Where does creativity hide? | Amy Tan

Amy Tan'la yaratıcılık üzerine

452,473 views ・ 2008-04-23

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Erdem Kurul Gözden geçirme: Mete Güre
00:18
The Value of Nothing: Out of Nothing Comes Something.
0
18330
4000
Hiçliğin değeri: hiçlikten birşey çıkar.
00:22
That was an essay I wrote when I was 11 years old
1
22330
4000
Bu ben henüz 11 yaşındayken yazdığım bir makaleydi.
00:26
and I got a B+. (Laughter)
2
26330
2000
ve bu makaleden not olarak B+ aldım.
00:28
What I'm going to talk about: nothing out of something, and how we create.
3
28330
4000
Şimdi konuşacağım konu: Hiçbir şeyden birşey çıkarma ve bizim yaratıcılığımız.
00:32
And I'm gonna try and do that within
4
32330
2000
Size bunu anlatmaya çalışacağım ve bunu,
00:34
the 18-minute time span that we were told to stay within,
5
34330
5000
bana verilen 18 dakikalık zaman diliminde yapmam gerek,
00:39
and to follow the TED commandments:
6
39330
2000
TED kuralları gereğince:
00:41
that is, actually, something that creates
7
41330
3000
ki bu, aslında, ölüme çok yakınmışsın gibi
00:44
a near-death experience,
8
44330
2000
bir his veriyor,
00:46
but near-death is good for creativity.
9
46330
2000
fakat ölümü yakından hissetme yaratıcılık için iyidir.
00:48
(Laughter) OK.
10
48330
4000
(Gülüşmeler) TAMAM.
00:52
So, I also want to explain,
11
52330
2000
Bunları size açıklamak istememin bir diğer sebebi de,
00:54
because Dave Eggers said he was going to heckle me
12
54330
3000
eğer size evrensel yaratıcılık hakkında yalan veya yanlış bir şey söylersem
00:57
if I said anything that was a lie, or not true to universal creativity.
13
57330
5000
Dave Eggers gelip başımın etini yiyeceğini söylemesidir.
01:02
And I've done it this way for half the audience, who is scientific.
14
62330
3000
Ve ben bu açıklama yolunu, seyircilerimin yarısını oluşturan bilimsel düşünenler için seçiyorum.
01:05
When I say we, I don't mean you, necessarily;
15
65330
4000
Ben "biz" dediğimde, zorunlu olarak sizi kastetmiyor olabilirim:
01:09
I mean me, and my right brain, my left brain
16
69330
3000
Ben "beni" ve sağ beynimi, sol beynimi,
01:12
and the one that's in between that is the censor
17
72330
2000
ile ikisinin ortasında kalan algılayıcı ve
01:14
and tells me what I'm saying is wrong.
18
74330
2000
bana söylediklerimin yanlış olduğunu anlatan kısmı kastediyorum.
01:16
And I'm going do that also by looking at
19
76330
3000
Ve bunu aynı zamanda yaratıcı sürecimin bir parçası
01:19
what I think is part of my creative process,
20
79330
3000
olduğunu düşündüğüm, birden fazla şeyin oluşumunu içeren
01:22
which includes a number of things that happened, actually --
21
82330
3000
kısmına bakarak yapacağım; aslında--
01:25
the nothing started even earlier than the moment
22
85330
3000
hiç birşey, benim yeni bir şey yarattığım anın
01:28
in which I'm creating something new.
23
88330
3000
çok öncesinden başlamıştı.
01:31
And that includes nature, and nurture,
24
91330
5000
Ve bu doğayı, yetiştirilişi,
01:36
and what I refer to as nightmares.
25
96330
3000
ve benim kabus diye adlandırdığım şeyleri kapsar.
01:39
Now in the nature area, we look at whether or not
26
99330
4000
Şimdi doğa kısmında, biz
01:43
we are innately equipped with something, perhaps
27
103330
3000
doğuştan birşeyle donatılıp donatılmadığımıza bakarız, belki de
01:46
in our brains, some abnormal chromosome
28
106330
3000
beyinlerimizde, bir takım normal olmayan kromozomlar
01:49
that causes this muse-like effect.
29
109330
4000
ilhamvari bir etkiyi tetikliyordur.
01:53
And some people would say that we're born with it in some other means.
30
113330
6000
Ve bazı insanlar bize doğumla gelen bu özelliği
01:59
And others, like my mother,
31
119330
2000
farklı yollardan edindiğimizi söylerler; ve diğerleri de, tıpkı annem gibi,
02:01
would say that I get my material from past lives.
32
121330
6000
benim materyalimi geçmiş hayatlardan alığımı söyler.
02:07
Some people would also say that creativity
33
127330
3000
Aynı zamanda bazı insanlar yaratıcılığın birtakım diğer
02:10
may be a function of some other neurological quirk --
34
130330
5000
beyinsel tuhaflığın sebep olduğu bir fonksiyon olduğunu söylerler --
02:15
van Gogh syndrome -- that you have a little bit of, you know, psychosis, or depression.
35
135330
5000
van Gogh sendromu -- bu da sizde azıcık, bilirsiniz, psikoz ve depresyon var demek.
02:20
I do have to say, somebody -- I read recently
36
140330
3000
Şunu da söylemek zorundayım, birisi -- geçenlerde okuduğuma göre
02:23
that van Gogh wasn't really necessarily psychotic,
37
143330
3000
van Gogh gerçekte psikotik olmak zorunda değil --
02:26
that he might have had temporal lobe seizures,
38
146330
2000
ki bu kişi bazen şakağından kaynaklı krizler geçiriyor olabilir,
02:28
and that might have caused his spurt of creativity, and I don't --
39
148330
4000
ve bu da yaratıcılığını fışkırtıyor olabilir, ve bende bu olmuyor --
02:32
I suppose it does something in some part of your brain.
40
152330
3000
Sanırım bu beyninin bir kısmına birşeyler yapıyor.
02:35
And I will mention that I actually developed
41
155330
2000
Ve şunu belirtmek isterim ki bende de
02:37
temporal lobe seizures a number of years ago,
42
157330
4000
birkaç yıl öncesinde bu tip beyinsel krizler oluşuyordu,
02:41
but it was during the time I was writing my last book,
43
161330
3000
fakat o zamanlar en son kitabımı yazıyordum,
02:44
and some people say that book is quite different.
44
164330
4000
ve bazıları bu kitabın çok farklı olduğunu söylüyordu.
02:48
I think that part of it also begins with a sense of identity crisis:
45
168330
5000
Bence bu kısım kişilik bulma kriziyle başlıyor:
02:53
you know, who am I, why am I this particular person,
46
173330
4000
bilirsinmiz, ben kimim, ben niye bu olduğum kişiyim,
02:57
why am I not black like everybody else?
