Ben Goldacre: Battling Bad Science

Ben Goldacre: Sahte bilimle mücadele etmek

789,058 views ・ 2011-09-30

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Isil Arican Gözden geçirme: Diba Szamosi
00:15
So I'm a doctor, but I kind of slipped sideways into research,
0
15402
3064
Ben bir doktorum, ama bir şekilde biraz mesleğimden saparak araştırmacı oldum,
00:18
and now I'm an epidemiologist.
1
18490
1698
bu nedenle artık bir epidemiyolog'um. (Hastalık sıklıklarını inceleyen bilim dalı)
00:20
And nobody really knows what epidemiology is.
2
20212
2144
Ve kimse epidemiyoloji'nin ne olduğunu tam olarak bilmiyor.
00:22
Epidemiology is the science of how we know in the real world
3
22380
3153
Epidemiyoloji, gerçek hayatta karşılaştığını şeylerin
00:25
if something is good for you or bad for you.
4
25557
2110
sizin için iyi ya da kötü olduğunu ayırdetme yoludur.
00:27
And it's best understood through example
5
27691
1960
En iyi,saçmasapan çılgın gazete manşetlerinde
00:29
as the science of those crazy, wacky newspaper headlines.
6
29675
4651
geçen ifadelerin incelenmesi ile anlaşılabilir.
00:34
And these are just some of the examples.
7
34350
2333
Bunlar örneklerden sadece birkaçı.
00:36
These are from the Daily Mail.
8
36707
1450
Bu gördükleriniz Daily Mail'den. Dünyadaki her ülkede buna benzer bir gazete var.
00:38
Every country in the world has a newspaper like this.
9
38181
2519
Bu gazetelerin tuhaf felsefi projeleri
00:40
It has this bizarre, ongoing philosophical project
10
40724
2350
dünyada aklınıza gelen herhangi bir cismi veya olayı
00:43
of dividing all the inanimate objects in the world
11
43098
2355
kansere neden olanlar veya kanserden koruyanlar olarak ikiye ayırmak.
00:45
into the ones that either cause or prevent cancer.
12
45477
2353
00:47
Here are some of the things they said cause cancer:
13
47854
2508
Son zamanlarda kansere neden olduğunu iddia ettikleri şeylere bir bakalım:
boşanmak, Wi-Fi, deodorantlar ve kahve.
00:50
divorce, Wi-Fi, toiletries and coffee.
14
50386
1981
Bunlar da kanseri engellediklerini söyledikleri şeyler:
00:52
Some things they say prevent cancer:
15
52391
1764
ekmek kabuğu, kırmızı biberü meyan kökü ve kahve.
00:54
crusts, red pepper, licorice and coffee.
16
54179
1922
Çelişkiyi şimdiden görebiliyorsunuz.
00:56
So you can see there are contradictions.
17
56125
1906
kahve hem kanser yapıyor hem de kanserden koruyor.
00:58
Coffee both causes and prevents cancer.
18
58055
2000
Okumaya devam ettikçe, bu iddiaların ardında
01:00
As you start to read on, you can see
19
60079
1724
01:01
that maybe there's some political valence behind some of this.
20
61827
2939
bazı politik nedenler yattığını düşünmeye bile başlayabilirsiniz.
01:04
For women, housework prevents breast cancer,
21
64790
2061
Mesela kadınlar için, ev işi yapmak kanserden koruyucu.
01:06
but for men, shopping could make you impotent.
22
66875
3045
Erkekler ise çok alışveriş yaptıklarında iktidarsız olabiliyorlar.
01:09
(Laughter)
23
69944
1009
Bu nedenle, bu iddiaların arkasaındaki bilimsel dayanağı
01:10
So we know that we need to start unpicking the science behind this.
24
70977
4504
didklemeye başlamamız gerektiğini fark ediyorsunuz.
01:15
And what I hope to show is that unpicking the evidence behind dodgy claims
25
75505
5533
Size göstermeyi umduğum şey
bu kurnazca iddiaları didiklerken,
bu kurnaz iddiaların ardındaki bilimsel iddiları deşmek
01:21
isn't a kind of nasty, carping activity;
26
81062
3720
kusur bulmak için yapılan bir aktivite değil,
01:24
it's socially useful.
27
84806
1361
topluma faydalı olduğu kadar
01:26
But it's also an extremely valuable explanatory tool,
28
86191
4558
inanılmaz derecede değerli bir
açıklayıcı araç.
01:30
because real science is about critically appraising the evidence
29
90773
3035
Çünkü gerçek bilim aslında
bir başkasını bulunduğu konuma ait kanıtları sorgulayıcı bir şekilde değerlendirmekten ibaret.
01:33
for somebody else's position.
30
93832
1393
Akademik yayınlarda olan şey budur.
01:35
That's what happens in academic journals,
31
95249
1959
Akademik konferanslarda da bu olur.
01:37
it's what happens at academic conferences --
32
97232
2064
Genelde veri sunumunu takiben yapılan Soru-Cevap seansı
01:39
the Q&A session after a postdoc presents data is often a bloodbath.
33
99320
3309
kan revanla biten bir savaştır.
01:42
And nobody minds that; we actively welcome it.
34
102653
2158
Ve kimsenin buna itirazı yoktur. Aslında bunu dört gözle bekleriz.
01:44
It's like a consenting intellectual S&M activity.
35
104835
3038
Bir nevi entellektüel Sado-Mazo aktivitesi yani.
01:47
(Laughter)
36
107897
1155
Size burada göstereceğim şey
01:49
So what I'm going to show you is all of the main things,
37
109076
2994
benim alanıma ait ana kavram,
ana kavramların başında geliyor--
01:52
all of the main features of my discipline, evidence-based medicine.
38
112094
3190
kanıta-dayalı tıp.
