Hasan Elahi: FBI, here I am!

Hasan Elahi: FBI, işte buradayım!

Çeviri: Yasemin Bayraktar Gözden geçirme: Zeynep Duygu Tamer

Hi there. I'm Hasan. I'm an artist.

Merhaba. Adım Hasan ve ben bir sanatçıyım.

And usually when I tell people I'm an artist,

Ve genelde insanlara sanatçı olduğumu söylediğimde,

they just look at me and say, "Do you paint?"

bana bakıp şöyle diyorlar, "Ressam mısın?"

or "What kind of medium do you work in?"

ya da "Hangi dalda çalışıyorsun?"

Well most of my work that I work with

Aslında yaptığım çalışmaların çoğunun

is really a little bit about methodologies of working

konusu belli bir disiplin ya da belli bir teknik

rather than actually a specific discipline

olmaktan çok, biraz çalışma metodolojileri

or a specific technique.

hakkında.

So what I'm really interested in is creative problem solving.

Yani benim asıl ilgilendiğim şey sorunlara yaratıcı çözümler bulmak.

And I had a little bit of a problem a few years ago.

Ve birkaç yıl önce ufak bir sorun yaşadım.

So let me show you a little of that.

Size bir kısmını anlatayım.

So it started over here.

Olay burada başladı.

And this is the Detroit airport in June 19th of 2002.

Ve burası Detriot havaalanı, tarih 19 Haziran 2002.

I was flying back to the U.S. from an exhibition overseas.

Yurtdışındaki bir sergiden A.B.D'ye geri dönüyordum.

And as I was coming back,

Ve döner dönmez,

well I was taken by the FBI, met by an FBI agent,

FBI tarafından alıkonuldum, bir FBI ajanıyla tanıştım,

and went into a little room

ve küçük bir odaya girdim

and he asked me all sorts of questions --

ve bana olabilecek her çeşit soruyu sordu --

"Where were you? What were you doing? Who were you talking with?

"Neredeydin? Ne yapıyordun? Kimle konuşuyordun?

Why were you there? Who pays for your trips?" --

Neden oradaydın? Yolculuk masraflarını kim karşılıyor?" --

all these little details.

tüm bu detayları.

And then literally just out of nowhere,

Ve gerçekten durup dururken,

the guy asks me, "Where were you September 12th?"

bana " 12 Eylül'de neredeydin?" diye sordu,

And when most of us get asked, "Where were you September 12th?"

Ve çoğumuza " 12 Eylül'de neredeydin?" diye sorduklarında,

or any date for that fact,

ya da aslında herhangi bir tarihi,

it's like, "I don't exactly remember, but I can look it up for you."

genelde "Tam olarak hatırlamıyorum, ama kontrol edebilirim" deriz

So I pulled out my little PDA,

Küçük PDA'imi çıkardım,

and I said, "Okay, let's look up my appointments for September 12th."

ve dedim ki,"Tamam, 12 Eylül'deki randevularıma bakalım."

I had September 12th -- from 10:00 a.m. to 10:30 a.m., I paid my storage bill.

12 Eylül'ü not almıştım -- sabah 10:00 ile 10:30 arası ardiye ücretini ödedim.

From 10:30 a.m. to 12:00 p.m., I met with Judith who was one of my graduate students at the time.

10:30 ile 12:00 arası, o zamanlar mezun olmuş öğrencilerimden olan Judith ile buluştum.

From 12:00 p.m. to 3:00 p.m., I taught my intro class,

12:00'den 3:00'e kadar başlangıç sınıfında ders verdim,

3:00 p.m. to 6:00 p.m., I taught my advanced class.

3:00'ten 6:00'ya kadar, ileri düzey sınıfına ders verdim.

"Where were you the 11th?" "Where were you the 10th?"

"Ayın 11'inde neredeydin?" "10'unda neredeydin?"

"Where were you the 29th? the 30th?"

29'unda neredeydin? 30'unda?"

"Where were you October 5th?"

"5 Ekim'de neredeydin?"

We read about six months of my calendar.

Takvimimde yaklaşık altı ayı kontrol ettik.