47
177330
5000
niye diğer insanlar gibi siyah değilim?
03:02
And sometimes you're equipped with skills,
48
182330
2000
Ve bazen siz birtakım becerilerle donatılırsınız,
03:04
but they may not be the kind of skills that enable creativity.
49
184330
4000
fakat bu beceriler sizin yaratıcılığınızı ortaya çıkaranlar olmayabilir.
03:08
I used to draw. I thought I would be an artist.
50
188330
3000
Eskiden çizerdim. Ressam olacağımı düşünürdüm.
03:11
And I had a miniature poodle.
51
191330
2000
Ve minyatür bir kaniş cinsi köpeğim vardı.
03:13
And it wasn't bad, but it wasn't really creative.
52
193330
2000
Ve çizimlerim kötü değildi, fakat yaratıcı da değildi.
03:15
Because all I could really do was represent in a very one-on-one way.
53
195330
5000
Çünkü aslında yaptığım birebir ifade etmekti.
03:20
And I have a sense that I probably copied this from a book.
54
200330
4000
Ve öyle hissediyorum ki bunu büyük ihtimalle bu kitaptan kopyaladım.
03:24
And then, I also wasn't really shining in a certain area that I wanted to be,
55
204330
6000
Ve sonrasında herhangi bir alanda belirgin bir şekilde istediğim gibi parlak değildim,
03:30
and you know, you look at those scores, and it wasn't bad,
56
210330
4000
ve biliyorsunuzdur, bu skorlara bakınca, ve kötü değil,
03:34
but it was not certainly predictive that I would one day make
57
214330
4000
fakat ilerde bir gün
03:38
my living out of the artful arrangement of words.
58
218330
4000
hayatımı kelimelerin sanatsal derlemesiyle kazanabileceğim kesinlikle tahmin edilemezdi.
03:42
Also, one of the principles of creativity is to have a little childhood trauma.
59
222330
6000
Ayrıca, yaratıcılığın prensiplerinden biri de küçük bir çocukken travme geçirmektir.
03:48
And I had the usual kind that I think a lot of people had,
60
228330
4000
Ve ben herkesin düşündüğü gibi olağan bir çocukluk geçirdim,
03:52
and that is that, you know, I had expectations placed on me.
61
232330
4000
ve bu şöyle, bilirsiniz, ben üzerimde beklentiler oluşturdum.
03:56
That figure right there, by the way,
62
236330
3000
Şurdaki şekil, bu arada,
03:59
figure right there was a toy given to me when I was but nine years old,
63
239330
5000
şu şekil ben henüz dokuz yaşındayken bana verilen bir oyuncaktı,
04:04
and it was to help me become a doctor from a very early age.
64
244330
5000
ve bu bana doktor olabilmeme yardımcı olmak için çok genç bir yaşta verildi.
04:09
I have some ones that were long lasting: from the age of five to 15,
65
249330
5000
Daha uzun sürenlerde oldu: beş yaşından 15 yaşına kadar,
04:14
this was supposed to be my side occupation,
66
254330
3000
bu sözde benim yan işim olacaktı,
04:17
and it led to a sense of failure.
67
257330
3000
ve sonunda başarısızlık duygusuna yol açtı.
04:20
But actually, there was something quite real in my life
68
260330
3000
Fakat aslında hayatımda bayağı gerçek birşey vardı
04:23
that happened when I was about 14.
69
263330
2000
ki bu da ben 14 yaşlarındayken oldu.
04:25
And it was discovered that my brother, in 1967, and then my father,
70
265330
5000
Ve bu önce 1967 yılında erkek kardeşimde daha sonra da babamda,
04:30
six months later, had brain tumors.
71
270330
2000
altı ay sonra beyin tümörü keşfedildi.
04:32
And my mother believed that something had gone wrong,
72
272330
5000
Ve annem birşeylerin yanlış gittiğine inanıyordu,
04:37
and she was gonna find out what it was, and she was gonna fix it.
73
277330
3000
ve bunun ne olduğunu bulacaktı. Ve sonra da sorunu çözecekti.
04:40
My father was a Baptist minister, and he believed in miracles,
74
280330
4000
Babam baptist bir vaizdi, ve mucizelere inanırdı,
04:44
and that God's will would take care of that.
75
284330
3000
ve bu da tanrının sorunumuzla ilgileneceğiydi.
04:47
But, of course, they ended up dying, six months apart.
76
287330
3000
Fakat tabi ki, altı ay arayla sonunda vefat ettiler.
04:50
And after that, my mother believed that it was fate, or curses
77
290330
4000
Ve bundan sonra, annem bunun kader veya lanet olduğuna inandı,
04:54
-- she went looking through all the reasons in the universe
78
294330
3000
-- evrendeki heryerde bütün sebepleri araştırmaya koyularak
04:57
why this would have happened.
79
297330
2000
bunun neden olduğunu anlamaya çalıştı.
04:59
Everything except randomness. She did not believe in randomness.
80
299330
5000
Rastgele olaylardan başka herşey. Rastgele olaylara inanmıyordu.
05:04
There was a reason for everything.
81
304330
2000
Herşey için bir neden olmalıydı.
05:06
And one of the reasons, she thought, was that her mother,
82
306330
2000
Ve inandığı nedenlerden biri de annesinin,
05:08
who had died when she was very young, was angry at her.
83
308330
5000
ki anneside o çok gençken vefat etmişti, ona kızgın olmasıydı.
05:13
And so, I had this notion of death all around me,
84
313330
3000
Ve ben ölümün bu halini etrafımda hissettim
05:16
because my mother also believed that I would be next, and she would be next.
85
316330
5000
çünkü annem aynı zamanda benim sırada olduğumu, ve kendisinin de sonra geleceğini düşünürdü.
05:21
And when you are faced with the prospect of death very soon,
86
321330
3000
Ve siz ne zaman ki çok yakında ölüm beklentisi ile yüzleşirsiniz,
05:24
you begin to think very much about everything.
87
324330
5000
herşey hakkında çok fazla düşünmeye başlarsınız.
05:29
You become very creative, in a survival sense.
88
329330
4000
Siz böylece çok yaratıcı olursunuz, bir nevi hayatta kalma duyusu gibi.
05:33
And this, then, led to my big questions.
89
333330
4000
Ve bu, o zaman, beni büyük sorulara yöneltti.
05:37
And they're the same ones that I have today.
90
337330
3000
Ve bunlar bugün de sorduğum sorular.
05:40
And they are: why do things happen, and how do things happen?
91
340330
5000
Ve bunlar: Birşeyler neden olur, ve bunlar nasıl olur?
05:45
And the one my mother asked: how do I make things happen?
