Carl Honore: In praise of slowness

Carl Honore yavaşlığı övüyor

214,914 views ・ 2007-03-23

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: ercan onge Gözden geçirme: Ayşe Demirel
00:26
What I'd like to start off with is an observation,
0
26000
2000
Bir gözlemle başlamak istiyorum
00:28
which is that if I've learned anything over the last year,
1
28000
2000
Geçen yıl boyunca eğer birşey öğrendimse
00:30
it's that the supreme irony
2
30000
2000
o da, yavaşlıkla ilgili bir kitap yayınlamak için
00:32
of publishing a book about slowness
3
32000
2000
promosyon konusunda gerçekten hızlı hareket
00:34
is that you have to go around promoting it really fast.
4
34000
2000
edilmesi gereğinin super ironisidir.
00:37
I seem to spend most of my time these days
5
37000
2000
Bu günlerde zamanımın çoğunu
00:39
zipping from city to city, studio to studio,
6
39000
3000
şehirden şehire, stüdyodan stüdyoya,
00:42
interview to interview,
7
42000
2000
görüşmeden görüşmeye koşuşturmakla geçiriyor gibiyim,
00:44
serving up the book in really tiny bite-size chunks.
8
44000
2000
kitabı gerçekten ufak, tadımlık boyutunda parçalar halinde sunarak.
00:46
Because everyone these days
9
46000
2000
Çünkü bu günlerde herkes
00:48
wants to know how to slow down,
10
48000
2000
nasıl yavaşlanacağını bilmek istiyor,
00:50
but they want to know how to slow down really quickly. So ...
11
50000
3000
ancak, nasıl yavaşlanacağını gerçekten hızlıca öğrenmek istiyorlar.
00:53
so I did a spot on CNN the other day
12
53000
2000
Geçen gün CNNe çıktım.
00:55
where I actually spent more time in makeup than I did talking on air.
13
55000
3000
Makyaj için yayında konuştuğumdan fazla zaman harcadım.
00:59
And I think that -- that's not really surprising though, is it?
14
59000
2000
Ve sanıyorum ki bu, o kadarda süpriz değil, öyle mi?
01:01
Because that's kind of the world that we live in now,
15
61000
2000
Çünkü şu anda yaşadığımız dünya, bu türden bir dünya,
01:03
a world stuck in fast-forward.
16
63000
3000
hızlı sarma modunda takılmış bir dünya.
01:06
A world obsessed with speed,
17
66000
2000
Hız saplantılı bir dünya,
01:08
with doing everything faster, with cramming more and more
18
68000
3000
herşeyin daha hızlı yapıldığı; daha az zamana
01:11
into less and less time.
19
71000
2000
daha fazlanın tıkıştırıldığı.
01:13
Every moment of the day feels like
20
73000
2000
Günün her anı,
01:15
a race against the clock.
21
75000
2000
zamana karşı bir yarış olarak hissediliyor.
01:17
To borrow a phrase from Carrie Fisher, which is
22
77000
2000
Carrie Fisher'den, içimde biyomda olan bir ödünç cümle:
01:19
in my bio there; I'll just toss it out again --
23
79000
2000
işte yine sarfedeceğim:
01:21
"These days even instant gratification takes too long." (Laughter)
24
81000
3000
"Bugünlerde yerçekimi bile çok zaman alıyor"
01:24
And
25
84000
2000
Ve
01:26
if you think about how we to try to make things better, what do we do?
26
86000
2000
yapılacakları daha iyi yapmaya nasıl çalıştığımızı düşünürseniz; ne yapıyoruz?
01:28
No, we speed them up, don't we? So we used to dial; now we speed dial.
27
88000
3000
Hızlandırıyoruz, değil mi? Yani, tuşluyorduk, şimdi hızlı modda tuşluyoruz.
01:31
We used to read; now we speed read. We used to walk; now we speed walk.
28
91000
3000
Okuyorduk, şimdi hızlı okuyoruz. Yürüyorduk, şimdi hızlı yürüyoruz.
01:34
And of course, we used to date and now we speed date.
29
94000
3000
Ve tabiiki randevulaşıyorduk, şimdi hızlı randevulaşıyoruz.
01:37
And even things that are by their very nature slow --
30
97000
3000
Ve doğası gereği yavaş olan şeyleri dahi--
01:40
we try and speed them up too.
31
100000
3000
hızlandırmaya çalışıyoruz.
01:43
So I was in New York recently, and I walked past a gym
32
103000
2000
Ha, geçenlerde New Yorkdaydım, ve bir spor salonunun önünden geçerken,
01:45
that had an advertisement in the window for a new course, a new evening course.
33
105000
2000
camda yeni bir kursun tanıtımı vardı, yeni bir akşam kursu.
01:48
And it was for, you guessed it, speed yoga.
34
108000
3000
Ve bu, tahmin edin ne içindi, hızlı yoga.
01:51
So this -- the perfect solution for time-starved professionals
35
111000
3000
Bu, zaman-delisi profesyoneller için mükemmel bir çözüm.
01:54
who want to, you know, salute the sun,
36
114000
2000
Biliyorsunuz, güneşin doğuşunu selamlamak isteyen,
01:56
but only want to give over about 20 minutes to it.
37
116000
2000
ancak buna sadece 20 dakika kadar ayırabilecek onlar.
01:59
I mean, these are sort of the extreme examples,
38
119000
2000
Söylemek istediğim, bunlar aşırı türden örnekler
02:01
and they're amusing and good to laugh at.
39
121000
2000
ve bunlar eğlendirici ve gülmek için güzel örnekler.
02:03
But there's a very serious point,
40
123000
2000
Ancak, ciddi bir nokta var,
02:05
and I think that in the headlong dash of daily life,
41
125000
3000
ve bence günlük hayatın delice akışı içinde
02:08
we often lose sight of the damage
42
128000
3000
çoğu zaman bu, cadde koşucusu tarzı yaşamın
02:11
that this roadrunner form of living does to us.
43
131000
3000
bize verdiği zararı gözden kaçırıyoruz.
02:14
We're so marinated in the culture of speed
44
134000
3000
Hız kültürüyle öyle bir marine olmuş vaziyetteyiz ki
02:17
that we almost fail to notice the toll it takes
45
137000
2000
neredeyse bunun, hayatımızın her alanındaki maliyetini farketmekte
02:19
on every aspect of our lives --
46
139000
2000
başarısız oluyoruz.
02:21
on our health, our diet, our work,
47
141000
2000
Sağlığımız, beslenmemiz, işimiz
02:23
our relationships, the environment and our community.
48
143000
3000
ilişkilerimiz, çevre ve toplumumuz üzerindeki maliyet.
02:26
And sometimes it takes
49
146000
2000
Ve bazen bir uyan zili gerekiyor,
02:28
a wake-up call, doesn't it,
50
148000
2000
bize koşuşturduğumuzun,
02:30
to alert us to the fact that we're hurrying through our lives,
51
150000
3000
yaşamımız olduğu gerçeğini hatırlatacak,
02:33
instead of actually living them; that we're
52
153000
2000
güzel bir yaşam yerine, gerçekte yaşadığımızın
02:35
living the fast life, instead of the good life.
53
155000
2000
hızlı yaşam olduğu gerçeğini.
