Isaac Lidsky: What reality are you creating for yourself? | TED

656,200 views ・ 2016-10-27

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Gözde Zülal Solak Gözden geçirme: Yunus ASIK
00:12
When Dorothy was a little girl,
0
12960
1576
Dorothy küçük bir kızken,
00:14
she was fascinated by her goldfish.
1
14560
1800
japon balığı onu büyülüyordu.
00:17
Her father explained to her that fish swim by quickly wagging their tails
2
17080
3456
Babası ona, balıkların suda ileri gidebilmeleri için, kuyruklarını hızla
00:20
to propel themselves through the water.
3
20560
1880
salladıklarını söyledi.
00:23
Without hesitation, little Dorothy responded,
4
23040
2136
Dorothy, tereddüt etmeden, şöyle dedi,
00:25
"Yes, Daddy, and fish swim backwards by wagging their heads."
5
25200
3256
"Evet baba, geriye doğru yüzmek için de kafalarını sallarlar."
00:28
(Laughter)
6
28480
1616
(Kahkahalar)
00:30
In her mind, it was a fact as true as any other.
7
30120
2816
Zihninde, bu da diğer olgular kadar doğru bir olguydu.
00:32
Fish swim backwards by wagging their heads.
8
32960
2336
Balık, kafasını sallayarak geriye doğru yüzer.
00:35
She believed it.
9
35320
1200
Buna inanmıştı.
00:37
Our lives are full of fish swimming backwards.
10
37320
2976
Hayatlarımız, geriye doğru yüzen balıklarla doludur.
00:40
We make assumptions and faulty leaps of logic.
11
40320
2496
Varsayımlar ve hatalı mantık sıçramaları yapıyoruz.
00:42
We harbor bias.
12
42840
1255
Ön yargı besliyoruz.
00:44
We know that we are right, and they are wrong.
13
44119
2257
Bizler doğruyuz, onlar yanlış.
00:46
We fear the worst.
14
46400
1616
En kötüsünden korkuyoruz.
00:48
We strive for unattainable perfection.
15
48040
2160
Ulaşılmaz mükemmellik için uğraşıyoruz.
00:50
We tell ourselves what we can and cannot do.
16
50920
2080
Yapıp yapamayacaklarımızı söylüyoruz.
00:53
In our minds, fish swim by in reverse frantically wagging their heads
17
53880
4096
Zihnimizde, balıklar kafalarını çılgınca sallayarak ters yüzüyorlar
00:58
and we don't even notice them.
18
58000
1429
ve onları fark etmiyoruz.
01:01
I'm going to tell you five facts about myself.
19
61160
2176
Size, kendim hakkında beş durum söyleyeceğim.
01:03
One fact is not true.
20
63360
1320
Bir tanesi doğru değil.
01:05
One: I graduated from Harvard at 19 with an honors degree in mathematics.
21
65760
4800
Bir: 19 yaşımda, Harvard'dan, matematikten yüksek onur alarak mezun oldum.
01:11
Two: I currently run a construction company in Orlando.
22
71680
3960
İki: Şu anda Orlando'da bir inşaat şirketi işletiyorum.
01:16
Three: I starred on a television sitcom.
23
76920
3120
Üç: Bir televizyon dizisinde yer aldım.
01:21
Four: I lost my sight to a rare genetic eye disease.
24
81440
4440
Dört: Nadir, genetik bir göz hastalığından ötürü kör oldum.
01:26
Five: I served as a law clerk to two US Supreme Court justices.
25
86960
4440
Beş: İki ABD Yüksek Mahkeme yargıcına hukuk danışmanlığı yaptım.
01:32
Which fact is not true?
26
92360
1200
Hangi durum doğru değil?
01:35
Actually, they're all true.
27
95880
1360
Aslında, hepsi doğru.
01:38
Yeah. They're all true.
28
98240
1280
Evet, hepsi doğru.
01:40
(Applause)
29
100800
2160
(Alkış)
01:44
At this point, most people really only care about the television show.
