Alan Russell: The potential of regenerative medicine

Alan Russell vücudumuzun yenilenmesi hakkında konuşuyor.

Çeviri: Pelin Savtak Gözden geçirme: Tulga Buğra Işık

I'm going to talk to you today about

Bugün sizlerle

hopefully converting fear into hope.

korkuyu umuda dönüştürmeyi konuşacağım.

When we go to the physician today --

Günümüzde bir doktora gidip

when we go to the doctor's office and we walk in,

muayenehanesinden içeri girdiğimizde

there are words that we just don't want to hear.

hiç duymak istemediğimiz sözlerle karşılaşırız.

There are words that we're truly afraid of.

Sahiden korktuğumuz sözler.

Diabetes, cancer, Parkinson's, Alzheimer's,

Diyabet,kanser,Parkinson hastalığı,Alzheimer,

heart failure, lung failure --

kalp ve ciğer rahatsızlıkları.

things that we know are debilitating diseases,

Vücudu zayıflattığını bildiğimiz ve

for which there's relatively little that can be done.

tedavileri için çok az şey yapılabilen hastalıklar.

And what I want to lay out for you today is

Bugün sizlere göstermek istediğimse

a different way of thinking about how to treat debilitating disease,

bu hastalıkları iyileştirmede farklı bir düşünce tarzı,

why it's important,

neden önemli olduğu,

why without it perhaps our health care system will melt down

neden onsuz belkide sağlık sistemimizin eriyip gideceği.

if you think it already hasn't,

tabii zaten öyle olduğunu düşünmüyorsanız.

and where we are clinically today, and where we might go tomorrow,

Klinik yönden bugün nerede olduğumuz,yarın nereye gidebileceğimiz,

and what some of the hurdles are.

sorunlardan bazıları.

And we're going to do all of that in 18 minutes, I promise.

Ve bütün bunları 18 dakika içinde yapacağımıza söz veriyorum.

I want to start with this slide,

Bu slaytla başlamak istiyorum.

because this slide sort of tells the story the way Science Magazine thinks of it.

çünkü bu bir bakıma Science Magazine'in bu konuya bakışını yansıtır.

This was an issue from 2002

bu 2002'de, biyonik insan hakkındaki

that they published with a lot of different articles on the bionic human.

bir çok makaleyle birlikte yaptıkları bir basım.

It was basically a regenerative medicine issue.

Temelde bir yenileyici tıp yayınıydı.

Regenerative medicine is an extraordinarily simple concept

Yenileyici tıp herkesin anlayabileceği,

that everybody can understand.

inanılmaz kolay bir kavram.

It's simply accelerating the pace at which the body heals itself

vücudun öngörülen zamana kendini iyileştirdiği hızı

to a clinically relevant timescale.

arttırmadan ibaret.

So we know how to do this in many of the ways that are up there.

Böylece artık bunu yapmanın yollarını biliyoruz-görüldüğü gibi.

We know that if we have a damaged hip, you can put an artificial hip in.

Biliyoruz ki hasarlı kalçamızın yerine suni olanı takabiliyoruz.

And this is the idea that Science Magazine used on their front cover.

Ve bu da Science Magazine'in ön sayfasındaki görüş.

This is the complete antithesis of regenerative medicine.

Bu tamamen yenileyici tıbbın karşı savıdır.

This is not regenerative medicine.

Kendisi değildir.

Regenerative medicine is what Business Week put up

Yenileyici tıp Business Week'in

when they did a story about regenerative medicine not too long ago.

kısa süre önce oluşturduğu metinde anlattığıdır.

The idea is that instead of figuring out how to ameliorate symptoms

Semptomları ilaçla,aletle iyileştirmeyi

with devices and drugs and the like --

düşünmek yerine-

and I'll come back to that theme a few times --

-bu temaya bir kaç kez değineceğim.

instead of doing that, we will regenerate lost function of the body

biz vücudun fonksiyonu kayıp bölgesine

by regenerating the function of organs and damaged tissue.

organ ve hasarlı dokuları canlandırarak hayat vereceğiz.

So that at the end of the treatment,

Tedavi sonunda,

you are the same as you were at the beginning of the treatment.

en baştaki gibi olacaksınız.

Very few good ideas -- if you agree that this is a good idea --

çok az iyi fikir-bunun iyi olduğunda hemfikirseniz-

very few good ideas are truly novel.

gerçekten alışılmışın dışındadır.

And this is just the same.

Ve bu da aynen öyle.

