A boat carrying 500 refugees sunk at sea. The story of two survivors | Melissa Fleming

131,191 views ・ 2015-11-30

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Deniz Gökten Gözden geçirme: fatih ozciftci
00:13
Every day, I listen to harrowing stories of people fleeing for their lives,
0
13372
6149
Her gün; hayatları için kaçan insanların acı hikayelerini dinliyorum,
00:19
across dangerous borders and unfriendly seas.
1
19545
3913
tehlikeli sınırlar ve düşman denizler boyunca.
00:24
But there's one story that keeps me awake at night,
2
24109
4495
Ama öyle bir hikaye var ki, geceleri uyumamı engelliyor
00:28
and it's about Doaa.
3
28628
1556
ve iste bu Doaa hakkında.
00:30
A Syrian refugee, 19 years old,
4
30208
2823
Suriyeli bir mülteci, 19 yaşında,
00:33
she was living a grinding existence in Egypt working day wages.
5
33055
5836
Gündelik yevmiyelerle Mısır'da güç bela bir hayat sürdürüyordu.
00:38
Her dad was constantly thinking of his thriving business back in Syria
6
38915
5387
Babası sürekli Suriye'de kalan işini düşünüyordu, tam gelişmekte iken
00:44
that had been blown to pieces by a bomb.
7
44326
3348
bir bombayla darmadağın olmuştu.
00:48
And the war that drove them there was still raging in its fourth year.
8
48238
6056
Ve onları buraya sürükleyen savaş dördüncü yılında hala şiddetini koruyordu.
00:54
And the community that once welcomed them there
9
54999
3209
Ve bir zamanlar onları buyur eden toplum
00:58
had become weary of them.
10
58232
2365
artık onlardan bezmiş görünüyordu.
01:01
And one day, men on motorcycles tried to kidnap her.
11
61248
3058
Sonra bir gün, motosikletli adamlar onu kaçırmaya çalıştı.
01:05
Once an aspiring student thinking only of her future,
12
65084
4749
Bir zamanlar sadece geleceğini düşünen hevesli bir ögrenciyken.
01:09
now she was scared all the time.
13
69857
3578
artık sürekli bir korku içindeydi.
01:14
But she was also full of hope,
14
74269
2009
Ama içi aynı zamanda umutla doluydu,
01:16
because she was in love with a fellow Syrian refugee named Bassem.
15
76302
5023
çünkü Bassem adında kendi gibi Suriyeli bir mülteciye aşıktı.
01:21
Bassem was also struggling in Egypt, and he said to Doaa,
16
81349
5010
Bassem de aynı şekilde Mısır'da mücadele ediyordu ve Doaa'ya dedi ki,
01:26
"Let's go to Europe; seek asylum, safety.
17
86383
3366
"Hadi Avrupa'ya gidelim; iltica ve güvenlik isteyelim.
01:29
I will work, you can study -- the promise of a new life."
18
89773
4143
Ben çalışırım sense okursun -- yeni bir yaşam sözü"
01:34
And he asked her father for her hand in marriage.
19
94829
3228
Ve Bassem Doaa'yı babasından istedi.
01:38
But they knew to get to Europe they had to risk their lives,
20
98724
5516
Ama Avrupaya varmak için hayatlarını riske etmek zorunda olduklarını biliyorlardı,
01:44
traveling across the Mediterranean Sea,
21
104264
2500
Akdeniz boyunca yolculuk yaparak,
01:46
putting their hands in smugglers', notorious for their cruelty.
22
106788
5457
zalimlikleri ile ün yapmış insan kaçakçılarına güveneceklerdi.
01:53
And Doaa was terrified of the water.
23
113173
3389
Ve Doaa sudan korkuyordu.
01:57
She always had been. She never learned to swim.
24
117292
3050
Her zaman için böyleydi. Yüzmeyi hiç öğrenmemişti.
02:02
It was August that year, and already 2,000 people had died
25
122222
4753
Yılın Ağustos ayıydı ve şimdiden 2.000 kişi
02:06
trying to cross the Mediterranean,
26
126999
1954
Akdeniz'i geçmeye çalışırken ölmüştü,
02:08
but Doaa knew of a friend who had made it all the way to Northern Europe,
27
128977
3970
ama Doaa Kuzey Avrupa'ya kadar gidebilen bir arkadaşını tanıyordu,
02:12
and she thought, "Maybe we can, too."
28
132971
2269
ve"Belki biz de yapabiliriz" diye düşündü.
02:15
So she asked her parents if they could go,
29
135999
3002
Böylece ailesinden gitmek için izin istedi
02:19
and after a painful discussion, they consented,
30
139025
3342
ve zorlu bir tartışmadan sonra razı oldular,
02:22
and Bassem paid his entire life savings -- 2,500 dollars each --
31
142391
6130
ve Bassem hayatı boyunca biriktirdiği parayı -- kişi başı 2.500 dolar --
02:28
to the smugglers.
