iO Tillett Wright: Fifty shades of gay

iO Tillett Wright: Geyin elli tonu

641,700 views ・ 2013-01-30

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Translator: Timothy Covell Reviewer: Morton Bast
0
0
7000
Çeviri: Some Anon Gözden geçirme: Cagla Taskin
00:15
Human beings start putting each other into boxes
1
15997
2429
İnsanlar birbirlerini gördükleri ilk andan başlayarak
00:18
the second that they see each other --
2
18426
1817
birbirlerini kutuların içine koymaya başlar.
00:20
Is that person dangerous? Are they attractive?
3
20243
3070
"O kişi tehlikeli mi? Çekici mi?
00:23
Are they a potential mate? Are they a potential networking opportunity?
4
23313
3266
Potansiyel bir eş mi? Potansiyel bir ağ kurma fırsatı mı?"
00:26
We do this little interrogation when we meet people
5
26579
2534
İnsanlarla tanıştığımızda onların zihinsel bir özgeçmişini
00:29
to make a mental resume for them.
6
29113
2167
çıkarmak için bu küçük sorgulamayı yaparız.
00:31
What's your name? Where are you from?
7
31280
1517
"Adın ne? Neredensin?
00:32
How old are you? What do you do?
8
32797
3361
Kaç yaşındasın? Ne yapıyorsun?"
00:36
Then we get more personal with it.
9
36158
2801
Sonra bu sorgulamada daha kişiselleşiriz.
00:38
Have you ever had any diseases?
10
38959
3148
"Hiç hastalığın oldu mu?"
00:42
Have you ever been divorced?
11
42107
1987
"Hiç boşandın mı?"
00:44
Does your breath smell bad while you're answering my interrogation right now?
12
44094
3446
"Tam şu anda sorularıma cevap verirken nefesin kokuyor mu?"
00:47
What are you into? Who are you into?
13
47540
1717
"Neyle ilgilisin? Kimle ilgilisin?"
00:49
What gender do you like to sleep with?
14
49257
1866
"Hangi cinsiyetle yatmaktan hoşlanırsın?"
00:51
I get it.
15
51123
2430
Anlıyorum.
00:53
We are neurologically hardwired
16
53553
1752
Kendimiz gibi insanları bulmak için
00:55
to seek out people like ourselves.
17
55305
2384
nörolojik olarak programlanmış vaziyetteyiz.
00:57
We start forming cliques as soon as we're old enough
18
57689
2185
Kabul görmenin nasıl hissettirdiğini bilecek
00:59
to know what acceptance feels like.
19
59874
1933
yaşa geldiğimiz gibi gruplar oluşturmaya başlarız.
01:01
We bond together based on anything that we can --
20
61807
2350
Ne bulabiliyorsak onun etrafında birbirimize bağlanırız.
01:04
music preference, race, gender, the block that we grew up on.
21
64157
5452
Müzik tercihi, ırk, cinsiyet, büyüdüğümüz mahalle...
01:09
We seek out environments that reinforce our personal choices.
22
69609
6888
Kişisel seçimlerimizi destekleyen çevreler ararız.
01:16
Sometimes, though, just the question "what do you do?"
23
76497
2461
Oysaki bazen sadece "Ne iş yaparsın?" sorusu bile
01:18
can feel like somebody's opening a tiny little box
24
78958
1960
sanki biri küçük bir kutuyu açıyormuş ve bizden
01:20
and asking you to squeeze yourself inside of it.
25
80918
1529
onun içine sıkışmamızı istiyormuş gibi hissettirir.
01:22
Because the categories, I've found, are too limiting.
26
82447
3567
Çünkü kategoriler -fark ettim ki- çok sınırlayıcı.
01:26
The boxes are too narrow.
27
86014
1884
Kutular çok dar.
01:27
And this can get really dangerous.
28
87898
2117
Ve bu gerçekten tehlikeli bir hal alabilir.
01:30
So here's a disclaimer about me, though,
29
90015
1781
Yalnız bu konuda daha derine inmeden
01:31
before we get too deep into this.
30
91796
1602
kendimle ilgili bir "sorumluluk reddi"nde bulunayım.
01:33
I grew up in a very sheltered environment.
31
93398
2985
Ben çok korunaklı bir çevrede büyüdüm.
01:36
I was raised in downtown Manhattan in the early 1980s,
32
96383
3946
1980'lerin ilk yıllarında Manhattan'ın merkezinde yetiştirildim;
01:40
two blocks from the epicenter of punk music.
33
100329
3895
punk müziğin merkez üssünden iki ada mesafede.
01:44
I was shielded from the pains of bigotry
34
104224
2090
Yobazlığın acılarından ve din tabanlı
01:46
and the social restrictions of a religiously-based upbringing.
35
106314
4100
bir yetiştirmenin sosyal kısıtlamalarından korunmuştum.
01:50
Where I come from, if you weren't a drag queen or a radical thinker
36
110414
3421
Benim geldiğim yerde, bir "drag queen" (kadın kılığına giren erkek sahne sanatçısı) ya da radikal bir düşünür
01:53
or a performance artist of some kind,
37
113835
2128
ya da bir çeşit performans sanatçısı değilseniz,
01:55
you were the weirdo.
38
115963
1984
garip olan sizdiniz.
01:57
(Laughter)
39
117947
1283
(Gülüşmeler)
01:59
It was an unorthodox upbringing,
40
119230
2085
Bu, geleneklere aykırı bir yetiştirmeydi
02:01
but as a kid on the streets of New York,
41
121315
2511
fakat New York sokaklarında bir çocuk olarak
02:03
you learn how to trust your own instincts,
42
123826
1971
içgüdülerinize nasıl güveneceğinizi öğreniyorsunuz,
02:05
you learn how to go with your own ideas.
