Ian Ritchie: The day I turned down Tim Berners-Lee

İan Ritchie: Tim Berners-Lee'yi geri cevirdigim gun

45,872 views ・ 2011-10-12

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Yildiray ELMACI Gözden geçirme: osman oguz ahsen
00:15
Well we all know the World Wide Web
0
15260
2000
Hepimiz de biliyoruz ki,
00:17
has absolutely transformed publishing, broadcasting,
1
17260
4000
WWW (World Wide Web) artik basın, yayıncılık,
00:21
commerce and social connectivity,
2
21260
2000
reklam ve sosyal bağlantı ortamına dönüştü.
00:23
but where did it all come from?
3
23260
2000
Fakat tüm bunlar nereden geldi?
00:25
And I'll quote three people:
4
25260
2000
Size üç kişiden bahsedeceğim :
00:27
Vannevar Bush, Doug Engelbart and Tim Berners-Lee.
5
27260
3000
Vannevar Bush, Doug Engelbart ve Tim Berners-Lee.
00:30
So let's just run through these guys.
6
30260
2000
Şimdi bu üç adama şöyle bir bakalım.
00:32
This is Vannevar Bush.
7
32260
2000
İşte bu Vannevar Bush.
00:34
Vannevar Bush was the U.S. government's chief scientific adviser during the war.
8
34260
3000
Vannevar Bush savaş sırasında Birleşik Devletler Hükümeti’nin baş bilimsel danışmanı idi.
00:37
And in 1945,
9
37260
2000
Ve 1945 yılında,
00:39
he published an article in a magazine called Atlantic Monthly.
10
39260
3000
“Atlantik Monthly” dergisinde bir makale yayınladı.
00:42
And the article was called "As We May Think."
11
42260
3000
Makalenin adı “As We May Think” idi.
00:45
And what Vannevar Bush was saying
12
45260
2000
Ve Vannevar Bush’un demeye çalıştığı şey şudur.
00:47
was the way we use information is broken.
13
47260
3000
"Bilgiyi kullanma şeklimiz bozuktur."
00:50
We don't work in terms of libraries
14
50260
3000
Bizler kütüphaneler,
00:53
and catalog systems and so forth.
15
53260
2000
ve kataloglama sistemleri gibi çalışmıyoruz.
00:55
The brain works by association.
16
55260
2000
Beyin çağrışım, ilişkisel bir şekilde çalışır.
00:57
With one item in its thought, it snaps instantly to the next item.
17
57260
3000
Bir madde düşüncesi anında bir sonraki maddeyi akla getirir.
01:00
And the way information is structured
18
60260
2000
Ve bilginin düzenlenme şekli
01:02
is totally incapable of keeping up with this process.
19
62260
3000
bilgiyi saklamaktan yoksundur.
01:05
And so he suggested a machine,
20
65260
2000
Bu şekilde bir makine önerdi
01:07
and he called it the memex.
21
67260
2000
ve buna “memex” adını verdi.
01:09
And the memex would link information,
22
69260
2000
Ve memex bilgiyi bağlıyordu.
01:11
one piece of information to a related piece of information and so forth.
23
71260
3000
Bir parça bilgiyi alakalı başka bilgi parçasına ve bu şekilde devam ediyor…
01:14
Now this was in 1945.
24
74260
2000
Bu 1945 yılındaydıydı.
01:16
A computer in those days
25
76260
2000
Bu günlerde bilgisayar
01:18
was something the secret services used to use for code breaking.
26
78260
3000
gizli servisin şifre kırmada kullandığı bir şeydi.
01:21
And nobody knew anything about it.
27
81260
2000
Ve kimse ne olduğunu bilmiyordu.
01:23
So this was before the computer was invented.
28
83260
2000
Ve bu bilgisayarın icadından önceydi.
01:25
And he proposed this machine called the memex.
29
85260
2000
Ve memex adını verdiği bu makineyi önerdi.
01:27
And he had a platform where you linked information to other information,
30
87260
3000
Ve bilgiyi başka bir bilgiye bağlanabileceğiniz,
01:30
and then you could call it up at will.
31
90260
2000
ve sonra da istediğiniz gibi geri çağırabileceğiniz bir platforma sahipti.