And I don't think he was expecting me to have such detailed records

Ve sanırım benim bu kadar detaylı bir şekilde kayıt tutmuş olacağımı

of what I did.

düşünmemişti.

But good thing I did,

Ama iyi ki yapmışım,

because I don't look good in orange.

çünkü turuncu renk bana hiç yakışmaz.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

So he asked me --

Ve bana şunu sordu --

(Applause)

(Alkışlar)

"So this storage unit that you paid the rent on,

"Peki bu kiraladığın saklama biriminde

what did you have in it?"

ne taşıyordun?"

This was in Tampa, Florida,

Tampa, Florida'daydık,

so I was like, "Winter clothes that I have no use for in Florida.

ben de dedim ki, "Florida'da işime yaramayacak kışlık kıyafetler.

Furniture that I can't fit in my ratty apartment.

Köhne apartman daireme sığmayan mobilyalar.

Just assorted garage sale junk,

Sadece çeşitli garaj satışı döküntüleri,

because I'm a pack rat."

ben evinde eski eşyaları bulundurmayı seven biriyim."

And he looks at me really confused and says, "No explosives?"

Ve bana kafası çok karışmış bir şekilde baktı ve şöyle dedi, "Patlayıcı yok mu?"

(Laughter)

(Gülüşmeler)

I was like, "No, no. I'm pretty certain there were no explosives.

Ben de şöyle dedim, "Hayır, hayır. Patlayıcı olmadığından oldukça eminim.

And if there were, I would have remembered that one."

Ve eğer olsaydı, mutlaka hatırlardım."

And he's still a little confused,

Ve kafası hala biraz karışıktı,

but I think that anyone who talks to me for more than a couple of minutes

ama benimle birkaç dakikadan fazla konuşan birinin aslında bir

realizes I'm not exactly a terrorist threat.

terör tehdidi olmadığımı anlayacağını düşünüyorum.

And so we're sitting there,

Ve böylece orada oturuyorduk,

and eventually after about an hour, hour and a half of just going back and forth,

ve nihayet yaklaşık bir, bir buçuk saat ileri geri gittikten sonra,

he says, "Okay, I have enough information here.

dedi ki, "Tamam, yeterince bilgi edindim.

I'm going to pass this onto the Tampa office. They're the ones who initiated this.

Bu konuyu Tampa ofisindekilere bırakacağım. Bunu başlatan onlar.

They'll follow up with you, and we'll take care of it."

Onlar seni takip edecek ve bununla biz ilgileneceğiz."

I was like, "Great."

"Harika" dedim.

So I got home and the phone rings,

Böylece eve gittim ve telefon çaldı,

and a man introduced himself.

ve bir adam kendini tanıttı.

Basically this is the FBI offices in Tampa

Aslında burası Tampa'daki FBI ofisi

where I spent six months of my life --

hayatımın altı ayını burada geçirdim --

back and forth, not six months continuously.

gidip gelerek, altı ay boyunca sürekli değil.

By the way, you folks know that in the United States,

Bu arada, sizler bilirsiniz Birleşik Devletlerde,

you can't take photographs of federal buildings,

federal binaların resimlerini çekemezsiniz,

but Google can do it for you.

ama Google bunu sizin için yapabilir.

So to the folks from Google, thank you.

O yüzden Google çalışanları, teşekkürler.

(Applause)

(Alkışlar)

So I spent a lot of time in this building.

Yani bu binada çok vakit geçirdim.

Questions like:

Şöyle sorular soruldu:

"Have you ever witnessed or participated in any act

"Birleşik Devletlere ya da yabancı bir ulusa zararlı olabilecek

that may be detrimental to the United States or a foreign nation?"

herhangi bir olaya hiç dahil ya da şahit oldun mu?"

And you also have to consider the state of mind you're in

Ve ayrıca bunu yaparkenki ruh halinizi

when you're doing this.

göz önünde bulundurmalısınız.

You're basically face-to-face with someone

Aslında gerçekten yaşam ya da ölümünüze

that essentially decides life or death.

karar verecek biriyle yüz yüzesiniz.

