Daniel Goleman: Why arent we all Good Samaritans?

Daniel Goleman ile şefkat üzerine

326,736 views ・ 2008-01-09

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Ramazan Gurer Gözden geçirme: Sinan Ünlüsoy
00:13
You know, I'm struck by how one of the implicit themes of TED
0
13160
4000
TED'in dolaylı temalarından birinin şefkat olması karşısında şaşkına döndüm
00:17
is compassion, these very moving demonstrations we've just seen:
1
17160
3000
Gördüğümüz gibi bunlar etkileyici hareketlerdir:
00:21
HIV in Africa, President Clinton last night.
2
21160
4000
Başkan Clinton un geçen akşam Afrika'daki HIV çalışması gibi.
00:25
And I'd like to do a little collateral thinking, if you will,
3
25160
5000
İsterseniz şefkat hakkında global anlayış seviyesinden kişisel seviyeye
00:30
about compassion and bring it from the global level to the personal.
4
30160
5000
getirmek için benzer bir düşünceyi daha söyleyeyim.
00:35
I'm a psychologist, but rest assured,
5
35160
2000
Ben bir psikoloğum ama emin olun ki
00:37
I will not bring it to the scrotal.
6
37160
1000
bel altı konularına girmeyeceğim.
00:39
(Laughter)
7
39160
4000
(gülüşmeler)
00:44
There was a very important study done a while ago
8
44160
2000
Kısa bir süre önce
00:46
at Princeton Theological Seminary that speaks to why it is
9
46160
4000
Princeton İlahiyat Seminerinde yapılmış bir çalışmadan bahsedilmişti:
00:51
that when all of us have so many opportunities to help,
10
51160
3000
neden hepimizin yardım etmek için bir çok fırsatı olduğunda
00:54
we do sometimes, and we don't other times.
11
54160
3000
bazen yardım ederiz, bazen de yardım etmeyiz.
00:58
A group of divinity students at the Princeton Theological Seminary
12
58160
3000
Princeton İlahiyat Semineri’nde bir grup
01:02
were told that they were going to give a practice sermon
13
62160
4000
ilahiyat öğrencisine bir vaaz vermeleri istendi
01:06
and they were each given a sermon topic.
14
66160
3000
ve her birisine bir vaaz konusu verildi.
01:09
Half of those students were given, as a topic,
15
69160
3000
Öğrencilerin yarısına konu olarak
01:12
the parable of the Good Samaritan:
16
72160
2000
Şefkatli İnsanın kıssası verildi.
01:14
the man who stopped the stranger in --
17
74160
2000
Yabancı birisine yardımı eden --
01:17
to help the stranger in need by the side of the road.
18
77160
2000
yolun kenarında yardıma ihtiyacı olan yabancıya yardım eden.
01:19
Half were given random Bible topics.
19
79160
3000
Yarısına İncil’den rastgele konular verildi.
01:22
Then one by one, they were told they had to go to another building
20
82160
3000
Sonra birer birer diğer binaya gitmeleri ve vaazlarını
01:26
and give their sermon.
21
86160
1000
vermeleri istendi.
01:27
As they went from the first building to the second,
22
87160
3000
İlk binadan diğerine geçerken, hepsi iki büklüm olmuş
01:30
each of them passed a man who was bent over and moaning,
23
90160
3000
ve inleyen, belli ki ihtiyaç içinde birinin yanından geçti.
01:34
clearly in need. The question is: Did they stop to help?
24
94160
4000
Soru şuydu: Yardım etmek için durdular mı?
01:38
The more interesting question is:
25
98160
1000
Daha ilginç bir soru ise:
01:40
Did it matter they were contemplating the parable
26
100160
3000
Şefkatli İnsanın kıssasını düşünmek birşey fark ettirdi mi?
01:43
of the Good Samaritan? Answer: No, not at all.
27
103160
4000
Cevap: Hayır, hiçbir şey farkettirmedi.