43
125797
2933
kendi fikirlerinizle büyümeyi öğreniyorsunuz.
02:08
So when I was six, I decided that I wanted to be a boy.
44
128730
3239
Ve ben de, altı yaşına geldiğimde erkek olmak istediğime karar verdim.
02:11
I went to school one day and the kids wouldn't let me play basketball with them.
45
131969
3467
Bir gün okula gitmiştim ve çocuklar onlarla basketbol oynamama izin vermedi.
02:15
They said they wouldn't let girls play.
46
135436
1433
Kızları oynatmadıklarını söylediler.
02:16
So I went home, and I shaved my head,
47
136869
1410
Bunun üzerine ben de eve gittim ve kafamı tıraşladım
02:18
and I came back the next day and I said, "I'm a boy."
48
138279
2622
ve sonraki gün geri gittim ve "Ben erkeğim." dedim.
02:20
I mean, who knows, right?
49
140901
1014
Yani, kim bilecek, değil mi?
02:21
When you're six, maybe you can do that.
50
141915
3813
6 yaşındayken bunu belki yapabilirsiniz.
02:25
I didn't want anyone to know that I was a girl, and they didn't.
51
145728
3633
Kimsenin kız olduğumu bilmesini istemedim ve onlar da bilmediler.
02:29
I kept up the charade for eight years.
52
149361
2642
Bu numarayı sekiz yıl sürdürdüm.
02:32
So this is me when I was 11.
53
152003
4167
Bu benim, 11 yaşındayken.
02:36
I was playing a kid named Walter
54
156170
1511
"Julian Po" diye bir filmde
02:37
in a movie called "Julian Po."
55
157681
2189
Walter adında bir çocuğu oynuyordum.
02:39
I was a little street tough that followed Christian Slater around and badgered him.
56
159870
3434
Christian Slater'ı takip eden ve ona rahat vermeyen küçük bir sokak kabadayısıydım.
02:43
See, I was also a child actor,
57
163304
2050
Yani, ben aynı zamanda bir çocuk aktördüm
02:45
which doubled up the layers of the performance of my identity,
58
165354
2682
ve bu benim kimliğimin performans katmanlarını ikiye katladı
02:48
because no one knew that I was actually a girl really playing a boy.
59
168036
6088
çünkü aslında bir kız olduğumu ve gerçekten erkeği oynadığımı kimse bilmiyordu.
02:54
In fact, no one in my life knew that I was a girl --
60
174124
3116
Aslında, hayatımdaki hiç kimse kız olduğumu bilmiyordu;
02:57
not my teachers at school, not my friends,
61
177240
2316
ne okuldaki öğretmenlerim, ne arkadaşlarım,
02:59
not the directors that I worked with.
62
179556
1852
ne birlikte çalıştığım yönetmenler...
03:01
Kids would often come up to me in class
63
181408
2265
Çocuklar genellikle sınıfta bana gelirlerdi
03:03
and grab me by the throat to check for an Adam's apple
64
183673
2234
ve âdemelmamı kontrol etmek için boğazımı tutarlardı
03:05
or grab my crotch to check what I was working with.
65
185907
3349
ya da kasığımı tutup ne olduğunu kontrol ederlerdi.
03:09
When I would go to the bathroom, I would turn my shoes around in the stalls
66
189256
2361
Tuvalete gittiğimde ayakta işiyormuş gibi görünmek için
03:11
so that it looked like I was peeing standing up.
67
191617
2555
kabinde ayakkabılarımı ters çevirirdim.
03:14
At sleepovers I would have panic attacks
68
194172
2068
Arkadaşlarıma kalmaya gittiğimde
03:16
trying to break it to girls that they didn't want to kiss me
69
196240
2384
kendimi açık etmeden kızlara beni öpmek istemeyeceklerini
03:18
without outing myself.
70
198624
1732
anlatmak için panik ataklar geçirirdim.
03:20
It's worth mentioning though
71
200356
2052
Fakat şunu da ifade etmem gerekir ki
03:22
that I didn't hate my body or my genitalia.
72
202408
3849
bedenimden ya da cinsel organlarımdan nefret etmiyordum.
03:26
I didn't feel like I was in the wrong body.
73
206257
1767
Yanlış bir bedendeymişim gibi hissetmiyordum.
03:28
I felt like I was performing this elaborate act.
74
208024
2032
Özenle hazırlanmış bir numara yapıyor gibi hissediyordum.
03:30
I wouldn't have qualified as transgender.
75
210056
3827
Bir transgender kabul edilemezdim.
03:33
If my family, though, had been the kind of people to believe in therapy,
76
213883
2246
Fakat ailem, terapiye inanan bir aile olsaydı
03:36
they probably would have diagnosed me
77
216129
1723
beni muhtemelen cinsiyet algısı bozukluğu
03:37
as something like gender dysmorphic
78
217852
1786
gibi bir şeyle teşhis ederlerdi
03:39
and put me on hormones to stave off puberty.
79
219638
2403
ve ergenliği atlatan hormonlar verirlerdi.
03:42
But in my particular case,
80
222041
884
03:42
I just woke up one day when I was 14,
81
222925
1715
Fakat benim kendi hikâyemde,
14 yaşındayken bir gün uyandım
03:44
and I decided that I wanted to be a girl again.
82
224640
2583
ve tekrar kız olmak istediğime karar verdim.
03:47
Puberty had hit, and I had no idea what being a girl meant,
83
227223
3000
Ergenlik gelmişti ve kız olmanın ne demek olduğuna dair bir fikrim yoktu
03:50
and I was ready to figure out who I actually was.
84
230223
3625
ve gerçekten kim olduğumu bulmaya hazırdım.