01:55
And I will talk you through all of these and demonstrate how they work,
39
115308
3883
Size bunlardan bahsedeceğim ve
bunların nasıl çalıştığını göstereceğim,
01:59
exclusively using examples of people getting stuff wrong.
40
119215
3342
bunu, insanların nasıl olup da yanlış düşündüğüne ilişkin örnekleri göstererek yapacağım.
02:02
We'll start with the absolute weakest form of evidence known to man,
41
122581
3754
Öyleyse, işe insanoğlu'nun bildiği en zayıf kanıt türü olan bir şey ile başlayalım:
Otorite.
02:06
and that is authority.
42
126359
1626
Bilim dünyasında, isminizin sonunda kaç tane ünvan olduğuyla ilgilenmeyiz.
02:08
In science, we don't care how many letters you have after your name --
43
128009
3440
Bilim dünyasında, bir şeye inanıyorsanız, inanma nedenlerinizi öğrenmek isteriz.
02:11
we want to know what your reasons are for believing something.
44
131473
3012
Bir şeyin bizim için iyi ya da kötü olduğunu
02:14
How do you know that something is good for us or bad for us?
45
134509
2996
nasıl oluyor da bilebiliyorsunuz?
02:17
But we're also unimpressed by authority because it's so easy to contrive.
46
137529
4181
Aynı zamanda da otorite'den fazla etkilenmeyiz,
çünkü elde etmesi çok kolaydır.
02:21
This is somebody called Dr. Gillian McKeith, PhD,
47
141734
2382
Bu gördüğünüz Dr. Gillian McKetih, Ph.D.
Ya da eksiksiz tıbbi ünvanı ile Gillian McKeith.
02:24
or, to give her full medical title, Gillian McKeith.
48
144140
3169
(Gülüşmeler)
02:27
(Laughter)
49
147333
2660
Tekrar ediyorum, her ülkede buna benzer bir vardır mutlaka.
02:30
Again, every country has somebody like this.
50
150017
2156
Bu bizim TV diyet uzmanımız.
02:32
She is our TV diet guru.
51
152197
1644
02:33
She has five series of prime-time television,
52
153865
2907
Ana yayın kuşağında yayınlanan beş tane programı var.
02:36
giving out very lavish and exotic health advice.
53
156796
2318
her birinde bol miktarda egzotik sağlık önerilerinde bulunuyor.
02:39
She, it turns out, has a non-accredited correspondence course PhD
54
159138
3855
Öğrendik ki, sahip olduğu Ph.D. Amerika'da resmen tanınmayan
yeterliliği kabul edilmeyen bir tür iletişim dalına ait.
02:43
from somewhere in America.
55
163017
1280
02:44
She also boasts that she's a certified professional member
56
164321
2765
Aynı zamanda Amerika Diyet Uzmanları Derneği'nin
saygın, kayıtlı bir üyesi olduğuyla övünüyor,
02:47
of the American Association of Nutritional Consultants,
57
167110
2592
gerçekten de kulağa çok şafşatalı ve heyecan verici geliyor değil mi?
02:49
which sounds very glamorous; you get a certificate.
58
169726
2399
Sertifikası filan bile var.
02:52
This one belongs to my dead cat, Hettie. She was a horrible cat.
59
172149
3017
Bu sertifika da benim ölen kedim Hetti'ye ait bir sertifika. Gerçekten korkunç bir kediydi.
Web sitelerine girip bir form dolduruyor ve
02:55
You go to the website, fill out the form,
60
175190
1964
60 dolar yatırıyorsunuz, sertifikayı adresinize gönderiyorlar.
02:57
give them $60, it arrives in the post.
61
177178
1821
Bu kişinin salağın biri olduğuna inanmamızın tek nedeni bunlar değil elbette.
02:59
That's not the only reason we think this person is an idiot.
62
179023
2833
Şöyle şeyler de söylüyor,
03:01
She also says things like eat lots of dark green leaves,
63
181880
2649
bol bol yeşil yapraklı sebzeler yemelisiniz,
03:04
they contain chlorophyll and really oxygenate your blood.
64
184553
2857
çünkü bu yarpraklarda klorofil var, ve bunları yediğinizde klorofiller kanınıza oksijen geçmesini sağlıyor.
Okulda biyoloji alan herkes anımsayacaktır ki,
03:07
And anybody who's done school biology remembers
65
187434
2199
kolorofil ve kloroplastlar
03:09
that chlorophyll and chloroplasts only make oxygen in sunlight,
66
189657
3212
sadece güneş ışığı altında oksijen üretirler,
03:12
and it's quite dark in your bowels after you've eaten spinach.
67
192893
3130
ve ıspanakların geçtiği barsaklarınızın içi oldukça karanlıktır.
Sonraki şu, ihtiyacımız olan şey düzgün bilim, düzgün kanıt.
03:16
Next, we need proper science, proper evidence.
68
196047
2499
03:18
So: "Red wine can help prevent breast cancer."
69
198570
2442
"Kırmızı şarap meme kanserini önlüyor."
Bu İngiltere'de yayınlanan Daily Telegraph gazetesinden bir manşet.
03:21
This is a headline from The Daily Telegraph in the UK.
70
201036
2563
"Günde bir bardak kırmızı şarap meme kanserini önleyebilir."
03:23
"A glass of red wine a day could help prevent breast cancer."
71
203623
2918
Gidip bu çalışmanın yayınlandığı bilimsel makaleyi bulduğunuzda
03:26
So you find this paper, and find that it is a real piece of science.
72
206565
3236
gerçek bilime ulaşıyorsunuz.
03:29
It's a description of the changes in the behavior of one enzyme
73
209825
2997
Makalede, kırmızı üzüm kabuğundan elde edilen
03:32
when you drip a chemical extracted from some red grape skin
74
212846
3169
kimyasal bir maddenin, üzerlerine damlatıldığında bazı kanser hücrelerinde
yaptığı değişiklikten bahsediliyor,
03:36
onto some cancer cells
75
216039
1575
03:37
in a dish on a bench in a laboratory somewhere.
