Wade Davis: Cultures at the far edge of the world

Wade Davis tehlikede olan kültürler hakkında konuşuyor

386,611 views

2007-01-12 ・ TED


New videos

Wade Davis: Cultures at the far edge of the world

Wade Davis tehlikede olan kültürler hakkında konuşuyor

386,611 views ・ 2007-01-12

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Gözden geçirme: Koray Al
00:25
You know, one of the intense pleasures of travel
0
25000
3000
Bilirsiniz, seyahatlerin büyük zevklerinden biri
00:28
and one of the delights of ethnographic research
1
28000
2000
ve etnografik araştırmaların güzelliklerinden biri
00:30
is the opportunity to live amongst those
2
30000
2000
eski adetlerini unutmayanların,
00:32
who have not forgotten the old ways,
3
32000
2000
geçmişlerini hala rüzgarın esmesinde,
00:34
who still feel their past in the wind,
4
34000
3000
yağmurun parlattığı taşlarda,
00:37
touch it in stones polished by rain,
5
37000
3000
bitkilerin acı yapraklarında hissedenlerin
00:40
taste it in the bitter leaves of plants.
6
40000
2000
arasında yaşayabilme imkanıdır.
00:42
Just to know that Jaguar shamans still journey beyond the Milky Way,
7
42000
4000
Şaman jaguarların halen Samanyolu’nun ötesine seyahat ettiğini
00:46
or the myths of the Inuit elders still resonate with meaning,
8
46000
4000
veya İnuitlerin ataları ile ilgili mitlerin halen anlamlı şekilde yankılandığını,
00:50
or that in the Himalaya,
9
50000
2000
veya Himalaya’da
00:53
the Buddhists still pursue the breath of the Dharma,
10
53000
4000
Budistlerin halen Dharma’nın nefesini aramalarını bilmek
00:57
is to really remember the central revelation of anthropology,
11
57000
3000
antropolojinin temel ilhamını hatırlamak içindir,
01:00
and that is the idea that the world in which we live
12
60000
2000
ve bu, yaşadığımız dünyanın,
01:03
does not exist in some absolute sense,
13
63000
2000
mutlak anlamda var olmadığı,
01:05
but is just one model of reality,
14
65000
1000
sadece gerçeğin bir örneği olduğu,
01:06
the consequence of one particular set of adaptive choices
15
66000
4000
neslimizin pek çok kuşak önce başarıyla yapmış olduğu
01:10
that our lineage made, albeit successfully, many generations ago.
16
70000
4000
bir takım uygun seçimlerin sonucu oluştuğu anlamına gelmektedir.
01:15
And of course, we all share the same adaptive imperatives.
17
75000
4000
Elbette ki hepimiz aynı uyum zorunluluğunu paylaşıyoruz.
01:19
We're all born. We all bring our children into the world.
18
79000
2000
Hepimiz dünyaya geldik. Hepimiz dünyaya çocuk getiriyoruz.
01:21
We go through initiation rites.
19
81000
2000
Başlama ritüellerini yaşıyoruz.
01:23
We have to deal with the inexorable separation of death,
20
83000
2000
Ölümün değiştirilemez ayırıcılığıyla yaşamak zorundayız,
01:25
so it shouldn't surprise us that we all sing, we all dance,
21
85000
4000
bu yüzden hepimizin şarkı söylemesi, hepimizin dans etmesi,
01:29
we all have art.
22
89000
2000
hepimizin birer sanatkar olması bizi şaşırtmamalı.
01:31
But what's interesting is the unique cadence of the song,
23
91000
3000
Esas ilginç olan şarkıların benzersiz ritmidir,
01:34
the rhythm of the dance in every culture.
24
94000
2000
dansın bütün kültürlerdeki ritmidir.
01:36
And whether it is the Penan in the forests of Borneo,
25
96000
3000
Ve bu ister Borneo ormanlarındaki Penan halkı olsun,
01:39
or the Voodoo acolytes in Haiti,
26
99000
3000
ister Haiti’deki vudu rahip yardımcıları olsun,
01:43
or the warriors in the Kaisut desert of Northern Kenya,
27
103000
4000
ister Kuzey Kenya’da Kaisut Çölü’ndeki savaşçılar olsun,
01:49
the Curandero in the mountains of the Andes,
28
109000
2000
ister Andes Dağları’ndaki Curandero’lar olsun,
01:52
or a caravanserai in the middle of the Sahara --
29
112000
5000
ister Sahra’nın ortasındaki kervansaraylar olsun.
01:57
this is incidentally the fellow that I traveled into the desert with
30
117000
2000
Bu, bir ay önce çölde
01:59
a month ago --
31
119000
1000
birlikte gezdiğim kişi,
02:00
or indeed a yak herder in the slopes of Qomolangma,
32
120000
3000
dünyanın tanrıça anası olan Everest,
02:03
Everest, the goddess mother of the world.
33
123000
2000
Qomolangma’nın eteklerinde birlikte gezdiğim yak çobanı.
02:05
All of these peoples teach us that there are other ways of being,
34
125000
3000
Tüm bu insanlar bize başka varoluş şekilleri,
02:08
other ways of thinking,
35
128000
1000
başka düşünme şekilleri,
02:09
other ways of orienting yourself in the Earth.
36
129000
2000
kendinizi Dünya’da yönlendirmenin başka şekilleri olduğunu öğretiyor.
02:11
And this is an idea, if you think about it,
37
131000
2000
Ve eğer düşünürseniz, bu fikir
02:13
can only fill you with hope.
38
133000
2000
sizi ümitlendirebilir.
02:15
Now, together the myriad cultures of the world
39
135000
3000
Günümüzde, dünyanın sayısız kültürleri
02:18
make up a web of spiritual life and cultural life
40
138000
4000
gezegeni kuşatan dinsel ve kültürel bir
02:22
that envelops the planet,
41
142000
2000
yaşam ağı oluşturuyor,
02:24
and is as important to the well-being of the planet
42
144000
2000
ve bu gezegenin refahı için önemli,
02:26
as indeed is the biological web of life that you know as a biosphere.
43
146000
3000
tıpkı biyosfer olarak bildiğiniz yaşamın biyolojik ağının önemli olduğu gibi.
02:29
And you might think of this cultural web of life
44
149000
3000
Ve bu kültürel yaşam ağını
02:32
as being an ethnosphere,
45
152000
1000
bir etnosfer olarak düşünebilirsiniz
02:33
and you might define the ethnosphere
46
153000
2000
ve etnosferi,
02:35
as being the sum total of all thoughts and dreams, myths,
47
155000
3000
bilincin doğuşundan beri insanın hayalgücü tarafından üretilen
02:38
ideas, inspirations, intuitions brought into being
48
158000
3000
tüm düşüncelerin ve rüyaların, mitlerin
02:41
by the human imagination since the dawn of consciousness.
49
161000
4000
fikirlerin, ilhamların, sezgilerin toplamı olarak tanımlayabilirsiniz.
02:45
The ethnosphere is humanity's great legacy.
50
165000
3000
Etnosfer insanlığın büyük mirasıdır.
02:48
It's the symbol of all that we are
51
168000
2000
Şaşılacak derecede meraklı bir tür olan bizlerin ne olduğumuzun
02:50
and all that we can be as an astonishingly inquisitive species.
52
170000
4000
ve ne olabileceğimizin bir sembolü.
02:55
And just as the biosphere has been severely eroded,
53
175000
3000
Tıpkı biyosferin ciddi oranda erozyona uğradığı gibi
02:58
so too is the ethnosphere
54
178000
2000
etnosfer de erozyona uğruyor.
03:00
-- and, if anything, at a far greater rate.
55
180000
2000
ve belki de daha da hızlı bir şekilde.
03:02
No biologists, for example, would dare suggest
56
182000
2000
Örneğin hiçbir biyolog,
03:04
that 50 percent of all species or more have been or are
57
184000
3000
bütün türlerin %50’sinin veya daha fazlasının tükenmenin eşiğinde
03:07
on the brink of extinction because it simply is not true,
58
187000
2000
olduğunu ileri sürmeye cesaret edemez çünkü bu doğru değil,
03:09
and yet that -- the most apocalyptic scenario
59
189000
2000
ve yinede bu, biyolojik çeşitlilik alanındaki
03:11
in the realm of biological diversity --
60
191000
3000
en apokaliptik senaryo,
03:14
scarcely approaches what we know to be the most optimistic scenario
61
194000
3000
kültürel çeşitlilik alanında en iyimser senaryo olarak bildiğimiz
03:17
in the realm of cultural diversity.