02:37
And I think for many people, that wake-up call
54
157000
2000
Çoğu insan için uyan zilinin
02:39
takes the form of an illness.
55
159000
2000
bir hastalık biçiminde geldiğini sanıyorum.
02:41
You know, a burnout, or eventually the body says,
56
161000
3000
Anlıyorsunuz, devrelerin yanması ve neticede vücudun
02:44
"I can't take it anymore," and throws in the towel.
57
164000
2000
"artık daha fazla dayanamıyorum" demesi ve havlu atması.
02:46
Or maybe a relationship goes up in smoke
58
166000
2000
veya bir ilişkinin duman içinde uçup gitmesi
02:48
because we haven't had the time, or the patience,
59
168000
2000
çünkü zamanımız ya da sabrımız
02:50
or the tranquility,
60
170000
2000
ya da başka birisiyle olacak huzurumuz,
02:52
to be with the other person, to listen to them.
61
172000
2000
onları dinleyecek zamanımız yoktur.
02:54
And my wake-up call came when I started
62
174000
2000
Benim uyan zilim,
02:56
reading bedtime stories to my son,
63
176000
3000
oğluma yatak zamanı masalları okumaya başladığımda çaldı.
02:59
and I found that at the end of day,
64
179000
2000
ve günün sonunda
03:01
I would go into his room and I just couldn't slow down -- you know,
65
181000
3000
oğlumun odasına gittiğimde yavaşlayamadığımı gördüm.
03:04
I'd be speed reading "The Cat In The Hat."
66
184000
2000
"Şapkadaki kedi"yi hızlı modda okuyordum.
03:06
I'd be -- you know, I'd be skipping lines here,
67
186000
2000
Anlıyorsunuz işte, bazen satırları,
03:08
paragraphs there, sometimes a whole page,
68
188000
2000
bazen paragrafları ve bazen de tüm sayfayı atlıyordum.
03:10
and of course, my little boy knew the book inside out, so we would quarrel.
69
190000
3000
Ve tabiiki küçük oğlum kitabı ezbere biliyordu ve neticede tartışıyorduk.
03:13
And what should have been the most relaxing, the most intimate,
70
193000
3000
Günün, en rahat, en özel, en sıcak
03:16
the most tender moment of the day,
71
196000
2000
olması gereken zamanı,
03:18
when a dad sits down to read to his son,
72
198000
3000
bir babanın oturup oğluna okuduğu zaman,
03:21
became instead this kind of gladiatorial battle of wills,
73
201000
3000
isteklerin gladyatörvari savaşlarına dönüşmüştü;
03:24
a clash between my speed
74
204000
2000
benim hızım ve benim...--
03:26
and his slowness.
75
206000
3000
veya benim hızımla onun yavaşlığı arasında bir çatışma.
03:29
And this went on for some time,
76
209000
2000
Ve bu durum bir süre devam etti,
03:31
until I caught myself scanning a newspaper article
77
211000
2000
kendimi, hızlı insanlar için zaman tasarrufu tavsiyeleri içeren
03:33
with timesaving tips for fast people.
78
213000
2000
bir gazete makalesini scan ederken yakalayana kadar.
03:35
And one of them made reference to a series of books called
79
215000
2000
Tavsiyeleden birisi, "Bir dakikalık yatak zamanı hikayeleri" adında bir kitap serisini
03:37
"The One-Minute Bedtime Story."
80
217000
2000
referans olarak veriyordu.
03:39
And I wince saying those words now,
81
219000
3000
Bunları şimdi söylemeye ürperiyorum,
03:42
but my first reaction at the time was very different.
82
222000
2000
ancak, o zamanki reaksiyonum çok farklıydı.
03:44
My first reflex was to say,
83
224000
2000
İlk refleksim,
03:46
"Hallelujah -- what a great idea!
84
226000
2000
"Hallelujah--ne müthiş bir fikir!
03:48
This is exactly what I'm looking for to speed up bedtime even more."
85
228000
3000
Bu, hikaye işini daha da hızlandırmam için tam aradığım şey." demek oldu.
03:51
But thankfully,
86
231000
2000
Ancak, ne mutluki
03:53
a light bulb went on over my head, and my next reaction was very different,
87
233000
2000
kafamda bir lamba yandı ve sonraki reaksiyonum çok farklıydı,
03:56
and I took a step back, and I thought,
88
236000
2000
bir adım geri çekildim ve
03:58
"Whoa -- you know, has it really come to this?
89
238000
2000
"whoa--gerçekten bu noktaya geldi mi?
04:00
Am I really in such a hurry that I'm prepared
90
240000
2000
Gerçekten
04:02
to fob off my son with a sound byte at the end of the day?"
91
242000
3000
günün sonunda oğlumu savuşturacak kadar bir acelem var mıydı?" diye düşündüm.
04:06
And I put away the newspaper --
92
246000
2000
Ve gazeteyi bir tarafa bıraktım--
04:08
and I was getting on a plane -- and I sat there,
93
248000
2000
ve bir uçağa biniyordum-- ve bir yere oturdum,
04:10
and I did something I hadn't done for a long time -- which is I did nothing.
94
250000
2000
ve uzun zamandır yapmadığım bir şey yaptım--hiçbir şey.
04:12
I just thought, and I thought long and hard.
95
252000
3000
Sadece düşündüm, uzun ve derin düşündüm.
04:15
And by the time I got off that plane, I'd decided I wanted to do something about it.
96
255000
3000
Uçaktan indiğimde, bu knuda birşey yapmaya karar vermiştim.
04:18
I wanted to investigate this whole roadrunner culture,
97
258000
3000
Bütün bu cadde koşucusu kültürünü araştırmak istiyordum,
04:21
and what it was doing to me and to everyone else.
98
261000
3000
bana ve tüm herekese ne yaptığını.
04:24
And I had two questions in my head.
99
264000
2000
Kafamda iki soru vardı.
04:26
The first was, how did we get so fast?
100
266000
3000
Birincisi, nasıl bu kadar hızlandık?
04:29
And the second is, is it possible,
101
269000
2000
İkincisi, yavaşlamak mümkün müdür?
04:31
or even desirable, to slow down?
102
271000
3000
hatta arzu edilebilir mi?
04:34
Now, if you think about
103
274000
2000
Şimdi, dünyamızın nasıl bu kadar fazla hızlandığı konusunda düşünürseniz,
04:36
how our world got so accelerated, the usual suspects rear their heads.
104
276000
3000
bilinen zanlılar kafalarını kaşırlar.
04:39
You think of, you know, urbanization,
105
279000
2000
Şehirleşme,
04:41
consumerism, the workplace, technology.
106
281000
3000
tüketim, işyeri ve teknolojiyi düşünürsünüz.
04:44
But I think if you cut through
107
284000
2000
Ancak, bu güçleri es geçerseniz,
04:46
those forces, you get to what might be the deeper
108
286000
3000
varacağınız noktanın, daha derin bir itici,
04:49
driver, the nub of the question,
109
289000
3000
ve problemin özü olan,
04:52
which is how we think about time itself.
110
292000
2000
zamanın kendisi hakkında ne düşündüğümüz olacağını düşünüyorum.
04:54
In other cultures, time is cyclical.
111
294000
3000
Diğer kültürlerde, zaman döngüseldir.