03:53
When a kid behaves like I did,
85
233848
2405
Bir çocuk benim gibi davranırken
03:56
they don't exactly have to come out, right?
86
236253
1836
gerçeği itiraf etmesi gerekmez, değil mi?
03:58
No one is exactly shocked.
87
238089
2261
Ve kimse de tam şok olmaz.
04:00
(Laughter)
88
240350
3744
(Gülüşmeler)
04:04
But I wasn't asked to define myself by my parents.
89
244094
4463
Fakat ebeveynlerim benden kendimi tanımlamamı istemedi.
04:08
When I was 15, and I called my father
90
248557
1866
15 yaşındayken, aşık olduğumu söylemek
04:10
to tell him that I had fallen in love,
91
250423
1700
için babamla konuştuğumda;
04:12
it was the last thing on either of our minds
92
252123
2300
ilk aşkımın bir kız olduğu gerçeğinin
04:14
to discuss what the consequences were
93
254423
1616
ne gibi sonuçları olacağını tartışmak
04:16
of the fact that my first love was a girl.
94
256039
2418
ikimizin de aklındaki son şeydi.
04:18
Three years later, when I fell in love with a man,
95
258457
2282
Üç yıl sonra bir adama aşık olduğum zaman
04:20
neither of my parents batted an eyelash either.
96
260739
2584
ebeveynlerim istiflerini bile bozmadılar.
04:23
See, it's one of the great blessings of my very unorthodox childhood
97
263323
3383
Bakın, herhangi bir noktada herhangi bir şey olarak kendimi tanımlamamın istenmemiş olması,
04:26
that I wasn't ever asked to define myself
98
266706
2034
gayet geleneklere aykırı olan çocukluğumun
04:28
as any one thing at any point.
99
268740
2347
müthiş nimetlerinden biridir.
04:31
I was just allowed to be me, growing and changing in every moment.
100
271087
3819
Her anın içinde büyüyerek ve değişerek, sadece kendim olmama izin verilmişti.
04:34
So four, almost five years ago,
101
274906
3045
Dört, neredeyse beş yıl önce,
04:37
Proposition 8, the great marriage equality debate,
102
277951
3315
8 numaralı yasa teklifi, şu büyük evlilik eşitliği tartışması
04:41
was raising a lot of dust around this country.
103
281266
1975
bu ülkede büyük toz koparıyordu.
04:43
And at the time, getting married wasn't really something
104
283241
2611
Ve o zaman, evlenmek gerçekten
04:45
I spent a lot of time thinking about.
105
285852
1133
pek üzerine düşündüğüm bir şey değildi
04:46
But I was struck by the fact that America,
106
286985
2806
fakat Amerika gibi, böylesi lekeli bir vatandaşlık hakları
04:49
a country with such a tarnished civil rights record,
107
289791
2065
geçmişi olan bir ülkenin, hatalarını bu kadar bariz
04:51
could be repeating its mistakes so blatantly.
108
291856
2616
bir şekilde tekrar edebiliyor olması beni çarpmıştı.
04:54
And I remember watching the discussion on television
109
294472
1968
Ve televizyondaki tartışmayı izlediğimi
04:56
and thinking how interesting it was
110
296440
1801
ve şunun ne kadar ilginç olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum:
04:58
that the separation of church and state
111
298241
3031
Din ve devlet ayrımı, bu ülkenin tamamında,
05:01
was essentially drawing geographical boundaries throughout this country,
112
301272
3619
coğrafi sınırlar çiziyordu aslında,
05:04
between places where people believed in it
113
304891
1582
ona inananların olduğu yerlerle
05:06
and places where people didn't.
114
306473
1785
inanmayanların olduğu yerler arasında.
05:08
And then, that this discussion was drawing geographical boundaries around me.
115
308258
6248
Ve sonra, bu tartışmanın, benim çevremde coğrafi sınırlar çizdiğini düşündüm.
05:14
If this was a war with two disparate sides,
116
314506
3118
Bu eğer iki apayrı taraf arasındaki bir savaşsa,
05:17
I, by default, fell on team gay,
117
317624
2781
ben kafadan, gey takımına düşüyordum
05:20
because I certainly wasn't 100 percent straight.
118
320405
3186
çünkü kesinlikle yüzde yüz hetero değildim.
05:23
At the time I was just beginning to emerge
119
323591
3249
O zamanlar; erkek çocukluktan
05:26
from this eight-year personal identity crisis zigzag
120
326840
3917
kız giysileri içindeki erkek görünümlü kız çocuğuna
05:30
that saw me go from being a boy
121
330757
1833
daha sonra karşı uçtaki, süper kısa giyinen, aşırı telafi çabasında olan,
05:32
to being this awkward girl that looked like a boy in girl's clothes
122
332590
3222
erkek peşindeki kız gibi kıza ve nihayet son olarak,
05:35
to the opposite extreme of this super skimpy,
123
335812
2790
aslında kim olduğumun yalnız ikircikli bir keşfine,
05:38
over-compensating, boy-chasing girly-girl
124
338602
2666
kişiye göre hem erkeklerden hem kızlardan
05:41
to finally just a hesitant exploration of what I actually was,
125
341268
3968
hoşlanan erkek Fatmamsı bir kıza
05:45
a tomboyish girl
126
345236
2407
evrildiğim, sekiz yıllık
05:47
who liked both boys and girls depending on the person.
127
347643
3209
zikzaklı kimlik krizimden yeni çıkmaya başlıyordum.