92
345330
7000
Ve bir tanesi de annemin sorduğu: Ben birşeylerin olmasını nasıl sağlarım?
05:52
It's a wonderful way to look at these questions, when you write a story.
93
352330
5000
Bir hikaye yazacağınız zaman bu sorulara bakmak mükemmel bir yol.
05:57
Because, after all, in that framework, between page one and 300,
94
357330
6000
Çünkü her şeyden sonra, bu çatı altında, sayfa bir ile 200 arasında,
06:03
you have to answer this question of why things happen, how things happen,
95
363330
4000
siz şeylerin neden, nasıl ve hangi sırada olduğunu cevaplamanız gerekiyor.
06:07
in what order they happen. What are the influences?
96
367330
3000
Etkilenmeler nelerdir?
06:10
How do I, as the narrator, as the writer, also influence that?
97
370330
4000
Ben bir hikayeci olarak, yazar olarak bunu nasıl etkiliyorum?
06:14
And it's also one that, I think, many of our scientists have been asking.
98
374330
4000
Ve bu ayrica düşündüğüm üzere bizim bilimadamlarının da sorduğu sorudur.
06:18
It's a kind of cosmology, and I have to develop a cosmology of my own universe,
99
378330
6000
Bu bir çeşit kozmoloji, ve benim kendi evrenimde kozmoloji geliştirmem gerekti,
06:24
as the creator of that universe.
100
384330
2000
evrenin bir yaratıcısı olarak.
06:26
And you see, there's a lot of back and forth
101
386330
4000
Ve görüyorsunuz, bir çok ileri geri durumlar
06:30
in trying to make that happen, trying to figure it out
102
390330
3000
bunu yapmak için var, bunu ortaya çıkarmak için
06:33
-- years and years, oftentimes.
103
393330
4000
-- yıllar ve yıllar, çoğu zaman.
06:37
So, when I look at creativity, I also think that it is this sense or this inability
104
397330
7000
Böylece ben ne zaman yaratıcılığa baksam aynı zamanda onun
06:44
to repress, my looking at associations in practically anything in life.
105
404330
4000
hayattaki her şeyde baktığım çağrıştırmaları bastırmak için kullandığım bu duygu veya yetmezlik olduğunu düşünürüm.
06:48
And I got a lot of them during what's been going on
106
408330
4000
Ve benim bunlar bir çok tane var
06:52
throughout this conference,
107
412330
3000
bu konferans süresince,
06:55
almost everything that's been going on.
108
415330
2000
hemen hemen olagelen herşeyde.
06:57
And so I'm going to use, as the metaphor, this association:
109
417330
4000
Ve ayrıca benim kullanacagım, mecazi olarak, bu çağrıştırma:
07:01
quantum mechanics, which I really don't understand,
110
421330
4000
kuantum mekaniği, ki aslında anlamam,
07:05
but I'm still gonna use it as the process
111
425330
2000
fakat yine de bu süreçte
07:07
for explaining how it is the metaphor.
112
427330
4000
açıklamalarımda mecazi olarak kullanacağım.
07:11
So, in quantum mechanics, of course, you have dark energy and dark matter.
113
431330
7000
Kuantum mekaniğinde, tabi ki, koyu enerji ve koyu madde var.
07:18
And it's the same thing in looking at these questions of how things happen.
114
438330
4000
Ve bu da bir şeylerin nasıl olduğuna baktığın sorularla aynı şeydir.
07:22
There's a lot of unknown, and you often don't know what it is except by its absence.
115
442330
6000
Bir çok bilinmeyen var, ve siz sıkça olmayan birşeyden başka birşey bilmezsiniz.
07:28
But when you make those associations,
116
448330
2000
Fakat siz bu çağrışımları yaptığınızda,
07:30
you want them to come together in a kind of synergy in the story,
117
450330
4000
bunların bir çeşit sinerji içerisinde hikayede bir araya gelmesini istiyorsunuz,
07:34
and what you're finding is what matters. The meaning.
118
454330
4000
ve bulduğunuz şey önemli olan şeydir. Anlam.
07:38
And that's what I look for in my work, a personal meaning.
119
458330
4000
Ve bu benim çalışmamda aradığımdır, kişisel bir anlam.
07:42
There is also the uncertainty principle, which is part of quantum mechanics,
120
462330
5000
Bir de kuantum mekaniğin bir parçası olan belirsizlik prensibi var,
07:47
as I understand it. (Laughter)
121
467330
2000
anladığım kadarıyla. (Gülüşmeler)
07:49
And this happens constantly in the writing.
122
469330
4000
Ve bu yazarken sürekli olur.
07:53
And there's the terrible and dreaded observer effect,
123
473330
3000
Ve bir de bu berbat ve dehşet verici gözlemci etkisi var,
07:56
in which you're looking for something, and
124
476330
2000
bu etkide birşeyler bakıyorsun, ve
07:58
you know, things are happening simultaneously,
125
478330
3000
bilirsiniz, birşeyler eş zamanlı oluyor,
08:01
and you're looking at it in a different way,
126
481330
2000
ve ona başka bir şekilde bakıyorsunuz,
08:03
and you're trying to really look for the about-ness,
127
483330
4000
ve
08:07
or what is this story about. And if you try too hard,
128
487330
4000
Ya da bu hikaye ne hakkında. Ve eğer gerçekten çok çalışırsanız,
08:11
then you will only write the about.
129
491330
3000
sonradan siz sadece onun hakkında yazacaksınız.
08:14
You won't discover anything.
130
494330
3000
Hiçbirşey keşfetmeyeceksiniz.
08:17
And what you were supposed to find,
131
497330
2000
Ve sizin bulmanız gereken şey,
08:19
what you hoped to find in some serendipitous way,
132
499330
3000
bulmayı umut ettiğiniz şey, şans eseri bir şekilde,
08:22
is no longer there.
133
502330
3000
artık orada değildir.
08:25
Now, I don't want to ignore
134
505330
2000
Şimdi, istemediğim şey
08:27
the other side of what happens in our universe,
135
507330
3000
evrenin diğer tarafında neler olduğunu önemsememektir,
08:30
like many of our scientists have.
136
510330
3000
bir çok bilim adamları gibi.
08:33
And so, I am going to just throw in string theory here,
137
513330
3000
Ve böylece burda sicim teorisini ortaya atacağım,
08:36
and just say that creative people are multidimensional,
138
516330
3000
ve sadece yaratıcı insanların çok boyutlu olduğunu farz edince,
08:39
and there are 11 levels, I think, of anxiety.
139
519330
4000
ve on bir seviye kaygı olduğunu düşünürsek, sanırım.
08:43
(Laughter) And they all operate at the same time.
140
523330
4000
(Gülüşmeler) Ve hepsinin aynı anda işliyor.
