Choice, happiness and spaghetti sauce | Malcolm Gladwell

Spagetti Sosu - Malcolm Gladwell

1,932,803 views ・ 2007-01-16

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Ozlem Ercan Gözden geçirme: Ahmet Yükseltürk
00:25
I think I was supposed to talk about my new book,
0
25515
2461
Yeni kitabım "Göz Kırpma" hakkında konuşmam
00:28
which is called "Blink,"
1
28000
1879
gerektiğini düşünüyordum. Kitabım ani yargılamalar ve ilk izlenimler hakkında.
00:29
and it's about snap judgments and first impressions.
2
29903
2744
00:33
And it comes out in January, and I hope you all buy it in triplicate.
3
33000
3791
Ocak'ta çıkacak ve umarım hepiniz üçer tane alırsınız.
00:36
(Laughter)
4
36815
1474
Fakat düşünüyordum da,
00:38
But I was thinking about this,
5
38313
1663
00:40
and I realized that although my new book makes me happy,
6
40000
4210
yeni kitabımın beni mutlu ettiğini fark etmeme rağmen,
-- ve sanırım annemi de mutlu ederdi --
00:44
and I think would make my mother happy,
7
44234
2636
00:46
it's not really about happiness.
8
46894
2458
söz konusu olan şey mutluluk değil.
00:49
So I decided instead, I would talk about someone
9
49376
3600
Bu yüzden onun yerine başka birinden
00:53
who I think has done as much to make Americans happy
10
53000
3679
bahsetmeye karar verdim. 20 yıldır belki Amerikalılar'ı
00:56
as perhaps anyone over the last 20 years,
11
56703
3273
mutlu etmiş olanlarla aynı değerdeki bir şeyi yapmış biri.
01:00
a man who is a great personal hero of mine:
12
60000
2976
Benim kişisel kahramanım olan bir adam.
01:03
someone by the name of Howard Moskowitz,
13
63000
2976
Adı Howard Moskowitz olan,
01:06
who is most famous for reinventing spaghetti sauce.
14
66000
3100
spagetti sosunu yeniden icat etmesiyle ünlü biri.
01:10
Howard's about this high, and he's round,
15
70323
4653
Howard'ın boyu bu kadar ve yuvarlak biri
01:15
and he's in his 60s, and he has big huge glasses
16
75000
5089
ve altmış yaşlarında ve kocaman gözlükleri var,
seyrelmiş gri saçlı ve kabına sığamayan ve inanılmaz canlı biri,
01:20
and thinning gray hair,
17
80113
1793
01:21
and he has a kind of wonderful exuberance and vitality,
18
81930
3824
01:25
and he has a parrot, and he loves the opera,
19
85778
3008
bir papağanı var ve operaya bayılır
01:28
and he's a great aficionado of medieval history.
20
88810
4091
ve ortaçağ tarihi konusunda müthiş tutkulu biri.
01:33
And by profession, he's a psychophysicist.
21
93203
2604
Mesleği ise psikofizik.
01:35
Now, I should tell you that I have no idea what psychophysics is,
22
95831
4637
Bu noktada belirtmeliyim ki psikofizikçinin ne olduğu konusunda bir fikrim yok.
01:40
although at some point in my life,
23
100492
1690
Gerçi hayatımın bir döneminde iki yıl boyunca doktorasını psikofizik
01:42
I dated a girl for two years
24
102206
1446
01:43
who was getting her doctorate in psychophysics.
25
103676
2240
alanında yapan bir kızla çıkmıştım.
01:45
Which should tell you something about that relationship.
26
105940
3544
Bu da bu ilişki hakkında sizlere bir şeyler anlatıyordur.
01:49
(Laughter)
27
109508
2297
01:51
As far as I know, psychophysics is about measuring things.
28
111829
3147
Bildiğim kadarıyla psikofizik bir şeyleri ölçmeyle ilgili
01:55
And Howard is very interested in measuring things.
29
115000
2631
ve Howard bir şeyleri ölçmeye çok meraklıdır.
01:57
And he graduated with his doctorate from Harvard,
30
117655
2373
Harvard'dan doktora ile mezun oldu,
ve New York White Plains'te küçük bir danışmanlık dükkanı açtı
02:00
and he set up a little consulting shop in White Plains, New York.
31
120052
3248
ve ilk müşterilerinden biri -- bu uzun yıllar önce oluyor, 70'lerin başında --
02:04
And one of his first clients was Pepsi.
32
124055
2358
02:06
This is many years ago, back in the early 70s.
33
126437
3078
ilk müşterilerinden biri Pepsi'ydi.
02:10
And Pepsi came to Howard and they said,
34
130444
1912
Pepsi Howard'a geldi ve dedi ki:
02:12
"You know, there's this new thing called aspartame,
35
132380
2398
"Biliyorsun aspartam diye yeni bir şey var,
02:14
and we would like to make Diet Pepsi.
36
134802
1884
ve biz Diyet Pepsi yapmak istiyoruz.
02:16
We'd like you to figure out
37
136710
1977
Mükemmel içeceği yaratmak için her bir kutu Diyet Pepsi'ye
02:18
how much aspartame we should put in each can of Diet Pepsi
38
138711
3506
ne kadar aspartam koymamız gerektiğini bulmak istiyoruz". Tamam mı?
02:22
in order to have the perfect drink."
39
142241
1757
02:24
Now that sounds like an incredibly straightforward question to answer,
40
144721
4255
Şu anda bu, cevaplamak için inanılmaz kolay bir soru gibi geliyor.
02:29
and that's what Howard thought.
41
149000
1477
Howard da böyle düşünmüştü. Çünkü Pepsi ona şöyle demişti:
02:30
Because Pepsi told him,
42
150501
1301
02:31
"We're working with a band between eight and 12 percent.
43
151826
2683
"Bak, biz yüzde sekiz ve 12 arasında bir aralıkta çalışıyoruz.
02:34
Anything below eight percent sweetness is not sweet enough;
44
154533
2919
Yüzde sekizin altındaki herhangi bir şey yeterince tatlı olmuyor,
02:37
anything above 12 percent sweetness is too sweet.
