How I Teach Kids to Love Science | Cesar Harada | TED Talks

157,903 views ・ 2015-11-18

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Gözden geçirme: Eren Gokce
00:13
When I was a kid, my parents would tell me,
0
13800
2816
Ben bir çocukken, anne babam bana derdi ki,
00:16
"You can make a mess, but you have to clean up after yourself."
1
16640
3399
"Ortalığı berbat edebilirsin, ama sonrasında kendin toparlamalısın."
00:20
So freedom came with responsibility.
2
20440
3336
Yani özgürlük sorumlulukla birlikte geldi.
00:23
But my imagination would take me to all these wonderful places,
3
23800
3576
Ancak hayal gücüm beni her şeyin mümkün olduğu
00:27
where everything was possible.
4
27400
2096
harika yerlere götürürdü.
00:29
So I grew up in a bubble of innocence --
5
29520
2896
Böylece masumiyet balonunda yetiştim
00:32
or a bubble of ignorance, I should say,
6
32440
2336
ya da bir cahiliyet balonunda mı demeliyim?
00:34
because adults would lie to us to protect us from the ugly truth.
7
34800
5096
Çünkü yetişkinler bizi çirkin gerçeklerden korumak için yalan söyler.
00:39
And growing up, I found out that adults make a mess,
8
39920
3576
Büyürken, yetişkinlerin ortalığı berbat ettiğini ve
karışıklığı toparlama konusunda çok iyi olmadıklarını anladım.
00:43
and they're not very good at cleaning up after themselves.
9
43520
2800
00:47
Fast forward, I am an adult now,
10
47360
2136
Aradan çok zaman geçti, şimdi yetişkin biriyim ve
00:49
and I teach citizen science and invention at the Hong Kong Harbour School.
11
49520
4976
Hong Kong Harbour Okulu'nda Vatandaşlık Bilimi ve Yaratıcılık dersi veriyorum.
00:54
And it doesn't take too long
12
54520
1336
Öğrencilerimin bir sahilde yürür yürümez,
00:55
before my students walk on a beach and stumble upon piles of trash.
13
55880
4216
bir çöp yığınlarına rastlamaları uzun sürmüyor.
01:00
So as good citizens, we clean up the beaches --
14
60120
2656
İyi vatandaşlar olarak sahilleri temizliyoruz
01:02
and no, he is not drinking alcohol, and if he is, I did not give it to him.
15
62800
4720
ve hayır, o alkol almıyor, alıyorsa da ben vermedim.
01:07
(Laughter)
16
67880
1760
(Kahkahalar)
01:09
And so it's sad to say,
17
69960
1216
Ayrıca şunu üzülerek söylemeliyim ki
01:11
but today more than 80 percent of the oceans have plastic in them.
18
71200
3776
okyanusların yüzde 80'inde plastik bulunuyor.
01:15
It's a horrifying fact.
19
75000
1280
Bu korkunç bir gerçek.
01:16
And in past decades,
20
76800
1376
Geçmiş yıllarda,
01:18
we've been taking those big ships out and those big nets,
21
78200
3456
büyük gemileri ve ağları çıkarıp
01:21
and we collect those plastic bits that we look at under a microscope,
22
81680
3336
mikroskopla incelediğimiz bu plastik parçaları toplar;
01:25
and we sort them,
23
85040
1216
onları sınıflandırır,
01:26
and then we put this data onto a map.
24
86280
1762
sonra bu bilgileri bir haritaya koyardık.
01:28
But that takes forever, it's very expensive,
25
88440
2336
Ama çok pahalı olan bu işlem sonsuza kadar sürer
01:30
and so it's quite risky to take those big boats out.
26
90800
3136
ve bu büyük gemileri çıkarmak epey riskli bir iş.
01:33
So with my students, ages six to 15,
27
93960
2936
Dolayısıyla yaşları 6-15 arasında değişen öğrencilerim ve ben
01:36
we've been dreaming of inventing a better way.
28
96920
2216
daha iyi bir yol bulmanın hayalini kuruyoruz.
01:39
So we've transformed our tiny Hong Kong classroom into a workshop.