30
104680
3656
Bu noktada, çoğu insan yalnızca televizyon şovuyla ilgileniyor.
01:48
(Laughter)
31
108360
1680
(Kahkahalar)
01:51
I know this from experience.
32
111680
1560
Bunu tecrübelerimden biliyorum.
01:54
OK, so the show was NBC's "Saved by the Bell: The New Class."
33
114320
3336
Evet, şov, NBC'nin "Saved by the Bell: The New Class" (Zil Çalınca: Yeni Sınıf)
adlı şovuydu.
01:57
And I played Weasel Wyzell,
34
117680
3600
Ben de Weasel Wyzell'i oynamıştım;
02:02
who was the sort of dorky, nerdy character on the show,
35
122240
4056
şovda aptal, modası geçmiş türden bir karakterdi
02:06
which made it a very major acting challenge
36
126320
4776
ve bu da, 13 yaşındaki hâlim için
02:11
for me as a 13-year-old boy.
37
131120
1496
oldukça büyük bir görevdi.
02:12
(Laughter)
38
132640
1520
(Kahkahalar)
02:15
Now, did you struggle with number four, my blindness?
39
135320
2920
Şimdi, dört numara olan, körlük durumunu düşündünüz mü?
02:19
Why is that?
40
139120
1200
Neden?
02:21
We make assumptions about so-called disabilities.
41
141280
2976
Sözde engeller hakkında bahaneler üretiriz.
02:24
As a blind man, I confront others' incorrect assumptions
42
144280
3176
Ben, kör birisi olarak, her gün insanların, becerilerimle ilgili
02:27
about my abilities every day.
43
147480
1760
yanlış düşünceleriyle yüzleşiyorum.
02:30
My point today is not about my blindness, however.
44
150640
2536
Ancak bugünkü konu, benim körlüğüm değil.
02:33
It's about my vision.
45
153200
1200
Konu, benim görüşüm.
02:35
Going blind taught me to live my life eyes wide open.
46
155480
3800
Kör olmak bana, gözlerim açık bir hayat yaşamayı öğretti.
02:40
It taught me to spot those backwards-swimming fish
47
160200
2376
Zihnimizin ürettiği, o ters yüzen balıkların
02:42
that our minds create.
48
162600
1496
farkına varmayı öğretti.
02:44
Going blind cast them into focus.
49
164120
2160
Kör olmak onları odak hâline getirdi.
02:47
What does it feel like to see?
50
167760
2080
Görmek nasıl hissettiriyor?
02:50
It's immediate and passive.
51
170720
1640
Dolaysız ve pasif.
02:52
You open your eyes and there's the world.
52
172800
2136
Gözlerini açıyorsunuz ve dünya orada.
02:54
Seeing is believing. Sight is truth.
53
174960
2096
Görmek inanmaktır. Görüş doğrudur.
02:57
Right?
54
177080
1200
Öyle değil mi?
02:59
Well, that's what I thought.
55
179120
1680
Evet, ben de böyle düşünmüştüm.
03:01
Then, from age 12 to 25, my retinas progressively deteriorated.
56
181520
4920
Sonra, 12 yaşımdan 25'ime kadar, retinalarım gittikçe kötüleşti.
03:07
My sight became an increasingly bizarre
57
187280
3016
Görüşüm gitgide aynalar ve illüzyonlarla dolu
03:10
carnival funhouse hall of mirrors and illusions.
58
190320
2280
garip bir karnaval salonuna dönüştü.
03:13
The salesperson I was relieved to spot in a store
59
193640
2336
Bir dükkânda fark ettiğim satışçı,
03:16
was really a mannequin.
60
196000
1200
gerçekte bir mankendi.
03:17
Reaching down to wash my hands,
61
197880
1496
Ellerimi yıkamak için uzandığım
03:19
I suddenly saw it was a urinal I was touching, not a sink,
62
199400
3216
zaman, parmaklarımla şekli fark ettiğimde anladım ki,
03:22
when my fingers felt its true shape.