04:57
It's seen as moving in great,
112
297000
3000
Devasa acele etmeden hareket eden
05:00
unhurried circles.
113
300000
2000
döngüler olarak görülür.
05:02
It's always renewing and refreshing itself.
114
302000
2000
Daima kendisini yeniler ve tazeler.
05:04
Whereas in the West, time is linear.
115
304000
2000
Buna karşılık Batıda, zaman düzlemseldir.
05:06
It's a finite resource;
116
306000
2000
Sonlu bir kaynaktır,
05:08
it's always draining away.
117
308000
2000
daima akıp gider.
05:10
You either use it, or lose it.
118
310000
2000
Ya kullanırsın ya da kaybedersin.
05:12
"Time is money," as Benjamin Franklin said.
119
312000
3000
Zaman paradır, Benjamin Franklinin söylediği gibi.
05:15
And I think what that does to us psychologically
120
315000
2000
Bunun bize psikolojik olarak yaptığının,
05:17
is it creates an equation.
121
317000
2000
bir denklem yaratmak olduğunu sanıyorum.
05:19
Time is scarce, so what do we do?
122
319000
2000
Zaman azdır, öyleyse ne yapacağız?
05:21
Well -- well, we speed up, don't we?
123
321000
2000
evet, evet, hızlanırız, değil mi?
05:23
We try and do more and more with less and less time.
124
323000
2000
Daha az zamanda daha çok işler yapmaya çalışırız.
05:25
We turn every moment of every day
125
325000
2000
Her günün her anını
05:27
into a race to the finish line --
126
327000
2000
bitiş çizgili bir yarışa dönüştürürüz.
05:29
a finish line, incidentally, that we never reach,
127
329000
3000
Öyle bir bitiş çizgisi ki, asla varamayız,
05:32
but a finish line nonetheless.
128
332000
2000
ancak yine de bir bitiş çizgisi.
05:34
And I guess that the question is,
129
334000
2000
Sanıyorumki problem,
05:36
is it possible to break free from that mindset?
130
336000
2000
bu kafa yapısından kurtulmamızın mümkün olup olmadığıdır.
05:38
And thankfully, the answer is yes, because
131
338000
2000
Ne mutlu ki cevap evettir, çünkü
05:40
what I discovered, when I began looking around, that there is
132
340000
2000
etrafa bakmaya başladığımda,
05:42
a global backlash against this culture that
133
342000
3000
bize devamlı daha hızlının herzaman daha iyi olduğunu, daha fazla meşgul olmanın en iyisi olduğunu söyleyen
05:45
tells us that faster is always better, and that busier is best.
134
345000
3000
bu kültüre karşı global bir geri tepme olduğunu keşfettim.
05:48
Right across the world, people are doing the unthinkable:
135
348000
3000
Dünya çapında, insanlar, düşünülmeyeni yapıyorlar:
05:51
they're slowing down, and finding that,
136
351000
2000
yavaşlıyorlar, ve bilinen aklın, yavaşlarsan ölürsün söylemine karşın
05:53
although conventional wisdom tells you that if you slow down, you're road kill,
137
353000
3000
tersinin doğru olduğunun ortaya çıktığını
05:56
the opposite turns out to be true:
138
356000
2000
görüyorlar.
05:58
that by slowing down at the right moments,
139
358000
2000
Doğru zamanlarda yavaşlayarak,
06:00
people find that they do everything better.
140
360000
2000
herşeyi daha iyi yaptıklarını görüyorlar.
06:02
They eat better; they make love better; they exercise better;
141
362000
3000
Daha iyi yiyorlar, daha iyi sevişiyorlar, daha iyi egzersiz yapıyorlar,
06:05
they work better; they live better.
142
365000
3000
daha iyi çalışıyorlar, daha iyi yaşıyorlar.
06:08
And, in this kind of cauldron
143
368000
3000
Bu türden yavaşlama
06:11
of moments and places and acts of deceleration,
144
371000
3000
zaman, yer ve faaliyetlerin temelinde,
06:14
lie what a lot of people now refer to as
145
374000
3000
bugün çoğu insanın
06:17
the "International Slow Movement."
146
377000
2000
Uluslararası Yavaş Hareket olarak işaret ettiği oluşum yatıyor.
06:19
Now if you'll permit me a small act of hypocrisy,
147
379000
3000
Şimdi, ufak bir iki yüzlülük yapmama izin verirseniz,
06:24
I'll just give you a very quick overview of
148
384000
3000
sizlere Yavaş Hareket içerisinde ne olup bittiğine dair
06:27
what's going on inside the Slow Movement. If you think of food,
149
387000
3000
çok çabuk bir görünüm sunacağım. Beslenme konusunu düşünürseniz,
06:30
many of you will have heard of the Slow Food movement.
150
390000
2000
çoğunuz Yavaş Beslenme hareketini duymuş olacaksınız.
06:32
Started in Italy, but has spread across the world,
151
392000
2000
İtalyada başladı, ancak tüm dünyaya yayıldı,
06:34
and now has 100,000 members
152
394000
2000
ve şu anda 50 ülkede
06:36
in 50 countries.
153
396000
2000
100,000 üyesi bulunuyor.
06:38
And it's driven by a very simple and sensible message,
154
398000
3000
Ve çok basit ve duyarlı bir mesajla gidiyor:
06:41
which is that we get more pleasure and more health
155
401000
3000
Yediklerimizi kabuledilebilir bir hızda yetiştirir,
06:44
from our food when we
156
404000
2000
pişirir ve tüketirsek,
06:46
cultivate, cook and consume it at a reasonable pace.
157
406000
4000
daha fazla zevk alır ve daha sağlıklı oluruz.
06:50
I think also the explosion of
158
410000
2000
Aynı şekilde organik tarım hareketi ve
06:52
the organic farming movement, and the renaissance of farmers' markets,
159
412000
3000
çifçi pazarlarındaki patlamanın,
06:55
are other illustrations
160
415000
3000
insanların, yiyeceklerini, endüstriyel bir
06:58
of the fact that people are desperate to get away from
161
418000
3000
zaman çizelgesine bağlı olarak
07:01
eating and cooking and cultivating their food
162
421000
2000
yemek, pişirmek ve yetiştirmekten kaçınma konusundaki
07:03
on an industrial timetable.
163
423000
2000
çaresizliklerinin diğer göstergeleri olduğunu düşünüyorum.
07:05
They want to get back to slower rhythms.
164
425000
3000
İnsanlar daha yavaş ritimlere geçmek istiyorlar.
07:08
And out of the Slow Food movement has grown something
165
428000
3000
Ve bu Yavaş Yemek Hareketinden
07:11
called the Slow Cities movement, which has started in Italy,
166
431000
3000
İtalyada başlayıp tüm Avrupa ve ötesine yayılan
07:14
but has spread right across Europe and beyond.
167
434000
2000
Yavaş Şehirler adlı bir hareket gelişmiştir.
07:16
And in this, towns
168
436000
2000
Bunula beraber, şehirler,
07:18
begin to rethink how they organize the urban landscape,
169
438000
3000
yerleşim alanlarını yeniden nasıl organize edeceklerini düşünmeye başladılar.
07:21
so that people are encouraged to slow down
170
441000
3000
Böylece insanlar yavaşlamaya, gülleri koklamaya
07:24
and smell the roses and connect with one another.