45
157476
3239
ve yüzde 12'nin üzeri de çok fazla tatlı oluyor.
02:40
We want to know: what's the sweet spot between 8 and 12?"
46
160739
3083
Sekiz ve 12 arasındaki en iyi nokta hangisidir onu bulmak istiyoruz."
02:44
Now, if I gave you this problem to do, you would all say, it's very simple.
47
164372
3961
Şimdi bu problemi size versem, hepiniz çok kolay dersiniz.
02:48
What we do is you make up a big experimental batch of Pepsi,
48
168357
3619
Yapacağımız şey, Pepsi'den tüm tatlılık seviyelerini içeren
02:52
at every degree of sweetness -- eight percent, 8.1, 8.2, 8.3,
49
172000
4486
büyük bir deneysel yığın yapmak olur -- yüzde 8, 8.1, 8.2, 8.3,
02:56
all the way up to 12 --
50
176510
1281
yüzde 12'ye kadar -- ve bunu binlerce kişi ile deneyip,
02:57
and we try this out with thousands of people,
51
177815
2489
03:00
and we plot the results on a curve,
52
180328
2206
sonuçları bir eğri üzerinde işaretleriz
03:02
and we take the most popular concentration, right?
53
182558
2981
ve en beğenilen yoğunluğu alırız. Değil mi? Gerçekten kolay.
03:05
Really simple.
54
185563
1255
03:06
Howard does the experiment, and he gets the data back,
55
186842
2540
Howard deneyi yapar, veriyi alır ve eğri üzerinde işaretler
03:09
and he plots it on a curve,
56
189406
1341
03:10
and all of a sudden he realizes it's not a nice bell curve.
57
190771
2864
ve birdenbire fark eder ki, bu düzgün bir çan eğrisi değildir.
03:13
In fact, the data doesn't make any sense.
58
193659
1954
Aslında veriler hiç bir anlam ifade etmiyordur.
03:15
It's a mess. It's all over the place.
59
195637
1782
Bu tam bir karmaşadır. Sonuçlar her yere dağılmıştır.
03:18
Now, most people in that business, in the world of testing food and such,
60
198000
4613
Şimdi yiyecek ve benzerlerini test etme işinde olan bir çok kişi,
03:22
are not dismayed when the data comes back a mess.
61
202637
2817
veriler karmaşa halinde gelince ümitsizliğe kapılmıyorlar.
03:25
They think, "Well, you know,
62
205478
1492
03:26
figuring out what people think about cola's not that easy."
63
206994
2834
Şöyle düşünüyorlar, "Tamam insanların kola hakkında düşündüklerini bulmak o kadar kolay değil.
03:29
"You know, maybe we made an error somewhere along the way."
64
209852
2825
Belki yol üzerinde bir yerde hata yaptık.
03:32
"You know, let's just make an educated guess,"
65
212701
2197
Haydi deneyime dayalı bir tahmin yapalım."
03:34
and they simply point and they go for 10 percent,
66
214922
2385
ve basitçe tam ortadaki yüzde 10'a karar veriyorlar.
03:37
right in the middle.
67
217331
1075
03:39
Howard is not so easily placated.
68
219000
1976
Howard bu kadar kolay teskin edilen biri değil.
03:41
Howard is a man of a certain degree of intellectual standards.
69
221000
2912
Howard zeka standartlarının belli bir seviyede olmasını savunan bir adam.
03:43
And this was not good enough for him,
70
223936
2040
Ve bu, onun için yeterince iyi değildi
03:46
and this question bedeviled him for years.
71
226000
2282
ve bu soru onu yıllarca çileden çıkarttı.
03:48
And he would think it through and say, "What was wrong?
72
228306
2670
Üzerinde düşünüp, şöyle deyip durdu: ne yanlıştı?
03:51
Why could we not make sense of this experiment with Diet Pepsi?"
73
231000
3685
Neden Diyet Pepsi'yle yapılan bu deneyden anlam çıkartamadık?
03:55
And one day, he was sitting in a diner in White Plains,
74
235360
2616
Ve bir gün, White Plains'teki bir restoranda otururken,
03:58
about to go trying to dream up some work for Nescafé.
75
238000
2976
Nescafe için bazı işler yaptığını düşlemeye başlamak üzereydi.
04:01
And suddenly, like a bolt of lightning, the answer came to him.
76
241336
3484
Ve aniden, şimşek çakması gibi, yanıtı buldu.
04:05
And that is, that when they analyzed the Diet Pepsi data,
77
245153
2674
Yanıt şuydu: Diyet Pepsi'nin verilerini incelerken
04:07
they were asking the wrong question.
78
247851
1722
yanlış soruyu soruyorlardı.
04:09
They were looking for the perfect Pepsi,
79
249597
2130
Mükemmel Pepsi'yi arıyorlardı,
04:11
and they should have been looking for the perfect Pepsis.
80
251751
2963
aslında mükemmel Pepsiler'i aramaları gerekiyordu. Bana güvenin.
04:15
Trust me.
81
255814
1011
04:16
This was an enormous revelation.
82
256849
2127
Bu müthiş bir keşifti.
04:19
This was one of the most brilliant breakthroughs in all of food science.
83
259000
3675
Bu gıda biliminin en parlak buluşlarından biriydi.
04:22
Howard immediately went on the road,
84
262699
1718
Ve Howard hemen yola düştü,
04:24
and he would go to conferences around the country,
85
264441
2358
tüm ülkede konferanslar verecek,
04:26
and he would stand up and say,
86
266823
1558
ayağa kalkacak ve şöyle diyecekti:
04:28
"You had been looking for the perfect Pepsi.
87
268405
2063
"Siz mükemmel Pepsi'yi arıyordunuz. Yanlış yaptınız.
04:30
You're wrong.
88
270492
1230
04:31
You should be looking for the perfect Pepsis."
89
271746
2508
Mükemmel Pepsiler'i aramanız gerekiyordu."
04:34
And people would look at him blankly and say,
90
274857
2436
Ve insanlar ona boş boş bakıp şöyle diyeceklerdi:
04:37
"What are you talking about? Craziness."