63
202640
1715
o bir lavabo değil bir pisuvardı.
03:25
A friend described the photograph in my hand,
64
205160
2136
Bir arkadaşım elimdeki fotoğrafı bana anlattı
03:27
and only then I could see the image depicted.
65
207320
2120
ve ben ancak bu şekilde anlatılanı gördüm.
03:30
Objects appeared, morphed and disappeared in my reality.
66
210720
4320
Benim gerçekliğimde nesneler görünüyor, şekil değiştiriyor ve yok oluyordu.
03:36
It was difficult and exhausting to see.
67
216080
2440
Görmesi zor ve yorucuydu.
03:39
I pieced together fragmented, transitory images,
68
219600
3256
Parçalı, geçici görüntüleri bir araya getiriyordum,
03:42
consciously analyzed the clues,
69
222880
1976
bilinçli olarak ipuçlarını inceliyor,
03:44
searched for some logic in my crumbling kaleidoscope,
70
224880
3080
hiçbir şey görmeyene dek, dağınık dürbünün içerisinde
03:48
until I saw nothing at all.
71
228840
1286
bir mantık arıyordum.
03:51
I learned that what we see
72
231600
1656
Öğrendim ki; gördüğümüz şey,
03:53
is not universal truth.
73
233280
2360
evrensel doğru değildir.
03:56
It is not objective reality.
74
236200
2200
Nesnel gerçeklik değildir.
04:00
What we see is a unique, personal, virtual reality
75
240000
4696
Gördüğümüz şey eşsiz, kişisel, hakiki gerçekliktir ve bu da
04:04
that is masterfully constructed by our brain.
76
244720
2120
beynimiz tarafından ustaca inşa edilir.
04:07
Let me explain with a bit of amateur neuroscience.
77
247560
2334
Size biraz amatörce, nöroloji anlatayım.
04:09
Your visual cortex takes up about 30 percent of your brain.
78
249918
3240
Görme merkeziniz, beyninizin neredeyse yüzde 30'unu kaplar.
04:13
That's compared to approximately eight percent for touch
79
253560
3456
Yani bu, neredeyse, dokunmanın yüzde 8'ine ve işitmenin de
04:17
and two to three percent for hearing.
80
257040
1800
yüzde ikisi ya da üçüne denk geliyor.
04:19
Every second, your eyes can send your visual cortex
81
259600
3736
Gözleriniz, her saniye, görme merkezinize
04:23
as many as two billion pieces of information.
82
263360
2160
iki milyar kadar bilgi parçası gönderir.
04:26
The rest of your body can send your brain only an additional billion.
83
266360
3440
Vücudun geri kalanı beyne yalnızca fazladan bir milyar bilgi gönderir.
04:30
So sight is one third of your brain by volume
84
270680
4216
Yani görüş, hacimsel olarak beyninizin üçte biridir ve beyninizin
04:34
and can claim about two thirds of your brain's processing resources.
85
274920
3320
işlem kaynaklarının neredeyse üçte ikisinde hak iddia edebilir.
04:39
It's no surprise then
86
279040
1216
Yani, görüş illüzyonunun
04:40
that the illusion of sight is so compelling.
87
280280
2096
inandırıcı olması şaşırtıcı değildir.
04:42
But make no mistake about it: sight is an illusion.
88
282400
2400
Ancak yanılmayalım: Görüş bir illüzyondur.
04:45
Here's where it gets interesting.
89
285920
1816
İşler burada ilginçleşiyor.
04:47
To create the experience of sight,
90
287760
2096
Beyniniz, görüş yaratmak için dünyayı, diğer
04:49
your brain references your conceptual understanding of the world,
91
289880
3536
bilgileri, anılarınızı, fikirleri, duyguları, aklı
04:53
other knowledge, your memories, opinions, emotions, mental attention.
92
293440
4056
anlama biçiminizi referans alır.