62
197000
2000
senaryoya pek yaklaşmıyor.
03:19
And the great indicator of that, of course, is language loss.
63
199000
3000
Ve bunun en büyük göstergesi elbette, dillerin kaybolmasıdır.
03:22
When each of you in this room were born,
64
202000
3000
Bu odada bulunan sizler dünyaya geldiğiniz zaman,
03:25
there were 6,000 languages spoken on the planet.
65
205000
3000
gezegende 6:00 dil konuşulmaktaydı.
03:28
Now, a language is not just a body of vocabulary
66
208000
3000
Şimdi, bir dil sadece sözcük yığınları değildir
03:31
or a set of grammatical rules.
67
211000
2000
veya bir takım gramer kuralları değildir.
03:33
A language is a flash of the human spirit.
68
213000
2000
Dil, insan ruhunun bir kıvılcımıdır.
03:35
It's a vehicle through which the soul of each particular culture
69
215000
3000
Her kültürün ruhunu maddi dünyaya
03:38
comes into the material world.
70
218000
1000
getiren bir araçtır.
03:39
Every language is an old-growth forest of the mind,
71
219000
3000
Her dil, ruhun asırlık ormanıdır,
03:42
a watershed, a thought, an ecosystem of spiritual possibilities.
72
222000
4000
bir sınır, bir düşüncedir, ruhsal olanakların bir ekosistemidir.
03:46
And of those 6,000 languages, as we sit here today in Monterey,
73
226000
4000
Ve biz bugün Monterey’deyken, bu 6:00 dilin
03:50
fully half are no longer being whispered into the ears of children.
74
230000
4000
neredeyse yarısı artık çocukların kulaklarına fısıldanmıyor.
03:54
They're no longer being taught to babies,
75
234000
3000
Artık bebeklere öğretilmiyor,
03:57
which means, effectively, unless something changes,
76
237000
2000
ve bu, gerçekten bir şeyler değişmediği sürece,
03:59
they're already dead.
77
239000
1000
bu dillerin öldüğü anlamına geliyor.
04:00
What could be more lonely than to be enveloped in silence,
78
240000
4000
Sessizliğe boğulmak,
04:04
to be the last of your people to speak your language,
79
244000
2000
halkının dilini konuşan son kişi olmak,
04:06
to have no way to pass on the wisdom of the ancestors
80
246000
3000
atalarının bilgeliğini aktaramamak
04:09
or anticipate the promise of the children?
81
249000
3000
veya bunu bekleyen çocuklar olmamasından daha yalnız nasıl hisseder insan?
04:12
And yet, that dreadful fate is indeed the plight of somebody
82
252000
3000
Hal böyleyken, bu korkunç kader her iki haftada bir
04:15
somewhere on Earth roughly every two weeks,
83
255000
2000
dünyanın herhangi bir yerinden bir kişinin ümitsizliği,
04:17
because every two weeks, some elder dies
84
257000
2000
çünkü her iki haftada bir, bir ihtiyar ölüyor
04:19
and carries with him into the grave the last syllables
85
259000
2000
ve eski bir dilin son hecelerini kendisiyle birlikte
04:21
of an ancient tongue.
86
261000
2000
mezara götürüyor.
04:23
And I know there's some of you who say, "Well, wouldn't it be better,
87
263000
2000
Ve biliyorum ki aranızda bazılarınız: “Daha iyi değil mi?
04:25
wouldn't the world be a better place
88
265000
1000
Hepimiz bir tek dil konuşsaydık eğer,
04:26
if we all just spoke one language?" And I say, "Great,
89
266000
3000
dünya çok daha iyi bir yer haline gelmez miydi?” diyor. Ben de diyorum ki: “Harika,
04:29
let's make that language Yoruba. Let's make it Cantonese.
90
269000
3000
o dil o zaman Yoruba dili olsun. Kanton dili olsun.
04:32
Let's make it Kogi."
91
272000
1000
Kogi dili olsun.”
04:33
And you'll suddenly discover what it would be like
92
273000
2000
Ve sizler de birden kendi dilinizi konuşamamanın
04:35
to be unable to speak your own language.
93
275000
3000
ne demek olduğunu anlarsınız.
04:38
And so, what I'd like to do with you today
94
278000
3000
Bugün sizlerle beraber yapmak istediğim
04:41
is sort of take you on a journey through the ethnosphere,
95
281000
4000
sizleri etnosferde bir çeşit yolculuğa çıkarmak,
04:45
a brief journey through the ethnosphere,
96
285000
2000
etnosferde kısa bir yolculuk yapmak,
04:47
to try to begin to give you a sense of what in fact is being lost.
97
287000
4000
sizlere aslında neyin kaybolduğunu anlatmaya çalışmak istiyorum.
04:52
Now, there are many of us who sort of forget
98
292000
7000
Şimdi, aramızda bazılarımız,
04:59
that when I say "different ways of being,"
99
299000
2000
“varoluşun farklı şekilleri” dediğim zaman,
05:01
I really do mean different ways of being.
100
301000
2000
gerçekten de varoluşun farklı şekillerini anlatmak istediğimi unutuyor.
05:04
Take, for example, this child of a Barasana in the Northwest Amazon,
101
304000
5000
Örneğin, kuzeybatı Amazon’da Barasana’daki çocuğu düşünün,
05:09
the people of the anaconda
102
309000
1000
anakonda halkını,
05:10
who believe that mythologically they came up the milk river
103
310000
2000
mitolojik olarak süt nehrinden geldiklerine,
05:12
from the east in the belly of sacred snakes.
104
312000
3000
doğudan aziz yılanların karnından çıktıklarına inanan halkı düşünün.
05:15
Now, this is a people who cognitively
105
315000
3000
Şimdi, bu halk bilişsel olarak
05:18
do not distinguish the color blue from the color green
106
318000
2000
mavi ile yeşil renk arasında ayrım yapmıyor
05:20
because the canopy of the heavens
107
320000
2000
çünkü gökyüzünün örtüsü
05:22
is equated to the canopy of the forest
108
322000
1000
ormanın örtüsüne eşit tutuluyor
05:23
upon which the people depend.
109
323000
2000
ve halk buna bağlı.
05:25
They have a curious language and marriage rule
110
325000
3000
İlginç bir dil ve evlilik kuralları var
05:28
which is called "linguistic exogamy:"
111
328000
2000
ve buna dilbilimsel dış evlilik deniyor:
05:30
you must marry someone who speaks a different language.
112
330000
3000
başka bir dil konuşan biriyle evlenmek zorundasın.
05:33
And this is all rooted in the mythological past,
113
333000
2000
Ve bunun kökleri mitolojik geçmişte
05:35
yet the curious thing is in these long houses,
114
335000
2000
ancak ilginç olan, bu uzun evlerde
05:37
where there are six or seven languages spoken
115
337000
2000
yabancılarla yapılan evliliklerden dolayı
05:39
because of intermarriage,
116
339000
2000
altı veya yedi tane dil konuşulmakta.
05:41
you never hear anyone practicing a language.
117
341000
3000
asla kimsenin dil çalıştığını duyamazsınız.
05:44
They simply listen and then begin to speak.
118
344000
3000
Sadece dinliyorlar ve sonra konuşmaya başlıyorlar.
05:47
Or, one of the most fascinating tribes I ever lived with,
119
347000
2000
Veya birlikte yaşadığım en ilginç kabilelerinden biri
05:49
the Waorani of northeastern Ecuador,
120
349000
4000
Ekvator’un kuzeydoğusundaki Waorani halkı,
05:53
an astonishing people first contacted peacefully in 1958.
121
353000
3000
ilk kez 1958 yılında irtibat kurulan hayret verici bir halk.
05:56
In 1957, five missionaries attempted contact
122
356000
4000
1957 yılında beş misyoner irtibat kurmaya çalışmış
06:00
and made a critical mistake.
123
360000
1000
ve tehlikeli bir hata yapmıştır.