05:50
I had spent a year photographing this new generation of girls, much like myself,
128
350852
5151
Bana çok benzeyen, bi' nevi satır aralarına düşen bu yeni nesil kızların
05:56
who fell kind of between-the-lines --
129
356003
1666
fotoğraflarını çekerek bir sene geçirmiştim;
05:57
girls who skateboarded but did it in lacy underwear,
130
357669
3537
kaykay yapan ama bunu dantelli iç çamaşırlarıyla yapan kızlar,
06:01
girls who had boys' haircuts but wore girly nail polish,
131
361206
3958
erkek saç kesimli olan ama tipik kız ojeli kızlar,
06:05
girls who had eyeshadow to match their scraped knees,
132
365164
2995
yaralı dizlerine uyacak göz farı süren kızlar,
06:08
girls who liked girls and boys who all liked boys and girls
133
368159
3098
erkeklerden ve kızlardan hoşlanan kızlar, sadece erkeklerden hoşlanan kızlar
06:11
who all hated being boxed in to anything.
134
371257
1849
ve herhangi bir kalıba sokulmaktan nefret eden kızlar...
06:13
I loved these people, and I admired their freedom,
135
373106
3751
Bu insanları çok sevdim ve onların özgürlüklerine hayranlık duydum
06:16
but I watched as the world outside of our utopian bubble
136
376857
2933
fakat bizim ütopyacı fanusumuzun dışındaki dünyanın,
06:19
exploded into these raging debates
137
379790
1850
ulusal televizyonda alimlerin, aşkımızı bestiyaliteye benzettikleri
06:21
where pundits started likening our love to bestiality on national television.
138
381640
5566
öfkeli tartışmalarla dolup taştığını izledim.
06:27
And this powerful awareness rolled in over me
139
387206
2333
Ve güçlü bir farkındalık üzerime sindi;
06:29
that I was a minority, and in my own home country,
140
389539
5367
ben bir azınlıktım ve kendi ülkemde,
06:34
based on one facet of my character.
141
394906
2651
karakterimin bir özelliğinden dolayı
06:37
I was legally and indisputably a second-class citizen.
142
397557
5615
kanunen ve kesin olarak ikinci sınıf bir vatandaştım.
06:43
I was not an activist.
143
403172
1534
Ben bir aktivist değildim.
06:44
I wave no flags in my own life.
144
404706
2500
Kendi hayatımda bayrak sallamam.
06:47
But I was plagued by this question:
145
407206
2139
Fakat bu soru beni rahatsız etmişti:
06:49
How could anyone vote to strip the rights
146
409345
2946
Nasıl olur da herhangi biri, benim tanıdığım
06:52
of the vast variety of people that I knew
147
412291
2165
bunca farklı insanın haklarını, karakterlerinin
06:54
based on one element of their character?
148
414456
3434
bir parçasından yola çıkarak yok etmek için oy verebildi?
06:57
How could they say that we as a group
149
417890
1516
Bizim bir grup olarak başka biriyle eşit hakları
06:59
were not deserving of equal rights as somebody else?
150
419406
2933
hak etmediğimizi nasıl söyleyebiliyorlardı?
07:02
Were we even a group? What group?
151
422339
2367
Biz hatta bir grup muyduk? Ne grubu?
07:04
And had these people ever even consciously met a victim of their discrimination?
152
424706
3867
Ve bu insanlar hiç bilinçli olarak ayrımcılıklarının bir kurbanıyla tanışmışlar mıydı?
07:08
Did they know who they were voting against and what the impact was?
153
428573
4043
Kime karşı oy kullandıklarını ve bunun etkisinin ne olduğunu biliyorlar mıydı?
07:12
And then it occurred to me,
154
432616
1891
Ve sonra aklıma şu geldi:
07:14
perhaps if they could look into the eyes
155
434507
2283
Belki ikinci sınıf vatandaşlığa attıkları
07:16
of the people that they were casting into second-class citizenship
156
436790
3781
insanların gözlerine bakabilseler
07:20
it might make it harder for them to do.
157
440571
1902
bu onları, yaptıklarını daha zor yapar hale getirebilirdi,
07:22
It might give them pause.
158
442473
1984
onları düşündürebilirdi.
07:24
Obviously I couldn't get 20 million people to the same dinner party,
159
444457
5840
Açık ki 20 milyon kişiyi aynı akşam yemeği partisine toplayamazdım
07:30
so I figured out a way where I could introduce them to each other photographically
160
450297
4331
ben de onları birbirleriyle fotoğraf yoluyla tanıştırabileceğim bir yol buldum,
07:34
without any artifice, without any lighting,
161
454628
2966
hiçbir hile olmadan, hiçbir ışıklandırma olmadan
07:37
or without any manipulation of any kind on my part.
162
457594
3234
ya da benim tarafımdan hiçbir çeşitte bir manipülasyon olmadan;
07:40
Because in a photograph you can examine a lion's whiskers
163
460828
2750
çünkü fotoğrafta bir aslanın bıyıklarını yüzünüzü
07:43
without the fear of him ripping your face off.
164
463578
2716
parçalaması korkusu olmadan inceleyebilirsiniz.
07:46
For me, photography is not just about exposing film,
165
466294
3397
Benim için, fotoğraf sadece filmi göstermekle ilgili değil;
07:49
it's about exposing the viewer
166
469691
1953
seyirciyi yeni bir şeyle, daha önce gitmediği bir yerle
07:51
to something new, a place they haven't gone before,
167
471644
2101
karşı karşıya bırakmakla ilgili
07:53
but most importantly, to people that they might be afraid of.
168
473745
3315
fakat en önemlisi korkuyor olabilecekleri insanlarla.
07:57
Life magazine introduced generations of people
169
477060
1844
Life dergisi nesillerce insana, varolduklarından habersiz
07:58
to distant, far-off cultures they never knew existed through pictures.
170
478904
4074
oldukları uzak kültürleri fotoğraflar yoluyla tanıttı.
08:02
So I decided to make a series of very simple portraits,
171
482978
6233
Ben de çok basit bir portre serisi yapmaya karar verdim,
08:09
mugshots if you will.