171
444000
2000
ve birbirleriyle iletişim kurmaya teşvik ediliyorlar.
07:26
So they might curb traffic,
172
446000
2000
Trafiği azaltıp
07:28
or put in a park bench, or some green space.
173
448000
3000
bir parka bir bank koyar ya da yeşil bir alan oluştururlar.
07:31
And in some ways, these changes add up to more than the sum of their parts,
174
451000
3000
Ve bazı yönlerden bu değişiklikler, toplama kendi katkılarından daha fazlasını verebilirler.
07:34
because I think when a Slow City becomes officially a Slow City,
175
454000
3000
Çünkü, Yavaş Şehir resmi olarak bir Yavaş Şehir olduğunda,
07:37
it's kind of like a philosophical declaration.
176
457000
2000
bunun filozofik bir deklarasyon olacağını düşünüyorum.
07:39
It's saying to the rest of world, and to the people in that town,
177
459000
3000
Bu, dünyanın geri kalanına ve o şehirdeki insanlara,
07:42
that we believe that in the 21st century,
178
462000
2000
21.yüzyılda yavaşlığın bir rolü olacağına inandığımızın
07:44
179
464000
4000
bir ifadesidir.
07:48
In medicine, I think a lot of people are deeply disillusioned
180
468000
2000
Tıp alanında, birçok insanın, konvesiyonel tıpda gördüğünüz
07:50
with the kind of quick-fix mentality
181
470000
2000
çabuk-tedavi anlayışla derin bir şekilde
07:52
you find in conventional medicine.
182
472000
2000
yanıltıldığını düşünüyorum.
07:54
And millions of them around the world are turning
183
474000
2000
Ve bu insanların milyonlarcası
07:56
to complementary and alternative forms of medicine,
184
476000
3000
daha yavaş, nazik ve ruhani tarzda iyileştirme tarzlarına yönelik
07:59
which tend to tap into sort of
185
479000
2000
tamamlayıcı ve alternatif tıp formlarına
08:01
slower, gentler, more holistic forms of healing.
186
481000
3000
yöneliyorlar.
08:04
Now, obviously the jury is out on many of these complementary therapies,
187
484000
3000
Günümüzde juri açıkça bu tamamlayıcı terapileri denemekte ve
08:07
and I personally doubt that the coffee enema
188
487000
3000
ben, şahsen kahve damlası anlayışının bir daha
08:10
will ever, you know, gain mainstream approval.
189
490000
3000
genel kabul göreceğinden kuşkuluyum.
08:13
But other treatments
190
493000
2000
Ancak, akapuntur ve masaj ya da sadece dinlenme gibi
08:15
such as acupuncture and massage, and even just relaxation,
191
495000
3000
diğer tedavilerin
08:18
clearly have some kind of benefit.
192
498000
2000
açık olarak bir çeşit faydaları bulunuyor.
08:20
And blue-chip medical colleges everywhere
193
500000
2000
Her yerdeki bilgisayarlı tıp fakülteleri,
08:22
are starting to study these things to find out how they work,
194
502000
3000
bu türden tedavilerin nasıl sonuç verdiğini ve
08:25
and what we might learn from them.
195
505000
2000
bunlardan neler öğrenebileceğimizi anlamak çalışmaya başlalıyorlar.
08:27
Sex. There's an awful lot of fast sex around, isn't there?
196
507000
2000
Seks. Etraf bir sürü hızlı seksle dolu değil mi?
08:29
I was coming to --
197
509000
3000
Geliyordum--
08:32
well -- no pun intended there.
198
512000
3000
diğer anlamı çağrıştırma niyeti yok burda
08:35
I was making my way, let's say, slowly to Oxford,
199
515000
3000
Oxforda doğru, yavaşça diyelim, geliyordum,
08:38
and I went through a news agent, and I saw a magazine,
200
518000
2000
ve bir haber ajansının önünden geçtim ve bir dergi gördüm,
08:40
a men's magazine, and it said on the front,
201
520000
2000
bir erkek dergisi ve kapakta
08:42
"How to bring your partner to orgasm in 30 seconds."
202
522000
3000
"Partnerinizi nasıl 30 saniyede orgazm edersiniz" yazıyordu.
08:45
So, you know, even sex
203
525000
2000
Yani, biliyorsunuz, bugünlerde seks bile
08:47
is on a stopwatch these days.
204
527000
2000
kronometrede.
08:49
Now, you know,
205
529000
2000
Şimdi,
08:51
I like a quickie as much as the next person,
206
531000
2000
ben de çabuk bir işten herkes kadar hoşlanırım,
08:53
but I think that there's an awful lot to be gained
207
533000
3000
ancak, yavaş bir seksten--yatak odasında yavaşlamaktan
08:56
from slow sex -- from slowing down in the bedroom.
208
536000
2000
kazanılacak çok şeyin olduğunu düşünüyorum.
08:58
You know, you tap into that -- those deeper,
209
538000
3000
Biliyorsunuz, yavaşta daha derin psikolojik, duygusal ve ruhsal
09:01
sort of, psychological, emotional, spiritual currents,
210
541000
3000
akımlara dokunuyor ve birikimle
09:04
and you get a better orgasm with the buildup.
211
544000
3000
daha iyi bir orgazma ulaşıyorsunuz.
09:07
You can get more bang for your buck, let's say.
212
547000
2000
Kutuya daha fazla doldurursunuz diyelim.
09:09
I mean, the Pointer Sisters said it most eloquently, didn't they,
213
549000
3000
Pointer Sisters bunu en güzel şekilde ifade ettiler, değil mi?
09:12
when they sang the praises of "a lover with a slow hand."
214
552000
3000
Yavaş elli bir aşığın iyiliklerini söyledikleri zaman.
09:15
Now, we all laughed at Sting
215
555000
2000
Şimdilerde, hepimiz Sting'e güldük
09:17
a few years ago when he went Tantric,
216
557000
2000
birkaç yıl önce Tantric yaptığında,
09:19
but you fast-forward a few years, and now you find couples of all ages
217
559000
3000
ancak, birkaç yıl hızlı sardırın, ve şimdi, her yaştan
09:22
flocking to workshops, or maybe just
218
562000
2000
workshoplara yada kendi başlarına yatak odalarına akın edip
09:24
on their own in their own bedrooms, finding ways
219
564000
3000
frene basma yollarını bulan ve daha
09:27
to put on the brakes and have better sex.
220
567000
3000
iyi seks yapan çiftleri görürsünüz.
09:30
And of course, in Italy where -- I mean, Italians always seem to know
221
570000
2000
Tabiiki İtalyada--demek istediğim, İtalyanlar
09:32
where to find their pleasure --
222
572000
2000
daima eğlencenin nerede olduğunu biliyor gibiler--
09:34
they've launched an official Slow Sex movement.
223
574000
3000
resmi bir Yavaş Seks hareketi başlattılar.
09:38
The workplace.
224
578000
2000
İşyeri--
09:40
Right across much of the world --
225
580000
2000
hemen dünyanın tamamı--
09:42
North America being a notable exception --
226
582000
2000
Kuzey Amerika farkedilir bir istisna--
09:44
working hours have been coming down.
227
584000
2000
çalışma saatleri gittikçe azalıyor.
