Stefan Sagmeister: 7 rules for making more happiness

Stefan Sagmeister: daha fazla mutluluk için 7 kural

177,813 views

2011-06-03 ・ TED


New videos

Stefan Sagmeister: 7 rules for making more happiness

Stefan Sagmeister: daha fazla mutluluk için 7 kural

177,813 views ・ 2011-06-03

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Nazan Altun Gözden geçirme: Meric Aydonat
00:15
I spent the best part of last year
0
15260
5000
Önceki senemin en güzel kısmını
00:20
working on a documentary
1
20260
3000
kendi mutluluğum hakkında bir
00:23
about my own happiness --
2
23260
2000
belgesel üzerine çalışarak harcadım.
00:25
trying to see
3
25260
2000
Bedenimi eğitebildiğim gibi
00:27
if I can actually train my mind
4
27260
2000
aklımı da özel bir yöntemle
00:29
in a particular way,
5
29260
3000
gerçekten eğitip
00:32
like I can train my body,
6
32260
2000
eğitemeyeceğimi görmeye çalışarak
00:34
so I can end up with an improved feeling
7
34260
3000
ve böylece baştan sona sağlıklı olmanın gelişmiş
00:37
of overall well-being.
8
37260
3000
bir hissine ulasabilecek miydim?
00:40
Then this January,
9
40260
2000
Sonra, bu ocakta,
00:42
my mother died,
10
42260
2000
annem vefat etti,
00:44
and pursuing a film like that
11
44260
3000
bana ilginç gelen en son
00:47
just seemed the last thing that was interesting to me.
12
47260
4000
şey gibi gözüken bir filmin peşine düştüm.
00:51
So in a very typical, silly designer fashion,
13
51260
4000
Tipik, aptalca bir tasarımcı modasıyla,
00:55
after years worth of work,
14
55260
3000
yıllar süren çalışmalardan sonra,
00:58
pretty much all I have to show for it are the titles for the film.
15
58260
3000
bunun hakkında göstermem gereken neredeyse tüm şey, filmden başlıklar.
01:01
(Music)
16
61260
7000
(Müzik)
01:08
They were still done
17
68260
2000
Ben Endonezya'daki
01:10
when I was on sabbatical with my company in Indonesia.
18
70260
2000
şirketimde izindeyken tamamlanmış haldeydi.
01:12
We can see the first part here was designed here by pigs.
19
72260
3000
Buradaki ilk bölümün domuzcuklar tarafından tasarlandığını görüyoruz.
01:15
It was a little bit too funky,
20
75260
2000
Ben modaya biraz fazla uymuştum
01:17
and we wanted a more feminine point of view
21
77260
3000
ve daha kadınca bir bakış açısı istedik; bunu-modayı-
01:20
and employed a duck
22
80260
2000
çok daha uygun bir
01:22
who did it in a much more fitting way --
23
82260
2000
biçimde gerçekleştirmiş olan ördeğe
01:24
fashion.
24
84260
2000
rol verdik.
01:27
My studio in Bali
25
87260
2000
Balı'deki stüdyom
01:29
was only 10 minutes away from a monkey forest,
26
89260
3000
maymun ormanından sadece 10 dakika uzaklıktaydı.
01:32
and monkeys, of course,
27
92260
2000
Ve tabii ki maymunların,
01:34
are supposed to be the happiest of all animals.
28
94260
2000
bütün hayvanlar içinde en mutluları olmaları beklenir.
01:36
So we trained them to be able to do three separate words,
29
96260
3000
Bu yüzden onları üç ayrı kelimeyi söyleyebilecek şekilde yetiştirdik
01:39
to lay out them properly.
30
99260
2000
yani tam olarak düzene sokmak için.
01:41
You can see,
31
101260
2000
Orada hala
01:43
there still is a little bit of a legibility problem there.
32
103260
3000
bir parça okunabilirlik sorunsalı olduğunu görüyorsunuz.
01:46
The serif is not really in place.
33
106260
2000
Şerif gerçekten yerinde değil.
01:48
So of course, what you don't do properly yourself
34
108260
3000
Ve tabii ki, kendiniz yapmadığınız şey aslına bakarsanız
01:51
is never deemed done really.
35
111260
2000
hiç yapılmamış sayılır.
01:53
So this is us climbing onto the trees
36
113260
3000
Burada, ağaçlara tırmanıp, onu
01:56
and putting it up over the Sayan Valley
37
116260
3000
Endonezya'daki Sayan Vadisi'nin
01:59
in Indonesia.
