A call to men | Tony Porter

Tony Porter: Erkeklere bir çağrı

833,523 views ・ 2010-12-10

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Meltem Aksu Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:15
I grew up in New York City,
0
15260
3000
New York City' de,
00:18
between Harlem and the Bronx.
1
18260
2000
Harlem ve Bronx arasında büyüdüm.
00:20
Growing up as a boy, we were taught
2
20260
2000
Bir erkek çocuğu olarak büyürken,
00:22
that men had to be tough, had to be strong,
3
22260
2000
erkeklerin sert, güçlü, cesaretli, baskın
00:24
had to be courageous, dominating --
4
24260
3000
olmaları gerektiği öğretildi bana,
00:27
no pain, no emotions,
5
27260
2000
acı yok, duygu yok,
00:29
with the exception of anger --
6
29260
2000
öfke haricinde tabii,
00:31
and definitely no fear;
7
31260
2000
ve kesinlikle korku yok...
00:33
that men are in charge,
8
33260
2000
erkekler sorumludur,
00:35
which means women are not;
9
35260
2000
yani kadınlar değildir;
00:37
that men lead,
10
37260
2000
erkekler öncüdür,
00:39
and you should just follow and do what we say;
11
39260
3000
ve sadece bize uymalı ve dediğimizi yapmalısınız;
00:42
that men are superior; women are inferior;
12
42260
3000
erkekler üstündür, kadınların aşağıdır;
00:45
that men are strong; women are weak;
13
45260
3000
erkekler güçlüdür, kadınlar zayıftır;
00:48
that women are of less value,
14
48260
3000
kadınlar daha az değerlidir --
00:51
property of men,
15
51260
2000
erkeğin mülküdür,
00:53
and objects,
16
53260
2000
ve birer objedirler,
00:55
particularly sexual objects.
17
55260
3000
özellikle cinsel bir obje.
00:58
I've later come to know that to be
18
58260
3000
Daha sonra farkettim ki bu durum
01:01
the collective socialization of men,
19
61260
3000
erkeklerin müşterek sosyalleşmesidir,
01:04
better known
20
64260
2000
daha bilinen tanımıyla
01:06
as the "man box."
21
66260
2000
"erkek kutusu" dur.
01:08
See this man box has in it
22
68260
2000
Bu kutunun içinde
01:10
all the ingredients
23
70260
2000
erkekliği nasıl tanımladığımıza dair
01:12
of how we define what it means to be a man.
24
72260
2000
tüm içerik vardır.
01:14
Now I also want to say, without a doubt,
25
74260
2000
Şunu da eklemeliyim, elbette ki
01:16
there are some wonderful, wonderful,
26
76260
2000
erkek olmanın bazı harika, harika,
01:18
absolutely wonderful things
27
78260
2000
kesinlikle harika yönleri
01:20
about being a man.
28
80260
2000
var.
01:22
But at the same time,
29
82260
2000
Ama aynı zamanda,
01:24
there's some stuff
30
84260
2000
tamamen çarpıtılmış ve
01:26
that's just straight up twisted,
31
86260
2000
sapkınca şeyler de var.
01:28
and we really need to begin
32
88260
2000
Ve bizim de gerçekten bunlara
01:30
to challenge, look at it
33
90260
2000
meydan okumaya,
01:32
and really get in the process
34
92260
2000
ve erkeklik olarak öğrendiğimiz şeyleri
01:34
of deconstructing, redefining,
35
94260
3000
yıkmaya ve yeniden tanımlamaya
01:37
what we come to know as manhood.
36
97260
3000
başlamamız gerekiyor.
01:41
This is my two at home, Kendall and Jay.
37
101260
2000
Bunlar benim çocuklarım, Kendall ve Jay.
01:43
They're 11 and 12.
38
103260
2000
11 ve 12 yaşındalar.
01:45
Kendall's 15 months older than Jay.
39
105260
2000
Kendall, Jay' den 15 ay daha büyük.
01:47
There was a period of time when my wife -- her name is Tammie -- and I,
40
107260
3000
Belirli bir dönemde eşim Tammie ile kendimizi
01:50
we just got real busy and whip, bam, boom:
41
110260
2000
buna adadık ve bir anda pat diye
01:52
Kendall and Jay.
42
112260
2000
Kendall ve Jay.