29
99160
4416
Böylece Hong Kong'taki küçük sınıfımızı bir atölyeye dönüştürdük.
01:43
And so we started building this small workbench,
30
103600
2656
Çok kısa olan çocuklar bile katılabilsin diye
01:46
with different heights, so even really short kids can participate.
31
106280
3176
bu tezgâhı farklı boyutlarda yaptık.
01:49
And let me tell you, kids with power tools are awesome and safe.
32
109480
4176
Şunu söyleyeyim, bu elektrikli aletleri kullanan çocuklar müthiş ve güvende.
01:53
(Laughter)
33
113680
1336
(Kahkahalar)
Pek sayılmaz.
01:55
Not really.
34
115040
1896
01:56
And so, back to plastic.
35
116960
1216
Plastiğe dönecek olursak,
01:58
We collect this plastic and we grind it to the size we find it in the ocean,
36
118200
3616
plastiği topluyoruz ve onları parçalandıklarından dolayı okyanuslarda
02:01
which is very small because it breaks down.
37
121840
2176
bulduğumuz gibi, çok küçük parçalara öğütüyoruz.
02:04
And so this is how we work.
38
124040
1376
İşte çalışma şeklimiz bu.
02:05
I let the imaginations of my students run wild.
39
125440
3136
Öğrencilerimin hayal güçlerini serbest bıraktım,
02:08
And my job is to try to collect the best of each kid's idea
40
128600
4256
benim işim her çocuğun en iyi fikrini toplamak ve
02:12
and try to combine it into something that hopefully would work.
41
132880
4280
çalışacağını umduğum şeylerle birleştirmek.
02:17
And so we have agreed that instead of collecting plastic bits,
42
137920
3136
Mesela plastik parçaları toplamak yerine,
02:21
we are going to collect only the data.
43
141080
1976
sadece bilgileri toplamak için anlaştık.
02:23
So we're going to get an image of the plastic with a robot --
44
143080
2976
Böylece robotlarla plastiğin resmini alacağız,
02:26
so robots, kids get very excited.
45
146080
2376
robotlar olunca çocuklar çok heyecanlanıyor.
02:28
And the next thing we do -- we do what we call "rapid prototyping."
46
148480
3143
Sonra yaptığımız şey, hızlı prototipleme olarak adlandırdığımız aşama.
02:31
We are so rapid at prototyping
47
151647
1689
Hızlı prototiplemede o kadar hızlıyız ki
02:33
that the lunch is still in the lunchbox when we're hacking it.
48
153360
3176
kesip yontarken öğle yemeğimiz hâlâ beslenme çantamız içinde.
02:36
(Laughter)
49
156560
1296
(Kahkahalar)
02:37
And we hack table lamps and webcams, into plumbing fixtures
50
157880
4256
Masa lambalarını ve bilgisayar kameralarını
su tesisat malzemelerine monte ediyoruz,
02:42
and we assemble that into a floating robot that will be slowly moving through water
51
162160
5136
bunları su üzerinde ve orada bulunan plastikte yavaşça yüzerek
02:47
and through the plastic that we have there --
52
167320
2096
giden bir robotla birleştiriyoruz
02:49
and this is the image that we get in the robot.
53
169440
2191
ve robotta bu görüntüyü alıyoruz.
02:51
So we see the plastic pieces floating slowly through the sensor,
54
171655
3721
Sensörün altında yavaşça yüzen plastik parçaları görüyoruz
02:55
and the computer on board will process this image,
55
175400
3296
ve üzerindeki bilgisayar bu görüntüleri bazı işlemlerden geçirip
02:58
and measure the size of each particle,
56
178720
2096
her parçanın büyüklüğünü hesaplayacak.
03:00
so we have a rough estimate of how much plastic there is in the water.
57
180840
4120
Sonuç olarak suyun içinde ne kadar plastik olduğunu kabaca hesaplıyoruz.
03:05
So we documented this invention step by step
58
185520
3016
Buluşumuzu bu tarz buluşları yapanların bulunduğu
03:08
on a website for inventors called Instructables,
59
188560
3376
"Instructables" adlı internet sitesinde,
03:11
in the hope that somebody would make it even better.