172
489211
1750
sabıka fotoğrafları bi' nevi.
08:10
And I basically decided to photograph anyone in this country
173
490961
3768
Ve ben aslında bu ülkedeki yüzde yüz hetero olmayan herkesi
08:14
that was not 100 percent straight,
174
494729
2401
fotoğraflamaya karar verdim
08:17
which, if you don't know, is a limitless number of people.
175
497130
3183
ki eğer bilmiyorsanız, bu, sonsuz sayıda insan demek.
08:20
(Laughter)
176
500313
2050
(Gülüşmeler)
08:22
So this was a very large undertaking,
177
502363
2666
Yani, bu çok büyük bir girişimdi
08:25
and to do it we needed some help.
178
505029
1884
ve yapmak için yardıma ihtiyacımız vardı.
08:26
So I ran out in the freezing cold,
179
506913
2533
Böylece dondurucu soğukta dışarı çıktım
08:29
and I photographed every single person that I knew that I could get to
180
509446
3408
ve iki sene öncenin şubatında ulaşabileceğimi bildiğim
08:32
in February of about two years ago.
181
512854
3970
her bir insanı fotoğrafladım.
08:36
And I took those photographs, and I went to the HRC and I asked them for some help.
182
516824
4123
Ve o fotoğrafları aldım ve HRC'ye gittim ve onlardan yardım istedim.
08:40
And they funded two weeks of shooting in New York.
183
520947
2366
Ve onlar New York'ta iki haftalık çekimi finanse ettiler.
08:43
And then we made this.
184
523313
3011
Ve sonra bunu yaptık.
08:46
(Music)
185
526324
12277
(Müzik)
08:58
Video: I'm iO Tillett Wright, and I'm an artist born and raised in New York City.
186
538601
4183
Video: Ben iO Tillett Wright; New York'ta doğmuş ve yetişmiş bir sanatçıyım.
09:02
(Music)
187
542784
13308
(Müzik)
09:16
Self Evident Truths is a photographic record of LGBTQ America today.
188
556092
4662
Kendinden Menkul Gerçekler, LGBTQ Amerikası'nın fotoğrafik bir kaydı.
09:20
My aim is to take a simple portrait
189
560754
1623
Amacım, yüzde yüz hetero olmayan
09:22
of anyone who's anything other than 100 percent straight
190
562377
2650
ya da herhangi bir şekilde LGBTQ tayfına düştüğünü
09:25
or feels like they fall in the LGBTQ spectrum in any way.
191
565027
5220
hisseden herkesin basit bir portresini çekmek.
09:30
My goal is to show the humanity that exists in every one of us
192
570247
2998
Hedefim, hepimizin içinde varolan insanlığı
09:33
through the simplicity of a face.
193
573245
2118
bir yüzün sadeliği üzerinden göstermek.
09:35
(Music)
194
575363
2688
(Müzik)
09:38
"We hold these truths to be self-evident that all men are created equal."
195
578051
3090
"Bu gerçekleri kendinden menkul kabul ediyoruz; tüm insanlar eşit yaratılmıştır."
09:41
It's written in the Declaration of Independence.
196
581141
2417
Bu, Bağımsızlık Bildirgesi'nde yazıyor.
09:43
We are failing as a nation
197
583558
1267
Bir ülke olarak, üzerine kurulduğumuz ahlaki değerleri
09:44
to uphold the morals upon which we were founded.
198
584825
2109
sürdürmekte başarısız oluyoruz.
09:46
There is no equality in the United States.
199
586934
2207
Birleşik Devletler'de eşitlik yok.
09:49
["What does equality mean to you?"]
200
589156
2383
[Eşitlik senin için ne ifade ediyor?]
09:51
["Marriage"] ["Freedom"] ["Civil rights"]
201
591539
1638
["Evlilik"] ["Özgürlük"] ["Vatandaşlık hakları"]
09:53
["Treat every person as you'd treat yourself"]
202
593177
2126
["Her insana, kendine davranacağın gibi davran"]
09:55
It's when you don't have to think about it, simple as that.
203
595303
3620
Üzerine düşünmen gerekmediği zaman olmuş demektir; bu kadar basit.
09:58
The fight for equal rights is not just about gay marriage.
204
598923
2790
Eşit haklar için mücadele sadece gey evlilikleriyle ilgili değil.
10:01
Today in 29 states, more than half of this country,
205
601713
4096
Bugün 29 eyalette, ülkenin yarısından daha fazlasında,
10:05
you can legally be fired just for your sexuality.
206
605809
4371
sadece cinselliğin nedeniyle yasal olarak kovulabilirsin.
10:10
["Who is responsible for equality?"]
207
610180
3151
["Eşitlikten kim sorumlu?"]
10:13
I've heard hundreds of people give the same answer:
208
613331
3011
Yüzlerce insanın aynı cevabı verdiğini duydum:
10:16
"We are all responsible for equality."
209
616342
3476
"Eşitlikten hepimiz sorumluyuz."
10:19
So far we've shot 300 faces in New York City.
210
619818
2853
Şimdiye kadar New York City'de 300 yüz çektik.
10:22
And we wouldn't have been able to do any of it
211
622671
1416
Ve İnsan Hakları Kampanyası'nın cömert desteği
10:24
without the generous support of the Human Rights Campaign.
212
624087
2885
olmadan bunun hiçbirini yapamazdık.
10:26
I want to take the project across the country.
213
626972
1949
Projeyi tüm ülkeye genişletmek istiyorum.
10:28
I want to visit 25 American cities, and I want to shoot 4,000 or 5,000 people.
214
628921
4083
25 Amerikan şehrini ziyaret etmek ve 4000 ya da 5000 kişiyi çekmek istiyorum.
10:33
This is my contribution to the civil rights fight of my generation.