If you look back in history,

Tarihe dönüp bakarsanız,

Charles Lindbergh, who was better known for flying airplanes,

Uçak uçurma konusunda daha ünlü olan Charles Lindbergh

was actually one of the first people

aslında Rockefeller'den Nobel kazanmışlardan

along with Alexis Carrel, one of the Nobel Laureates from Rockefeller,

Alexis Carrel ile birlikte organ yetiştirme konusunu

to begin to think about, could you culture organs?

ilk düşünmeye başlayanlardan biriydi.

And they published this book in 1937,

Ve 1937'de,organların tamamını meydana getirmek için

where they actually began to think about,

biyolojik reaktörlerde ne yapabileceğimizi düşünmeye başladıklarında

what could you do in bio-reactors to grow whole organs?

bu kitabı çıkardılar.

We've come a long way since then.

O zamandan beri çok ilerledik.

I'm going to share with you some of the exciting work that's going on.

Sizinle sürmekte olan ilginç bir çalışmayı paylaşacağım.

But before doing that, what I'd like to do

Ama önce,yapmak istediğim

is share my depression about the health care system

sağlık sistemiyle ilgili üzüntümü ve onun gerekliliğini

and the need for this with you.

sizinle paylaşmak.

Many of the talks yesterday talked about

Dünkü konuşmaların çoğu hayat standartlarını yükseltme

improving the quality of life, and reducing poverty,

ve sefaleti azaltmadan bahsetti.

and essentially increasing life expectancy all around the globe.

Ve küresel olarak hayat standardını yükseltmekten.

One of the challenges is that the richer we are, the longer we live.

Önümüzdeki meselelerden biri,ne kadar zenginsek o kadar uzun yaşadığımız.

And the longer we live, the more expensive it is

Ve ne kadar uzun yaşarsak yaşlandıkça hastalıklarımızla başa çıkmanın

to take care of our diseases as we get older.

daha maliyetli olacağı.

This is simply the wealth of a country

Bu tümüyle ülkenin 65 yaş üstü

versus the percent of population over the age of 65.

nüfusunun oranıyla karşılaştırılan refahıdır.

And you can basically see that the richer a country is,

Sizde basitçe bir ülke ne kadar zenginse

the older the people are within it.

o kadar yaşlı nüfus barındırdığını görebilirsiniz.

Why is this important?

Peki,bu neden önemli ?

And why is this a particularly dramatic challenge right now?

Ve neden şimdi özellikle çarpıcı bir sorun?

If the average age of your population is 30,

Eğer nüfusunuzun ortalama yaşı 30 ise,

then the average kind of disease that you have to treat

tedavi etmeniz gereken genel hastalıklar

is maybe a broken ankle every now and again,

belki ara sıra kırık bir ayak bileği,

maybe a little bit of asthma.

belkide birazcık astım olacaktır.

If the average age in your country is 45 to 55,

Eğer ülkenizdeki ortalama yaş 45-55 arasındaysa,

now the average person is looking at diabetes,

insanlar diyabet,kalp rahatsızlığı,

early-onset diabetes, heart failure, coronary artery disease --

koroner atardamar gibi hastalıklarla uğraşıyor olacaklar.

things that are inherently more difficult to treat,

Doğal olarak daha zor tedavi edilen ve

and much more expensive to treat.

tedavileri de daha maliyetli olan şeyler.

Just have a look at the demographics in the U.S. here.

Amerika'daki nüfus istatistiklerine bir bakın.

This is from "The Untied States of America."

Bu,Amerika Birleşik Devletleri'nden.

In 1930, there were 41 workers per retiree.

1930'da her emekli insan için 41 çalışan düşüyordu.

41 people who were basically outside of being really sick,

Gerçekten çok hasta olmayıp çalışan 41 kişi

paying for the one retiree who was experiencing debilitating disease.

hasta olan bir emekliye para ödüyordu.

In 2010, two workers per retiree in the U.S.

2010'da Amerika'da her emekli insan için 2 çalışan.

And this is matched in every industrialized, wealthy country in the world.

Ve bu dünyadaki her sanayileşmiş,zengin ülkede aynıdır.

How can you actually afford to treat patients

Peki,yaşlanma gerçeği böyleyken,

when the reality of getting old looks like this?

nasıl hastaları tedavi etmeyi karşılayabilirsiniz ?

This is age versus cost of health care.

Bu,sağlık hizmetlerinin bedeline karşı yaştır.

And you can see that right around age 45, 40 to 45,

45 ve 40-45 arası yaşlarda

there's a sudden spike in the cost of health care.

sağlık hizmetlerinin bedelinde ani bir artış olduğunu görebilirsiniz.

It's actually quite interesting. If you do the right studies,

Eğer gerekli incelemeleri yaparsanız,bu çok ilginçtir.

you can look at how much you as an individual spend on your own health care,

Siz bir birey olarak kendi sağlığınıza hayatınız boyunca

plotted over your lifetime.

ne kadar harcadığınıza bakabilirsiniz.

