The beauty of human skin in every color | Angélica Dass

Çeviri: Hatice Melek Yıldız Gözden geçirme: Sancak Gülgen

It has been 128 years

Dünyadaki son ülkenin köleliği

since the last country in the world abolished slavery

yok etmesinin üzerinden 128 yıl,

and 53 years

Martin Luther King'in "Bir hayalim var...''

since Martin Luther King pronounced his "I Have A Dream" speech.

konuşmasının üzerinden ise 53 yıl geçti.

But we still live in a world

Ama hâlâ derinizin renginin sadece

where the color of our skin not only gives a first impression,

ilk izlenim vermekle kalmayıp sizinle ilgili akılda kalan son şey olduğu

but a lasting one that remains.

bir dünyada yaşıyoruz.

I was born in a family full of colors.

Çok renkli bir ailede doğdum.

My father is the son of a maid

Babam yoğun çikolata renk tonunu aldığı

from whom he inherited an intense dark chocolate tone.

bir hizmetçinin oğluydu.

He was adopted by those who I know as my grandparents.

Babaannem ve dedem olarak tanıdığım kişiler tarafından evlatlık edinilmişti.

The matriarch, my grandma,

Anne tarafımdan, anneannemin porselen rengi

has a porcelain skin and cotton-like hair.

bir ten rengi ve pamuğa benzeyen saçları vardı.

My grandpa was somewhere between a vanilla and strawberry yogurt tone,

Dedem, amcam ve kuzenim gibi vanilya ve çilekli yoğurt

like my uncle and my cousin.

tonları arasındaydı.

My mother is a cinnamon-skin daughter of a native Brazilian,

Annem bir tutam fındık ve bal rengi tenli yerli bir Brezilyalının ve

with a pinch of hazel and honey,

kahvesi bol bir sütlü kahve tenli adamın

and a man [who is] a mix of coffee with milk,

tarçın rengi tenli

but with a lot of coffee.

bir kızıydı.

She has two sisters.

İki kız kardeşi vardı.

One in a toasted-peanut skin

Biri kavrulmuş yer fıstığı tenli

and the other,

ve evlatlık olan diğeri

also adopted,

krep gibi

more on the beige side,

daha bej bir

like a pancake.

tondaydı.

(Laughter)

(Kahkahalar)

Growing up in this family,

Bu ailede büyüdüğümden dolayı

color was never important for me.

renk benim için hiç önemli değildi.

Outside home, however, things were different soon.

Ama evin dışında işler biraz daha farklıydı.

Color had many other meanings.

Rengin birçok anlamı vardı.

I remember my first drawing lessons in school

Okuldaki ilk resim derslerimi birtakım çelişkili duygular

as a bunch of contradictory feelings.

olarak hatırlıyorum.

It was exciting and creative

Resim dersleri heyecanlı ve yaratıcıydı

but I never understood the unique flesh-colored pencil.

fakat ten rengi kalemi asla anlayamadım.

I was made of flesh but I wasn't pink.

Benim de bir tenim vardı fakat pembe değildi.

My skin was brown, and people said I was black.

Benim tenim kahverengiydi ve insanlar siyah olduğumu söylüyorlardı.

I was seven years old with a mess of colors in my head.

Kafamda bir renk karmaşası vardı ve yedi yaşımdaydım.

Later,

Sonra,

when I took my cousin to school,

kuzenimi okula götürdüğümde

I was usually taken for the nanny.

dadı olarak görülüyordum.

By helping in the kitchen at a friend's party,

Bir arkadaşın partisinde mutfakta yardım ederken

people thought I was the maid.

insanlar hizmetçi olduğumu düşünüyorlardı.

I was even treated like a prostitute

Sadece, sahilde Avrupalı arkadaşlarımla yalnız dolaştığım için

just because I was walking alone on the beach with European friends.

fahişe muamelesi bile gördüm.

And many times,

Çoğu zaman üst tabaka binalarda

visiting my grandma or friends in upper class buildings,

oturan ninemi veya arkadaşlarımı ziyarete gittiğimde

I was invited not to use the main elevator.

ana asansörü kullanmamam istendi.

Because in the end,

Çünkü sonunda,

with this color and this hair,

bu renkle ve saçla

I cannot belong to some places.

bazı yerlere ait olamazdım.

In some way,

Bir açıdan,

I get to used to it and accept part of it.

buna alıştım ve bir parçasını kabul ettim.

However, something inside of me keeps revolving and struggling.

Ama yine de içimden bir şey düşünmeyi ve mücadele etmeyi sürdürüyordu.

Years later I married a Spaniard.

Yıllar sonra bir İspanyol ile evlendim.

But not any Spaniard.

Ama herhangi bir İspanyol değil.

I chose one with the skin color of a lobster when sunburnt.

Güneş yanığı olduğunda teni bir karidese benzeyen birini seçtim.

(Laughter)

(Kahkahalar)

Since then, a new question started to chase me.

Sonra bir soru aklıma takıldı.

What will be the color of your children?

Çocuklarımızın rengi ne olacaktı?

As you can understand, this is my last concern.