215
633004
3983
Bu, neslimin vatandaşlık hakları mücadelesine benim katkım.
10:36
I challenge you to look into the faces of these people
216
636987
2177
Sizi bu insanların yüzlerine bakmaya ve onlara
10:39
and tell them that they deserve less than any other human being.
217
639164
2862
başka herhangi bir insandan daha azını hak ettiklerini söylemeye davet ediyorum.
10:42
(Music)
218
642026
2040
(Müzik)
10:44
["Self evident truths"]
219
644066
2267
["Kendinden Menkul Gerçekler"]
10:46
["4,000 faces across America"]
220
646348
1664
["Amerika boyunca 4000 yüz"]
10:48
(Music)
221
648013
4556
(Müzik)
10:52
(Applause)
222
652569
8248
(Alkış)
11:00
iO Tillett Wright: Absolutely nothing could have prepared us for what happened after that.
223
660817
4283
iO Tillett Wright: Bizi bunun sonrasında olanlara kesinlikle hiçbir şey hazırlayamazdı.
11:05
Almost 85,000 people watched that video,
224
665100
3250
Neredeyse 85 bin kişi o videoyu izledi
11:08
and then they started emailing us from all over the country,
225
668350
2500
ve sonra bize ülkenin her yerinden e-posta göndermeye başladılar,
11:10
asking us to come to their towns and help them to show their faces.
226
670850
4667
şehirlerine gelmemizi ve yüzlerini göstermelerine yardım etmemizi istiyorlardı.
11:15
And a lot more people wanted to show their faces than I had anticipated.
227
675517
4350
Ve beklediğimden çok daha fazla insan yüzünü göstermek istedi.
11:19
So I changed my immediate goal to 10,000 faces.
228
679867
3501
Ben de yakın hedefimi 10 bin yüz olarak değiştirdim.
11:23
That video was made in the spring of 2011,
229
683368
4065
O video 2011 baharında yapılmıştı
11:27
and as of today I have traveled to almost 20 cities
230
687433
3457
ve bugün itibariyle neredeyse 20 şehre gittim
11:30
and photographed almost 2,000 people.
231
690890
2906
ve neredeyse 2000 kişiyi fotoğrafladım.
11:33
I know that this is a talk,
232
693796
3010
Bunun bir konuşma olduğunu biliyorum,
11:36
but I'd like to have a minute of just quiet
233
696806
3266
fakat sadece sessiz bir dakika rica ediyorum
11:40
and have you just look at these faces
234
700072
1249
ve sadece bu yüzlere bakmanızı istiyorum
11:41
because there is nothing that I can say that will add to them.
235
701321
3870
çünkü söyleyip de onlara ekleyebileceğim hiçbir şeyim yok.
11:45
Because if a picture is worth a thousand words,
236
705191
2533
Çünkü eğer bir resim bin kelimeye bedelse
11:47
then a picture of a face needs a whole new vocabulary.
237
707724
3339
bir yüzün resminin tamamen yeni bir söz dağarcığına gereksinimi vardır.
12:12
So after traveling and talking to people
238
732329
3679
Böylece, dolaşıp Oklahoma ve Texas'ın
12:16
in places like Oklahoma or small-town Texas,
239
736008
3848
küçük kasabaları gibi yerlerde insanlarla konuştuktan sonra
12:19
we found evidence that the initial premise was dead on.
240
739856
3535
anladık ki ilk önermemiz kesin doğruydu.
12:23
Visibility really is key.
241
743391
1886
Görünürlük gerçekten hayatiydi.
12:25
Familiarity really is the gateway drug to empathy.
242
745277
3263
Aşinalık gerçekten empatiye götüren "geçiş maddesi"ydi.
12:28
Once an issue pops up in your own backyard or amongst your own family,
243
748540
3450
Bir mevzu kendi arka bahçenizde ya da ailenizde ortaya çıkıverince
12:31
you're far more likely to explore sympathy for it
244
751990
2917
onun için sempati geliştirmeye ya da üzerinde yeni bir
12:34
or explore a new perspective on it.
245
754907
1566
perspektif geliştirmeye çok daha yatkın oluyorsunuz.
12:36
Of course, in my travels I met people
246
756473
2651
Tabii ki, seyahatlerimde çocuklarından hetero olmadıkları için
12:39
who legally divorced their children for being other than straight,
247
759124
4199
kanunen ayrılan insanlarla tanıştım
12:43
but I also met people who were Southern Baptists
248
763323
2368
fakat çocukları lezbiyen olduğu için kiliselerini değiştirmiş
12:45
who switched churches because their child was a lesbian.
249
765691
3016
Güney Vaftizcileri'yle de tanıştım.
12:48
Sparking empathy had become the backbone of Self Evident Truths.
250
768707
4150
Empatiyi ateşlemek Kendinden Menkul Gerçekler'in belkemiği oldu
12:52
But here's what I was starting to learn that was really interesting:
251
772857
3416
fakat öğrenmeye başladığım gerçekten ilginç olan şey şu:
12:56
Self Evident Truths doesn't erase the differences between us.
252
776273
4350
Kendinden Menkul Gerçekler aramızdaki farklılıkları silmiyor;
13:00
In fact, on the contrary, it highlights them.
253
780623
3384
aslında, tersine, onları vurguluyor.
13:04
It presents, not just the complexities
254
784007
2099
Sadece, bir dizi farklı insanda bulunan
13:06
found in a procession of different human beings,
255
786106
2167
karmaşıklıkları değil, her bir kişinin kendi içinde bulunan
13:08
but the complexities found within each individual person.
256
788273
3600
karmaşıklıkları da ortaya koyuyor.
13:11
It wasn't that we had too many boxes, it was that we had too few.