60
191960
2800
daha da iyisini birileri yapar umuduyla yayınladık.
03:15
What was really cool about this project was that the students saw a local problem,
61
195838
3858
Bu proje hakkında güzel olan şey şu ki, öğrenciler lokal bir problem tespit etti
03:19
and boom -- they are trying to immediately address it.
62
199720
2667
ve buum -- hemen çözmeye çalıştılar.
03:22
[I can investigate my local problem]
63
202411
2325
[Kendi lokal problemimi araştırabilirim]
03:24
But my students in Hong Kong are hyperconnected kids.
64
204760
3216
Ama Hong Kong'taki öğrencilerim aşırı bağlantılı çocuklar ve
03:28
And they watch the news, they watch the Internet,
65
208000
2296
haberleri izliyorlar, interneti kullanıyorlar
03:30
and they came across this image.
66
210320
2240
ve bu fotoğrafla karşılaşmışlar.
03:33
This was a child, probably under 10, cleaning up an oil spill bare-handed,
67
213840
4736
Bu çocuk, -muhtemelen on yaşından küçük- Bangladeş'te, dünyanın en büyük
03:38
in the Sundarbans, which is the world's largest mangrove forest in Bangladesh.
68
218600
4496
mangrov ormanının bulunduğu Sundarbans'ta petrol sızıntısını çıplak elle temizliyor.
03:43
So they were very shocked,
69
223120
2456
Tabii ki şok oldular, çünkü bu su,
03:45
because this is the water they drink, this is the water they bathe in,
70
225600
3296
içtikleri, banyo yaptıkları,
03:48
this is the water they fish in -- this is the place where they live.
71
228920
3376
balık tuttukları ve içinde yaşadıkları su.
03:52
And also you can see the water is brown, the mud is brown and oil is brown,
72
232320
3896
Gördüğünüz gibi su kahverengi, çamur ve petrol kahverengi
03:56
so when everything is mixed up,
73
236240
1477
ve hepsi birleştiğinde
03:57
it's really hard to see what's in the water.
74
237741
2475
suyun içinde ne olduğunu görmek gerçekten çok zor.
04:00
But, there's a technology that's rather simple,
75
240240
2256
Ama spektrometre adı verilen,
04:02
that's called spectrometry,
76
242520
1536
suyun içinde ne olduğunu görmenize
04:04
that allows you see what's in the water.
77
244080
1905
yarayan oldukça basit bir teknoloji var.
04:06
So we built a rough prototype of a spectrometer,
78
246009
3047
Böylece spektrometrenin bir prototipini yaptık ve
04:09
and you can shine light through different substances
79
249080
2936
farklı spektrumlar üreten farklı maddelere ışık tutarak
04:12
that produce different spectrums,
80
252040
2416
04:14
so that can help you identify what's in the water.
81
254480
3856
suyun içinde ne olduğunu bulabilirsiniz.
04:18
So we packed this prototype of a sensor,
82
258360
2896
Hemen sensörün bir prototipini paketledik
04:21
and we shipped it to Bangladesh.
83
261280
2240
ve Bangladeş'e kargoyla gönderdik.
04:23
So what was cool about this project
84
263989
1667
Sonuç olarak, bu projeyle ilgili
04:25
was that beyond addressing a local problem,
85
265680
3135
olarak en güzel şey, lokal bir problemi çözmenin veya
04:28
or looking at a local problem,
86
268839
1430
ona bakmanın ötesinde,
04:30
my students used their empathy and their sense of being creative
87
270293
3923
öğrencilerim empatilerini ve yaratıcılıklarını diğer çocuklara
uzaktan yardım etmek için kullandılar.
04:34
to help, remotely, other kids.
88
274240
2256
04:36
[I can investigate a remote problem]
89
276520
1715
[Bir problemi uzaktan araştırabilirim]
04:38
So I was very compelled by doing the second experiments,
90
278259
2620
İkinci deneyleri yaparken çok zorlandım
04:40
and I wanted to take it even further --
91
280903
2513
ve daha fazlasını yapmak istedim,
04:43
maybe addressing an even harder problem, and it's also closer to my heart.