And about seven years before you're about to die, there's a spike.

Ölüm zamanınızdan yaklaşık yedi yıl önce bir yükselme olur.

And you can actually --

Ve siz aslında-

(Laughter)

(Gülüşler)

-- we won't get into that.

-bu konuya girmiyoruz.

(Laughter)

(Gülüşler)

There are very few things, very few things that you can really do

Gerçekten ama gerçekten bu tarz hastalıkların tedavisindeki yolu değiştirecek,

that will change the way that you can treat these kinds of diseases

ve benim tabirimle sağlıklı yaşlanmayı sağlayacak

and experience what I would call healthy aging.

çok az şey vardır.

I'd suggest there are four things,

Ben dört tane olduğunu söylerim.

and none of these things include an insurance system or a legal system.

Ve bunların hiçbiri bir güvence ya da yasal bir sistem değildir.

All those things do is change who pays.

Bütün bunlar aslında maliyeti karşılayanı değiştirir.

They don't actually change what the actual cost of the treatment is.

tedavinin maliyetini değil.

One thing you can do is not treat. You can ration health care.

Yapabileceğiniz şeylerden biri tedavi etmemektir.Sağlığı karneye bağlayabilirsiniz.

We won't talk about that anymore. It's too depressing.

Artık bunun hakkında konuşmayacağız.Çok üzücü.

You can prevent.

Önleyebilirsiniz.

Obviously a lot of monies should be put into prevention.

Açıkçası,önlemeye çok para konulmalıdır.

But perhaps most interesting, to me anyway, and most important,

Ama belki de,bana en ilginç gelen,ve en önemlisi

is the idea of diagnosing a disease much earlier on in the progression,

hastalık ilerlemeden çok önce tanı koyulması

and then treating the disease to cure the disease

ve hastalığı tedavi etmek için semptomları değil

instead of treating a symptom.

hastalığı iyileştirme fikridir.

Think of it in terms of diabetes, for instance.

Örneğin,diyabeti düşünün.

Today, with diabetes, what do we do?

Günümüzde onunla ne yapıyoruz ?

We diagnose the disease eventually, once it becomes symptomatic,

Hastalığı semptomatik olmadan sonunda teşhis ediyoruz,

and then we treat the symptom for 10, 20, 30, 40 years.

sonra bulguyu 10,20,30,40 yıl boyunca tedavi ediyoruz.

And we do OK. Insulin's a pretty good therapy.

Ve iyileştiriyoruz.İnsülin epey iyi bir tedavi.

But eventually it stops working,

Ama en sonunda işe yaramayı kesiyor,

and diabetes leads to a predictable onset of debilitating disease.

diyabet hastaları da vücudu zayıflatan hastalıkların başlangıcına doğru ilerliyorlar.

Why couldn't we just inject the pancreas with something

Neden pankreası canlandırmak için hastalığın başında,

to regenerate the pancreas early on in the disease,

belkide henüz semptomatik olmadan,

perhaps even before it was symptomatic?

pankreasa enjeksiyon yapamıyoruz ?

And it might be a little bit expensive at the time that we did it,

Bunu yaptığımız zamanda biraz pahalı olabilir ama,

but if it worked, we would truly be able to do something different.

eğer çalışırsak,tamamen farklı bir şeyi başarabiliriz.

This video, I think, gets across the concept that I'm talking about quite dramatically.

Bu video,bence,size anlatmaya çalıştığım konuyu çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.

This is a newt re-growing its limb.

Bu bir uzvunu yeniden oluşturan bir semender.

If a newt can do this kind of thing, why can't we?

Bir semender bunu yapabiliyorsa,biz neden yapamayalım?

I'll actually show you some more important features

Şimdi size bu uzuvları yeniden oluşturmayla ilgili

about limb regeneration in a moment.

daha önemli özellikler göstereceğim.

But what we're talking about in regenerative medicine

Fakat yenileyici tıp hakkında konuştuğumuz şey

is doing this in every organ system of the body,

bunu vücudumuzun her organında yapıyor,

for tissues and for organs themselves.

doku ve organların kendileri için.

So today's reality is that if we get sick,

Bugünün gerçeği şu,eğer hastalanırsak,

the message is we will treat your symptoms,

biz sizin semptomlarınızı iyileştireceğiz

and you need to adjust to a new way of life.

ve sizin yeni bir hayat tarzına alışmanız gerekecek.

