Kiran Bedi: How I remade one of India's toughest prisons

863,592 views ・ 2010-12-13

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: nilufer turk Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:12
Now I'm going to give you a story.
0
12000
2000
Şimdi size bir hikaye anlatacağım.
00:14
It's an Indian story about an Indian woman and her journey.
1
14000
3000
Bu Hintli bir kadının yolculuğu ile ilgili bir Hint hikayesi
00:17
Let me begin with my parents.
2
17000
3000
Anne ve babamdan başlayayım.
00:20
I'm a product of this
3
20000
2000
Ben bunun bir ürünüyüm.
00:22
visionary mother and father.
4
22000
2000
vizyon sahibi bir anne ve baba.
00:24
Many years ago, when I was born in the '50s --
5
24000
3000
Seneler önce, ben 50'lerde doğduğumda
00:27
'50s and '60s
6
27000
2000
50'ler ve 60'lar
00:29
didn't belong to girls in India.
7
29000
2000
Hindistanda kızlara ait değildi.
00:31
They belonged to boys.
8
31000
2000
Erkeklere aitti.
00:33
They belonged to boys who would join business
9
33000
2000
İş hayatına atılan erkeklere aitti
00:35
and inherit business from parents,
10
35000
2000
ve ebeveynlerinden kendilerine miras olarak bir iş kalan.
00:37
and girls would be dolled up to get married.
11
37000
2000
ve kızlar ise evlensinler diye giydirilip süslenirlerdi.
00:39
My family, in my city,
12
39000
2000
benim ailem, benim şehrimde --
00:41
and almost in the country, was unique.
13
41000
3000
ve hatta neredeyse ülkede bile emsalsizdi.
00:44
We were four of us, not one,
14
44000
2000
Biz dört kişiydik, bir değil,
00:46
and fortunately no boys.
15
46000
2000
ve şansımıza erkek yoktu
00:48
We were four girls and no boys.
16
48000
2000
dört kızdık ve erkek yoktu.
00:50
And my parents were part
17
50000
2000
ve benim anne ve babam
00:52
of a landed property family.
18
52000
2000
arazi sahibi bir aile'den geliyordu.
00:54
My father defied his own grandfather,
19
54000
3000
benim babam kendi büyükbabasına karşı gelmişti,
00:57
almost to the point of disinheritance,
20
57000
2000
neredeyse evlatlıktan reddedilme noktasına kadar,
00:59
because he decided to educate
21
59000
2000
çünkü bizi okutmaya karar verdi.
01:01
all four of us.
22
61000
2000
dördümüzü birden.
01:03
He sent us to one of the best schools in the city
23
63000
2000
O bizi şehirdeki en iyi okullardan birine gönderdi
01:05
and gave us the best education.
24
65000
2000
Ve bize en iyi eğitimi sağladı.
01:07
As I've said, when we're born, we don't choose our parents,
25
67000
3000
Dediğim gibi, doğduğumuzda biz kendi anne babamızı seçmeyiz.
01:10
and when we go to school, we don't choose our school.
26
70000
2000
ve okula başladığımızda okulumuzu da seçmeyiz.
01:12
Children don't choose a school.
27
72000
2000
Çocuklar okul seçmezler,
01:14
They just get the school which parents choose for them.
28
74000
2000
sadece anne ve babalarının onlar için seçtiği okula giderler.
01:16
So this is the foundation time which I got.
29
76000
3000
İşte benim temellerimin atıldığı zaman bu oldu.
01:19
I grew up like this, and so did my other three sisters.
30
79000
3000
Ben bu şekilde büyüdüm ve diğer üç kızkardeşimde öyle.
01:22
And my father used to say at that time,
31
82000
2000
Ve babam o zamanlar derdi ki,
01:24
"I'm going to spread all my four daughters in four corners of the world."
32
84000
3000
“dört kızımı da dünyanın dört tarafına göndereceğim”
01:27
I don't know if he really meant [that], but it happened.
33
87000
3000
Bunu gerçekten istedimi bilmiyorum ama böylede oldu.
01:30
I'm the only one who's left in India.
34
90000
2000
Hindistanda kalan bir tek ben oldum.
01:32
One is a British, another is an American
35
92000
2000
Biri İngiliz, diğeri Amerikalı
01:34
and the third is a Canadian.
36
94000
2000
Ve bir diğeri ise Kanadalı.
01:36
So we are four of us in four corners of the world.