06:01
They dropped from the air
124
361000
1000
Havadan kendilerine ait
06:02
8 x 10 glossy photographs of themselves
125
362000
2000
sekiz ila on fotoğraf atmışlar,
06:04
in what we would say to be friendly gestures,
126
364000
2000
dostane jest olarak nitelendirebileceğimiz bir çabayla,
06:06
forgetting that these people of the rainforest
127
366000
2000
ama bu yağmur ormanı halkının
06:08
had never seen anything two-dimensional in their lives.
128
368000
3000
hayatlarında asla iki boyutlu bir şey görmediğini düşünmemişler.
06:11
They picked up these photographs from the forest floor,
129
371000
2000
Ormanın zeminine düşen fotoğrafları almışlar,
06:13
tried to look behind the face to find the form or the figure,
130
373000
3000
herhangi bir şekil veya figür bulabilmek için simalara bakmaya çalışmışlar,
06:16
found nothing, and concluded that these were calling cards
131
376000
2000
hiç bir şey bulamamışlar ve bunların şeytan tarafından gönderilen kartlar olduğuna
06:18
from the devil, so they speared the five missionaries to death.
132
378000
3000
karar vermişler, sonra da beş misyoneri mızraklarıyla öldürmüşler.
06:22
But the Waorani didn't just spear outsiders.
133
382000
2000
Ama Waorani’ler sadece yabancıları mızrakla vurmazlarmış.
06:24
They speared each other.
134
384000
1000
Birbirlerini de mızrakla vururlarmış.
06:25
54 percent of their mortality was due to them spearing each other.
135
385000
3000
Ölümlerin %54’ü birbirlerini mızrakla vurmaktan kaynaklanırmış.
06:28
We traced genealogies back eight generations,
136
388000
3000
Sekiz kuşak öncesine kadar soy araştırması yaptık
06:31
and we found two instances of natural death
137
391000
2000
ve iki doğal ölüm vakasına rastladık.
06:33
and when we pressured the people a little bit about it,
138
393000
2000
Halkı konuşmaya biraz zorladıktan sonra
06:35
they admitted that one of the fellows had gotten so old
139
395000
2000
kişilerden birinin çok yaşlandığını ve yaşlılıktan dolayı öldüğünü
06:37
that he died getting old, so we speared him anyway. (Laughter)
140
397000
4000
ve onu buna rağmen mızrakla vurduklarını itiraf ettiler. (Gülüşmeler.)
06:41
But at the same time they had a perspicacious knowledge
141
401000
3000
Ama aynı zamanda orman hakkında şaşırtıcı derecede
06:44
of the forest that was astonishing.
142
404000
1000
akıllıca bilgilere sahipler.
06:45
Their hunters could smell animal urine at 40 paces
143
405000
3000
Avcılar, 40 adım öteden hayvan idrarını koklayabiliyor
06:48
and tell you what species left it behind.
144
408000
3000
ve size bunun hangi tür tarafından bırakıldığını söyleyebiliyor.
06:51
In the early '80s, I had a really astonishing assignment
145
411000
2000
80’li yılların başlarında hayret verici bir görev aldım;
06:53
when I was asked by my professor at Harvard
146
413000
2000
Harvard’daki profesörüm bana
06:55
if I was interested in going down to Haiti,
147
415000
2000
Haiti’ye gidip
06:58
infiltrating the secret societies
148
418000
2000
Duvalier’in gücü
07:00
which were the foundation of Duvalier's strength
149
420000
2000
ve Tonton Macoute’lerin kurucuları olan
07:02
and Tonton Macoutes,
150
422000
1000
gizli toplumların arasına sızmaya
07:03
and securing the poison used to make zombies.
151
423000
3000
ve zombi yaratmak için kullanılan zehri ele geçirmeye ilgi duyup duymadığımı sormuştu.
07:06
In order to make sense out of sensation, of course,
152
426000
3000
Elbette, bu duygudan bir anlam çıkarmak amacıyla
07:09
I had to understand something about this remarkable faith
153
429000
3000
Vodoun’un bu tuhaf inancını anlamam gerekirdi.
07:12
of Vodoun. And Voodoo is not a black magic cult.
154
432000
3000
Vudu bir kara büyü inancı değil.
07:15
On the contrary, it's a complex metaphysical worldview.
155
435000
3000
Tam aksine, karışık bir doğaüstü dünya görüşü.
07:18
It's interesting.
156
438000
1000
Enteresan.
07:19
If I asked you to name the great religions of the world,
157
439000
1000
Sizden dünyanın büyük dinlerini söylemenizi istesem,
07:20
what would you say?
158
440000
1000
ne dersiniz?
07:21
Christianity, Islam, Buddhism, Judaism, whatever.
159
441000
3000
Hristiyanlık, İslam, Budizm, Yahudilik vs.
07:24
There's always one continent left out,
160
444000
2000
Her zaman bir kıta unutuluyor,
07:26
the assumption being that sub-Saharan Africa
161
446000
2000
Sahra altı Afrika’nın dini inançları
07:28
had no religious beliefs. Well, of course, they did
162
448000
2000
olmadığı varsayılıyor. Hoş, elbette ki var
07:30
and Voodoo is simply the distillation
163
450000
2000
ve vudu çok basit bir şekilde,
07:33
of these very profound religious ideas
164
453000
1000
kölelik döneminde yapılan trajik diaspora zamanında oluşan
07:34
that came over during the tragic Diaspora of the slavery era.
165
454000
3000
çok derin dini fikirlerin damıtılmış hali.
07:37
But, what makes Voodoo so interesting
166
457000
2000
Ama vuduyu bu kadar ilginç yapan
07:39
is that it's this living relationship
167
459000
2000
canlılar ile ölüler arasındaki
07:41
between the living and the dead.
168
461000
1000
bu canlı ilişkidir.
07:42
So, the living give birth to the spirits.
169
462000
1000
Yani, canlılar ruhları doğuruyor.
07:43
The spirits can be invoked from beneath the Great Water,
170
463000
3000
Ruhlar “Büyük Sular”dan çağrılıyor,
07:46
responding to the rhythm of the dance
171
466000
2000
dansın ritmine cevap veriyorlar
07:48
to momentarily displace the soul of the living,
172
468000
2000
ve bir an için canlıların ruhlarının yerine geçiyorlar
07:50
so that for that brief shining moment, the acolyte becomes the god.
173
470000
4000
ve o kısa nurani an boyunca rahip yardımcısı tanrı oluyor.
07:54
That's why the Voodooists like to say
174
474000
2000
Vuducular bu yüzden şöyle demeyi severler:
07:56
that "You white people go to church and speak about God.
175
476000
3000
”Siz beyaz insanlar, kiliseye gidin, Tanrı hakkında konuşun.
07:59
We dance in the temple and become God."
176
479000
2000
Biz tapınağımızda dans ediyoruz ve Tanrı oluyoruz.”
08:01
And because you are possessed, you are taken by the spirit --
177
481000
3000
Ve ruh sizin içinize girdikten sonra, ruh tarafından ele geçirilmenizden sonra,
08:04
how can you be harmed?
178
484000
1000
nasıl zarar görebilirsiniz?
08:05
So you see these astonishing demonstrations:
179
485000
3000
Bu hayret verici gösterileri görüyorsunuz;
08:08
Voodoo acolytes in a state of trance
180
488000
2000
Vudu rahip yardımcıları trans halinde
08:10
handling burning embers with impunity,
181
490000
3000
yanan közleri rahatça ellerinde tutuyorlar,
08:13
a rather astonishing demonstration of the ability of the mind
182
493000
3000
oldukça şaşırtıcı olan bu gösteri,
08:16
to affect the body that bears it
183
496000
1000
aşırı uyarım halinde katalize edilmiş iken buna dayanan
08:17
when catalyzed in the state of extreme excitation.
184
497000
3000
bedeni nasıl etkilediğini gösteriyor.
08:21
Now, of all the peoples that I've ever been with,
185
501000
2000
Beraber yaşadığım insanlardan
08:23
the most extraordinary are the Kogi
186
503000
2000
en olağanüstü olanı Kogi’lerdi,
08:25
of the Sierra Nevada de Santa Marta in northern Colombia.