09:46
And Europe is an example of that,
228
586000
2000
Ve Avrupa buna bir örnek,
09:48
and people finding that their quality of life improves
229
588000
3000
ve insanlar, daha az çalıştıkça yaşam kalitelesinin
09:51
as they're working less, and also
230
591000
2000
ve aynı zamanda saat başına
09:53
that their hourly productivity goes up.
231
593000
2000
üretimlerinin arttığını görüyorlar.
09:55
Now, clearly there are problems with
232
595000
2000
Şimdi, Fransada haftalık 35 saat
09:57
the 35-hour workweek in France --
233
597000
2000
çalışmayla ilgili problemler olduğu açık--
09:59
too much, too soon, too rigid.
234
599000
2000
çok fazla, çok erken, çok katı.
10:01
But other countries in Europe, notably the Nordic countries,
235
601000
3000
Ancak, Avrupadaki diğer ülkeler, özellikle Kuzey ülkeleri,
10:04
are showing that it's possible
236
604000
2000
işkolik olmadan da
10:06
to have a kick-ass economy
237
606000
2000
o biçim bir ekonomi
10:08
without being a workaholic.
238
608000
2000
olabileceğini gösteriyorlar.
10:10
And Norway, Sweden,
239
610000
2000
Norveç, İsveç
10:12
Denmark and Finland now rank
240
612000
2000
Danimarka ve Finlandiya şu anda
10:14
among the top six most competitive nations on Earth,
241
614000
3000
dünyadaki en rekabetçi ülkeler arasında ilk altıncı sırada.
10:17
and they work the kind of hours that would make the average American
242
617000
2000
Bu ülkelerde insanlar, ortalama bir Amerikalıyı
10:19
weep with envy.
243
619000
2000
kıskançlıktan ağlatacak saatlerde çalışıyorlar.
10:21
And if you go beyond sort of the country level,
244
621000
3000
Ülke boyutundan
10:24
down at the micro-company level,
245
624000
2000
mikro-işletme seviyesine inerseniz,
10:26
more and more companies now are realizing
246
626000
1000
gitttikçe daha fazla işletme
10:27
that they need to allow their staff
247
627000
2000
çalışanlarına ya daha az saat çalışmaları ya da
10:29
either to work fewer hours or just to unplug --
248
629000
2000
fişi tamamen çekip bir yemek arası vermeye ya da
10:31
to take a lunch break, or to go sit in a quiet room,
249
631000
3000
sakin bir odaya gidip oturmalarına;
10:35
to switch off their Blackberrys and laptops -- you at the back --
250
635000
3000
iş günleri veya hafta sonlarında Blackberrylerini, --sen arkadaki--
10:39
mobile phones,
251
639000
2000
mobil telefonlarını,
10:41
during the work day or on the weekend, so that they have time to recharge
252
641000
3000
beyinlerinin, yeniden yaratıcı düşünce moduna geçebilmesi
10:44
and for the brain to slide into that
253
644000
2000
için gereken yeniden şarj zamanını bulabilmesi
10:46
kind of creative mode of thought.
254
646000
3000
amacıyla kapatmalarına izin vermeleri gerektiğini görüyor.
10:50
It's not just, though, these days,
255
650000
3000
Bu arada, günümüzde aşırı çalışanlar sadece
10:53
adults who overwork, though, is it? It's children, too.
256
653000
2000
yetişkinler değil, aynı zamanda çocuklar da.
10:56
I'm 37, and my childhood ended in the mid-'80s,
257
656000
3000
Ben 37 yaşındayım ve çocukluğum 80lerin ortasında son buldu,
10:59
and I look at kids now, and I'm just amazed by the way they
258
659000
2000
Günümüzde çocuklara bakıyorum ve daha fazla ev ödevi,
11:01
race around with more homework,
259
661000
2000
daha fazla ders alma, daha fazla mefrudat dışı çalışma
11:03
more tutoring, more extracurriculars
260
663000
2000
arasında etrafta koşuşturmalarına hayretle bakıyorum.
11:05
than we would ever have conceived of a generation ago.
261
665000
3000
Bunu bir jenerasyon öncesinde idrak edemezdik.
11:08
And some of the most heartrending emails
262
668000
2000
Websiteme gelen en fazla kalp burukluğu yaratan
11:10
that I get on my website
263
670000
2000
emaillerin bir kısmı esasen,
11:12
are actually from adolescents
264
672000
3000
çökme aşamasındaki genç yetişkinlerden geliyor.
11:15
hovering on the edge of burnout, pleading with me
265
675000
2000
Benden, ebeveynlerine yazmamı ve
11:17
to write to their parents,
266
677000
2000
yavaşlamaları ve bu son hızda
11:19
to help them slow down, to help them get off this
267
679000
3000
giden koşu bandından atlamalarına
11:22
full-throttle treadmill.
268
682000
3000
yardım etmemi istiyorlar.
11:25
But thankfully, there is a backlash there in parenting as well,
269
685000
2000
Ne mutlu ki ebeveynlerde de bir karşı tepki sözkonusu
11:27
and you're finding that, you know, towns in the United States
270
687000
2000
Birleşik Devletlerdeki şehirler
11:29
are now banding together and banning extracurriculars
271
689000
3000
birleşerek mefrudat dışı ödevleri ayın belli günleri
11:32
on a particular day of the month, so that people can,
272
692000
2000
yasaklıyorlar ki, insanlar aileleriyle biraz
11:34
you know, decompress and have some family time, and slow down.
273
694000
3000
zaman geçirsin, rahatlasın ve yavaşlayabilsin.
11:38
Homework is another thing. There are homework bans
274
698000
3000
Ev ödevi başka bir şey. Ev ödevi yasakları,
11:42
springing up all over the developed world
275
702000
2000
yıllarca bunlara boğulmuş olan geliş ülke
11:44
in schools which had been piling on the homework for years,
276
704000
3000
okullarında yayılıyor,
11:47
and now they're discovering that less can be more.
277
707000
2000
ve artık daha azın daha fazla demek olduğunu keşfediyorlar.
11:49
So there was a case up in Scotland recently
278
709000
2000
Yakınlarda Scotlandda bir olay yaşandı:
11:51
where a fee-paying, high-achieving private school
279
711000
2000
ücretsiz ve üstün başarılı özel bir okul,
11:53
banned homework
280
713000
2000
13 yaşın altındaki herkes için
11:55
for everyone under the age of 13,
281
715000
2000
ev ödevini yasakladı,
11:57
and the high-achieving parents freaked out and said,
282
717000
2000
ancak, üstün başarılı ebeveynler telaşlandı ve
11:59
"What are you -- you know, our kids will fall" -- the headmaster said,
283
719000
2000
"Ne yapıyorsunuz? Çocuklar başarısız olacak" dediler.
12:01
"No, no, your children need to slow down at the end of the day."
284
721000
3000
Müdür "Hayır, hayır, çocuklarınızın günün sonunda yavaşlaması gerekiyor" dedi.
12:04
And just this last month, the exam results came in,
285
724000
3000
Hemen geçen ay sınav sonuçları açıklandı ve
12:07
and in math, science, marks went up 20 percent
286
727000
3000
matematik ve fen notları, geçen yıla göre ortalama
12:10
on average last year.