01:48
What turned out to determine whether someone would stop
28
108160
3000
Ortaya çıkan şey, muhtaç durumdaki bir
01:51
and help a stranger in need
29
111160
1000
yabancıya durup yardım eden kişilerin, o anda düşündükleri
01:52
was how much of a hurry they thought they were in --
30
112160
3000
kadar acele içinde olup olmadıklarını belirlemek gerektiğiydi --
01:56
were they feeling they were late, or were they absorbed
31
116160
4000
geç kaldıklarını mı düşünüyorlardı
02:00
in what they were going to talk about.
32
120160
1000
yoksa hakkında konuşacakları şeye mi dalmışlardı?
02:02
And this is, I think, the predicament of our lives:
33
122160
2000
Sanırım bizim yaşamımızın çıkmazı şudur:
02:05
that we don't take every opportunity to help
34
125160
4000
Odağımız başka bir yönde olduğu için,
02:09
because our focus is in the wrong direction.
35
129160
3000
her yardım fırsatını değerlendirmiyoruz.
02:12
There's a new field in brain science, social neuroscience.
36
132160
3000
Beyin çalışmalarında yeni bir alan vardır, sosyal sinirbilimi.
02:16
This studies the circuitry in two people's brains
37
136160
4000
Birbirleriyle etkileşirken iki insanın beyin aktivitelerini
02:20
that activates while they interact.
38
140160
2000
incelemektedir.
02:22
And the new thinking about compassion from social neuroscience
39
142160
4000
Ve sosyal sinir biliminde şefkat konusundaki
02:26
is that our default wiring is to help.
40
146160
4000
yeni düşünceye göre özümüz yardım etmeye odaklıdır.
02:30
That is to say, if we attend to the other person,
41
150160
4000
Sözün özü, eğer biz diğer kişiye kulak verirsek
02:35
we automatically empathize, we automatically feel with them.
42
155160
3000
otomatik olarak emtapi duyar, otomatik olarak onlarla beraber hissederiz.
02:39
There are these newly identified neurons, mirror neurons,
43
159160
2000
Yeni tanımlanmış ve ayna nöron adı verilen nöronlar vardır;
02:41
that act like a neuro Wi-Fi, activating in our brain
44
161160
4000
bunlar birer nöro Wi-Fi gibi davranırlar; kendi içlerinde etkinleştikleri alanların
02:45
exactly the areas activated in theirs. We feel "with" automatically.
45
165160
4000
aynılarını beynimizde etkin hale getirirler. Biz de otomatik olarak "birlikte" hissederiz.
02:49
And if that person is in need, if that person is suffering,
46
169160
4000
Kişi ihtiyaç içerisindeyse, eğer ki acı çekiyorsa,
02:54
we're automatically prepared to help. At least that's the argument.
47
174160
4000
otomatik olarak yardıma hazırızdır. En azından argüman bu yönde.
02:58
But then the question is: Why don't we?
48
178160
3000
O zaman soru şu: Neden yardım etmiyoruz?
03:01
And I think this speaks to a spectrum
49
181160
2000
Bunun içine kapanmadan, farketmeye
03:04
that goes from complete self-absorption,
50
184160
2000
empati kurmaya ve şefkate kadar uzanan
03:07
to noticing, to empathy and to compassion.
51
187160
2000
bir yelpazeye hitap ettiğini düşünüyorum.
03:09
And the simple fact is, if we are focused on ourselves,
52
189160
4000
Yalın gerçek şu ki, kendimize odaklandığımız, kendimiz meşgul olduğumuz sürece
03:14
if we're preoccupied, as we so often are throughout the day,
53
194160
3000
ki eğer bunu gün boyunca yapıyorsak,
03:17
we don't really fully notice the other.
54
197160
3000
diğer insanların tam anlamıyla farkında olamayız.
03:20
And this difference between the self and the other focus
55
200160
2000
Kendimiz ve başkalarına odaklanmaktaki fark çok küçük
03:22
can be very subtle.
56
202160
1000
olabilir.