91
277317
2063
"Sen ne diyorsun? Bu delilik."
04:39
And they would say, "Move! Next!"
92
279404
1572
Ve bilirsiniz "Hadi yaylan! Sıradaki!" diyeceklerdi.
04:41
Tried to get business, nobody would hire him --
93
281000
2214
İş almaya çalıştı, kimse ona iş vermedi -- ama takıntılıydı,
04:43
he was obsessed, though,
94
283238
1384
04:44
and he talked about it and talked about it.
95
284646
2007
bunun hakkında konuştu, konuştu, konuştu.
04:46
Howard loves the Yiddish expression
96
286677
1793
Yidce'deki şu deyimi çok seviyordu
04:48
"To a worm in horseradish, the world is horseradish."
97
288494
2482
"Yabanturpundaki bir kurt için dünya yabanturpudur."
04:51
This was his horseradish.
98
291541
1600
Bu da onun yabanturpuydu. (Gülüşmeler) Buna takılmıştı!
04:53
(Laughter)
99
293165
1662
04:54
He was obsessed with it!
100
294851
1439
04:57
And finally, he had a breakthrough.
101
297000
2811
Ve sonunda bir atılım yaptı. Vlasic Turşuları geldi ve
04:59
Vlasic Pickles came to him,
102
299835
2141
05:02
and they said, "Doctor Moskowitz, we want to make the perfect pickle."
103
302000
4649
"Mr. Moskowitz -- doktor Moskowitz,
biz mükemmel turşuyu yapmak istiyoruz." dediler,
05:06
And he said,
104
306673
1024
05:07
"There is no perfect pickle; there are only perfect pickles."
105
307721
2929
ve o "Mükemmel turşu yok, sadece mükemmel turşular var" dedi.
05:11
And he came back to them and he said,
106
311331
1770
Ve onlara gidip "Sadece normal işinizi geliştirmeyeceksiniz,
05:13
"You don't just need to improve your regular;
107
313125
2210
05:15
you need to create zesty."
108
315359
1493
lezzetli olanı yaratmanız gerekiyor." dedi.
05:16
And that's where we got zesty pickles.
109
316876
1825
Ve işte bu noktada lezzetli turşularımız oldu.
05:19
Then the next person came to him: Campbell's Soup.
110
319516
2460
Sonra sıradaki kişi geldi, bu Campbell Çorba idi.
05:22
And this was even more important.
111
322000
2000
Ve bu daha da önemliydi. Aslında
05:24
In fact, Campbell's Soup is where Howard made his reputation.
112
324024
3046
Cambell Çorba Howard'ın ününü kazandığı yerdi.
05:27
Campbell's made Prego,
113
327420
1393
05:28
and Prego, in the early 80s, was struggling next to Ragù,
114
328837
3868
Campbell Prego'yu üretiyordu ve Prego, 80'lerin başında, 70'ler ve 80'lerin baskın spagetti sosu olan
05:32
which was the dominant spaghetti sauce of the 70s and 80s.
115
332729
3365
Ragu'nun yanında zorlanıyordu.
05:36
In the industry -- I don't know whether you care about this,
116
336546
2843
Şu anda sektörde -- bilmiyorum bu ne kadar ilginiz çeker,
05:39
or how much time I have to go into this.
117
339413
2000
ya da buna girmek için ne kadar vaktim var.
Ama teknik olarak -- bu yan bir konu --
05:41
But it was, technically speaking -- this is an aside --
118
341437
2630
Prego, Ragu'dan daha iyi bir domates sosu.
05:44
Prego is a better tomato sauce than Ragù.
119
344091
2060
05:46
The quality of the tomato paste is much better;
120
346175
2281
Domates püresinin kalitesi çok daha iyi ve baharat karışımı çok daha ileri seviyede,
05:48
the spice mix is far superior;
121
348480
1820
05:50
it adheres to the pasta in a much more pleasing way.
122
350324
2486
makarnaya çok daha memnun edici bir şekilde tutunuyor. Aslında
05:52
In fact, they would do the famous bowl test
123
352834
2077
70'lerde Ragu ve Prego ile ünlü kase testini yapıyorlardı.
05:54
back in the 70s with Ragù and Prego.
124
354935
2645
05:57
You'd have a plate of spaghetti, and you would pour it on, right?
125
357604
3492
Bir tabak spagettiniz vardı ve sosu üstüne döküyordunuz,
06:01
And the Ragù would all go to the bottom, and the Prego would sit on top.
126
361460
4645
Ragu'nun hepsi dibe giderken, Prego hala üstte kalıyordu.
06:06
That's called "adherence."
127
366129
1531
"Tutunmak" işte buna deniyor.
06:07
And, anyway, despite the fact that they were far superior in adherence,
128
367684
4540
Her neyse, tutunma konusunda çok daha üstün olmalarına
06:12
and the quality of their tomato paste,
129
372248
2771
ve domates pürelerinin kalitesine rağmen, Prego zorlanıyordu.
06:15
Prego was struggling.
130
375043
1369
06:16
So they came to Howard, and they said, fix us.
131
376436
3002
Bu yüzden Howard'a geldiler ve bizi düzelt dediler.
06:19
And Howard looked at their product line, and he said,
132
379811
2499
Howard ürün çeşitlerine baktı ve şöyle dedi:
06:22
what you have is a dead tomato society.
133
382334
3103
elinizde ölü bir domates toplumu var.
06:26
So he said, this is what I want to do.
134
386183
2182
Yapmak istediğim şu dedi
06:28
And he got together with the Campbell's soup kitchen,
135
388389
2556
ve Campbell Çorbaları'nın mutfağı ile bir araya geldi,
06:30
and he made 45 varieties of spaghetti sauce.
136
390969
3461
ve 45 çeşit spagetti sosu yaptı. Ve onları bir domates sosunun
06:34
And he varied them according to every conceivable way
137
394454
2853
akla uygun her şekli ile çeşitlendirdi.