92
283440
4600
-belki daha zor bir problemi çözmek gibi- ve bu benim için çok önemliydi.
04:48
So I'm half Japanese and half French,
93
288560
2616
Ben yarı Japon, yarı Fransızım ve
04:51
and maybe you remember in 2011 there was a massive earthquake in Japan.
94
291200
5320
belki hatırlarsınız, 2011'de Japonya'da çok büyük bir deprem oldu.
04:57
It was so violent that it triggered several giant waves --
95
297120
3816
Felaket o kadar şiddetliydi ki tsunami adında dev dalgaları
05:00
they are called tsunami --
96
300960
1416
tetikledi ve bu tsunami
05:02
and those tsunami destroyed many cities on the eastern coast of Japan.
97
302400
6960
Japonya'nın doğu sahilindeki şehirleri darmadağın etti.
05:10
More than 14,000 people died in an instant.
98
310680
3360
Olay anında 14.000'den fazla insan hayatını kaybetti.
05:15
Also, it damaged the nuclear power plant of Fukushima,
99
315600
3736
Ayrıca Fukushima'da suya yakın bir yerdeki
05:19
the nuclear power plant just by the water.
100
319360
2680
nükleer enerji santraline zarar verdi ve
05:22
And today, I read the reports
101
322480
2416
bugün, okuduğum raporlara göre
05:24
and an average of 300 tons
102
324920
3056
nükleer enerji santralinden Pasifik Okyanusu'na ortalama
05:28
are leaking from the nuclear power plant into the Pacific Ocean.
103
328000
3576
300 tonluk bir sızıntı oluyor.
05:31
And today the whole Pacific Ocean has traces of contamination of cesium-137.
104
331600
6376
Bugün Pasifik Okyanusu'nda hâlâ sezyum 137 kirliliğin izleri var.
05:38
If you go outside on the West Coast, you can measure Fukushima everywhere.
105
338000
4416
Batı sahilinden dışa doğru çıkarsanız, Fukushima'yı her yerde ölçebilirsiniz.
05:42
But if you look at the map, it can look like most of the radioactivity
106
342440
3296
Ama eğer haritaya bakarsanız, radyoaktivitenin çoğu
05:45
has been washed away from the Japanese coast,
107
345760
2096
Japonya sahilinden temizlenmiş gibi duruyor
05:47
and most of it is now -- it looks like it's safe, it's blue.
108
347880
2816
ve çoğu şu an, güvenli gibi duruyor, çünkü mavi.
05:50
Well, reality is a bit more complicated than this.
109
350720
3416
Aslında durum bundan daha karışık.
05:54
So I've been going to Fukushima every year since the accident,
110
354160
3656
Bu yüzden felaketten sonra her sene Fukushima'ya gittim,
05:57
and I measure independently and with other scientists,
111
357840
2536
toprakta ve nehirde bağımsız olarak ve diğer
06:00
on land, in the river --
112
360400
1856
bilim insanlarıyla birlikte ölçümler yaptım.
06:02
and this time we wanted to take the kids.
113
362280
2736
Bu sefer çocukları da götürmek istedik.
06:05
So of course we didn't take the kids, the parents wouldn't allow that to happen.
114
365040
3776
Tabii ki çocukları götürmedik, aileleri buna izin vermezdi.
06:08
(Laughter)
115
368840
1336
(Kahkahalar)
06:10
But every night we would report to "Mission Control" --
116
370200
3936
Ama her gece "Görev Kontrolü"ne rapor verirdik.
06:14
different masks they're wearing.
117
374160
2176
Farklı maskeler giyiyorlar.
06:16
It could look like they didn't take the work seriously, but they really did
118
376360
4376
İşi ciddiye almıyorlarmış gibi görünebilir,
ama gerçekten ciddi bir şekilde yaptılar, çünkü hayatlarının sonuna kadar
06:20
because they're going to have to live with radioactivity their whole life.
119
380760
4200
radyoaktivite ile yaşamak zorunda kalacaklar.