01:54
(Laughter)
43
114260
2000
(Kahkaha)
01:56
And when they were about five and six,
44
116260
2000
Onlar 5 ve 6 yaşlarındayken,
01:58
four and five,
45
118260
2000
ya da 4 ve 5,
02:00
Jay could come to me,
46
120260
2000
Jay bana ağlayarak
02:02
come to me crying.
47
122260
2000
gelebiliyordu.
02:04
It didn't matter what she was crying about,
48
124260
2000
Ne için ağladığı önemli değildi,
02:06
she could get on my knee, she could snot my sleeve up,
49
126260
2000
dizime yatabilir, yakamı sümükle kaplayabilir ve
02:08
just cry, cry it out.
50
128260
2000
sadece ağlar ve ağlardı.
02:10
Daddy's got you. That's all that's important.
51
130260
3000
Baban burada. Önemli olan tek şey bu.
02:13
Now Kendall on the other hand --
52
133260
2000
Öteki yandan Kendall
02:15
and like I said, he's only 15 months older than her --
53
135260
3000
dediğim gibi, Jay'den sadece 15 ay büyük
02:18
he'd come to me crying,
54
138260
2000
bana ağlayarak geldi,
02:20
it's like as soon as I would hear him cry,
55
140260
2000
onun ağladığını duyar duymaz,
02:22
a clock would go off.
56
142260
2000
bir yay atardı.
02:24
I would give the boy probably about 30 seconds,
57
144260
3000
Ona muhtemelen 30 saniye verirdim,
02:27
which means, by the time he got to me,
58
147260
3000
bu da, yanıma geldiği andan itibaren
02:30
I was already saying things like, "Why are you crying?
59
150260
2000
"Niye ağlıyorsun?" gibi şeyler demeye başlardım.
02:32
Hold your head up. Look at me.
60
152260
3000
"Kafanı kaldır. Bana bak."
02:35
Explain to me what's wrong.
61
155260
2000
"Sorun nedir anlat bana."
02:37
Tell me what's wrong. I can't understand you.
62
157260
2000
"Sorun nedir söyle. Seni anlamıyorum."
02:39
Why are you crying?"
63
159260
2000
"Neden ağlıyorsun?"
02:41
And out of my own frustration
64
161260
2000
Kendi hüsranım yüzünden,
02:43
of my role and responsibility
65
163260
2000
onu bir erkek olarak yetiştirmek,
02:45
of building him up as a man
66
165260
2000
ve "erkek kutusu" olarak tanımladığımız
02:47
to fit into these guidelines
67
167260
2000
bu kalıplara ve kurallara uydurmak konusundaki
02:49
and these structures that are defining this man box,
68
169260
3000
rolüm ve sorumluluğum yüzünden,
02:52
I would find myself saying things like,
69
172260
2000
Kendimi şöyle şeyler söylerken buluyordum,
02:54
"Just go in your room.
70
174260
2000
"Odana git.
02:56
Just go on, go on in your room.
71
176260
2000
Hemen odana git.
02:58
Sit down,
72
178260
2000
Otur,
03:00
get yourself together
73
180260
2000
kendini toparla
03:02
and come back and talk to me
74
182260
2000
sonra geri gel ve benimle konuş
03:04
when you can talk to me like a --" what?
75
184260
2000
benimle bir "şey" gibi konuşabildiğinde... ne gibi?
03:06
(Audience: Man.)
76
186260
2000
(Dinleyiciler: Erkek.)
03:08
Like a man.
77
188260
2000
"bir erkek gibi."
03:10
And he's five years old.
78
190260
2000
Ve o daha 5 yaşında.
03:12
And as I grow in life,
79
192260
2000
Ben büyürken
03:14
I would say to myself,
80
194260
2000
kendi kendime derdim ki
03:16
"My God, what's wrong with me?
81
196260
2000
"Tanrım benim sorunum ne?
03:18
What am I doing? Why would I do this?"
82
198260
3000
Ne yapıyorum? Niye bunu yapıyorum?"
03:21
And I think back.
83
201260
2000
Ve geriye bakınca,
03:23
I think back to my father.
84
203260
3000
babam aklıma geliyor.
03:26
There was a time in my life
85
206260
2000
Hayatımda bir zaman
03:28
where we had a very troubled experience in our family.