04:57
All of these things and far more are linked in your brain to your sight.
93
297520
4560
Tüm bunlar ve daha fazlası, beyninizde görüşünüzle bağlantılıdır.
05:03
These linkages work both ways, and usually occur subconsciously.
94
303040
3416
Bu bağlar iki yolla çalışır ve genelde bilinç altında gerçekleşir.
05:06
So for example,
95
306480
1856
Yani, örneğin;
05:08
what you see impacts how you feel,
96
308360
2136
gördüğünüz şey hissinizi etkiler ve
05:10
and the way you feel can literally change what you see.
97
310520
2600
hissetme biçiminiz de, gördüğünüz şeyi değiştirebilir.
05:14
Numerous studies demonstrate this.
98
314040
1720
Sayısız çalışma bunu gösteriyor.
05:16
If you are asked to estimate
99
316600
1856
Örneğin, bir videoda koşan bir adamın
05:18
the walking speed of a man in a video, for example,
100
318480
3176
hızını tahmin etmeniz istendiğinde, çitaları ya da kaplumbağaları
05:21
your answer will be different if you're told to think about cheetahs or turtles.
101
321680
4120
düşünmeniz söylenirse, cevabınız farklı olur.
05:27
A hill appears steeper if you've just exercised,
102
327120
3296
Henüz antrenman yaptıysanız, bir tepe daha dik görünür
05:30
and a landmark appears farther away
103
330440
2216
ve eğer ağır bir sırt çantası taşıyorsanız,
05:32
if you're wearing a heavy backpack.
104
332680
1680
belirli bir yer daha uzak görünür.
05:35
We have arrived at a fundamental contradiction.
105
335960
2880
Temel bir çelişkiye vardık.
05:40
What you see is a complex mental construction of your own making,
106
340160
4416
Gördüğünüz şey, kendinizin ürettiği karmaşık, zihinsel bir yapı,
05:44
but you experience it passively
107
344600
1776
fakat onu pasif biçimde, çevrenizdeki
05:46
as a direct representation of the world around you.
108
346400
2400
dünyanın bir yansıması olarak tecrübe ediyorsunuz.
05:49
You create your own reality, and you believe it.
109
349680
2600
Kendi gerçekliğinizi yaratıyor ve ona inanıyorsunuz.
05:53
I believed mine until it broke apart.
110
353560
2240
Benimki yok olana dek ben de inanmıştım.
05:56
The deterioration of my eyes shattered the illusion.
111
356920
2440
Gözlerimin bozulması, illüzyonu parçaladı.
06:00
You see, sight is just one way
112
360720
2296
Görüyorsunuz; görüş, gerçekliğimizi
06:03
we shape our reality.
113
363040
1680
biçimlendirmenin bir yolu.
06:05
We create our own realities in many other ways.
114
365280
2600
Gerçekliğimizi başka biçimlerde de yaratıyoruz.
06:09
Let's take fear as just one example.
115
369160
2960
Örneğin, korkuyu ele alalım.
06:13
Your fears distort your reality.
116
373440
2840
Korkularınız, gerçekliğinizi bozar.
06:17
Under the warped logic of fear, anything is better than the uncertain.
117
377880
4176
Korkunun çarpık mantığı altında, her şey belirsizlikten iyidir.
06:22
Fear fills the void at all costs,
118
382080
2456
Korku, ne olursa olsun, boşluğu doldurur,
06:24
passing off what you dread for what you know,
119
384560
2136
bildiğiniz şeyden korkmanızı sağlar,
06:26
offering up the worst in place of the ambiguous,
120
386720
2776
belirsizlik anında en kötüsünü sunar,
06:29
substituting assumption for reason.
121
389520
1760
sebep için, sanı üretir.
06:32
Psychologists have a great term for it: awfulizing.
122
392120
2736
Psikologlar bunu "kötüleştirmek" olarak adlandırıyor.
06:34
(Laughter)
123
394880
1096
(Kahkahalar)
06:36
Right?