I would pose to you that tomorrow --

Ben derim ki yarın-

and when tomorrow is we could debate,

yarın tartışılabilir olunca-

but it's within the foreseeable future --

önceden tahmin edilebilir bir gelecekte

we will talk about regenerative rehabilitation.

yenileyici rehabilitasyon hakkında konuşacağız.

There's a limb prosthetic up here,

Burada protez bir uzuv var,

similar actually one on the soldier

aslında Irak'tan dönen bir askerinkiyle

that's come back from Iraq.

tamamen aynı...

There are 370 soldiers that have come back from Iraq that have lost limbs.

Irak'tan kol ve bacaklarını kaybetmiş dönen 370 asker var.

Imagine if instead of facing that, they could actually

Bir düşünün onlar bununla yüzleşmek yerine

face the regeneration of that limb.

o uzuvlarının yenilenmesini düşünebilirlerdi.

It's a wild concept.

Bu müthiş bir fikir.

I'll show you where we are at the moment in working towards that concept.

Size bu konudaki çalışmalarımızda nerede olduğumuzu göstereyim.

But it's applicable, again, to every organ system.

Ama bu,tekrar söylüyorum,her organa uygulanabilir.

How can we do that?

Bunu nasıl yapabiliriz ?

The way to do that is to develop a conversation with the body.

Bunu yapmanın yolu vücudumuzla iletişim geliştirmemiz.

We need to learn to speak the body's language.

Vücudumuzun dilini konuşmayı öğrenmeliyiz.

And to switch on processes that we knew how to do when we were a fetus.

Bir ceninken yapmayı bildiğimiz süreçlere gitmeliyiz.

A mammalian fetus, if it loses a limb during the first trimester of pregnancy,

Bir memeli cenin,eğer gebeliğin ilk üç aylık döneminde bir uzvunu kaybederse,

will re-grow that limb.

onu yeniden oluşturacaktır.

So our DNA has the capacity to do these kinds of wound-healing mechanisms.

Yani DNA'mızın yara iyileştirici mekanizmaların bu şekillerini yapabilme kapasitesi var.

It's a natural process,

Bu doğal bir süreç,

but it is lost as we age.

ama biz yaşlandıkça kayboluyor.

In a child, before the age of about six months,

Çocukken,yaklaşık altı aylıktan önce,

if they lose their fingertip in an accident,

eğer bir kazada parmak ucunu kaybederlerse,

they'll re-grow their fingertip.

parmak ucunu yeniden oluşturacaklardır.

By the time they're five, they won't be able to do that anymore.

Beş yaşında olduklarında,bunu artık yapamazlar.

So to engage in that conversation with the body,

Vücutla iletişime gelirsek,

we need to speak the body's language.

vücudumuzun dilini konuşmalıyız.

And there are certain tools in our toolbox that allow us to do this today.

Alet çantamızda bunu yapmamıza izin verecek belirli araçlar var.

I'm going to give you an example of three of these tools

Size bunlardan vücutla konuşmak için olan

through which to converse with the body.

üç tane örnek vereceğim.

The first is cellular therapies.

Birincisi,hücresel terapiler.

Clearly, we heal ourselves in a natural process,

Açıkçası biz,doğal bir süreçte

using cells to do most of the work.

hücrelerimize işin çoğunu yaptırarak kendimizi iyileştiriyoruz.

Therefore, if we can find the right cells

Böylece,doğru hücreleri bulursak ve onları

and implant them in the body, they may do the healing.

vücuda nakledersek,onlar iyileştirmeyi yapabilir.

Secondly, we can use materials.

İkincisi,bir takım gereçler kullanıyoruz.

We heard yesterday about the importance of new materials.

Dün yeni gereçlerin önemini dinledik.

If we can invent materials, design materials,

Eğer onları yaratabilir,tasarlayabilirsek,

or extract materials from a natural environment,

ya da doğal bir ortamdan çıkarabilirsek,

then we might be able to have those materials induce the body to heal itself.

onlar sayesinde vücudun kendini iyileştirmesini sağlayabiliriz.

And finally, we may be able to use smart devices

Ve son olarak,akıllı aletler kullanabiliriz,

that will offload the work of the body and allow it to heal.

vücudun yükünü hafifletip iyileşmesini sağlayan aletler.

I'm going to show you an example of each of these,

Size bunların tek tek örneklerini göstereceğim.

and I'm going to start with materials.

Önce gereçlerden başlamak istiyorum.

Steve Badylak -- who's at the University of Pittsburgh --

Pittsburgh üniversitesinden Steve Badylak'ın

about a decade ago had a remarkable idea.

yaklaşık on yıl önce parlak bir fikri vardı.