32
148545
1396
insan kaçakçılarına verdi.
02:30
It was a Saturday morning when the call came,
33
150821
3215
Bekledikleri telefon bir cumartesi sabahında geldi,
02:34
and they were taken by bus to a beach, hundreds of people on the beach.
34
154060
4479
ve bir otobüs onları yüzlerce insanla dolu olan bir sahile götürdü.
02:38
They were taken then by small boats onto an old fishing boat,
35
158873
4048
Sonra küçük botlarla eski bir balıkçı teknesine götürüldüler,
02:42
500 of them crammed onto that boat,
36
162945
2558
Bu teknede 500 kişi tıkıştılar,
02:45
300 below, [200] above.
37
165527
2876
300 kişi aşağı 500 kişi yukarı.
02:49
There were Syrians, Palestinians, Africans, Muslims and Christians,
38
169466
4538
Suriyeliler, Filistinliler, Afrikalılar, Müslümanlar ve Hristiyanlar vardı.
02:54
100 children, including Sandra -- little Sandra, six years old --
39
174028
5328
Sandra da dahil, 100 çocuk -- 6 yaşındaki küçük Sandra--
02:59
and Masa, 18 months.
40
179380
2816
Ve Masa, 18 aylık.
03:03
There were families on that boat, crammed together shoulder to shoulder,
41
183498
3898
Bu teknede aileler vardı, omuz omuza
03:07
feet to feet.
42
187420
1532
ve ayak ayağa sıkışmışlardı.
03:08
Doaa was sitting with her legs crammed up to her chest,
43
188976
3808
Doaa bacaklarını göğsüne çekmiş oturuyordu,
03:12
Bassem holding her hand.
44
192808
2515
Bassem onun elini tutuyordu.
03:16
Day two on the water, they were sick with worry
45
196386
2707
Suyun üzerindeki ikinci günlerinde, endişeden hastalanmışlardı
03:19
and sick to their stomachs from the rough sea.
46
199117
3079
ve sert denizden dolayı mideleri bulanıyordu.
03:23
Day three, Doaa had a premonition.
47
203109
2975
Üçüncü gün Doaa'nin içine bir sıkıntı çökmüştü.
03:27
And she said to Bassem, "I fear we're not going to make it.
48
207068
4553
Ve Bassem'e şöyle dedi, "Korkarım yapamayacağız.
03:31
I fear the boat is going to sink."
49
211645
2039
korkarım tekne batacak"
03:34
And Bassem said to her, "Please be patient.
50
214517
3149
Bassem ise ona şöyle dedi, "Lütfen sabırlı ol,
03:37
We will make it to Sweden, we will get married
51
217690
3182
İsveç'e gideceğiz, orada evleneceğiz,
03:40
and we will have a future."
52
220896
1554
kendimize bir gelecek kuracağız."
03:43
Day four, the passengers were getting agitated.
53
223751
3853
Dördüncü gün, yolcular endişelenmeye başlamıştı.
03:47
They asked the captain, "When will we get there?"
54
227628
3136
kaptana sordular, "Ne zaman varacağız?"
03:50
He told them to shut up, and he insulted them.
55
230788
3388
Kaptan onlara çenelerini kapamalarını söyledi ve onları aşağıladı.
03:54
He said, "In 16 hours we will reach the shores of Italy."
56
234740
3742
"16 saat içinde İtalya kıyılarına ulaşmış oluruz." dedi.
03:58
They were weak and weary.
57
238506
3174
Yorgun ve bitkin düşmüşlerdi.
04:01
Soon they saw a boat approach -- a smaller boat, 10 men on board,
58
241704
4271
Çok geçmeden yaklaşan bir bot gördüler-- daha küçük bir bot,üzerinde 10 adam vardı,
04:05
who started shouting at them, hurling insults,
59
245999
3415
Adamlar onlara bağırmaya, küfürler savurmaya,
04:09
throwing sticks, asking them to all disembark
60
249438
4350
sopalar atmaya başladılar, bulundukları tekneyi terkedip bu küçük
04:13
and get on this smaller, more unseaworthy boat.
61
253812
3715
ve iyi yüzemeyeceği belli olan bota binmelerini istediler.
04:17
The parents were terrified for their children,
62
257551
3518
Ebeveynler çocukları için dehşete düşmüştü,
04:21
and they collectively refused to disembark.
63
261093
4001
ve topluca tekneden inmeyi reddettiler.
04:26
So the boat sped away in anger,
64
266157
3116
Böylece bottakiler kızgın bir şekilde uzaklaştı,
04:29
and a half an hour later, came back
65
269297
4230
ama yarım saat sonra geri geldiler
04:33
and started deliberately ramming a hole in the side of Doaa's boat,
66
273551
6052
kasıtlı olarak Doaa'nın botunun yan kısmında bir delik açmaya başladılar.