01:32
So spinning forward,
32
92260
2000
Biraz daha ileri gidelim.
01:34
one of the guys who read this article was a guy called Doug Engelbart,
33
94260
2000
Bu makaleyi okuyanlardan adamlardan biri Doug Engelbart’tı.
01:36
and he was a U.S. Air Force officer.
34
96260
2000
Ve kendisi Birleşik Devlerler Hava Kuvvetleri memuruydu.
01:38
And he was reading it in their library in the Far East.
35
98260
3000
Makaleyi Uzak Doğu’daki kütüphaneleriden birinde okuyordu.
01:41
And he was so inspired by this article,
36
101260
2000
Bu makaleden çok ilham almıştı
01:43
it kind of directed the rest of his life.
37
103260
2000
makale hayatının geri kalanını yönetir olmuştu.
01:45
And by the mid-60s, he was able to put this into action
38
105260
3000
Ve 60 ların ortasında California’daki Stanford Araştırma Laboratuvarında çalışırken
01:48
when he worked at the Stanford Research Lab in California.
39
108260
3000
bu fikri gerçekleştirme fırsatına sahip oldu.
01:52
He built a system.
40
112260
2000
Bir sistem geliştirdi.
01:54
The system was designed to augment human intelligence, it was called.
41
114260
3000
Sistem insan zekasını taklit ediyordu.
01:57
And in a premonition of today's world
42
117260
3000
Günümüzün Bulut Bilgisayar (Cloud computing)
02:00
of cloud computing and softwares of service,
43
120260
2000
ve Servis Yazılımlarını sezmişçesine
02:02
his system was called NLS
44
122260
2000
sisteme oN-Line System den esinlenerek
02:04
for oN-Line System.
45
124260
2000
NLS ismi verildi.
02:06
And this is Doug Engelbart.
46
126260
2000
İşte Doug Engelbart.
02:08
He was giving a presentation at the Fall Joint Computer Conference
47
128260
3000
1969 deki Fall Joint Computer Conference’da
02:11
in 1968.
48
131260
3000
sunum yapıyor.
02:14
What he showed --
49
134260
2000
Gösterdiği şey –
02:16
he sat on a stage like this, and he demonstrated this system.
50
136260
3000
sahnede bu şekilde oturdu ve bu Sistemi gösterdi.
02:19
He had his head mic like I've got.
51
139260
2000
Tıpkı benimki gibi bir mikrofonu vardı.
02:21
And he works this system.
52
141260
2000
Sistemi işletiyor.
02:23
And you can see, he's working between documents
53
143260
2000
Ve görebilirsiniz, dokümanlar,
02:25
and graphics and so forth.
54
145260
2000
grafikler ve bunun gibi şeyler ile çalışıyor.
02:27
And he's driving it all
55
147260
2000
Ve her şeyi
02:29
with this platform here,
56
149260
2000
bu platform ile yönetiyor.
02:31
with a five-finger keyboard
57
151260
2000
beş parmaklı bir klavye ile
02:33
and the world's first computer mouse,
58
153260
2000
ve dünyanın ilk bilgisayar faresi,
02:35
which he specially designed in order to do this system.
59
155260
2000
ki özellikle bu Sistemi yönetmek için tasarlanmıştı.
02:37
So this is where the mouse came from as well.
60
157260
2000
Bu aslında farenin geldiği yerdir.
02:39
So this is Doug Engelbart.
61
159260
2000
İşte bu Doug Engelbart.
02:41
The trouble with Doug Engelbart's system
62
161260
2000
Doug Engelbart’ın Sistemi ile iglili sorun şu idi ki,
02:43
was that the computers in those days cost several million pounds.
63
163260
3000
o zamanlar bilgisayar birkaç milyon pound a maloluyordu.
02:46
So for a personal computer,
64
166260
2000
Yani bir kişisel bilgisayar için
02:48
a few million pounds was like having a personal jet plane;
65
168260
2000
birkaç milyon pound özel jet almak ile aynı hesaba geliyordu.
02:50
it wasn't really very practical.
66
170260
2000
Çok da pratik sayılmazdı.