And that idea was that the small intestine of a pig,

bu fikir,eğer bir domuzun ince bağırsağı,

if you threw away all the cells,

tüm hücreleri atılırsa ve

and if you did that in a way that allowed it to remain biologically active,

bu biyolojik olarak aktif olmasını sağlayacak biçimde yapılırsa,

may contain all of the necessary factors and signals

vücudu kendini iyileştirmesi için uyaracak

that would signal the body to heal itself.

bütün gerekli faktör ve uyarıları içerebilirdi.

And he asked a very important question.

Ve önemli bir soru sordu.

He asked the question,

Şu soruyu :

if I take that material, which is a natural material

Eğer ben bu ince bağırsakta iyileşmeyi sağlayan

that usually induces healing in the small intestine,

doğal gereci alırsam,

and I place it somewhere else on a person's body,

ve onu insanın vücudunda bir yere yerleştirirsem,

would it give a tissue-specific response,

özel doku reaksiyonu mu verecekti,

or would it make small intestine if I tried to make a new ear?

yoksa yeni bir kulak yaparken ince bağırsak mı olacaktı ?

I wouldn't be telling you this story if it weren't compelling.

İlgi çekmese bunu size anlatıyor olmazdım.

The picture I'm about to show you

Size göstermek üzere olduğum resim-

is a compelling picture.

(Gülüşler)

(Laughter)

ilgi uyandıran bir resim.

However, for those of you that are even the slightest bit squeamish --

Yine de,siz az da olsa midesi hassas olanlar,

even though you may not like to admit it in front of your friends --

bunu arkadaşlarınızın önünde kabul etmekten hoşlanmasanız da

the lights are down. This is a good time to look at your feet,

ışıklar kapalı,ayaklarınıza doğru bakmak için iyi bir zaman,

check your Blackberry, do anything other than look at the screen.

Blackberry'nizle ilgilenin,ekrana bakmaktan başka her şeyi yapın.

(Laughter)

(Gülüşler)

What I'm about to show you is a diabetic ulcer.

Size göstermek üzere olduğum şey diyabetik ülser.

And although -- it's good to laugh before we look at this.

Yine de,bakmadan önce gülmek iyi olur.

This is the reality of diabetes.

Bu diyabet gerçeği.

I think a lot of times we hear about diabetics, diabetic ulcers,

Sanırım,diyabetik,diyabetik ülser hakkında çok şey duyuyoruz.

we just don't connect the ulcer with the eventual treatment,

biz sadece ülseri iyileşmezse ampütasyon yapılan

which is amputation, if you can't heal it.

son tedaviyle ilişkilendirmiyoruz.

So I'm going to put the slide up now. It won't be up for long.

Şimdi slaytı açacağım,yalnız uzun süre kalmayacak.

This is a diabetic ulcer. It's tragic.

Bu diyabetik ülser.Trajik.

The treatment for this is amputation.

Tedavisi ampütasyon.

This is an older lady. She has cancer of the liver as well as diabetes,

Bu yaşlıca bir bayan.Dİyabetin yanında,karaciğer kanseri.

and has decided to die with what' s left of her body intact.

Vücudunda son kalanlarla ölmeye karar verdi.

And this lady decided, after a year of attempted treatment of that ulcer,

Ve bu bayan bir yıllık tedaviden sonra,

that she would try this new therapy that Steve invented.

Steve'in yarattığı bu yeni terapiyi denemeye karar verdi.

That's what the wound looked like 11 weeks later.

İşte yaranın 11 hafta sonraki görüntüsü.

That material contained only natural signals.

Bu gereç sadece doğal sinyaller içeriyordu.

And that material induced the body to switch back on a healing response

Ve bu gereç vücudun daha önce sahip olmadığı

that it didn't have before.

iyileşme tepkilerine ulaşmasını sağladı.

There's going to be a couple more distressing slides for those of you --

Sizin için bir kaç tane daha can sıkıcı slayt olacak.

I'll let you know when you can look again.

Ne zaman bakabileceğinizi söyleyeceğim.

This is a horse. The horse is not in pain.

Bu bir at.Acı çekmiyor.

If the horse was in pain, I wouldn't show you this slide.

Eğer acı çekiyor olsaydı,size slaytı göstermezdim.

The horse just has another nostril that's developed

Onun sadece başka bir burun deliği daha var.

because of a riding accident.

bir yarış kazasından dolayı.

Just a few weeks after treatment --

Tedaviden sonraki bir kaç hafta--

in this case, taking that material, turning it into a gel,

o gereci alma,jel yapma,

and packing that area, and then repeating the treatment a few times --

bölgeye tampon yapma ve tedaviyi tekrarlama-

and the horse heals up.

ve atın iyileşmesi.

And if you took an ultrasound of that area, it would look great.

Oraya ultrason yaparsanız,harika görünecektir.