03:23
I was doing my taxes the other day, and I got to the point
57
203160
4000
Geçen gün faturalarımı gözden geçiriyordum ve yapmış olduğum
03:27
where I was listing all of the donations I gave,
58
207160
2000
tüm bağışları listelediğimi farkettim
03:30
and I had an epiphany, it was -- I came to my check
59
210160
3000
ve bir anda kafamda şimşekler çaktı -- Seva Vakfına
03:33
to the Seva Foundation and I noticed that I thought,
60
213160
3000
yaptığım bağış çekini buldum ve farkettim ki
03:36
boy, my friend Larry Brilliant would really be happy
61
216160
2000
oradaki çocuk, arkadaşım Larry Brillant Seva'
03:39
that I gave money to Seva.
62
219160
1000
çok mutlu olacaktı.
03:40
Then I realized that what I was getting from giving
63
220160
3000
Vermenin narsistik bir etkisi olduğunu farkettim
03:43
was a narcissistic hit -- that I felt good about myself.
64
223160
4000
-- beni iyi hissettiren şey buydu.
03:47
Then I started to think about the people in the Himalayas
65
227160
5000
İşte o zaman Himalayalardaki insanların kataraktlarına
03:52
whose cataracts would be helped, and I realized
66
232160
2000
yardım edilebileceğini düşünmeye başladım ve
03:55
that I went from this kind of narcissistic self-focus
67
235160
3000
farkettim ki bu tür narsistçe bencillikten ayrılıp başkalarını düşünmenin
03:59
to altruistic joy, to feeling good
68
239160
3000
fedakarca keyfine, yardım edilen insanlar için iyi hissetme
04:02
for the people that were being helped. I think that's a motivator.
69
242160
4000
sonucuna vardım. Sanırım bu bir motivasyon sebebi.
04:06
But this distinction between focusing on ourselves
70
246160
3000
Fakat kendimize odaklanmak ve
04:09
and focusing on others
71
249160
1000
başkalarına odaklanmak arasındaki ayrım
04:10
is one that I encourage us all to pay attention to.
72
250160
3000
hepimizi üzerinde durmaya davet ettiğim konu.
04:13
You can see it at a gross level in the world of dating.
73
253160
3000
Kabaca bunu flört dünyasında görebilirsin.
04:17
I was at a sushi restaurant a while back
74
257160
3000
Kısa bir süre önce sushi restoranındaydım ve
04:20
and I overheard two women talking about the brother of one woman,
75
260160
3000
içlerinden birinin bekar olan erkek kardeşi hakkında konuşan
04:24
who was in the singles scene. And this woman says,
76
264160
3000
iki bayana kulak kabarttım. Bu bayan şöyle diyordu:
04:27
"My brother is having trouble getting dates,
77
267160
2000
"Kardeşim flört etmekte problem yaşıyor,
04:29
so he's trying speed dating." I don't know if you know speed dating?
78
269160
2000
bu yüzden hızlı flört yaşıyor." Hızlı flörtü biliyor musunuz bilmiyorum?
04:31
Women sit at tables and men go from table to table,
79
271160
4000
Bayanlar masada oturuyor ve adamlar masadan masaya geçiyorlar,
04:35
and there's a clock and a bell, and at five minutes, bingo,
80
275160
3000
ve bir saat ve zil var, ve 5 dakikada, bingo,
04:39
the conversation ends and the woman can decide
81
279160
2000
konuşma sona eriyor ve sonunda kadın kartını
04:41
whether to give her card or her email address to the man
82
281160
4000
veya e-mail adresini buluşmanın devamı için adama verip vermeyeceği kararını verebiliyor.
04:45
for follow up. And this woman says,
83
285160
2000
Ve kadın şöyle devam etti,
04:47
"My brother's never gotten a card, and I know exactly why.
84
287160
4000
"Benim kardeşime asla bir kart verilmedi ve kesinlikle niçin olduğunu biliyorum.