124
396000
1536
Doğru, değil mi?
06:37
Fear replaces the unknown with the awful.
125
397560
3280
Korku, bilinmeyenin yerine kötüyü koyar.
06:42
Now, fear is self-realizing.
126
402080
1896
Evet, korku, kendini gerçekleştirir.
06:44
When you face the greatest need
127
404000
1736
Dışarıya bakıp eleştirel olarak
06:45
to look outside yourself and think critically,
128
405760
2656
düşünme ihtiyacı duyduğunuzda; korku, zihninizin
06:48
fear beats a retreat deep inside your mind,
129
408440
2816
derinliklerinde bir geri çekilme hissi yaratır,
06:51
shrinking and distorting your view,
130
411280
1776
görüşünüzü daraltır ve bozar,
06:53
drowning your capacity for critical thought
131
413080
2056
eleştirel düşünce kapasitenizi,
06:55
with a flood of disruptive emotions.
132
415160
1720
yıkıcı bir duygu seli ile bastırır.
06:57
When you face a compelling opportunity to take action,
133
417880
2856
Bir eylemde bulunmak için zorlu bir fırsatla karşılaştığınızda,
07:00
fear lulls you into inaction,
134
420760
2496
korku sizi eylemsizliğe iter,
07:03
enticing you to passively watch its prophecies fulfill themselves.
135
423280
3520
kendi kehanetlerinin gerçekleşmesini pasifçe izlemeniz için sizi kışkırtır.
07:09
When I was diagnosed with my blinding disease,
136
429880
2216
Bana körlük teşhisi konduğu zaman,
07:12
I knew blindness would ruin my life.
137
432120
3040
körlüğün hayatımı mahvedeceğini biliyordum.
07:16
Blindness was a death sentence for my independence.
138
436400
2936
Körlük, özgürlüğümün idam hükmüydü.
07:19
It was the end of achievement for me.
139
439360
1880
Benim için başarının sonuydu.
07:22
Blindness meant I would live an unremarkable life,
140
442600
3976
Körlük; sıradan, küçük ve üzücü bir hayat
07:26
small and sad,
141
446600
1696
yaşayacağım anlamına geliyordu
07:28
and likely alone.
142
448320
1200
ve muhtelemen yalnız.
07:30
I knew it.
143
450280
1200
Biliyordum.
07:33
This was a fiction born of my fears, but I believed it.
144
453440
2800
Bu, korkularımdan doğan bir kurguydu, ama ben ona inandım.
07:36
It was a lie, but it was my reality,
145
456800
2616
Bu bir yalandı, fakat benim gerçekliğimdi,
07:39
just like those backwards-swimming fish in little Dorothy's mind.
146
459440
3160
tıpkı küçük Dorothy'nin zihnindeki, ters yüzen balıklar gibi.
07:43
If I had not confronted the reality of my fear,
147
463920
2496
Korkumun gerçekliğiyle yüzleşmeseydim
07:46
I would have lived it.
148
466440
1200
onu yaşardım.
07:48
I am certain of that.
149
468200
1280
Bundan eminim.
07:51
So how do you live your life eyes wide open?
150
471920
2520
Peki, hayatınızı, gözlerinizi açarak nasıl yaşarsınız?
07:55
It is a learned discipline.
151
475480
1480
Bu öğrenilmiş bir disiplindir.
07:57
It can be taught. It can be practiced.
152
477520
2440
Öğretilebilir. Uygulanabilir.
08:00
I will summarize very briefly.
153
480680
1429
Kısaca anlatacağım.
08:03
Hold yourself accountable
154
483640
1896
Her andan, her düşünceden,
08:05
for every moment, every thought,
155
485560
2496
her detaydan kendinizi
08:08
every detail.
156
488080
1200
sorumlu tutun.
08:10
See beyond your fears.
157
490120
1656
Korkularınızın ötesini görün.
08:11
Recognize your assumptions.