02:52
But spin on to the 80s
67
172260
2000
Fakat kişisel bilgisayarların hayata girdiği
02:54
when personal computers did arrive,
68
174260
2000
80 lere atlarsak,
02:56
then there was room for this kind of system on personal computers.
69
176260
2000
o zamanlar kişisel bilgisayarlarda bu şekilde sistemlere yer vardı.
02:58
And my company, OWL
70
178260
2000
Ve şirketim, OWL,
03:00
built a system called Guide for the Apple Macintosh.
71
180260
3000
Apple'nin Macintosh sistemi için Guide (Rehber) adında bir sistem geliştirdi.
03:03
And we delivered the world's first hypertext system.
72
183260
4000
Ve böylece dünyanın ilk hypertext sistemini piyasaya ortaya çıkardık.
03:07
And this began to get a head of steam.
73
187260
2000
Ve bu işin öncüsü olmaya başladı.
03:09
Apple introduced a thing called HyperCard,
74
189260
2000
Apple, HyperCard adında bir şey tanıttı.
03:11
and they made a bit of a fuss about it.
75
191260
2000
Bu konuda biraz titiz davrandılar.
03:13
They had a 12-page supplement in the Wall Street Journal the day it launched.
76
193260
3000
Piyasaya sürüldüğü gün bu konuda Wall Street Journal de 12 sayfalık bir ilave yayınladılar.
03:16
The magazines started to cover it.
77
196260
2000
Dergiler bu Sistemi kapak yapmaya başladı.
03:18
Byte magazine and Communications at the ACM
78
198260
2000
Byte ve ACM at Communications dergileri
03:20
had special issues covering hypertext.
79
200260
2000
hypertext konulu özel kapaklar yayınladılar.
03:22
We developed a PC version of this product
80
202260
2000
Bu sistemin ayrıca PC versiyonunu da geliştirdik.
03:24
as well as the Macintosh version.
81
204260
2000
tıpkı Machintosh'daki versiyonu gibi idi.
03:26
And our PC version became quite mature.
82
206260
3000
Ve PM versiyonumuz oldukça olgunlaşmıştı.
03:29
These are some examples of this system in action in the late 80s.
83
209260
3000
İşte bunlar 80 lerin sonundaki aktif sistemlerden bazı örnekler.
03:33
You were able to deliver documents, were able to do it over networks.
84
213260
3000
Doküman alışverişi ve bir gecelik işler yapabiliyordunuz.
03:36
We developed a system such
85
216260
2000
Html’e dayanan markup dili gibi
03:38
that it had a markup language based on html.
86
218260
2000
bir şeye sahip bir system geliştirdik.
03:40
We called it hml: hypertext markup language.
87
220260
3000
Html ismini verdik. (hypertext markup language).♫
03:43
And the system was capable of doing
88
223260
2000
Sistem bilgisayar ağı üzerinden çok çok büyük dokümanları
03:45
very, very large documentation systems over computer networks.
89
225260
4000
işleyebilme yeteneğine sahip idi.
03:49
So I took this system to a trade show in Versailles near Paris
90
229260
3000
Böylece bu sistemi Kasım 1990 da Paris yakınlarındaki Versailles de düzenlenen
03:52
in late November 1990.
91
232260
3000
bir ticaret fuarına götürdüm.
03:55
And I was approached by a nice young man called Tim Berners-Lee
92
235260
2000
Orada Tim Berners-Lee adında iyi bir genç adam bana yaklaştı
03:57
who said, "Are you Ian Ritchie?" and I said, "Yeah."
93
237260
2000
ve dedi ki, “Sen Ian Ritchie misin?” ve ben “Evet” dedim.
03:59
And he said, "I need to talk to you."
94
239260
2000
Ve “senle konuşmam lazım” dedi.
04:01
And he told me about his proposed system called the World Wide Web.
95
241260
3000
Bana World Wide Web adını verdiği önerisinden bahsetti.
04:04
And I thought, well, that's got a pretentious name,
96
244260
3000
Ben de özellikle tümüyle kendi ofisindeki bir bilgisayarda koşan bir sistem için
04:07
especially since the whole system ran on his computer in his office.
97
247260
3000
çok havalı bir isim olduğunu düşünmüştüm.