Or questions such as -- actually, during the polygraph,

Ya da şuna benzer sorular -- aslında, yalan makinesi testi boyunca,

which was how it finally ended after nine consecutive of them --

ki ard arda gelen dokuz tanesinden sonra bu şekilde bitti --

one of the polygraph questions was ...

yalan makinesi testi sorularından biri ...

well the first one was, "Is your name Hasan?" "Yes."

ilki şuydu, "Adın Hasan mı?" "Evet."

"Are we in Florida?" "Yes." "Is today Tuesday?" "Yes."

"Florida'da mıyız? "Evet." "Bugün Salı mı?" "Evet."

Because you have to base it on a yes or no.

Çünkü sorulara evet ya da hayır diye cevap vermelisiniz.

Then, of course, the next question is:

Sonra, tabi ki, bir sonraki soru:

"Do you belong to any groups that wish to harm the United States?"

"Birleşik Devletlere zarar vermek isteyen herhangi bir gruba üye misin?"

I work at a university.

Bir üniversitede çalışıyorum.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

So I was like, "Maybe you want to ask some of my colleagues that directly."

Bu yüzden dedim ki, "Belki direkt olarak iş arkadaşlarıma sormak istersiniz."

But they said, "Okay, aside from what we had discussed,

Ama dediler ki, "Tamam, konuştuklarımızı bir tarafa bırakırsak,

do you belong to any groups that wish to harm the United States?"

Birleşik Devletlere zarar vermek isteyen herhangi bir gruba üye misin?"

I was like, "No."

"Hayır" dedim.

So at the end of six months of this

Böylece bu altı ayın ve dokuz tane

and nine consecutive polygraphs,

ard arda gelen yalan makinesi testinden sonra,

they said, "Hey, everything's fine."

"Hey, herşey yolunda." dediler.

I was like, "I know. That's what I've been trying to tell you guys all along.

Ben de "Biliyorum. Bunca zamandır size bunu anlatmaya çalışıyordum.

I know everything's fine."

Herşeyin yolunda olduğunu biliyorum."

So they're looking at me really odd.

Bana çok tuhaf bir şekilde baktılar.

And it's like, "Guys, I travel a lot."

Ve şöyle dedim, "Beyler, sürekli seyahat ederim."

This is with the FBI.

FBI ile konuşuyordum.

And I was like, "All we need is Alaska not to get the last memo,

Ve dedim ki, "Tek ihtiyacımız olan şey Alaska'nın farkına varmaması,

and here we go all over again."

ve sil baştan başlıyoruz."

And there was a sincere concern there.

Ve bunda samimi bir endişe vardı.

And he was like, "You know, if you get into trouble,

Ve dedi ki, "Bilirsin, eğer başın derde girerse,

give us a call -- we'll take care of it."

bizi ara -- biz icabına bakarız."

So ever since then, before I would go anywhere, I would call the FBI.

Böylece o zamandan beri, bir yere gitmeden önce, FBI'ı ararım.

I would tell them, "Hey guys, this is where I'm going. This is my flight.

Onlara şöyle derim, "Hey beyler, şuraya gidiyorum. Bu benim uçuşum.

Northwest flight seven coming into Seattle

yedideki uçuş Northwest'ten Seattle'a geliyor

on March 12th" or whatever.

12 Mart'ta" ya da her neyse.

A couple weeks later, I'd call again, let them know.

Birkaç hafta sonra onları tekrar arayıp haber veriyorum.

It wasn't that I had to, but I chose to.

Bu yapmak zorunda olduğum değil, yapmayı seçtiğim birşeydi.

Just wanted to say, "Hey guys.

Sadece şunu söylemek istedim, "Beyler.

Don't want to make it look like I'm making any sudden moves."

Ani bir hareket yapıyormuşum gibi görünmesini istemiyorum."

(Laughter)

(Gülüşmeler)

"I don't want you guys to think that I'm about to flee.

"Kaçmak üzere olduğumu düşünmenizi istemiyorum.

Just letting you know. Heads up."

Sadece bildiriyorum. Haberiniz olsun."

And so I just kept doing this over and over and over.

Ve böylece bunu yapmaya tekrar, tekrar ve tekrar devam ettim.