158
491800
1736
Varsayımlarınızın farkına varın.
08:13
Harness your internal strength.
159
493560
1776
İçsel gücünüzü kullanın.
08:15
Silence your internal critic.
160
495360
2176
İç eleştirinizi susturun.
08:17
Correct your misconceptions about luck and about success.
161
497560
2800
Şans ve başarı hakkındaki yanlış fikirlerinizi düzeltin.
08:21
Accept your strengths and your weaknesses, and understand the difference.
162
501480
3440
Güçlerinizi ve zayıflıklarınızı kabul edip farkı görün.
08:25
Open your hearts
163
505600
1296
Cömert iyiliklere
08:26
to your bountiful blessings.
164
506920
1400
kalbinizi açın.
08:29
Your fears, your critics,
165
509480
2216
Korkularınız, eleştirileriniz,
08:31
your heroes, your villains --
166
511720
1856
kahramanlarınız, düşmanlarınız --
08:33
they are your excuses,
167
513600
3016
bunlar sizin bahaneleriniz,
08:36
rationalizations, shortcuts,
168
516640
2336
mantığa uydurmanız, kestirme yollarınız,
08:39
justifications, your surrender.
169
519000
2320
gerekçeleriniz, pes edişiniz.
08:42
They are fictions you perceive as reality.
170
522360
2319
Bunlar, gerçeklik olarak algıladığınız kurgular.
08:46
Choose to see through them.
171
526000
1655
Onların ardını görmeyi seçin.
08:47
Choose to let them go.
172
527679
1240
Gitmelerine izin verin.
08:50
You are the creator of your reality.
173
530080
2959
Gerçekliğinizin yaratıcısı sizsiniz.
08:54
With that empowerment comes complete responsibility.
174
534240
3040
Bu güçle birlikte, büyük bir sorumluluk gelir.
08:58
I chose to step out of fear's tunnel into terrain uncharted and undefined.
175
538440
5120
Ben korku tünelinden çıktım, bilinmeyen ve tanımlanmayan bölgeyi seçtim.
09:04
I chose to build there a blessed life.
176
544440
2400
Orada mutlu bir yaşam inşa etmeyi seçtim.
09:08
Far from alone,
177
548120
1776
Yalnızlığın ötesinde,
09:09
I share my beautiful life with Dorothy,
178
549920
2976
güzel yaşamımı Dorothy ile,
09:12
my beautiful wife,
179
552920
1656
güzel eşimle,
09:14
with our triplets, whom we call the Tripskys,
180
554600
2160
Tripskys adını verdiğimiz üçüzlerimizle ve
09:18
and with the latest addition to the family,
181
558400
2016
ailenin yeni üyesi, tatlı bebek Clementine
09:20
sweet baby Clementine.
182
560440
1360
ile paylaşıyorum.
09:22
What do you fear?
183
562840
1200
Neyden korkuyorsunuz?
09:25
What lies do you tell yourself?
184
565600
1760
Kendinize ne yalanlar söylüyorsunuz?
09:28
How do you embellish your truth and write your own fictions?
185
568520
2920
Doğrunuzu nasıl süslüyor, kurgularınızı nasıl yazıyorsunuz?
09:32
What reality are you creating for yourself?
186
572360
2480
Kendiniz için hangi gerçekliği yaratıyorsunuz?
09:36
In your career and personal life, in your relationships,
187
576200
3176
Kariyerinizde, kişisel hayatınızda, ilişkilerinizde,
09:39
and in your heart and soul,
188
579400
1616
kalbinizde ve ruhunuzda;
09:41
your backwards-swimming fish do you great harm.
189
581040
2400
ters yüzen balıklarınız size zarar veriyor.
09:44
They exact a toll in missed opportunities and unrealized potential,
190
584560
3920
Kaçırılan fırsatlar ve fark edilmemiş potansiyeller için bir bedel ödüyorlar
09:49
and they engender insecurity and distrust
191
589400
2376
ve bütünlük, bağlantı aradığınız yerlerde,
09:51
where you seek fulfillment and connection.