04:39
just below where she and Bassem were sitting.
67
279627
2613
Bassem'in oturduğu yerin hemen altına.
04:43
And she heard how they yelled,
68
283764
3339
ve Doaa adamların şöyle bağırdığını duydu,
04:47
"Let the fish eat your flesh!"
69
287127
3361
"Balıklar sizi diri diri yesin de görün!"
04:51
And they started laughing as the boat capsized and sank.
70
291599
5838
Tekne devrilip batarken adamlar gülmeye başladı.
04:57
The 300 people below deck were doomed.
71
297999
3059
Güvertenin altındaki 300 kişi ölmeye mahkumdu.
05:01
Doaa was holding on to the side of the boat as it sank,
72
301757
4589
Doaa tekne batarken kenara tutunuyordu,
05:06
and watched in horror as a small child was cut to pieces by the propeller.
73
306370
6818
ve dehşetle pervanenin küçük bir çocuğu parçalara ayırmasını izledi.
05:14
Bassem said to her, "Please let go,
74
314355
2199
Bassem ona şöyle dedi, "Ne olursun bırak,
05:16
or you'll be swept in and the propeller will kill you, too."
75
316578
3165
yoksa sen de pervaneye doğru sürüklenip öleceksin."
05:20
And remember -- she can't swim.
76
320267
2048
Ve hatırlayın -- yüzme bilmiyor.
05:22
But she let go and she started moving her arms and her legs,
77
322999
4188
Ama tutunmayı bıraktı ve elleri ve ayaklarını hareket ettirmeye başladı,
05:27
thinking, "This is swimming."
78
327211
1436
"Bu yaptığım yüzmek." diye düşündü.
05:28
And miraculously, Bassem found a life ring.
79
328671
4373
Ve mucizevi bir şekilde, Bassem bir can simidi buldu.
05:33
It was one of those child's rings
80
333806
2048
Çocuk simidiydi,
05:35
that they use to play in swimming pools and on calm seas.
81
335878
4097
havuzlarda ve sakin denizlerde oynadıklarındandı.
05:39
And Doaa climbed onto the ring,
82
339999
2045
Doaa simite tırmandı,
05:42
her arms and her legs dangling by the side.
83
342068
3720
kolları ve ayakları kenarından sarkıyordu.
05:46
Bassem was a good swimmer,
84
346835
1941
Bassem iyi bir yüzücüydü,
05:48
so he held her hand and tread water.
85
348800
3794
Böylece elini tuttu ve suda durdu.
05:54
Around them there were corpses.
86
354064
1938
Etrafları cesetlere doluydu.
05:56
Around 100 people survived initially,
87
356026
2468
Başlangıçta yaklaşık 100 kişi kurtulmuştu,
05:58
and they started coming together in groups, praying for rescue.
88
358518
4541
ve gruplar halinde bir araya gelip kurtarılmak için dua etmeye başladılar.
06:03
But when a day went by and no one came,
89
363083
4317
Ama bir gün geçip de kimse gelmeyince,
06:07
some people gave up hope,
90
367424
1825
bazı insanlar umutlarını yitirdiler,
06:09
and Doaa and Bassem watched
91
369273
2174
Ve Doaa ile Bassem
06:11
as men in the distance took their life vests off and sank into the water.
92
371471
6581
uzakta can yeleklerini çıkarıp suya batan adamları izlediler.
06:19
One man approached them with a small baby perched on his shoulder,
93
379052
5923
Omzunda küçük bir bebek oturan bir adam onlara yaklaştı,
06:24
nine months old -- Malek.
94
384999
1650
9 aylık -- Malek.
06:26
He was holding onto a gas canister to stay afloat, and he said to them,
95
386673
5079
Adam suda durabilmek için bir gaz tenekesine tutunuyordu ve onlara şunu dedi,
06:31
"I fear I am not going to survive.
96
391776
1950
"Korkarım kurtulamayacağım.
06:33
I'm too weak. I don't have the courage anymore."
97
393750
2666
Çok güçsüz düştüm, cesaretimi kaybettim."
06:36
And he handed little Malek over to Bassem and to Doaa,
98
396829
5146
Bassem ve Doaa'ya küçük Malek'i verdi,
06:41
and they perched her onto the life ring.
99
401999
2712
ve onu can simidine oturtturdular.
06:45
So now they were three, Doaa, Bassem and little Malek.
100
405774
5414
Artık böylece üç kişilerdi, Doaa,Bassem ve küçük Malek.