187
505000
3000
Kuzey Kolombiya’da bulunan Sierra Nevada de Santa Marta’da yaşıyorlar.
08:28
Descendants of the ancient Tairona civilization
188
508000
3000
Bunlar bir zamanlar fethin ardından
08:31
which once carpeted the Caribbean coastal plain of Colombia,
189
511000
3000
Kolombiya’nın Karayip kıyılarına yerleşen
08:34
in the wake of the conquest,
190
514000
1000
eski zalim toplumun torunları,
08:35
these people retreated into an isolated volcanic massif
191
515000
3000
bu toplum, Karayip kıyılarına yükselen
08:38
that soars above the Caribbean coastal plain.
192
518000
2000
tenha bir yanardağa çekilmiş.
08:40
In a bloodstained continent,
193
520000
2000
Kana bulanmış olan bu kıtada,
08:42
these people alone were never conquered by the Spanish.
194
522000
3000
bu toplum asla İspanyol’lar tarafından ele geçirilememiş.
08:45
To this day, they remain ruled by a ritual priesthood
195
525000
3000
Bugüne dek hep törensel bir rahiplik tarafından yönetilmişler
08:48
but the training for the priesthood is rather extraordinary.
196
528000
2000
ama rahiplik eğitimleri oldukça olağanüstü.
08:51
The young acolytes are taken away from their families
197
531000
2000
Genç rahip yardımcıları üç veya dört yaşlarında iken
08:53
at the age of three and four,
198
533000
2000
ailelerinin yanlarından alınıp,
08:55
sequestered in a shadowy world of darkness
199
535000
2000
kör ve karanlık bir dünyaya götürülür,
08:57
in stone huts at the base of glaciers for 18 years:
200
537000
4000
buzulların eteğinde taştan yapılmış evlerde 18 yaşına kadar tutulurlar.
09:01
two nine-year periods
201
541000
1000
Her biri, iki dokuz yıllık bir dönemi kapsayan
09:02
deliberately chosen to mimic the nine months of gestation
202
542000
3000
doğal annelerinin rahminde geçirdikleri dokuz aylık gebelik süresini
09:05
they spend in their natural mother's womb;
203
545000
2000
bilinçli olarak taklit etmeyi seçerler.
09:07
now they are metaphorically in the womb of the great mother.
204
547000
3000
Şimdi artık mecazi olarak büyük annelerinin rahminde bulunuyorlar.
09:10
And for this entire time,
205
550000
1000
Ve tüm bu süre boyunca,
09:12
they are inculturated into the values of their society,
206
552000
3000
kendilerine toplumlarının değerleri öğretiliyor,
09:15
values that maintain the proposition that their prayers
207
555000
2000
onların dualarının ve de sadece onların dualarının
09:17
and their prayers alone maintain the cosmic --
208
557000
3000
evrensel veya belki ekolojik dengeyi
09:20
or we might say the ecological -- balance.
209
560000
2000
ayakta tuttuğunu savunan değerler.
09:23
And at the end of this amazing initiation,
210
563000
1000
Ve bu ilginç başlangıcın sonunda,
09:24
one day they're suddenly taken out
211
564000
2000
günün birinde birden dışarı çıkarılıyorlar
09:26
and for the first time in their lives, at the age of 18,
212
566000
3000
ve hayatlarında ilk kez, 18 yaşında,
09:29
they see a sunrise. And in that crystal moment of awareness
213
569000
4000
güneşin doğuşunu görüyorlar. Ve güneşin,
09:33
of first light as the Sun begins to bathe the slopes
214
573000
3000
o nefes kesici güzel manzaranın eteklerine
09:36
of the stunningly beautiful landscape,
215
576000
1000
vurduğu ilk ışıkları gördükleri o berrak anda,
09:38
suddenly everything they have learned in the abstract
216
578000
2000
karanlıkta öğrendikleri her şey birden
09:40
is affirmed in stunning glory. And the priest steps back
217
580000
3000
çarpıcı bir mutlulukla onaylanıyor. Ve rahip geri adım atıp
09:43
and says, "You see? It's really as I've told you.
218
583000
2000
“Görüyor musunuz? Gerçekten size anlattığım gibi.
09:45
It is that beautiful. It is yours to protect."
219
585000
3000
O kadar güzel. Bunu korumak sizin göreviniz.” diyor.
09:48
They call themselves the "elder brothers"
220
588000
2000
Kendilerine abiler adını veriyorlar
09:50
and they say we, who are the younger brothers,
221
590000
3000
ve diyorlar ki; küçük kardeşler olan bizler,
09:53
are the ones responsible for destroying the world.
222
593000
3000
dünyada yıkımdan sorumlu olan kişileriz.
09:57
Now, this level of intuition becomes very important.
223
597000
2000
Sezginin bu seviyesi oldukça önemli oluyor.
09:59
Whenever we think of indigenous people and landscape,
224
599000
2000
Ne zaman yerli halkı ve manzaraları düşünsek,
10:01
we either invoke Rousseau
225
601000
2000
ya Rousseau’yu ve
10:03
and the old canard of the "noble savage,"
226
603000
3000
soylu vahşilerin eski oyunlarını hatırlıyoruz
10:06
which is an idea racist in its simplicity,
227
606000
2000
ki bu basit ifadesiyle ırkçı bir fikir,
10:08
or alternatively, we invoke Thoreau
228
608000
3000
veya alternatif olarak, Thoreau’yu hatırlıyoruz
10:11
and say these people are closer to the Earth than we are.
229
611000
2000
ve bu insanlar dünyaya bizden daha yakın diyoruz.
10:13
Well, indigenous people are neither sentimental
230
613000
2000
Yerli halk duygusal değil,
10:15
nor weakened by nostalgia.
231
615000
2000
nostaljiden dolayı da güçsüzleşmemiş.
10:17
There's not a lot of room for either
232
617000
2000
Her ikisi içinde fazla yer yok;
10:19
in the malarial swamps of the Asmat
233
619000
2000
ne Asmat’ların sıtmalı bataklıklarında
10:21
or in the chilling winds of Tibet, but they have, nevertheless,
234
621000
3000
ne de Tibet’in dondurucu rüzgarlarında ama onlar yinede,
10:24
through time and ritual, forged a traditional mystique of the Earth
235
624000
4000
zamanla ve törenlerinden dolayı, Dünya hakkında geleneksel bir sır oluşturmuşlar
10:28
that is based not on the idea of being self-consciously close to it,
236
628000
3000
ve bu sır, Dünya’ya bilinçli olarak yakın olma fikrine değil de,
10:31
but on a far subtler intuition:
237
631000
2000
daha çok ince bir sezgiye dayanıyor.
10:33
the idea that the Earth itself can only exist
238
633000
3000
Dünya’nın sadece insan bilinci
10:37
because it is breathed into being by human consciousness.
239
637000
2000
sayesinde var olabileceğine dayanan bir varsayım.
10:39
Now, what does that mean?
240
639000
2000
Şimdi, bu ne anlama geliyor?
10:41
It means that a young kid from the Andes
241
641000
2000
Bu, dağın Apu’nun ruhu olduğu
10:43
who's raised to believe that that mountain is an Apu spirit
242
643000
2000
ve kaderini onun belirleyeceği
10:45
that will direct his or her destiny
243
645000
2000
inancıyla büyütülen And Dağları’ndan küçük bir çocuğun,
10:47
will be a profoundly different human being
244
647000
3000
Montana’da dağın, maden olarak kazılmaya hazır bir taş yığını olduğu
10:50
and have a different relationship to that resource
245
650000
3000
inancıyla büyütülen küçük bir çocuktan
10:53
or that place than a young kid from Montana
246
653000
2000
tamamen farklı bir insan olacağı ve o kaynağa
10:55
raised to believe that a mountain is a pile of rock
247
655000
3000
veya o yere karşı farklı bir ilişkisi olacağı
10:58
ready to be mined.
248
658000
1000
anlamına geliyor.
10:59
Whether it's the abode of a spirit or a pile of ore is irrelevant.
249
659000
4000
Bir ruhun meskeni veya maden yığını olması konu dışı.
11:03
What's interesting is the metaphor that defines the relationship
250
663000
3000
İlginç olan, şahıs ile doğal dünya
11:06
between the individual and the natural world.