86
208260
3000
ailemle çok sorunlu bir tecrübe yaşadık.
03:31
My brother, Henry, he died tragically
87
211260
2000
Erkek kardeşim Henry trajik bir şekilde öldü,
03:33
when we were teenagers.
88
213260
2000
biz daha yeni gençliğe adım atmışken.
03:35
We lived in New York City, as I said.
89
215260
2000
Dediğim gibi New York City'de yaşıyorduk.
03:37
We lived in the Bronx at the time,
90
217260
3000
O zamanlar Bronx'ta yaşıyorduk.
03:40
and the burial was in a place called Long Island,
91
220260
3000
Cenaze de Long Island diye bir yerdeydi,
03:43
it was about two hours outside of the city.
92
223260
3000
şehre yaklaşık 2 saat uzaklıktaydı.
03:46
And as we were preparing
93
226260
2000
Cenazeden dönmeye
03:48
to come back from the burial,
94
228260
2000
hazırlanırken,
03:50
the cars stopped at the bathroom
95
230260
2000
arabalar tuvaletlerin orada durdu
03:52
to let folks take care of themselves
96
232260
2000
şehre dönmek için uzun yolculuktan önce
03:54
before the long ride back to the city.
97
234260
2000
insanlar ihtiyaçlarını gidersinler diye.
03:56
And the limousine empties out.
98
236260
2000
Ve limuzin boşaldı.
03:58
My mother, my sister, my auntie, they all get out,
99
238260
2000
Annem, kız kardeşim, teyzem, hepsi indi,
04:00
but my father and I stayed in the limousine,
100
240260
3000
ama babam ve ben limuzinde kaldık.
04:03
and no sooner than the women got out,
101
243260
3000
Kadınlar iner inmez,
04:06
he burst out crying.
102
246260
3000
babam hüngür hüngür ağlamaya başladı.
04:09
He didn't want cry in front of me,
103
249260
2000
Benim karşımda ağlamak istemiyordu.
04:11
but he knew he wasn't going to make it back to the city,
104
251260
3000
Ama kendini şehre kadar tutamayacağını da biliyordu,
04:14
and it was better me than to allow himself
105
254260
2000
ve kadınların karşısında hislerini açık etmektense
04:16
to express these feelings and emotions in front of the women.
106
256260
3000
benim karşımda ağlamayı tercih ediyordu.
04:19
And this is a man
107
259260
2000
Ve bu adam
04:21
who, 10 minutes ago,
108
261260
2000
daha 10 dakika önce
04:23
had just put his teenage son
109
263260
2000
gencecik oğlunu
04:25
in the ground --
110
265260
2000
toprağa gömdü...
04:27
something I just can't even imagine.
111
267260
3000
ben bunu hayal bile edemiyorum.
04:32
The thing that sticks with me the most
112
272260
2000
En çok aklımda kalan şeyse,
04:34
is that he was apologizing to me
113
274260
3000
karşımda ağladığı için
04:37
for crying in front of me,
114
277260
2000
benden özür dilemesiydi.
04:39
and at the same time, he was also giving me props,
115
279260
3000
Aynı zamanda ağlamayayım diye
04:42
lifting me up,
116
282260
2000
omzumu sıvazlıyor,
04:44
for not crying.
117
284260
2000
dik durduruyordu.
04:46
I come to also look at this
118
286260
3000
Bu olayı şu şekilde görmeye başladım,
04:49
as this fear that we have as men,
119
289260
2000
erkekler olarak sahip olduğumuz bu korku,
04:51
this fear that just has us paralyzed,
120
291260
2000
bizi felç eden bu korku,
04:53
holding us hostage
121
293260
2000
bizi erkek kutusuna
04:55
to this man box.
122
295260
2000
tutsak ediyor.
04:57
I can remember speaking
123
297260
2000
12 yaşında bir çocukla,
04:59
to a 12-year-old boy, a football player,
124
299260
2000
bir amerikan futbolu oyuncusuyla
05:01
and I asked him, I said,
125
301260
2000
konuşmuştum, ona sordum:
05:03
"How would you feel if,
126
303260
2000
"Eğer koçun sana,
05:05
in front of all the players,
127
305260
2000
diğer oyuncuların önünde,
05:07
your coach told you you were playing like a girl?"