06:37
that you can vary tomato sauce:
138
397331
1645
06:39
by sweetness, by level of garlic,
139
399000
1858
Tatlılığına, sarmısak seviyesine, mayhoşluğuna, ekşiliğine, domatesliliğine göre,
06:40
by tomatoey-ness, by tartness, by sourness,
140
400882
3215
gözle görülür parçalı olmasına göre -- bu spagetti sosu işindeki en sevdiğim terim.
06:44
by visible solids --
141
404121
1340
06:45
my favorite term in the spaghetti sauce business.
142
405485
3261
06:48
(Laughter)
143
408770
1001
06:49
Every conceivable way you can vary spaghetti sauce,
144
409795
3538
Spagetti sosunun akla uygun her şekli ile spagetti soslarını çeşitlendirdi.
06:53
he varied spaghetti sauce.
145
413357
1779
06:55
And then he took this whole raft of 45 spaghetti sauces,
146
415160
3733
Ve bir yığın halinde olan 45 spagetti sosunu aldı ve yola çıktı.
06:58
and he went on the road.
147
418917
1157
07:00
He went to New York, to Chicago,
148
420098
1879
New York'a gitti, Şikago'ya gitti, Jacksonville'e gitti,
07:02
he went to Jacksonville, to Los Angeles.
149
422001
1929
Los Angeles'a gitti. Kamyonla insan topladı, büyük salonlara koydu.
07:03
And he brought in people by the truckload into big halls.
150
423954
3762
07:07
And he sat them down for two hours,
151
427740
1725
İnsanları iki saatliğine oturttu ve bu iki saat boyunca
07:09
and over the course of that two hours, he gave them ten bowls.
152
429489
3327
10 tane kase verdi.
07:12
Ten small bowls of pasta,
153
432840
1258
10 küçük makarna kasesi ve her birinin üzerinde değişik bir spagetti sosu.
07:14
with a different spaghetti sauce on each one.
154
434122
2458
07:17
And after they ate each bowl, they had to rate, from 0 to 100,
155
437185
4146
Her kaseyi yediklerinde, spagetti sosunun ne kadar iyi olduğuna göre,
07:21
how good they thought the spaghetti sauce was.
156
441355
2621
0 ile 100 arası bir değerlendirme yapmalarını istedi.
07:24
At the end of that process, after doing it for months and months,
157
444490
3071
Bu sürecin sonunda, aylar ve aylar süren çalışmadan sonra,
07:27
he had a mountain of data
158
447585
1543
Amerikan halkının spagetti sosu hakkında ne hissettiği konusunda
07:29
about how the American people feel about spaghetti sauce.
159
449152
3824
bir dağ kadar veriye sahip oldu.
07:33
And then he analyzed the data.
160
453000
1467
Ve sonra bu veriyi analiz etti.
07:34
Did he look for the most popular variety of spaghetti sauce?
161
454491
3977
Spagetti sosunun en sevilen marka çeşitliliğine mi baktı? Hayır!
07:38
No! Howard doesn't believe that there is such a thing.
162
458492
2754
Howard böyle bir şey olduğuna inanmıyordu.
07:41
Instead, he looked at the data, and he said,
163
461270
2063
Onun yerine, veriye baktı ve şöyle dedi,
07:43
let's see if we can group all these different data points into clusters.
164
463357
5619
bakalım bütün bu farklı veri noktalarını kümeler halinde toplayabilecek miyiz?
07:49
Let's see if they congregate around certain ideas.
165
469000
2452
Bakalım insanlar belli fikirler etrafında toplanacaklar mı?
07:52
And sure enough, if you sit down,
166
472000
2205
Ve beklendiği gibi, eğer spagetti sosu hakkında bütün bu verileri analiz ederseniz,
07:54
and you analyze all this data on spaghetti sauce,
167
474229
3565
07:57
you realize that all Americans fall into one of three groups.
168
477818
3110
Amerikalılar'ın üç gruptan birinde yer aldığını fark edersiniz.
08:01
There are people who like their spaghetti sauce plain;
169
481340
2913
Spagetti sosunu sade sevenler,
08:04
there are people who like their spaghetti sauce spicy;
170
484277
2699
spagetti sosunu baharatlı sevenler
08:07
and there are people who like it extra chunky.
171
487000
2244
ve ekstra topaklı sevenler.
08:09
And of those three facts, the third one was the most significant,
172
489929
4047
Ve bu üç gerçeğin içinde en fazla dikkate değer olan üçüncüsüydü.
08:14
because at the time, in the early 1980s,
173
494000
2654
Çünkü o zamanlarda, 80'lerin başında,
08:16
if you went to a supermarket,
174
496678
1500
bir süpermarkete gittiğinizde,
08:18
you would not find extra-chunky spaghetti sauce.
175
498202
3315
ekstra topaklı spagetti sosu bulamazdınız.
08:21
And Prego turned to Howard, and they said,
176
501987
2013
Prego Howard'a döndü ve şöyle dedi,
08:24
"You're telling me that one third of Americans
177
504024
2697
"Bana Amerikalılar'ın üçte birinin ekstra topaklı spagetti sosu sevdiğini
08:26
crave extra-chunky spaghetti sauce
178
506745
3231
08:30
and yet no one is servicing their needs?"
179
510000
2499
ve hala kimsenin bu ihtiyacı karşılamadığını mı söylüyorsun?" Ve o "Evet!" dedi.
08:32
And he said "Yes!"
180
512523
1024
08:33
(Laughter)
181
513571
1292
08:34
And Prego then went back,
182
514887
1342
(Gülüşmeler) ve sonra Prego,
08:36
and completely reformulated their spaghetti sauce,
183
516253
2372
spagetti sosunu tamamen yeniden formüle etti,
08:38
and came out with a line of extra chunky that immediately and completely
184
518649
3654
ve ekstra toplaklı bir ürün çizgisi ile çıktı. Bu çizgi hemen ve tamamen
08:42
took over the spaghetti sauce business in this country.
185
522327
2984
ülkedeki spagetti sosu işini ele geçirdi.