04:51
The moment he sits down, he starts talking non-stop about himself;
85
291160
5000
Oturduğu anda, kendisi hakkında durmaksızın konuşur,
04:56
he never asks about the woman."
86
296160
1000
kadınlar hakkında da asla sormaz."
04:58
And I was doing some research in the Sunday Styles section
87
298160
5000
Önceki evlilik hikayelerine bakarak, New York Times'ın
05:03
of The New York Times, looking at the back stories of marriages --
88
303160
3000
Pazar Stilleri'nde aynı araştırmayı yapıyordum --
05:06
because they're very interesting -- and I came to the marriage
89
306160
3000
çünkü çok ilginçlerdi -- ve Alice Charney Epstein'in
05:09
of Alice Charney Epstein. And she said
90
309160
3000
evliliğine denk geldim ve
05:12
that when she was in the dating scene,
91
312160
2000
Flört ettiği zaman insanlara
05:15
she had a simple test she put people to.
92
315160
2000
basit bir test uyguladığını söyledi.
05:18
The test was: from the moment they got together,
93
318160
2000
Test şöyleydi: Buluştukları andan itibaren,
05:20
how long it would take the guy to ask her a question
94
320160
3000
buluştuğu adamın "sen" ile başlayan bir soruyu kendisine sormasının
05:23
with the word "you" in it.
95
323160
2000
ne kadar zaman alacağıydı.
05:25
And apparently Epstein aced the test, therefore the article.
96
325160
4000
Görünüşe göre Epstein'ın testi ve konusu başarıya ulaştı.
05:29
(Laughter)
97
329160
1000
(Gülüşmeler)
05:30
Now this is a -- it's a little test
98
330160
2000
Bu ufak bir testtir.
05:32
I encourage you to try out at a party.
99
332160
2000
Bunu partide denemenizi öneririm.
05:34
Here at TED there are great opportunities.
100
334160
2000
Burada TED'de büyük fırsatlar var.
05:38
The Harvard Business Review recently had an article called
101
338160
3000
Harvard Business Review 'da, işyerinde insanlarla
05:41
"The Human Moment," about how to make real contact
102
341160
3000
nasıl gerçek iletişim kurulacağıyla ilgili, "İnsan Önemi"
05:44
with a person at work. And they said, well,
103
344160
3000
adıyla yakınlarda bir makale yayınlandı. Söylediklerine göre,
05:47
the fundamental thing you have to do is turn off your BlackBerry,
104
347160
3000
yapmanız gereken temel şey BlackBerry'nizi kapatmak,
05:51
close your laptop, end your daydream
105
351160
3000
laptopunuzu kapatmak ve hayal kurmaktan vazgeçip
05:55
and pay full attention to the person.
106
355160
2000
karşındakine tam bir dikkat vermektir.
05:58
There is a newly coined word in the English language
107
358160
4000
Yanımızdaki kişinin Blackberry'siyle ilgilendiği veya
06:03
for the moment when the person we're with whips out their BlackBerry
108
363160
3000
cep telefonlarına cevap verdiği ve birdenbire artık var olmadığımız
06:06
or answers that cell phone, and all of a sudden we don't exist.
109
366160
3000
anlar için İngilizceye yeni giren bir sözcük var.
06:10
The word is "pizzled": it's a combination of puzzled and pissed off.
110
370160
4000
Bu kelime "belaltı edilmiş"dir. Şaşırmış ve öfkeliden türetilmiş bir birleşimdir.
06:14
(Laughter)
111
374160
3000
(Gülüşmeler)
06:17
I think it's quite apt. It's our empathy, it's our tuning in
112
377160
6000
Oldukça uygun olduğunu düşünüyorum. Bizi Makyavelist ve sosyopatlardan ayıran
06:24
which separates us from Machiavellians or sociopaths.
113
384160
3000
empatimiz, uyum gösterme özelliğimizdir.