38
119260
3000
üzerine asmıştık.
02:02
In that year, what I did do a lot
39
122260
3000
O sene, çok fazla yaptığım birşey
02:05
was look at all sorts of surveys,
40
125260
2000
her çeşit araştırmaya bakmaktı,
02:07
looking at a lot of data on this subject.
41
127260
3000
bu konu hakkında birçok veriye göz attım.
02:10
And it turns out
42
130260
2000
Erkeklerin ve kadınların
02:12
that men and women
43
132260
3000
mutluluğu birbirine çok
02:15
report very, very similar levels of happiness.
44
135260
3000
yakın seviyelerde kaydettiği sonucuna varıldı.
02:18
This is a very quick overview
45
138260
2000
Bu baktığım bütün araştırmalara
02:20
of all the studies that I looked at.
46
140260
2000
hızlı bir genel bakışı.
02:22
That climate plays no role.
47
142260
2000
İklimin hiçbir rolü yok.
02:24
That if you live in the best climate,
48
144260
2000
Mesela, Birleşik Devletler'de, San Diego'da
02:26
in San Diego in the United States,
49
146260
2000
en iyi iklimde yaşaşanız, ya da
02:28
or in the shittiest climate, in Buffalo, New York,
50
148260
3000
Buffalo, New York'ta en dandik iklimde yaşaşanız,
02:31
you are going to be just as happy
51
151260
2000
iki yerde de aynı miktarda
02:33
in either place.
52
153260
2000
mutlu olacaksınız.
02:35
If you make more than 50,000 bucks a year in the U.S.,
53
155260
4000
A.B.D'de yılda 50.000'den daha fazla kazansanız,
02:39
any salary increase you're going to experience
54
159260
3000
tecrübe edeceğiniz her maaş artışı
02:42
will have only a tiny, tiny influence
55
162260
3000
senin mutluluğunda
02:45
on your overall well-being.
56
165260
2000
sadece küçük, küçücük bir etkiye sahip olacak.
02:47
Black people are just as happy as white people are.
57
167260
3000
Siyahiler, tam olarak beyazlar kadar mutlu.
02:50
If you're old or young
58
170260
2000
Yaşlı veya genç ol,
02:52
it doesn't really make a difference.
59
172260
2000
hiçbir farklılık yaratmaz.
02:54
If you're ugly or if you're really, really good-looking
60
174260
3000
Çirkin veya gerçekten çok güzel ol,
02:57
it makes no difference whatsoever.
61
177260
2000
herhangi bir fark yaratmaz.
02:59
You will adapt to it and get used to it.
62
179260
2000
Kendini buna uyarlayacaksın ve alışacaksın.
03:01
If you have manageable health problems
63
181260
3000
Eğer üstesinden gelinebilir sağlık sorunların varsa
03:04
it doesn't really matter.
64
184260
2000
aslında hiçbir önemi yok.
03:06
Now this does matter.
65
186260
2000
Ve şimdi önemi olan birşey:
03:08
So now the woman on the right
66
188260
2000
mesela sağdaki bayan
03:10
is actually much happier than the guy on the left --
67
190260
3000
soldaki adamdan daha mutlu --
03:13
meaning that, if you have a lot of friends,
68
193260
3000
demek ki, çok arkadaşın varsa,
03:16
and you have meaningful friendships,
69
196260
3000
ve anlamlı arkadaşlıkların varsa,
03:19
that does make a lot of difference.
70
199260
2000
işte bu, çok fark yaratır.
03:21
As well as being married -- you are likely to be much happier
71
201260
3000
Evliysen muhtemelen bekarken olduğundan
03:24
than if you are single.
72
204260
2000
daha mutlusundur.
03:26
A fellow TED speaker, Jonathan Haidt,
73
206260
2000
TED konuşmacısı bir dostum, Jonathan Haidt'in
03:28
came up with this beautiful little analogy
74
208260
3000
bilinç ve bilinçaltı
03:31
between the conscious and the unconscious mind.
75
211260
4000
ile ilgili güzel bir benzetmesi var.
03:35
He says that the conscious mind is this tiny rider
76
215260
3000
Bilincin, kocaman bir fil olan bilinçaltının üzerinde
03:38
on this giant elephant, the unconscious.
77
218260
3000
minicik bir sürücü olduğunu söyler
03:41
And the rider thinks
78
221260
2000
Ve sürücüsü file ne
03:43
that he can tell the elephant what to do,
79
223260
3000
yapacağını söyleyebileceğini düşünür,
03:46
but the elephant really has his own ideas.