06:51
And let me take a pause in this story right here
101
411212
3129
İzin verin hikayeyi burada durdurup
06:54
and ask the question:
102
414365
2298
şu soruyu sorayım:
06:56
why do refugees like Doaa take these kinds of risks?
103
416687
4793
Neden Doaa gibi mülteciler bu tür riskleri alıyorlar?
07:03
Millions of refugees are living in exile, in limbo.
104
423061
4843
Milyonlarca mülteci sürgünde, bilinmezlik içinde yaşıyor.
07:09
They're living in countries [fleeing] from a war that has been raging
105
429232
4300
4 yıldır süren bir savaştan kaçıp
07:13
for four years.
106
433556
2284
gittikleri ülkelerde yaşıyorlar.
07:17
Even if they wanted to return, they can't.
107
437634
3161
Geri dönmek isteseler bile dönemezler.
07:20
Their homes, their businesses,
108
440819
2762
Evleri, işleri,
07:23
their towns and their cities have been completely destroyed.
109
443605
3522
kasabaları ve şehirleri tamamen mahvedilmiş durumda.
07:27
This is a UNESCO World Heritage City,
110
447151
2824
Bu bir UNESCO Dünya Miras Şehri,
07:29
Homs, in Syria.
111
449999
1757
adı Homs, Suriye'de bulunuyor.
07:33
So people continue to flee into neighboring countries,
112
453097
4565
Bu nedenle insanlar komşu ülkelere kaçmaya devam ediyorlar,
07:37
and we build refugee camps for them in the desert.
113
457686
3599
ve biz onlara çölün ortasında mülteci kampları kuruyoruz.
07:41
Hundreds of thousands of people live in camps like these,
114
461309
4010
Yüzlerce ve binlerce insan bunlar gibi kamplarda yaşıyor,
07:45
and thousands and thousands more, millions, live in towns and cities.
115
465343
4973
ve binlerce başka binlercesi,milyonlarcası kasabalar ve şehirlerde yaşıyor.
07:50
And the communities,
116
470340
1218
Ve halklar,
07:51
the neighboring countries that once welcomed them
117
471582
2856
zamanında onları buyur eden komşu ülkeler
07:54
with open arms and hearts
118
474462
1762
içtenlikle ve tüm kalpleriyle,
07:56
are overwhelmed.
119
476248
1618
boğulmuş durumdalar.
07:58
There are simply not enough schools, water systems, sanitation.
120
478731
4452
En basitinden yeterince okul, su sistemi ve hijyen yok.
08:03
Even rich European countries could never handle such an influx
121
483747
4623
Zengin Avrupa ülkeleri bile böyle bir akınla dev yatırımlar olmaksızın
08:08
without massive investment.
122
488394
3243
asla baş edemezler.
08:13
The Syria war has driven almost four million people over the borders,
123
493407
5026
Suriye'deki savaş neredeyse 4 milyon insanı sınır dışına sürükledi,
08:18
but over seven million people are on the run inside the country.
124
498457
4937
ama yedi milyondan fazla insan ülke içinde kaçış halinde.
08:23
That means that over half the Syrian population
125
503418
3691
Bu, Suriye nüfusunun yarısından fazlası kaçmaya
08:27
has been forced to flee.
126
507133
2260
zorlandı demek oluyor.
08:29
Back to those neighboring countries hosting so many.
127
509766
4293
Bir çoğunu barındıran komşu ülkelere dönelim.
08:35
They feel that the richer world has done too little to support them.
128
515114
5033
Dünyanın zengin kısmının kendilerine çok az destek olduğuna inanıyorlar.
08:41
And days have turned into months, months into years.
129
521401
4397
Ve günler aylara, aylar ise yıllara döndü.
08:46
A refugee's stay is supposed to be temporary.
130
526483
3572
Bir mültecinin geçici bir süre ile kalması gerekiyordu.
08:50
Back to Doaa and Bassem in the water.
131
530079
3321
Sudaki Doaa ve Bassem'e geri dönelim.
08:53
It was their second day, and Bassem was getting very weak.
132
533424
4349
İkinci günleriydi ve Bassem çok güçsüz düşmeye başlamıştı.
08:58
And now it was Doaa's turn to say to Bassem,
133
538764
4001
ve şimdi ,Bassem'e dönüp konuşma sırası Doaa'nındı,
09:02
"My love, please hold on to hope, to our future. We will make it."
134
542789
5683
"Aşkım, lütfen umuda, geleceğimize tutun. Başaracağız."
09:09
And he said to her,
135
549376
2681
Ve Bassem Doaa'ya dedi ki,
09:12
"I'm sorry, my love, that I put you in this situation.
136
552081
4437
"Seni bu duruma soktuğum için çok üzgünüm aşkım.
09:16
I have never loved anyone as much as I love you."
137
556542
4677
Hayatımda kimseyi seni sevdiğim kadar sevmemiştim."