128
307260
3000
bir kız gibi oynadığını söylese, nasıl hissederdin?"
05:10
Now I expected him to say something like,
129
310260
2000
"Üzülürdüm", "sinirlenirdim", "çok kızardım" gibi
05:12
I'd be sad; I'd be mad; I'd be angry, or something like that.
130
312260
2000
bir cevap vermesini bekliyordum.
05:14
No, the boy said to me --
131
314260
2000
Ama hayır, çocuk bana dedi ki,
05:16
the boy said to me,
132
316260
2000
dedi ki,
05:18
"It would destroy me."
133
318260
3000
"Yıkılırdım."
05:21
And I said to myself,
134
321260
3000
Ve kendi kendime dedim ki,
05:24
"God, if it would destroy him
135
324260
2000
"Tanrım, eğer bu onu yıkıyorsa,
05:26
to be called a girl,
136
326260
2000
kız denmesi onu yıkıyorsa,
05:28
what are we then teaching him
137
328260
3000
ona kızlar hakkında
05:31
about girls?"
138
331260
3000
ne öğretiyoruz?"
05:34
(Applause)
139
334260
4000
(Alkış)
05:38
It took me back to a time
140
338260
2000
Bu bana eski bir anımı haıtrlattı,
05:40
when I was about 12 years old.
141
340260
3000
yaklaşık 12 yaşındaydım.
05:43
I grew up in tenement buildings in the inner city.
142
343260
3000
şehrin iç kısımlarında çok ucuz bir dairede büyüdüm.
05:46
At this time we're living in the Bronx,
143
346260
2000
O zamanlar Bronx'ta oturuyorduk.
05:48
and in the building next to where I lived there was a guy named Johnny.
144
348260
3000
Ve yan binamızda Johnny diye bir çocuk vardı.
05:51
He was about 16 years old,
145
351260
2000
O 16 yaşlarındaydı,
05:53
and we were all about 12 years old -- younger guys.
146
353260
2000
biz de 12 yaşlarındaydık, ondan daha küçüktük.
05:55
And he was hanging out with all us younger guys.
147
355260
2000
Ve hep bizimle, kendinden daha küçüklerle takılırdı.
05:57
And this guy, he was up to a lot of no good.
148
357260
2000
Ve bu çocuk bir sürü boş işlerle uğraşırdı.
05:59
He was the kind of kid who parents would have to wonder,
149
359260
2000
Tam da ebeveynlerin "16 yaşındaki bu çocuğun
06:01
"What is this 16-year-old boy doing with these 12-year-old boys?"
150
361260
3000
12'liklerle ne işi var?" diye soracağı bir tipti.
06:04
And he did spend a lot of time up to no good.
151
364260
2000
Vaktinin büyük bir kısmını zarar ziyan işlere harcardı da.
06:06
He was a troubled kid.
152
366260
2000
Sorunlu bir çocuktu.
06:08
His mother had died from a heroin overdose.
153
368260
2000
Annesi eroin doz aşımından ölmüştü.
06:10
He was being raised by his grandmother.
154
370260
2000
Onu anneannesi büyütüyordu.
06:12
His father wasn't on the set.
155
372260
2000
Babası yanında değildi.
06:14
His grandmother had two jobs.
156
374260
2000
Anneannesi iki işte çalışıyordu.
06:16
He was home alone a lot.
157
376260
2000
Genelde evde yalnızdı.
06:18
But I've got to tell you, we young guys,
158
378260
2000
Ama biz daha küçükler olarak,
06:20
we looked up to this dude, man.
159
380260
2000
bu çocuğa özenirdik.
06:22
He was cool. He was fine.
160
382260
3000
Havalıydı. Hoştu.
06:25
That's what the sisters said, "He was fine."
161
385260
3000
Kızlar öyle diyorlardı, "Hoş çocuk."
06:28
He was having sex.
162
388260
2000
Seks yapıyordu.
06:30
We all looked up to him.
163
390260
2000
Hepimiz ona özenirdik.
06:32
So one day, I'm out in front of the house doing something --
164
392260
2000
Bir gün evin önünde bir şey yapıyordum,
06:34
just playing around, doing something -- I don't know what.
165
394260
3000
etrafta geziniyor, bir şeyler yapıyordum, tam olarak hatırlamıyorum.