08:47
There is also a big question of ambiguity.
141
527330
3000
Bir de belirsizlik üzerine büyük soru var.
08:50
And I would link that to something called the cosmological constant.
142
530330
6000
Ve ben bunu kozmolojik sabit denilen şeyle bağlaştırırım.
08:56
And you don't know what is operating, but something is operating there.
143
536330
2000
Ve neyin işlediğini bilmezsiniz, fakat orada birşeylerin işlediğini bilirsiniz.
08:58
And ambiguity, to me, is very uncomfortable
144
538330
4000
Ve belirsizlik, bana göre, hayatımda çok rahatsız edicidir,
09:02
in my life, and I have it. Moral ambiguity.
145
542330
3000
ve vardır. Manevi belirsizlik.
09:05
It is constantly there. And, just as an example,
146
545330
4000
O sürekli oradadır. Ve sadece bir örnek,
09:09
this is one that recently came to me.
147
549330
3000
bu bana yakın zamanda gelen birşey.
09:12
It was something I read in an editorial by a woman
148
552330
2000
Bu bir kadın tarafından yazılan ve
09:14
who was talking about the war in Iraq. And she said,
149
554330
4000
Irak'taki savaştan bahseden bir başyazıda okuduğum birşeydi. Ve söylenen,
09:18
"Save a man from drowning, you are responsible to him for life."
150
558330
3000
"Bir adamı boğulmaktan kurtarın, artık ondan hayatın boyunca sorumlusun."
09:21
A very famous Chinese saying, she said.
151
561330
3000
Çok ünlü bir Çin sözü, diye anlatıyordu.
09:24
And that means because we went into Iraq, we should stay there
152
564330
4000
Ve bu demek ki Irak'a gittiğimiz için artık oradaki
09:28
until things were solved. You know, maybe even 100 years.
153
568330
4000
şeyler çözümlenene kadar kalmamız gerekir. Bilirsiniz, belki de 100 yıl.
09:32
So, there was another one that I came across,
154
572330
5000
Karşılaştığım diğer şey de,
09:37
and it's "saving fish from drowning."
155
577330
3000
ve bu "balığı boğulmaktan kurtarmak."
09:40
And it's what Buddhist fishermen say,
156
580330
2000
Ve bu da Budist balıkçıların söylediği,
09:42
because they're not supposed to kill anything.
157
582330
3000
çünkü onların hiçbirşeyi öldürmemeleri gerekiyor.
09:45
And they also have to make a living, and people need to be fed.
158
585330
3000
Ve onlar aynı zamanda yaşamak zorunda, ve insanların doymaya ihtiyacı var.
09:48
So their way of rationalizing that is they are saving the fish from drowning,
159
588330
4000
Bundan dolayı onların bu durumu rasyonelleştirmeleri de balıkları boğulmaktan kurtarmaları,
09:52
and unfortunately, in the process the fish die.
160
592330
3000
ve ne yazıkki bu süreçte balıklar ölüyor.
09:55
Now, what's encapsulated in both these drowning metaphors
161
595330
5000
Şimdi her iki boğulma mecazındaki anafikir
10:00
-- actually, one of them is my mother's interpretation,
162
600330
3000
-- aslında, bunlardan biri benim annemin yorumu,
10:03
and it is a famous Chinese saying, because she said it to me:
163
603330
3000
ve bu ünlü bir Çin sözüdür çünkü annem bana söyledi:
10:06
"save a man from drowning, you are responsible to him for life."
164
606330
3000
"Bir adamı boğulmaktan kurtarın, artık ondan hayatın boyunca sorumlusun."
10:09
And it was a warning -- don't get involved in other people's business,
165
609330
4000
Ve bu bir uyarıydı -- başka insanların işine karışma,
10:13
or you're going to get stuck.
166
613330
2000
ya da onların işinde sıkışır kalırsın.
10:15
OK. I think if somebody really was drowning, she'd save them.
167
615330
4000
Tamam. Sanırım eğer birisi boğulursa aslında onları kurtarırdı.
10:19
But, both of these sayings -- saving a fish from drowning,
168
619330
4000
Fakat bu iki söz de, balıkları boğulmaktan kurtarmak,
10:23
or saving a man from drowning -- to me they had to do with intentions.
169
623330
4000
veya bir adamı boğulmaktan kurtarmak, bana göre niyetle ilgili şeyler.
10:27
And all of us in life, when we see a situation, we have a response.
170
627330
5000
Ve hepimiz hayatımızda, böyle bir durum görürsek tepki veriririz.
10:32
And then we have intentions.
171
632330
2000
Ve hepimizin bir takım niyetleri vardır.
10:34
There's an ambiguity of what that should be that we should do,
172
634330
5000
Bu da ne yapmamız gerektiği hakkında ne yaptığımızdaki belirsizliktir,
10:39
and then we do something.
173
639330
2000
ve sonra birşeyler yapıyoruz.
10:41
And the results of that may not match what our intentions had been.
174
641330
3000
Ve sonuçlar niyetlerimize uymayabilir.
10:44
Maybe things go wrong. And so, after that, what are our responsibilities?
175
644330
5000
Belki birşeyler yanlış gitmiştir. Ve böylece, sonunda, bizim sorumluluklarımız nelerdir?
10:49
What are we supposed to do?
176
649330
2000
Ne yapmamız gerekiyor?
10:51
Do we stay in for life,
177
651330
2000
Hayat için durmalımıyız,
10:53
or do we do something else and justify and say, well, my intentions were good,
178
653330
5000
veya başka birşey mi yaparız ve savunduğumuz ve söylediğimiz şey, benim niyetim iyiydi,
10:58
and therefore I cannot be held responsible for all of it?
179
658330
6000
ve bundan dolayı bunun hepsi için sorumlu tutulamam mıdır?
11:04
That is the ambiguity in my life
180
664330
2000
Bu benim hayatımdaki çelişki olup
11:06
that really disturbed me, and led me to write a book called
181
666330
4000
beni gerçekten rahatsız eder ve beni şu kitabı yazmaya yönlendirir,
11:10
"Saving Fish From Drowning."
182
670330
2000
Balıkları Boğulmaktan Kurtarmak.
11:12
I saw examples of that. Once I identified this question, it was all over the place.
183
672330
7000
Bu soruyu belirledikten sonra bunun örneklerini gördüm. Bu her yerdeydi.
11:19
I got these hints everywhere.
184
679330
2000
Her yerde bir takım ipuçları buldum.
11:21
And then, in a way, I knew that they had always been there.
185
681330
3000
Ve sonra, bir bakıma, onların hep orada olduğunu anladım.