80
226260
3000
ama aslında filin kendi fikirleri var.
03:49
If I look at my own life,
81
229260
2000
Eğer kendi hayatıma bakarsam,
03:51
I'm born in 1962 in Austria.
82
231260
3000
1962'de Avusturya'da doğdum.
03:54
If I would have been born a hundred years earlier,
83
234260
3000
Yüz sene önce doğmuş olsaydım,
03:57
the big decisions in my life would have been made for me --
84
237260
3000
yaşamımdaki büyük kararlar benim için verilmiş olacaktı --
04:00
meaning I would have stayed in the town that I was born in;
85
240260
4000
yani doğduğum kasabada yaşıyor olacaktım;
04:04
I would have very much likely
86
244260
2000
büyük olasılıkla babamla aynı
04:06
entered the same profession that my dad did;
87
246260
2000
işte çalışıyor olurdum
04:08
and I would have very much likely married a woman
88
248260
3000
ve muhtemelen annemin seçmiş
04:11
that my mom had selected.
89
251260
3000
olduğu bir kadınla evli olurdum.
04:15
I, of course, and all of us,
90
255260
3000
Ben ve tabii ki hepimiz,
04:18
are very much in charge
91
258260
2000
hayatımızdaki bu büyük kararlardan
04:20
of these big decisions in our lives.
92
260260
3000
oldukça sorumluyuz.
04:23
We live where we want to be --
93
263260
2000
Olmak istediğimiz yerde yaşıyoruz --
04:25
at least in the West.
94
265260
2000
en azından Batı'da.
04:27
We become what we really are interested in.
95
267260
2000
Gerçekten ilgi duyduğumuz şeye dönüşüyoruz.
04:29
We choose our own profession,
96
269260
2000
Mesleğimizi kendimiz seçiyoruz
04:31
and we choose our own partners.
97
271260
2000
ve eşlerimizi kendimiz seçiyoruz.
04:33
And so it's quite surprising
98
273260
3000
Oldukça şaşırtıcı ki
04:36
that many of us
99
276260
2000
birçoğumuz
04:38
let our unconscious influence those decisions
100
278260
3000
bilinçaltımızın o kararları pek de farkında
04:41
in ways that we are not quite aware of.
101
281260
4000
olmadığımız şekillerde etkilemesine izin veriyoruz.
04:45
If you look at the statistics
102
285260
2000
İstatistiklere bakacak olursak
04:47
and you see that the guy called George,
103
287260
3000
George denilen adamı görüyorsunuz
04:50
when he decides on where he wants to live --
104
290260
3000
nerede yaşamak istediğine karar verdiği zaman --
04:53
is it Florida or North Dakota? --
105
293260
3000
Florida mı Kuzey Dakota mı? --
04:56
he goes and lives in Georgia.
106
296260
2000
Georgia'ya gidip yaşadı.
04:58
And if you look at a guy called Dennis,
107
298260
2000
Dennis diye anılan bir adama bakarsak,
05:00
when he decides what to become --
108
300260
2000
ne olacağına karar verdiği zaman --
05:02
is it a lawyer, or does he want to become a doctor
109
302260
3000
avukat mı, yoksa doktor ya da öğretmen mi
05:05
or a teacher? --
110
305260
2000
olmak istiyordu? --
05:07
best chance is that he wants to become a dentist.
111
307260
3000
büyük bir şans eseri dış hekimi olmak istedi.
05:10
And if Paula decides
112
310260
2000
Ve Paula Joe ile mi
05:12
should she marry Joe or Jack,
113
312260
2000
Jack ile mi evleneceğine karar verirken
05:14
somehow Paul sounds the most interesting.
114
314260
4000
bir şekilde Paul'ü daha ilginç buluyor.
05:18
And so even if we make
115
318260
2000
Ve hatta o
05:20
those very important decisions
116
320260
2000
önemli kararları çok saçma
05:22
for very silly reasons,
117
322260
2000
sebeplerle versek bile,
05:24
it remains statistically true
118
324260
2000
şunlar istatistiksel olarak doğru kalıyor ki;
05:26
that there are more Georges living in Georgia
119
326260
2000
Georgia'da yaşayan daha birçok George'lar,
05:28
and there are more Dennises becoming dentists
120
328260
3000
diş hekimi olan daha birçok Dennis'ler
05:31
and there are more Paulas who are married to Paul
121
331260
3000
ve Paul'lerle evlenen daha birçok Paula'lar vardır
05:34
than statistically viable.