251
666000
2000
arasındaki ilişkiyi tanımlayan mecazdır.
11:08
I was raised in the forests of British Columbia
252
668000
2000
Ben İngiliz Kolombiyası’nın ormanlarında
11:10
to believe those forests existed to be cut.
253
670000
2000
ormanların kesilmek için var oldukları inancıyla büyütüldüm.
11:12
That made me a different human being
254
672000
2000
Bu beni Kwagiulth’lu
11:14
than my friends amongst the Kwagiulth
255
674000
2000
arkadaşlarımdan daha farklı bir insan yaptı.
11:16
who believe that those forests were the abode of Huxwhukw
256
676000
2000
Onlar bu ormanların, Hukuk’un meskeni olduğuna
11:18
and the Crooked Beak of Heaven
257
678000
1000
ve göğün eğri gagası olduğuna
11:19
and the cannibal spirits that dwelled at the north end of the world,
258
679000
3000
ve dünyanın kuzeyinde yaşayan, Hamatsa törenleri boyunca
11:22
spirits they would have to engage during their Hamatsa initiation.
259
682000
4000
kullanmaları gereken ruhlar olan yamyam ruhların meskeni olduğuna inanırlar.
11:26
Now, if you begin to look at the idea
260
686000
2000
Bu kültürlerin farklı gerçekler yaratabilecekleri
11:28
that these cultures could create different realities,
261
688000
2000
fikrini düşünmeye başlarsanız eğer,
11:30
you could begin to understand
262
690000
1000
onların olağanüstü
11:31
some of their extraordinary discoveries. Take this plant here.
263
691000
5000
buluşlarını anlamaya başlarsınız. Örneğin bu bitki.
11:36
It's a photograph I took in the Northwest Amazon just last April.
264
696000
2000
Geçen nisan ayında Amazon’un kuzeybatısında çektiğim bir fotoğraf.
11:38
This is ayahuasca, which many of you have heard about,
265
698000
3000
Çoğunuzun duymuş olduğu gibi bu bir ayahuskadır,
11:41
the most powerful psychoactive preparation
266
701000
3000
şamanların dağarcığının
11:44
of the shaman's repertoire.
267
704000
2000
en güçlü psikoaktif preparatı.
11:46
What makes ayahuasca fascinating
268
706000
2000
Ayahuskayı büyüleyici kılan
11:48
is not the sheer pharmacological potential of this preparation,
269
708000
4000
sadece preparatın farmakolojik gücü değil,
11:52
but the elaboration of it. It's made really of two different sources:
270
712000
4000
karmaşık ayrıntılarıdır. İki farklı kaynaktan yapılır.
11:56
on the one hand, this woody liana
271
716000
2000
Bir yandan, bu odunsu sarmaşık,
11:58
which has in it a series of beta-carbolines,
272
718000
2000
içinde beta karbolinler,
12:00
harmine, harmaline, mildly hallucinogenic --
273
720000
3000
harmin, harmalin serisi bulunur ve hafif halüsinojeniktir.
12:03
to take the vine alone
274
723000
2000
Sadece ana sapına bakarsak eğer,
12:05
is rather to have sort of blue hazy smoke
275
725000
2000
sanki daha çok şuurunuzun içine akan
12:07
drift across your consciousness --
276
727000
2000
bir çeşit ince duman gibidir,
12:09
but it's mixed with the leaves of a shrub in the coffee family
277
729000
3000
ama Psychotria viridis diye adlandırılan bir kahve ailesinin
12:12
called Psychotria viridis.
278
732000
2000
ağaç yapraklarıyla karıştırılır.
12:14
This plant had in it some very powerful tryptamines,
279
734000
3000
Bu bitkinin içinde bir takım çok güçlü triptaminler var,
12:17
very close to brain serotonin, dimethyltryptamine,
280
737000
4000
beyin serotoninine, dimetiltriptamin-5’e,
12:21
5-methoxydimethyltryptamine.
281
741000
1000
metoksidimetiltriptamine çok benziyor.
12:22
If you've ever seen the Yanomami
282
742000
2000
Yanomami’leri o otu burunlarına
12:24
blowing that snuff up their noses,
283
744000
2000
çekerken görmüşsünüzdür belki,
12:26
that substance they make from a different set of species
284
746000
3000
çeşit çeşit baharatlardan hazırladıkları o madde
12:29
also contains methoxydimethyltryptamine.
285
749000
4000
içinde aynı zamanda metoksidimetiltriptamine de bulunduruyor.
12:33
To have that powder blown up your nose
286
753000
2000
O tozu burnuna çekmek
12:35
is rather like being shot out of a rifle barrel
287
755000
4000
sanki etrafı barok resimleriyle çevrilmiş olan
12:39
lined with baroque paintings and landing on a sea of electricity. (Laughter)
288
759000
7000
bir tüfek namlusundan fırlatılıp, bir elektrik denizine düşmeye benziyor. (Gülüşmeler.)
12:46
It doesn't create the distortion of reality;
289
766000
2000
Gerçeği çarpıtmıyor,
12:48
it creates the dissolution of reality.
290
768000
1000
sadece gerçeği dağıtıyor.
12:49
In fact, I used to argue with my professor, Richard Evan Shultes --
291
769000
3000
Aslında, hocam Richard Evan Shultes ile eskiden tartışırdım,
12:52
who is a man who sparked the psychedelic era
292
772000
2000
kendisi, Meksiko’da 1930 yılında
12:54
with his discovery of the magic mushrooms
293
774000
2000
yapmış olduğu sihirli mantar buluşuyla
12:56
in Mexico in the 1930s --
294
776000
2000
psikedelik dönemi başlatmıştır.
12:58
I used to argue that you couldn't classify these tryptamines
295
778000
2000
Eskiden bu triptaminleri sanrıya sebep olarak sınıflandıramayacağınızı
13:00
as hallucinogenic because by the time you're under the effects
296
780000
3000
iddia ederdim, çünkü etkisi altına girdikten sonra
13:03
there's no one home anymore to experience a hallucination. (Laughter)
297
783000
4000
evde halüsinasyon görecek kimse kalmıyor. (Gülüşmeler.)
13:07
But the thing about tryptamines is they cannot be taken orally
298
787000
3000
Ama bu triptaminler ağızdan alınamıyor
13:10
because they're denatured by an enzyme
299
790000
2000
çünkü bunlar insanın bağırsaklarında doğal olarak bulunan
13:12
found naturally in the human gut called monoamine oxidase.
300
792000
3000
monoamin oksidiz isminde bir enzim tarafından denatüre ediliyorlar.
13:15
They can only be taken orally if taken in conjunction
301
795000
3000
Oral olarak sadece MAO’yu denatüre
13:18
with some other chemical that denatures the MAO.
302
798000
3000
eden bazı kimyasallar ile birlikte alınabilirler.
13:21
Now, the fascinating things
303
801000
1000
Şimdi, ilginç olan,
13:22
are that the beta-carbolines found within that liana
304
802000
4000
sarmaşığın içinde bulunan beta-karbolinler
13:26
are MAO inhibitors of the precise sort necessary
305
806000
3000
triptaminin gücünü arttırmak için gerekli olan belirli
13:30
to potentiate the tryptamine. So you ask yourself a question.
306
810000
3000
bir çeşidin MAO inhibitörleridir. Kendinize bir soru sorun.
13:33
How, in a flora of 80,000 species of vascular plants,
307
813000
4000
Nasıl oluyor da 80:00 çeşit kısıtlı bitki barındıran bir bitki örtüsünde
13:37
do these people find these two morphologically unrelated plants
308
817000
4000
hiç bir morfolojik benzerliği olmayan iki bitki bulunuyor
13:41
that when combined in this way,
309
821000
1000
ve bunlar bu şekilde birleştirildikleri zaman
13:42
created a kind of biochemical version
310
822000
2000
bir çeşit biyokimyasal tür oluşturuyorlar
13:44
of the whole being greater than the sum of the parts?
311
824000
2000
ve bu bütün, her iki parçanın toplamından daha da önemli oluyor?
13:46
Well, we use that great euphemism, "trial and error,"
312
826000
3000
Hemen o kolaycı ifadeye başvururuz, anlamsızlığı ifade eden
13:49
which is exposed to be meaningless.