11:24
And then writing, that's what happens. I get these hints, these clues,
186
684330
3000
Ve sonra bunun ne olduğunu yazdım. Ben bu ipuçlarını bu imaları alıyorum,
11:27
and I realize that they've been obvious, and yet they have not been.
187
687330
7000
ve bunların apaçık olduğunu idrak ediyorum, ve yine de öyle değiller.
11:34
And what I need, in effect, is a focus.
188
694330
4000
Ve benim etkin olarak ihtiyacım olan şey odaklanmaktır.
11:38
And when I have the question, it is a focus.
189
698330
2000
Ve ne zaman bir sorum olsa, o odaklanmaktır.
11:40
And all these things that seem to be flotsam and jetsam in life actually go through
190
700330
5000
Ve hatayatta bütün bu yüzen uçuşan şeyler
11:45
that question, and what happens is those particular things become relevant.
191
705330
5000
bu sorudan geçer, ve bu şeylerde olan şeyler ilişkilenmeye başlar.
11:50
And it seems like it's happening all the time.
192
710330
2000
Ve bu her zaman oluyormuş hissi uyandırır.
11:52
You think there's a sort of coincidence going on, a serendipity,
193
712330
3000
Belirli çeşit bir rastlantı bir tesadüf olduğunu düşünürsünüz,
11:55
in which you're getting all this help from the universe.
194
715330
3000
ki bu bütün yardımı evrenden alır.
11:58
And it may also be explained that now you have a focus.
195
718330
3000
Ve size artık bir odağınız olduğu şeklinde açıklanır.
12:01
And you are noticing it more often.
196
721330
4000
Ve artık o daha sık dikkatinizi çeker.
12:05
But you apply this.
197
725330
3000
Fakat eğer bunu uygularsanız.
12:08
You begin to look at things having to do with your tensions.
198
728330
3000
Sizin hayatınızda gerginlikle ilgili olan şeylere bakmaya başlarsınız.
12:11
Your brother, who's fallen in trouble, do you take care of him?
199
731330
3000
Başı derde giren kardeşiniz olursa, ona gözkulak olur musunuz?
12:14
Why or why not?
200
734330
2000
Neden veya neden olmasin?
12:16
It may be something that is perhaps more serious
201
736330
4000
Belki de daha ciddi birşeydir
12:20
-- as I said, human rights in Burma.
202
740330
3000
-- söylediğim gibi, Burma'daki insan hakları.
12:23
I was thinking that I shouldn't go because somebody said, if I did, it would show
203
743330
4000
Düşünüyordum da oraya gitmemeliyim çünkü birisi eğer gidersem,
12:27
that I approved of the military regime there.
204
747330
3000
bu oradaki askeri rejimi onayladığımı göstereceğini söyledi.
12:30
And then, after a while, I had to ask myself,
205
750330
3000
Ve bir süre sonra, kendime sormak zorundaydım,
12:33
"Why do we take on knowledge, why do we take on assumptions
206
753330
2000
"Niye bilgiyi ciddiye alıyoruz, niye sanıları ciddiye alıyoruz
12:35
that other people have given us?"
207
755330
3000
ki bütün bunlar bize başka insanlar tarafından iletilenler?"
12:38
And it was the same thing that I felt when I was growing up,
208
758330
3000
Ve bu ben büyürken hissettiğim aynı şeydi,
12:41
and was hearing these rules of moral conduct from my father,
209
761330
5000
ve bütün bu manevi değerler içindeki bu kuralları babamdan duyardım,
12:46
who was a Baptist minister.
210
766330
2000
ki kendisi Baptiz bir vaizdi.
12:48
So I decided that I would go to Burma for my own intentions,
211
768330
5000
Böylece kendi insiyatifimle Burma'ya gitmeye karar verdim,
12:53
and still didn't know that if I went there,
212
773330
3000
ve hala oraya gidip gitmediğimi bilmiyorum,
12:56
what the result of that would be, if I wrote a book --
213
776330
3000
eğer bunun sonuçlarını bir kitap yazsam ne olurdu --
12:59
and I just would have to face that later, when the time came.
214
779330
4000
ve bununla sonra yüzleşecektim, zamanı geldiğinde.
13:03
We are all concerned with things that we see in the world that we are aware of.
215
783330
5000
Bu dünyada farkına vardığımız şeyler hakkında endişe duyarız.
13:08
We come to this point and say, what do I as an individual do?
216
788330
5000
Öyle bir noktaya gelir ve bir birey olarak ne yapmalıyım diye sorarız.
13:13
Not all of us can go to Africa, or work at hospitals,
217
793330
4000
&Hepimiz Africa'ya gidemeyiz, veya hastanede çalışamayız,
13:17
so what do we do, if we have this moral response, this feeling?
218
797330
7000
böylece eğer manevi tepkimiz, bu duygumuz, olsaydı ne yapardık?
13:24
Also, I think one of the biggest things we are all looking at,
219
804330
3000
Ayrıca, bence baktığımız en önemli şeylerden birisi de,
13:27
and we talked about today, is genocide.
220
807330
3000
ve bunu bugün de konuştuk, soykırımdır.
13:30
This leads to this question.
221
810330
3000
Bu bizi şu soruya yönlendirir,
13:33
When I look at all these things that are morally ambiguous and uncomfortable,
222
813330
5000
bütün bu manevi çelişki ve rahatsızlıkların olduğu şeylere baktığımda,
13:38
and I consider what my intentions should be,
223
818330
2000
ve niyetimin ne olduğunu düşündüşümde,
13:40
I realize it goes back to this identity question that I had when I was a child
224
820330
5000
bunun ta çocukluğumdaki kimlik sorusuna kadar gittiğinin farkına vardım
13:45
-- and why am I here, and what is the meaning of my life,
225
825330
3000
-- ve niye buradayım, ve hayatımın anlamı ne,
13:48
and what is my place in the universe?
226
828330
2000
ve bu evrendeki yerim neresi?
13:50
It seems so obvious, and yet it is not.
227
830330
3000
Çok açık görünüyor, ve hala açık değil.
13:53
We all hate moral ambiguity in some sense,
228
833330
5000
Hepimiz bir şekilde manevi çelişkiden nefret ederiz,
13:58
and yet it is also absolutely necessary.
229
838330
4000
ve hala bunun kesinlikle gerekli olduğunu düşünüyorum.
14:02
In writing a story, it is the place where I begin.
230
842330
4000
Bir hikayeyi yazarken, bu başladığım yerdir.
14:06
Sometimes I get help from the universe, it seems.
231
846330
4000
Bazen bu yardımı evrenden alıyorum gibi görünüyor.
14:10
My mother would say it was the ghost of my grandmother from the very first book,
232
850330
3000
Annem ilk kitabımdan beri bunun büyük annemin hayaleti olduğunu söylerdi,
14:13
because it seemed I knew things I was not supposed to know.