And then the phone calls turned into emails,

Ve sonra telefon konuşmalarının yerini emailler aldı,

and the emails got longer and longer and longer ...

ve emailler gittikçe daha uzun olmaya başladı ...

with pictures,

resimler eklendi,

with travel tips.

seyahat önerileri eklendi.

Then I'd make websites.

Sonra web siteleri yaptım.

And then I built this over here. Let me go back to it over here.

Ve böylece bunu icat ettim. Yanına gideyim.

So I actually designed this back in 2003.

Aslında 2003'te bunu icat ettim.

So this kind of tracks me at any given moment.

Bu bir şekilde, beni her zaman takip ediyor.

I wrote some code for my mobile phone.

Cep telefonum için bazı kodlar yazdım.

Basically, what I decided is okay guys, you want to watch me, that's cool.

Aslında karar verdiğim şey tamam beyler, beni izlemek istiyorsunuz, pekala.

But I'll watch myself. It's okay.

Ama ben kendimi izleyeceğim. Sorun yok.

You don't have to waste your energy or your resources.

Enerjinizi ya da kaynaklarınızı harcamak zorunda değilsiniz.

And I'll help you out.

Size yardımcı olacağım.

So in the process, I start thinking, well what else might they know about me?

Böylece bu süreçte, düşünmeye başladım, benim hakkımda başka ne biliyor olabilirler?

Well they probably have all my flight records,

Muhtemelen uçuş kayıtlarım ellerindedir,

so I decided to put all my flight records from birth online.

bu yüzden doğduğumdan beri bütün uçuş kayıtlarını internete koydum.

So you can see, Delta 1252

Görebilirsiniz, Delta 1252

going from Kansas City to Atlanta.

Kansas City'den Atlanta'ya gidiyor.

And then you see, these are some of the meals that I've been fed on the planes.

Ve görüyorsunuz, bunlar uçaktan yediğim şeylerden bazıları.

This was on Delta 719

Bu Delta 719'daydı

going from JFK to San Francisco.

JFK'den San Francisco'ya gidiyordu.

See that? They won't let me on a plane with that,

Şunu gördünüz mü? Bununla uçağa binmeme izin vermeyecekler,

but they'll give it to me on the plane.

ama uçakta verecekler.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

These are the airports that I hang out in,

Bunlar vakit geçirdiğim havaalanları,

because I like airports.

çünkü havaalanlarını seviyorum.

That's Kennedy airport, May 19th, Tuesday.

Bu Kennedy havaalanı, tarih 19 Mayıs Salı.

This is in Warsaw.

Varşova'da.

Singapore. You can see, they're kind of empty.

Singapur. Görüyorsunuz, neredeyse boş.

These images are shot really anonymously

Bu resimler buradakinin herhangi biri olabileceğini

to the point where it could be anyone.

göstermek için isimsiz bir şekilde çekildi.

But if you can cross-reference this with the other data,

Ama eğer bunu başka bir veriyle karşılaştırabilirseniz,

then you're basically replaying the roll of the FBI agent

aslında FBI ajanının rolünü tekrar oynuyor ve herşeyi

and putting it all together.

biraraya topluyor olursunuz.

And when you're in a situation

Ve varlığınızın her anını savunmak

where you have to justify every moment of your existence,

savunmak zorunda olduğunuz bir durumda olduğunuzda

you're put in the situation where you react in a very different manner.

çok farklı bir tavırla tepki vereceğiniz bir durumda kalıyorsunuz.

At the time that this was going on,

Ve bu olay sürerken,

the last thing on my mind was "art project."

aklımdaki son şey "sanat projesiydi."

I was certainly not thinking, hey, I got new work here.

Kesinlikle düşünmüyordum, hey, burada yeni bir işim var.

But after going through this, after realizing, well what just happened?

Ama bunu yaşadıktan sonra, tam olarak ne olduğunun farkına vardıktan sonra,

And after piecing together this, this and this,

ve parçaları birleştirdikten sonra,

this way of actually trying to figure out what happened for myself

başıma gelenleri bu şekilde anlamaya çalışmak

eventually evolved into this,

eninde sonunda buna dönüştü,

and it actually became this project.

ve gerçekten bu projeyi oluşturdu.

