Ludwick Marishane: A bath without water

Ludwick Marishane: Susuz banyo yapmak

Translator: Joseph Geni Reviewer: Morton Bast

Çeviri: Merve Ergünay Gözden geçirme: Meric Aydonat

So I grew up in Limpopo, on the border of Limpopo

Ben Limpopo'da büyüdüm, Limpopo ve

and Mpumalanga, a little town called Motetema.

Mpumalanga sınırında, Motetama adında küçük bir kasabada.

Water and electricity supply are as unpredictable

Su ve elektrik miktarı aynı hava durumu gibi tahmin edilemez

as the weather, and growing up in these tough situations,

ve bu zor şartlarda yetişmiş biri olarak

at the age of 17, I was relaxing with a couple of friends

17 yaşımdayken, birkaç arkadaşımla beraber

of mine in winter, and we were sunbathing.

bir kış günü dinleniyor ve güneşleniyorduk.

The Limpopo sun gets really hot in winter.

Limpopo güneşi kışın gerçekten sıcaktır.

So as we were sunbathing, my best friend next to me says,

Güneşlenirken yanımda duran en yakın arkadaşım bana döndü ve:

"Man, why doesn't somebody invent something that you can

"Dostum, neden birisi çıkıp da sadece cildine sürebileceğin

just put on your skin and then you don't have to bathe?"

ve banyo yapmanı gerektirmeyecek bir şey icat etmiyor?" dedi.

And I sat, and I was like, "Man, I would buy that, eh?"

Oturdum ve dedim ki: "Dostum ben böyle bir şeyi satın alırdım"

So I went home, and I did a little research,

Sonra eve gittim ve biraz araştırma yaptım,

and I found some very shocking statistics.

ve bazı şok edici istatistiklerle karşılaştım.

Over 2.5 billion people in the world today

Bugün dünyada 2.5 milyarın üzerinde insanın

do not have proper access to water and sanitation.

su ve hijyen hizmetlerine tam manada ulaşımı yok.

Four hundred and fifty million of them are in Africa,

Bunların 450 milyonu Afrika'da,

and five million of them are in South Africa.

ve 5 milyonu da Güney Afrika'da.

Various diseases thrive in this environment,

Bu ortamlarda çeşitli hastalıklar gelişiyor,

the most drastic of which is called trachoma.

ve bunların en tehlikelisi de trahom.

Trachoma is an infection of the eye due to dirt

Trahom, gözünüze kaçan kir yüzünden oluşan

getting into your eye. Multiple infections of trachoma

bir enfeksiyon. Trahom'u birden çok kere kapmak

can leave you permanently blind.

sizi kalıcı olarak kör edebilir.

The disease leaves eight million people permanently blind

Bu hastalık her yıl sekiz milyon insanı kalıcı olarak

each and every year. The shocking part about it

kör ediyor. En şok edici yanı ise,

is that to avoid being infected with trachoma,

trahom'u kapmaktan kaçınmak için yapmanız gereken

all you have to do is wash your face:

tek şeyin yüzünüzü yıkamak olması:

no medicine, no pills, no injections.

ne ilaç, ne hap, ne de iğne.

So after seeing these shocking statistics, I thought to myself,

Bu şok edici istatistikleri gördükten sonra kendi kendime düşündüm:

"Okay, even if I'm not just doing it for myself

"Tamam, sadece kendim için yapmıyor olsam da,

and the fact that I don't want to bathe, I at least need

banyo yapmak istemememden olsa da, en azından

to do it to try to save the world." (Laughter)

dünyayı kurtarmak için bunu yapmam gerekiyor." (Gülüşmeler)

So with my trusty little steed, my Nokia 6234 cell phone --

Böylece küçük sadık bineğim Nokia 6234'ümle --

I didn't have a laptop, I didn't have Internet much,

Laptopum yoktu, internete pek giremiyordum,

except for the 20-rand-an-hour Internet cafe —

sadece bazen saati 20 rand olan internet cafede ---

I did research on Wikipedia, on Google, about lotions,

Wikipedia'da, Google'da losyonlar,

creams, the compositions, the melting points, the toxicities --

kremler, karışımlar, erime noktaları, zehirliliği araştırdım --

I did high school science --

Lise düzeyinde bilim yaptım --

and I wrote down a little formula on a piece of paper,

ve bir parça kağıda küçük bir formül yazdım,

and it looked like the KFC special spice, you know?

ve biliyor musunuz, aynı KFC özel baharatı gibi gözüküyordu.

So I was like, okay, so we've got the formula ready.

Sonra tamam dedim, formülümüz hazır.

Now we need to get this thing into practice.

Şimdi yapmamız gereken bunu pratiğe dökmek.

Fast forward four years later, after having written

Dört yıl sonrasına atlarsak,

a 40-page business plan on the cell phone,

cep telefonunda 40 sayfalık iş planı yazmamdan ve

having written my patent on the cell phone,

ve cep telefonumda patenti yazmamdan sonra,

I'm the youngest patent-holder in the country,

ülkedeki en genç patent sahibi insanım,

and — ("No more bathing!") —

ve --- ("Artık banyoya gerek yok!") --

I can't say any more than that. (Laughter)

Daha iyi açıklayamazdım. (Gülüşmeler)

I had invented DryBath, the world's first

DryBath'i icat ettim, dünyanın ilk

bath-substituting lotion.

banyo yerine geçen losyonu.