Anlayacağınız üzere bu benim kaygılanacağım son şeydi.

But thinking about it,

Ama bunu geçmişteki altyapımla

with my previous background,

düşündüğümde

my story led me to make my personal exercise as a photographer.

hikâyem beni kişisel eğitimimi fotoğrafçı olarak yapmaya götürdü.

And that is how Humanae was born.

İşte Humanae böyle doğdu.

Humanae is a pursuit to highlight our true colors,

Humanae ırklarla özdeşleştirilen beyaz, kırmızı, siyah, sarı gibi

rather than the untrue

gerçek olmayan renklerdense

white, red, black or yellow associated with race.

gerçek olan renklerimizi vurgulamanın arayışı.

It's a kind of game to question our codes.

Bu, kodlarımızı sorgulamak için bir tür oyun.

It's a work in progress from a personal story to a global history.

Bu kişisel bir hikâyeden evrensel bir tarihe doğru gelişen bir çalışma.

I portray the subjects in a white background.

Ben kişileri beyaz bir arka planda fotoğraflıyorum.

Then I choose an 11-pixel square from the nose,

Sonra arka planı boyamak için burundan 11 piksellik bir

paint the background,

parça alıyorum

and look for the corresponding color in the industrial palette, Pantone.

ve endüstriyel paletten uyuşan rengi, Pantone'u arıyorum.

I started with my family and friends,

Önce ailemle ve arkadaşlarımla başladım.

then more and more people joined the adventure,

Sonra sosyal medyadan ulaşan umumî çağrılar sağ olsun, daha fazla kişi

thanks to public calls coming through the social media.

bu maceraya katıldı.

I thought that the main space to show my work was the Internet

Yaptığım işi göstermek için asıl alanın internet olduğunu düşündüm,

because I want an open concept that invites everybody

çünkü insanları hem bilgisayarlarıyla, hem de beyinleriyle "Paylaş" butonuna

to push the share button in both the computer and their brain.

basmaya davet eden açık bir konsept istiyordum.

The snowball started to roll.

Kar topu yuvarlanmaya başlamıştı.

The project had a great welcome --

Proje çok iyi karşılandı,

invitations, exhibitions,

davetler, sergiler,

physical formats,

fiziksel formatlar,

galleries and museums ...

galeriler ve müzeler

just happened.

oldu.

And among them, my favorite:

Bunların arasında favorim:

when Humanae occupies public spaces

Humanae umumi alanlarda gerçekleştiğinde

and appears in the street,

ve sokakta gösterildiğinde

it fosters a popular debate

popüler bir tartışma ortaya atması

and creates a feeling of community.

ve toplumsal bir duyarlılık oluşturmasıydı.

I have portrayed more than 3,000 people

13 farklı ülkeden, 19 farklı şehirden,

in 13 different countries,

3000'den fazla insanın

19 different cities around the world.

fotoğrafını çektim.

Just to mention some of them --

Onların bazılarından bahsetmek gerekirse, onlar,

from someone included in the Forbes list,

Forbes listesinde bulunan birinden

to refugees who crossed the Mediterranean by boat.

Akdeniz'i bir botla geçmeye çalışan mültecilere,

In Paris, from the UNESCO Headquarters to a shelter.

Paris'te UNESCO Merkezi'nden bir barınağa,

And students both in Switzerland and favelas in Rio de Janeiro.

İsviçre'den ve Rio de Janeiro'nun gecekondu

mahallelerinden öğrencilere kadarlar.

All kinds of beliefs,

Her türden inanç,

gender identities

cinsel kimlik

or physical impairments,

ve fiziksel engelleri,

a newborn or terminally ill.

yeni doğmuş veya ölümcül hasta.

We all together build Humanae.

Biz hep beraber Humanae'yi kurduk.

Those portraits make us rethink how we see each other.

Bu portreler birbirimizi nasıl gördüğümüzü bize yeniden düşündürdü.

When modern science is questioning the race concept,

Modern bilim ırk kavramını sorgularken,

what does it mean for us to be black, white, yellow, red?

siyah, beyaz, sarı, kırmızı olmak bizim için ne ifade ediyor?

Is it the eye, the nose, the mouth, the hair?

Göz mü, burun mu, ağız veya saç mı

Or does it have to do with our origin,

ya da kökenimizle,

nationality

milliyetimizle,

or bank account?

banka hesabımızla mı alakalı?

This personal exercise turned out to be a discovery.

Bu kişisel egzersiz bir keşfe dönüştü.

Suddenly I realized that Humanae was useful for many people.

Aniden Humanae'nin birçok insan için çok kullanışlı olduğunu fark ettim.

It represents a sort of mirror

Bu, kendini herhangi bir etikette ifade edilmiş

for those who cannot find themselves reflected in any label.

olarak bulamayan insanlar için bir tür aynayı temsil ediyor.

It was amazing

İnsanların bu işle alakalı

that people started to share their thoughts about the work with me.

fikirlerini benimle paylaşmaya başlaması inanılmazdı.