233
853330
3000
çünkü bilmemem gereken şeyleri bildiğim ortaya çıkardı.
14:16
Instead of writing that the grandmother died accidentally,
234
856330
3000
Büyük annemin kazara vefat ettiğini yazmaktansa,
14:19
from an overdose of opium, while having too much of a good time,
235
859330
3000
çok güzel bir zaman geçirirken aldığım yüksek dozdaki afyonun etkisiyle,
14:22
I actually put down in the story that the woman killed herself,
236
862330
5000
ben hikayede onun kendi kendini öldürdüğü şeklinde koymuşum,
14:27
and that actually was the way it happened.
237
867330
2000
ve gerçekte de bu aynen böyle olmuş.
14:29
And my mother decided that that information must have come from my grandmother.
238
869330
5000
Ve annem bu bilginin bana büyük annemden geldiğine inanmaya karar verdi.
14:34
There are also things, quite uncanny,
239
874330
3000
Ayrıca anlaşılmaz olan şeyler vardı,
14:37
which bring me information that will help me in the writing of the book.
240
877330
4000
ki bunlar bana kitap yazarken yardım eden bilgileri getirirlerdi.
14:41
In this case, I was writing a story
241
881330
2000
Bu durumda, ben bir hikaye yazıyordum
14:43
that included some kind of detail, period of history, a certain location.
242
883330
4000
içinde bir takım detay, tarih dönemi ve belirli bir yerin olduğu hikaye.
14:47
And I needed to find something historically that would match that.
243
887330
3000
Ve ben tarihsel olarak buna uyan birşey bulmak zorundaydım.
14:50
And I took down this book, and I --
244
890330
2000
Ve ben bu kitabı aldım, ve ben --
14:52
first page that I flipped it to was exactly the setting, and the time period,
245
892330
6000
çevirdiğim ilk sayfasından bunun tam da istediğim kurgu ve zaman peryoduydu.
14:58
and the kind of character I needed -- was the Taiping rebellion,
246
898330
3000
Ve bana lazım olan karakter de Taipingli asiydi,
15:01
happening in the area near Guilin, outside of that,
247
901330
4000
Qualin yakınlarındaki ve dışındaki yerlerde vaki buluyordu,
15:05
and a character who thought he was the son of God.
248
905330
3000
ve kendisinin tanrının oğlu olduğunu düşünen bir karakter.
15:08
You wonder, are these things random chance?
249
908330
3000
Merak edersiniz, bunlar rastgele olan bir olasılık mıdır?
15:11
Well, what is random? What is chance? What is luck?
250
911330
4000
Şey, rasgele nedir? Olasılık nedir? Şans nedir?
15:15
What are things that you get from the universe that you can't really explain?
251
915330
4000
Evrenden alıp da açıklayamadığın şeyler nelerdir?
15:19
And that goes into the story, too.
252
919330
2000
Ve hikayeye bu da giriyordu.
15:21
These are the things I constantly think about from day to day.
253
921330
3000
Günden güne sık sık düşündüğüm şeyler var.
15:24
Especially when good things happen,
254
924330
2000
Özellikle iyi birşeyler olduğunda,
15:26
and, in particular, when bad things happen.
255
926330
4000
ve belirli olarak, kötü birşeyler olduğunda.
15:30
But I do think there's a kind of serendipity,
256
930330
2000
Fakat ben bir takım şans olduğunu düşünüyorum,
15:32
and I do want to know what those elements are,
257
932330
3000
ve buna katkıda bulunan bilmek istediğim elemanlar,
15:35
so I can thank them, and also try to find them in my life.
258
935330
5000
böylelikle onlara şükranımı sunabilirim, ve ayrıca onları kendi hayatımda aramaya çalışırım.
15:40
Because, again, I think that when I am aware of them, more of them happen.
259
940330
4000
Çünkü, yine, düşünüyorum ki ne zamanki onlardan haberdarım, daha çoğu olur.
15:44
Another chance encounter is when I went to a place
260
944330
4000
Başka karşılaşma ihtimali de o yere gittiğimdedir
15:48
-- I just was with some friends, and we drove randomly to a different place,
261
948330
4000
-- sadece bir kaç arkadaşımlayımdır, ve rastgele değişik bir yere sürüyoruz,
15:52
and we ended up in this non-tourist location,
262
952330
4000
ve sonunda turistik olmayan bu yere geliyoruz,
15:56
a beautiful village, pristine.
263
956330
2000
güze bir köy, el değmemiş.
15:58
And we walked three valleys beyond,
264
958330
2000
Ve üç vadi boyunca yürüyoruz,
16:00
and the third valley, there was something quite mysterious and ominous,
265
960330
3000
ve üçüncü vadide, son derece gizemli ve uğursuz birşey var,
16:03
a discomfort I felt. And then I knew that had to be [the] setting of my book.
266
963330
6000
bir rahatsızlık hissi. Ve bunun benim kitabımın kurgusu olduğunu anlıyorum.
16:09
And in writing one of the scenes, it happened in that third valley.
267
969330
3000
Ve bu sahneleriden birini yazarken, üçüncü vadide oldu.
16:12
For some reason I wrote about cairns -- stacks of rocks -- that a man was building.
268
972330
7000
Bir takım sebeplerden dolayı bu adamın inşa ettiği höyükten - taş istifinden - yazdım.
16:19
And I didn't know exactly why I had it, but it was so vivid.
269
979330
3000
Ve niye öyle yaptığımın sebebini bilmiyordum, fakat çok canlıydı.
16:22
I got stuck, and a friend, when she asked if I would go for a walk with her dogs,
270
982330
5000
Öyle kalmıştım, ve arkadaşım, bana köpeklerini gezdirmesine eşlik etmemi istediğinde,
16:27
that I said, sure. And about 45 minutes later,
271
987330
3000
tabi, dedim. Ve yaklaşık 45 dakika sonra,
16:30
walking along the beach, I came across this.
272
990330
4000
sahil kenarında yürürken, bununla karşılaştım.
16:34
And it was a man, a Chinese man,
273
994330
2000
Ve bu bir adamdı, Çinli bir adam,
16:36
and he was stacking these things, not with glue, not with anything.
274
996330
3000
ve o bu şeyleri üst üste istifliyordu, zamksız, hiçbirşey kullanmadan.
16:39
And I asked him, "How is it possible to do this?"
275
999330
3000
Ve ona bunun nasıl mümkün olduğunu sordum?
16:42
And he said, "Well, I guess with everything in life, there's a place of balance."
276
1002330
4000
ve o dedi ki, şey, sanırım hayattaki herşeyde dengeye yer vardır.
16:46
And this was exactly the meaning of my story at that point.