37
96000
3000
İşte, biz dört kişiyiz ve dünyanın dört köşesine dağılmış durumdayız.
01:39
And since I said they're my role models,
38
99000
3000
Ve onlar benim rol-modelim derken,
01:42
I followed two things which my father and mother gave me.
39
102000
3000
babamın ve annemin bana vermiş oldukları iki şeyi izledim.
01:45
One, they said, "Life is on an incline.
40
105000
2000
Bir, dediler ki "yaşam eğimli bir yüzeyin üzerindedir;
01:47
You either go up,
41
107000
2000
ya yukarı çıkarsın,
01:49
or you come down."
42
109000
2000
ya da aşağı inersin"
01:51
And the second thing, which has stayed with me,
43
111000
2000
Ve bende kalan ikinci şey,
01:53
which became my philosophy of life,
44
113000
2000
ki bu benim hayat felsefem oldu,
01:55
which made all the difference,
45
115000
2000
tüm farkı yarattı,
01:57
is: 100 things happen in your life, good or bad.
46
117000
3000
hayatında iyi veya kötü 100 şey olur.
02:00
Out of 100, 90 are your creation.
47
120000
2000
bu 100 tanesinin içinden 90 tanesini sen yaratırsın.
02:02
They're good. They're your creation. Enjoy it.
48
122000
3000
Bunlar iyidir. Senin eserindir. Keyif al.
02:05
If they're bad, they're your creation. Learn from it.
49
125000
3000
Eğer kötülerse yine senin eserindir. Bunlardan öğren.
02:08
Ten are nature-sent over which you can't do a thing.
50
128000
3000
10 tanesi ise tabiat tarafından gelir, sen hiç bir şey yapamazsın.
02:11
It's like a death of a relative,
51
131000
2000
Bu bir akrabanın ölümü gibidir,
02:13
or a cyclone, or a hurricane, or an earthquake.
52
133000
3000
yada bir hortum, kasırga veya bir deprem.
02:16
You can't do a thing about it.
53
136000
2000
Bunlarla ilgili hiç bir şey yapamazsın.
02:18
You've got to just respond to the situation.
54
138000
2000
Sadece bu duruma bir tepki verebilirsin..
02:20
But that response comes out of those 90 points.
55
140000
3000
Ama bu tepki, o 90 puandan gelir.
02:23
Since I'm a product of this philosophy,
56
143000
2000
Ben bu felsefenin bir ürünü olduğuma göre,
02:25
of 90/10,
57
145000
2000
90/10'un
02:27
and secondly, "life on an incline,"
58
147000
2000
ve ikinci olarakta eğimli bir yüzeyin üzerindeki yaşamın,
02:29
that's the way I grew up
59
149000
2000
ben bu şekilde büyüdüm--
02:31
to be valuing what I got.
60
151000
3000
sahip olduklarıma değer vererek.
02:34
I'm a product of opportunities,
61
154000
2000
Ben fırsatların bir ürünüyüm.
02:36
rare opportunities in the '50s and the '60s,
62
156000
2000
50 lerin ve 60 ların kısıtlı fırsatları,
02:38
which girls didn't get,
63
158000
2000
kızların sahip olamadıkları.
02:40
and I was conscious of the fact that what my parents were giving me
64
160000
2000
Ve ebeveynlerimin bana verdiklerinin,
02:42
was something unique.
65
162000
2000
eşsiz olduğu gerçeğinin bilincindeydim.
02:44
Because all of my best school friends were getting dolled up
66
164000
2000
Çünkü en iyi okul arkadaşlarımın hepsi giydirilip süsleniyorlardı,
02:46
to get married with a lot of dowry,
67
166000
2000
büyük bir çeyiz ile evlenmek üzere.
02:48
and here I was with a tennis racket and going to school
68
168000
3000
ve ben ise burada, elimde tenis raketim ve okula gidiyordum
02:51
and doing all kinds of extracurricular activities.
69
171000
2000
ve okul harici bir çok aktiviteye katılıyordum.
02:53
I thought I must tell you this.
70
173000
2000
Size bunları anlatmam gerektiğini düşündüm.
02:55
Why I said this, is the background.
71
175000
2000
Bunları anlatmamın sebebi bunun bir alt yapı olması.
02:57
This is what comes next.
72
177000
2000
Sırada şu var.