09:22
And he released himself into the water,
138
562871
3398
Sonra kendini suya bıraktı,
09:26
and Doaa watched as the love of her life drowned before her eyes.
139
566293
6256
ve Doaa hayatının aşkının gözlerinin önünde boğulmasını izledi.
09:35
Later that day,
140
575888
2416
O gün daha sonra,
09:38
a mother came up to Doaa with her small 18-month-old daughter, Masa.
141
578328
5651
bir anne minik 18 aylık kızı Masa ile birlikle Doaa'ya yaklaştı.
09:44
This was the little girl I showed you in the picture earlier,
142
584741
2925
Bu kız size daha önce gösterdiğim fotoğraftaki can yelekli,
09:47
with the life vests.
143
587690
1848
küçük kızdı .
09:49
Her older sister Sandra had just drowned,
144
589562
2193
Ablası Sandra daha yeni boğulmuştu,
09:51
and her mother knew she had to do everything in her power
145
591779
4119
ve annesi kızını kurtarmak için elinden gelen her şeyi
09:55
to save her daughter.
146
595922
1492
yapması gerektiğini biliyordu.
09:57
And she said to Doaa, "Please take this child.
147
597993
3857
Doaa'ya dedi ki, "Lütfen bu çocuğu al.
10:01
Let her be part of you. I will not survive."
148
601874
4028
Bir parçan olmasına izin ver. Ben kurtulamayacağım."
10:07
And then she went away and drowned.
149
607125
3342
Ve sonra uzaklaştı ve boğuldu.
10:11
So Doaa, the 19-year-old refugee who was terrified of the water,
150
611825
4234
Yani Doaa,19 yaşındaki mülteci sudan korkan,
10:16
who couldn't swim,
151
616083
1892
yüzme bilmeyen biri,
10:17
found herself in charge of two little baby kids.
152
617999
5592
kendini iki ufak bebeğin sorumluluğunu almış bir şekilde buldu.
10:23
And they were thirsty and they were hungry and they were agitated,
153
623615
3681
Çocuklar susamış ve acıkmışlardı ve endişelilerdi,
10:27
and she tried her best to amuse them,
154
627320
2698
ve Doaa onları neşelendirmek için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordu.
10:30
to sing to them, to say words to them from the Quran.
155
630042
4033
Onlara şarkı söyledi, Kur'an'dan bir şeyler okudu.
10:35
Around them, the bodies were bloating and turning black.
156
635234
4434
Etraflarında vücutlar şişiyor ve siyaha dönüyordu.
10:39
The sun was blazing during the day.
157
639692
1746
Güneş gün boyunca yakıyordu.
10:41
At night, there was a cold moon and fog.
158
641462
2720
Gece ise soğuk bir ay ve de sis vardı.
10:44
It was very frightening.
159
644206
1976
Çok korkutucuydu.
10:46
On the fourth day in the water, this is how Doaa probably looked
160
646976
4739
Sudaki dördüncü günlerinde Doaa'nın muhtemelen nasıl göründüğü
10:51
on the ring with her two children.
161
651739
2121
simidin üzerinde iki çocuğuyla beraber.
10:53
A woman came on the fourth day and approached her
162
653884
3547
Dördüncü gün bir kadın geldi ve yaklaştı
10:57
and asked her to take another child --
163
657455
3111
ve başka bir çocuğu daha almasını istedi.
11:00
a little boy, just four years old.
164
660590
3015
küçük bir erkek çocuğu,daha 4 yaşında.
11:04
When Doaa took the little boy and the mother drowned,
165
664999
4017
Doaa çocuğu alıp da annesi boğulunca,
11:09
she said to the sobbing child,
166
669040
1960
ağlayan çocuğa dedi ki,
11:11
"She just went away to find you water and food."
167
671024
3436
"Annen sadece sana su ve yiyecek bulmaya gitti."
11:16
But his heart soon stopped,
168
676388
1993
Ama çok geçmeden çocuğun kalbi durdu,
11:18
and Doaa had to release the little boy into the water.
169
678405
3673
ve Doaa onu suya bırakmak zorunda kaldı.
11:23
Later that day,
170
683023
2025
O gün daha sonra,
11:25
she looked up into the sky with hope,
171
685072
3279
umutla gökyüzüne baktı,
11:28
because she saw two planes crossing in the sky.
172
688375
4015
çünkü iki tane uçağın geçtiğini görmüştü.
11:32
And she waved her arms, hoping they would see her,
173
692414
4499
Kendisini göreceklerini umarak kollarını havaya salladı,
11:36
but the planes were soon gone.
174
696937
1856
ama uçaklar çok geçmeden gitmişti.
11:39
But that afternoon, as the sun was going down,
175
699317
2903
Ama o öğleden sonra, tam güneş batarken,
11:42
she saw a boat, a merchant vessel.