Here's a dolphin where the fin's been re-attached.

Burada yüzgeci yeniden nakledilmiş bir yunus var.

There are now 400,000 patients around the world

Dünyada bugün yaralarını iyileştirmek için

who have used that material to heal their wounds.

bu gereci kullanan 400.000 hasta var.

Could you regenerate a limb?

Bir uzvu yenileyebilir misiniz ?

DARPA just gave Steve 15 million dollars to lead an eight-institution project

DARPA Steve'e soru sorma sürecini başlatması için

to begin the process of asking that question.

8 kurumlu bir projeyi yönetecek 15 milyon dolar verdi.

And I'll show you the 15 million dollar picture.

Size 15 milyon dolar resmini göstereyim.

This is a 78 year-old man who's lost the end of his fingertip.

Bu parmak ucunu kaybetmiş 78 yaşında bir adam.

Remember that I mentioned before the children who lose their fingertips.

Daha önce size parmak uçlarını kaybeden çocuklardan bahsetmiştim.

After treatment that's what it looks like.

Bu da tedaviden sonra nasıl göründüğü.

This is happening today.

Bunlar günümüzde oluyor.

This is clinically relevant today.

Klinik olarak uygun.

There are materials that do this. Here are the heart patches.

Bunu yapan gereçler var.Kalp yamaları var.

But could you go a little further?

Peki biraz daha ileriye gidebilir miyiz ?

Could you, say, instead of using material,

Gereçleri kullanma yerine,

can I take some cells along with the material,

onlarla beraber hücreleri de alıp,

and remove a damaged piece of tissue,

hasarlı dokuyu çıkararak,

put a bio-degradable material on there?

yerine biyobozunur gereçleri koyabilir miyim ?

You can see here a little bit of heart muscle beating in a dish.

Burada çarpan bir kalbin parçasını görüyorsunuz.

This was done by Teruo Okano at Tokyo Women's Hospital.

Tokyo Kadın Hastanesinden Teruo Okano tarafından yapıldı.

He can actually grow beating tissue in a dish.

Kendisi aslında,çarpan bir dokuyu bir çanakta yetiştirebilir.

He chills the dish, it changes its properties

Çanağı soğutuyor,niteliklerini değiştiriyor.

and he peels it right out of the dish.

Ve onu çanaktan çıkarıyor.

It's the coolest stuff.

Bu harika bir şey.

Now I'm going to show you cell-based regeneration.

Şimdi size hücre temelli yenilemeyi göstereceğim.

And what I'm going to show you here

Size burda göstereceğim şey,

is stem cells being removed from the hip of a patient.

bir hastanın kalçasından alınan kök hücreler.

Again, if you're squeamish, you don't want to watch.

Ve yine hassassanız bakmak istemeyeceksiniz.

But this one's kind of cool.

Bu seferki biraz daha rahat.

So this is a bypass operation, just like what Al Gore had,

Bu bir by-pass operasyonu,Al Gore'un geçirdiği gibi,

with a difference.

küçük bir farklılıkla.

In this case, at the end of the bypass operation,

Burada,ameliyat sonunda

you're going to see the stem cells from the patient

en başta alınan kök hücrelerin

that were removed at the beginning of the procedure

doğrudan hastanın kalbine

being injected directly into the heart of the patient.

enjekte edildiğini göreceksiniz

And I'm standing up here because at one point

Burada duruyorum çünkü size

I'm going to show you just how early this technology is.

bu teknolojinin henüz ne kadar yeni olduğunu göstereceğim.

Here go the stem cells, right into the beating heart of the patient.

İşte kök hücreler,hastanın tam da çarpan kalbine gider...

And if you look really carefully,

Dikkatli bakarsanız,

it's going to be right around this point

şuralarda bir yerde,

you'll actually see a back-flush.

bir backflush göreceksiniz.

You see the cells coming back out.

Hücrelerin geri çıktığını görüyorsunuz.

We need all sorts of new technology, new devices,

Yeni teknolojinin her türlüsüne,yeni aletlere,

to get the cells to the right place at the right time.

hücreleri doğru zamanda doğru yere koymak için ihtiyacımız var.

Just a little bit of data, a tiny bit of data.

Sadece küçük bir bilgi,minicik.

This was a randomized trial.

Bu rasgele bir denemeydi.

At this time this was an N of 20. Now there's an N of about 100.

O zaman bu 20 numaraydı,şimdi 100.

Basically, if you take an extremely sick patient

Temelde,çok hasta birini alırsanız,

and you give them a bypass, they get a little bit better.

bypass yaparsanız,biraz iyileşir.