02:59
I joined the Indian Police Service as a tough woman,
73
179000
3000
Sert bir kadın olarak Hint Polis Servisine katıldım,
03:02
a woman with indefatigable stamina,
74
182000
2000
yorulmak bilmeyen bir dayanma gücü olan bir kadın,
03:04
because I used to run for my tennis titles, etc.
75
184000
3000
çünkü tenis'te v.s. ünvan kazanmak için koşardım.
03:07
But I joined the Indian Police Service,
76
187000
3000
Ama Hint Polis Servisine katıldım.
03:10
and then it was a new pattern of policing.
77
190000
3000
Ve o zaman bu polis faaliyeti için yeni bir model oldu.
03:13
For me the policing stood for power to correct,
78
193000
2000
Benim için polislik düzeltmek için güç anlamındaydı.
03:15
power to prevent and power to detect.
79
195000
3000
Engel olma gücü ve tespit etme gücü.
03:18
This is something like a new definition ever given in policing in India --
80
198000
3000
Bu Hindistanda polislik'le ilgili yapılmış yeni bir tanımlama gibi--
03:21
the power to prevent.
81
201000
2000
Engel olma gücü.
03:23
Because normally it was always said, power to detect, and that's it,
82
203000
2000
Çünkü normalda her zaman denirdi ki, tespit etme gücü, ve bu kadar dı.
03:25
or power to punish.
83
205000
2000
veya cezalandırma gücü.
03:27
But I decided no, it's a power to prevent,
84
207000
3000
Ama ben, hayır bu engel olmanın gücü diye karar verdim.
03:30
because that's what I learned when I was growing up.
85
210000
2000
çünkü ben büyürken öğrendiğim şey buydu:
03:32
How do I prevent the 10 and never make it more than 10?
86
212000
3000
10 a nasıl engel olabiliriz ve 10 un çoğalmamasını nasıl sağlarız?
03:35
So this was how it came into my service,
87
215000
3000
Bunun benim hizmetime girmesi de böyle olmuştu.
03:38
and it was different from the men.
88
218000
2000
ve bu erkeklerinkinden farklıydı.
03:40
I didn't want to make it different from the men, but it was different,
89
220000
3000
Erkeklerinkinden farklı olması için bir isteğim yoktu ama farklıydı.
03:43
because this was the way I was different.
90
223000
3000
çünkü bu benim farkımdı.
03:46
And I redefined policing concepts in India.
91
226000
3000
Hindistandaki polis faaliyetlerini yeniden tanımladım.
03:49
I'm going to take you on two journeys,
92
229000
2000
Sizi iki adet yolculuğa çıkartacağım,
03:51
my policing journey and my prison journey.
93
231000
2000
benim polislik yolcuğum ve hapishane yolculuğum.
03:53
What you see, if you see the title
94
233000
3000
Gördüğünüz şey, eğer başlığı görebiliyorsanız
03:56
called "PM's car held."
95
236000
2000
"Başbakanın arabası tutuldu"
03:58
This was the first time a prime minister of India
96
238000
3000
Hindistanda bir Başbakana ilk kez
04:01
was given a parking ticket.
97
241000
2000
bir park cezası kesilmişti.
04:03
(Laughter)
98
243000
2000
(gülme sesleri)
04:05
That's the first time in India,
99
245000
2000
Bu Hindistanda bir ilktir,
04:07
and I can tell you, that's the last time you're hearing about it.
100
247000
3000
ve size bunu son kez duyduğunuzu da söyleyebilirim.
04:10
It'll never happen again in India,
101
250000
2000
Böyle bir şey Hindistanda bir daha asla olmaz.
04:12
because now it was once and forever.
102
252000
3000
çünkü bu ilk ve tekti.
04:15
And the rule was, because I was sensitive,
103
255000
2000
ve koşul şöyleydi, ben duyarlı olduğum için,
04:17
I was compassionate, I was very sensitive to injustice,
104
257000
3000
merhametliydim ve adaletsizliğe karşı çok duyarlıydım,
04:20
and I was very pro-justice.
105
260000
2000
çok fazla adalet-destekçisiydim.
04:22
That's the reason, as a woman, I joined the Indian Police Service.
106
262000
2000
Bir kadın olarak Hint Polis Servisine katılmamın sebebi budur.
04:24
I had other options, but I didn't choose them.
107
264000
2000
Başka seçeneklerim vardı ama onları seçmedim.
04:26
So I'm going to move on.