313
829000
1000
deneme-yanılma yöntemi.
13:51
But you ask the Indians, and they say, "The plants talk to us."
314
831000
3000
Ama Kızılderililere sorarsanız, onlar “bitkiler bizimle konuşuyor” der.
13:54
Well, what does that mean?
315
834000
1000
Peki bu ne anlama geliyor?
13:55
This tribe, the Cofan, has 17 varieties of ayahuasca,
316
835000
4000
Bu sınıf, Cofangiller, 17 çeşit ayahuska barındırıyor.
13:59
all of which they distinguish a great distance in the forest,
317
839000
3000
Tüm bunları ormanın en uzak derinliklerinden ayırt edebiliyorlar.
14:03
all of which are referable to our eye as one species.
318
843000
4000
Bunlar bizim gözümüze tek bir çeşitmiş gibi görünür.
14:07
And then you ask them how they establish their taxonomy
319
847000
2000
Ve ardından türüne göre sınıflandırmasını nasıl yaptıklarını sorduğum zaman
14:09
and they say, "I thought you knew something about plants.
320
849000
3000
“Bitkiler hakkında bir şeyler bildiğinizi sanıyordum.
14:12
I mean, don't you know anything?" And I said, "No."
321
852000
2000
Yani, hiçbir şey bilmiyor musunuz?” dediler. Ve ben “hayır” dedim.
14:14
Well, it turns out you take each of the 17 varieties
322
854000
3000
Aslında, dolunaylı bir gecede bu 17 çeşidin her birini ele alırsınız
14:17
in the night of a full moon, and it sings to you in a different key.
323
857000
3000
çıkardıkları melodilerin farklı olduğunu görürsünüz.
14:20
Now, that's not going to get you a Ph.D. at Harvard,
324
860000
2000
Hoş, bu şekilde Harvard Üniversitesinde doktora derecesi alamazsınız
14:22
but it's a lot more interesting than counting stamens. (Laughter)
325
862000
4000
ama bu, stamenleri saymaktan çok daha ilginç.
14:26
Now --
326
866000
1000
Şimdi,
14:27
(Applause) --
327
867000
3000
(Alkış.)
14:30
the problem -- the problem is that even those of us
328
870000
2000
sorun, aramızda yerli halkın
14:32
sympathetic with the plight of indigenous people
329
872000
2000
zor durumlarına acıyan bazılarımız bile,
14:34
view them as quaint and colorful
330
874000
1000
onları garip ve rengarenk buluyor
14:35
but somehow reduced to the margins of history
331
875000
2000
ve gerçek dünya, yani bizim dünyamız, dönmeye devam ederken
14:37
as the real world, meaning our world, moves on.
332
877000
3000
onları tarihin sınırlarına gömüyor.
14:40
Well, the truth is the 20th century, 300 years from now,
333
880000
2000
Gerçek şu ki bundan 300 yıl sonra 20. asır,
14:42
is not going to be remembered for its wars
334
882000
3000
savaşları ile
14:45
or its technological innovations,
335
885000
1000
veya teknolojik buluşları ile hatırlanmayacak,
14:46
but rather as the era in which we stood by
336
886000
2000
daha çok içinde yaşamış olduğumuz bir çağ olarak
14:49
and either actively endorsed or passively accepted
337
889000
2000
ve gezegendeki hem biyolojik hem kültürel çeşitliliğin
14:51
the massive destruction of both biological and cultural diversity
338
891000
3000
muazzam tükenişini ya aktif olarak destekleyen, ya da pasif olarak kabul eden
14:54
on the planet. Now, the problem isn't change.
339
894000
3000
bir çağ olarak hatırlanacak. Günümüzdeki sorun değişim değil.
14:57
All cultures through all time
340
897000
2000
Zamanla bütün kültürler
14:59
have constantly been engaged in a dance
341
899000
3000
sürekli hayatın yeni imkanlarını içeren bir dansa
15:02
with new possibilities of life.
342
902000
1000
katılmışlardır.
15:04
And the problem is not technology itself.
343
904000
2000
Ve sorun teknolojinin kendisi değildir.
15:07
The Sioux Indians did not stop being Sioux
344
907000
2000
Sioux Kızılderililer yay ve oklarını terk etmeleriyle
15:09
when they gave up the bow and arrow
345
909000
1000
Sioux olmaktan vazgeçmemiştir,
15:10
any more than an American stopped being an American
346
910000
2000
Amerikalılar at ve at arabalarını terk etmeleriyle
15:12
when he gave up the horse and buggy.
347
912000
2000
Amerikalılıktan çıkmamıştır.
15:14
It's not change or technology
348
914000
1000
Etnosferin bütünlüğünü tehdit eden
15:15
that threatens the integrity of the ethnosphere. It is power,
349
915000
4000
değişim veya teknoloji değil. Bunu yapan güç.
15:19
the crude face of domination.
350
919000
2000
Egemenliğin sert yüzüdür.
15:21
Wherever you look around the world,
351
921000
2000
Ve dünyaya baktığınız zaman bunların yok olmaya
15:23
you discover that these are not cultures destined to fade away;
352
923000
3000
mahkum kültürler olmadıklarını görürsünüz.
15:26
these are dynamic living peoples
353
926000
2000
Bu canlı, dinamik insanlar,
15:28
being driven out of existence by identifiable forces
354
928000
3000
uyum kapasitesini aşan belirli güçler
15:31
that are beyond their capacity to adapt to:
355
931000
2000
tarafından hayattan çıkarılıyorlar.
15:33
whether it's the egregious deforestation
356
933000
2000
Bu, Penan’ların anavatanlarındaki korkunç
15:36
in the homeland of the Penan --
357
936000
2000
ormansızlaştırma faaliyetleri olsun…
15:38
a nomadic people from Southeast Asia, from Sarawak --
358
938000
3000
Penan’lar Güneydoğu Asya’dan, Sarawak’tan gelen bir göçebe toplum.
15:41
a people who lived free in the forest until a generation ago,
359
941000
4000
Bir kuşak öncesine kadar ormanlarda özgürce yaşayan bir toplum idi,
15:45
and now have all been reduced to servitude and prostitution
360
945000
3000
ve şimdi nehirlerin kıyılarında
15:48
on the banks of the rivers,
361
948000
2000
köleliğe ve fuhşa düşürülmüşler.
15:50
where you can see the river itself is soiled with the silt
362
950000
4000
Orada nehrin çamurla kirlenmişliğini görürsünüz
15:54
that seems to be carrying half of Borneo away
363
954000
2000
ve sanki bunun Borneo’nun yarısını
15:56
to the South China Sea,
364
956000
1000
Çin’in güneyindeki denize götürdüğü hissine kapılırsınız,
15:57
where the Japanese freighters hang light in the horizon
365
957000
2000
ve orada Japonya’nın yük gemileri ufuğa açılmış
15:59
ready to fill their holds with raw logs ripped from the forest --
366
959000
4000
ormandan kesilen ağaçları ambarlarına yüklemeyi bekliyorlar.
16:03
or, in the case of the Yanomami,
367
963000
1000
Veya Yanomami’lerin durumunda,
16:04
it's the disease entities that have come in,
368
964000
2000
altının bulunuşunun ardından
16:06
in the wake of the discovery of gold.
369
966000
2000
aniden çıkan bir hastalık söz konusudur.
16:08
Or if we go into the mountains of Tibet,
370
968000
2000
Ya da şu anda birçok araştırma yaptığım
16:10
where I'm doing a lot of research recently,
371
970000
2000
Tibet dağlarına gitsek,
16:13
you'll see it's a crude face of political domination.
372
973000
3000
politik egemenliğin sert yüzünü görürsünüz.
16:16
You know, genocide, the physical extinction of a people
373
976000
2000
Bilirsiniz, soykırım, insanların fiziksel olarak yok edilmesi
16:18
is universally condemned, but ethnocide,
374
978000
2000
dünyaca kınanıyor ama etnosit,
16:21
the destruction of people's way of life, is not only not condemned,
375
981000
3000
insanların hayat biçimlerinin yok edilmesi, sadece kınanmamakla kalmıyor
16:24
it's universally, in many quarters, celebrated
376
984000
3000
aynı zamanda gelişim stratejisinin bir parçası varsayılarak
16:27
as part of a development strategy.