06:27
I have a brother-in-law who's an expert on horror and terror --
114
387160
5000
Terör ve korku uzmanı bir kayınbiraderim vardı --
06:32
he wrote the Annotated Dracula, the Essential Frankenstein --
115
392160
3000
Dipnot Dracula ve Frankenstein'ın Özü'nü yazdı --
06:35
he was trained as a Chaucer scholar,
116
395160
1000
Chaucer bilgini olarak eğitim aldı,
06:36
but he was born in Transylvania
117
396160
2000
fakat Transilvanya'da doğmuş olması
06:38
and I think it affected him a little bit.
118
398160
2000
galiba onu bir parça etkiledi.
06:40
At any rate, at one point my brother-in-law, Leonard,
119
400160
4000
Her halükarda, bir noktada kayınbiraderim Leonard
06:44
decided to write a book about a serial killer.
120
404160
2000
seri katillerle ilgili bir kitap yazmaya karar verdi.
06:46
This is a man who terrorized the very vicinity we're in
121
406160
3000
Bu, yıllar önce çok yakın civarımıza korku salan adamdır.
06:50
many years ago. He was known as the Santa Cruz strangler.
122
410160
2000
Santa Cruz boğazlayıcısı olarak bilinirdi.
06:53
And before he was arrested, he had murdered his grandparents,
123
413160
4000
Yakalanmadan önce, büyükanne ve büyükbabasını, annesini ve
06:57
his mother and five co-eds at UC Santa Cruz.
124
417160
3000
Santa Cruz California Üniversitesi'nden 5 okul arkadaşını öldürmüştü.
07:01
So my brother-in-law goes to interview this killer
125
421160
2000
Kayınbiraderim bu katille görüşmeye gitti ve
07:04
and he realizes when he meets him
126
424160
2000
buluştuklarında bu adamın tamamen korku
07:06
that this guy is absolutely terrifying.
127
426160
1000
saldığını farketti.
07:08
For one thing, he's almost seven feet tall.
128
428160
2000
İlk olarak adam 2 metreden uzundu.
07:10
But that's not the most terrifying thing about him.
129
430160
3000
Fakat onunla ilgili en çok korkutan bu değildi.
07:13
The scariest thing is that his IQ is 160: a certified genius.
130
433160
5000
En korkuncu IQ'sunun 160 olmasıydı: Belgeli bir dahiydi.
07:19
But there is zero correlation between IQ and emotional empathy,
131
439160
4000
Ama IQ ve duygusal empati, başkaları gibi hissetmek arasında hiç
07:23
feeling with the other person.
132
443160
1000
alaka yoktur.
07:25
They're controlled by different parts of the brain.
133
445160
2000
Bu ikisi beynin farklı yerleri tarafından kontrol edilir.
07:28
So at one point, my brother-in-law gets up the courage
134
448160
2000
Bu noktada, kayınbiraderim cevabını öğrenebilmeyi çok
07:31
to ask the one question he really wants to know the answer to,
135
451160
2000
istediği soruyu sorabilecek cesareti toparladı.
07:33
and that is: how could you have done it?
136
453160
3000
"Bunu nasıl yapabildin?" diye sordu.
07:36
Didn't you feel any pity for your victims?
137
456160
2000
"Kurbanlarına hiç acımadın mı?"
07:38
These were very intimate murders -- he strangled his victims.
138
458160
3000
Bunlar çok içten cinayetlerdi -- kurbanlarını boğmuştu.
07:42
And the strangler says very matter-of-factly,
139
462160
2000
Kurbanını boğan bu kişi sakince şöyle dedi:
07:44
"Oh no. If I'd felt the distress, I could not have done it.
140
464160
5000
"Yoo, hayır. Rahatsız olsam, bunu yapmazdım.
07:49
I had to turn that part of me off. I had to turn that part of me off."
141
469160
6000
Bu yönümü silmeliydim. Bu yönümü silmeliydim."
07:55
And I think that that is very troubling,
142
475160
5000
Bunun çok rahatsız edici olduğunu düşünüyorum.
08:01
and in a sense, I've been reflecting on turning that part of us off.
143
481160
4000
Bir bakıma, bu yönümüzü silmeyi düşünüyordum.