So these are the stores that I shop in -- some of them --

Bunlar alışveriş yaptığım dükkanlar -- bazıları --

because they need to know.

çünkü bilmeleri gerekiyordu.

This is me buying some duck flavored paste

Bu, ben ördek aromalı ezme alırken

at the Ranch 99 in Daly City

Daly City'deki Ranch 99'da

on Sunday, November 15th.

15 Kasım Pazar günü.

At Coreana Supermarket

Coreana Supermarket'te

buying my kimchi because I like kimchi.

kimchi alıyorum çünkü kimchiyi severim.

And I bought some crabs too right around there,

Ve buralardan biraz yengeç eti de aldım,

and some chitlins at the Safeway in Emoryville.

Emoryville'deki Safeway'den de biraz chitlins(domuz bağırsağı) aldım.

And laundry too. Laundry detergent at West Oakland --

Ve tabi ki çamaşırlar. West Oakland'dan çamaşır deterjanı aldım --

East Oakland, sorry.

East Oakland, pardon.

And then my pickled jellyfish

Ve sonra deniz anası turşusu

at the Hong Kong Supermarket on Route 18 in East Brunswick.

East Brunswick'te Route 18'deki Hong Kong Supermarket'ten.

Now if you go to my bank records,

Eğer banka kayıtlarıma bakarsanız,

it'll actually show something from there,

kesinlikle buradan birşey gösterecektir,

so you know that, on May 9th,

yani 9 Mayıs'ta Safeway Vallejo'dan

that I bought $14.79 in fuel from Safeway Vallejo.

14.79 dolarlık benzin aldığımı bilirsiniz.

So not only that I'm giving this information here and there,

Sadece ben oradan buradan haber vermiyorum,

but now there's a third party,

ayrıca üçüncü bir şahıs da var,

an independent third party, my bank,

bağımsız bir üçüncü şahıs, bankam,

that's verifying that, yes indeed, I was there at this time.

gerçekten o vakitte, orada bulunduğumu kanıtlıyor.

So there's points, and these points are actually being cross-referenced.

Burada noktalar var ve bu noktalar aslında karşılaştırılıyor.

And there's a verification taking place.

Ve burada doğrulanıyor.

Sometimes they're really small purchases.

Bazen çok ucuza yapılıyorlar.

So 34 cents foreign transaction fee.

34 sent dış işlemler ücreti.

All of these are extracted directly from my bank accounts,

Tüm bunlar direkt olarak banka hesabımdan çekiliyor.

and everything pops up right away.

ve herşey anında beliriyor.

Sometimes there's a lot of information.

Bazen çok fazla bilgi oluyor.

This is exactly where my old apartment in San Francisco was.

Burası San Francisco'daki eski dairemin olduğu yer.

And then sometimes you get this.

Ve bazen bu oluyor.

Sometimes you just get this, just an empty hallway in Salt Lake City,

Bazen bu oluyor, sadece Salt Lake City'deki boş bir geçit,

January 22nd.

22 Ocak.

And I can tell you exactly who I was with, where I was,

Ve size kiminle ve nerede olduğumu kesin olarak söyleyebilirim,

because this is what I had to do with the FBI.

çünkü FBI için bunu yapmak zorundaydım.

I had to tell them every little detail of everything.

Onlara herşeyin en ufak detayını bile anlatmalıydım.

I spend a lot of time on the road.

Yolda çok fazla vakit geçiriyorum.

This is a parking lot in Elko, Nevada

Burası Nevada, Elko'daki park yeri

off of Route 80

Route 80'ın dışında

at 8:01 p.m. on August 19th.

saat 8:01'de, 19 Ağustosta.

I spend a lot of time in gas stations too -- empty train stations.

Benzin istasyonlarında da çok fazla vakit geçiriyorum -- boş tren istasyonları.

So there's multiple databases.

Çoklu veritabanları var.

And there's thousands and thousands and thousands of images.

Ve binlerce, binlerce ve binlerce resim var.