176
702244
2856
bir ticaret gemisi gördü.
11:46
And she said, "Please, God, let them rescue me."
177
706109
4017
ve "Tanrım, lütfen beni kurtarmalarına izin ver" dedi.
11:50
She waved her arms and she felt like she shouted for about two hours.
178
710150
3960
Kollarını salladı ve yaklaşık iki saattir bağırıyormuş gibi hissetti.
11:54
And it had become dark, but finally the searchlights found her
179
714134
4610
Sonra hava karardı, ama sonunda arama ışıkları onu buldu
11:58
and they extended a rope,
180
718768
2207
ve bir halat uzattılar,
12:00
astonished to see a woman clutching onto two babies.
181
720999
4969
İki çocuğu sıkıca tutmuş bir kadın görmelerine çok şaşırmışlardı.
12:06
They pulled them onto the boat, they got oxygen and blankets,
182
726770
3488
Onları bota aldılar, oksijen ve battaniyeleri vardı,
12:10
and a Greek helicopter came to pick them up
183
730282
3007
ve bir Yunan helikopteri onları yukarı alıp
12:13
and take them to the island of Crete.
184
733313
2112
Girit Adası'na götürmeye geldi.
12:16
But Doaa looked down and asked, "What of Malek?"
185
736353
3507
Fakat Doaa aşağı bakıp "Peki ya Malek?' diye sordu.
12:20
And they told her the little baby did not survive --
186
740400
3575
ve ona küçük bebeğin kurtulamadığını söylediler --
12:23
she drew her last breath in the boat's clinic.
187
743999
3387
son nefesini geminin kliniğinde vermişti.
12:28
But Doaa was sure that as they had been pulled up onto the rescue boat,
188
748203
5772
Ama Doaa kurtarma botuna doğru çekildikleri sırada
12:33
that little baby girl had been smiling.
189
753999
3247
küçük kızın gülümsediğinden emindi.
12:39
Only 11 people survived that wreck, of the 500.
190
759278
6002
500 kişinin o kazadan sadece 11 kisi kurtulabilmişti.
12:46
There was never an international investigation into what happened.
191
766304
4671
Hiçbir zaman ne olduğuyla ilgili uluslararası bir soruşturma olmadı.
12:50
There were some media reports about mass murder at sea,
192
770999
4095
Denizdeki büyük ölümler hakkında medyada bazı haberler çıktı,
12:55
a terrible tragedy,
193
775118
1325
korkunç bir trajedi,
12:56
but that was only for one day.
194
776467
2467
ama bu sadece bir guünlüktü.
12:59
And then the news cycle moved on.
195
779490
3824
Ve haber döngüsü devam etti.
13:04
Meanwhile, in a pediatric hospital on Crete,
196
784536
4542
Bu sırada Girit'te bir çocuk hastanesinde,
13:09
little Masa was on the edge of death.
197
789102
3372
küçük Masa ölümün kıyısındaydı.
13:13
She was really dehydrated. Her kidneys were failing.
198
793681
3710
Vücudu çok su kaybetmişti, böbrekleri iflas ediyordu.
13:17
Her glucose levels were dangerously low.
199
797415
2024
Vücudundaki glikoz seviyesi tehlikeli bir şekilde düşüktü.
13:19
The doctors did everything in their medical power to save them,
200
799463
3566
Onu kurtarmak için doktorlar tıbben ellerinden geleni yaptılar,
13:23
and the Greek nurses never left her side,
201
803053
3660
ve Yunan hemşireler onu hiç yalnız bırakmadılar,
13:26
holding her, hugging her, singing her words.
202
806737
2127
onu tuttular, sarıldılar,ona şarkılar söylediler.
13:28
My colleagues also visited and said pretty words to her in Arabic.
203
808888
5569
Meslektaşlarım da onu ziyaret etti ve ona Arapça güzel şeyler söylediler.
13:34
Amazingly, little Masa survived.
204
814481
4196
Şaşırılacak bir şekilde, küçük Masa kurtuldu.
13:40
And soon the Greek press started reporting about the miracle baby,
205
820192
5936
Ve çok geçmeden Yunan medyası mucize bebeğin haberlerini vermeye başladı,
13:46
who had survived four days in the water without food or anything to drink,
206
826152
5667
dört gün suda bir şey yiyip içmeden kurtulmayı başaran,
13:51
and offers to adopt her came from all over the country.
207
831843
4734
ve ülkenin her yerinden onu evlat edinme teklifleri geldi.
13:57
And meanwhile, Doaa was in another hospital on Crete,
208
837466
3390
Bu sırada Doaa Girit'te başka bir hastanedeydi,
14:00
thin, dehydrated.
209
840880
1612
zayıf ve vücudu çok su kaybetmişti.