06:25
And so what we did with them
120
385640
2056
Evet, onlarla yaptığımız şey, gün içinde
06:27
is that we'd discuss the data we collected that day,
121
387720
2616
topladığımız bilgileri tartışmak ve
06:30
and talk about where we should be going next --
122
390360
2191
bir sonraki aşamada nereye gideceğimizi konuşmak,
06:32
strategy, itinerary, etc...
123
392575
2121
strateji ve yol belirlemek, vs...
06:34
And to do this, we built a very rough topographical map
124
394720
3616
Bunu yapmak için nükleer santralin etrafındaki bölgenin
06:38
of the region around the nuclear power plant.
125
398360
2856
kaba bir topografik haritasını yaptık ve
06:41
And so we built the elevation map,
126
401240
2016
yükselti haritasını elde ettik.
06:43
we sprinkled pigments to represent real-time data for radioactivity,
127
403280
4616
Gerçek zamanlı radyoaktivite ölçümlerini temsil etmesi için renk maddesi serptik ve
06:47
and we sprayed water to simulate the rainfall.
128
407920
4336
yağış miktarını canlandırmak için su sıktık.
06:52
And with this we could see that the radioactive dust
129
412280
2976
Böylece radyoaktif tozun
06:55
was washing from the top of the mountain into the river system,
130
415280
3056
dağlardan temizlenip nehirlere doğru aktığını
06:58
and leaking into the ocean.
131
418360
1536
ve okyanusa sızdığını gördük.
06:59
So it was a rough estimate.
132
419920
1600
Bu kaba bir tahmindi.
07:02
But with this in mind, we organized this expedition,
133
422680
2936
Ama aklımızdaki bu sonuçla nükleer santralin çevresine,
07:05
which was the closest civilians have been to the nuclear power plant.
134
425640
3616
sivillerin yanına en çok yaklaşmış olduğu bir sefer düzenledik.
07:09
We are sailing 1.5 kilometers away from the nuclear power plant,
135
429280
4336
Nükleer santralden 1,5 kilometre uzaklıkta seyrüsefer yapıyoruz,
07:13
and with the help of the local fisherman,
136
433640
1953
yerel balıkçıların da yardımıyla
07:15
we are collecting sediment from the seabed
137
435617
2239
kendi icadımız olan
07:17
with a custom sediment sampler we've invented and built.
138
437880
3456
özel bir tortu toplayan aletle suyun dibinden tortular topluyoruz.
07:21
We pack the sediment into small bags,
139
441360
3256
Tortuları küçük paketlere dolduruyoruz,
07:24
we then dispatch them to hundreds of small bags
140
444640
2256
sonra onları üniversitelere gönderdiğimiz
07:26
that we send to different universities,
141
446920
1936
yüzlerce küçük pakete dolduruyoruz
07:28
and we produce the map of the seabed radioactivity,
142
448880
2976
ve deniz tabanı radyoaktivite oranı haritasını çıkarıyoruz,
07:31
especially in estuaries where the fish will reproduce,
143
451880
2536
özellikle balıkların yavruladığı nehir girişlerinde.
07:34
and I will hope that we will have improved
144
454440
2056
Umarım bu deneyimiz yerel balıkçıların
07:36
the safety of the local fishermen and of your favorite sushi.
145
456520
3096
ve favori suşinizin güvenliğini artırır.
07:39
(Laughter)
146
459640
1296
(Kahkahalar)
07:40
You can see a progression here --
147
460960
1576
Gelişimi buradan görebilirsiniz--
07:42
we've gone from a local problem to a remote problem to a global problem.
148
462560
4536
yerel bir problemle uzaktan ilgilenmeye başladık
ve sonunda global bir problem elde ettik.
07:47
And it's been super exciting to work at these different scales,
149
467120
2953
Farklı ölçeklerde, basit ve açık-kaynaklı
07:50
with also very simple, open-source technologies.
150
470097
3559
teknolojileri kullanmak heyecan verici.
07:53
But at the same time, it's been increasingly frustrating
151
473680
3336
Ama aynı zamanda, giderek sinir bozucu oluyor,
07:57
because we have only started to measure the damage that we have done.
152
477040
3696
çünkü yalnızca kendi verdiğimiz zararların ölçümünü yapmaya başladık.