377
987000
2000
birçok yerde, evrensel olarak kutlanılıyor.
16:29
And you cannot understand the pain of Tibet
378
989000
3000
Tibetlilerin acısını, ta ki en son seviyesini
16:32
until you move through it at the ground level.
379
992000
2000
görene kadar anlayamazsınız.
16:34
I once travelled 6,000 miles from Chengdu in Western China
380
994000
4000
Bir zamanlar genç bir arkadaşla beraber, Batı Çin’deki Chengdu’dan
16:38
overland through southeastern Tibet to Lhasa
381
998000
3000
Tibet’in güneydoğusundaki Lhasa’ya kadar 6:00 mil karadan seyahat ettim
16:41
with a young colleague, and it was only when I got to Lhasa
382
1001000
4000
ve Lhasa’ya vardığım zaman
16:45
that I understood the face behind the statistics
383
1005000
3000
bizlere anlatılan istatistiklerin arkasında
16:48
you hear about:
384
1008000
1000
yatanları anladım.
16:49
6,000 sacred monuments torn apart to dust and ashes,
385
1009000
4000
6:00 kutsal anıt paramparça toz duman edilmiş.
16:53
1.2 million people killed by the cadres
386
1013000
3000
Kültür İhtilali esnasında kadroların
16:56
during the Cultural Revolution.
387
1016000
1000
öldürdüğü 1,2 milyon insan.
16:58
This young man's father had been ascribed to the Panchen Lama.
388
1018000
2000
Bu genç adamın babası Panchen Lama’ya ithaf edilmiş.
17:00
That meant he was instantly killed
389
1020000
2000
Yani Çin kuşatması başlatıldığı zaman
17:02
at the time of the Chinese invasion.
390
1022000
2000
hemen öldürülmüş.
17:04
His uncle fled with His Holiness in the Diaspora
391
1024000
2000
Amcası, insanları Nepal’a götüren papaz cenaplarının
17:06
that took the people to Nepal.
392
1026000
3000
başlattıkları diaspora ile kaçmış.
17:09
His mother was incarcerated
393
1029000
2000
Annesi, zengin olmak
17:11
for the crime of being wealthy.
394
1031000
2000
suçundan hapse atılmış.
17:14
He was smuggled into the jail at the age of two
395
1034000
2000
O da iki yaşlarındayken hapse girmiş,
17:16
to hide beneath her skirt tails
396
1036000
2000
annesinin eteklerinin arkasına saklanmış,
17:18
because she couldn't bear to be without him.
397
1038000
2000
çünkü annesi onsuz kalmaya dayanamamış.
17:20
The sister who had done that brave deed
398
1040000
2000
O cesur hareketi yapan kız kardeşi ise
17:22
was put into an education camp.
399
1042000
1000
bir eğitim kampına gönderilmiş.
17:23
One day she inadvertently stepped on an armband
400
1043000
2000
Günün birinde yanlışlıkla Mao’nun bileziğinin üstüne basmış
17:26
of Mao, and for that transgression,
401
1046000
2000
ve bu kuralı çiğnemesinden dolayı
17:28
she was given seven years of hard labor.
402
1048000
3000
yedi yıl ağır çalışma cezasına çarptırılmış.
17:31
The pain of Tibet can be impossible to bear,
403
1051000
3000
Tibetlilerin acısına dayanmak imkansız olabilir
17:34
but the redemptive spirit of the people is something to behold.
404
1054000
3000
ama yine de insanların kurtarıcı ruhu dikkate alınması gereken bir şeydir.
17:38
And in the end, then, it really comes down to a choice:
405
1058000
3000
Ve sonuç olarak, bir seçim yapılması gerekiyor.
17:41
do we want to live in a monochromatic world of monotony
406
1061000
3000
Tek renkli bir dünyada mı yaşamak istiyoruz
17:44
or do we want to embrace a polychromatic world of diversity?
407
1064000
3000
yoksa çeşitlilik içeren çok renkli bir dünyaya mı sarılmak istiyoruz?
17:47
Margaret Mead, the great anthropologist, said, before she died,
408
1067000
3000
Büyük antropolog Margaret Mead ölmeden önce
17:50
that her greatest fear was that as we drifted towards
409
1070000
3000
en büyük korkusunun, bizler bu sıkıcı
17:53
this blandly amorphous generic world view
410
1073000
2000
düzensiz genel dünya bakışına kaydıkça
17:55
not only would we see the entire range of the human imagination
411
1075000
5000
sadece insanın hayalgücünün çok daha
18:00
reduced to a more narrow modality of thought,
412
1080000
4000
dar görüşlü bir düşünce şekline dönüşeceğini görmekle kalmayıp
18:04
but that we would wake from a dream one day
413
1084000
1000
günün birinde uykudan uyandığımızda
18:05
having forgotten there were even other possibilities.
414
1085000
3000
başka imkanların var olduğunu da unutmamız olduğunu söylemiş.
18:09
And it's humbling to remember that our species has, perhaps,
415
1089000
3000
Ve türümüzün belki 600:00 yıldır var olduğunu
18:12
been around for [150,000] years.
416
1092000
2000
hatırlamak aşağılayıcı.
18:14
The Neolithic Revolution -- which gave us agriculture,
417
1094000
3000
Tohuma taptığımız zamanda
18:17
at which time we succumbed to the cult of the seed;
418
1097000
2000
bizlere tarımcılığı getiren,
18:19
the poetry of the shaman was displaced
419
1099000
2000
şamanların şiirlerinin yerine
18:21
by the prose of the priesthood;
420
1101000
1000
papazların nesrini geçiren,
18:22
we created hierarchy specialization surplus --
421
1102000
3000
hiyerarşide uzmanlığı arttıran Neolitik İhtilal
18:25
is only 10,000 years ago.
422
1105000
2000
sadece 10:00 yıl önceydi.
18:27
The modern industrial world as we know it
423
1107000
2000
Bildiğimiz modern endüstriyel dünya
18:29
is barely 300 years old.
424
1109000
2000
daha sadece 300 yaşında.
18:31
Now, that shallow history doesn't suggest to me
425
1111000
2000
Şimdi, bu sığ tarih
18:33
that we have all the answers for all of the challenges
426
1113000
3000
gelecek milenyumlarda önümüze çıkacak olan tüm zorluklara
18:36
that will confront us in the ensuing millennia.
427
1116000
2000
cevabımız olduğu anlamına gelmiyor.
18:38
When these myriad cultures of the world
428
1118000
2000
Dünyadaki bu sayısız kültürlere
18:40
are asked the meaning of being human,
429
1120000
3000
insan olmanın anlamı nedir diye sorulduğu zaman
18:43
they respond with 10,000 different voices.
430
1123000
2000
10:00 farklı sesle cevap vereceklerdir.
18:45
And it's within that song that we will all rediscover the possibility
431
1125000
6000
Ve biz hepimiz o şarkı içinde ne olduğumuzun ihtimallerini
18:51
of being what we are: a fully conscious species,
432
1131000
3000
yeniden bulacağız: Tamamen bilinçli bir tür,
18:54
fully aware of ensuring that all peoples and all gardens
433
1134000
3000
bütün toplumların ve bütün bahçelerin gelişmek için bir yol bulmalarını
18:57
find a way to flourish. And there are great moments of optimism.
434
1137000
6000
sağlayacak kadar bilinçli bir tür. Ve iyimserlik diz boyu.
19:03
This is a photograph I took at the northern tip of Baffin Island
435
1143000
3000
Bu fotoğrafı Baffin Adası’nın kuzey uç noktasında
19:06
when I went narwhal hunting with some Inuit people,
436
1146000
2000
bir takım İnuit fertleriyle denizgergedanı avlamaya gittiğim zaman çekmiştim.
19:09
and this man, Olayuk, told me a marvelous story of his grandfather.
437
1149000
3000
Bu adam, Olayuk, bana büyükbabası hakkında muhteşem bir hikaye anlatmıştı.
19:13
The Canadian government has not always been kind
438
1153000
2000
Kanada hükümeti İnuit halkına hep iyi davranmamış,
19:15
to the Inuit people, and during the 1950s,
439
1155000
2000
ve 1950’li yıllarda,
19:17
to establish our sovereignty, we forced them into settlements.