192
591800
2440
güvensizlik ve zarar yaratıyorlar.
09:55
I urge you to search them out.
193
595560
2200
Bunları keşfetmeniz için ısrar ediyorum.
09:59
Helen Keller said that the only thing worse than being blind
194
599360
4176
Helen Keller, görme yeteneği sahibi olup görüş sahibi olamamanın,
10:03
is having sight but no vision.
195
603560
2000
kör olmaktan daha kötü olduğunu söyler.
10:06
For me, going blind was a profound blessing,
196
606920
3776
Bana göre, kör olmak, çok derin bir lütuf,
10:10
because blindness gave me vision.
197
610720
2040
çünkü körlük bana görüş verdi.
10:13
I hope you can see what I see.
198
613720
2000
Umarım gördüğüm şeyi görebiliyorsunuzdur.
10:16
Thank you.
199
616280
1216
Teşekkürler.
10:17
(Applause)
200
617520
2160
(Alkışlar)
10:32
Bruno Giussani: Isaac, before you leave the stage, just a question.
201
632720
3176
Bruno Guissani: Isaac, gitmeden önce, bir sorum var.
10:35
This is an audience of entrepreneurs, of doers, of innovators.
202
635920
3776
Burada aktif, yatırım yapan girişimcilerden oluşan bir seyirci var.
10:39
You are a CEO of a company down in Florida,
203
639720
3656
Florida'da bir şirketin CEO'su sensin
10:43
and many are probably wondering,
204
643400
2136
ve çoğu insan muhtemelen merak ediyordur;
10:45
how is it to be a blind CEO?
205
645560
2216
kör bir CEO olmak nasıl bir şey?
10:47
What kind of specific challenges do you have, and how do you overcome them?
206
647800
3776
Yaşadığın zorluklar neler ve nasıl üstesinden geliyorsun?
10:51
Isaac Lidsky: Well, the biggest challenge became a blessing.
207
651600
3136
Isaac Lidsky: Pekâlâ, en büyük zorluk, bir lütuf hâline dönüştü.
10:54
I don't get visual feedback from people.
208
654760
2560
İnsanlardan görsel geri bildirim almıyorum.
10:57
(Laughter)
209
657880
2096
(Kahkahalar)
11:00
BG: What's that noise there? IL: Yeah.
210
660000
2176
BG: Bir ses duydum sanki? IL: Evet.
11:02
So, for example, in my leadership team meetings,
211
662200
3496
Yani, örneğin; liderlik takımı toplantılarımda,
11:05
I don't see facial expressions or gestures.
212
665720
2360
yüz ifadeleri ya da hareketlerini görmüyorum.
11:09
I've learned to solicit a lot more verbal feedback.
213
669640
3736
Daha çok, sözlü geri bildirim istemeyi öğrendim.
11:13
I basically force people to tell me what they think.
214
673400
4000
İnsanları, ne düşündüklerini söylemeye zorluyorum.
11:18
And in this respect,
215
678080
1856
Bu bağlamda, söylediğim gibi;
11:19
it's become, like I said, a real blessing for me personally and for my company,
216
679960
4096
bu hem kişisel olarak hem de şirketim açısından gerçek bir lütuf,
11:24
because we communicate at a far deeper level,
217
684080
2600
çünkü daha derin bir seviyede iletişim kuruyoruz,
11:27
we avoid ambiguities,
218
687400
1920
anlaşmazlıktan kaçınıyoruz ve
11:30
and most important, my team knows that what they think truly matters.
219
690080
5930
en önemlisi, takımım, onların ne düşündüğünün
gerçekten önemli olduğunu biliyor.
11:38
BG: Isaac, thank you for coming to TED. IL: Thank you, Bruno.
220
698560
2896
BG: Isaac, TED'e geldiğin için sağ ol. IL: Teşekkürler, Bruno.
11:41
(Applause)
221
701480
3705
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7