08:00
We haven't even started to try to solve the problems.
153
480760
4080
Henüz problemleri çözmeye bile başlamadık.
08:05
And so I wonder if we should just take a leap
154
485640
2776
Artık bir sıçrama yapıp bütün bu işleri daha güzel bir
08:08
and try to invent better ways to do all these things.
155
488440
4640
şekilde yapmanın yolunu bulabilir miyiz diye düşünmeye başladım.
08:13
And so the classroom started to feel a little bit small,
156
493520
3576
Sınıf da küçük gelmeye başladı,
[Önce]
08:17
so we found an industrial site in Hong Kong,
157
497120
2696
sonunda Hong Kong'ta endüstriyel bir alan bulduk
08:19
and we turned it into the largest mega-space
158
499840
3256
ve o alanı sosyal ve çevresel etki araştırmalarına
[Sonra]
08:23
focused on social and environmental impact.
159
503120
3176
odaklanan en geniş yer hâline getirdik.
08:26
It's in central Hong Kong,
160
506320
1296
Alan Hong Kong'un göbeğinde ve
08:27
and it's a place we can work with wood, metal, chemistry,
161
507640
3216
ahşapla, metalle, kimyayla, biraz biyolojiyle, biraz optikle çalışabileceğiniz,
08:30
a bit of biology, a bit of optics,
162
510880
1626
08:32
basically you can build pretty much everything there.
163
512530
2492
yani hemen hemen her şeyi yapabileceğiniz bir çalışma alanı.
Yetişkinlerin ve çocukların beraber oynabileceği bir alan.
08:35
And its a place where adults and kids can play together.
164
515047
2969
08:38
It's a place where kids' dreams can come true,
165
518040
3576
Çocukların hayallerinin yetişkinlerin yardımıyla gerçek olduğu ve
08:41
with the help of adults,
166
521640
1336
yetişkinlerin de
08:43
and where adults can be kids again.
167
523000
1816
tekrar çocuk olabildiği bir alan.
08:44
Student: Acceleration! Acceleration!
168
524840
3136
Öğrenci: Hızlı! Hızlı!
08:48
Cesar Harada: We're asking questions such as,
169
528000
2135
Cesar Harada: Mobilitenin geleceğini
08:50
can we invent the future of mobility with renewable energy?
170
530159
2817
yenilenebilir enerji ile geliştirebilir miyiz gibi
08:53
For example.
171
533000
1200
sorular soruyoruz, örneğin.
08:55
Or, can we help the mobility of the aging population
172
535320
4296
Ya da standart tekerlekli sandalyeleri elektrikli ve havalı sandalyelere çevirsek
08:59
by transforming very standard wheelchairs into cool, electric vehicles?
173
539640
4400
yaşlı nüfusun mobilitesine yardımcı olur mu?
09:05
So plastic, oil and radioactivity are horrible, horrible legacies,
174
545240
6536
Plastik, petrol ve radyoaktivite korkunç şeyler,
korkunç kalıntılar,
09:11
but the very worst legacy that we can leave our children is lies.
175
551800
4520
ama çocuklarımıza bırakabileceğimiz en kötü miras ise yalanlardır.
09:16
We can no longer afford to shield the kids from the ugly truth
176
556760
5216
Artık onları çirkin gerçeklerden korumaya gücümüz yetmez,
09:22
because we need their imagination to invent the solutions.
177
562000
3920
çünkü çözüm üretmek için onların hayallerine ihtiyacımız var.
09:26
So citizen scientists, makers, dreamers --
178
566720
4976
Dolayısıyla vatandaş bilimcileri, yapıcılar, hayalciler olarak;
["Hayal bilgiden daha önemlidir" -Albert Einstein]
09:31
we must prepare the next generation
179
571720
2696
yeni nesli çevre ve insanlar için endişelenen ve
09:34
that cares about the environment and people,
180
574440
3056
bununla ilgili bir şeyler yapabilen
09:37
and that can actually do something about it.
181
577520
2200
bir nesil olarak yetiştirmeliyiz.
09:40
Thank you.
182
580200
1216
Teşekkür ederim.
09:41
(Applause)
183
581440
3160
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7