287
730000
2000
yüzde 20 yükseldi.
12:12
And I think what's very revealing is that
288
732000
2000
Bence bunun gösterdiği,
12:14
the elite universities, who are often cited as the reason
289
734000
3000
insanların çocuklarını bu kadar çok zorlamalarının
12:17
that people drive their kids and hothouse them so much,
290
737000
2000
sebebi olarak gözüken elit üniversitelerin,
12:19
are starting to notice the caliber of students
291
739000
3000
kendilerine gelen öğrencilerin kalibrelerinin
12:22
coming to them is falling. These kids have wonderful marks;
292
742000
3000
azalmakta olduğunu farketmeleridir. Bu çocukların harika notları var,
12:25
they have CVs jammed with extracurriculars,
293
745000
3000
Cvleri mefrudat dışı çalışmalarla öyle dolu ki
12:28
to the point that would make your eyes water.
294
748000
2000
gözleriniz yaşarır.
12:30
But they lack spark; they lack
295
750000
2000
Ancak, ışık saçmıyorlar,
12:32
the ability to think creatively and think outside --
296
752000
2000
yaratıcı düşünceden yoksunlar ve
12:34
they don't know how to dream. And so what these Ivy League schools,
297
754000
3000
nasıl hayal kurulacağını bilmiyorlar.
12:37
and Oxford and Cambridge and so on, are starting to send a message
298
757000
2000
Oxford, Cambridge ve diğerleri,
12:39
to parents and students that they need to put on the brakes a little bit.
299
759000
3000
ebeveyn ve öğrencilere, biraz frenlere basmaları gerektiğini bildiren mektuplar yolluyorlar.
12:42
And in Harvard, for instance, they send out
300
762000
3000
Örneğin Harvard,
12:45
a letter to undergraduates -- freshmen --
301
765000
3000
yeni başlayan lisans öğrencilerine
12:48
telling them that they'll get more out of life, and more out of Harvard,
302
768000
3000
frene basarlarsa hayattan ve Harvarddan
12:51
if they put on the brakes, if they do less,
303
771000
2000
daha fazla kazançlı çıkacaklarını anlatan bir mektup gönderiyor.
12:53
but give time to things, the time that things need,
304
773000
3000
Eğer daha az çalışır, uğraşılarına zaman, uğraşılarının gerektirdiği zamanı verirlerse,
12:56
to enjoy them, to savor them.
305
776000
2000
zevk alacaklarını ve sindireceklerini bildiriyor.
12:58
And even if they sometimes do nothing at all.
306
778000
2000
Zaman zaman hiçbir şey yapmasalar dahi.
13:00
And that letter is called -- very revealing, I think --
307
780000
2000
Bu arada mektubun adı -- bence çok manidar --
13:02
"Slow Down!" -- with an exclamation mark on the end.
308
782000
3000
"Yavaşla!", sonunda bir ünlem işaretiyle.
13:05
So wherever you look, the message, it seems to me, is the same:
309
785000
3000
Anlayacağınız bana öyle geliyor ki nereye bakarsanız mesaj aynı.
13:08
that less is very often more,
310
788000
2000
Daha az, çoğu zaman daha çok.
13:10
that slower is very often
311
790000
3000
Daha yavaş, çoğu zaman daha iyi.
13:13
better. But that said, of course,
312
793000
2000
Bunu söylerken, şüphesiz,
13:15
it's not that easy to slow down, is it?
313
795000
2000
yavaşlamak kolay değil, değil mi?
13:17
I mean, you heard that I got a speeding ticket
314
797000
2000
Aşırı hızdan bir ceza yediğimi duydunuz.
13:19
while I was researching my book on the benefits of slowness,
315
799000
2000
Yavaşlamanın faydaları hakkındaki kitabım için araştırma yapıyordum.
13:21
and that's true, but that's not all of it.
316
801000
2000
Bu doğru, ancak tamamı bu değil.
13:23
I was actually en route to a dinner
317
803000
2000
Aslında bir akşam yemeği için yoldaydım.
13:25
held by Slow Food at the time.
318
805000
2000
Slow Food tarafından veriliyordu.
13:27
And if that's not shaming enough, I got that ticket in Italy.
319
807000
3000
Utanç verici ama o cezayı İtalyada yedim.
13:30
And if any of you have ever driven on an Italian highway,
320
810000
3000
İçinizden birisi İtalyan otoyollarında araç kullandıysa,
13:33
you'll have a pretty good idea of how fast I was going.
321
813000
2000
ne kadar hızlı gittiğim konusunda bir fikri olacaktır.
13:35
(Laughter)
322
815000
3000
(gülüşmeler)
13:38
But why is it so hard to slow down?
323
818000
2000
Ancak, yavaşlamak neden bu kadar zor?
13:40
I think there are various reasons.
324
820000
2000
Bence değişik sebepler bulunuyor.
13:42
One is that speed is fun, you know, speed is sexy.
325
822000
3000
Birincisi -- hız eğlenceli -- biliyorsunuz, hız seksi.
13:45
It's all that adrenaline rush. It's hard to give it up.
326
825000
3000
Adrenalinin fırlaması. Bundan vazgeçmek zor.
13:48
I think there's a kind of metaphysical dimension --
327
828000
2000
Bence metafiziksel bir boyut var --
13:50
that speed becomes a way of walling ourselves off
328
830000
2000
hız, daha büyük ve derin problemlere karşı
13:52
from the bigger, deeper questions.
329
832000
2000
etrafımıza duvar örmenin bir yolu oluyor.
13:54
We fill our head with distraction, with busyness,
330
834000
2000
Kafalarımızı dikkatimizi dağıtan meşguliyetlerle
13:56
so that we don't have to ask,
331
836000
2000
dolduruyoruz ki; İyi miyim? Mutlu muyum?
13:58
am I well? Am I happy? Are my children growing up right?
332
838000
3000
Çocuklarım düzgün büyüyorlar mı? Politikacılar beni gözeten
14:01
Are politicians making good decisions on my behalf?
333
841000
3000
kararlar alıyorlar mı? sorularını sormak durumunda kalmayalım.
14:05
Another reason -- although I think, perhaps, the most powerful reason --
334
845000
2000
Diğer bir sebep -- belkide bence en kuvvetli sebep--
14:07
why we find it hard to slow down is the cultural taboo
335
847000
3000
yavaşlamanın neden zor gelmesi kültürel bir tabudur.
14:10
that we've erected against slowing down.
336
850000
3000
Yavaşlamaya karşı yükselttiğimiz bir tabu.
14:13
"Slow" is a dirty word in our culture.
337
853000
2000
Kültürümüzde yavaşlama kötü bir kelimedir.
14:15
It's a byword for "lazy," "slacker,"
338
855000
2000
Tembel ve uyuşuk gibi kelimeler yerine kullanılır,
14:17
for being somebody who gives up.
339
857000
2000
vazgeçmiş birisi için.
14:19
You know, "he's a bit slow." It's actually synonymous
340
859000
2000
Biliyorsunuz, "O biraz yavaştır.", gerçekte
14:21
with being stupid.
341
861000
3000
aptal olmakla aynı anlamdadır.