06:37
He looks out his window; he calls me upstairs; he said, "Hey Anthony."
166
397260
2000
Pencereden dışarı baktı, beni yukarı çağırdı, "Hey Anthony" dedi.
06:39
They called me Anthony growing up as a kid.
167
399260
2000
Küçükken bana Anthony derlerdi.
06:41
"Hey Anthony, come on upstairs."
168
401260
2000
"Hey Anthony, yukarı gel."
06:43
Johnny call, you go.
169
403260
2000
Johnny çağırırsa, gidersin.
06:45
So I run right upstairs.
170
405260
2000
Merdivenlerden yukarı koştum.
06:47
As he opens the door, he says to me, "Do you want some?"
171
407260
3000
Kapıyı açtı, bana dedi ki "İster misin?"
06:50
Now I immediately knew what he meant.
172
410260
2000
Ne demeye çalıştığını hemen anladım.
06:52
Because for me growing up at that time,
173
412260
2000
Çünkü o zamanlarda büyürken,
06:54
and our relationship with this man box,
174
414260
2000
bu "erkek kutusu"yla olan ilişkimizde,
06:56
"Do you want some?" meant one of two things:
175
416260
2000
"İster misin" demek iki şeyden biriydi;
06:58
sex or drugs --
176
418260
2000
seks ya da uyuşturucu,
07:00
and we weren't doing drugs.
177
420260
2000
ve uyuşturucu kullanmıyorduk.
07:02
Now my box, my card,
178
422260
2000
Kutum, kartım,
07:04
my man box card,
179
424260
2000
"erkek kutusu" kartım
07:06
was immediately in jeopardy.
180
426260
2000
direkt olarak tehlikedeydi.
07:08
Two things: One, I never had sex.
181
428260
3000
İki sepebten: Birincisi, hiç seks yapmamıştım.
07:11
We don't talk about that as men.
182
431260
2000
Erkekler bundan bahsetmezler.
07:13
You only tell your dearest, closest friend, sworn to secrecy for life,
183
433260
3000
Sadece en yakın, en sevdiğin, ölümüne sır saklamaya yemin ettiğin arkadaşına
07:16
the first time you had sex.
184
436260
2000
ilk kez ne zaman seks yaptığını söylersin.
07:18
For everybody else, we go around like we've been having sex since we were two.
185
438260
3000
Diğer herkese sanki 2 yaşından beri seks yapıyormuş gibi davranırsın.
07:21
There ain't no first time.
186
441260
2000
İlk kez diye bir şey yoktur.
07:23
(Laughter)
187
443260
3000
(Kahkaha)
07:26
The other thing I couldn't tell him is that I didn't want any.
188
446260
2000
Bir şey daha söyleyemiyordum: yapmak istemiyordum.
07:28
That's even worse. We're supposed to always be on the prowl.
189
448260
3000
Bu daha da beterdi. Her zaman fırsat kolluyor olmamız gerekiyordu.
07:31
Women are objects,
190
451260
2000
Kadınlar objedir,
07:33
especially sexual objects.
191
453260
2000
özellikle cinsel objedir.
07:35
Anyway, so I couldn't tell him any of that.
192
455260
2000
Neyse, tüm bunları ona söyleyemezdim.
07:37
So, like my mother would say, make a long story short,
193
457260
2000
Annemin dediği gibi, kısa kesmek gerekirse,
07:39
I just simply said to Johnny, "Yes."
194
459260
2000
Johnny'e basitçe "Evet." dedim.
07:41
He told me to go in his room.
195
461260
2000
Bana odasına gitmemi söyledi.
07:43
I go in his room. On his bed is a girl from the neighborhood named Sheila.
196
463260
3000
Odasına gittim. Yatağında Sheila adında mahalleden bir kız vardı.
07:46
She's 16 years old.
197
466260
2000
16 yaşındaydı.
07:48
She's nude.
198
468260
2000
Çıplaktı.
07:50
She's what I know today to be mentally ill,
199
470260
2000
Bugünkü aklımla konuşursam, bir ruh hastasıydı,
07:52
higher-functioning at times than others.
200
472260
3000
kimi zaman aklı başında, kimi zaman değildi.
07:55
We had a whole choice of inappropriate names for her.
201
475260
3000
Ona bir dolu uygunsuz isim takmıştık.