08:45
And over the next 10 years, they made 600 million dollars
186
525335
4403
Ve sonraki 10 yıl boyunca ekstra topaklı soslarından
08:49
off their line of extra-chunky sauces.
187
529762
2397
600 milyon dolar kazandılar.
08:53
Everyone else in the industry looked at what Howard had done, and they said,
188
533000
3490
Ve sektördeki herkes Howard'ın yaptığına baktı ve şöyle dedi,
08:56
"Oh my god! We've been thinking all wrong!"
189
536514
2407
"Aman Tanrım! Tamemen yanlış düşünüyormuşuz!"
08:58
And that's when you started to get seven different kinds of vinegar,
190
538945
3270
Ve böylece yedi farklı çeşit sirke,
09:02
and 14 different kinds of mustard, and 71 different kinds of olive oil.
191
542239
5466
ve 14 farklı çeşit hardal ve 71 farklı çeşit zeytinyağınız oldu --
09:07
And then eventually even Ragù hired Howard,
192
547729
3247
ve sonunda Ragu bile Howard'a iş verdi,
09:11
and Howard did the exact same thing for Ragù that he did for Prego.
193
551000
3191
ve Howard Prego için yaptığı işin tamamen aynısını Ragu için de yaptı.
09:14
And today, if you go to a really good supermarket,
194
554215
2351
Bugün süpermarkete giderseniz, gerçekten iyi bir tanesine,
ve kaç tane Ragu olduğuna bakarsanız --
09:16
do you know how many Ragùs there are?
195
556590
2143
09:18
36!
196
558757
1000
Kaç tane var biliyor musunuz? 36!
09:20
In six varieties:
197
560967
1570
Altı çeşitte: Peynirli, Light, Robusto,
09:22
Cheese, Light,
198
562561
3050
09:25
Robusto, Rich & Hearty,
199
565635
3102
Zengin ve Bol, Eski Dünya Geleneksel, Ekstra Topaklı Bahçe. (Gülüşmeler)
09:28
Old World Traditional --
200
568761
1310
09:32
Extra-Chunky Garden.
201
572483
1717
09:34
(Laughter)
202
574224
1752
09:36
That's Howard's doing.
203
576000
1744
İşte Howard'ın yaptığı bu. Bu Howard'ın Amerikan halkına hediyesi.
09:37
That is Howard's gift to the American people.
204
577768
2208
09:40
Now why is that important?
205
580000
1681
Şimdi, bu neden önemli?
09:41
(Laughter)
206
581705
2271
09:44
It is, in fact, enormously important.
207
584000
2081
Bu aslında müthiş önemli. Nedenini açıklayacağım.
09:46
I'll explain to you why.
208
586105
1370
09:47
What Howard did is he fundamentally changed the way the food industry thinks
209
587499
4121
Howard'ın yaptığı, gıda endüstrisinin sizi mutlu etme konusundaki düşüncesini
09:51
about making you happy.
210
591644
1421
kökten değiştirdi.
09:54
Assumption number one in the food industry used to be
211
594000
2976
Gıda endüstrisinin bir numaralı varsayımı şöyleydi:
09:57
that the way to find out what people want to eat,
212
597000
2700
insanların ne yediklerini bulmanın yolu --
09:59
what will make people happy, is to ask them.
213
599724
2337
onları neyin mutlu ettiğini bulmanın yolu -- onlara sormaktır.
10:02
And for years and years and years,
214
602628
1658
Ve yıllar, yıllar, yıllar, yıllar boyunca Ragu ve Prego odak grupları
10:04
Ragù and Prego would have focus groups,
215
604310
2238
oluşturup, tüm insanları oturtup şöyle diyordu,
10:06
and they would sit you down, and they would say,
216
606572
2460
10:09
"What do you want in a spaghetti sauce?
217
609056
1873
"Bir spagetti sosunda ne istersiniz? Spagetti sosunda ne istediğinizi söyleyin."
10:10
Tell us what you want in a spaghetti sauce."
218
610953
2075
10:13
And for all those years -- 20, 30 years --
219
613052
2924
Ve tüm bu yıllar boyunca -- 20, 30 yıl --
10:16
through all those focus group sessions,
220
616000
1976
tüm o odak grupları seansları boyunca,
10:18
no one ever said they wanted extra-chunky.
221
618000
3021
kimse ekstra topaklı istediğini söylemedi.
10:21
Even though at least a third of them, deep in their hearts, actually did.
222
621754
3451
Gerçekte en azından üçte birinin bunu kalpten istiyor olmasına rağmen.
10:25
(Laughter)
223
625229
1793
(Gülüşmeler)
10:27
People don't know what they want!
224
627696
2012
İnsanlar ne istediklerini bilmiyorlar! Değil mi?
10:29
As Howard loves to say,
225
629732
1446
Howard'ın söylemeyi sevdiği gibi, "Dilin istediğini akıl bilmez."
10:31
"The mind knows not what the tongue wants."
226
631202
2752
10:33
It's a mystery!
227
633978
1152
Bu bir gizem!
10:35
(Laughter)
228
635154
1004
10:36
And a critically important step
229
636182
2406
Ve kendi tutkularımızı ve tatlarımızı anlamamızdaki çok önemli bir adım da,
10:38
in understanding our own desires and tastes
230
638612
3331
10:41
is to realize that we cannot always explain what we want, deep down.
231
641967
3632
aslında ne istediğimizi her zaman anlatamayacağımızın farkına varmamızdır.
10:46
If I asked all of you, for example, in this room, what you want in a coffee,
232
646242
4036
Mesela şu anda bu odadaki herkese kahvenizi nasıl alırdınız diye sorsaydım,
10:50
you know what you'd say?
233
650302
1328
ne diyecektiniz biliyor musunuz? Her biriniz "Koyu, zengin ve sert" diyecektiniz.
10:51
Every one of you would say, "I want a dark, rich, hearty roast."
234
651654
4239
10:56
It's what people always say when you ask them.
235
656555
2158
Kahveyi nasıl sevdiklerini sorduğunuzuda, insanların daima verdikleri yanıt budur.
10:58
"What do you like?" "Dark, rich, hearty roast!"