I have hundreds of that,

Bunlardan yüzlercesi var,

I will share with you, too.

sizinle de paylaşacağım.

A mother of 11 years --

11 yaşında bir çocuğun annesi-

A mother of an 11-year-old girl wrote me,

11 yaşında bir kızın annesi şöyle yazmış,

"Very good for me as a tool to work on her confidence,

"Kızım bu hafta sonu bir arkadaşıyla Norveç'e ait olmadığı ve

as this past weekend

Norveç'te yaşamasına izin verilmemesi

one of her girlfriends argued with her that she does not belong

konusunda tartıştıktan sonra onun güvenini artırmak için

and should not be allowed to live in Norway.

çok iyi bir araç oldu.

So your work has a very special place in my heart

Yani yaptığınız işin kalbimde çok özel bir yeri var

and it's very important for me."

ve bu benim için çok önemli."

A woman shared her portrait on Facebook and wrote,

Bir kadın portresini Facebook'ta paylaşmış ve şöyle yazmış,

"All my life,

"Hayatım boyunca

people from across the globe had difficulties to place me in a group,

dünyanın dört bir yanından insanlar beni bir gruba yerleştirirken zorlandı,

a stereotype,

bir kalıba,

a box.

bir kutuya.

Perhaps we should stop.

Belki de artık durmalıyız.

Instead of framing, ask the individual,

İnsanları bir kalıba sokmak yerine onlara

'How would you label yourself?'

"Kendini nasıl tanımlardın?" diye sormalıyız.

Then I would say,

Ben şöyle söylerdim,

'Hi. I'm Massiel.

"Merhaba. Ben Massiel.

I'm a Dominican-Dutch,

Dominikli-Hollandalı'yım.

I grew up in a mixed family

Melez bir ailede büyüdüm

and I'm a bisexual woman.' "

ve biseksüel bir kadınım."

Besides these unexpected and touching reactions,

Bu beklenmedik ve duygusal tepkilerin yanı sıra, Humanae

Humanae finds a new life in a different variety of fields.

değişik alanlarda yeni bir hayat buluyor.

Just to show you some examples,

Örnek vermek gerekirse,

illustrators and art students

çizerler ve resim öğrencileri

using it as a reference for their sketches and their studies.

eskizleri ve çalışmaları için referans olarak kullanıyorlar.

Bu bir yüz koleksiyonu.

It's a collection of faces.

Researchers in the fields of anthropology,

Araştırmacılar, antropoloji alanında,

physics and neuroscience

fizik ve nörobilim alanında insan etnik kökeni,

use Humanae with different scientific approaches

optofizyoloji, yüz tanıma ya da Alzheimer için farklı

related to human ethnicity,

bilimsel

optophysiology,

yaklaşımlarla

face recognition

Humanae'i

or Alzheimer's.

ilişkilendirdi.

Projenin en önemli etkilerinden biri,

One of the most important impacts of the project

is that Humanae was chosen to be the cover of Foreign Affairs,

bu resimler Dışişleri'nin önemli siyasi yayınlardan

birinin kapağı seçildi.

one of the most relevant political publications.

And talking about foreign affairs,

Dışişleri'nden bahsedince,

I found the perfect ambassadors for my project ...

projem için güzel bir elçi buldum ...

teachers.

Öğretmenler.

They are the ones that use Humanae as a tool for educational purposes.

Onlar eğitim amaçlı olarak Humanae kullanırlar.

Their passion encourages me to go back to drawing classes,

Onların tutkusu beni çizim derslerine geri dönmek için teşvik etti,

but this time as a teacher myself.

şimdi bir öğretmen olarak ben de yapıyorum.

My students,

Yetişkin ve çocuklar,

both adults and kids,

tüm öğrencilerim,

paint their self-portraits,

kendi portrelerini yaptılar,

trying to discover their own unique color.

kendilerine mahsus ten rengini keşfetmeye çalıştılar.

As a photographer,

Bir fotoğrafçı olarak,

I realize that I can be a channel for others to communicate.

anladım ki, diğerlerinin iletişimi için bir aracı olabilirim.

As an individual,

Bir birey olarak,

as Angélica,

Angélica olarak,

every time I take a picture,

her fotoğraf çektiğimde,

I feel that I am sitting in front of a therapist.

bir terapistin önünde oturuyormuş gibi hissederim.

All the frustration, fear and loneliness

Tüm hayal kırıklığı, korku ve yalnızlık,

that I once felt ...

bir zamanlar hissettiğim ...

becomes love.

aşka dönüşür.

The last country --

Son ülke --

the last country in the world who abolished slavery

köleliğin kaldırıldığı son ülkede

doğdum,

is the country where I was born,

Brazil.

Brezilya.

We still have to work hard to abolish discrimination.

Ayrımcılığın kalktığını anlamak için hâlâ çok uğraşıyoruz.

That remains a common practice worldwide,

Bu dünya çapında yaygın bir uygulama olarak devam etmektedir

ve kendiliğinden yok olmayacak.

and that will not disappear by itself.

Thank you.

Teşekkürler.

(Applause)

(Alkış)

Thank you.

Teşekkürler.