If you give them stem cells as well as their bypass,

Bypass'ın yanında kök hücre verirseniz,

for these particular patients, they became asymptomatic.

bu belirli hastalar,semptomsuz olurlar.

These are now two years out.

Bunlar şimdi 2 yıllık.

The coolest thing would be is if you could diagnose the disease early,

Hastalığı önceden teşhis etmek ve kötüye gitmesini

and prevent the onset of the disease to a bad state.

engellemek en iyisi olurdu.

This is the same procedure, but now done minimally invasively,

Bu da aynı işlem,ama şimdi minimal sıklıkla

with only three holes in the body where they're taking the heart

kalbi aldıkları sadece üç delikle ve basitçe

and simply injecting stem cells through a laparoscopic procedure.

kök hücreleri laparoskobik prosedüre göre enjekte ederek yapılıyor.

There go the cells.

İşte hücreler.

We don't have time to go into all of those details,

Bu detaylara girecek zamanımız yok,

but basically, that works too.

ama temelde,bu da işe yarar.

You can take patients who are less sick,

Daha az hasta olanları alıp

and bring them back to an almost asymptomatic state

bu tedavi yoluyla neredeyse

through that kind of therapy.

semptomsuz hale getirebilirsiniz.

Here's another example of stem-cell therapy that isn't quite clinical yet,

Bu da henüz klinik olmayan başka bir kök hücre tedavisi örneği.

but I think very soon will be.

Bence çok yakında olacak.

This is the work of Kacey Marra from Pittsburgh,

Bu dünya çapında pek çok meslektaşıyla birlikte

along with a number of colleagues around the world.

Pittsburgh'dan Kacey Marra'nın çalışması.

They've decided that liposuction fluid,

Liposuction sıvısının,

which -- in the United States, we have a lot of liposuction fluid.

-ki Birleşik Devletlerde bol sayıda mevcut-

(Laughter)

(Gülüşler)

It's a great source of stem cells.

Kök hücrelerin harika bir kaynağı.

Stem cells are packed in that liposuction fluid.

Kök hücreler liposuction sıvısında toplanırlar.

So you could go in, you could get your tummy-tuck.

Siz gidip,göbeğinizi aldırabilirsiniz.

Out comes the liposuction fluid,

Lipsuction sıvısı çıkar.

and in this case, the stem cells are isolated and turned into neurons.

burada kök hücreler izole edilir ve nöronlara dönüştürülür.

All done in the lab.

Hepsi labarotuvarda yapılır.

And I think fairly soon, you will see patients being treated

Bence çok yakında,kendi yağlarından üretilmiş

with their own fat-derived, or adipose-derived, stem cells.

kök hücrelerle tedavi olan hastalar göreceğiz.

I talked before about the use of devices

Daha önce aletlerin hastalıkları tedavi ederkenki

to dramatically change the way we treat disease.

çarpıcı değişimlerinden bahsettim.

Here's just one example before I close up.

Kapatmadan önce bir örnek.

This is equally tragic.

Aynı derecede trajik.

We have a very abiding and heartbreaking partnership

Şimdi Iraktan dönen 11,000 çocuğu iyileştirecek

with our colleagues at the Institute for Surgical Research in the US Army,

Amerikan Ordusu Araştırma Enstitüsüyle

who have to treat the now 11,000 kids that have come back from Iraq.

kalıcı ve hayli üzücü bir ortaklığımız var.

Many of those patients are very severely burned.

O hastaların çoğu çok şiddetli yandı.

And if there's anything that's been learned about burn,

Ve yanık hakkında öğrenilen bir şey varsa,

it's that we don't know how to treat it.

onu nasıl tedavi edeceğimizi bilmediğimizdir.

Everything that is done to treat burn --

Yanık tedavisinde yapılan her şey--

basically we do a sodding approach.

temelde yaklaşımımız çimensel,

We make something over here,

orada bir şey yapıyoruz,

and then we transplant it onto the site of the wound,

ve onu yaranın üstüne ekliyoruz

and we try and get the two to take.

ve ikisini de almasını deniyoruz.

In this case here, a new, wearable bio-reactor has been designed --

Burada,yeni,giyilebilir biyo reaktör-

it should be tested clinically later this year at ISR --

klinik olarak bu sene ISR'de test edilmeli-

by Joerg Gerlach in Pittsburgh.

Pittsburg'da Joerg Gerlach tarafından tasarlandı.

And that bio-reactor will lay down in the wound bed.

Ve o biyo-reaktör yara yatağında uzanacak.

The gun that you see there sprays cells.

Orada gördüğünüz pompa hücreleri spreyler.

That's going to spray cells over that area.

O bölge üzerindeki hücreleri spreyleyecek.