122
334260
2000
ve bunlar istatistiksel tutarlılıktan çok daha fazladır.
05:36
(Laughter)
123
336260
2000
(Gülüşmeler)
05:38
Now I, of course, thought,
124
338260
3000
Şimdi ben, tabii, düşündüm ki
05:41
"Well this is American data,"
125
341260
2000
bunlar, Amerikan verileri.
05:43
and I thought, "Well, those silly Americans.
126
343260
4000
Ve bu aptal Amerikalıları düşündüm.
05:47
They get influenced by things
127
347260
3000
Farkında olmadıkları
05:50
that they're not aware of.
128
350260
3000
şeylerden etkileniyorlar.
05:53
This is just completely ridiculous."
129
353260
3000
Bu tamamen saçmalık.
05:56
Then, of course, I looked at my mom and my dad --
130
356260
3000
Sonra, tabii, anneciğime ve babacığıma baktım --
05:59
(Laughter)
131
359260
2000
(Gülüşmeler)
06:01
Karolina and Karl,
132
361260
2000
Karolina ve Karl,
06:03
and grandmom and granddad,
133
363260
3000
ve büyükannem ve büyükbabam,
06:06
Josefine and Josef.
134
366260
2000
Josefine ve Josef.
06:08
So I am looking still for a Stephanie.
135
368260
2000
Hala bir Stephanie arıyorum.
06:10
I'll figure something out.
136
370260
3000
Bir çözüm bulacağım.
06:14
If I make this whole thing a little bit more personal
137
374260
2000
Bütün bu şeyi biraz daha kişiselleştirirsem
06:16
and see what makes me happy as a designer,
138
376260
3000
ve beni neyin daha mutlu bir tasarımcı yaptığını anlarsam,
06:19
the easiest answer, of course,
139
379260
2000
en kolay cevap, doğal olarak,
06:21
is do more of the stuff that I like to do
140
381260
3000
yapmasını sevdiğim şeyleri daha fazla yapmak
06:24
and much less of the stuff that I don't like to do --
141
384260
2000
ve yapmasını sevmediğim şeyleri daha az yapmak --
06:26
for which it would be helpful
142
386260
3000
gerçekten neyi yapmayı sevdiğimi öğrenmem
06:29
to know what it is that I actually do like to do.
143
389260
3000
için faydalı olurdu bunlar.
06:32
I'm a big list maker,
144
392260
2000
Ben büyük bir listeleyiciyim.
06:34
so I came up with a list.
145
394260
2000
Ve bir liste çıkardım.
06:36
One of them is to think without pressure.
146
396260
3000
Birisi baskı olmadan düşünmek.
06:39
This is a project we're working on right now
147
399260
2000
Bu üzerinde tam şu sıralar çalıştığımız
06:41
with a very healthy deadline.
148
401260
2000
-sağlam bir zamana kadar- bir proje.
06:43
It's a book on culture,
149
403260
2000
Bu kültür hakkında bir kitap,
06:45
and, as you can see,
150
405260
2000
ve, gördüğünüz gibi,
06:47
culture is rapidly drifting around.
151
407260
3000
kültür hızlıca etrafa yayılıyor
06:50
Doing things like I'm doing right now --
152
410260
2000
Şurada yaptığıma benzer şeyler yapmak --
06:52
traveling to Cannes.
153
412260
2000
Cannes'a seyahate gitmek.
06:54
The example I have here
154
414260
2000
Buradaki örneğim
06:56
is a chair that came out of the year in Bali --
155
416260
3000
Bali'de bu sene çıkan bir sandalye --
06:59
clearly influenced by local manufacturing and culture,
156
419260
4000
açıkça yerel üretimden ve kulturden etkilenmiş,
07:03
not being stuck behind
157
423260
2000
orada-burada
07:05
a single computer screen all day long
158
425260
3000
gün boyu tek bir bilgisayar ekranına
07:08
and be here and there.
159
428260
2000
çakılıp kalmadan.
07:10
Quite consciously, design projects
160
430260
2000
İnanılmaz çoklukta çeşitli
07:12
that need an incredible amount of various techniques,
161
432260
3000
teknikler gerektiren oldukça bilinçli tasarım projeleri,
07:15
just basically to fight
162
435260
2000
temelde doğruca
07:17
straightforward adaptation.
163
437260
3000
uyum gösterir.
07:20
Being close to the content --
164
440260
2000
İçeriğe yaklaşmak --
07:22
that's the content really is close to my heart.
165
442260
3000
işte yüreğime cidden yakın olan içerik.