108
266000
2000
Şimdi devam edelim.
04:28
This is about tough policing, equal policing.
109
268000
2000
Bu sağlam polislikle, eşit polislikle ilgili.
04:30
Now I was known as "here's a woman that's not going to listen."
110
270000
3000
Artık söz dinlemeyen kadın olarak tanınmıştım.
04:33
So I was sent to all indiscriminate postings,
111
273000
2000
Ve o yüzden tüm sıradan makamlara gönderilmiştim.
04:35
postings which others would say no.
112
275000
2000
başkalarının reddedeceği makamlara.
04:37
I now went to a prison assignment as a police officer.
113
277000
3000
Burada polis memuru olarak hapishane görevine gittim.
04:40
Normally police officers don't want to do prison.
114
280000
2000
Normalde polis memurları hapishane görevi yapmak istemezler.
04:42
They sent me to prison to lock me up,
115
282000
2000
Beni kilit altında tutmak için hapishaneye gönderdiler.
04:44
thinking, "Now there will be no cars
116
284000
2000
şimdi arabalar olmayacak diye düşünerek
04:46
and no VIPs to be given tickets to.
117
286000
2000
ve ceza kesilcek çok önemli şahıslar.
04:48
Let's lock her up."
118
288000
2000
Hadi onu kilitleyelim.
04:50
Here I got a prison assignment.
119
290000
2000
Burada hapishane görevimi aldım.
04:52
This was a prison assignment which was one big den of criminals.
120
292000
3000
Bu büyük bir suçlu yuvası olan hapishane göreviydi.
04:55
Obviously, it was.
121
295000
2000
Açıkça öyleydi.
04:57
But 10,000 men,
122
297000
2000
Ama 10,000 erkek,
04:59
of which only 400 were women -- 10,000 --
123
299000
3000
içlerinde sadece 400 ü kadındı -- 10,000 --
05:02
9,000 plus about 600
124
302000
2000
9,000 artı 600 civarı
05:04
were men.
125
304000
2000
erkek idi,
05:06
Terrorists, rapists,
126
306000
2000
teröristler, tecavüzcüler,
05:08
burglars, gangsters --
127
308000
2000
hırsızlar, gangsterler --
05:10
some of them I'd sent to jail
128
310000
2000
bazılarını ben hapse atmıştım
05:12
as a police officer outside.
129
312000
2000
dışarıda bir polis memuru olarak.
05:14
And then how did I deal with them?
130
314000
2000
Ve peki, onlarla nasıl başa çıktım.
05:16
The first day when I went in,
131
316000
2000
içeri girdiğim ilk gün,
05:18
I didn't know how to look at them.
132
318000
2000
onlara nasıl bakacağımı bilmiyordum.
05:20
And I said, "Do you pray?" When I looked at the group, I said, "Do you pray?"
133
320000
3000
Ve dedimki, "Dua edermisiniz" Gruba baktığımda, "Dua edermisiniz?" dedim.
05:23
They saw me as a young, short woman wearing a pathan suit.
134
323000
2000
Beni taba renk kıyafet giyen, genç, kısa boylu kadın olarak gördüler.
05:25
I said, "Do you pray?"
135
325000
2000
"Dua edermisiniz?" dedim.
05:27
And they didn't say anything.
136
327000
2000
Hiçbir şey söylemediler.
05:29
I said, "Do you pray? Do you want to pray?"
137
329000
2000
"Dua edermisiniz? Dua etmek istermisiniz?" dedim.
05:31
They said, "Yes." I said, "All right, let's pray."
138
331000
3000
"Evet" dediler. "Tamam, hadi dua edelim." dedim.
05:34
I prayed for them, and things started to change.
139
334000
2000
Ben onlar için dua ettim ve birşeyler değişmeye başladı.
05:36
This is a visual of education inside the prison.
140
336000
3000
Bu hapishane içindeki eğitimin bir görüntüsü.
05:39
Friends, this has never happened,
141
339000
2000
Arkadaşlar, bu hiç bir zaman gerçekleşmemişti,
05:41
where everybody in the prison studies.
142
341000
2000
hapishanedeki herkesin çalışması.
05:43
I started this with community support.
143
343000
2000
Ben buna toplum desteği ile başladım.
05:45
Government had no budget.
144
345000
2000
Devletin bütçesi yoktu.
05:47
It was one of the finest, largest volunteerism
145
347000
2000
En iyi ve büyük gönüllü çalışmalardan biriydi.