236
658737
2532
Nasıl seversiniz? Koyu, zengin ve sert!
11:01
What percentage of you actually like a dark, rich, hearty roast?
237
661293
3513
Acaba yüzde kaçınız gerçekten koyu, zengin ve sert seviyor?
11:04
According to Howard, somewhere between 25 and 27 percent of you.
238
664830
3048
Howard'a göre yüzde 25 ile 27 arasında.
11:08
Most of you like milky, weak coffee.
239
668567
2195
Çoğunuz sütlü ve yumuşak kahve sever.
11:10
(Laughter)
240
670786
1001
11:11
But you will never, ever say to someone who asks you what you want
241
671811
3332
Ama size ne istediğinizi soran birine hiç bir zaman
11:15
that "I want a milky, weak coffee."
242
675167
2191
"Sütlü ve yumuşak kahve istiyorum." demezsiniz.
11:17
So that's number one thing that Howard did.
243
677382
2899
İşte bu Howard'ın yaptığı bir numaralı işti.
11:21
Number two thing that Howard did is he made us realize --
244
681528
3448
Howard'ın yaptığı iki numaralı iş ise bize şunu fark ettirmekti --
11:25
it's another very critical point --
245
685000
1976
bu da diğer bir kritik nokta --
11:27
he made us realize the importance
246
687000
2174
bize yatay segmentasyon adını verdiği şeyin önemini fark ettirdi.
11:29
of what he likes to call "horizontal segmentation."
247
689198
2999
11:33
Why is this critical?
248
693000
1015
Bu neden kritik? Kritik çünkü
11:34
Because this is the way the food industry thought before Howard.
249
694039
3698
Howard'dan önce gıda endüstrisinin düşünme şekil buydu. Değil mi?
11:37
What were they obsessed with in the early 80s?
250
697761
2310
80'lerin başında neye takıntılıydılar? Hardala takıntılıydılar.
11:40
They were obsessed with mustard.
251
700095
1540
11:41
In particular, they were obsessed with the story of Grey Poupon.
252
701659
3317
Özellikle de Grey Poupon'un hikayesine takmışlardı, değil mi?
11:45
Used to be, there were two mustards: French's and Gulden's.
253
705000
3201
Önceden iki hardal vardı. French'inki ve Gulden'inki
11:48
What were they? Yellow mustard.
254
708225
1493
Bunlar neydi? Sarı hardal. Sarı hardalın içinde ne var?
11:49
What's in it?
255
709742
1015
11:50
Yellow mustard seeds, turmeric, and paprika.
256
710781
2054
Sarı hardal tohumları, hint safranı ve paprika. Hardal buydu.
11:52
That was mustard.
257
712859
1074
11:53
Grey Poupon came along, with a Dijon.
258
713957
2525
Sonra Grey Poupon, Dijon ile geldi. Değil mi?
11:56
Right?
259
716506
1188
11:57
Much more volatile brown mustard seed, some white wine, a nose hit,
260
717718
5663
Çok daha uçucu kahverengi hardal tohumu, biraz beyaz şarap , azıcık,
12:03
much more delicate aromatics.
261
723405
1938
çok daha fazla hassas aroma. Ve ne yaptılar?
12:05
And what do they do?
262
725367
1015
12:06
They put it in a little tiny glass jar, with a wonderful enameled label on it,
263
726406
4799
Bunu ufacık bir cam kavanoza koydular, üzerinde emayeden müthiş bir etiket ile,
12:11
made it look French,
264
731229
1074
Fransızmış gibi gösterdiler, halbuki Oxnard California'da yapılıyordu.
12:12
even though it's made in Oxnard, California.
265
732327
2101
12:14
(Laughter)
266
734452
1001
12:15
And instead of charging a dollar fifty for the eight-ounce bottle,
267
735477
4499
Ve 200 gramlık şişeye bir dolar 50 cent fiyat koyacaklarına,
12:20
the way that French's and Gulden's did,
268
740000
1973
French'in ve Gulden'in yaptığı gibi, 4 dolar almaya karar verdiler.
12:21
they decided to charge four dollars.
269
741997
1727
12:23
And they had those ads.
270
743748
1212
Ve sonra o reklamları vardı, değil mi? Rolls Royce'da bir adam,
12:24
With the guy in the Rolls Royce, eating the Grey Poupon.
271
744984
2635
Grey Poupon yiyor, başka bir Rolls Royse yaklaşıyor,
12:27
Another pulls up, and says, "Do you have any Grey Poupon?"
272
747643
2786
ve "Grey Poupon var mı?" diye soruyor.
12:30
And the whole thing, after they did that, Grey Poupon takes off!
273
750453
3184
Ve tüm bunları yaptıktan sonra, Grey Poupon havalanıyor!
12:33
Takes over the mustard business!
274
753661
1524
Hardal işini tamamen ele geçiriyor!
12:35
And everyone's take-home lesson from that
275
755209
2008
Ve herkesin buradan alacağı ders şuydu:
12:37
was that the way to make people happy
276
757241
4735
insanları mutlu etmenin yolu
12:42
is to give them something that is more expensive,
277
762000
3394
onlara daha pahalı bir şey vermek, arzulanacak bir şey. Değil mi?
12:45
something to aspire to.
278
765418
2067
12:47
It's to make them turn their back on what they think they like now,
279
767509
4143
İnsanların şu anda sevdikleri bir şeye sırtlarını döndürmek,
12:51
and reach out for something higher up the mustard hierarchy.
280
771676
3419
ve hardal hiyerarşisinde daha üstlerde olan bir şeye uzanmalarını sağlamaktı.
12:55
(Laughter)
281
775119
1001
12:56
A better mustard! A more expensive mustard!
282
776144
2212
Daha iyi bir hardal! Daha pahalı bir hardal!
12:58
A mustard of more sophistication and culture and meaning.
283
778380
3163
Daha karmaşık, kültürlü ve anlamlı bir hardal.
13:01
And Howard looked to that and said, "That's wrong!"
284
781567
2409
Ve Howard bu duruma baktı ve bu yanlış dedi!