07:25
This is a bus, or vehicle,
166
445260
2000
Bu, Birleşmiş Devletler'deki
07:27
for a charity, for an NGO
167
447260
2000
eğitime ayrılan bütçeyi iki katına
07:29
that wants to double the education budget in the United States --
168
449260
4000
çıkarmak isteyen bir STK'nın bir hayır organizasyonu için bir otobüs veya taşıtı,
07:33
carefully designed,
169
453260
2000
dikkatlice tasarlanmış,
07:35
so, by two inches, it still clears highway overpasses.
170
455260
4000
iki inç farkla anayoldaki üstgeçitlere değmez.
07:42
Having end results -- things that come back from the printer well,
171
462260
4000
Yazıcıdan güzelce gelen son bulguları alınca,
07:46
like this little business card for an animation company
172
466260
2000
mercek levhalarıyla uğraşan Sideshow denilen bir animasyon
07:48
called Sideshow
173
468260
2000
şirketi için bu
07:50
on lenticular foils.
174
470260
3000
küçük iş kartı gibi.
07:53
Working on projects
175
473260
2000
Gerçekten görsel
07:55
that actually have visible impacts,
176
475260
2000
etkileri olan projelerde çalışırken,
07:57
like a book for a deceased German artist
177
477260
5000
eski kocasını ünlü etmek
08:02
whose widow came to us
178
482260
3000
gerekçesiyle bize kitabıyla gelen
08:05
with the requirement to make her late husband famous.
179
485260
4000
dul gibi.
08:09
It just came out six months ago,
180
489260
2000
Sadece altı ay önce çıktı,
08:11
and it's getting unbelievable traction right now in Germany.
181
491260
4000
ve şu an Almanya'da inanılmaz ilgi topluyor.
08:15
And I think that his widow
182
495260
2000
Ben, dul eşin macerasında
08:17
is going to be very successful on her quest.
183
497260
3000
çok başarılı olacağını düşünüyorum.
08:21
And lately, to be involved in projects
184
501260
3000
Son zamanlarda,
08:24
where I know about 50 percent of the project
185
504260
2000
yüzde ellisinin teknik
08:26
technique-wise
186
506260
2000
ve diğer yüzde ellisinin
08:28
and the other 50 percent would be new.
187
508260
2000
yeni olacağını bildiğim projelere katıldım.
08:30
So in this case,
188
510260
2000
Bu projede,
08:32
it's an outside projection for Singapore
189
512260
2000
bu büyük Times Meydanı benzeri
08:34
on these giant Times Square-like screens.
190
514260
3000
ekranlarda tasarlanmış, Singapur ile ilgili bir dış proje.
08:37
And I of course knew stuff, as a designer,
191
517260
3000
Ve tabii bir tasarımcı olarak tipografi hakkında
08:40
about typography,
192
520260
2000
bazı şeyleri biliorum;
08:42
even though we worked with those animals not so successfully.
193
522260
3000
bu hayvanlarla çok başarılı bir şekilde çalışmamış olsak bile.
08:45
But I didn't quite know
194
525260
2000
Ama akım veya film
08:47
all that much about movement or film.
195
527260
3000
hakkında herşeyi çok fazla bilmiyordum.
08:50
And from that point of view we turned it into a lovely project.
196
530260
3000
Bu yönden, çok sevimli bir projeye dönüştürdük onu.
08:53
But also because the content was very close.
197
533260
3000
Ayrıca içerik çok yakın olduğu için de.
08:56
In this case, "Keeping a Diary
198
536260
2000
Bu durumda, günlük tutmak
08:58
Supports Personal Development" --
199
538260
2000
kişisel gelişimi destekler.
09:00
I've been keeping a diary since I was 12.
200
540260
3000
Ben 12 yaşımdan beri günlük tutuyorum.
09:03
And I've found that it influenced my life and work
201
543260
4000
Ve bunun hayatımı ve işimi ilgi çekici bir biçimde
09:07
in a very intriguing way.
202
547260
3000
etkilediğini anladm.
09:10
In this case also because
203
550260
2000
Ve ayrıca bu, bütün
09:12
it's part of one of the many sentiments
204
552260
3000
fikirlerin aslında günlükten ortaya çıktığına
09:15
that we build the whole series on --
205
555260
4000
dayanan birçok fikrimden birinin .
09:19
that all the sentiments originally had come out of the diary.
206
559260
3000
bir parçası olduğu için de.
09:22
Thank you so much.
207
562260
2000
Çok teşekkür ederim.
09:24
(Applause)
208
564260
3000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7