76
217638
3200
bir yerlerde bir laboratuvarda, bir tezgahın üzerindeki test tübünde bu olmuş.
03:40
And that's a really useful thing to describe in a scientific paper.
77
220862
4092
Ve bu olay, gerçekten de bilimsel bir makalede işlenmeli,
bu çok önemli,
03:44
But on the question of your own personal risk of getting breast cancer
78
224978
3358
ama kırmızı şarap içerseniz meme kanserine
yakalanma riskinizin azalıp azalmadığını soracak olursanız
03:48
if you drink red wine,
79
228360
1151
bu bir palavradan ibaret.
03:49
it tells you absolutely bugger all.
80
229535
1681
Aslına bakacak olursanız, meme kanseri olma riskiniz
03:51
Actually, it turns out that your risk of breast cancer
81
231240
2537
içtiğiniz her alkollü içecek ile
03:53
increases slightly with every amount of alcohol you drink.
82
233801
2963
az da olsa artıyor.
03:56
So what we want are studies in real human people.
83
236788
3848
Bu nedenle bizim istediğimiz insanlar üzerinde yapılan çalışmaları görmek.
04:00
And here's another example.
84
240660
1576
Bakın bir başka örnek.
04:02
This is from Britain's "leading" diet nutritionist in the Daily Mirror,
85
242260
4161
Bu, İngiltere'nin önde gelen beslenme ve diyet uzmanından,
Daily Mirror Gazetesinde yazıyor, tirajı en yüksek gazetemiz.
04:06
our second-biggest selling newspaper.
86
246445
1774
"2011 yılında Avusturalya'da yapılan bir çalışmada
04:08
"An Australian study in 2001 found that olive oil,
87
248243
2358
sebze, meyve ve baklagillerle birlikte alınan zeytinyağı'nın
04:10
in combination with fruits, vegetables and pulses,
88
250625
2342
cilt kırışıklarını kayda değer miktarda azalttığı bulundu."
04:12
offers measurable protection against skin wrinklings,"
89
252991
2548
ve hemen bir öneride bulunuyor:
04:15
and give the advice:
90
255563
1151
"Eğer sebzelerin yanında zeytinyağı yerseniz, cildinizde daha az kırışık olacaktır."
04:16
"If you eat olive oil and vegetables, you'll have fewer wrinkles."
91
256738
3130
Gazete makalesinde, sizin gidip orjinal akademik yazıyı bulmanıza da yardım ediyorlar.
04:19
They helpfully tell you how to find the paper,
92
259892
2158
Gidip akademik makaleyi okuyorsunuz, ve bunun bir gözlemsel çalışma olduğunu görüyorsunuz.
04:22
and what you find is an observational study.
93
262074
2087
Elbette kimse 1930 yılına
04:24
Obviously, nobody has been able to go back to 1930,
94
264185
2921
geri gidip,
bir kadın doğum koğuşunda yeni doğan tüm bebekleri alıp,
04:27
get all the people born in one maternity unit,
95
267130
2493
04:29
and half of them eat lots of fruit and veg and olive oil,
96
269647
2696
bunların yarısına bol bol sebze, meyve ve zeytinyağı yedirip
diğer yarısını mcDonalds ile besleyip,
04:32
half of them eat McDonald's,
97
272367
1346
04:33
and then we see how many wrinkles you've got later.
98
273737
2403
iletirde kaç kırışıkları olduğunu saymıyor.
İnsanların ancak şu anda nasıl göründüklerine bakabiliyoruz.
04:36
You have to take a snapshot of how people are now.
99
276164
2413
Ve bulduğunuz şey de şu,
04:38
And what you find is, of course:
100
278601
1564
sebze ve zeytinyağı yiyen insanlarda daha az kırışıklık var.
04:40
people who eat veg and olive oil have fewer wrinkles.
101
280189
2501
04:42
But that's because people who eat fruit and veg and olive oil are freaks --
102
282714
3741
Çünkü meyve, sebze ve zeytinyağı yiyen insanlar normal değiller,
onlar acaip insanlar, sizin gibiler, normal değiller;
04:46
they're not normal, they're like you; they come to events like this.
103
286479
3824
bunun gibi etkinliklere geliyorlar.
04:50
(Laughter)
104
290327
1059
Kibarlar, zenginler, genelde açık havada çalışmayı gerektiren işler yapmıyorlar,
04:51
They're posh, they're wealthy, less likely to have outdoor jobs,
105
291410
3019
bedensel işlerde çalışmıyorlar,
04:54
less likely to do manual labor,
106
294453
1516
04:55
they have better social support, are less likely to smoke;
107
295993
2740
daha çok sosyal desteğe sahipler, daha az sigara içiyorlar--
bu nedenle bir grup içiçe girmiş
04:58
for a host of fascinating, interlocking
108
298757
1874
sosyal, politik, kültürel nedenden ötürü
05:00
social, political and cultural reasons,
109
300655
1869
ciltleri daha az kırışıyor.
05:02
they're less likely to have wrinkles.
110
302548
1772
Bu, kırışıkları azaltan şeyin sebze ve zeytinyağı olduğu anlamına gelmiyor.
05:04
That doesn't mean it's the vegetables or olive oil.
111
304344
2402
(Gülüşmeler)
05:06
(Laughter)
112
306770
1246
İdeal olarak yapmak istediğiniz şey bir deney olmalı.
05:08
So ideally, what you want to do is a trial.
113
308040
2493
05:10
People think they're familiar with the idea of a trial.
114
310557
2580
Herkes deney kavramını çok iyi anladığını zanneder.
Deneyler çok eskiden beri mevcutlar. İncil'de Daniel 1:12'de ilk deney anlatılıyor.
05:13
Trials are old; the first one was in the Bible, Daniel 1:12.