14:24
I guess what the Slow Movement -- the purpose of the Slow Movement,
342
864000
2000
Yavaş hareketin amacının,
14:26
or its main goal, really, is to tackle that taboo,
343
866000
2000
bu tabuyu düzeltmek olduğunu sanıyorum,
14:28
and to say that yes,
344
868000
3000
ve evet -- yavaş
14:31
sometimes slow is not the answer,
345
871000
2000
bazen cevap değildir,
14:33
that there is such a thing as "bad slow."
346
873000
2000
"kötü yavaş" diye birşey vardır.
14:35
You know, I got stuck on the M25,
347
875000
2000
Geçenlerde Londrada bir ring yolu
14:37
which is a ring road around London, recently,
348
877000
2000
olan M25de çakıldım kaldım,
14:39
and spent three-and-a-half hours there. And I can tell you,
349
879000
2000
üç buçuk saat harcadım. Ve size söyleyebilirim ki
14:41
that's really bad slow.
350
881000
2000
bu gerçekten kötü bir yavaştı.
14:43
But the new idea,
351
883000
2000
Ancak, Yavaş Hareketin
14:45
the sort of revolutionary idea, of the Slow Movement,
352
885000
2000
devrimvari yeni fikri,
14:47
is that there is such a thing as "good slow," too.
353
887000
2000
"iyi yavaş" gibi birşeyin de olmasıdır.
14:49
And good slow is, you know, taking the time
354
889000
2000
İyi yavaş, anlıyorsunuz,
14:51
to eat a meal with your family, with the TV switched off.
355
891000
3000
ailenizle beraber, TV kapalıyken bir yemek yemeye,
14:54
Or taking the time to look at a problem from all angles
356
894000
3000
veya bir probleme, her yönüyle,
14:57
in the office to make the best decision
357
897000
2000
en iyi karara varmak üzere
14:59
at work.
358
899000
2000
işteyken bakmaya zaman ayırmaktır.
15:01
Or even simply just taking the time
359
901000
2000
Ya da basitçe,
15:03
to slow down
360
903000
2000
yavaşlamaya
15:05
and savor your life.
361
905000
2000
ve hayatın tadını çıkarmaya zaman ayırmaktır.
15:07
Now, one of the things that I found most uplifting
362
907000
3000
Şimdi, kitabın piyasaya çıkmasından
15:10
about all of this stuff that's happened around the book
363
910000
3000
bu yana etrafında dönenlerden
15:13
since it came out, is the reaction to it.
364
913000
3000
en rahatlatıcısı, verilen reaksiyondur.
15:16
And I knew that when my book on slowness came out,
365
916000
2000
Ve yavaşlık hakkındaki kitabım piyasaya çıktığında,
15:18
it would be welcomed by the New Age brigade,
366
918000
2000
New Age brigade tarafından memmunlukla karşılanacağını biliyordum.
15:20
but it's also been taken up, with great gusto,
367
920000
3000
Ancak, şirketler dünyası tarafından da,
15:23
by the corporate world -- you know,
368
923000
2000
biliyorsunuz, bir çeşit
15:25
business press, but also
369
925000
2000
iş dünyası basını,
15:27
big companies and leadership organizations.
370
927000
2000
büyük şirketler ve lider kuruluşlar tarafından da büyük bir sevinçle karşılandı.
15:29
Because people at the top of the chain, people like you, I think,
371
929000
3000
Çünkü sizin gibi halkanın başındaki insanlar, öyle sanıyorumki
15:32
are starting to realize that there's too much
372
932000
2000
sistemde çok fazla
15:34
speed in the system,
373
934000
2000
hız olduğunu faretmeye başladılar,
15:36
there's too much busyness, and it's time to find,
374
936000
3000
çok fazla acelelik var ve şimdi,
15:39
or get back to that lost art of shifting gears.
375
939000
4000
kaybelen vites değiştirme sanatını bulma zamanıdır.
15:43
Another encouraging sign, I think,
376
943000
2000
Diğer bir cesaret verici işaret,
15:45
is that it's not just in the developed world
377
945000
2000
bu fikirlerin sadece gelişmiş ülkelerde
15:47
that this idea's been taken up. In the developing world,
378
947000
3000
ele alınmamasısıdır. Gelişen dünyada,
15:50
in countries that are on the verge of making that leap
379
950000
2000
birinci sınıf ülkeler arasına girmek üzere
15:52
into first world status -- China, Brazil,
380
952000
2000
bir atılım yapma aşamasındaki ülkeler -- Çin, Brezilya,
15:54
Thailand, Poland, and so on --
381
954000
2000
Tayland, Polonya ve diğerleri --
15:56
these countries have embraced the idea of the Slow Movement,
382
956000
3000
Slow Movement fikrini benimsediler.
15:59
many people in them, and there's a debate going on
383
959000
3000
Medyalarında, sokaklarında
16:02
in their media, on the streets.
384
962000
2000
bir tartışma sürüp gidiyor.
16:04
Because I think they're looking at the West, and they're saying,
385
964000
2000
Çünkü, bence Batıya bakıyor ve
16:06
"Well, we like that aspect of what you've got,
386
966000
3000
"Sizdekinin şusunu beğeniyoruz,
16:09
but we're not so sure about that."
387
969000
2000
ancak busundan emin değiliz." diyorlar.
16:11
So all of that said, is it,
388
971000
2000
Tahminimce söylenenlerin tamamı,
16:13
I guess, is it possible?
389
973000
3000
bu mümkün müdür sorusudur.
16:16
That's really the main question before us today. Is it possible
390
976000
3000
Bugün önümüzdeki ana soru budur. Yavaşlamak
16:19
to slow down? And
391
979000
2000
mümkün müdür?
16:21
I'm happy to be able to say to you
392
981000
2000
Size söyleyebilmekten mutluyum ki
16:23
that the answer is a resounding yes.
393
983000
2000
cevap güçlü bir evettir.
16:25
And I present myself as Exhibit A,
394
985000
3000
Ve ben, kendimi Örnek A olarak takdim ederim,
16:28
a kind of reformed and rehabilitated
395
988000
3000
bir tür yeniden biçimlendirilmiş ve tedavi edilmiş
16:31
speed-aholic.
396
991000
2000
bir hız-kolik olarak.
16:33
I still love speed. You know, I live in London,
397
993000
2000
Halen hıza aşığım. Anlıyorsunuz, Londrada yaşıyorum,
16:35
and I work as a journalist,
398
995000
2000
ve bir gazeteci olarak çalışıyorum,
16:37
and I enjoy the buzz and the busyness,
399
997000
2000
ve hareketi ve aceleciliği seviyorum,
16:39
and the adrenaline rush that comes from both of those things.
400
999000
2000
ve bunlardan gelen adrenalin fırlamasını.
16:41
I play squash and ice hockey,
401
1001000
2000
Sukuaş ve buz hokeyi oynuyorum,
16:43
two very fast sports, and I wouldn't give them up for the world.
402
1003000
3000
iki hızlı spor ve bunlardan dünyada vazgeçmem.
16:47
But I've also, over the last year or so,
403
1007000
3000
Ancak, geçem bir yıldır
16:50
got in touch with my inner tortoise.
404
1010000
2000
içimdeki kaplumbağa ile de temesa geçtim.
16:52
(Laughter)
405
1012000
1000
(Gülüşmeler)
16:53
And what that means is that
406
1013000
2000
Bu,
16:55
I no longer
407
1015000
3000
artık
16:58
overload myself gratuitously.