08:05
When we focus on ourselves in any activity,
144
485160
2000
Herhangi bir aktivitede kendimize odaklandığımızda,
08:08
we do turn that part of ourselves off if there's another person.
145
488160
3000
eğer karşımızda bir başkası varsa, bu yönümüzü siliyoruz.
08:12
Think about going shopping and think about the possibilities
146
492160
5000
Alışverişe çıkmayı ve şefkatli bir tüketiciliğin imkanlarını
08:17
of a compassionate consumerism.
147
497160
2000
düşünün.
08:20
Right now, as Bill McDonough has pointed out,
148
500160
2000
Şimdi, Bill McDonough'ın vurguladığı gibi,
08:24
the objects that we buy and use have hidden consequences.
149
504160
4000
şu an satın aldığımız ve kullandığımız nesnelerin gizli sonuçları var.
08:28
We're all unwitting victims of a collective blind spot.
150
508160
3000
Hepimiz toplu bir kör noktanın bilinçsiz kurbanlarıyız.
08:32
We don't notice and don't notice that we don't notice
151
512160
2000
Farkına varmıyoruz ve
08:35
the toxic molecules emitted by a carpet or by the fabric on the seats.
152
515160
6000
koltuklarının kumaşının veya halının zehir moleküllerini tuttuğunun da farkında değiliz.
08:42
Or we don't know if that fabric is a technological
153
522160
5000
yada da bu kumaşın teknolojik bir ürün olup olmadığını bilmiyoruz
08:47
or manufacturing nutrient; it can be reused
154
527160
4000
veya üretilen bu gıdanın tekrardan kullanılabileceğini
08:51
or does it just end up at landfill? In other words,
155
531160
2000
veya çöp yığını olarak mı kalacağını.
08:53
we're oblivious to the ecological and public health
156
533160
5000
Diğer bir deyişle, ekolojik ve toplum sağlığına, satın aldığımız şeylerin sosyal ve
08:59
and social and economic justice consequences
157
539160
3000
ekonomik hakkaniyetlerinin sonuçlarına karşı
09:02
of the things we buy and use.
158
542160
2000
duyarsızız.
09:06
In a sense, the room itself is the elephant in the room,
159
546160
4000
Diğer bir deyişle, aslında herşey çok açık ve ortada
09:10
but we don't see it. And we've become victims
160
550160
4000
ama biz göremiyoruz. Bizi işaret eden
09:14
of a system that points us elsewhere. Consider this.
161
554160
3000
sistemin kurbanları oluyoruz. Bunu düşünün.
09:18
There's a wonderful book called
162
558160
3000
Eşya: Gündelik Nesnelerin Gizli Hayatı
09:22
Stuff: The Hidden Life of Everyday Objects.
163
562160
2000
adında muhteşem bir kitap var.
09:25
And it talks about the back story of something like a t-shirt.
164
565160
3000
Mesela bir t-shirt'ün yapımıyla ilgili bilgi vardır.
09:28
And it talks about where the cotton was grown
165
568160
3000
Pamuğunun nerede yetiştiği ve kullanılan gübre ile ilgili
09:31
and the fertilizers that were used and the consequences
166
571160
2000
ve bu gübrenin kullanımının topraktaki etkileriyle ilgili
09:33
for soil of that fertilizer. And it mentions, for instance,
167
573160
4000
bilgi verir. Mesela şundan da bahseder,
09:37
that cotton is very resistant to textile dye;
168
577160
3000
pamuk tekstil boyasına dirençlidir;
09:40
about 60 percent washes off into wastewater.
169
580160
3000
bu boyanın yüzde 60'ı yıkandığında atık suya karışır.
09:43
And it's well known by epidemiologists that kids
170
583160
3000
Salgın hastalık uzmanları tarafından, tekstil merkezlerine yakın
09:46
who live near textile works tend to have high rates of leukemia.
171
586160
5000
yaşayan çocukların, lösemiye yakalanma ihtimalinin yüksek olduğu iyi bilinir.