115
313161
2816
Son derece basit aslında -- bir grup denek alır ve ikiye ayırırsınız,
05:16
It's straightforward: take a bunch of people, split them in half,
116
316001
3075
birinci gruba bir şey uygular, ikinci gruba bir başka şey uygularsınız,
05:19
treat one group one way, the other group, the other way.
117
319100
2626
aradan bir zaman geçtikten sonra, grupları gözler
05:21
A while later, you see what happened to each of them.
118
321750
2523
ve her birine neler olduğunu izlersiniz.
Size anlatacağım deney,
05:24
I'm going to tell you about one trial,
119
324297
1834
muhtemelen son on yıldır İngiliz medyasında
05:26
which is probably the most well-reported trial
120
326155
2166
en çok yazılan deney.
05:28
in the UK news media over the past decade.
121
328345
2005
Bu deney balık yağı hapları ile ilgili.
05:30
This is the trial of fish oil pills.
122
330374
1736
Deneyi yapanların iddiası balık yağı tableti içen çocuklarının okuldaki performanslarının
05:32
The claim: fish oil pills improve school performance and behavior
123
332134
3153
içmeyenlere göre daha iyi olduğunu idi.
05:35
in mainstream children.
124
335311
1151
Dediler ki: "Biz bir deney yaptık.
05:36
They said, "We did a trial.
125
336486
1294
05:37
All the previous ones were positive, this one will be too."
126
337804
2772
Bundan önce yapılan tüm dneeylerin sonucu olumlu idi, bu nedenle bunun da öyle olacağını biliyoruz."
Bu tip iddialar her zaman sizde alarm zilleri çaldırmalı.
05:40
That should ring alarm bells:
127
340600
1382
Yapacağınız deneyin sonucunu zaten biliyorsanız, zaten o deneyi yapmanıza gerek yoktur.
05:42
if you know the answer to your trial, you shouldn't be doing one.
128
342006
3060
Ya deneyin kurgusunu kurcalamışsınızdır,
05:45
Either you've rigged it by design,
129
345090
1628
05:46
or you've got enough data so there's no need to randomize people anymore.
130
346742
3437
ya da elinizde zaten yeterince veri vardır, bu nedenle denekleri rastgele örneklemenize gerek yoktur.
Bu deneyde de yaptıkları buydu.
05:50
So this is what they were going to do in their trial:
131
350203
2501
05:52
They were taking 3,000 children,
132
352728
2077
3,000 çocuk aldılar,
05:54
they were going to give them these huge fish oil pills, six of them a day,
133
354829
3654
bu çocuklara günde altı tane kocaman balık yağı tableti
yutturdular,
05:58
and then, a year later, measure their school exam performance
134
358507
3113
ve bir yıl sonra bu çocukların sınavlardaki başarıları ölçümleyip
06:01
and compare their performance
135
361644
1774
sonuçları, çocuklar balık yağı içmeseydi
06:03
against what they predicted their exam performance would have been
136
363442
3156
varabilecekleri tahmini başarı seviyesi ile
karşılaştırdırlar.
06:06
if they hadn't had the pills.
137
366622
2076
06:08
Now, can anybody spot a flaw in this design?
138
368722
2807
Bu deneyin kurgusundaki hatayı görebiliyor musunuz?
06:11
(Laughter)
139
371553
1015
Bu soruyu klinik deney metodoloji
06:12
And no professors of clinical trial methodology
140
372592
2243
06:14
are allowed to answer this question.
141
374859
1726
alanında çalışan profesörlerin yanıtlamamasını rica ediyorum.
06:16
So there's no control group.
142
376609
2001
Kontrol yok, deneyde kontrol grubu yok.
06:18
But that sounds really techie, right? That's a technical term.
143
378634
3335
Kulağa çok teknik geliyor değil mi?
Bu teknik bir terim.
06:21
The kids got the pills, and their performance improved.
144
381993
2633
Çocuklar hapları içti, başarıları arttı.
06:24
What else could it possibly be if it wasn't the pills?
145
384650
2673
Başarılarının artış nedeni haplar değilse ne olabilir?
Yaşları büyüdü. Hepimiz zamanla olgunlaşır ve gelişiriz.
06:28
They got older; we all develop over time.
146
388128
2273
06:30
And of course, there's the placebo effect,
147
390425
2165
Elbette bir de plasebo etkisi var.
06:32
one of the most fascinating things in the whole of medicine.
148
392614
2838
Plasebo etkisi tıptaki en hayret verici şeylerden biridir.
Bu sadece bir hap almak ve ardından performansınızın artması ya da ağrınızın geçmesi ile açıklanamaz.
06:35
It's not just taking a pill and performance or pain improving;
149
395476
2913
Plasebo, inanç ve beklentilerimizle ilintili bir şeydir.
06:38
it's about our beliefs and expectations, the cultural meaning of a treatment.
150
398413
3663
Tedavi fiilinin kültürel anlamı ile ilintilidir.
Bir grup inanılmaz çalışma ile bu durum ispat edildi,
06:42
And this has been demonstrated in a whole raft of fascinating studies
151
402100
3270
plasebo türleri birbirleri ile karşılaştırıldı.
06:45
comparing one kind of placebo against another.
152
405394
2217
06:47
So we know, for example,
153
407635
1158
Şimdi şunu biliyoruz ki, mide ülserinizi tedavi etmek için
06:48
that two sugar pills a day are a more effective treatment
154
408817
2713
günde iki şeker hapı alırsanız, iki hap
06:51
for gastric ulcers
155
411554
1219
tek bir şeker hapından daha etkili olacaktır.
06:52
than one sugar pill.
156
412797
1240
Günde iki şeker tableti içmek, bir tabletten daha etkilidir.
06:54
Two sugar pills a day beats one a day.
157
414061
1961
Bu çok acaip ve bir o kadar da komik bir bulgu, ama doğru.