408
1018000
3000
kendime aşırı yüklenmediğim demek oluyor.
17:01
My default mode is no longer
409
1021000
3000
Benim normal modum artık
17:04
to be a rush-aholic.
410
1024000
2000
acele-kolik olmayacak.
17:07
I no longer hear
411
1027000
2000
Artık
17:09
time's winged chariot drawing near,
412
1029000
2000
zamanın atlı arabasının yaklaştığını duymuyorum,
17:11
or at least not as much as I did before.
413
1031000
2000
ya da en azından eskiden duyduğum kadar değil.
17:13
I can actually hear it now, because I see my time is ticking off.
414
1033000
3000
Aslında şu anda duyabiliyorum, çünkü zamanım bitiyor.
17:17
And the upshot of all of that is that
415
1037000
2000
Bunların tamamının geldiği noktanın,
17:19
I actually feel a lot happier, healthier,
416
1039000
3000
kendimi gerçekten daha mutlu, sağlıklı
17:22
more productive than I ever have.
417
1042000
3000
ve daha üretici hissetmemdir.
17:25
I feel like I'm living
418
1045000
2000
Hayatımı, yarışmaktan ziyade
17:27
my life rather than actually just racing through it.
419
1047000
3000
yaşadığımı hissediyorum.
17:31
And perhaps, the most important
420
1051000
2000
Ve belkide, bunun başarısının
17:33
measure of the success of this
421
1053000
2000
en önemli ölçüsü,
17:35
is that I feel that my relationships are a lot deeper,
422
1055000
3000
ilişkilerimin çok daha derin,
17:38
richer, stronger.
423
1058000
2000
daha zengin, daha kuvvetli olduğunu hissetmemdir.
17:40
And for me, I guess, the litmus test
424
1060000
3000
Ve benim için--bunun işe yarayıp yaramadığı veya ne anlama geldiği
17:43
for whether this would work, and what it would mean,
425
1063000
2000
konusundaki litmus testi,
17:45
was always going to be bedtime stories, because that's sort of where
426
1065000
3000
uyku zamanı hikayeleri olacaktır, çünkü hikayenin başladığı yer
17:48
the journey began. And there too the news is
427
1068000
3000
burasıdır. Ve burada da haberler pembedir.
17:51
rosy. You know,
428
1071000
2000
Biliyorsunuz, günün sonunda,
17:53
at the end of the day, I go into my son's room.
429
1073000
2000
oğlumun odasına gidiyorum,
17:55
I don't wear a watch. I switch off my computer,
430
1075000
2000
saat takmıyorum. Bilgisayarımı kapatıyorum ki
17:57
so I can't hear the email pinging into the basket,
431
1077000
2000
sepete düşen emaili duymayayım ve
17:59
and I just slow down to his pace and we read.
432
1079000
3000
oğlumun ritmine adapte olayım ve birlikte okuyalım.
18:03
And because children have their own tempo and internal clock,
433
1083000
3000
Çocukların kendi tempo ve içsel saatleri olduğundan,
18:06
they don't do quality time,
434
1086000
2000
size, kendilerini açmaları için ancak 10 dakika ayırabildiğiniz
18:08
where you schedule 10 minutes for them to open up to you.
435
1088000
2000
"kaliteli zaman" peşinde değiller.
18:10
They need you to move at their rhythm.
436
1090000
3000
Sizin onların ritmine uymanız ihtiyacındalar.
18:13
I find that 10 minutes into a story, you know,
437
1093000
2000
Ben o 10 dakikayı hikaye sırasında buluyorum, anlıyorsunuz,
18:15
my son will suddenly say, "You know,
438
1095000
2000
oğlum aniden " bugün oyun oynarken
18:17
something happened in the playground today that really bothered me."
439
1097000
2000
beni gerçekten rahatsız eden birşey oldu" diyecektir.
18:19
And we'll go off and have a conversation on that.
440
1099000
3000
Ve böylece bunun üzerine bir diyaloğa girişiriz.
18:22
And I now find that bedtime stories
441
1102000
3000
Şimdi uyku zamanı hikayelerinin,
18:25
used to be
442
1105000
2000
bir tür
18:27
a box on my to-do list, something that I dreaded,
443
1107000
3000
yapacaklarım listesindeki şeylerden yapmaya korkuğum birşey olduğunu anlıyorum,
18:30
because it was so slow and I had to get through it quickly.
444
1110000
2000
çünkü çok yavaş bir şeydi ve benim bunu hızlı bir şekilde atlatmam gerekiyordu.
18:32
It's become my reward at the end of the day,
445
1112000
2000
Ancak, nihayetinde benim kazancım haline dönüşüverdi,
18:34
something I really cherish.
446
1114000
2000
gerçekten değer verdiğim birşey.
18:36
And I have a kind of Hollywood ending
447
1116000
2000
Öğleden sonraki bu konuşmama
18:38
to my talk this afternoon,
448
1118000
2000
bir tür Hollywood sonu
18:40
which goes a little bit like this:
449
1120000
2000
veriyorum. Şöyleki:
18:42
a few months ago, I was getting ready to go on
450
1122000
3000
Birkaç ay önce, başka bir kitap turuna
18:45
another book tour, and I had my bags packed.
451
1125000
3000
çıkmaya hazırlanıyordum ve çantalarımı toplamıştım.
18:48
I was downstairs by the front door, and I was waiting for a taxi,
452
1128000
3000
Aşağıda ön kapının önündeydim ve taksiyi bekliyordum,
18:51
and my son came down the stairs and
453
1131000
2000
oğlum yanıma geldi,
18:53
he'd made a card for me. And he was carrying it.
454
1133000
2000
benim için bir kart yapmıştı ve o elindeydi.
18:55
He'd gone and stapled two cards, very like these, together,
455
1135000
2000
İki kartı, bunlar gibi yapıştırmıştı,
18:57
and put a sticker of his favorite
456
1137000
3000
ve ön yüzdeki favori karakterinin, Tintin,
19:00
character, Tintin, on the front.
457
1140000
2000
üzerine bir sticker yapıştırmıştı.
19:02
And he said to me,
458
1142000
2000
Bana söylediği,
19:04
or he handed this to me, and I read it,
459
1144000
2000
daha doğrusu elime verdi ve benim okuduğum:
19:06
and it said, "To Daddy, love Benjamin."
460
1146000
2000
"Babaya, seni seviyorum Benjamin".
19:08
And I thought, "Aw, that's really sweet.
461
1148000
3000
"Aah, bu gerçekten hoş ve
19:11
Is that a good luck on the book tour card?"
462
1151000
3000
kitap turunda şans getirmez mi?" dedim.
19:14
And he said, "No, no, no, Daddy -- this is a card
463
1154000
2000
"Hayır, hayır Baba-- bu, dünyanın en iyi
19:16
for being the best story reader in the world."
464
1156000
2000
masal okuyanı olduğun için" dedi.
19:18
And I thought, "Yeah, you know, this slowing down thing really does work."
465
1158000
3000
Ve ben " Evet, anlıyorsunuz, bu yavaşlama işi...." diye düşündüm.
19:21
Thank you very much.
466
1161000
1000
Çok teşekkür ederim.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7