There's actually 46,000 images right now on my site,

Aslında şu an web sitemde 46,000 resim var,

and the FBI has seen all of them --

ve FBI hepsini gördü --

at least I trust they've seen all of them.

en azından ben hepsini gördüklerine inanıyorum.

And then sometimes you don't get much information at all,

Ve bazen çok da fazla bilgi edinemiyorsunuz,

you just get this empty bed.

sadece bu boş yatak oluyor.

And sometimes you get a lot of text information and no visual information.

Ve bazen görsel bilgi yerine çok fazla yazılı bilgi oluyor.

So you get something like this.

Böylece bunun gibi birşey oluyor.

This, by the way, is the location of my favorite sandwich shop in California --

Bu, bu arada, Kaliforniya'daki en sevdiğim sandviç dükkanının olduğu yer --

Vietnamese sandwich.

Vietnam usulü sandviç.

So there's different categorizations

Dışarıda, boş tren istasyonlarında,

of meals eaten outside

boş benzin istasyonlarında

empty train stations, empty gas stations.

yenen yemeklerin faklı kategorileri vardır.

These are some of the meals that I've been cooking at home.

Evde pişirdiğim bazı yemekler de var.

So how do you know these are meals eaten at home?

Peki bunların evde yenen yemekler olduğunu nasıl anlarsınız?

Well the same plate shows up a whole bunch of times.

Aynı tabak birkaç kez karşınıza çıkar.

So again, you have to do some detective work here.

Ve yine, hafiyelik yapmanız gerekir.

So sometimes the databases get so specific.

Bazen veriler çok özellikli olabiliyor.

These are all tacos eaten in Mexico City

Bunlar Mexico City'de yenen takolar

near a train station

tren istasyonunun yanında

on July fifth to July sixth.

5 Haziran ile 6 Haziran arası.

At 11:39 a.m. was this one.

11:39'daki buydu.

At 1:56 p.m. was this one. At 4:59 p.m. was this one.

1:56'daki bu. 4:59'daki de buydu.

So I time-stamp my life every few moments.

Yani hayatımın her birkaç dakikasını belgeliyorum.

Every few moments I shoot the image.

Her birkaç dakikada bir resim çekiyorum.

Now it's all done on my iPhone,

Artık hepsini iPhone'um yapıyor,

and it all goes straight up to my server,

ve doğrudan sunucuma gidiyor,

and my server does all the backend work

ve sunucum tüm arka uç işlemini yapıyor

and categorizes things and puts everything together.

ve birşeyleri sınıflandırıp herşeyi bir araya getiriyor.

They need to know where I'm doing my business,

İşimi nerede yaptığımı bilmek istiyorlar,

because they want to know about my business.

çünkü işim hakkında bilgi sahibi olmak istiyorlar.

So on December 4th, I went here.

4 Aralık.2ta buraya gittim.

And on Sunday, June 14th at 2009 --

Ve Pazar günü, 14 Haziran 2009'da --

this was actually about two o'clock in the afternoon

bu aslında öğleden sonra yaklaşık 12'deydi

in Skowhegan, Maine -- this was my apartment there.

Maine, Skowhegan'da -- dairem oradaydı.

So what you're basically seeing here

Aslında burada gördüğünüz şey

is all bits and pieces and all this information.

tüm ufak tefek şeyler ve tüm bilgiler.

If you go to my site, there's tons of things.

Siteme bakarsanız tonlarca şey bulursunuz.

And really, it's not the most user-friendly interface.

Ve gerçekten, en kullanımı kolay arayüz değil.

It's actually quite user-unfriendly.

Aslında kullanımı hiç de kolay değil.

And one of the reasons, also being part of the user-unfriendliness,

Nedenlerden biri, ayrıca kullanımı kolay olmamasının nedeni,

is that everything is there,

herşeyin orada olması,

but you have to really work through it.

ama etraflıca ele almalısınız.

So by me putting all this information out there,

Tüm bilgileri oraya koyarak,

what I'm basically telling you is I'm telling you everything.

temelde anlatmaya çalıştığım şey herşeyi söylediğim.