05:49
in any prison in the world.
146
349000
2000
dünyadaki herhangi bir hapishanelerde gerçekleşen.
05:51
This was initiated in Delhi prison.
147
351000
2000
Delhi hapishanesinde başlatılmıştı.
05:53
You see one sample
148
353000
2000
Bir örnek görüyorsunuz.
05:55
of a prisoner teaching a class.
149
355000
3000
Br mahkumun sınıfa eğitim vermesi ile ilgili.
05:58
These are hundreds of classes.
150
358000
2000
Yüzlerce sınıf var.
06:00
Nine to eleven, every prisoner went into the education program --
151
360000
3000
Dokuz dan Onbir'e, tüm mahkumlar eğitim programına gitti --
06:03
the same den in which they thought
152
363000
2000
Bu aynı suçlu yuvası, onların
06:05
they would put me behind the bar and things would be forgotten.
153
365000
3000
beni parmaklıklar arkasına koymakla herşeyin unutulacağını düşündükleri
06:08
We converted this into an ashram --
154
368000
2000
Biz burayı bir Aşram'a dönüştürdük--
06:10
from a prison to an ashram through education.
155
370000
3000
eğitim yoluyla bir hapishaneden Aşram'a
06:13
I think that's the bigger change.
156
373000
2000
Bence daha büyük değişim bu.
06:15
It was the beginning of a change.
157
375000
2000
Bir değişimin başlangıcıydı.
06:17
Teachers were prisoners. Teachers were volunteers.
158
377000
3000
Öğretmenler mahkumlardı. Öğretmenler gönüllülerdendi.
06:20
Books came from donated schoolbooks.
159
380000
2000
Bağışlanmış okul kitaplarından kitaplar geldi.
06:22
Stationery was donated.
160
382000
2000
Kırtasiye bağışı yapıldı.
06:24
Everything was donated,
161
384000
2000
Herşey bağışlanmıştı.
06:26
because there was no budget of education for the prison.
162
386000
3000
çünkü hapishanede eğitim için herhangi bir bütçe yoktu.
06:29
Now if I'd not done that,
163
389000
2000
Şimdi ben bunu eğer yapmamış olsaydım,
06:31
it would have been a hellhole.
164
391000
2000
burası bir cehennem yuvası olurdu.
06:33
That's the second landmark.
165
393000
2000
Bu'da ikinci dönüm noktası.
06:35
I want to show you some moments of history in my journey,
166
395000
2000
Yolculuğumun geçmişi ile ilgili size bazı anlar göstermek istiyorum,
06:37
which probably you would never ever get to see anywhere in the world.
167
397000
3000
ki muhtemelen dünyanın herhangi bir yerinde göremezsiniz.
06:40
One, the numbers you'll never get to see.
168
400000
2000
Birincisi, bu sayıları asla göremezsiniz.
06:42
Secondly, this concept.
169
402000
2000
İkincisi, bu kavramı.
06:44
This was a meditation program inside the prison
170
404000
2000
Bu hapishane içindeki bir meditasyon programıydı
06:46
of over 1,000 prisoners.
171
406000
2000
binin üzerinde mahkumun.
06:48
One thousand prisoners who sat in meditation.
172
408000
2000
1000 mahkum meditasyon yapmak üzere oturdu
06:50
This was one of the most courageous steps
173
410000
3000
bu benim attığım en cesur adımlardan biriydi,
06:53
I took as a prison governor.
174
413000
2000
hapishane yöneticisi olarak benim yaptığım.
06:55
And this is what transformed.
175
415000
2000
Ve değişen bu oldu.
06:57
You want to know more about this,
176
417000
2000
Bununla ilgili daha çok şey öğrenmek isterseniz,
06:59
go and see this film, "Doing Time, Doing Vipassana."
177
419000
3000
gidin ve şu filmi izleyin, "Doing time Doing Vipassana"
07:02
You will hear about it, and you will love it.
178
422000
2000
Onunla ilgili birşeyler duyarsınız ve çok seversiniz.
07:04
And write to me on KiranBedi.com,
179
424000
2000
Ve bana KiranBedi.com dan yazın,
07:06
and I'll respond to you.
180
426000
2000
size cevap veririm.
07:08
Let me show you the next slide.
181
428000
2000
Size sonraki slayt'ı göstereyim.