277
1006330
5000
Ve bu noktada söyledikleri benim hikayemim tam olarak anlamıydı.
16:51
I had so many examples -- I have so many instances like this, when I'm writing a story,
278
1011330
5000
Birçok örneklerim var -- Ben bir hikaye yazdığımda bunun gibi birçok durumla karşılaşırım,
16:56
and I cannot explain it.
279
1016330
2000
ve nedenini açıklayamam.
16:58
Is it because I had the filter that I have such a strong coincidence
280
1018330
4000
Nedeni acaba benim böyle güçlü ihtimalleri filtre edişim midir,
17:02
in writing about these things?
281
1022330
3000
tam da hakkında yazdığım anda ortaya çıkan şeyler için?
17:05
Or is it a kind of serendipity that we cannot explain, like the cosmological constant?
282
1025330
7000
Ya da açıklayamadığımız bir çeşit tesadüf müdür, kozmolojik katsayı gibi?
17:12
A big thing that I also think about is accidents.
283
1032330
3000
Kazalar hakkında düşündüğüm büyük şey de var.
17:15
And as I said, my mother did not believe in randomness.
284
1035330
3000
Ve söylediğim üzere, annem tesadüjlere inanmazdı.
17:18
What is the nature of accidents?
285
1038330
2000
Kazaların doğası nedir?
17:20
And how are we going to assign what the responsibility and the causes are,
286
1040330
4000
Ve biz sorumluluk ve nedenlerini nasıl belirleyebiliriz,
17:24
outside of a court of law?
287
1044330
3000
mahkeme kanunları dışında?
17:27
I was able to see that in a firsthand way,
288
1047330
3000
Ben bunu ilk elden görüyordum,
17:30
when I went to beautiful Dong village, in Guizhou, the poorest province of China.
289
1050330
6000
Çin'in en fakir bölgesinde bulunan Guizhou'daki güzel Dong köyündeyken.
17:36
And I saw this beautiful place. I knew I wanted to come back.
290
1056330
2000
Ve çok güzel bir yer görduüm. Buraya tekrar geleceğimi biliyordum.
17:38
And I had a chance to do that, when National Geographic asked me
291
1058330
3000
Ve bu imkana National Geopgraphic kanalı bana
17:41
if I wanted to write anything about China.
292
1061330
2000
Çin hakkında birşey yazmak isteyip istemediğimi sorduğunda kavuştum.
17:43
And I said yes, about this village of singing people, singing minority.
293
1063330
5000
Ve evet dedim, "Şarkı Söyleyen" köydeki, "Şarkı Söyleyen" azınlık hakkında.
17:48
And they agreed, and between the time I saw this place and the next time I went,
294
1068330
5000
Ve kabul ettiler, bu yeri gördüğüm andan bir sonra göreceğim an arasında,
17:53
there was a terrible accident. A man, an old man, fell asleep,
295
1073330
4000
dehşet bir kaza olmuş. Yaşlı bir adam uyuya kalmış,
17:57
and his quilt dropped in a pan of fire that kept him warm.
296
1077330
3000
ve batteniyesi kendisini sıcak tutsun diye yaktığı ateşin içine düşmüş.
18:00
60 homes were destroyed, and 40 were damaged.
297
1080330
6000
60 ev harap olmuş, 40 tanesi de zarar görmüş.
18:06
Responsibility was assigned to the family.
298
1086330
2000
Sorumluluk aile üzerine atılmış.
18:08
The man's sons were banished to live three kilometers away, in a cowshed.
299
1088330
4000
Adamın oğlu üç kilometere ötedeki inek ahırında yaşamaya zorlanmış.
18:12
And, of course, as Westerners, we say, "Well, it was an accident. That's not fair.
300
1092330
4000
Ve tabi ki, batılılar olarak biz "Şey, ama bu bir kazaydı. Haksızlık bu.
18:16
It's the son, not the father."
301
1096330
2000
Bu oğlu babası değil ki." deriz.
18:18
When I go on a story, I have to let go of those kinds of beliefs.
302
1098330
6000
Ve hikayeye devam edersek, ben bu takım inançları kendimden uzaklaştırırım.
18:24
It takes a while, but I have to let go of them and just go there, and be there.
303
1104330
4000
Biraz zaman alıyor, fakat ben oların gitmesine izin veririm ve oraya gider orada bulunurum.
18:28
And so I was there on three occasions, different seasons.
304
1108330
3000
Ve böylece değişik mevsimlerde üç değişik olay olmuştu.
18:31
And I began to sense something different about the history,
305
1111330
4000
Ve ben bu hikaye hakkında değişik birşeyler hissetmeye başladım
18:35
and what had happened before, and the nature of life in a very poor village,
306
1115330
4000
ve burda önceden olan, ve bu fakir köydeki hayatın doğası,
18:39
and what you find as your joys, and your rituals, your traditions, your links
307
1119330
3000
ve siz kendi neşe, ayin, gelenek ve diğer ailelerle bağınızı bulursunuz.
18:42
with other families. And I saw how this had a kind of justice, in its responsibility.
308
1122330
10000
Ve ben bunun kendi sorumluluğu içinde nasıl bir adalet olduğunu gördüm.
18:52
I was able to find out also about the ceremony that they were using,
309
1132330
5000
Ayrıca merasim hakkında kullandıklarını da buldum,
18:57
a ceremony they hadn't used in about 29 years. And it was to send some men
310
1137330
8000
29 yıldır yapmadıkları bir merasim. Ve bu bazı adamları göndermekti
19:05
-- a Feng Shui master sent men down to the underworld on ghost horses.
311
1145330
4000
-- Feng Shui ustası adamları karanlık dünyadaki hayalet atların üzerinde göndermişti.
19:09
Now you, as Westerners, and I, as Westerners,
312
1149330
3000
Şimdi siz, batılılar olarak, ve ben batılı olarak,
19:12
would say well, that's superstition. But after being there for a while,
313
1152330
3000
bunun bir batıl inanç olduğunu söyleriz. Fakat orada bir süre durunca,
19:15
and seeing the amazing things that happened,
314
1155330
3000
ve hayret verici şeyler olduğunu görünce,
19:18
you begin to wonder whose beliefs are those that are in operation in the world,
315
1158330
5000
bu inançların işleyen bu dünyadaki kimin inançları olduğunu merak etmeye başlarsınız,
19:23
determining how things happen.
316
1163330
3000
birşeylerin nasıl olduğunu idraki için.