07:59
Anyway, Johnny had just gotten through having sex with her.
202
479260
3000
Neyse, Johnny onunla seks yapmayı az evvel bitirmişti.
08:02
Well actually, he raped her, but he would say he had sex with her.
203
482260
3000
Aslında tecavüz etmişti ama seks yaptım diyordu.
08:05
Because, while Sheila never said no,
204
485260
3000
Çünkü Sheila hiç hayır dememişti ama
08:08
she also never said yes.
205
488260
2000
evet de dememişti.
08:10
So he was offering me the opportunity to do the same.
206
490260
2000
Bana da aynı şeye yapma fırsatını sunuyordu.
08:12
So when I go in the room, I close the door.
207
492260
3000
Odasına girdim ve kapıyı kapadım.
08:15
Folks, I'm petrified.
208
495260
2000
Korkudan donakalmıştım.
08:17
I stand with my back to the door so Johnny can't bust in the room
209
497260
2000
Sırtımı kapıya dayamıştım ki Johnny içeri dalıp
08:19
and see that I'm not doing anything,
210
499260
2000
bir şey yapmadığımı görmesin.
08:21
and I stand there long enough that I could have actually done something.
211
501260
3000
Bir şey yapmış olabilecek kadar uzun süre içerde kaldım.
08:24
So now I'm no longer trying to figure out what I'm going to do;
212
504260
2000
Ve artık ne yapacağım diye düşünmüyordum,
08:26
I'm trying to figure out how I'm going to get out of this room.
213
506260
3000
o odadan nasıl çıkacağım diye düşünüyordum.
08:29
So in my 12 years of wisdom,
214
509260
2000
12 yaşındaki bilgeliğimle,
08:31
I zip my pants down,
215
511260
2000
pantolonumu indirdim,
08:33
I walk out into the room,
216
513260
2000
odadan çıktım.
08:35
and lo and behold to me,
217
515260
2000
Bir de gördüm ki,
08:37
while I was in the room with Sheila,
218
517260
2000
ben Sheila'yla odadayken,
08:39
Johnny was back at the window calling guys up.
219
519260
3000
Johnny pencereden diğer çocukları çağırmış.
08:42
So now there's a living room full of guys.
220
522260
2000
Salon olduğu gibi erkek dolu.
08:44
It was like the waiting room in the doctor's office.
221
524260
3000
Doktor muayenesindeki bekleme odası gibi.
08:47
And they asked me how was it,
222
527260
2000
Ve bana "Nasıldı?" diye sordular.
08:49
and I say to them, "It was good,"
223
529260
3000
Ben de "İyiydi." dedim.
08:52
and I zip my pants up in front of them,
224
532260
2000
Onların önünde pantolonumu çektim,
08:54
and I head for the door.
225
534260
2000
ve kapıya yöneldim.
08:56
Now I say this all with remorse,
226
536260
2000
Bunu büyük vicdan azabıyla söylüyorum,
08:58
and I was feeling a tremendous amount of remorse at that time,
227
538260
2000
ve o zamanlar da vicdan azabı çekiyordum,
09:00
but I was conflicted, because, while I was feeling remorse, I was excited,
228
540260
3000
ama arada kalmıştım, çünkü vicdan azabı çekerken bir yandan da heyecanlıydım,
09:03
because I didn't get caught.
229
543260
2000
çünkü yakalanmamıştım,
09:05
But I knew I felt bad about what was happening.
230
545260
2000
ama olan şey hakkında kötü hissettiğimi biliyordum.
09:07
This fear, getting outside the man box,
231
547260
3000
Erkek kutusunun dışında çıkmanın verdiği korku
09:10
totally enveloped me.
232
550260
2000
beni tamamen sarmıştı.
09:12
It was way more important to me,
233
552260
2000
Benim için çok daha önemli olan,
09:14
about me and my man box card
234
554260
3000
kendim ve erkek kutusı kartımdı,
09:17
than about Sheila
235
557260
2000
Sheila değildi,
09:19
and what was happening to her.
236
559260
2000
ona ne olduğu değildi.
09:21
See collectively, we as men
237
561260
2000
Biz hepimiz erkekler olarak
09:23
are taught to have less value in women,
238
563260
2000
kadınları daha değersiz görmeyi,
09:25
to view them as property and the objects of men.