06:56
That's an outrageous and ridiculous finding, but it's true.
158
416046
2775
06:58
We know from three different studies on three different types of pain
159
418845
3297
Üç farklı ağrı türü ile yapılan üç ayrı çalışma sayesinde çunu biliyoruz ki
tuzlu su içeren bir enjeksiyon, ağrının giderilmesinde
07:02
that a saltwater injection is a more effective treatment
160
422166
2645
şeker tabletine -- içinde ilaç olmayan sahte bir tablete- göre çok daha etkilidir.
07:04
than a sugar pill, a dummy pill with no medicine in it,
161
424835
2605
07:07
not because the injection or pills do anything physically to the body,
162
427464
3344
Bunun nedeni enjeksiyonun ya da tabletlerin vücutta bir şeyleri değiştirmesinden kaynaklanmıyor,
07:10
but because an injection feels like a much more dramatic intervention.
163
430832
3356
enjeksiyonun çok daha dramatik bir müdahale olması ile ilgili.
Bu nedenle şunu artık biliyoruz ki, inanç ve beklentilerimiz
07:14
So we know that our beliefs and expectations can be manipulated,
164
434212
3062
manipule edilebilir.
07:17
which is why we do trials where we control against a placebo,
165
437298
4048
Bu nedenle deneysel çalışmalarda
plasebo uygulanan bir kontrol grubu kullanırız --
07:21
where one half of the people get the real treatment,
166
441370
2538
deneye katılan insanların yarısına gerçek tedavi uygulanır,
07:23
and the other half get placebo.
167
443932
1677
diğer yarısına ise placebo.
07:25
But that's not enough.
168
445633
1849
Ama hepsi bununla kalmıyor elbet.
07:28
What I've just shown you are examples
169
448496
1776
Size şimdiye kadar gösterdiğim örnekler gazetecilerin,
07:30
of the very simple and straightforward ways
170
450296
2172
besin destekleyici ürün satan tüccarların ve
07:32
that journalists and food supplement pill peddlers and naturopaths
171
452492
3263
natuopatların (dogal ürün sağaltıcıları)
07:35
can distort evidence for their own purposes.
172
455779
2457
kendi çıkarları için kanıtları çarpıttığı örnekler.
07:38
What I find really fascinating
173
458260
2180
Benim esas çok inanılmaz bulduğum şey ise
07:40
is that the pharmaceutical industry uses exactly the same kinds
174
460464
3157
ilaç endüstrisinin de hemen hemen
aynı yöntem ve numaraları kullanması,
07:43
of tricks and devices,
175
463645
1528
ama bunu biraz daha sofistike bir şekilde yapıyorlar,
07:45
but slightly more sophisticated versions of them,
176
465197
2767
07:47
in order to distort the evidence they give to doctors and patients,
177
467988
3178
doktor ve hastalara verdikleri bilgileri çarpıtıyorlar, ki bizler
bu bilgiler ışığında hayatsal önemi olan kararlar alıyoruz.
07:51
and which we use to make vitally important decisions.
178
471190
2562
07:53
So firstly, trials against placebo:
179
473776
2533
En başta, plasebo ile karşılaştırmalı yapılan deneyler var:
herkes, yeni bir ilaç çıktığında etkinlik denemesinin
07:56
everybody thinks a trial should be a comparison
180
476333
2372
plasbo ile karşılaştırılması gerektiğini düşünüyor.
07:58
of your new drug against placebo.
181
478729
1595
Oysa pek çok durumda bu yanlış.
08:00
But in a lot of situations that's wrong;
182
480348
1920
Çoğu zaman deneyde araştırılan hastalık için elimizde iyi işleyen bir tedavi yöntemi oluyor,
08:02
often, we already have a good treatment currently available.
183
482292
2898
bu nedenle denenen alternatif yeni tedavinin hiç yoktan iyi olması
08:05
So we don't want to know that your alternative new treatment
184
485214
2833
bizim için yeterli değil.
08:08
is better than nothing,
185
488071
1151
Biz bu yeni ilacın, zaten o anda mevcut olan tedaviden daha iyi olup olmadığını bilmek istiyoruz.
08:09
but that it's better than the best available treatment we have.
186
489246
2968
Ama buna ramen, hala insanların plasebo ile karşılaştırmalı
08:12
And yet, repeatedly, you consistently see people doing trials
187
492238
2873
deneyler yaptığını görüyorsunuz.
08:15
still against placebo.
188
495135
1306
08:16
And you can get licensed to bring your drug to market
189
496465
2507
Ve şu anda, ilacınızın hiç yoktan daha iyi olduğunu kanıtlayan bir veri
08:18
with only data showing that it's better than nothing,
190
498996
2499
sunduğunuz anda, ilacınızı pazarlamak için lisans alabilirsiniz,
ki bu bilgi benim gibi bir doktor için epey lüzumsuz.
08:21
which is useless for a doctor like me trying to make a decision.
191
501519
3002
Verilerinizi tahrip edebileceğiniztek yol bu değil.
08:24
But that's not the only way you can rig your data.
192
504545
2365
Verilerinizi , yeni ilacınızı
08:26
You can also rig your data
193
506934
1248
gerçekten değersiz bir şeyle de karşılaştırarak
08:28
by making the thing you compare your new drug against
194
508206
2493
saptırabilirsiniz.
08:30
really rubbish.
195
510723
1157
08:31
You can give the competing drug in too low a dose,
196
511904
2469
Rakip ilacı çok düşük dozda verirsiniz,
öyle ki bu ilacı alan insanlar tam tedavi olmazlar.
08:34
so people aren't properly treated.
197
514397
1633
Ya da rakip ilacı çok yüksek dozda verirsiniz,
08:36
You can give the competing drug in too high a dose,
198
516054
2397
böylece kullanan kişilerde yan etkileri görülmeye başlar.
08:38
so people get side effects.