257
791873
4885
Konu, çok fazla "kutumuz" olması değil, çok az kutumuz olmasıydı.
13:22
At some point I realized that my mission to photograph "gays" was inherently flawed,
258
802778
6785
Bir noktada fark ettim ki "gey"leri fotoğraflama görevim özünde kusurluydu
13:29
because there were a million different shades of gay.
259
809563
3188
çünkü geyin milyonlarca farklı tonu vardı.
13:32
Here I was trying to help,
260
812751
2746
Burada yardım etmeye çalışıyordum
13:35
and I had perpetuated the very thing I had spent my life trying to avoid --
261
815497
3193
ve önlemeye çalışmakla hayatımı geçirdiğim o şeyi devam ettiriyordum,
13:38
yet another box.
262
818690
2506
bir başka kutu daha.
13:41
At some point I added a question to the release form
263
821196
3220
Bir noktada, değerlendirme formuna insanlara kendilerini
13:44
that asked people to quantify themselves
264
824416
1929
yüzde 1 gey ile yüzde 100 gey arasında
13:46
on a scale of one to 100 percent gay.
265
826345
2800
konumlandırmalarını isteyen bir soru koydum
13:49
And I watched so many existential crises unfold in front of me.
266
829145
3916
ve gözlerimin önünde o kadar çok varoluşsal krizin ortaya çıkışına tanık oldum ki.
13:53
(Laughter)
267
833061
2801
(Gülüşmeler)
13:55
People didn't know what to do
268
835862
1200
İnsanlar ne yapacaklarını bilmiyorlardı
13:57
because they had never been presented with the option before.
269
837062
2403
çünkü bu seçenek daha önce onlara sunulmamıştı.
13:59
Can you quantify your openness?
270
839465
2187
Açıklığınızı ölçebilir misiniz?
14:01
Once they got over the shock, though,
271
841652
1910
Fakat şoku atlattıktan sonra,
14:03
by and large people opted for somewhere between 70 to 95 percent
272
843562
4083
insanlar, genel olarak yüzde 70 ve 95
14:07
or the 3 to 20 percent marks.
273
847645
2517
ya da yüzde 3 ve 20 aralıklarını tercih ettiler.
14:10
Of course, there were lots of people who opted for a 100 percent one or the other,
274
850162
2701
Tabii ki, şu veya bu şekilde yüzde 100'ü tercih eden birçok insan vardı
14:12
but I found that a much larger proportion of people
275
852863
2468
fakat gördüm ki insanların çok daha büyük bir kesimi
14:15
identified as something that was much more nuanced.
276
855331
2849
kendilerini çok daha hassas bir noktada tanımladılar.
14:18
I found that most people fall on a spectrum of what I have come to refer to as "Grey."
277
858180
6209
Gördüm ki, çoğu insan benim "gri" olarak bahsetmeye başladığım tayfa düşüyor.
14:24
Let me be clear though -- and this is very important --
278
864389
3984
Yalnız, izin verin, şunu netlikle ifade edeyim -ki bu çok önemli-:
14:28
in no way am I saying that preference doesn't exist.
279
868373
4716
Ben, hiçbir şekilde, tercihin olmadığını söylemiyorum;
14:33
And I am not even going to address the issue of choice versus biological imperative,
280
873089
4800
ve "seçime karşı biyolojik zorunluluk" konusuna değinmeyeceğim bile
14:37
because if any of you happen to be of the belief
281
877889
2867
çünkü eğer herhangi biriniz cinsel yönelimin
14:40
that sexual orientation is a choice,
282
880756
1867
bir seçim olduğuna inanıyorsa
14:42
I invite you to go out and try to be grey.
283
882623
1533
sizi dışarı çıkıp "gri" olmaya davet ediyorum.
14:44
I'll take your picture just for trying.
284
884156
2266
Sadece denediğiniz için resminizi çekerim.
14:46
(Laughter)
285
886422
1383
(Gülüşmeler)
14:47
What I am saying though is that human beings are not one-dimensional.
286
887805
4417
Oysaki söylediğim şey, insanların tek boyutlu olmadığıdır.
14:52
The most important thing to take from the percentage system is this:
287
892222
5768
Yüzde sisteminden çıkaracağımız en önemli şey şudur:
14:57
If you have gay people over here
288
897990
2217
Burada gey insanlar varsa
15:00
and you have straight people over here,
289
900207
3648
ve burada hetero insanlar varsa
15:03
and while we recognize that most people identify
290
903855
2968
ve biz, çoğu insanın kendini iki uçtan birine ya da diğerine
15:06
as somewhere closer to one binary or another,
291
906823
2703
daha yakın olarak tanımladığını kabul ederken
15:09
there is this vast spectrum of people that exist in between.
292
909526
4946
bu ikisinin arasında var olan insanların oluşturduğu koskoca bir tayf var;
15:14
And the reality that this presents is a complicated one.
293
914472
3034
ve bunun ortaya koyduğu gerçeklik karmaşık bir gerçeklik
15:17
Because, for example, if you pass a law
294
917506
2284
çünkü, mesela, bir patrona çalışanı
15:19
that allows a boss to fire an employee for homosexual behavior,
295
919790
3503
homoseksüel davranış yüzünden kovmaya izin veren bir kanunu geçirirseniz
15:23
where exactly do you draw the line?
296
923293
2767
sınırı tam olarak nerede çizeceksiniz?
15:26
Is it over here, by the people who have had one or two heterosexual experiences so far?
297
926060
5866
Şu ana kadar bir ya da iki heteroseksüel deneyim yaşamışların olduğu burada mı?
15:31
Or is it over here
298
931926
1301
Ya da
15:33
by the people who have only had one or two homosexual experiences thus far?
299
933227
4099
şimdiye kadar bir ya da iki homoseksüel deneyim yaşamışların olduğu burada mı?