07:10
I took the same concept of mindfulness,
182
430000
2000
Farkındalık ile aynı kavramı ele aldım
07:12
because, why did I bring meditation into the Indian prison?
183
432000
3000
Çünkü, neden bu Hint hapishanesine meditasyonu getirmiştimki?
07:15
Because crime is a product of a distorted mind.
184
435000
3000
Çünkü suç karışık bir zihnin ürünü
07:18
It was distortion of mind which needed to be addressed to control.
185
438000
3000
Bu kontrol edilmesi için üzerinde durulması gereken bir zihin karışıklığı
07:21
Not by preaching, not by telling,
186
441000
2000
öğüt vererek değil, söyleyerek değil.
07:23
not by reading, but by addressing your mind.
187
443000
2000
okuyarak değil, ama zihnini ele alarak
07:25
I took the same thing to the police,
188
445000
2000
Aynı şeyi polise de götürdüm,
07:27
because police, equally, were prisoners of their minds,
189
447000
3000
çünkü polisler de aynı şekilde zihinlerinin birer mahkumuydular.
07:30
and they felt as if it was "we" and "they,"
190
450000
2000
ve biz ve onlar diye hissediyorlardı,
07:32
and that the people don't cooperate.
191
452000
2000
ve insanların destek olmadığını.
07:34
This worked.
192
454000
2000
Bu işe yaradı.
07:36
This is a feedback box called a petition box.
193
456000
2000
Bu dilek kutusu olarak adlandırılan bir geri bildirim kutusu.
07:38
This is a concept which I introduced
194
458000
2000
Bu benim tanıttığım bir kavram
07:40
to listen to complaints, listen to grievances.
195
460000
3000
şikayetleri dinlemek için, sorunları dinlemek için.
07:43
This was a magic box.
196
463000
2000
Bu sihirli bir kutuydu.
07:45
This was a sensitive box.
197
465000
2000
Bu duyarlı bir kutuydu.
07:47
This is how a prisoner drew how they felt about the prison.
198
467000
3000
Bu mahkumlardan birinin hapishanede nasıl hissettiği ile ilgili bir çizim.
07:50
If you see somebody in the blue --
199
470000
2000
Eğer maviler içindeki kişiyi görüyorsanız--
07:52
yeah, this guy --
200
472000
2000
evet, bu adam--
07:54
he was a prisoner, and he was a teacher.
201
474000
2000
o bir mahkumdu ve o bir öğretmendi
07:56
And you see, everybody's busy. There was no time to waste.
202
476000
3000
Ve gördüğünüz gibi, herkes meşgul; kaybedecek zaman yok.
07:59
Let me wrap it up.
203
479000
2000
Toparlamama izin verin.
08:01
I'm currently into movements,
204
481000
2000
Şu anda birkaç faaliyet içerisindeyim,
08:03
movements of education
205
483000
2000
eğitim hareketi
08:05
of the under-served children,
206
485000
2000
yetersiz hizmet almış çocukların,
08:07
which is thousands -- India is all about thousands.
207
487000
3000
ki bu binlerce -- Hindistan'da her şey binlerce.
08:10
Secondly is about the anti-corruption movement in India.
208
490000
2000
İkincisi, Hindistandaki yolsuzluk karşıtı hareket
08:12
That's a big way
209
492000
2000
Bu önemli bir yol
08:14
we, as a small group of activists,
210
494000
2000
Bizler, küçük bir grup eylemci olarak,
08:16
have drafted an ombudsman bill for the government of India.
211
496000
3000
bir kamu denetçisinin hesabından Hint hükumeti için para çektik.
08:19
Friends, you will hear a lot about it.
212
499000
3000
Arkadaşlar, bunun hakkında çok şey duyacaksınız.
08:22
That's the movement at the moment I'm driving,
213
502000
2000
Şu anda benim üzerine gittiğim faaliyet bu,
08:24
and that's the movement and ambition of my life.
214
504000
3000
ve bu hayatımın faaliyeti ve tutkusu.
08:27
Thank you very much.
215
507000
2000
Çok teşekkür ederim.
08:29
(Applause)
216
509000
2000
(Alkış)
08:31
Thank you. Thank you very much. Thank you.
217
511000
3000
Teşekkürler. Çok teşekkür ederim. Teşekkürler.
08:34
Thank you. Thank you. Thank you.
218
514000
3000
Teşekkürler. Teşekkürler. Teşekkürler.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7