04:10
But he was completely convinced that his World Wide Web
98
250260
3000
Kendisi World Wide Web dediği şeyin tüm dünyayı saracağına
04:13
would take over the world one day.
99
253260
2000
tamamen inanmıştı.
04:15
And he tried to persuade me to write the browser for it,
100
255260
2000
Beni WWW için bir Browser yazmam için ikna etmeyi denedi.
04:17
because his system didn't have any graphics or fonts or layout or anything;
101
257260
3000
Çünkü henüz bahsettiği system grafik, font veya mizanpaj gibi hiçbir unsur içermiyordu.
04:20
it was just plain text.
102
260260
2000
Sadece düz text idi.
04:22
I thought, well, you know, interesting,
103
262260
3000
Düşündüm ki, şey, bilirsin, ilginç
04:25
but a guy from CERN, he's not going to do this.
104
265260
2000
ama CERN deki adamlar bu şekilde bir şey yapmazlar.
04:27
So we didn't do it.
105
267260
2000
Ve yapmadık ta.
04:29
In the next couple of years,
106
269260
2000
Sonraki birkaç yıl içinde
04:31
the hypertext community didn't recognize him either.
107
271260
2000
hypertext camiası da onu farketmedi.
04:33
In 1992, his paper was rejected for the Hypertext Conference.
108
273260
3000
1992 yılında Hypertext Conference’a gönderdiği başvuru reddedildi.
04:36
In 1993,
109
276260
3000
1993 yılında
04:39
there was a table at the conference in Seattle,
110
279260
2000
Seattle’daki konferansta bir masa vardı
04:41
and a guy called Marc Andreessen
111
281260
2000
ve Marc Andreessen adındaki bir adam
04:43
was demonstrating his little browser for the World Wide Web.
112
283260
3000
WWW için yazdığı küçük browserini tanıtıyordu.
04:46
And I saw it, and I thought, yep, that's it.
113
286260
2000
Ve gördüm onu, dedim ki, Evet, işte bu!
04:48
And the very next year, in 1994, we had the conference here in Edinburgh,
114
288260
3000
Ve daha sonraki sene, 1994 de, Tim Berners-Lee ‘in
04:51
and I had no opposition in having Tim Berners-Lee as the keynote speaker.
115
291260
4000
Edinburgh’daki konferansın açılış konuşmasını yapmasına hiçbir itirazım yoktu.
04:55
So that puts me in pretty illustrious company.
116
295260
2000
Bu şekilde oldukça seçkin bir topluluk içinde buldum kendimi.
04:57
There was a guy called Dick Rowe
117
297260
2000
Dick Rowe adında
04:59
who was at Decca Records and turned down The Beatles.
118
299260
2000
The Beatles I geri çevirmiş bir adam vardı.
05:01
There was a guy called Gary Kildall
119
301260
2000
Gary Kildal adında
05:03
who went flying his plane
120
303260
2000
IBM PC şirketi kendi bilgisayarlarına
05:05
when IBM came looking for an operating system
121
305260
2000
bir işletim sistemi aramaya geldiklerinde
05:07
for the IBM PC,
122
307260
2000
uçmaya gitmeyi tercih eden bir adam vardı.
05:09
and he wasn't there, so they went back to see Bill Gates.
123
309260
2000
Onu bulamadıkları için Bill Gates’e döndüler.
05:11
And the 12 publishers
124
311260
2000
Ve J.K. Rowling in Harry Potter’ini geri çeviren
05:13
who turned down J.K. Rowling's Harry Potter, I guess.
125
313260
3000
sanırım 12 yayıncı.
05:16
On the other hand, there's Marc Andreessen
126
316260
2000
Diğer yanda ise dünyanın ilk web gezginini yazan
05:18
who wrote the world's first browser for the World Wide Web.
127
318260
2000
Marc Andereesen var.
05:20
And according to Fortune magazine,
128
320260
2000
Fortune dersigine gore
05:22
he's worth 700 million dollars.
129
322260
2000
kendisi 700 milyon dolar değerinde.
05:24
But is he happy?
130
324260
2000
Peki mutlu mu?
05:26
(Laughter)
131
326260
2000
(Gülüşmeler)
05:28
(Applause)
132
328260
7000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7