15:37
Where exactly does one become a second-class citizen?
300
937326
4650
Bir kişi tam olarak nerede ikinci sınıf vatandaş oluyor?
15:41
Another interesting thing that I learned from my project and my travels
301
941976
4816
Projemden ve seyahatlerimden öğrendiğim başka ilginç bir şey
15:46
is just what a poor binding agent sexual orientation is.
302
946792
4302
cinsel yönelimin aslında ne kadar zayıf bir bağlayıcı olduğu.
15:51
After traveling so much and meeting so many people,
303
951094
2611
Bu kadar seyahat ettikten ve bu kadar kişiyle konuştuktan sonra
15:53
let me tell you, there are just as many jerks and sweethearts
304
953705
3505
size şunu söyleyeyim: İnsan ırkının içinde ne kadar
15:57
and Democrats and Republicans and jocks and queens
305
957210
2949
pislik ve tatlı insan ve demokrat ve cumhuriyetçi
16:00
and every other polarization you can possibly think of
306
960159
2950
ve aklınıza gelebilecek her türlü kutuplaşmadan insan varsa
16:03
within the LGBT community
307
963109
2134
LGBT topluluğunda da
16:05
as there are within the human race.
308
965243
3516
o kadar var.
16:08
Aside from the fact that we play with one legal hand tied behind our backs,
309
968759
4618
Hukuki olarak bir elimizin bağlı olduğu gerçeğini bir yana bırakacak olursak
16:13
and once you get past the shared narrative of prejudice and struggle,
310
973377
3665
ve müşterek önyargı ve mücadele söylemini bir kez aştığınızda,
16:17
just being other than straight
311
977042
1401
hetero dışında bir şey olmak, tek başına,
16:18
doesn't necessarily mean that we have anything in common.
312
978443
5016
illa ortak herhangi bir şeyimiz olduğu anlamına gelmiyor.
16:23
So in the endless proliferation of faces that Self Evident Truths is always becoming,
313
983459
8401
Yani, Kendinden Menkul Gerçekler'in daima evrildiği yüzlerin bitmek bilmez çoğalışında,
16:31
as it hopefully appears across more and more platforms,
314
991860
3199
umarım ki gitgide daha fazla platformda görünürlük kazanırken,
16:35
bus shelters, billboards, Facebook pages, screen savers,
315
995059
5459
otobüs duraklarında, reklam panolarında, Facebook sayfalarında, ekran koruyucularında,
16:40
perhaps in watching this procession of humanity,
316
1000518
3075
belki insanlığın bu dizilişini izleyişimizde
16:43
something interesting and useful will begin to happen.
317
1003593
2917
ilginç ve yararlı bir şey olmaya başlayacak.
16:46
Hopefully these categories, these binaries,
318
1006510
3717
Umarım ki bu kategoriler, bu ikilikler,
16:50
these over-simplified boxes
319
1010227
1749
bu aşırı basitleştirilmiş kutular
16:51
will begin to become useless and they'll begin to fall away.
320
1011976
5066
kullanışsız olmaya ve azalmaya başlayacaklar;
16:57
Because really, they describe nothing that we see
321
1017042
3418
çünkü gerçekten, bunlar gördüğümüz hiçbir şeyi
17:00
and no one that we know and nothing that we are.
322
1020460
3349
ve tanıdığımız hiç kimseyi ve olduğumuz hiçbir şeyi betimlemiyor.
17:03
What we see are human beings in all their multiplicity.
323
1023809
5601
Gördüğümüz, baştan ayağa çeşitliliklerin içindeki insanlardır;
17:09
And seeing them makes it harder to deny their humanity.
324
1029410
3583
ve onları görmek, insanlıklarını reddetmeyi daha zorlaştırıyor;
17:12
At the very least I hope it makes it harder to deny their human rights.
325
1032993
4341
en azından, umuyorum ki onların insan haklarını reddetmeyi daha zorlaştırıyor.
17:17
So is it me particularly
326
1037334
3559
Yani, barınma hakkını,
17:20
that you would choose to deny the right to housing,
327
1040893
3502
evlat edinme hakkını, evlenme hakkını,
17:24
the right to adopt children, the right to marriage,
328
1044395
2981
burada alışveriş yapma, burada yaşama,
17:27
the freedom to shop here, live here, buy here?
329
1047376
3633
burada satın alma özgürlüğünü reddetmeyi seçeceğiniz o kişi ben miyim?
17:31
Am I the one that you choose to disown
330
1051009
2079
Çocuğunuz ya da erkek kardeşiniz ya da kız kardeşiniz
17:33
as your child or your brother or your sister or your mother or your father,
331
1053088
4422
ya da anneniz ya da babanız, komşunuz, kuzeniniz, amcanız, başkanınız,
17:37
your neighbor, your cousin, your uncle, the president,
332
1057510
2348
kadın polisiniz ya da itfaiyeciniz olarak
17:39
your police woman or the fireman?
333
1059858
3450
reddetmeyi seçeceğiniz o kişi ben miyim?
17:43
It's too late.
334
1063308
3018
Çok geç;
17:46
Because I already am all of those things.
335
1066326
3301
çünkü ben çoktan onların hepsiyim;
17:49
We already are all of those things, and we always have been.
336
1069627
4365
biz çoktan onların hepsiyiz, ve daima öyleydik.
17:53
So please don't greet us as strangers,
337
1073992
2806
Yani, lütfen bizi yabancılar olarak karşılamayın;
17:56
greet us as your fellow human beings, period.
338
1076798
3553
bizi insan akranlarınız olarak karşılayın, nokta.
18:00
Thank you.
339
1080351
1316
Teşekkür ederim.
18:01
(Applause)
340
1081667
10927
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7