13:04
Mustard does not exist on a hierarchy.
285
784639
2118
Hardal bir hiyerarşi içinde bulunmaz.
13:07
Mustard exists, just like tomato sauce, on a horizontal plane.
286
787218
4101
Hardal, tıpkı domates sosu gibi yatay bir düzlemde bulunur.
13:11
There is no good mustard or bad mustard.
287
791779
2739
İyi hardal veya kötü hardal yoktur.
13:14
There is no perfect mustard or imperfect mustard.
288
794542
2526
Mükemmel hardal veya mükemmel olmayan hardal yoktur.
13:17
There are only different kinds of mustards that suit different kinds of people.
289
797092
3745
Sadece farklı insanların beğendiği farklı hardal tipleri vardır.
13:21
He fundamentally democratized the way we think about taste.
290
801358
4835
Tat ile ilgili düşüncelerimizi kökten demokratikleştirdi.
13:26
And for that, as well, we owe Howard Moskowitz a huge vote of thanks.
291
806217
4219
Ve bunun için de Howard Moskowitz'e büyük bir teşekkür alkışı borçluyuz.
13:31
Third thing that Howard did, and perhaps the most important,
292
811201
3493
Howard'ın yaptığı üçüncü ve belki de en önemli şey,
13:34
is Howard confronted the notion of the Platonic dish.
293
814718
2839
Platonik yemek algısına karşı gelmesiydi. (Gülüşmeler)
13:37
(Laughter)
294
817581
1001
13:38
What do I mean by that?
295
818606
1142
Bununla ne demek istiyorum?
13:39
(Laughter)
296
819772
1556
13:41
For the longest time in the food industry,
297
821352
2100
Gıda endüstrisinde çok uzun zamandır bir yemek yapmak için,
13:43
there was a sense that there was one way,
298
823476
2580
sadece tek yol olduğuna dair bir kanı vardı, tek mükemmel yol.
13:46
a perfect way, to make a dish.
299
826080
2728
13:49
You go to Chez Panisse,
300
829570
1715
Chez Panisse'e gidersiniz ve size bir şeyler bir şeyler üzerinde
13:51
they give you the red-tail sashimi with roasted pumpkin seeds
301
831309
5283
kavrulmuş balkabağı çekirdeği ile birlikte kırmızı kuyruklı saşimi verirler.
13:56
in a something something reduction.
302
836616
1853
13:58
They don't give you five options on the reduction.
303
838493
2483
Üzerindeki şeyler için beş seçenek sunmazlar değil mi?
14:01
They don't say, "Do you want the extra-chunky reduction, or ...?"
304
841000
3594
Ekstra topaklı mı yoksa başka bir şey mi diye sormazlar -- hayır!
14:04
No!
305
844618
1008
14:05
You just get the reduction. Why?
306
845650
1547
Sadece üzerindeki alırsınız. Neden? Çünkü Chez Panisse'deki şef,
14:07
Because the chef at Chez Panisse
307
847221
1562
14:08
has a Platonic notion about red-tail sashimi.
308
848807
2588
kırmızı kuruklı saşimi hakkında Platonik bir kanıya sahiptir.
14:11
"This is the way it ought to be."
309
851419
1882
Bu böyle olmalıdır.
14:13
And she serves it that way time and time again,
310
853920
4056
Ve bu şekilde tekrar tekrar servis eder.
14:18
and if you quarrel with her, she will say,
311
858000
2262
Eğer tartışırsanız şöyle diyecektir:
14:20
"You know what? You're wrong!
312
860286
1602
"Yanlış düşünüyorsun! Bu restoranda olması gereken en iyi şekil budur."
14:22
This is the best way it ought to be in this restaurant."
313
862468
2720
14:25
Now that same idea fueled the commercial food industry as well.
314
865212
3439
Aynı fikir ticari gıda endüstrisini de ateşledi.
14:29
They had a Platonic notion of what tomato sauce was.
315
869294
3217
Domates sosunun ne olduğu hakkında Platonik bir kanıları vardı.
14:32
And where did that come from? It came from Italy.
316
872535
2441
Ve nereden geliyordu? İtalya'dan.
14:35
Italian tomato sauce is what?
317
875000
2019
İtalyan domates sosu nedir? Harmanlanmış ve ince.
14:37
It's blended; it's thin.
318
877375
1600
14:39
The culture of tomato sauce was thin.
319
879531
2309
Domates sosunun kültürü ince olmasıydı.
14:41
When we talked about "authentic tomato sauce" in the 1970s,
320
881864
2977
1970'lerdeki özgün domates sosundan bahsedersek,
14:44
we talked about Italian tomato sauce,
321
884865
1809
İtalyan domates sosunu kastederiz. En erken Ragu'lardan bahsederiz.
14:46
we talked about the earliest Ragùs,
322
886698
1779
14:48
which had no visible solids, right?
323
888501
2152
Bunların içinde de görünür parçalar yoktu değil mi?
14:51
Which were thin, you just put a little bit
324
891000
2117
İnceydi ve makarnanın üzerine bir parça koyunca,
14:53
and it sunk down to the bottom of the pasta.
325
893141
2048
en dibine kadar inerdi.
14:55
That's what it was.
326
895213
1192
İşte böyleydi. Peki niye buna bağlıydık?
14:56
And why were we attached to that?
327
896429
1661
Çünkü insanları mutlu etmenin yolunun, onlara kültürel olarak en otantik
14:58
Because we thought that what it took to make people happy
328
898114
2738
15:00
was to provide them with the most culturally authentic tomato sauce, A.
329
900876
4594
domates sosunu vermekten geçtiğini sanırdık, bu A maddesi,
15:05
And B, we thought that if we gave them the culturally authentic tomato sauce,
330
905494
5084
ve B maddesi, eğer onlara kültürel olarak otantik sosu verirsek
15:10
then they would embrace it.
331
910602
1428
onu kabul edeceklerini zannederdik.
15:12
And that's what would please the maximum number of people.
332
912054
2734
Ve bu da en fazla sayıda insanı memnun edecekti.