440
1157000
3000
egemenliğimizi kabul ettirmek için onları zorla kolonize ettik.
19:20
This old man's grandfather refused to go.
441
1160000
4000
Bu yaşlı adamın büyükbabası gitmeyi reddetmiş.
19:24
The family, fearful for his life, took away all of his weapons,
442
1164000
4000
Hayatından endişe eden aile bütün silahlarını
19:28
all of his tools.
443
1168000
1000
ve bütün aletlerini almış.
19:30
Now, you must understand that the Inuit did not fear the cold;
444
1170000
2000
Böylece, İnuitlerin soğuktan korkmadıklarını anlamalısınız;
19:32
they took advantage of it.
445
1172000
1000
soğuktan faydalanmışlar.
19:33
The runners of their sleds were originally made of fish
446
1173000
3000
Kızaklarının ayakları ren geyiği
19:36
wrapped in caribou hide.
447
1176000
1000
derisiyle sarılan balıktan yapılırmış.
19:37
So, this man's grandfather was not intimidated by the Arctic night
448
1177000
5000
Ve bu adamın büyükbabası kutup gecesinden
19:42
or the blizzard that was blowing.
449
1182000
2000
veya kar fırtınasından korkmuyormuş.
19:44
He simply slipped outside, pulled down his sealskin trousers
450
1184000
3000
Dışarı çıkmış, fok kürkünden pantolonunu indirmiş
19:48
and defecated into his hand. And as the feces began to freeze,
451
1188000
3000
ve eline büyük tuvaletini yapmış. Dışkı donmaya başladığında,
19:51
he shaped it into the form of a blade.
452
1191000
3000
bunu bir bıçak şekline sokmuş.
19:54
He put a spray of saliva on the edge of the shit knife
453
1194000
2000
Bu bok bıçağının kenarına tükürmüş
19:56
and as it finally froze solid, he butchered a dog with it.
454
1196000
3000
ve nihayet donup katılaştıktan sonra, bununla bir köpeği kesmiş.
19:59
He skinned the dog and improvised a harness,
455
1199000
3000
Köpeğin derisini soymuş ve bir zırh geliştirmiş,
20:02
took the ribcage of the dog and improvised a sled,
456
1202000
3000
köpeğin göğüs kafesini almış ve bir kızak geliştirmiş,
20:06
harnessed up an adjacent dog,
457
1206000
1000
başka bir köpeği kızağa bağlamış
20:07
and disappeared over the ice floes, shit knife in belt.
458
1207000
4000
ve beline taktığı bok bıçağıyla buz kütleleri üzerinden kayarak kaybolmuş.
20:11
Talk about getting by with nothing. (Laughter)
459
1211000
4000
Hiç bir şeysiz çekip gitmekten bahsederiz bir de. (Gülüşmeler.)
20:15
And this, in many ways --
460
1215000
1000
Ve bu, her şekilde,
20:16
(Applause) --
461
1216000
2000
(Alkış.)
20:18
is a symbol of the resilience of the Inuit people
462
1218000
2000
İnuit halkının ve dünyadaki
20:20
and of all indigenous people around the world.
463
1220000
3000
tüm yerli halkların direnç sembolüdür.
20:23
The Canadian government in April of 1999
464
1223000
2000
Kanada hükümeti 1999 yılının Nisan ayında
20:25
gave back to total control of the Inuit
465
1225000
3000
İnuitler’e, California ve Teksas’ın toplam
20:28
an area of land larger than California and Texas put together.
466
1228000
3000
büyüklüğünden daha büyük bir arazi verdi.
20:31
It's our new homeland. It's called Nunavut.
467
1231000
2000
Burası bizim yeni yurdumuz. Adı Nunavut.
20:34
It's an independent territory. They control all mineral resources.
468
1234000
3000
Bağımsız bir bölge. Tüm madeni kaynaklar onların elinde.
20:37
An amazing example of how a nation-state
469
1237000
2000
Bir ülkenin devletinin halkının üzerinde nasıl egemenlik kurduğunun, halkı ile nasıl
20:39
can seek restitution with its people.
470
1239000
4000
yeniden kaynaşacağını araştırmasına ilişkin muhteşem bir örnek.
20:44
And finally, in the end, I think it's pretty obvious
471
1244000
3000
Ve sonuç olarak, sanıyorum ki çok açık,
20:47
at least to all of all us who've traveled
472
1247000
1000
en azından aramızda gezegenin bu uzak noktalarında
20:48
in these remote reaches of the planet,
473
1248000
2000
seyahat edenler için oraların hiç de
20:52
to realize that they're not remote at all.
474
1252000
1000
uzak olmadığını anlamak zor değil.
20:53
They're homelands of somebody.
475
1253000
2000
Oralar birilerinin anavatanı.
20:55
They represent branches of the human imagination
476
1255000
2000
İnsanın hayalgücünün
20:57
that go back to the dawn of time. And for all of us,
477
1257000
4000
ilk çağlara giden dallarını temsil ediyorlar. Ve hepimiz için
21:01
the dreams of these children, like the dreams of our own children,
478
1261000
3000
bu çocukların hayalleri, tıpkı kendi çocuklarınızın hayalleri gibi
21:04
become part of the naked geography of hope.
479
1264000
3000
umudun yalın coğrafyasının bir parçası haline geliyor.
21:07
So, what we're trying to do at the National Geographic, finally,
480
1267000
4000
Yani, neticede National Geographic’de yapmaya çalıştığımız şey şu,
21:11
is, we believe that politicians will never accomplish anything.
481
1271000
4000
siyasilerin asla bir şey yapacaklarına inanmıyoruz.
21:15
We think that polemics --
482
1275000
1000
Polemiklerin,
21:16
(Applause) --
483
1276000
2000
(Alkış.)
21:18
we think that polemics are not persuasive,
484
1278000
2000
polemiklerin ikna edici olmadığını düşünüyoruz,
21:20
but we think that storytelling can change the world,
485
1280000
3000
ama hikayeler anlatmanın dünyayı değiştirebileceğini düşünüyoruz,
21:23
and so we are probably the best storytelling institution
486
1283000
3000
ve sanırım biz dünya üzerindeki en iyi hikaye anlatan
21:26
in the world. We get 35 million hits on our website every month.
487
1286000
3000
kuruluşuz. Her ay web sayfamız 35 milyon ziyaretçiye ulaşıyor.
21:29
156 nations carry our television channel.
488
1289000
3000
Televizyon kanalımız 156 ülkede yayın yapıyor.
21:33
Our magazines are read by millions.
489
1293000
2000
Dergilerimiz milyonlarca insan tarafından okunuyor.
21:35
And what we're doing is a series of journeys
490
1295000
3000
Ve etnosfere bir takım yolculuklar yapıyoruz,
21:38
to the ethnosphere where we're going to take our audience
491
1298000
2000
dinleyicilerimizi kültürel harikalar diyarlarına
21:40
to places of such cultural wonder
492
1300000
2000
götürüyoruz
21:43
that they cannot help but come away dazzled
493
1303000
2000
ve bu gördükleri onları, ellerinde olmadan, büyülüyor
21:45
by what they have seen, and hopefully, therefore,
494
1305000
2000
ve umuyoruz ki, bu sebepten dolayı,
21:47
embrace gradually, one by one,
495
1307000
3000
her biri, antropolojinin
21:50
the central revelation of anthropology:
496
1310000
2000
temel ilhamını giderek anlayacak:
21:52
that this world deserves to exist in a diverse way,
497
1312000
4000
Bu dünyanın bütün çeşitlikleriyle var olmayı hak ediyor
21:56
that we can find a way to live
498
1316000
1000
ve ortak refahımıza katkıda bulunabilen
21:57
in a truly multicultural, pluralistic world
499
1317000
3000
bütün toplumların bilgeliğini barındıran
22:00
where all of the wisdom of all peoples
500
1320000
2000
gerçekten çok kültürlü çoğulcu dünyada
22:02
can contribute to our collective well-being.
501
1322000
3000
yaşayabilmenin bir yolunu bulabiliriz.
22:05
Thank you very much.
502
1325000
1000
Çok teşekkür ederim.
22:06
(Applause)
503
1326000
2000
(Alkış.)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7