09:52
There's a company, Bennett and Company, that supplies Polo.com,
172
592160
4000
Polo.com'un, Victoria's Secret' ın tedarikçisi Bennett and Co. adında
09:57
Victoria's Secret -- they, because of their CEO, who's aware of this,
173
597160
5000
bir şirket var -- bu durumun farkında olan CEO'ları sayesinde,
10:03
in China formed a joint venture with their dye works
174
603160
4000
Çin'deki boyacıları ile atık suların yeraltı suyuna
10:07
to make sure that the wastewater
175
607160
2000
karışmadan önce uygun bir şekilde
10:09
would be properly taken care of before it returned to the groundwater.
176
609160
4000
ilgilenileceğinden emin olacakları bir ortak girişim kurdular.
10:13
Right now, we don't have the option to choose the virtuous t-shirt
177
613160
4000
Şimdi, düzgün üretilmiş bir t-shirt'ün yerine kötü koşullarla üretilmişi
10:18
over the non-virtuous one. So what would it take to do that?
178
618160
4000
tercih etme şanımız yok. Peki bize bunu yaptıran nedir?
10:25
Well, I've been thinking. For one thing,
179
625160
3000
Bunun üzerinde düşünüyordum. İlk olarak,
10:28
there's a new electronic tagging technology that allows any store
180
628160
5000
raftaki bir ürünün baştan sona kadar hangi aşamalardan geçtiğini
10:33
to know the entire history of any item on the shelves in that store.
181
633160
4000
bildiren yeni bir elektronik etiketleme sistemi var. Fabrikaya kadar takip edebilirsiniz.
10:38
You can track it back to the factory. Once you can track it
182
638160
2000
Fabrikadaki kayıtlarına kadar
10:40
back to the factory, you can look at the manufacturing processes
183
640160
4000
takip edebiliyorsanız, geçirdiği tüm üretim
10:44
that were used to make it, and if it's virtuous,
184
644160
4000
sürecini de öğrenebilir ve düzgün üretilmişse,
10:48
you can label it that way. Or if it's not so virtuous,
185
648160
4000
bu şekilde hatırınıza alabilirsiniz. Eğer bu şekide üretilmemişse,
10:52
you can go into -- today, go into any store,
186
652160
4000
bunu da anlayabilirsiniz -- bugün, herhangi bir mağazaya gidin,
10:56
put your scanner on a palm onto a barcode,
187
656160
3000
telefonunuzun barkod okuyucusuyla etiketi
10:59
which will take you to a website.
188
659160
2000
tarayın ve sizi websitesine yönlendirsin.
11:01
They have it for people with allergies to peanuts.
189
661160
2000
Bunu fıstığa karşı alerjisi olanlar için kullanıyorlar.
11:04
That website could tell you things about that object.
190
664160
2000
Website baktığınız ürünle ilgili tüm bilgileri size verebilir.
11:07
In other words, at point of purchase,
191
667160
1000
Diğer bir deyişle,
11:08
we might be able to make a compassionate choice.
192
668160
4000
satınalma noktasında şefkatli kararımızı verebilecek durumda oluruz.
11:12
There's a saying in the world of information science:
193
672160
6000
Enformasyon biliminde bir deyiş vardır: Eninde sonunda
11:18
ultimately everybody will know everything.
194
678160
3000
herkes herşeyi bilecek.
11:21
And the question is: will it make a difference?
195
681160
2000
Şimdi soru şu: Bir fark yaratacak mı?
11:25
Some time ago when I was working for The New York Times,
196
685160
3000
Bir süre önce New York Times'ta çalışırken,
11:29
it was in the '80s, I did an article
197
689160
2000
80'li yıllardaydı bu, New York'ta ortaya çıkan yeni
11:31
on what was then a new problem in New York --
198
691160
2000
bir problemle ilgili bir makale yazdım --
11:33
it was homeless people on the streets.
199
693160
2000
Sokaklardaki evsizlerle ilgiliydi.