14:03
An Egyptian family took her into their home as soon as she was released.
210
843571
5545
Taburcu olur olmaz Mısırlı bir aile onu evlerine aldı.
14:10
And soon word went around about Doaa's survival,
211
850248
4747
Çok geçmeden Doaa'nın kurtuluş hikayesi etrafa yayıldı,
14:15
and a phone number was published on Facebook.
212
855019
3178
ve Facebook'ta onun için bir telefon numarası paylaşıldı.
14:19
Messages started coming in.
213
859300
2565
Mesajlar gelmeye başladı.
14:22
"Doaa, do you know what happened to my brother?
214
862999
4788
"Doaa, abime ne olduğunu biliyor musun?
14:27
My sister? My parents? My friends? Do you know if they survived?"
215
867811
6541
"Kız kardeşim? Annem ve babam? Arkaşlarım? Kurtuldular mı?"
14:35
One of those messages said,
216
875201
3774
Mesajlardan biri diyordu ki,
14:38
"I believe you saved my little niece, Masa."
217
878999
4448
"Sanırım küçük yeğenim Masa'yı kurtardın."
14:44
And it had this photo.
218
884249
2492
Ve mesaja bu fotoğraf ekliydi.
14:47
This was from Masa's uncle,
219
887741
2262
Bu Masa'nın amcasından geliyordu,
14:50
a Syrian refugee who had made it to Sweden with his family
220
890027
4722
Suriyeli bir mülteci olup ailesi ve Masa'nın ablasıyla
14:54
and also Masa's older sister.
221
894773
2207
İsveç'e gidebilmişti.
14:57
Soon, we hope, Masa will be reunited with him in Sweden,
222
897647
5684
Umuyoruz ki yakında Masa amcasıyla İsveç'te bir araya gelecek,
15:03
and until then, she's being cared for in a beautiful orphanage in Athens.
223
903355
5524
ama o zamana kadar Atina'da çok güzel bir çocuk yuvasında ilgileniliyor.
15:10
And Doaa? Well, word went around about her survival, too.
224
910221
5782
Peki Doaa?Onun kurtuluşu da duyuldu tabii.
15:16
And the media wrote about this slight woman,
225
916999
3713
Basın bu ufak tefek kadın hakkında yazdı,
15:20
and couldn't imagine how she could survive all this time
226
920736
3912
ve onun bunca zaman denizin ortasında bu şartlarda
15:24
under such conditions in that sea,
227
924672
2994
kurtulmayı başarıp bir de başka hayatları
15:27
and still save another life.
228
927690
3031
kurtarmasına inanamadılar.
15:32
The Academy of Athens, one of Greece's most prestigious institutions,
229
932459
5387
Yunanistan'ın en prestijli enstitülerinden biri olan Atina Akademisi
15:37
gave her an award of bravery,
230
937870
3356
ona bir cesaret ödülü verdi,
15:41
and she deserves all that praise,
231
941250
2991
ve o tüm bu övgüyü hak ediyor,
15:44
and she deserves a second chance.
232
944265
2421
ve o ikinci bir şansı hak ediyor.
15:47
But she wants to still go to Sweden.
233
947999
3440
Ama hâlâ İsveç'e gitmek istiyor.
15:51
She wants to reunite with her family there.
234
951463
2230
Orada ailesiyle tekrar bir araya gelmek istiyor.
15:53
She wants to bring her mother and her father and her younger siblings
235
953717
4111
Oraya Mısır'daki annesi, babası ve küçük
15:57
away from Egypt there as well,
236
957852
2318
kardeşlerini de getirtmek istiyor,
16:00
and I believe she will succeed.
237
960194
3181
ve inanıyorum ki bunu başaracak.
16:03
She wants to become a lawyer or a politician
238
963399
2722
Bir avukat ya da politikacı ya da adaletsizlikle
16:06
or something that can help fight injustice.
239
966145
4894
mücadele eden herhangi bir şey olmak istiyor.
16:11
She is an extraordinary survivor.
240
971063
3064
O olağandışı bir mücadeleci.
16:15
But I have to ask:
241
975215
2564
Ama şu soruyu sormam gerekiyor:
16:17
what if she didn't have to take that risk?
242
977803
2272
Ya bu riski almak zorunda olmasaydı?
16:20
Why did she have to go through all that?
243
980099
2476
Neden tüm bunları yaşaması gerekti?
16:23
Why wasn't there a legal way for her to study in Europe?
244
983226
5064
Neden onun Avrupa'da okuyabilmesi için yasal bir yol yoktu?
16:28
Why couldn't Masa have taken an airplane to Sweden?
245
988314
4296
Neden Masa İsveç'e giden bir uçağa alınmadı?
16:32
Why couldn't Bassem have found work?
246
992634
2372
Neden Bassem iş bulamadı?
