ortamlarından çıkarıp
00:30
We plate them into dishes
6
30260
2000
petri kutusu olarak adlandırdığımız
00:32
that we sometimes call petri dishes.
7
32260
2000
plastik kaplara aktarıyoruz.
00:34
And we feed them -- sterilely of course --
8
34260
3000
Onları, daha sonra, steril ortamda
00:37
with what we call cell culture media -- which is like their food --
9
37260
3000
içinde hücreler için gıdalar ihtiva eden hücre kültür sıvılarıyla besliyoruz
00:40
and we grow them in incubators.
10
40260
3000
ve inkübatör içerisinde çoğaltıyoruz.
00:43
Why do I do this?
11
43260
2000
Peki böyle bir şeyi neden yapıyorum?
00:45
We observe the cells in a plate,
12
45260
2000
Bu hücreleri petri kutularında gözlemliyoruz
00:47
and they're just on the surface.
13
47260
2000
ve onların bir tabaka olarak sadece yüzeyde olduklarını görüyoruz.
00:49
But what we're really trying to do in my lab
14
49260
3000
Fakat bizim laboratuvarda asıl yapmaya çalıştığımız şey
00:52
is to engineer tissues out of them.
15
52260
3000
bu hücrelerden gerçek dokular üretebilmektir.
00:55
What does that even mean?
16
55260
2000
Peki bu ne anlama gelmektedir?
00:57
Well it means growing an actual heart,
17
57260
2000
Bu, sonradan vücuda yerleştirilmek üzere
00:59
let's say,
18
59260
2000
kalp veya kemik gibi
01:01
or grow a piece of bone
19
61260
2000
gerçek dokular
01:03
that can be put into the body.
20
63260
2000
üretmek demektir.
01:05
Not only that, but they can also be used for disease models.
21
65260
3000
Bunlar, aynı zamanda çeşitli hastalıkları incelemek için model olarak da kullanılabilirler.
01:08
And for this purpose, traditional cell culture techniques
22
68260
2000
Bu amaçlara yönelik çalışmalarda, yukarıda bahsettiğimiz
01:10
just really aren't enough.
23
70260
2000
geleneksel hücre yetiştirme yöntemleri yetersiz kalmaktadır.
01:12
The cells are kind of homesick;
24
72260
2000
Hücreler doğal ortamlarını benimserler ve ararlar
01:14
the dish doesn't feel like their home.
25
74260
2000
dolayısıyla plastik kutudaki koşullar bu doğal ortamın yerini tutamaz.
01:16
And so we need to do better at copying their natural environment
26
76260
2000
Bu sebeple, onların normal olarak gelişebilmeleri için
01:18
to get them to thrive.
27
78260
2000
doğal ortamlarına daha yakın koşullar oluşturmamız gerekmektedir.
01:20
We call this the biomimetic paradigm --
28
80260
2000
Biz bunu 'biyomimetik paradigma'
01:22
copying nature in the lab.
29
82260
3000
yani doğal ortamı laboratuvar koşullarında oluşturma diye adlandırıyoruz.
01:25
Let's take the example of the heart,
30
85260
2000
Mesela üzerinde benim birçok araştırma yaptığım
01:27
the topic of a lot of my research.
31
87260
2000
kalbi ele alalım.
01:29
What makes the heart unique?
32
89260
2000
Kalbi diğer organlardan farklı kılan nedir?
01:31
Well, the heart beats,
33
91260
2000
Kalp, düzenli olarak
01:33
rhythmically, tirelessly, faithfully.
34
93260
3000
yorulmadan, büyük bir sadakat ile sürekli çarpar.
01:36
We copy this in the lab
35
96260
2000
Biz, kalbin bu özelliklerini laboratuvarda
01:38
by outfitting cell culture systems with electrodes.
36
98260
3000
hücre kültür sistemlerine yerleştirdiğimiz elektrotlarla simüle ediyoruz.
01:41
These electrodes act like mini pacemakers
37
101260
2000
Bu elektrotlar minyatür bir kalp pili görevini görerek
01:43
to get the cells to contract in the lab.
38
103260
3000
hücrelerin laboratuvar ortamında kasılmasını sağlıyor.
01:46
What else do we know about the heart?
39
106260
2000
Kalp hakkında başka ne biliyoruz?
01:48
Well, heart cells are pretty greedy.
40
108260
2000
Mesela kalp hücreleri oldukça oburdur.
01:50
Nature feeds the heart cells in your body
41
110260
2000
Vücudumuz kalp hücrelerini
01:52
with a very, very dense blood supply.
42
112260
2000
onlara bol miktarda kan sağlayarak besler.
01:54
In the lab, we micro-pattern channels
43
114260
2000
Biz kendi laboratuvarımızda,
01:56
in the biomaterials
44
116260
2000
üzerinde hücreleri büyüttüğümüz biyomalzemelerin içine
01:58
on which we grow the cells,
45
118260
2000
mikro-kanallar açıyoruz.
02:00
and this allows us to flow the cell culture media, the cells' food,
46
120260
3000
Bu kanallar, aynı kalpteki kılcal yataklarda olduğu gibi
02:03
through the scaffolds where we're growing the cells --
47
123260
3000
hücre besinlerini içeren kültür sıvısının
02:06
a lot like what you might expect
48
126260
2000
üzerinde hücreleri büyüttüğümüz taşıyıcı içine nüfuz etmesine
02:08
from a capillary bed in the heart.
49
128260
2000
olanak sağlamaktadırlar.
02:10
So this brings me to lesson number one:
50
130260
3000
Bu bahsettiklerimden alacağımız ilk ders şudur:
02:13
life can do a lot with very little.
51
133260
3000
Ufacık bir şey bile yaşam için çok şey demek olabilir.