19:26
So I remained with them, and the more I wrote that story,
317
1166330
3000
Böylece onlarla birlikte kaldım, ve ne kadar çok bu hikayeyi yazdımsa
19:29
the more I got into those beliefs, and I think that's important for me
318
1169330
4000
o kadar çok bu inançlara dalarım, ve bunun benim için önemli olduğunu düşünürüm
19:33
-- to take on the beliefs, because that is where the story is real,
319
1173330
3000
-- inançlardan birşeyler kapmak, çünkü bu hikayenin gerçek olduğudur,
19:36
and that is where I'm gonna find the answers
320
1176330
2000
ve bu benim yanıtları bulacağım yerdir
19:38
to how I feel about certain questions that I have in life.
321
1178330
5000
hayattaki belirli sorular hakkında nasıl hissettiğime dair.
19:43
Years go by, of course, and the writing, it doesn't happen instantly,
322
1183330
3000
Yıllar geçer, tabi ki, ve yazı, birden bire oluşmaz,
19:46
as I'm trying to convey it to you here at TED.
323
1186330
4000
bunu size burda TED'de aktarmaya çalıştığım gibi.
19:50
The book comes and it goes. When it arrives, it is no longer my book.
324
1190330
5000
Kitap gelir ve kitap geçer. Ne zaman ki yetişir, o artık benim kitabım değildir.
19:55
It is in the hands of readers, and they interpret it differently.
325
1195330
4000
O artık okuyucuların elindedir, ve onlar daha farklı yorumlarlar.
19:59
But I go back to this question of, how do I create something out of nothing?
326
1199330
6000
Fakat bu soruya geri dönecek olursak, hiçbirşeyden nasıl birşeyler yaratırım?
20:05
And how do I create my own life?
327
1205330
3000
Ve kendi hayatımda nasıl yaratırım?
20:08
And I think it is by questioning,
328
1208330
2000
Ve bence bunu soruşturarak,
20:10
and saying to myself that there are no absolute truths.
329
1210330
5000
ve kendime kesin doğrular olmadığını söyleyerek.
20:15
I believe in specifics, the specifics of story,
330
1215330
4000
Ben belirginlikere inanırım, hikayedeki belirginliklere,
20:19
and the past, the specifics of that past,
331
1219330
3000
ve geçmişte, geçmişin belirliklerine,
20:22
and what is happening in the story at that point.
332
1222330
4000
ve bu noktadada hikayede olagelen budur.
20:26
I also believe that in thinking about things --
333
1226330
3000
Ben ayrıca bu tip şeyler hakkında düşünerek
20:29
my thinking about luck, and fate, and coincidences and accidents,
334
1229330
4000
benim şans, kader, ve tesadüf ve kazalar hakkında düşünerek,
20:33
God's will, and the synchrony of mysterious forces --
335
1233330
4000
tanrının iradesine, ve gizemli güçlerin birlikteliklerine,
20:37
I will come to some notion of what that is, how we create.
336
1237330
6000
Ben bunun ne olduğunu, nasıl yarattığımız olgusunu anlamaya başlarım.
20:43
I have to think of my role. Where I am in the universe,
337
1243330
4000
Benim rolüm hakkında düşünürüm. Bu evrende neredeyim,
20:47
and did somebody intend for me to be that way, or is it just something I came up with?
338
1247330
5000
ve başka birisi benim böyle olmamı mı istedi, ya da rastgele mi böyle olageldim?
20:52
And I also can find that by imagining fully, and becoming what is imagined --
339
1252330
8000
Ve ben bunu tüm olarak hayal ederek bulurum, ve hayal edilene dönüşerek,
21:00
and yet is in that real world, the fictional world.
340
1260330
3000
ve hala da gerçek dünyadadır, hayal edilen dünyada.
21:03
And that is how I find particles of truth, not the absolute truth, or the whole truth.
341
1263330
8000
Ve ben bu şekilde gerçek parçacıklarını, mutlak gerçeği veya tüm gerçeği değil, bulurum.
21:11
And they have to be in all possibilities,
342
1271330
2000
Ve bunlar bütün ihtimaller içinde olmalıdır,
21:13
including those I never considered before.
343
1273330
3000
önceden hiç düşünmediklerimi bile.
21:16
So, there are never complete answers.
344
1276330
3000
Böylece hiçbir zaman tastamam yanıtlar yoktur.
21:19
Or rather, if there is an answer, it is to remind
345
1279330
5000
Ya da daha doğrusu, bir yanıt varsa, bu yanıt
21:24
myself that there is uncertainty in everything,
346
1284330
4000
bana herşeyde bir belirsizlik olduğunu hatırlatmak içindir.
21:28
and that is good, because then I will discover something new.
347
1288330
5000
ve bu iyi birşeydir. Çünkü ben bu şekilde yeni birşey keşfederim.
21:33
And if there is a partial answer, a more complete answer from me,
348
1293330
4000
Ve eğer yarım bir yanıt varsa, daha tamam bir yanıt benim için,
21:37
it is to simply imagine.
349
1297330
3000
bu sadece hayat etmek içindir.
21:40
And to imagine is to put myself in that story,
350
1300330
4000
Ve hayat etmek kendimi hikayenin içine koymaktır,
21:44
until there was only -- there is a transparency between me and the story that I am creating.
351
1304330
6000
en sonunda sadece -- ben ile yarattığım hikaye arasında bir şeffaflık vardır.
21:50
And that's how I've discovered that if I feel what is in the story
352
1310330
6000
Ve bu benim hikayenin içinde nasıl hissettiğimi keşfetmemi sağlar
21:56
-- in one story -- then I come the closest, I think,
353
1316330
6000
-- bir hikayede -- sonradan çok yaklaşırım, sanırım,
22:02
to knowing what compassion is, to feeling that compassion.
354
1322330
4000
merhametin olduğunu biliğ onu hissederek.
22:06
Because for everything,
355
1326330
2000
Çünkü bu herşeydir,
22:08
in that question of how things happen, it has to do with the feeling.
356
1328330
4000
birşeylerin nasıl oluştuğu sorusu, bu duygu ile ilişkilidir.
22:12
I have to become the story in order to understand a lot of that.
357
1332330
6000
Bütün bunları anlamak için hikayeye dönüşmem gerekir.
22:18
We've come to the end of the talk,
358
1338330
2000
Konuşmamızın sonuna geldik,
22:20
and I will reveal what is in the bag, and it is the muse,
359
1340330
4000
ve çantamın içinde ne olduğunu açıklayacağım, ve bu bir ilham,
22:24
and it is the things that transform in our lives,
360
1344330
3000
ve bu hayatımızda dönüştürdüğümüz şeyler,
22:27
that are wonderful and stay with us.
361
1347330
10000
harika olan ve biraz bekleyin.
22:37
There she is.
362
1357330
1000
Kendileri burada.
22:38
Thank you very much!
363
1358330
2000
Çok teşekkür ederim!
22:40
(Applause)
364
1360330
6000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7