16:36
Why is there no massive resettlement program for Syrian refugees,
247
996125
5422
Neden Suriyeli mülteciler için geniş çaplı bir yeniden yerleştirme programı yok?
16:41
the victims of the worst war of our times?
248
1001571
3620
zamanımızın en kötü savaşının kurbanları.
16:45
The world did this for the Vietnamese in the 1970s. Why not now?
249
1005778
5505
Dünya bunu 1970lerde Vietnamlılar için yapmıştı. Neden şimdi yapmıyor?
16:52
Why is there so little investment in the neighboring countries
250
1012624
4617
Neden komşu ülkelerde çok az yatırım var?
16:57
hosting so many refugees?
251
1017265
2666
ki birçok mülteciyi barındırıyorlar?
17:01
And why, the root question,
252
1021113
2862
Ve asıl soru, neden,
17:03
is so little being done to stop the wars, the persecution
253
1023999
6396
birçok insanı Avrupa kıyılarına sürükleyen
17:10
and the poverty that is driving so many people
254
1030419
4556
savaşları, zulümleri ve yoksulluğu durdurmak için
17:14
to the shores of Europe?
255
1034999
1852
çok az şey yapılıyor?
17:17
Until these issues are resolved,
256
1037999
2609
Bu sorunlar bir çözüme bağlanıncaya kadar,
17:20
people will continue to take to the seas
257
1040632
3335
insanlar denizlere atılıp güvenlik
17:23
and to seek safety and asylum.
258
1043991
3429
ve iltica aramaya devam edecekler.
17:28
And what happens next?
259
1048103
1658
Ve sonra ne olacak?
17:30
Well, that is largely Europe's choice.
260
1050253
2831
Bu büyük ölçüde Avrupa'nın tercihi.
17:33
And I understand the public fears.
261
1053108
3031
ve toplumlardaki korkuları anlıyorum.
17:37
People are worried about their security, their economies, the changes of culture.
262
1057005
5927
İnsanlar güvenliklerinden, ekonomilerinden, kültürlerinin değişiminden endişeliler.
17:43
But is that more important than saving human lives?
263
1063893
4141
Ama bu birilerinin hayatını kurtarmaktan daha mı önemli?
17:48
Because there is something fundamental here
264
1068859
2779
Çünkü burdu temel bir mesele var
17:51
that I think overrides the rest,
265
1071662
2804
o da geriye kalanları önemsizleştiriyor,
17:54
and it is about our common humanity.
266
1074490
3562
ve bu bizim insanlığımızla ilgili.
17:58
No person fleeing war or persecution
267
1078719
4469
Savaştan veya zulümden kaçan hiçbir birey
18:03
should have to die crossing a sea to reach safety.
268
1083212
5161
güvenlik için denizleri aşarken ölmek zorunda kalmamalı.
18:08
(Applause)
269
1088397
6332
(Alkış)
18:14
One thing is for sure,
270
1094753
1167
Kesin olan bir şey var,
18:15
that no refugee would be on those dangerous boats
271
1095944
3183
eğer oldukları yerde yapabilselerdi, hiçbir mülteci
18:19
if they could thrive where they are.
272
1099151
2348
o tehlikeli botlara binmezdi.
18:21
And no migrant would take that dangerous journey
273
1101523
3278
Ve hiçbir göçmen o tehlikeli yolculuğa kalkışmazdı
18:24
if they had enough food for themselves and their children.
274
1104825
3886
eğer kendilerine ve çocuklarına yetecek kadar yiyecekleri olsaydı.
18:28
And no one would put their life savings
275
1108735
2619
Ve kimse hayatları boyunca biriktirdiği tüm parayı
18:31
in the hands of those notorious smugglers
276
1111378
2793
o kötü şöhretli insan kaçakçılarına vermezdi
18:34
if there was a legal way to migrate.
277
1114195
2427
eğer göç etmelerinin yasal bir yolu olsaydı.
18:37
So on behalf of little Masa
278
1117471
3595
Böylece küçük Masa adına,
18:41
and on behalf of Doaa
279
1121090
2269
ve Doaa adına
18:43
and of Bassem
280
1123383
1724
ve Bassem
18:45
and of those 500 people who drowned with them,
281
1125131
5137
ve onlarla beraber boğulan o 500 kisinin adına,
18:50
can we make sure that they did not die in vain?
282
1130292
3143
onların boşuna ölmediğine emin olabilir miyiz?
18:54
Could we be inspired by what happened,
283
1134308
3667
Olanlardan ilham alıp,
18:57
and take a stand for a world in which every life matters?
284
1137999
5951
her canin önemli olduğu bir dünya için taraf olabilir miyiz?
19:04
Thank you.
285
1144999
1311
Teşekkür ederim.
19:06
(Applause)
286
1146334
6594
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7