But in this barrage of noise

Ama gürültü yağmuru içinde

that I'm putting out,

anlattığım şey şu,

I actually live an incredibly anonymous and private life.

aslında çok gizli ve özel bir hayat yaşıyorum.

And you know very little about me actually.

Ve aslında benim hakkımda çok az şey biliyorsunuz.

And really so I've come to the conclusion

Ve şöyle bir sonuca vardım ki,

that the way you protect your privacy,

mahremiyetinizi koruma şekliniz,

particularly in an era where everything is cataloged

özellikle herşeyin kataloglandığı ve

and everything is archived and everything is recorded,

herşeyin arşivlenip kayıt altına alındığı bir çağda,

there's no need to delete information anymore.

artık bilgileri silmeye gerek yok.

So what do you do when everything is out there?

Herşey ortada olduğunda ne yaparsınız?

Well you have to take control over it.

Kontrolü ele almalısınız.

And if I give you this information directly,

Ve size bu bilgiyi doğrudan verirsem,

it's a very different type of identity

bu sizin araştırmaya ve parçaları birleştirmeye çalışmanızdan

than if you were to try to go through and try to get bits and pieces.

çok daha farklı bir kimlik olur.

The other thing that's also interesting that's going on here

Buarada olan bir diğer ilginç şey ise şu ki

is the fact that intelligence agencies --

istihbarat büroları

and it doesn't matter who they are --

ve kim olduklar önemli değil --

they all operate in an industry

hepsi ürünleri bilgi olan

where their commodity is information,

ya da sınırlı erişimi olan bilgilerin

or restricted access to information.

işlendiği sanayilerdir.

And the reason their information has any value

Ve bilgilerinin değerli olmasının nedeni

is, well, because no one else has access to it.

başka kimsenin erişemiyor olması.

And by me cutting out the middle man

Ve ben aracıyı ortadan kaldırarak

and giving it straight to you,

ve size doğrudan bunu vererek,

the information that the FBI has has no value,

FBI'ın sahip olduğu bilginin değeri kalmaz,

so thus devaluing their currency.

ve böylece nakitleri değer kaybeder.

And I understand that, on an individual level,

Ve anlıyorum ki, bireysel düzeyde,

it's purely symbolic.

bu tamamen sembolik.

But if 300 million people in the U.S.

Ama eğer B.D.'deki 300 milyon kişi

started doing this,

bunu yapmaya başlasaydı,

we would have to redesign the entire intelligence system

tüm istihbarat sistemini tepeden tırnağa yeniden

from the ground up.

tasarlamak zorunda kalırdık.

Because it just wouldn't work if everybody was sharing everything.

Çünkü eğer herkes herşeyi paylaşıyor olsaydı hiç işe yaramazdı.

And we're getting to that.

Ve bu noktaya geliyoruz.

When I first started this project,

Bu projeye ilk başladığımda,

people were looking at me and saying,

insanlar bana bakıp şöyle diyorlardı,

"Why would you want to tell everybody what you're doing, where you're at?

"Neden herkese ne yaptığını, nerede olduğunu söylemek isteyesin ki?

Why are you posting these photos?"

Neden bu fotoğrafları yolluyorsun?"

This was an age before people were Tweeting everywhere

Bu insanların her yerde Tweet atanmasından

and 750 million people

ve 750 milyon insanın

were posting status messages

durum iletileri gönermeden ya da

or poking people.

insanları dürtmesinden bir asır önceydi.

So in a way, I'm glad that I'm completely obsolete.

Yani bir şekilde, tamamen demode olduğum için memnunum.

I'm still doing this project, but it is obsolete,

Hala bu projeyi yapıyorum, ama demode bir şey,

because you're all doing it.

çünkü hepiniz yapıyorsunuz.

This is something that we all are doing on a daily basis,

Bu hepimizin günlük olarak yaptığı birşey,

whether we're aware of it or not.

farkında olsak da olmasak da.

So we're creating our own archives and so on.

Yani kendi arşivlerimizi ve benzeri şeyleri yaratıyoruz.

And you know, some of my friends have always said,

Ve bilirsiniz, bazı arkadaşlarım her zaman şöyle derdi,

"Hey, you're just paranoid. Why are you doing this?