199
518475
1296
08:39
And this is exactly what happened
200
519795
1680
Şizofreni tedavisinde kullanılan bir
08:41
with antipsychotic medication for schizophrenia.
201
521499
2465
anti-psikotik ilacın denemeleri sırasında da bu oldu.
08:43
Twenty years ago, a new generation of antipsychotic drugs were brought in;
202
523988
3532
20 yıl önce, daha az yan etkileri olacağı iddiası ile
yeni bir nesil anti-psikotik ilaç piyasaya sürüldü.
08:47
the promise was they would have fewer side effects.
203
527544
2557
Ve insanlar bu yeni ilaçlarla eskilerinin etkinliğini
08:50
So people set about doing trials of the new drugs against the old drugs.
204
530125
3454
karşılaştıran deneyler yaptılar,
08:53
But they gave the old drugs in ridiculously high doses:
205
533603
2685
ama deneylerde eski ilaçları inanılmaz yüksek dozlarda verdiler --
günde 20 miligram haloperidol mesela.
08:56
20 milligrams a day of haloperidol.
206
536312
1845
Elbette bunun kaçınılmaz sonucu şu,
08:58
And it's a foregone conclusion if you give a drug at that high a dose,
207
538181
3554
bir ilacı bu kadar yüksek dozda uygulayacak olursanız,
09:01
it will have more side effects, and your new drug will look better.
208
541759
3280
yan etkileri çok olacaktır, böylece yeni ilacınız daha iyi görünecektir.
10 yıl önce, ilgin bir şekilde tarih kendini tekrarladı,
09:05
Ten years ago, history repeated itself,
209
545063
1988
yeni nesil anti-psikotik ilaçların ilklerinden biri olan risperdion üzerindeki telif hakkı kalktı,
09:07
when risperidone, the first of the new-generation antipsychotic drugs,
210
547075
3325
böylece her firma bu ilaçtan üretebilir hale geldi.
09:10
came off copyright, so anybody could make copies.
211
550424
2342
09:12
Everybody wanted to show their drug was better than risperidone,
212
552790
3032
herkes ilaçlarının risperidon'dan daha etkin olmasını istiyordu,
ortaya bir sürü yeni anti-psikotik ilaç deneyi çıktı,
09:15
so you see trials comparing new antipsychotic drugs
213
555846
2401
hepsi günde 8 miligram risperidon'a karşı yapılan deneyler.
09:18
against risperidone at eight milligrams a day.
214
558271
2167
tekrar söylüyorum, çılgınca ya da yasal olmayan bir doz değil,
09:20
Again, not an insane dose, not an illegal dose,
215
560462
2214
ama normalin üst sınırında bir doz.
09:22
but very much at the high end of normal.
216
562700
1918
Böyle yaparsanız, yeni ilacın daha iyi görülmesi kaçınılmaz olacaktır.
09:24
So you're bound to make your new drug look better.
217
564642
2517
Bu nedenle, endüstri tarafından
09:27
And so it's no surprise that overall,
218
567183
2597
09:29
industry-funded trials are four times more likely
219
569804
2769
masrafları karşılanan ilaç deneylerinin
olumlu sonuç verme ihtimali bağımsız ilaç deneylerinden
09:32
to give a positive result
220
572597
1329
09:33
than independently sponsored trials.
221
573950
2053
dört kez daha fazladır.
09:36
But -- and it's a big but --
222
576989
2644
Ama- ve bu büyük bir ama-
09:39
(Laughter)
223
579657
2521
(Gülüşmeler)
eğer bakacak olursanız
09:42
it turns out,
224
582202
1281
09:43
when you look at the methods used by industry-funded trials,
225
583507
3641
endüstri tarafından masrafları karşılanan deneylerde uygulanan metodlara bakacak olursanız
onların bağımsız deneylerden
09:47
that they're actually better than independently sponsored trials.
226
587172
3686
daha iyi olduğunu görürsünüz.
09:50
And yet, they always manage to get the result that they want.
227
590882
2892
Ama buna rağmen her zaman istedikleri sonuçları elde ederler.
09:53
So how does this work?
228
593798
1150
Peki bu nasıl oluyor?
09:54
(Laughter)
229
594972
1013
Bu tuhaf durumu nasıl açıklayabiliriz?
09:56
How can we explain this strange phenomenon?
230
596009
2767
09:58
Well, it turns out that what happens
231
598800
1798
Olan şu ki, beklenen sonuçları vermeyen çalışmalar,
10:00
is the negative data goes missing in action;
232
600622
2233
hareket ederken ortadan kayboluyor;
10:02
it's withheld from doctors and patients.
233
602879
1937
doktor ve hastalar bunları hiç görmüyorlar.
10:04
And this is the most important aspect of the whole story.
234
604840
2698
Bu konu ile ilgili en önemli şey bu.
Kanıt piramidinin en tepesindeki verileri bunlar.
10:07
It's at the top of the pyramid of evidence.
235
607562
2034
Bir tedavinin işe yarayıp yaramadığını anlamak için
10:09
We need to have all of the data on a particular treatment
236
609620
2686
o tedaviye ait verilerin tümüne sahip olmalıyız.
10:12
to know whether or not it really is effective.
237
612330
2160
Bazı verilerin zaman içinde ortadan yok olduğunu
10:14
There are two different ways you can spot whether some data has gone missing.
238
614514
3667
anlamanın iki you vardır.
İstatistikleri kullanabilirsiniz, ya da hikayaleri kullanabilirsiniz.
10:18
You can use statistics or you can use stories.
239
618205
2199
10:20
I prefer statistics, so that's what I'll do first.
240
620428
2389
Şahsen ben istatistikleri kullanmayı tercih ederim, bu nedenle s.ze önce bunu göstereceğim.
10:22
This is a funnel plot.
241
622841
1322
Bu gördüğünüz bir huni grafiği.