11:35
And I spent a couple of weeks going around with a social work agency
200
695160
4000
Evsizlerden sorumlu bir sosyal hizmetler birimiyle beraber
11:39
that ministered to the homeless. And I realized seeing the homeless
201
699160
3000
iki haftamı geçirdim. Onların, evsizleri gidecek bir yerleri olmayan
11:42
through their eyes that almost all of them were psychiatric patients
202
702160
5000
psikolojik hastalar olarak gördüklerinin farkına vardım.
11:47
that had nowhere to go. They had a diagnosis. It made me --
203
707160
4000
Onlara bir tanı konmuştu. Bana ne yaptığı --
11:52
what it did was to shake me out of the urban trance where,
204
712160
3000
bana yaptığı, gözümüzün önünde olmasına, gördüğümüz halde
11:56
when we see, when we're passing someone who's homeless
205
716160
3000
yanından geçip gitmemize sebep olan
11:59
in the periphery of our vision, it stays on the periphery.
206
719160
3000
kentsel trans halinden beni çekip çıkarmasıydı.
12:04
We don't notice and therefore we don't act.
207
724160
2000
Farkına varmıyor ve bu yüzden de tepki vermiyoruz.
12:09
One day soon after that -- it was a Friday -- at the end of the day,
208
729160
5000
Bundan bir gün sonra -- bir Cuma günüydü -- günün sonunda, metroya doğru
12:14
I went down -- I was going down to the subway. It was rush hour
209
734160
3000
gittim -- metroya gidiyordum. İş çıkışı vaktiydi
12:17
and thousands of people were streaming down the stairs.
210
737160
2000
ve binlerce insan merdivenlerden aşağı iniyordu.
12:19
And all of a sudden as I was going down the stairs
211
739160
2000
Ve bir anda, merdivenlerden aşağı inerken,
12:21
I noticed that there was a man slumped to the side,
212
741160
3000
insanların -- yüzlerce ve yüzlercesinin üzerinden geçtiği,
12:24
shirtless, not moving, and people were just stepping over him --
213
744160
4000
hareketsiz, üstünde bir şey olmayan, boylu boyunca yatan
12:29
hundreds and hundreds of people.
214
749160
1000
bir adamı farkettim.
12:31
And because my urban trance had been somehow weakened,
215
751160
3000
Kentsel trans halim bir şekilde zayıfladığından,
12:35
I found myself stopping to find out what was wrong.
216
755160
3000
kendimi, sorunun ne olduğunu anlamak için dururken buldum.
12:39
The moment I stopped, half a dozen other people
217
759160
2000
Durduğum anda, yarım düzine insan bir anda adamın
12:42
immediately ringed the same guy.
218
762160
1000
çevresinde halka oldu.
12:44
And we found out that he was Hispanic, he didn't speak any English,
219
764160
2000
Onun Bir Latin olduğunu, İngilizce bilmediğini,
12:46
he had no money, he'd been wandering the streets for days, starving,
220
766160
5000
parası olmadığını, sokaklarda amaçsız gezindiğini, açlık çektiğini ve açlıktan bitap düştüğünü
12:51
and he'd fainted from hunger.
221
771160
1000
anladık.
12:52
Immediately someone went to get orange juice,
222
772160
2000
Hemen birisi portakal suyu getirmeye gitti,
12:54
someone brought a hotdog, someone brought a subway cop.
223
774160
2000
başka birisi sosisli sandviç satınaldı, bir diğeri metro polisini çağırdı.
12:57
This guy was back on his feet immediately.
224
777160
3000
Bu adam hemen ayakları üzerine dikildi.
13:00
But all it took was that simple act of noticing,
225
780160
4000
Ve hepsi basit bir farkındalık sayesinde olmuştu.
13:05
and so I'm optimistic.
226
785160
1000
Ve ben bu konuda iyimserim.
13:06
Thank you very much.
227
786160
1000
Çok teşekkür ederim.
13:07
(Applause)
228
787160
2000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7