"Hey, sen sadece paranoyaksın. Neden bunu yapıyorsun?

Because no one's really watching.

Çünkü kimse gerçekten izlemiyor.

No one's really going to bother you."

Kimsenin seninle ilgilendiği falan yok."

So one of the things that I do

Yaptığım şeylerden biri şu

is I actually look through my server logs very carefully.

sunucu loglarını çok dikkatle inceliyorum.

Because it's about surveillance.

Çünkü bu gözetlemeyle ilgili.

I'm watching who's watching me.

Beni izleyenleri izliyorum.

And I came up with these.

Ve ortaya bu çıkıyor.

So these are some of my sample logs.

Bunlar bazı log örneklerim.

And just little bits and pieces, and you can see some of the things there.

Sadece ufak tefek şeyler ve bazılarını burada görebilirsiniz.

And I cleaned up the list a little bit so you can see.

Ve görebilin diye listeyi biraz temizledim.

So you can see that the Homeland Security likes to come by --

Gördüğünüz gibi Ulusal Güvenlik uğramayı seviyor --

Department of Homeland Security.

Ulusal Güvenlik Teşkilatı.

You can see the National Security Agency likes to come by.

Ulusal Güvenlik Kurumunun da uğradığını görebilirsiniz.

I actually moved very close to them. I live right down the street from them now.

Aslında çok yakınlarına taşındım. Artık bir sokak aşağılarında oturuyorum.

Central Intelligence Agency.

Merkezi İstihbarat Teşkilatı.

Executive Office of the President.

Başkan'ın İdare Ofisi.

Not really sure why they show up, but they do.

Neden ortaya çıktıklarını bilmiyorum, ama çıkıyorlar.

I think they kind of like to look at art.

Sanırım sanatı seviyorlar.

And I'm glad that we have patrons of the arts in these fields.

Ve bu alanlarda sanat koruyucularının olmasından çok memnunum.

So thank you very much. I appreciate it.

Çok teşekkür ederim. Minnettarım.

(Applause)

(Alkışlar)

Bruno Giussani: Hasan, just curious.

Bruno Giussani: Hasan, merak ettim.

You said, "Now everything automatically goes from my iPhone,"

Dedin ki, "Artık herşey iPhone'umdan otomatik olarak gidiyor,"

but actually you do take the pictures and put on information.

ama aslında resim çekiyor ve bilgi ekliyorsun.

So how many hours of the day does that take?

Peki günde kaç saatini alıyor?

HE: Almost none.

HE: Neredeyse hiç.

It's no different

Mesaj göndermekten

than sending a text.

bir farkı yok.

It's no different than checking an email.

Email kontrol etmekten farksız.

It's one of those things, we got by just fine before we had to do any of those.

Bu başka şeyleri yapmadan önce hallettiğimiz şeylerden biri.

So it's just become another day.

Sadece sıradan bir günde olduğu gibi.

I mean, when we update a status message,

Yani, durum iletimizi değiştirdiğimizde,

we don't really think about how long that's going to take.

ne kadar vakit aldığını düşünmeyiz.

So it's really just a matter of my phone clicking a couple of clicks,

Sadece telefonumda birkaç tıklama ile

send, and then it's done.

gönderiyorum ve oluyor.

And everything's automated at the other end.

Ve herşey diğer tarafta otomatik olarak işliyor.

BG: On the day you are in a place where there is no coverage, the FBI gets crazy?

BG: Kapsama alanı dışında olduğun bir yerde FBI deliye mi dönüyor?

HE: Well it goes to the last point that I was at.

HE: Son bulunduğum noktaya gidiyor.

So it holds onto the very last point.

En son neredeysem oraya.

So if I'm on a 12-hour flight,

Yani eğer 12 saatlik uçuştaysam,

you'll see the last airport that I departed from.

ayrıldığım son havaalanını görürsünüz.

BG: Hasan, thank you very much. (HE: Thank you.)

BG: Hasan, çok teşekkür ederim. (HE: Teşekkürler.)

(Applause)

(Alkışlar)