02:16
Let's take the example of electrical stimulation.
52
136260
2000
Mesela elektriksel uyarı örneğini ele alalım.
02:18
Let's see how powerful just one of these essentials can be.
53
138260
3000
Kalbin çalışması için gerekli olan temel şartlardan sadece bir tanesinin bile ne kadar etkili olduğuna bir bakalım.
02:22
On the left, we see a tiny piece of beating heart tissue
54
142260
3000
Sol tarafta, sıçan hücrelerini kullanarak laboratuvarda oluşturduğum
02:25
that I engineered from rat cells in the lab.
55
145260
2000
atmakta olan kalp dokusunun küçük bir parçasını görüyoruz.
02:27
It's about the size of a mini marshmallow.
56
147260
2000
'Marshmallow' gibi minik bir şeker ebadında.
02:29
And after one week, it's beating.
57
149260
2000
Ve bir hafta sonra kalp atışları başlıyor.
02:31
You can see it in the upper left-hand corner.
58
151260
2000
Bunu sol üst köşede görebilirsiniz.
02:33
But don't worry if you can't see it so well.
59
153260
2000
Çok net göremiyorsanız da endişelenmenize gerek yok.
02:35
It's amazing that these cells beat at all.
60
155260
3000
Bu hücrelerin kasılıp gevşemeleri gerçekten müthiş birşey.
02:38
But what's really amazing
61
158260
2000
Burada asıl şaşırtıcı olan şey ise
02:40
is that the cells, when we electrically stimulate them,
62
160260
2000
bu hücrelere eletriksel uyarı verdiğimiz zaman
02:42
like with a pacemaker,
63
162260
2000
aynı bir kalp pilinde olduğu gibi
02:44
that they beat so much more.
64
164260
2000
çok daha fazla çarpıyor olmalarıdır.
02:46
But that brings me to lesson number two:
65
166260
2000
Bu da buradan alacağımız ikinci dersi ortaya çıkarıyor:
02:48
cells do all the work.
66
168260
2000
aslında bütün işleri yapan hücrelerdir.
02:50
In a sense, tissue engineers have a bit of an identity crisis here,
67
170260
3000
Bu anlamda, doku mühendisleri kimlik bunalımı yaşıyorlar diyebiliriz.
02:53
because structural engineers
68
173260
2000
Çünkü, yapı mühendisleri
02:55
build bridges and big things,
69
175260
3000
büyük yapılar ve köprüler yaparlar,
02:58
computer engineers, computers,
70
178260
2000
bilgisayar mühendisleri bilgisayar yaparlar
03:00
but what we are doing
71
180260
2000
ancak bizim yaptığımız ise tamamen
03:02
is actually building enabling technologies for the cells themselves.
72
182260
3000
hücreler için uygun ortamları hazırlayacak teknolojiler geliştirmektir.
03:05
What does this mean for us?
73
185260
2000
Bu bizim için ne anlama gelmektedir?
03:07
Let's do something really simple.
74
187260
2000
Gelin gerçekten çok basit bir birşey yapalım.
03:09
Let's remind ourselves
75
189260
2000
Hücrelerin soyut kavramlar olmadıklarını
03:11
that cells are not an abstract concept.
76
191260
3000
kendimize hatırlatalım.
03:14
Let's remember that our cells sustain our lives
77
194260
3000
Şunu bilelim ki hayatımızın gerçek anlamda sürekliliğini
03:17
in a very real way.
78
197260
2000
sağlayan bizim hücrelerimizdir.
03:19
"We are what we eat," could easily be described
79
199260
3000
Bu sebeple, "Ne yiyorsak oyuz" deyişini
03:22
as, "We are what our cells eat."
80
202260
2000
"Hücrelerimiz ne yiyorsa oyuz" olarak da ifade edebiliriz--
03:24
And in the case of the flora in our gut,
81
204260
2000
bu hücreler bağırsak floramızda olduğu gibi
03:26
these cells may not even be human.
82
206260
3000
insan hücresi olmasalar bile.
03:30
But it's also worth noting
83
210260
2000
Hücrelerin aynı zamanda günlük hayatımızda yaşadıklarımızda da
03:32
that cells also mediate our experience of life.
84
212260
3000
bize aracı olduklarını ifade etmekte yarar var.
03:35
Behind every sound, sight, touch, taste and smell
85
215260
3000
Bizim duyduğumuz her sesin, aldığımız her görüntünün, tadın, kokunun
03:38
is a corresponding set of cells
86
218260
2000
ve hissettiğimiz her dokunuşun ardında
03:40
that receive this information
87
220260
2000
duyu bilgilerini alan ve bizim için yorumlayan
03:42
and interpret it for us.
88
222260
2000
ayrı ayrı hücre kümelerinin rolü vardır.
03:44
It begs the question:
89
224260
2000
Bu da şu soruyu gündeme getirmektedir:
03:46
shall we expand our sense of environmental stewardship
90
226260
3000
çevreye karşı olan sorumluluklarımız arasına
03:49
to include the ecosystem of our own bodies?
91
229260
3000
acaba kendi vücut ekosistemimizi de dahil edebilir miyiz?
03:52
I invite you to talk about this with me further,
92
232260
2000
Bu konuyla ilgili daha sonra detaylı konuşabiliriz isterseniz.
03:54
and in the meantime, I wish you luck.
93
234260
3000
Şimdilik hepinize bol şanslar.
03:57
May none of your non-cancer cells
94
237260
2000
Sağlıklı hücrelerinizin hepsinin
03:59
become endangered species.
95
239260
2000
daimi olması dileğiyle.
04:01
Thank you.
96
241260
2000
Teşekkürler.
04:03
(Applause)
97
243260
4000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7