10:24
A funnel plot is a very clever way of spotting
242
624187
2191
Huni grafiği, ortadan kaybolan ufak negatif deneyleri
10:26
if small negative trials have disappeared, have gone missing in action.
243
626402
3365
saptamak için çok iyi bir yöntemdir.
10:29
This is a graph of all of the trials done on a particular treatment.
244
629791
3478
Bu, bir tedavi yöntemi için yapılan tüm çalışmaların
işaretlendiği bir grafik.
10:33
As you go up towards the top of the graph,
245
633293
2255
Grafiğin üstüne doğru çıktıkça,
10:35
what you see is each dot is a trial.
246
635572
1929
burada gördüğünüz her bir noktacık bir deney,
10:37
As you go up, those are bigger trials, so they've got less error;
247
637525
3126
yukarı doğu çıktıkça gördüklerininiz daha büyük deneyler, bu nedenle hata payları daha az.
10:40
they're less likely to be randomly false positives or negatives.
248
640675
3146
Bu nedenle buralarda rastgele yalancı pozitif ya da rastgele yalancı negatif olma ihtimali düşük.
10:43
So they all cluster together.
249
643845
1392
Genelde böyle kümelenirler.
10:45
The big trials are closer to the true answer.
250
645261
2507
Büyük (kalabalık) deneylerin sonucu gerçeğe daha yakındır.
10:47
Then as you go further down at the bottom,
251
647792
2016
Aşağıya indikçe, burada görebilirsiniz,
10:49
what you can see is, on this side, spurious false negatives,
252
649832
2919
bu tarafta, hatalı yalancı negatifler mevcut,
10:52
and over on this side, spurious false positives.
253
652775
2246
bu tarafa ise hatalı yalancı pozitifler.
Eğer sonuçlar yayınlanırken taraf tutulursa
10:55
If there is publication bias,
254
655045
2076
küçük negatif deneyler oradan kayboluyor,
10:57
if small negative trials have gone missing in action,
255
657145
2530
10:59
you can see it on one of these graphs.
256
659699
1815
bakın bu grafikte kaybolduklarını görebilirsiniz.
11:01
So you see here that the small negative trials
257
661538
2151
Böylece grafiğin alt tarafında kalan küçük negatif deney sonuçlarının
11:03
that should be on the bottom left have disappeared.
258
663713
2453
ortadan kaybolduğunu görebilirsiniz.
Bu grafik, yanlı yayın konusu üzerine yapılan yayınlardaki
11:06
This is a graph demonstrating the presence of publication bias
259
666190
2935
yanlı yayınların varlığını gösteriyor.
11:09
in studies of publication bias.
260
669149
1920
bence bu gelmiş geçmiş en komik
11:11
And I think that's the funniest epidemiology joke you will ever hear.
261
671093
3302
epidemiyoloji şakası.
11:14
(Laughter)
262
674419
1011
İşte bu durumu istatistiksel olarak böyle gösterebilirsiniz,
11:15
That's how you can prove it statistically.
263
675454
2024
şimdi hikayelere gelelim.
11:17
But what about stories?
264
677502
1151
11:18
Well, they're heinous, they really are.
265
678677
1915
BUnlar gerçekten mide bulandırıcı, gerçekten öyleler.
11:20
This is a drug called reboxetine.
266
680616
1589
Bu reboksetin isimli bir ilaç.
11:22
This is a drug which I, myself, have prescribed to patients.
267
682229
2939
ben de zaman zaman hastalarıma reçete etmiştim.
Ben epey inek bir doktorumdur.
11:25
And I'm a very nerdy doctor.
268
685192
1336
11:26
I hope I go out of my way
269
686552
1312
Alışılageldik uygulamaların dışına çıkıp, tüm yayınları okuyup anlamaya çalışırım.
11:27
to try and read and understand all the literature.
270
687888
2359
Bu ilaçla ilgili deneyleri de okudum. Hepsi pozitifti. hepsi iyi tasarlanmış çalışmalardı.
11:30
I read the trials on this.
271
690271
1308
11:31
They were all positive, all well-conducted.
272
691603
2267
Hiç bir hatalarını bulamadım.
11:33
I found no flaw.
273
693894
1151
Sonuçta, şu ortaya çıktı ki,
11:35
Unfortunately, it turned out, that many of these trials were withheld.
274
695069
3581
yapılan deneylerin çoğunluğunun sonuçları yayınlanmamıştı.
11:38
In fact, 76 percent of all of the trials that were done on this drug
275
698674
4545
Aslını sorarsanız,
bu ilaçla ilgili yapılmış klinik çalışmaların %76'sının sonuçları
hasta ve doktorlara iletilmemişti.
11:43
were withheld from doctors and patients.
276
703243
1951
Şöyle düşünün,
11:45
Now if you think about it,
277
705218
1253
11:46
if I tossed a coin a hundred times,
278
706495
2297
bir para alıp, yüz defa yazı tura atıyorum,
11:48
and I'm allowed to withhold from you the answers half the times,
279
708816
3536
ve sonuçların yarısını
sizden gizlememe izin veriliyor,
11:52
then I can convince you that I have a coin with two heads.
280
712376
4089
bu durumda sizi elimdeki paranın iki yüzünün de
tura olduğuna ikna edebilirim.
11:56
If we remove half of the data,
281
716489
1913
Eğer verilerin yarısını ortadan kaldırırsak,
11:58
we can never know what the true effect size of these medicines is.
282
718426
3738
bir ilacın gerçek etkinliğini asla bilemeyiz.
Ve bu bir defa karşılaştığımız bir hikaye değil.
12:02
And this is not an isolated story.
283
722188
2071
Anti-depresan ilaçlara ilişkin verilerin yaklaşık yarısı hiç yayınlanmadı,
12:04
Around half of all of the trial data on antidepressants has been withheld,
284
724283
3794
bundan fazlası da var.