You literally put it on your skin, and you don't have to bathe.

Bunu cidden cildinize sürüyorsunuz ve banyo yapmanıza gerek kalmıyor.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

So after having tried to make it work in high school

Bunu lisedeyken elimdeki sınırlı kaynakla

with the limited resources I had, I went to university,

başarmaya çalıştıktan sonra, üniversiteye gittim,

met a few people, got it into practice,

birkaç insanla tanıştım, çalışmamı pratiğe döktüm

and we have a fully functioning product that's ready

ve tam olarak işleyen ve pazara girmeye hazır

to go to the market. It's actually available on the market.

bir ürün elde ettik. Gerçekten de şu an satışta.

So we learned a few lessons in commercializing

Böylece DryBath'i ticarete dökmek ve ulaşılabilir

and making DryBath available.

yapmak konusunda birkaç ders öğrendik.

One of the things we learned was that poor communities

Öğrendiğimiz şeylerden biri, bu fakir toplumların ürünleri

don't buy products in bulk.

büyük miktarlarda satın almadığıydı.

They buy products on demand. A person in Alex

Ürünleri ihtiyaç üzerine alıyorlar. Alex'teki bir insan

doesn't buy a box of cigarettes. They buy one cigarette

bir paket sigara almaz. Her gün bir tek sigara alır,

each day, even though it's more expensive.

böylesinin daha pahalı olmasına rağmen.

So we packaged DryBath in these innovative little sachets.

Böylece DryBath'i küçük, yenilikçi minik torbalarla paketledik.

You just snap them in half, and you squeeze it out.

Sadece ortadan bölüyor ve sıkıyorsunuz.

And the cool part is, one sachet substitutes one bath

En güzel tarafı ise bir küçük paket bir banyo yerine

for five rand.

beş rand karşılığı geçiyor.

After creating that model, we also learned a lot

Bu modeli oluşturduktan sonra, ayrıca ürünü hayata geçirme

in terms of implementing the product.

konusunda da çok şey öğrendik.

We realized that even rich kids from the suburbs

Fark ettik ki, dış mahallelerdeki zengin çocuklar bile

really want DryBath. (Laughter)

gerçekten DryBath'i istiyorlar. (Gülüşmeler)

At least once a week.

En azından haftada bir.

Anyway, we realized that we could save 80 million liters

Neyse, fark ettik ki ortalama 80 milyon litre suyu

of water on average each time they skipped a bath,

her bir banyo yapmayı atladıklarında kurtarabiliyorduk,

and also we would save two hours a day for kids

ve ayrıca kırsal bölgedeki çocuklar için günde iki saati

who are in rural areas, two hours more for school,

kazanabiliyorduk, böylece okul için iki saat daha,

two hours more for homework,

ödev için iki saat daha,

two hours more to just be a kid.

sadece çocuk olabilmek için iki saat daha.

After seeing that global impact, we narrowed it down

Evrensel etkiyi gördükten sonra,

to our key value proposition,

asıl değer verdiğimiz şeye daralttık,

which was cleanliness and convenience.

temizlik ve kolaylığa.

DryBath is a rich man's convenience

DryBath, zengin birinin kolaylığı

and a poor man's lifesaver.

ve fakir birinin de hayat kurtacısı.

Having put the product into practice, we are actually now

Ürünü pratiğe döktükten sonra, şu an gerçekten

on the verge of selling the product

ürünü pazara sunmak için

onto a multinational to take it to the retail market,

çokuluslu bir şirkete satma aşamasındayız

and one question I have for the audience today is,

ve bugün seyircilere sormak istediğim bir soru da şu,

on the gravel roads of Limpopo,

Limpopo'nun çakıl yollarında,

with an allowance of 50 rand a week,

haftalık 50 rand'lık bir harçlıkla,

I came up with a way for the world not to bathe.

dünyanın banyo yapmaması için bir yöntem geliştirdim.

What's stopping you? (Applause)

Sizi durduran ne? (Alkışlar)

I'm not done yet. I'm not done yet.

Henüz bitirmedim. Henüz bitirmedim.

And another key thing that I learned a lot

Ve bu tüm süreç boyunca çokça öğrendiğim

throughout this whole process,

diğer şeylerden biri de,

last year Google named me as one of the brightest young minds in the world.

geçen yıl Google'ın beni dünyadaki en parlak genç beyinlerden biri olarak adlandırması.

I'm also currently the best student entrepreneur

Şu an dünyadaki en iyi öğrenci girişimci

in the world, the first African to get that accolade,

ve bu onura sahip olan ilk Afrikalı'yım

and one thing that really puzzles me is, I did all of this

ve beni şaşırtan şeylerden biri de şu, bunların hepsini

just because I didn't want to bathe. Thank you.

sadece banyo yapmak istemediğim için başardım. Teşekkürler.

(Applause.)