The reactor will serve to fertilize the environment,

Reaktör çevreyi verimlileştirmeye,

deliver other things as well at the same time,

aynı anda diğer şeyleri dağıtmaya yarayacak

and therefore we will seed that lawn,

ve böylece çimensel yaklaşımı denemeye karşı,

as opposed to try the sodding approach.

çimenleri besleyeceğiz.

It's a completely different way of doing it.

Bu,bu işi yapmanın tamamen değişik bir yolu.

So my 18 minutes is up.

Böylece 18 dakikam doldu.

So let me finish up with some good news,

İyi haberlerle bitirmeme izin verin,

and maybe a little bit of bad news.

birazcık da kötü olanlarla.

The good news is that this is happening today.

İyi haber,bunu bugün yapabilmemiz.

It's very powerful work.

Güçlü bir çalışma.

Clearly the images kind of get that across.

Açıkça,fikirler aktarılabiliyor.

It's incredibly difficult because it's highly inter-disciplinary.

İnanılmaz güç çünkü birkaç bilim dalıyla ilgili.

Almost every field of science engineering and clinical practice

Bilim mühendisliği ve klinik pratiğin neredeyse her dalı

is involved in trying to get this to happen.

bunu gerçekleştirmek için işin içinde.

A number of governments, and a number of regions,

Hükümetler,dinler bunun

have recognized that this is a new way to treat disease.

tedavide yeni bir yol olduğunu anladılar.

The Japanese government were perhaps the first,

Japon hükümeti belkide önce 3

when they decided to invest first 3 billion,

sonra 2 milyar daha yatırıma karar vererek

later another 2 billion in this field.

bu alanda bir ilk oldu.

It's no coincidence.

Bu tesadüf değil.

Japan is the oldest country on earth in terms of its average age.

Japonya ortalama yaş konusunda dünyadaki en yaşlı ülke.

They need this to work or their health system dies.

Çalışmak için buna ihtiyaçları var,yoksa sağlık sistemi çöker.

So they're putting a lot of strategic investment focused in this area.

Bu yüzden bu sektöre stratejik yatırımlar yapıyorlar.

The European Union, same thing.

Avrupa Birliği,aynı şekilde.

China, the same thing.

Çin,aynı şekilde.

China just launched a national tissue-engineering center.

Çin ulusal doku mühendisliği merkezini henüz açtı.

The first year budget was 250 million US dollars.

İlk yılın bütçesi 250 milyon amerikan dolarıydı.

In the United States we've had a somewhat different approach.

Amerika'da biz biraz daha farklı bir yaklaşım gördük.Biz-

(Laughter)

(Gülüşler)

Oh, for Al Gore to come and be in the real world as president.

-Al Gore'un gelip gerçek dünyada başkan olarak bulunması.

We've had a different approach.

Değişik bir yaklaşım oldu.

And the approach has basically been to just sort of fund things as they come along.

Ve bu yaklaşım temelde sadece gelen fonlarda oldu.

But there's been no strategic investment

Getirilecek gerekli şeyler ve

to bring all of the necessary things to bear and focus them in a careful way.

onlara dikkatli bir şekilde odaklanmak için stratejik yatırımlar olmadı.

And I'm going to finish up with a quote, maybe a little cheap shot,

Bir alıntıyla bitireceğim,biraz klişe olabilir ama,

at the director of the NIH, who's a very charming man.

Çok etkileyici bir adam ve NIH'de yönetici.

Myself and Jay Vacanti from Harvard

Ben ve Harvard'dan Jay Vacanti

went to visit with him and a number of his directors of his institute

onu ve enstitüsündeki yöneticileri görmeye gittik,

just a few months ago,

bundan birkaç ay önce,

to try and convince him that it was time to take just a little piece

gelecek yıl alacağı 27.5 milyar doların bir kısmını

of that 27.5 billion dollars that he's going to get next year

kullanmanın tam zamanı olduğuna ikna edebilmek ve

and focus it, in a strategic way, to make sure we can accelerate the pace

stratejik bir şekilde bu şeylerin hastalara getiriliş süresini

at which these things get to patients.

hızlandırmadan emin olmak için odaklanmaya ikna etmek için.

And at the end of a very testy meeting,

Çok aksi bir toplantıdan sonra,

what the NIH director said was,

bize söylediği,

"Your vision is larger than our appetite."

''Sizin vizyonunuz bizim isteğimizden daha geniş''oldu.

I'd like to close by saying that no one's going to change our vision,

Kimsenin bizim vizyonumuzu değiştirmeyeceğini söyleyerek kapatmak istiyorum,

but together we can change his appetite.

ama birlikte onun isteğini değiştirebiliriz.

Thank you.

Teşekkür ederim.