239
565260
3000
onları erkeklerin malı ve objesi olarak görmeyi öğretildik.
09:28
We see that as an equation that equals violence against women.
240
568260
3000
Biz bunu, kadınlara karşı şiddete eşit bir denklem olarak görüyoruz.
09:31
We as men, good men,
241
571260
2000
Biz erkekler, iyi erkekler olarak,
09:33
the large majority of men,
242
573260
2000
erkeklerin çoğunluğu olarak,
09:35
we operate on the foundation
243
575260
2000
bu müşterek sosyalleşmeyle
09:37
of this whole collective socialization.
244
577260
2000
çalışıyoruz.
09:39
We kind of see ourselves separate, but we're very much a part of it.
245
579260
3000
Kendimizi ayrı görüyoruz ama bunun bir parçasıyız.
09:42
You see, we have to come to understand
246
582260
3000
Görüyorsunuz, artık anladık ki,
09:45
that less value, property and objectification is the foundation
247
585260
3000
aşağı görme, sahiplenme ve nesneleştirme, bunlar temeldir
09:48
and the violence can't happen without it.
248
588260
2000
ve şiddet bu temel olmadan gerçekleşmez.
09:50
So we're very much a part of the solution
249
590260
3000
Bu yüzden problemin olduğu kadar,
09:53
as well as the problem.
250
593260
2000
çözümün de bir parçasıyız.
09:55
The center for disease control says
251
595260
2000
Hastalık kontrol merkezi diyor ki,
09:57
that men's violence against women is at epidemic proportions,
252
597260
3000
erkeklerin kadınlara karşı şiddeti, salgın hastalık oranında,
10:00
is the number one health concern for women
253
600260
2000
kadın sağlığının başlıca problemi,
10:02
in this country and abroad.
254
602260
2000
bu ülkede ve yurtdışında da.
10:04
So quickly, I'd like to just say,
255
604260
3000
Hemen söylemek istiyorum ki,
10:07
this is the love of my life, my daughter Jay.
256
607260
3000
bu hayatımın aşkı, kızım Jay.
10:10
The world I envision for her --
257
610260
2000
Onun için hayal ettiğim dünyada,
10:12
how do I want men to be acting and behaving?
258
612260
2000
erkeklerin nasıl davranmasını istiyorum?
10:14
I need you on board. I need you with me.
259
614260
2000
Size de ihtiyacım var, yanımda olmanız gerek.
10:16
I need you working with me and me working with you
260
616260
3000
Sizin benimle ve benim sizinle, beraber çalışmamız gerek,
10:19
on how we raise our sons
261
619260
2000
erkek çocuklarımızı yetiştirme ve
10:21
and teach them to be men --
262
621260
2000
nasıl erkek olunucağını öğretme konusunda,
10:23
that it's okay to not be dominating,
263
623260
2000
baskın olmak gerekmediğini,
10:25
that it's okay to have feelings and emotions,
264
625260
3000
duygusal olmanın kötü olmadığını,
10:28
that it's okay to promote equality,
265
628260
2000
eşitlikçi olmanın kötü olmadığını,
10:30
that it's okay to have women who are just friends and that's it,
266
630260
3000
kadınlarla "sadece arkadaş" da olunabileceğini,
10:33
that it's okay to be whole,
267
633260
2000
bir bütün olmanın iyi bir şey olduğunu,
10:35
that my liberation as a man
268
635260
3000
ve bir erkek olarak özgürleşmemin
10:38
is tied to your liberation as a woman. (Applause)
269
638260
3000
sizin kadın olarak özgürleşmenize bağlı olduğunu.
10:41
I remember asking a nine-year-old boy,
270
641260
3000
9 yaşındaki bir oğlan çocuğuna sormuştum.
10:44
I asked a nine-year-old boy,
271
644260
3000
9 yaşındaki bir çocuğa sordum,
10:47
"What would life be like for you,
272
647260
2000
"Eğer bu erkek kutusuna girmen gerekmeseydi
10:49
if you didn't have to adhere to this man box?"
273
649260
2000
hayat senin için nasıl olurdu?"
10:51
He said to me, "I would be free."
274
651260
2000
Bana dedi ki, "Özgür olurdum."
10:53
Thank you folks.
275
653260
2000
Teşekkürler millet.
10:55
(Applause)
276
655260
12000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7