15:15
In other words,
333
915288
2286
Ve bunu düşünmemizin sebebi -- başka bir deyişle,
15:17
people in the cooking world were looking for cooking universals.
334
917598
3399
yemek dünyasındaki insanların yemek için evrensel kurallar arıyor olmasıydı.
15:21
They were looking for one way to treat all of us.
335
921336
2438
Hepimize tek bir şekilde davranmak istiyorlardı.
15:23
And it's good reason for them to be obsessed
336
923798
2580
Ve bu şekilde evrensel kurallar fikrine takıntılı olmalarının iyi bir nedeni vardı,
15:26
with the idea of universals,
337
926402
1382
15:27
because all of science,
338
927808
1397
çünkü 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın büyük bölümündeki bilim,
15:29
through the 19th century and much of the 20th,
339
929229
2249
15:31
was obsessed with universals.
340
931502
1669
evrensel kuralları takıntı haline getirmişti.
15:33
Psychologists, medical scientists, economists
341
933195
3988
Psikologların, tıp bilimcilerinin, ekonomistlerin tümü,
15:37
were all interested in finding out the rules
342
937207
2088
15:39
that govern the way all of us behave.
343
939319
2190
hepimizin davranışlarını yöneten kuralları bulmayla ilgileniyorlardı.
15:42
But that changed, right?
344
942259
1398
Ama bu değişti, değil mi?
15:43
What is the great revolution in science of the last 10, 15 years?
345
943681
3611
Son 10 - 15 yılda bilimdeki büyük devrim nedir?
15:47
It is the movement from the search for universals
346
947316
3515
Evrensel kuralları aramaktan, çeşitliği anlamaya doğru giden hareket.
15:50
to the understanding of variability.
347
950855
1849
15:53
Now in medical science, we don't want to know, necessarily,
348
953339
3637
Şu anda tıp bilminde kanserin nasıl işlediğini bilmek istemiyoruz,
15:57
just how cancer works,
349
957000
1701
senin kanserinin, benim kanserimden ne farkı var onu bulmak istiyoruz.
15:58
we want to know how your cancer is different from my cancer.
350
958725
3251
16:02
I guess my cancer different from your cancer.
351
962000
2747
Sanırım benim kanserim, sizin kanserinizden farklı.
16:04
Genetics has opened the door to the study of human variability.
352
964771
4088
Genetik, insan çeşitliliğini araştırmanın kapılarını açtı.
16:08
What Howard Moskowitz was doing was saying,
353
968883
2095
Howard Moskowitz'in dediği de, aynı devrimin domates sosu için
16:11
"This same revolution needs to happen in the world of tomato sauce."
354
971002
4111
yapılması gerektiğiydi.
16:16
And for that, we owe him a great vote of thanks.
355
976000
2572
Ve bunun için kendisine büyük bir teşekkür borçluyuz.
16:20
I'll give you one last illustration of variability,
356
980201
2842
Çeşitlilik konusunda size son bir örnek vereceğim -- ah özür dilerim.
16:23
and that is -- oh, I'm sorry.
357
983067
1841
16:24
Howard not only believed that, but he took it a second step,
358
984932
3488
Howard sadece buna inanmakla kalmadı, ikinci bir adım daha attı,
16:28
which was to say that when we pursue universal principles in food,
359
988444
5152
yemekte evrensel ilkelerin peşinde koştuğumuzda sadece hata yapmıyoruz,
16:33
we aren't just making an error;
360
993620
1620
aslında kendimize de muazzam bir kötülük ediyoruz dedi.
16:35
we are actually doing ourselves a massive disservice.
361
995264
3348
16:39
And the example he used was coffee.
362
999000
1810
Ve kullandığı örnek de kahveydi.
16:41
And coffee is something he did a lot of work with, with Nescafé.
363
1001223
4045
Ve Nescafe sayesinde kahve üzerinde oldukça fazla çalışmıştı.
16:45
If I were to ask all of you to try and come up with a brand of coffee --
364
1005746
3498
Eğer size bana hepinizi mutlu edecek bir kahve markası -- kahve tipi,
16:49
a type of coffee, a brew -- that made all of you happy,
365
1009268
3022
söyleyin desem,
16:52
and then I asked you to rate that coffee,
366
1012314
1953
ve sonra bu kahveyi puanlamanızı istesem,
16:54
the average score in this room for coffee would be about 60 on a scale of 0 to 100.
367
1014291
4057
bu odadaki ortalama skor, 0'dan 100'e kadar olan ölçekte 60 seviyesinde olur.
16:58
If, however, you allowed me to break you into coffee clusters,
368
1018825
3623
Ancak eğer sizi gruplara ayırsam,
17:02
maybe three or four coffee clusters,
369
1022472
1785
üç veya dört kahve grubu,
17:04
and I could make coffee just for each of those individual clusters,
370
1024281
4695
ve her bir grup için özel bir kahve yapsam,
17:09
your scores would go from 60 to 75 or 78.
371
1029000
3555
puanlarınız 60'tan 75 veya 78'e yükselirdi.
17:13
The difference between coffee at 60 and coffee at 78
372
1033000
5237
60 puanlık kahve ile 78 puanlık kahve arasındaki fark,
17:18
is a difference between coffee that makes you wince,
373
1038261
2715
sizi ürküten bir kahve ile
17:21
and coffee that makes you deliriously happy.
374
1041000
3004
sizi delicesine mutlu eden bir kahve arasındaki farktır.
17:24
That is the final, and I think most beautiful lesson,
375
1044690
3194
Sona geldik, sanırım Howard Moskowitz'in en güzel dersi şuydu.
17:27
of Howard Moskowitz:
376
1047908
1335
17:29
that in embracing the diversity of human beings,
377
1049267
3709
İnsanoğlunun çeşitliliğini kucaklayarak,
17:33
we will find a surer way to true happiness.
378
1053000
2365
gerçek mutluluğa giden daha emin bir yol bulabiliriz.
17:35
Thank you.
379
1055769
1017
17:36
(Applause)
380
1056810
1166
Teşekkürler.

Original video on YouTube.com
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7