12:08
but it goes way beyond that.
285
728101
1436
12:09
The Nordic Cochrane Group were trying to get ahold of the data on that
286
729561
3346
Nordic Cochrane Grubu, bu verileri bulup bir araya
getirmeye çalışıyor.
12:12
to bring it all together.
287
732931
1195
Cochrane Grubu uluslararası kar amacı gütmeyen bir vakıf,
12:14
The Cochrane Groups are an international nonprofit collaboration
288
734150
3019
yapılan tüm çalışmalara ait verileri birleştirerek sistematik incelemeler yapıyor.
12:17
that produce systematic reviews
289
737193
1490
12:18
of all of the data that has ever been shown.
290
738707
2097
Bu nedenle yapılan tüm deneylerin verilerine ihtiyacı var.
12:20
And they need to have access to all of the trial data.
291
740828
2534
Ama şirketler verilerini onlarla paylaşmıyorlar.
12:23
But the companies withheld that data from them.
292
743386
2443
12:25
So did the European Medicines Agency --
293
745853
2195
Avrupa İlaç Birliği üç yıl boyunca
verilerini paylaşmadı.
12:28
for three years.
294
748072
1586
12:29
This is a problem that is currently lacking a solution.
295
749682
3032
Bu, şu anda çözümü olmayan bir sorun.
12:32
And to show how big it goes, this is a drug called Tamiflu,
296
752738
2899
Sorunun büyüklüğünü şöyle anlatmaya çalışayım, bu Tamiflu isimli bir ilaç
12:35
which governments around the world
297
755661
1662
dünyanın dört bir yanındaki devletler
12:37
have spent billions and billions of dollars on.
298
757347
2843
bu ilaca milyarlarca milyarlarca dolar harcadılar.
Bu ilacın grip komplikasyonlarını azaltacağına
12:40
And they spend that money on the promise that this is a drug
299
760214
2867
yönelik bir umut nedeniyle harcadılar
12:43
which will reduce the rate of complications with flu.
300
763105
2972
bu parayı.
Elimizdeki veriler, bu ilacın grip semptomlarını
12:46
We already have the data
301
766101
1151
12:47
showing it reduces the duration of your flu by a few hours.
302
767276
2794
birkaç saat kadar kısaltacbileceği yönünde.
Ama ben bununla ilgilenmiyorum. Devletler de bununla ilgilenmiyorlar.
12:50
But I don't care about that, governments don't care.
303
770094
2454
Grip olduysanız gerçekten çok üzgünüm, biliyorum berbat birşey,
12:52
I'm sorry if you have the flu, I know it's horrible,
304
772572
2454
ama grip belirtilerinizi yarım gün azaltabilmek için
12:55
but we're not going to spend billions of dollars
305
775050
2244
milyarlarca dolar harcayamayacağız,
12:57
trying to reduce the duration of your flu symptoms by half a day.
306
777318
3162
kusura bakmayın.
13:00
We prescribe these drugs.
307
780504
1325
Bu ilaçları reçete ediyoruz, acil durumlar için depoluyoruz,
13:01
We stockpile them for emergencies
308
781853
1803
bunu, bu ilaçların olaı komplikasyonların sayısını azaltacağını düşünerek yapıyoruz,
13:03
on the understanding they'll reduce the number of complications,
309
783680
3089
ki bu komplikasyonlar zatürre ve bazen de ölüm demek.
13:06
which means pneumonia and death.
310
786793
1534
Enfeksiyon hastalıkları ile çalışan Cochrane Grubu, ki Italya'da konuşlanmış durumdalar
13:08
The infectious diseases Cochrane Group, which are based in Italy,
311
788351
3459
ilaç firmalarından
13:11
has been trying to get the full data in a usable form
312
791834
3177
eksiksiz verileri kullanılabilir bir formatta istiyor ki
13:15
out of the drug companies,
313
795035
1268
bu ilacın gerçekten işe yarayıp yaramadığı konusunda
13:16
so they can make a full decision
314
796327
2091
13:18
about whether this drug is effective or not,
315
798442
2097
bir karara varabilsin.
13:20
and they've not been able to get that information.
316
800563
2966
Ve bu bilgiyi hala elde edemediler.
13:23
This is undoubtedly the single biggest ethical problem
317
803553
5206
Şüphe yok ki, bu günümüzde
tıbbın karşılaştığı en büyük
13:28
facing medicine today.
318
808783
1976
etik sorun.
Elimizdeki veriler eksikken
13:31
We cannot make decisions in the absence of all of the information.
319
811204
5333
karar alamayız.
13:37
So it's a little bit difficult from there
320
817789
2977
Bu nedenle, olumlu bir sonuca varmak
13:40
to spin in some kind of positive conclusion.
321
820790
3446
biraz zor.
Ama şunu söyleyebilirim:
13:45
But I would say this:
322
825196
1631
13:48
I think that sunlight
323
828931
2796
En iyi mikrop öldürücü
13:51
is the best disinfectant.
324
831751
1724
güneş ışığıdır.
Ve bunların hepsi gün ışığında oluyor,
13:54
All of these things are happening in plain sight,
325
834077
2735
13:56
and they're all protected by a force field of tediousness.
326
836836
4331
ve hepsi de bir nevi
bıkkınlık perdesi altında korunuyor.
14:01
And I think, with all of the problems in science,
327
841631
2407
Ve bence bilimde karşılaştığımız tüm problemler gibi,
bunun için de yapılabilecek en iyi şey
14:04
one of the best things that we can do
328
844062
1820
14:05
is to lift up the lid, finger around at the mechanics
329
845906
2803
kapağı aralayıp
içerideki mekanizmaları kurcalayıp kutunun içine bakmak.
14:08
and peer in.
330
848733
1279
Çok teşekkür ederim.
14:10
Thank you very much.
331
850036
1160
14:11
(Applause)
332
851220
3238
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7